Dağların Çift Başlı Kurdu

By Nazlas0

363K 19.6K 6K

"Sakın, sakın Ala, aklının ucundan dâhi geçirme." Diye burnundan soludu. Sinirle bir adım attım. İşaret parma... More

1. Bölüm - Karayel Timi
2. Bölüm - Tekrar Başlıyoruz
3. Bölüm - Özlem
4. Bölüm - Tuzak
5. Bölüm - Gece ve Sela
6. Bölüm - Hoşlanıyor muydum?
7. Bölüm - Çocukluğumun Katili
8. Bölüm - Sevgilisiyim!
9. Bölüm - Çocukluk Aşkı
10. Bölüm - Gargamel ve Azman
11. Bölüm - İki Deli
12. Bölüm - Uzaktan Sevda
13. Bölüm - Yalandan Oyun
14. Bölüm - İki Aşık
15. Bölüm - Kaçış
16. Bölüm - Kıskançlık
17. Bölüm - Sevmek ve Sevilmek
18. Bölüm - Tanışma
19. Bölüm - Plan
20. Bölüm - Zincir
21. Bölüm - Yüzleşme
22. Bölüm - Karma
23. Bölüm - Ala
24. Bölüm - Takıntı
25. Bölüm - Saçlara Dokunma
26. Bölüm - Geç Verilen Hediye
27. Bölüm - Sardı Kollarına Bak
28. Bölüm - Umarım Yalan Söylüyorsundur
30. Bölüm - 7-1=7
31. Bölüm - Deliriyor muyum?
32. Bölüm - İhtimaller
33. Bölüm - Merhaba Gece
34. Bölüm - Gerçekler ve Yalanlar
35. Bölüm - Yaşattığını Yaşamadan Ölmezsin
36. Bölüm - Canavar
37. Bölüm - Ahin
38. Bölüm - Sonra, Şimdi Değil Sonra
39. Bölüm - Benden Artık Uzaklaşma
40. Bölüm - Hain
41. Bölüm - Kimdi Bu Adam?
42. Bölüm - Geçmişin Karanlık Yüzü
43. Bölüm - Kurşun
44. Bölüm - Kayıp
45. Bölüm - Zincirler
46. Bölüm - Geç Öğrenilen Gerçek
47. Bölüm - Var Mısın?
48. Bölüm - Zaaflar ve Zayıf Noktalar(+18)
49. Bölüm - Turan ve Karayel
50. Bölüm - İsteme
51. Bölüm - Çilli
52. Bölüm - Engerek
53. Bölüm - Bedel
54. Bölüm - Kalbim Kalbine Ait

29. Bölüm - Tutulmayan Sözler

4.1K 292 84
By Nazlas0


Merhabalar, bölüm belki biraz geç gelmiş olabilir. Çünkü cenazemiz vardı, aile dostumuz vefat etmişti. Benimde en yakın arkadaşımın amcası yani. Neyse çok konuştum iyi okumalaaaar.

Şarkılar;

Farkında değildin - Selin

Sınır
250 okunma
15 yıldız

~~~~~

Bir laf vardır; tavanlar çok şey anlatır.

Ama şu an o laf bana işlemiyor, sebep?

Ananemle konuşmamızın üzerinden 2 saat geçmişti, Albaydan izin alıp eve gelmiştim. Geldiğimden beri ise yatağımda uzanıp tavan ile aşk yaşıyordum resmen.

Tek düşündüğüm şey, ananemin Karan hakkında söyledikleriydi.

Ya sırf beni üzmek için yalan söylüyorsa?

Ama gözlerindeki o üzüntü her yerden belli oluyordu, bunu herkes görebilirdi. O kadar iyi bir yalancıydı ki, herkesi yalanına çap çabuk inandırabiliyordu. Beni hariç.

Ama gözlerindeki duygular o kadar gerçekti ki, ne yapacağımı bilemez oldum.

Karan'a inanmayı seçmiştim, beni yanıltmamasını o kadar çok istiyordum ki. Eğer beni yanıltırsa, içimde hem kendimi hem de onu bitirebilirdim.

Kapının açılmasıyla başımı kapıya doğru çevirdim. Şeyma abla gelmişti.

Yatakta doğruldum, elimi yatağa hafifçe vurdum.

Şeyma abla yüzündeki tebessüm ile içeriye girip kapıyı kapattı. Karnı büyüyordu.

Yüzümde tebessüm oluştu.

"Balca'm, bazı kuşlar bana yalnız kalmanı söyledi. Eğer mahsuru varsa çıkabilirim?"

Kafamı hayır şeklinde salladım. "Hayır abla ne mahsuru, iyi geldi bana seni görmek." Yatağa oturdu, elimi karnına koydum. "Bebek nasıl?"

"Çok iyi, arada tabi midemden dolayı sıkıntılar yaşıyoruz. Ama onun dışında mutluyum. Sen nasılsın, biraz durgun gibisin."

Elimi yavaşça karnından çektim. Derin nefes aldım. "Karışık biraz, bu aralar içimde bir sıkıntı var. O sıkıntıyı bulamazsam rahat edemiyecekmişim gibi hissediyorum."

Şeyma abla tebessümle elini yanağıma koyup okşamaya başladı. "Anlatmak istersen dinlerim, istemezsen de oturur dinlerim. Kardeşimsin sen benim, kaç kere dertlerimizi paylaştık birbirimize. İstediğin zaman gelirsin derdin varsa anlatmaya, bıkmadan usanmadan dinlerim kardeşim."

Yüzümde tekrar tebessüm oluştu. Yavaşça Şeyma ablaya sarıldım. Karşılık verdi.

Ablam gibiydi, kanım değildi ama sanki aynı anneden aynı babadan doğmuş gibi hissediyordum. Bu güzel bir histi. Bu hissi kaybetmek istemiyordum.

Aynı yavaşlıkla geri çekildim. "Anlatmak istiyorum abla, yoksa içimdeki bu sıkıntı büyüycek."

Şeyma abla yüzündeki tebessüm ile başını hafif salladı. "Seni dinliyorum güzelim."

"Bugün karargahta ananem aradı, buluşmak istediğini söyledi. Bende kabul ettim. Neden ettim bilmiyorum, ama o an kabul etmek istedim. Beni bir parka çağırdı, gittim oturdum karşısına. Özür diledi benden, her yaptığı pisliklerden özür diledi. Beni aradığında bir yanlış yaptığımdan bahsetti, bende neyi yanlış yapıyorum diye sordum."

Kaşlarını çatmıştı, ama dinlemeye devam etti.

"Karan, Karan'la ilgili bir yanlış yaptığımı söyledi. O yanlış ise Karan'ın bu hayatta en sevmediğim şeyi yapmış olduğunu söyledi."

Şaşkınlıkla kasları havalandı. "Hangisi?"

Yutkundum. "Bilmiyorum, ya bana bilerek ve isteyerek yalan söyledi veya söyliyecek. Ya da bana bir konuda ihanet etti."

"İhanet olucağını zannetmiyorum Balca, ama ya yalan söylüyorsa bir konuda."

Sol gözümden yaş geldi. "Bilmiyorum abla, inan bilmiyorum. 3 saat oldu sadece bu konuyu düşünüyorum."

Elimi tuttu. "Peki kime inanıyorsun?"

"Karan'a inanmayı seçtim abla, sevdiğim adama inanmayı seçtim. Kendi kanımdan olan kadına inanmak istemiyorum."

Yüzünde buruk bir tebessüm oluştu.

"Yanlış mı yapıyorum abla? Kendi kanımdan olan kadına inanmamayı seçerek yanlış mı yapıyorum?"

Yavaşça başını hayır şeklinde salladı. "Hayır, yanlış yapmıyorsun canım. Sen kalbinden geçeni yapıyorsun. Bunda bir hata yok, bu senin kararın. Kimse senin kararına karışamaz. Ben her ne yaparsan her neyi düşünürsen yanındayım. Bunu unutma. Olur mu?"

Yüzümde tebessüm oluştu, büyüdü. "Sağol ablam, anlatmak gerçekten bana iyi geldi. Aramızda kalsa olur mu?"

Yavaşça başını salladı. "Ne zaman aramızda ki konuşmalar birinin kulağına gitti acaba?"

Hafif kahkaha attım. Şeyma abla ayağa kalktı, elini uzattı. "Hadi gel bakalım, mantı yapmıştım. Çok seversin, hadi gel yiyelim beraber." Dediğinde hızla başımı salladım. Halime güldü, elini tutup ayağa kalktım.

Komidinin üzerinden telefonumu aldım, odadan çıkıp kapıyı kapattım. Mutfağa girdiğimizde mantının kokusu her yeri sarmıştı.

Çok seviyordum mantıyı, hele o mantıyı Şeyma abla yapmışsa. Bayılırdım.

Çekmecenin yanına gidip iki tane kaşık aldım, onları masaya bıraktıktan sonra buzdolabından meyve suyu çıkardım. Şeyma ablanın çıkardığı bardaklara doldurdum.

Bazıları, cola veya başka şeyle içiyorlardı, ama ben mantı ile meyve suyuna bayılıyordum.

Çocukluktan kalan bir alışkanlık dı, küçüklüğümden beri Karan ile hep meyve suyu içerdik. Ne yersem yiyeyim hep meyve suyu içmeye başlamıştım.

Şeyma abla ile bebek hakkında konuşarak afiyetle mantıyı yedik.

Şeyma abla tabağını bitirince ayağa kalktı. "Ben artık gideyim, sende kendini sıkma güzelim olur mu?" Dediğinde tebessümle başımı salladım.

"Tamam abla, merak etme. Allah'a emanet olun ikinizde."

Tebessüm etti. "Sağol canım, sende Allah'a emanet ol."

Şeyma abla evden çıktıktan sonra mutfakta ki bulaşıkları makineye attım, yapıcak bişey bulamadığım için odama doğru gittim. Saate baktığımda 17.00'di.

Bizimkiler karargahtan ayrılmıştı, Sena'nın gelmesine az vardı.

Odaya geçip komidinin üstünden sigaramı, çakmağımı ve kulak üstü kulaklığımı aldım. Balkona geçip sandalyeye oturdum, kulaklığımı taktım.

Bu aralar dilimde dolanan şarkıyı telefonumdan açtım.

Şarkıyı açabilirsiniz.

Başımı geriye yasladım, paketin içinden bir dal alıp dudaklarımın arasına yerleştirdim. Çakmağı çakıp sigarayı alevlendirdim.

İçime çekip burnumdan verdim.

Düşündüm, düşünmemek istedim.

Karan'ın böyle bir şey yapma ihtimalini kafamdan atmak istedim.

Ananemin yalan söylediğini düşünmek istedim.

Tekrar canımı yakacağını düşünmek istedim.

Karan'ın canımı yakacağını kafamdan atmak istedim.

Öyle olmasını umdum.

Aşık olduğum, sevdiğim adamın böyle bir şey yapmamasını umdum.

Yaklaşık 15 dakikadır balkonda oturup sigara içiyordum, lakin birinin beni izlediğimi hissediyordum.

Başımı hafif sola çevirdim, iki çift gece mavisi göz ile göz göze geldim.

Karan'ın evi benim balkonumu görüyordu, direk Karan'ın evine girdiğimde sağa doğru döndükten sonra uzun bir koridor vardı. O balkon benim balkonuma bakıyordu.

Beni izliyordu, parmağının arasındaki sigara ile beni izliyordu.

Gözlerini kaçırmıyordu, aksine gözlerimin içine bakıyordu.

Ama gözlerinde bir hüzün vardı, o hüzün olsun istemedim. İstememeliydim.

Bakışlarımı parmağımın arasındaki sigaraya çevirdim. Külü uzamıştı, bitimine gelmişti. Küllüğe bastırdım.

Yavaşça ayağa kalkıp minik sehpadan telefonumu ve paketimi alıp balkondan çıktım. Beni izlediğini biliyordum.

Kapıyı kapatıp perdeyi çektim. Komidinin üzerine sigara paketimi bıraktım, yatağın içine girdim. Yorganı üzerime çektim. Hava soğuyordu, bana o kadar kolay işlemezdi. Ama nolur nolmazdı.

Telefonu şarja takıp yanımdaki küçük komidine koydum. Gözlerimi kapattım.

Ananemin dediklerinin bir rüya olmasını istedim. Rüya olmadığını bile bile istedim.

~~~~~

Yazardan...

Baktı, gözlerinin içine baktı.

O gözlerde bir gün yabancı olucağını bilerek baktı.

İzledi.

O iki çift orman yeşili gözleri izledi.

Sonsuza kadar izleyebilirdi.

Ama o hatadan sonra affedilebilecek miydi?

Affedilmesini umdu.

Kendisine yabancı gibi bakmamasını umdu.

Bile isteye yapmıştı, sevdiği, aşık olduğu kadının canı yanacağını bile bile yapmıştı.

Kadın başını parmağında ki sigaraya çevirdi, küllüğe bastırdı. Yavaşça ayağa kalktı, sehpadan telefonunu ve paketini alıp balkondan çıktı.

Kapıyı kapatıp perdeyi çekti. Odanın ışıkları kapanmasıyla adam sıkıntılı bir nefes aldı. Sigarasını küllüğe bastırdı, içeri girip perdeyi kapattı.

Yatağa oturdu, içine girmedi. Sadece boş gözlerle bakışlarını bir yere sabitlemişti.

Düşündü.

Balca'yı, Ala'sını düşündü.

Yaşayacağı acıyı düşündü,

Tekrar aynı acıyı yaşayacaktı.

Bunu Karan kendisi seçmişti.

O iki orman yeşili gözleri zor görüceğini bile bile.

O iki orman yeşili gözlerin ona yabancı biriymiş gibi bakacağını bile bile.

Ama tek acıyı Balca çekmiyecekti.

O acıyı kendisi de en ağır şekilde yaşayacaktı.

Telefonun çalmasıyla başını yavaşça komidinin üzerindeki telefona çevirdi.

Albay arıyordu.

Zamanı gelmişti.

Ama yapması gereken bir şey vardı.

Bunu yapmadan olmazdı.

Telefonu eline alıp açtı, kulağına yasladı.

"Bugün mü Albayım?" Direk bu soruyu sordu.

Albay sıkıntılı bir nefes verdi. "Bugün aslanım, bugün. Balca'yı arıycam. Hazırlanın operasyon var."

Balca'nın ismi geçince yutkundu. "Tamam Albayım." Telefonu kapattı. Yavaşça ayağa kalktı.

Yanacaktı, sevdiği kadının tekrar canı yanacaktı.

Ama bunu kendisi istemişti. Katlanacaktı.

Dolabın karşısına geçip üniformasını giydi.

Aynadan kendine baktı, sol gözünden akan bir damla yaşı sildi.

Eşyalarını aldı ve evden çıkıp arabaya bindi. Karargaha doğru yol aldı.
Yol bile dar geliyordu Yüzbaşı Karan'a.

~~~~~

Ala Balca Doğu'dan...

Telefonumun çalmasıyla gözlerimi araladım. Komidinin üzerinden telefonu aldım, şarjdan çıkardım.

Albay arıyordu.

Telefonu açıp kulağıma yasladım.

"Buyrun Albayım?"

"Gece, operasyon var. Yarım saat içinde karargahta olun." Demesiyle doğruldum.

"Emredersiniz Albayım." Diyip telefonu kapattım. Ayağa kalkıp dolabın karşısına geçtim, kapağı açıp üniformamı çıkardım. Yatağa koydum.

Üzerimi hızla değiştirip eşyalarımı aldım, odadan çıkıp salona girdiğimde telefonunu cebine koyan Sena ile karşılaştım.

Gülümsedi. "Yüzbaşım, buyrun efenim." Elini öne doğru uzattı.

Hafif kahkaha attım. Elimi öne uzattım Sena gibi. "Asıl siz buyrun Teğmenim." Kahkaha attı.

"Hadi çıkalım, operasyonu biliyor musun?"

Kafamı hayır anlamında salladım. "Hayır bilmiyorum, ama tahminim var."

Kafasını salladı. Evden çıkıp arabaya bindik.

Karargaha geçtiğimizde garip bir sessizlik vardı.

Albayın odasına doğru yürümeye başladık. Tim gelmişti. Kapının önüne geldiğimizde tam kapıyı çalıcakken kolumdan birinin tutmasıyla arkamı döndüm.

Karan'dı.

"Yüzbaşım, az gelir misiniz?"

Gözlerinde aynı ifade vardı. Ama daha garibi vardı.

"Tamam Yüzbaşım." Time doğru döndüm. "Siz bekleyin." Dememle hepsi başını salladı.

Karan ile beraber odasına doğru ilerledik.

Odanın önüne geçtiğimizde Karan kapıyı açıp geçmem için geri çekildi. İçeriye girdiğimde Karan'da peşimden girdi, kapıyı kapattı. Arkamı döndüm.

Arkamı dönmemle burun burna gelmemiz bir oldu.

"Karan?" Sesim kısık çıkmıştı.

"Hı?" Dudaklarıma bakıyordu.

"Noluyor?" Yutkundu.

"Hiç, özlemiş olamaz mıyım?" Dedi tebessüm ederek. Ama sanki zoraki bir tebessüm etmişti.

"Yok hayır, birden pat diye karşıma gelince şaşırdım."

Alnını alnıma bastırdı. Eliyle yanağımı okşamaya başladı. Tekrar yutkundu.

"Seni seviyorum, biliyorsun değil mi Ala'm?"

"Biliyorum, bende seni seviyorum."

Yüzünde buruk bir tebessüm oluştu. Yavaşça dudaklarını dudaklarıma sürttü. Öpmeye başladı. Karşılık verdim.

Yavaş öpüyordu. Sanki son öpüşüymüş gibi öpüyordu.

Kapının tıklanmasıyla geriye çekildi, alnımdan öptü.

Bir adım geriye gittim. "Gel!"

İçeri Albayın postası geldi. "Yüzbaşım, Albay sizi bekliyor." Demesiyle ikimizde başımızı salladık.

Odadan çıkıp Albayın odasına doğru yürümeye başladık. Kapıyı çalıp içeri girdik.

"Oturun çocuklar." Yerlerimize oturduk. Albay bilgisayarı bize doğru çevirdi. "Roşan, Ahin çetesinin lideri. Elimize geçen bilgiye göre şuan Irak'ta. Sınırda saklanıyor. Onu bulup buraya getiriceksiniz. Sağ bir şekilde. Anlaşıldı mı?"

Ayağa kalktık. Hep bir ağızdan. "Anlaşıldı Komutanım!"

"Yolunuz açık olsun Karayel, Allah'a emanet olun."

~~~~~

Yazardan...

Yaklaşık yarım saat sonra helikopter aracılığıyla Karayel timi Irak sınırına varmıştı.

Yol boyunca hepsi sessizdi, ama en sessiz olan iki kişi vardı.

Balca ve Karan.

Yani Yüzbaşı Gece ve Yüzbaşı Kara.

İkisi arada göz göze geliyorlardı, ama ağızlarını açıp tek kelime dâhi etmiyorlardı.

Helikopterden inip Roşan'ın bulunduğu yere doğru ilerlemeye başladılar.

Sena şarkı mırıldanıyordu, rahatlatıyordu.

Emre'nin gözü arada Sena'ya kayıyordu.

Kartal dertlerini düşünüyordu, babannesi geldi geleli telefonu susmuyordu. Ya babannesi ya da babannesinin bulduğu kadınlar arıyordu. Bıkmıştı, haklıydı.

Hüseyin kendisini garip hissediyordu, sanki bir şey olucakmış gibi hissediyordu.

Sezgin'in de ondan yanı kalır hâli yoktu, içinde bir yumru vardı sanki.

Balca adımlarını durdurdu. Arkasını döndü. "Ebabil ve Yersiz siz sağ tarafta olucaksınız. Anka, Kara ve KaraKartal siz az ileride birbirinize yakın ama o kadar yakın olmayacak bir şekilde üçe ayrılıcaksınız. Sela ve ben sol tarafta yukarı çıkıcaz. Anlaşılmayan bir şey?"

"Anlaşıldı Komutanım!" Dedi Karayel hep bir ağızdan.

Balca hafifçe başını salladı, Sena'ya işaret yaparak yerlerine geçti. Karan, Sezgin ve Kartal yerlerine doğru yavaşça ilerlediler. Hüseyin ve Emre ise sağa doğru biraz uzaklaşarak yerlerine geçtiler.

Sena ve Balca yerlerine geçtiklerinde yavaşça oturdular. Sena elindeki suyu içip Balca'ya uzattı. "İç hadi, fırsat bulamayabilirsin."

Balca tebessüm edip Sena'nın elindeki suyu aldı, içmeye başladı. Su soğuktu, ama soğuk su bile sanki kaynar su içiyormuş hissiyatı vardı. Suyu bitirdikten sonra eliyle suyu bastırdı. Cebine attı.

"Gece."

"Efendim?"

"İyisin değil mi?" Sena'nın sorusuyla bakışlarını yere indirdi Balca. Yavaşça tekrar Sena'ya çevirdi. Başını hafif salladı.

"İyiyim, merak etme. Hadi bakalım Sela. Görelim hünerlerini."

Sena gülüp elindeki MPT ile yavaşça ayağa kalktı. Cebinden dürbünü çıkartıp etrafa bakınmaya başladı.

İlerde görülen siyahlıklar ile dürbünü daha fazla yakınlaştırdı. Roşan'dı.

Cebinden telsizi çıkardı. "Karayel 5 konuşuyor, Roşan göründü. Tekrar ediyorum Roşan göründü."

Balca Sena'nın sözüyle elindeki Dragunov SVD' yi önündeki kayaya sabitledi. Namluyu Roşan'ın vücudunda gezdirdi.

Sena telsizi cebine koydu, Balca'dan bir kaç adım sağa doğru gitti. Yere çöktü. Kaya büyüktü. Başını hafifçe uzattı, namluyu Roşan'ın adamlarının üzerinde gezdirdi.

Emre elindeki Dragunov SVD' yi aynı şekilde Roşan'ın vücudunda gezdirdi. İkiside keskin nişancıydı.

Hüseyin elindeki tüfeğin namlusunu Roşan'ın arkasında olan adamların üzerinde tuttu.

Çadırlar vardı, Karan elindeki Bazukayı ortada olan çadıra doğrulttu.

Sezgin namluyu çadırın etrafında olan adamların üzerinde gezdirdi. Nerelerine atış yapacağını hesapladı.

Kartal ise etrafa iyice bakıyordu, adamların bakışlarına bakıyordu. Eğer bir bakış atarlarsa direk time haber vericekti.

Balca telsizi çıkardı. "Yersiz, atışınla başlıyoruz aslanım. Mümkünse Roşan'ı sona saklayalım. Ama kaçmamasını sağlayalım. Anlaşıldı mı?"

Emre yüzündeki sırıtış ile telsize doğru konuştu. "Hay hay Yüzbaşım." Diyerek Roşan ile konuşan adamın alnından vurdu.

Hepsi bir adım geriye gidip kaçmaya başladı, Roşan'ın yüzü kan olmuştu. Karan Bazukayı çadıra fırlattı. Dumanların çıkmasıyla kaçışmalar çoğaldı. Hepsi bir yöne kaçıyordu.

Balca Roşan'ın sağ koluna ateş etti, sıyırmıştı. Roşan eliyle yaraları kolunu tutuyordu, merminin geldiği yere bakmasıyla Balca ile göz göze geldi.

Gözleri büyüdü, geri geri gitmeye başladı. Sonra arkasını dönüp koşmaya.

"Komutanım, Roşan kaçıyor!"

Balca kaşlarını çattı. Hızla time baktı. Karan ile göz göze geldi. Karan başını hafif salladı, Balca'da karşılık verdi. "Kara, hızlı ol!"

"Emriniz olur Yüzbaşım." Diyerek Karan elindeki Bazukayı bıraktı, tüfeğini alıp saklandığı yerden çıkıp hızla Roşan'ın peşinden koşmaya başladı.

Boşa koştuğunu biliyordu, herkes yakalamak için koştuğunu zannediyordu. Ama kimse boşa koştuğunu bilmiyordu.

Koştu, koştu, koştu.

Roşan eli ile kolunu tutup koşuyordu, hızlıydı.

Karan istese yakalardı, ama verilen emir ile yakalamamayı seçti. Sırtında hissettiği acı ile adımları yavaşladı.

Tekrar bir acı hissetti. Adımları durdu.

Kartal Karan'ı görür görmez sırtını kayaya yasladı. Telsize bastı. "Kara Yüzbaşım vuruldu!"

Balca duyduğu isimle elini tetikten çekti. Olmamalıydı, Kartal yanlış ismi söylüyordu.

Yavaşça telsize dokundu. "Tekrar et!"

Kartal tekrar etti. "Kara Yüzbaşım vuruldu! İki kurşun sırtına isabet etti."

Balca etrafa hızla bakındı, Roşan kaçmıştı. Adamların hepsi ölmüştü.

Hızla ayağa kalkıp Karan'ın yanına doğru koşmaya başladı.

Balca'nın koşmasıyla hepsi yerlerinden ayrılıp Karan'ın yanına doğru koştular.

Karan iki dizinin üzerine çökmüştü, silahını yere bıraktı. Tam sırtı yer ile buluşucakken Balca yere oturdu. Karan'ın kanlı sırtı Balca'nın dizleriyle buluştu.

Balca titreyen elleriyle Karan'ın yüzündeki maskeyi çıkardı. Alnına gelen saçları geriye attı, elini alnına koydu. Ateşi çıkıyordu.

Sezgin'e baktı. "Abi bir şey yap, yarası ağır." Sezgin hızla Karan'ı doğrulttu. Yüz üstü yatmasını sağladı. Ceketini çıkartıp yaraya bastırdı.

Balca telsizi çıkardı. "Karayel 1'den Yuva'ya beni duyuyor musunuz?"

"Yuva dinlemede, sorun nedir Gece?"

Balca derin nefes aldı. "Kara, vuruldu. Yarası ağır. Acil helikopter gönderin, acil!"

"Konumunuzu bildirin Gece."

"Irak sınırındayız, Hızlı olun çok hızlı kan kaybediyor."

"Helikopter geliyor, beklemekten başka yapacağınız bir şey yok."

"Anlaşıldı." Telsizi kapatıp yere doğru fırlattı. Karan'ın yüzü Balca'ya döndü.

"Bana bak." Karan zarla zorla gözlerini açıp sevdiği kadına baktı.

"Sakın Karan, sakın. Bu acıyı bir de sen bana yaşatma. Dayanamam anlıyor musun? Dayanamam."

Emre yerde kanlar içinde yatan Karan'a bakıyordu, ne yapacağını bilmiyordu.

Hüseyin ve Kartal arkasını dönmüştü, etrafı gözetliyordu. Ama içleri yanıyordu.

Sezgin sadece tampon yapabiliyordu yaraya. Ekipmanları yanında değildi, burada da bir şey bulması imkansızdı. Çadırlar patlamıştı, orada da bir şey bulamazdı. Tek yaptığı şey dua etmekti.

Sena, Sezgin'in yanına çökmüştü, diğer yarasına tampon yapıyordu.

Karan yutkundu. "Ala'm, bir şey olmayacak bana."

Balca'nın sol gözünden yaş aktı. "Söz ver, inanırım Karan. Söz ver."

Veremedi, veremezdi.

Söz verirse Balca'nın iyice canı yanardı.

Söz vermek istedi, yapamadı.

Tek yaptığı kapanmak üzere olan gözler ile Balca'ya bakmak oldu.

Yavaşça Karan'ın gözleri kapandı.

ಥ⁠‿⁠ಥ Bölüm Sonu ಥ⁠‿⁠ಥ

Bölüm sonu katili gelmiştir merhabalaaar.

Yine kısa oldu ama malum sınav 🥲

Sorular;

Sizce Karan'a bir şey olucak mı?

Ananesi gerçekten doğru mu söylüyor? Yoksa yalan mı söylüyor?

Hayde gittim ben muahhh.

Sınır
250 okunma
15 yıldız

Continue Reading

You'll Also Like

90.7K 4.6K 18
l Asker - Doktor l kurgusu ve aşk; Bazen nefes almak kadar kolay, bazen ise; sol göğüsüne saplanan kurşun kadar acıdır. Bu isimle yazılan tek kitap
1.2M 109K 44
~Bu kitap tüm zorluklara inat aşkından vazgeçmeyip aşkı için savaşanlara ithaf edilmiştir.~ -------------------------- "Aşk mıdır beni,sana bu kadar...
5.2K 543 13
"Ben sana sadece böyleyim be. Beni kimsenin yanında böyle göremezsin. Onlar lay lay lom havasındaki Miran'ı severler. İçimi bilmezler. Korkar küçük M...
1.8M 48.5K 26
asker ve yeni aile kurgusu Barın elindeki çakıyı incelerken "fazla ses yapıyorsun. Dikkat et." diyerek konuştu. Ses falan yapmıyordum. Askerdim ben...