Duvarın Ardındakiler

By beyazleydi3235

929 245 146

Herkes mutluydu, bu dünyada, dünya acımasız ama çokça mutlu ettiği kişiler varken neden bütün acıyı biz çekiy... More

Dosya
Yolların Sınırı
Kurtuluşun İlk Adımı
Yaşam ve Ölüm Arasında
Karakter Tanıtımı
İntikamı Arzulayan Mavi Gözler
Karmakarışık Düşünceler

Gerçeğin yansıması

166 52 26
By beyazleydi3235

Bölüm şarkısı: Güneş-NKBİ

İyi Okumalar canlarım💜

_______________________________

  "Ben yeni başlıyordum
ve herşey bittiği zaman tek gerçekler ortada kalacaktı..."

  18 Temmuz 2029
Ellerim titriyordu, bu sinir hali değildi. Fakat elim o kadar çok titriyordu ki elimde tuttuğum tepsideki kahvelerin yarısı bardaklardan taşarak tepsiye doğru yol almıştı .

Elimi titreten bu duygu korkuydu, korkum çaresizliğimi renkendiriyordu bir ressamın tablosu değildim, ama çaresizliğim resamlara ilham olurdu. Az önceden beri beni izleyen ama belki benden 25-27 yaş büyük adama yaklaşıp kahveyi alması için tepsiyi ona doğru uzattım.

"Hangisi benim ki güzelim."

Adamın bana attığı iğrenç bakışlarıyla cevap beklediği aşikardı ve  diğer herkesin bizi dinlediğini ya da izlediğini görmem için kafamı bile kaldırmama gerek yoktu.

"Bilmem istediğinizi seçebilirsiniz."
Adamın yüzünde ki ifade biraz bozulmuş gibi olsada daha fazla yüzüne bakmadan kenara çekildim ve sindiğim duvar kenarında beklemeye başladım.

13 yaşındaydım ve 13 yaşında çocuk olan birinin zorla evlendirilmesi kadar berbat bir şey var mıydı bu hayata?

Artık bir ayağı çukurda olan adam hafifçe öksürerek ilgiyi üzerine topladı.

"Evet gelelim sebebi ziyaretimize."

Gergin olan ellerimi kucağımda birleştirdim. 

"Allahın emri"

Ellerimi gergince tırnaklarımı geçirdim alan hilal işareti sonumun göstergesiydi. Hiçbir son mutlu bitmezdi. Ben bunu öğrenmiştim hayattan.

"Peygamberin kavliyle"

Sakın, sakın ağlama acınacak olduğun bu durumda buradaki herkesin sana zavallı olduğunu hissettirmesine izin verme...

"Kızınızı oğlumuza istiyoruz."

Adamın gözü bende daha fazla oyalanmaya  başlayınca zaten eğik olan kafamı daha fazla eğilebilecek gibi eğildim. Küçüldüm olduğum yerde yok olmayı dileyerek...

"Başlık parası olarak  85 bin lira isterim  nasıl olsa ben onun hem annesi, hem babasıyım.

Adam, bana asla fikrimi sormayan para için beni evlendiren babam olacak şerefsizin dediklerini kabul ettiği an ben yok oldum. Çocuktum yok olmayı arzulayan ve gençtim yok olmayı dileyen...

                                 😥😥😥
Günümüz

Herkesin bir başlangıcı vardır, derdi hep babam. Yoksa bir hikayeye sahip olamazdık...

Gözlerim yarım saattir

'duvarın ardındakiler'

yazan yeri defalarca okudu, değişme olmayan sonuç beni daha da mutlu olmaya sürüklerken 'Hilal cadısı bana bir iyilik yaptı' diye geçirdim içimden. Kanlı bir dosyaya sahip değilsem, robotlara ilgili makale yazabilirdim. İnsansı robotları yapan kişiyle röportaj yapmak daha eğlenceli olurdu.

Bu düşünce beni daha fazla bir maceraya atılma hevesini yaşatırken  montumu alıp hızla sandalyeden kalktım.

Kaybedecek bir zamanım yoktu. Çantama telefonumu ve iPad'imi sıkıştırırarak hızla asansöre yöneldim. Kabine bindiğimde 0. Katta bastım ve çantamdaki telefonu çıkararak arama motoruna 'duvarın ardındakiler' yazıp arattım çıkan sitelerden birine girdiğimde sahibi olan adam, orta yaşlarında yüzünde insana huzur ve güven taşıyan bir gülümsemeyle ekrana bakan biriydi.

Röportajı halleder, hatta belki o robotları yakından inceleyebilirim. Asansör durup kapı açıldığında çıkışa yöneldim ve tabii çıkarken güvenlikçi olan Samet e el sallamayı unutmadım...

                               🏬🏬🏬

Hikayemin başladığı yerdeydim, hikayemin başladığını hissediyordum, tıpkı her hafta hissettiğim gibi.

Her birinde farklı bir hayata sahip olurdun. Onları tanır her ihtimalini sever, ve bazen nefret ederdin,

benim hikayemi hayat yazmadı ben kendim yazdım, kendi şekillendirdim hayat bazen katil oldu. Sevgilisini öldüren, bazen bir sevinç oldu yeni bir yeri tanıtmak isteyen,

ben herkesim ben belki senim...

Karşımdaki büyüleyici merkeze  bakmaktansa artık kapıyı çalmayı düşündüm.

İnternete fotoğraflar bu kadar büyüleyici değildi. Dışı ihtişamlıydı, ama çektiği kamera bunu belirtilmemiş di. İçi tam benim için süpriz olacak yerdi,

içerisini hiç bir kamera çekmemiş, robotların bile görseli alınmamıştı, bu biraz ilginçti işte.

Sonunda elim zile gidince büyük yankıyla çalan zilin ardında kapıyı açan kahverengi düz kısa saçlı, mavi gözlü bir  kız çocuğuydu. O kadar canlı duruyordu ki buranın sahibi olan Lokman Beyin torunu olduğunu düşündüm ama 'hoşgeldiniz efendim' diyip bir robotun efendisine saygı gösterir gibi ellerini önünde birleştirip eğilmesi, beni bozguna uğrattı.

Nasıl bu kadar canlı gözüken robotlar mı vardı burada?

Üzerimdeki şoku hızla atlatıp 'hoş buldum' anlamıyla kafamı salladım. Bana belli bir yere kadar eşlik eden küçük bir kız görünümündeki robot beni danışman kısmına getirmişti.

Orada oturan kumral saçlı genç bir insan görünümlü bir başka robotu bu gerçekçi olan robot diğerinden 10 yaş daha büyük gösterdiği kanısına vardım.

"Hoş geldiniz" dedi düz bir robot sesiyle gözlerindeki kahverengi irisleri liste gibi şeyi tararken ne demem gerektiğini düşündüm kısa bir süre ancak karşımdaki insansı robotun, "Siz?" Diyen sesi beni kendime getirmişti.

"Benim ismim listede geçmiyor."

Dediğim an robot başını kaldırdı fakat yüzündeki ifade hiç bozulmamıştı.

"Ben gazeteci Çağla Yosun burayla ilgili Lokman Yılmaz ile ilgili röportaj yapmam gerekiyor kendisi müsait mi?"

"Kendisi şuan müsait fakat böyle bir şey kabul edeceğini sanmıyorum."

Diyen robotun yüzünde gene mimik yoktu. Uzaktan görsem insan zanedeceğim bu robotları, konuşunca robot oldukları çok belliydi aslında.

"Neyi kabul etmezmişim 279" robotlar hızla kalkıp efendisinin önünde eğildiğinde adamı incelemeye başladım; Fotoğrafta genç olan adam burda yer yer beyazlamış saçları vardı, ama enerjik ve insana güven veren suratı hala duruyordu.

"Merhaba." Dedim hızla adama elimi uzatırken, yüzüme samimi bir tebessüm kondurmuştum.

"Ben Çağla Yosun HİLAL AJANSTAN geliyorum. Sizinle burayla ilgili röportaj yapmak isteyecektim tabii müsaitseniz."

Adamın samimi bakan yüzü sinirle gerildi, gülümsemesi yerini alan sinirli hali ona şaşkınlıkla bakmama sebep oldu. Şimdi kovsun da beni tam olsun buradan!

"Ben röportaj yapmak istemiyorum."

Adama tek kaşımı havaya kaldırıp bakarken "sebep?" Diye bir soru cümlesi döküldü dudaklarımdan.

"İstemem, korkarım çünkü sizde bilirsiniz sosyal medya illettir. İnsanların kaydırıp geçtiği videolar bir gün mahvolmaya mahkum kalır, sefil bir platformdur-"

Adamın sözünü bölmeyi umursamadan lafa daldım:

"İyide ben sadece sizi gazetede bir köşede derlemek istiyorum, sizi temin ederim ki sosyal medyayla ilgili bir alakam yok benim."

"Farkeder mi?" Diye sordu yaşlı adam. "Bugün gazetelere konu olan bir yer yarın haberlere konu olmaz mı, yanlışsam düzeltin beni fakat şunuda bilmenizi isterim ben burayı 2029 yılında kurup bu haline getirdim, dirseklerimi çürüterek geldiğim bu yerin mahvolup yok olmasına ölsem dahi izin vermem."

"Sizi anlıyorum."

Dedim derin nefes alırken.

"Fakat sosyal medyada yayılması o kadar kötü değildir ha zaten bir müşteri görmüyorum sinek avlıyor gibisiniz!"

Adamın kıpkırmızı kesilen suratı bana ne dediklerimi hatırlatı gene bu lanet çenemi tutamamıştım.

"Benim... mekanım... sinek av la mıyor!"
Lokman bey zor konuşması, son olan umut tanelerini söküp atması gibiydi ama her zaman bir şansım olduğuna inanan bir insandım ben insan kendi şansını kendi yaratırdı.

"Haklıs-"

"Çık merkezimden defol buradan defol!"

Lokman beyin gösterdiği kapı gazetecilik hayatımda ilk kez karşılaştığım bir şey değildi ama bir röportaja bu diyologlari hayal edip gelmezdiniz, en azından böyle bir yere...

"Bakın,"

dedim sert bir tonla artık bu röportajı yapmak gerekti

"Bakmıyorum, bana siz emir veremezsiniz."

Ardından Lokman Beyin kolumu kavrayıp beni hızla dışarı atması bir oldu.

'Allahın belası adam. '

Lokman Beye sinirle bağırsam da değişen bir sonuç olmamıştı. 'Tamam madem siz kapıyı açıp röportaj yapmayı red ediyorsunuz bu işi zorla yaparım bende.'

Yere bağdaş kurup otururken yüzümü kapıya dikmiştim. Artık bu durum bende gereklilikten çok zorunluluk olgusuna ulaşmıştı ve ben istersem ulaşamayacağım hiç bir şey yoktu.

2 saat sonra...

2 saat geçmişti toplam geçen 120 dakkika da ne o uyuz adam çıkmıştı ne de ben buradan ayrılmıştım.

  'Çıkması gerekmez miydi bunun yaa'

kendi kendime homurdanıken pantolonunu bulaşan tozları silkelerek ayağa kalktım. Uzun, çelik kapıya gözlerim takılırken

'Acaba sen çalsan mı artık?'

Diyen iç sesime gözlerimi devirmiştim. Çalmayı bizde biliyorduk ama adam çıksın diye azda beklememiştim. Sinirle homurdanırken kapıya doğru büyük adımlar atmıştım.

Kapıyı alacaklı gibi çalmamla bu sefer kıvırcık saçlı hafif sakalı bunuda robot olduğunu tahmin ettiğim biri açmıştı

"buyrun efendim hoşgeldiniz."

Demesiyle arkasında yine o kız çocuğu görünümlü robotu gördüm
"buraya gelmenize efendimiz karşı hanımefendi lütfen terk eder misiniz burayı?" Robotlara özgü mekanik sesi kulaklarımı doldururken iddalı bir şekkilde gülümsedim.

"Hayır, ve eminim bu sefer düzgün konuşabileceğiz kendisiyle."

Yüksek sesle konuşmam boş holde yankılansa da yaşlı bunak adam hiçbir yerde yoktu,

istediği kadar samimi gözükebilir di ama o yaşlı adamın içinde Hilal cadısının erkek versiyonu vardı.

'Acaba röportaj sırasında araya sıkıştırıp Hilal cadısıyla akrabalıkları olup olmadığını sorsam mı?'

İçimden geçen düşünceler büyük bir gürültüyle açılan cam pencere kendime getirmişti, hızla dışarı çıktığımda Lokman beyin camın orda yaslanırken gördüm bu bunak kendini buradan aşağı atmazdı değil mi?

Atarsa çok gülerdim çünkü.

"Sen hala gitmedin mi röportaj yapmayacağım diyorum nesini anlamıyorsun sen?"

Kulağımı öne doğru uzattıp dediğini duymamış gibi yaptım.

"Pardon şu efendiniz olacak bey ne dedi duyamadım da."

Yanımdaki küçük kız görünümlü robota dediklerim. Yaşlı adamın sinirle kasılmasına sebebiyet vermişti.

"Bak git yoksa yapacaklarımdan ben sorumlu olmam."

"Lokman Bey lütfen aşağı iner misiniz, yalnızca röportaj hakkında konuşmak istiyorum."

Yaşlı adamı duymamış gibi yapmam onu biraz daha çileden çıkarırken, umursamaz tavrımı  korumaya çalıştım. Bu umursamaz tavrım gazetecilik hayatımda çok işime yarıyordu.
"Aşağı inmemi mi istiyorsunuz, tabii seve seve gelirim aşağı."

Adamın nefret kusar gibi söyledikleri bıyık altından gülmeme sebebiyet verdi, en azından beş dakika röportaja ayırması bile yeterdi benim için. Bu işide başardın kızım kim tutar seni!

Tabii beni tutanlar olurdu ama kafamdan aşağı dökülen su için aynısını diyemeyeceğim.

Şok içinde ıslanmış halime bakarken, sinirle kafamı yukarı kaldırdığım da bunak olan adamı görmüştüm. Bu adam aklınca benle mı oynuyordu "Siz" dedim zorlukla hem havanın soğukluğu hemde üzerime dökülen su titrememe sebep olmuştu.

"Ben röportaj yapmam diyorsam yapmayacağım han-"

"Size de sizin bahanelerinize sığınmanızıda  başlarım ben siz ne cüretle benim kafamdan aşağı su dökersiniz."

"Hala gitmek yerine konuşuyorsun, git merkezimin önünden hadi."

Soğuktan titreyen çenemi sıktım.

"Seni bunu yaptığına pişman edeceğim Lokman Yılmaz, burayı kapatıracağım."

"Elinden geleni ardına koyma gazeteci."

Sinirle arabama ilerleyip ön koltuğa bindim, arkama yaslanırken derin bir nefes almıştım. Tabii burayı kapatırmayacaktım. Başka bir planım vardı bu mevzu artık şahsi bir mesele haline gelmişti. "Lokman Yılmaz" dedim. Fısıltıyla bu adamın bütün ününü silecektim...

____________________________
Merhabalar,

Nasılsınız bakalım.

Umarım bölümü beğenmişsinizdir

Bölüm soruları;

Çağla hakkında ne düşünüyorsunuz?

Sizce Çağla'nın nasıl bir planı var?

Sorular bunlar

Diğer bölümlerde görüşmek üzere (oy sınırı 10)

Continue Reading

You'll Also Like

30.8K 5.4K 36
Huzurla yaşadığın evinde yalnız mısın gerçekten? Hiç tanımadığın ve sokakta gördüğünde yüzünü çevirdiğin biri ile paylaşmak ister misin? Peki ya on...
211K 7.3K 32
Bora'nın üzerime gelen adımlarıyla birkaç adım daha ondan uzaklaşmak istesem de yatağa çarpan bedenimle durmak zorunda kaldım. Gözlerimin derinine ba...
3.2K 1.3K 52
Hislerin anlam kazandığı, sözlerin yetmediği yerde... |Kitap içeriği baştan sona bana aittir.|
102K 7.5K 60
Sessizlik. Yalnız kalmak istediğimi söylemiştim sadece ona. Sadece sessiz olmasını! Neden dediğimde susmadın? Şimdi yoksun. Bu senin tercihindi!