Dağların Çift Başlı Kurdu

By Nazlas0

346K 19.3K 5.7K

"Sakın, sakın Ala, aklının ucundan dâhi geçirme." Diye burnundan soludu. Sinirle bir adım attım. İşaret parma... More

1. Bölüm - Karayel Timi
2. Bölüm - Tekrar Başlıyoruz
3. Bölüm - Özlem
4. Bölüm - Tuzak
5. Bölüm - Gece ve Sela
6. Bölüm - Hoşlanıyor muydum?
7. Bölüm - Çocukluğumun Katili
8. Bölüm - Sevgilisiyim!
9. Bölüm - Çocukluk Aşkı
10. Bölüm - Gargamel ve Azman
11. Bölüm - İki Deli
12. Bölüm - Uzaktan Sevda
13. Bölüm - Yalandan Oyun
14. Bölüm - İki Aşık
15. Bölüm - Kaçış
16. Bölüm - Kıskançlık
17. Bölüm - Sevmek ve Sevilmek
18. Bölüm - Tanışma
19. Bölüm - Plan
20. Bölüm - Zincir
21. Bölüm - Yüzleşme
22. Bölüm - Karma
23. Bölüm - Ala
24. Bölüm - Takıntı
25. Bölüm - Saçlara Dokunma
26. Bölüm - Geç Verilen Hediye
27. Bölüm - Sardı Kollarına Bak
28. Bölüm - Umarım Yalan Söylüyorsundur
29. Bölüm - Tutulmayan Sözler
30. Bölüm - 7-1=7
İlerki Bölümden Alıntı
31. Bölüm - Deliriyor muyum?
32. Bölüm - İhtimaller
İlerki Bölümden Alıntı...
34. Bölüm - Gerçekler ve Yalanlar
35. Bölüm - Yaşattığını Yaşamadan Ölmezsin
36. Bölüm - Canavar
Duyuru ve Alıntı
37. Bölüm - Ahin
38. Bölüm - Sonra, Şimdi Değil Sonra
39. Bölüm - Benden Artık Uzaklaşma
40. Bölüm - Hain
41. Bölüm - Kimdi Bu Adam?
42. Bölüm - Geçmişin Karanlık Yüzü
43. Bölüm - Kurşun
44. Bölüm - Kayıp
45. Bölüm - Zincirler
46. Bölüm - Geç Öğrenilen Gerçek
47. Bölüm - Var Mısın?
48. Bölüm - Zaaflar ve Zayıf Noktalar(+18)
49. Bölüm - Turan ve Karayel
50. Bölüm - İsteme
51. Bölüm - Çilli
52. Bölüm - Engerek
53. Bölüm - Bedel

33. Bölüm - Merhaba Gece

3.7K 232 62
By Nazlas0

Değer vaktinde bilinmeli....

Sınır
300 okuma
20 yıldız

Şarkılar;

Rüya gibi - Dedublüman, Mavzer Tabancas

Aklına ben gelicem - BLOK3

İyi okumalaaaaaaar;)

~~~~~

Sinirlerim iyice geriliyordu.

Konuşmuyordu, ağzını bıçak dâhi açmıyordu.

Sinirle bir yumruk attım. "Ya adam gibi konuşursun, ya da burada seni döve döve öldürürüm."

Alaylı bir kahkaha attı. "Sen mi öldürüceksin beni? Güldürme." Diyerek arkamdaki cama baktı. "Alın bu kadını dengim biri gelsin." Diyip bana döndü. "Mesela Gece Komutan vardı, onla tanışmayı çok isterim. Alın bu kadını, adamı getirin."

Yüzümde alaylı bir ifade oluştu. E karşısındayım? Geriye gidip cama tıkladım. "Getirin bakalım Gece'yi." Dediğimde Keskin'in yüzünde sırıtış oluştu.

"Hah şöyle."

Kapı açıldı, içeri Sena girmişti. Bana döndü. "Gece Komutanım." Diyerek selam verdi.

"Teğmenim, ben Gece'yi getirmenizi istemiştim."

Sena Keskin'e bakış attı. Sonra tekrar bana döndü. "Komutanım siz buradasınız, nasıl getirelim sizi?"

Gülerek başımı salladım. "Tamamdır Teğmenim." Keskin'e döndüm, yüzünde şok olmuş bir ifade vardı. Sena yüzündeki ifadeyle odadan çıktı.

Yanına doğru ilerledim. Omzunu tutup sıktım. "Sen çağırdın geldim Keskin, şimdi konuş. Roşan nerede!"

Yutkundu. "Sen Gece olamazsın."

Kaşlarım havalandı. "Gece olduğumu ispatlamam için ne yapmam gerek acaba?"

Düşündü. "Gece'nin ensesinde bir damga var."

Kaşlarımı çattım. "Sen bunu nereden duydun?"

"Bunu duymayan kalmadı."

Arkamı dönüp kısa saçlarımı önüme atarak ensemi gösterdim. "Nasıl? Güzel değil mi. Tabi yavaş yavaş iyileşiyor ama idare eder."

Tekrar Keskin'e döndüğümde beti benzi gitmiş bir yüz ile karşılaştım. "Nasıl! Olamaz bu, sen Gece olamazsın!"

Kahkaha attım. "E sen demiştin, ispat et diye. Bende ispat ettim." Cebimdeki bıçağı çıkarıp boğazına hızla dayadım. "Şimdi söyle, Roşan nerede!"

"Tamam! Anlatıcam."

Yüzüme memnun bir ifade eklendi. "Hah şöyle, anlat dinliyorum." Odadaki sandalyeyi alıp oturdum.

Yutkundu. "Roşan, burada değil. İran'da. Nerede olduğunu bilmiyorum ama bir köyde saklanıyor."

Derin nefes aldım. "Senle nasıl iletişime geçiyor."

"Bir telefon ile lakin hep numara değişik oluyor. Başka da bir şey bilmiyorum!"

Kaşlarım havalandı. "Tabi bende gerizekalıyım ya yedim. Anlat lan!" Ayağa kalkıp karşısına geçtim.

Hiç beklemediğim bir anda ayağa kalkıp ellerini boğazıma yapıştırdı. Duvara sırtımı sertçe yasladı. "Bırak lan!"

Dizim ile karın boşluğuna tekmeyi geçirdim. Öksürdüm, şerefsiz boğazım gidiyordu.

Lakin beklediğimden fazla güçlüydü. Pantolonundan çıkardığı bıçağı sallıyordu. Kapıya baktığımda kilitlediğini anladım. Açıktı kapı, lakin Keskin kilitlemişti.

Silah ile girmek yasaktı, ve benim hiçbir şeyim yanımda yoktu.

Yapabilirsin, sen Gece'sin. Neleri yaptın bunu mu yapamıycaksın?

Bıçağı karnıma doğru sallayınca geri çekildim. Şansım var denecek kadar azdı.

.

Yazardan...

Balca derin nefesler aldı.

Lakin Keskin'in derdi başkaydı, Gece ölmeyecekti. Her baktığında kendisini iğrendirecek bir şey yapacaktı.

Elindeki bıçak ile hızla Balca'nın boğazına yapıştı, kapıdan sesler geliyordu. Kapı çelikti, lakin her an açılabilirdi. Ayağıyla Balca'nın ayaklarını tuttu, bıçağı Balca'nın yüz hizasına getirdi.

"Yapma lan!"

Keskin'in yüzünde sırıtış oluştu. "Her gördüğünde kendinden iğreniceksin Gece, buda benden hediye olsun sana." Diyerek bıçağın keskin ucunu kaşına getirdi.

Aşağı doğru kaydırdı, Balca acı içinde inliyordu. Kapıdan gelen gür sesi aldırmadan yanağına kadar düz derin kesik attı. Az daha aşağı kesicekken sol taraftan gelen darbeyle bıçak sağa doğru kaydı.

Emre Keskin'in üzerine çıkıp yumruklamaya başladı.

Sena hızla Balca'nın yanına gitti, Balca yere çökmüş öksürüyordu. Sol yüzü kan gölüne dönmüştü. Sena'ya baktı. "Sena." Sesi kısık çıkmıştı.

Sena yere çöktü, Balca dizlerine yattı. Balca'nın yüzüne gelen saçları attı. "Gece, güzelim. Sakın uyuma, bana bak. Kardeşim duyuyor musun beni?"

Balca acıyla inledi, gözleri kapanıyordu.

Sena acıyla Albay'a döndü. "Albayım."

Albay yutkundu. Yere doğru eğilip Balca'yı kucağına aldı.

Sena ayağa kalkıp hızla Albayı takip etti.

"Oğlum dur!" Sezgin bağırarak Emre'yi Keskin'in üzerinden almaya çalışıyordu. "Lan dursana!"

Emre'yi üzerinden aldı, Hüseyin ve Kartal'a baktı. "Götürün bu piçi, daha ben hesaplaşıcam."

Hüseyin ve Kartal birbirlerine sırıtarak baktılar. Daha onların işi vardı.

Albay hızla arabayı durdurup arabadan indi, arka kapıya geçip Sena'nın kucağında yatan Balca'yı kucağına aldı.

Sena arabadan indi, Albay ile hızlı adımlar ile hastaneye girdi.

~~~

Yaklaşık yarım saat sonra odadan çıkan doktor ile tim ayağa kalktı. Albay doktorun karşısına geçti. "Kızım nasıl?"

Doktor derin nefes aldı. "Şuan durumu iyi, lakin yüzü için aynı şeyi diyemeyiz. Sol yüzü buraya geldiğinde kan içindeydi, kanı temizledik. Sol kaşıdan yanağına kadar derin bir kesik var, ve o kesiğin bitiminde sağa doğru bir kesik daha var."

Sena yutkundu. "Peki, o iz geçer mi?"

Doktor derin nefes aldı, başını iki yana salladı. "Geçmez, o iz artık ömür boyunca taşıyacağı bir iz. Ancak ameliyat veya estetik yaptırması lazım."

Albay kaşlarını çattı. "Estetik olamaz, iz kalır. İz kalır ise askerliğinden olur. O zaman mecbur ömrünün sonuna kadar bu iz ile mi yaşıyacak?"

Doktor başını salladı. "Maalesef." Diyerek cebinden çıkardığı kağıdı Albay'a uzattı. "Burada yazdığım kremler var, yüzündeki kızarıklık ve yaranın kapanması için yardımcı olur. İyi günler." Başını sallayıp oradan uzaklaştı.

Albay elindeki kağıda bakıyordu. Sinirle kağıdı cebine koydu. Roşan kızına el uzatmıştı, bunun bir bedeli olucaktı.

Emre sinirle duvara yumruk attı. Omuzları inip kalkıyordu, Albayın karşısına geçti. "Albayım, siz söyleyin. Bu Roşan operasyonu Karayel'in mi?"

Albay Emre'ye baktı, tam ağzını açıcakken Emre lafını kesti. "Albayım, benim içeride ablam onun yüzünden böyle. Eğer başka bir time vericeksiniz bunu ilk ablama söyleyin. Az çok tanıyorsunuz Gece'yi. Sizin sözünüzü dinlemeyeceğini de biliyor olmalısınız."

Albay tekrar konuşucakken bu sefer lafını kesen açılan kapı oldu. Balca yüzüne geçirdiği maske ile odadan çıktı. Sanki bir saat önce saldırıya uğramamış gibi dimdik duruyordu.

Öyle olması gerekliydi.

"Emre haklı, operasyon Karayel'indir Albayım."

Albay yutkundu. Balca derin nefes aldı. "Bundan sonra kimse yüzümü dâhi göremicek. Ne karargahta, ne evde ne başka bir yerde ne de dağda."

Albay sustu, bu bakışları tanıyordu. Ne karar verdiysem yapıcam bakışıydı. Albay hafifçe başını salladı. Time döndü. "Roşan operasyonu Karayel'in. Derhal karargaha. Gece operasyona çıkıyorsunuz."

Balca sırıttı, kimse göremese bile sırıttı. Sena'ya baktı, gidelim şeklinde başını salladı. Sena gözlerindeki yaşları silerek dik durdu, Balca ile beraber hastaneden ayrıldılar.

Emre sessiz kaldı, Balca'nın böyle davranıcağını biliyordu. Çünkü böyle davranmak zorunda olduğunu da biliyordu.

Başını hafif sallayarak hastaneden ayrıldı.

Sezgin cebinden telefonunu çıkartıp Kartalı aradı, haber verdi durumu. Balca ne yapıyorsa haklıydı Sezgin'in gözünde. Birini dövdü mü, haklıdır. Birini mi öldürdü, sinir olmuştur. Haklıdır. Emire karşı mı geldi, canı istememiştir. Hep böyle düşürdü, hayla da öyle düşünüyordu.

Sezgin Albay'a baş selamı vererek hastaneden ayrılıp Şeyma'nın yanına doğru yola koyuldu.

Albay tek kalmıştı, çalan telefonunu kulağına yasladı.

"Söyle."

"Karayel neden hastanedeydi?"

Derin nefes aldı Albay. "Seni ilgilendirecek bir şey yok."

"Albayım, birine bir şey mi oldu?"

"Hayır evlat, bir şey olmadı kimseye. Sadece ufak bir baygınlık."

"Anladım, peki Albayım ne zaman?"

Albay yutkundu, artık gerçeğin açığa çıkma zamanı gelmişti. "Yarın gece operasyon var."

Adam sırıttı. "Tamamdır Albayım."

Albay telefonu kapatıp cebine koydu. Gerçekler açığa çıkıyordu.

Tepkileri ne olucaktı.

Ama en önemlisi, Balca'nın tepkisi ne olucaktı?

~~~~~

Balca Doğu'dan...

Kalbimdeki yara yüzüme yansımıştı.

Haklıydı.

Allah kahretsin ki haklıydı.

Her bu izi gördüğümde kendimden iğrenecektim.

Bir kitapta derdi ki.

Neden bu iz den iğreneyim?

Ama ben diyorum ki;

Neden bu izi seveyim?

Elimi yavaşça gözümün altındaki kesiğe getirdim, aynadan kendime baktım. Bu gece yani iki saat sonra operasyon vardı.

Dünden beri hiç kimse yüzümü görmemişti, geceleri kapıyı kilitleyerek uyuyordum artık.

Albay karargaha tüm durumu açıklamıştı, ama sadece 'Gece Yüzbaşı artık karargah içi ve karargah dışı olarak maske ile olucak.' Demişti. Kimsede bir şey diyemedi.

Sadece yeşil gözlerim gözüküyordu.
Saçlarım dâhi gözükmüyordu.

Kapının açılmasıyla maskemi yüzüme indirdim. İçeriye Binbaşı girdi.

Ölümden döndüm bu adam hâlâ beni salmıyor be arkadaş.

"Buyrun Binbaşım?" Diyerek ayağa kalktım.

Masanın karşısına geçti. "Maskeni çıkar!"

Görmese bile ister istemez kaşlarımı çattım. "Sebep?"

"Sana çıkar dedim Gece!"

Dişlerimi sıktım. "Bende çıkarmıyorum Yakup!"

Omuzları inip kalkıyordu, yanıma gelip elini hızlı bir şekilde maskeme getiriyordu. Elini tutup sıktım. "Sakın Binbaşı, sakın. Bir daha elini maskeme sakın değdirme!"

Öyle sinirli bakıyordu ki bana anlam edemedim. Elini sertçe yere indirdi. Bir kaç adım geriye gitti. "Bir gün o maskeyi ben çıkartıcam, ve bu sen isteyeceksin Gece." Göz kırpıp odadan çıktı.

Sinirle yumruk yaptığım elimi masaya vurdum. Deli miydi bu adam!

Sormak hata, tabi deliydi!

Telefonumun çalmasıyla masaya baktım. Abim arıyordu.

Yutkundum, titreyen elimle telefonu alıp açtım.

"Efendim abim?"

"Ala'm, müsait misin kardeşim?"

"Müsaitim abi, bişey mi oldu?"

"Ben bir saate evdeyim."

Kaşlarım havalandı. "Hangi ev yahu?"

Güldü. "Hangi ev olucak mal, senin ev tabiki. Eğer izin alabiliyorsan al diyecektim."

Dudaklarımı ıslattım. "Tamam abi zaten eve gelmem gerekliydi, anahtarın nerede olduğunu biliyorsun nasıl olsa. Sen geç ben gelicem."

"Tamam abim."

Abimin telefonu kapatmasıyla sinirli olsam da telefonu yavaşça masaya koydum. Her şey ateş pahasıydı.

Elimi sinirle maskeye geçirdim. Maskeyi çıkarıp masaya koydum. Yüzümü sıvazladım. "Allah'ım her şey üst üste geliyor Yarabbim."

Kapının çalınmasıyla daha demin sinirle çıkardığım maskeyi homurdanarak yüzüme geçirdim. "Gel!"

Sena kapıyı açıp içeri girdi. "Yüzbaşım, müsait misiniz?"

Başımı salladım. "Gel güzelim."

Sena tebessüm ederek kapıyı kapatıp masanın önündeki sandalyeye oturdu. Gözlerini kıstı. "Sende bir haller var, dökül."

Hafif güldüm. "Abim geliyor."

Gözleri büyüdü. "Hassiktir oradan, Barlas abim mi geliyor?"

Başımı salladım. "Bencede hassiktir oradan. Geliyor ve ben ne diyeceğimi bilmiyorum amına koyayım."

Sena dudaklarını birbirine bastırdı. "Ne demeyi planlıyorsun peki?"

Derin nefes aldım. "Mecbur ne olduysa anlatmam gerek, çünkü biliyorum abimi. Zorla maskeyi bile çıkartabilir anlatmazsam."

Düşündü. "Aslında anlatmayabilirsin."

Gözlerimi kısıp masadaki kağıdı buruşturup Sena'ya attım. "Lan!" Diyerek kağıdı tuttu. Bana baktı. "Teessüf ederim kardeşim, insan hiç kardeşine kağıt atar mı?"

"Valla sinir etmeye devam edersen her şeyi atar."

Sena alayla sırıttı. "En fazla ne yaparsın ki?"

Kaşlarım havalandı. Dirseğimi masaya koyup elimi çenemin altına koydum. "Mesela Emre'nin gizli gizli fotoğraflarını çektiğini söyleyebilirim. Gayet güzel bir fikir, bencede gidip söylemem gerek."

Sena'nın gözleri büyüdü. "Lan sakın!"

Tam ağzını açıp devam edicekken odaya Emre'nin girmesiyle bir bana bir Emre'ye baktı. En son yutkunup gülümsemeye çalıştı. "Aa sen mi geldin?"

Gülmemek için dudaklarımı birbirine bastırdım. Emre anlamaz gözler ile bakıyordu. "Evet ben geldim de, yanlış zaman da mı geldim?"

Hafif güldüm. "Aslında evet, ben eve gidicem az işim vardı. Sena'da senin yanına gelicek di değil mi Senacım?"

Sena bana ters ters bakıp başını salladı, Emre'ye döndü. "Tabi canım, hadi gel biz gidelim. Gece'de evine gitsin." Diyerek kolundan tutup odadan dışarı çıktılar.

Gülerek başımı iki yana salladım, eşyalarımı alıp karargahtan çıktım.

Arabaya binmeden paketimden çıkardığım dalı alevlendirdim. Zehirli dumanı içime çektim.

Sigarayı parmaklarımın arasına alıp arabaya binip kapıyı kapattım. Arabayı çalıştırıp lojmana doğru yola koyuldum.

Şarkı açtım.

Medyada ki şarkıyı açabilirsinizzzz

Rüya gibi bir kadın,
Bu tüm yaşlarımın müsebbibi
Ölüm gibi de sanki
Bütün yıllarımın nihayeti

Tüm o düşen yapraklarımın sonbaharı
İnancını kaybetmiş ruhumun aşk olan tarafı.

Rahatlatıcı bir şarkıydı, huzur veriyordu ister istemez. Dudağımda olan daldan bir kere daha içime çektim. Burnumdan verdim.

Felekten bile mahirdir,
Viran etmekte can güzelliği,
Yok yere küsmezdi,
Tabi yoksa mücbir sebepleri

Sigaradan dumanı çekerek nakaratı söylemeye başladım.

Tüm o düşen yapraklarımın sonbaharı,
İnancını kaybetmiş ruhumun aşk olan tarafı...

Lojmana vardığımda bitmeye yüz tutan sigarayı arabadaki küllüğe bastırdım. Eşyalarımı alıp arabadan indim, kilitleyip eve doğru yürüdüm.

Kapının önüne geldiğimde abimin ayakkabısını gördüm. Derin nefes alıp anahtarı deliğe soktum, çevirdim. Eve girip kapıyı kapattım.

Sena geç gelicekti.

İçeriye girdiğimde koltukta telefonu ile ilgilenen abimi gördüm. Başını kaldırıp bana baktı, yüzü gülüyordu lakin maskemi görünce kaşlarını çattı.

"Ala, neden maskeylesin?"

Yutkundum, dudaklarımı ıslattım. Çantamı yere koyup hızlı adımlar ile abime sarıldım. Sarıldı, sırtımı okşadı.

"Ala?"

Gözümdeki yaşlar maskeye bulaşmıştı. Maskeyi yavaşça yüzümden çıkardım. Gözlerimi açıp abime baktım. Gözleri dolmuştu. Elini tutup koltuğa oturtturdum. "Nasıl oldu bu Ala?" Sesi titriyordu.

Yutkundum. "Dün bir operasyona gitmiştik, adamı sorguya çekmiştim. Roşan'ın sağ koluydu adam. Nasıl yaptı bilmiyorum, ama bileğindeki kelepçeden kurtulup üzerime saldırdı, bıçağı ile çizgi. Doktorlar ömür boyu bu izi taşıyacağımı söylüyor. Büyük ihtimalle bu yüzümün çizildiği tüm teröristlere yayıldı. O yüzden yüzümün görülmemesi için her yerde maske takıyorum. Senin de bilmeni istedim abi." Son cümleyi söylerken sesin kısık çıkmıştı.

Abime baktım, gözünden yaş aktı. Yutkundu, ne diyeceğini bilemedi. Hızla bana sarıldı. Sarıldım. "Özür dilerim abim, özür dilerim."

"Senin suçun yok ki abi." Dedim çocuk gibi.

Abimin yanında Gece olmuyordum, abimin yanında küçük kız çocuğu olan Ala oluyordum ve bundan nefret ediyordum. Geriye çekildi, eli saçlarıma değdi. "Boyamışsın."

Başımı salladım. "Ağır geliyordu."

Yüzünde buruk bir tebessüm oluştu. "Olsun, bu halinde çok güzel. Yüzün, saçların her şeyin çok güzel."

Tebessüm ettim. "Abi?"

"Söyle güzelim."

"Operasyon var, ona gidicez. Ne zaman dönerim bilmiyorum. Ama bu sefer Roşan kalmayacak."

Dudaklarını ıslattı. "Onu öldürmeden gelme Ala, o adam benden kardeşimi aldı. Kardeşim dediğim adamı aldı, senide almaya kalktı. Kendin için de benim için de intikamını al güzelim."

Tebessüm ettim. "Alıcam abi, sana söz veriyorum. Hem Karan için hem de yüzüm için alıcam."

~~~~~

Yazardan...

Yol bitmiyordu, ama Karayel'den kimse yol ile ilgili şikayet dâhi etmiyordu.

En sonunda Keskin'in söylediği ve doğrulanan köye gelmişlerdi.

Balca time doğru döndü. "Anka ve Yersiz siz evin kuzey cephesinde olucaksınız, Ebabil sen doğu KaraKartal sen ise batı tarafındasın. Sela Güneybatı ben ise. Güneydoğu tarafından halledicez."

Hepsi başlarını salladılar. Sezgin Balca'ya döndü. "Komutanım, hangi evde?"

Balca başını kayadan çıkartıp eline dürbünü alıp evlere baktı. Gördüğü şeyle kaşlarını çattı. "Sadece iki evin perdeleri kapalı, diğer evlerin ışıkları açık. Tül perdelerini çekmişler lakin diğer iki ev güneşlikleri de çekmiş."

Emre kaşlarını çattı. "Komutanım, o perdesi çekilmiş olan iki ev yan yana mı?"

"Hayır, biri doğu tarafında, diğeri ise güneybatı yönünde. Neden?"

Emre derin nefes aldı. "Güneybatı yönünde olamazlar, çünkü güneşi görmüyor bu da demek oluyor ki güneş doğduğunda farkedip buradan gidemiyecekler. Doğu yönündeler, güneşin doğduğu yerden."

Sena başını salladı. "Yersiz Komutanıma katılıyorum, güneş doğudan doğuyor. İlk ışıklar doğudaki eve vurucak ve bu ışık bunları uyandırıp hızla evden uzaklaştırmaya yardımcı olucak."

Balca yüzündeki tebessüm ile timine baktı. Yarbay'ın dediği asla gerçekleşmeyeceğine daha fazla inanıyordu. "Ebabil, saat kaç?"

Hüseyin cebinden çıkardığı saate baktı. Ziynet eşyası olduğu için takmıyordu, lakin yanından da ayırmıyordu. "Gece yarısı olmak üzere Komutanım."

"Gidiyoruz."

Balca'nın emriyle herkes yavaşça Roşan'ın bulunduğu eve doğru ilerlemeye başladılar. Lakin hesaplandıkları bir şey vardı, oradaki tek asker Karayel timi değildi.

Adam gördüğü silüetler ile kaşlarını çattı, cebinden dürbünü çıkartıp yakınlaştırdı. Gördüğü kişilerle yutkundu, Karayel'di.

Anlamıştı, intikam için gelmişlerdi. Ama o intikamı kendisi alması lazımdı.

Telsizi çıkardı.

"Kara'dan Yuva'ya, beni duyuyor musunuz?"

Evet yaşıyordu, Yüzbaşı Karan Çevik intikamı için yaşıyordu.

Telsizden ses geldi. Albay konuşuyordu. "Yuva dinlemede, sorun nedir Kara?"

Karan derin nefes aldı. "Karayel'de mi burada?"

Albay hafif güldü. "Ne zannediyordun Kara, bu işin peşini bırakıcaklarını mı? Hem ölü zannedilen Kara'nın hem de onlara önceden verilen operasyonu tamamlıyorlar." Karan ofladı. Albay devam etti. "Ya şimdi, ya da asla Kara!"

Yutkundu, zamanı gelmişti. "Şimdi Albayım." Telsizi cebine koyarak evin arkasına doğru yavaşça ilerledi. Güney cephesinde durdu. Evin arka tarafında tek bir cam vardı, boyuyla rahatça görebiliyordu.

Roşan oturmuş televizyon izliyordu, elini yumruk yapmıştı. Neden mi?

Çünkü eski şehit haberlerini açıp gülüyordu. Keyif alıyordu, lakin bu son keyfi olucaktı.

Karan cebinden tim ile bağlantılı olan kulaklığı çıkardı. Konuşmayacaktı, sadece dinleyecekti.

"Ela ela ey ey undereleylaaaa."

Balca sinirle nefesini verdi. "Gerizekalı! Sussana mal."

Karan gülmemek için yanaklarını ısırıyordu, özlemişti sesini.

Lakin Kartal'ın duracağı yoktu. "Ya Komutanım, ama sıkılıyorum. Bir an önce gidip şu orospu çocuğunun ebesini sikelim ya."

Sena bıkkınlık ile Kartal'a baktı. "Kartal susuyor musun, yoksa ağzının içine mermi mi yiyorsun?"

Kartal dehşetle Sena'ya baktı. "Siz de iyice beni öldürmeye meraklısınız."

Emre sinirle burnundan soludu. "Bak Kartal, eğer bu piç evden bizi duyup kaçarsa seni Gece'den önce ben geberttim haberin olsun."

Hüseyin kıkırdadı. Balca derin nefes aldı. "Piçin bizi duyucağı yok, ama sorun olan bir şey var bunun adamları nerde." Gelen yutkunma sesiyle ofladı. "Sena ve Hüseyin
cevap?"

Hüseyin bismillah çekti. "Ya Komutanım az canım çekti."

Balca kaşlarını çattı. "Lan anasını satayım yemek mi bu canın çekiyor?!"

"Ya Gece ne var sanki canımız sıkıldığı için evin etrafındaki 14 adamı susturucu ile çat pat öldürdük diye. Alla alla ya."

"Yuh, kızım Allah'tan çat pat öldürdünüz. Ya tak tak diye öldürseydiniz nolurdu acaba?"

Sena sinirle kaşlarını çattı. "Yersiz Komutanım sizin bana ne gareziniz var acaba?"

Balca derin nefes aldı. "Karayel, ya susun ya da azıcık daha konuşun ki öteki tarafa doğru hep beraber bir yolculuk yapalım ne dersiniz?"

Hepsinden çıt dâhi çıkmayınca Balca sırıttı.

Karan yüzündeki buruk tebessümle konuşmaları dinledi. Özlemişti, her şeyiyle özlemişti.

"Anka, sendeyiz."

Sezgin Balca'nın emriyle sırıttı, yavaşça kapının önüne geldi. Tim sohbet ederken Sezgin kılık değiştirmişti, gariban kılığına bürünmüştü. Elini kaldırıp üç kere vurdu, iki kere parmaklarıyla vurdu.

Bu bir koddu, Roşan'ın adamlarının kullandığı koddu.

Roşan gelen sesle kapıya gözlerini dikmişti. İlk kaşlarını çatmıştı, lakin gelen diğer ses ile sırıtıp ayağa kalktı.

Kartal ışıklardan Roşan'ın ayağa kalktığını görünce elindeki bayıltıcı sis bombasını camdan içeriye attı.

Roşan camı açık bıraktığı için ayrı bir keyifliydi. Çünkü içerideki sis Roşan'ın ilk kattaki tüm 5 adamı bayıltmıştı.

Roşan kapıyı açtığında gelen cam sesi ile arkasını dönmüştü. Tam arkaya doğru gidicekken Sezgin ayağını hızla öne koyup Roşan'ın düşmesini sağladı.

Karayel'in yüzündeki maske nedeniyle dumandan etkilenmiyordu, lakin Roşan etkileniyordu.

Balca kapıdan içeriye girdi, yüzünde keyifli bir sırıtış vardı. Roşan bayılmak üzere olan gözlerini Balca'ya çevirdi. "من انت؟"
(Kimsin sen?)

Balca başını omzuna yatırdı, sadece göz kırptı. Bakışlarını Sezgin'e çevirdi. "Anka ve Yersiz şunu bağlayın, aman ipleri bozulmasın. Manzarası ise güzel olsun."

Sezgin ve Emre sırıtıp yerden Roşan'ı kaldırıp sandalyeye oturttu. "Emre sen şunu tut ben ip alıcam."

Emre Roşan'ın omuzlarını tutup sandalyenin sırtına yasladı. "Tamam abi de hızlı ol. Adam kayıyor anasını satayım."

Balca bakışlarını Emre'den çekip arkasına çevirdi. "Karayel!"

Sena, Hüseyin ve Kartal içeriye girdi. Balca kimse görmese bile sırıttı. "Bu yerde olan zatı muhteremleri bir öteki tarafa ziyaret ettirin bakalım."

Üçü birbirine bakıp sırıttı. Yüzündeki maskeleri çıkartıp dumanın etkisiyle yerde baygın yatanları tek tek öldürmeye başladılar. Duman yayıldığı için Balca hariç hepsi maskesini çıkarmıştı.

Balca tam içeriye doğru gidicekken gelen adım sesleriyle kaşlarını çatarak arkasını döndü. Bir adam görmüştü, polis merkezindeki adamdı bu. "Kimsin sen!"

Karan derin nefes alarak yüzündeki maskeyi çıkardı. "Merhaba Gece."

༼⁠ ⁠つ⁠ ⁠◕⁠‿⁠◕⁠ ⁠༽Bölüm Sonu༼⁠ ⁠つ⁠ ⁠◕⁠‿⁠◕⁠ ⁠༽⁠つ

Sınır
300 okuma
20 yıldız

Ovvvvvv mükemmel yerde bitirdim.

Bu arada bana göre Karan haksız. Balca haklı.

Neyse efenim çok konuştum yine

Hayde gittim ben.

Continue Reading

You'll Also Like

6.4K 461 56
Siz: pişt, zeki MF'lim Siz: az bak buraya Siz: gör bak, neler yaptın gencecik sınava hazırlanan bir kıza. Siz: yaşıtlarım üniversitedeyken ben burada...
64.7K 5.7K 10
Laçin'i yatağına bırakırken gözlerini açmış babasının elini tutmuştu."Baba beraber uyuyalım mı? Hem kitapta okursun bana."dedi uykulu bir sesle.Kabus...
1.8M 50.4K 87
sse-sen uzak dur benden!! "Benden kaçışın yok" diyerek adamlarını üzerime saldı..
1.5K 196 12
bir adet kiraz yemem ile başıma bin tane dert gelmişti. Ama önemli değildi çünkü o kiraz benim kaderimi minho ile bağlamıştı. Ölümümde, yaşamımda Lee...