Dağların Çift Başlı Kurdu

By Nazlas0

347K 19.3K 5.7K

"Sakın, sakın Ala, aklının ucundan dâhi geçirme." Diye burnundan soludu. Sinirle bir adım attım. İşaret parma... More

1. Bölüm - Karayel Timi
2. Bölüm - Tekrar Başlıyoruz
3. Bölüm - Özlem
4. Bölüm - Tuzak
5. Bölüm - Gece ve Sela
6. Bölüm - Hoşlanıyor muydum?
7. Bölüm - Çocukluğumun Katili
8. Bölüm - Sevgilisiyim!
9. Bölüm - Çocukluk Aşkı
10. Bölüm - Gargamel ve Azman
11. Bölüm - İki Deli
12. Bölüm - Uzaktan Sevda
13. Bölüm - Yalandan Oyun
14. Bölüm - İki Aşık
15. Bölüm - Kaçış
16. Bölüm - Kıskançlık
17. Bölüm - Sevmek ve Sevilmek
18. Bölüm - Tanışma
19. Bölüm - Plan
20. Bölüm - Zincir
21. Bölüm - Yüzleşme
22. Bölüm - Karma
23. Bölüm - Ala
24. Bölüm - Takıntı
25. Bölüm - Saçlara Dokunma
26. Bölüm - Geç Verilen Hediye
28. Bölüm - Umarım Yalan Söylüyorsundur
29. Bölüm - Tutulmayan Sözler
30. Bölüm - 7-1=7
İlerki Bölümden Alıntı
31. Bölüm - Deliriyor muyum?
32. Bölüm - İhtimaller
İlerki Bölümden Alıntı...
33. Bölüm - Merhaba Gece
34. Bölüm - Gerçekler ve Yalanlar
35. Bölüm - Yaşattığını Yaşamadan Ölmezsin
36. Bölüm - Canavar
Duyuru ve Alıntı
37. Bölüm - Ahin
38. Bölüm - Sonra, Şimdi Değil Sonra
39. Bölüm - Benden Artık Uzaklaşma
40. Bölüm - Hain
41. Bölüm - Kimdi Bu Adam?
42. Bölüm - Geçmişin Karanlık Yüzü
43. Bölüm - Kurşun
44. Bölüm - Kayıp
45. Bölüm - Zincirler
46. Bölüm - Geç Öğrenilen Gerçek
47. Bölüm - Var Mısın?
48. Bölüm - Zaaflar ve Zayıf Noktalar(+18)
49. Bölüm - Turan ve Karayel
50. Bölüm - İsteme
51. Bölüm - Çilli
52. Bölüm - Engerek
53. Bölüm - Bedel

27. Bölüm - Sardı Kollarına Bak

5K 242 82
By Nazlas0


Bu hayatta bazı şeylerden nefret ederim. Mesela;

1- Ananem.
2-Hastaneler.
3-Vurulmak, yaralanmak veya kaçırılmak.

Ve aralarında iki tanesine katlanmak zorundaydım, ama diğerinde zorunda değildim. Kaçabilirdim.

Ama neden kaçamıyorum şuan lan ben!

Bakışlarımı eğitim yapan erlerden ananeme çevirdim.

Kendisi nereden duyduğunu bilmediğim bir şekilde kaçırıldığımı öğrenmişti.

Ve şuan beni götürmeye çalışıyordu. İmdat diye bağırmama son bir gerçekten.

"Duymuyor musun sen beni?!"

Bıkmış bir şekilde ananeme bakarak hafif başımı salladım. "Valla duymak istemezdim ama maalesef duyuyorum." Diyip bir adım geriye gittim. "Yahu be kadın, gitsene sen artık. Bak bir ton işim var hadi." Gidicekken kolumdan tutmasıyla oflayarak geri döndüm.

Benim bir adet sevgilim vardı? Nerdeydi acaba?

Ne boklar yiyordu?

Beni buradan kurtarmak varken neden yoktu yani. Karan diye bağırmama son bir.

"Gece Yüzbaşım!" Aha geldi gönlümün sultanı.

"Şükür bismillah." Diyerek arkamı döndüm.

Yüzünde garip bir ifade vardı. Ananemi görünce kaşlarını çattı. "Yüzbaşım müsait misiniz?"

Hızla kafamı salladım. "Müsaitim, müsaitim. Çok müsaitim Yüzbaşı, ne oldu?" Karan sinirlenip gülmemek arasında kalmıştı.

Ananem bir adım attı. "Değiliz, git hadi sen."

Karan derin nefes aldı. "Kusura bakmayın ama Albay bizi bekliyor." Diyip bana döndü. "Operasyon var, gitmemiz lazım." Demek ki Albay bu yüzden bizi çağırıyor du.

"Tamam Yüzbaşım, siz gidin timi toplayın bende geliyorum." Karan hafif başını sallayarak timin yanına doğru ilerledi.

Ananeme döndüm. "Duydun operasyonum var, sende dolanma buralarda en sonunda emir çıkartıcam senin için haneye tecavüzden. Sal beni bir kadın!" Hızla uzaklaştım, Albayın odasına doğru yürümeye başladım.

Tim beni kapıda bekliyordu. Elimle 'Hadi' diye salladım. Karan kapıyı açıp içeri girdik.

Yerlerimize oturduk.

Albay bilgisayarı çevirip bir yüz gösterdi, pala bıyıklı şerefsiz bir tipi vardı.

Mükemmel öldürmek içindi.

"Adamımız Abdurrezzak."

GÜLMEMEM GEREK HAYIR GÜLMEMELİYİM.

Gülmemek için bakışlarımı time çevirdim. Karan ve Sena yanaklarını ısırıyordu, Hüseyin hafif kıkırdıyordu, Emre ve Sezgin abi ise bakışlarını başka yere dikmişti.

Tekrar bakışlarımı Albaya çevirdim. O da aynı şekildeydi. "Albayım kusura bakmayın ama mükemmel bir isim, bundan daha iyi isim hayatımda duymadım." Hüseyin konuşurken kahkaha atmamak için zor duruyordu.

Derin nefes aldım. "Bu Abdurrezzak olan insansız ne yapmış Albayım?"

Albay bakışlarını bana çevirdi. "Sınıra gidiceksiniz, bir köy okuluna saldırı yapmayı planlıyorlar. O saldırıyı engelliyeceksiniz. Adamı ise ya ölü ya da diri istiyorlar. İki saate çıkmanız gerek." Albay lafını bitirdiği an hepimiz ayağa kalkıp selam verdik ve odadan çıktık.

Odama geçmek yerine bahçeye doğru ilerledim. "Yüzbaşım!" Gelen sesle arkamı döndüm.

Emre arkamdan koştura koştura geliyordu. Yanıma gelip durdu. "Yüzbaşım eğer müsaitseniz konuşabilir miyiz?"

Ne konuşucağını az çok biliyordum. "Gel bakalım Üsteğmenim." Emre ile beraber sessiz sakin olan bir yere geçip oturdum. Cebimden paketimi çıkarıp içinden bir dal aldım. Emre'ye uzattığımda kafasını hayır anlamında salladı.

Sigarayı dudaklarımın arasına koydum, çakmak ile yakıp Emre'ye döndüm. "Anlat bakalım Emre."

"Yüzbaşım, rütbe var mı?" Kafamı hayır anlamında salladım. "Konu ne bilmiyorum, ama." Lafını kestim.

"Konu Sena olmasın Emre?" Ne diyeceğini bilemedi. "Bak Emre, Sena'dan hoşlandığını biliyorum. Lakin ben bile anlıyorum Sena'ya nasıl davrandığını." Kaşlarını çattı.

"Nasıl davranıyorum ki?"

"Bir iyi davranırken bir kötü davranıyorsun. Karargahta bir şeye sinirlenince sanki suçlu Sena gibi ona yükseliyorsun. Sena'nın buna alınması çok normal. Kızın burda suçu günahı yokken ona kızıp tersleyemezsin. Anlatabildim mi?"

Yavaşça başını salladı. "Deniycem Balca, deniycem." Kafasını kaldırıp bir yöne çevirdi bakışlarını. Gözlerini kısıp bana tekrar döndü. "Ben gideyim, sağolun Yüzbaşım." Diyip hızla gitti. Gelen kişiye baktım.

İŞTE GELİYOR ÖZEL HAREKAAAT

Lan sus.

"Yüzbaşım, bu ne endam böyle?" Dedim Karan'ı süzerek.

Hafif sırıtıp yanıma oturdu. Gülüşü bir ömre bedel. "Asıl size sormalı Yüzbaşım, bu ne güzellik böyle? Zarar değilmi bana?" Gülümsedim.

"Yaraların nasıl?"

Derin nefes aldım. "O kadar çok yara aldım ki, bunlar canımı bile acıtmıyor. Dert etme." Karan'a döndüm.

"Öyle demesi kolaydır, senin yaraların senden fazla benim canımı yakıyor. Nasıl dert etmeyim Ala?"

Buruk bir tebessüm ettim. "Ne desem bilemedim, hiç yaşamadım çünkü. Benim canım yandığında kimse dert etmezdi çünkü. Kimse demezdi senin gibi yaraların benim canımı yakıyor diye. Ama ilk defa bana biri diyor 'Senin yaraların senden fazla benim canımı yakıyor.' Diye."

Öyle bir bakıyordu ki Karan bana. Ne yapacağımı bilemez oldum. Aşk dolu bakıyordu. Kimse bana öyle bakmadı. Ellerimi tuttu, parmağıyla elimi okşamaya başladı. "Ben kimse değilim Ala'm, ben Karan'ım. Senin bir canın yansa benim canım yerle yeksan olur."

Hiç kimse beni böyle hissettirmemişti. Uzun zaman sonra ilk kez birinin yanında bu kadar mutlu ve huzurluydum.

"Kaç saat kaldı?" Konuyu dağıtmak istiyordu.

Telefonumu çıkarıp saate baktım. "Bir buçuk saat var."

Karan hafif başını salladı ayağa kalkıp elini uzattı. "Hadi gel, yaralarına krem sürelim."

Hala Karan'a bakıyordum. "Hadi Ala'm." En sonunda elini tutup ayağa kalktım.

Odama doğru gittik. Odaya girmeden. "Sen hazırlan, ben az geliyorum." Başımı sallayıp odaya girdim kapıyı kapattım.

Dolaptan malzemeleri alıp koltuğa koydum. Üzerimi çıkartıp sandalyeye bıraktım. Üzerime siyah askısız straplez bir büstiyer giydim.

Koltuğa oturup Karan'ı beklemeye başladım.

~~~~~

Yazardan...

Karan yavaşça Balca'nın kapısını tıklattı.

"Gel!"

Kapıyı açıp odaya girdi, arkasını dönüp kapıyı kilitledi. Bakışlarını Balca'ya çevirdi. Yaralarına baktı.

İyileşiyordu, karnındaki kızgın demir izi ve bıçak izleri yavaş yavaş gidiyordu. Morluklar yok oluyordu. Omzunda ve göğsünde sigara izleri duruyordu. Zor geçerdi.

Ama ensesindeki iz belki bir ömür geçmiyecekti.

Karan yutkunup yavaş adımlarla Balca'nın arkasına geçti. Zincir, kemer, sopa izleri vardı. Yavaşça kremi alıp sırtına sürmeye başladı. Elleri titriyordu.

Bakışları ensesine kaymıştı. Sanki bugün damgalanmış gibi hâlâ aynıydı iz.

Dudaklarını ensesine bastırdı. Belki geçer diye. Geçmeyeceğini bile bile sayısız öptü damgayı. Belki geçmezdi ama Balca'nın acısı hafiflerdi.

Balca'nın yüzünde acı bir tebessüm oluşmuştu. Yaralarına yara eklemiyordu, yaralarına ilaç ekliyordu Karan.

Karan sırtındaki yaralara krem sürdükten sonra Balca'ya dönmesi için işaret verdi. "Sırtını koltuğa yavaşça yasla yavrum." Balca başını hafif sallayıp Karan ne dediyse yaptı.

İlk olarak karın bölgesindeki yaralara krem sürdü, arada Balca'ya bakıyordu. Ne zaman baksa göz göze geliyorlardı.

Kremin kapağını kapatıp diğer kremi aldı, sigara izlerinin olduğu yere yavaşça uyguladı. Kremi sürdükten sonra kapağı kapatıp yerine koydu. Balca'ya tekrar döndü. Dudaklarını sigara izlerinin olduğu yere bastırdı. Nerede iz varsa hepsini yavaşça öptü.

Kafasını kaldırıp Balca'yla göz göze geldiler. Karan yavaşça alnını alnına yasladı. Burnunu burnuna sürttü. Yumruk atılan sol yanağına minik bir öpücük bıraktı. Ordan yavaşça dudağını dudaklarına sürttü.

Yarası olmayan yerden öpmeye başladı, bir eliyle yumruk atılan yanağını okşuyordu. Yavaşça dudaklarından ayrıldı, dudaklarını alnına yasladı.

"Teşekkür ederim."

Karan hafif tebessüm etti. "Teşekkür edilecek bir şey yok sevgilim." Diyip yavaşça ayağa kalktı. Saate baktı. "Bir saat kaldı, sen hazırlan ben odada olucam."

Balca yavaşça ayağa kalktı. "Tamam Yüzbaşı." Karan göz kırparak odadan çıktı.

Karan odadan çıktıktan sonra Balca kapıyı kilitledi. Üzerini yavaşça çıkardı, askeri kamuflaj üniformayı giydi. Dolabını açıp silahlarını aldı. Çekmeceden bıçak ve yedek mermileri alıp ceplerine koydu.

Saçını topladı, kamuflaj maskeyi yüzüne geçirdi. Diğer eşyalarını aldı. Aklına gelen şeyle telefonunu çıkartıp Barlas'ı aradı.

"Abim, müsait misin?"

Balca görmese de Barlas hafif tebessüm etti. "Müsaitim abim, söyle."

"Göreve gidiyorum, ararsan açamam diğe aradım." Çekine çekine söylemişti. Kızacaktı, biliyordu.

"Abim, senin iznin yok mu? Nereden çıktı bu görev Allah aşkına?"

"Abi bak tekrar söylüyorum sen sanki yaralandığın bir görevde bir gün sonra sanki gitmiyorsun göreve. Ayıptır, günahtır ama."

Sessizlik oluştu. Tanıyordu Balca malını.

"Noldu abicim, sustun sanki bir dondun kaldın?"

Derin bir nefes aldı. "Of aman be Ala, söz dinlemeyeceğini biliyorum. Git ama dikkatli ol. Söyle o Karan'a da gözünün önünden ayırmasın seni."

Çocuk muydu?

"Abi çocuk muyum ben? Abartma istersen."

"Sus kız, abiye kızılmaz. Sen tamam de yeter."

Hayır dese susmayacaktı, huyu buydu Barlas'ın.

"Tamam abi tamam, hadi Allah'a emanet ol."

"Sende abim Allah'a emanet ol, olun."

Telefonu kapattı. Tam odadan çıkacakken kapı açıldı. Karan'ı beklerken istemediği bir şahıs çıktı karşısına. Kurtuluş yoktu.

"Buyrun Binbaşım?" Keşke Binbaşı olsam diye geçirdi içinden.

Binbaşı kapıyı kapatıp içeri girdi. "Göreve gidiyormuşsun?"

Nereden haberi vardı diye düşünürken bu adamın her şeyden haberi olduğu aklına geldi.

"Evet Binbaşım, bir sorun mu vardı? Göreve giderken sizden mi izin alıcaktım anlamadım."

Sinirlenmişti Yakup, sevmiyordu birinin ona üste çıkmasını. Hele o kişi bir kadın ise.

"Sakın ha birdaha bana sesini dâhi yükseltmeyi aklının ucundan bile geçirme Balca."

Kaşları havalandı, alayla gülümsedi. Binbaşıya bir adım attı. "Hadi ya, naparsın yoksa?"

Sinirleri iyice bozuluyor du Yakup'un. Bir kadının böyle davranması akıl alıcak şey değildi.

"Aklının ucundan bile geçmez Balca."

Yüzüne bir yumruk atmak istedi Balca, ama atamazdı. Askeriyedeydi, üzerinde üniforma vardı. Sabır etti içinden. Çok ileri gidiyordu Binbaşı.

"Emin ol az çok tahmin ediliyorum Yakup, ama senin atladığın bir detay var. Asla ama asla bana sahip olamayacaksın. Ben Ezgi değilim, ona yaptığın şeyleri bana yapmayı dâhi düşünme. Mesleğimden atılmamı umursamam yakarım seni. Şimdi çık odamdan!"

Yakup'un omuzları inip kalkıyordu, sinirlenmişti, odadan kapıyı çarparak çıktı. Ne olursa olsun Balca onun olucaktı.

Yazar notu; Ay götüm, töbe.

Karan yavaşça Balca'nın odasına girdi. Kaşlarını çattı. "Ala, ne bu sinir?"

Hiçbir şey olmamış gibi tebessüm etti. "Yok bir şey, hadi çıkalım saat geldi." İkiside odadan çıktılar.

Bir görev daha başlıyordu...

~~~~~

"Yüzbaşım, bir şey sormak istiyorum?"

Balca kulaklığa dokundu. "Sor bakalım Emre."

"Ya Komutanım, neden hiç bir insansız yok burada? E canım sıkıldı benim."

Emre'nin isyanı timin kıkırdamasına neden oldu.

Karan kulaklığa dokundu. "Emrecim istersen az biraz sabırlı ol. Ha dersen yok Komutanım ben sıkarım bir yerlerine. Ne dersin canım?"

Sena oh çekti içinden, sinirliydi çünkü. Bir düzgün olmuyordu bu adam.

"Komutanım, tahmini ne zaman gelir bu vazıfsızlar?"

Sezgin'in sorusuna Balca kulaklığına dokundu. "45 dakika sonra burada olurlar, saat 16.05. 16.50'de herkes hazır olucak. Anlaşıldı mı?"

Hep bir ağızdan 'Anlaşıldı' sesi gelince Balca eliyle 'gidiyoruz' işareti yaptı. Karayel yavaşça okul girdi.

Ala Balca Doğu'dan...

Okula girer girmez direk tim ile beraber müdürün olduğu odaya girdik.

Adam kafasını kaldırmasıyla ayağa kalkıp bir adım geriye gitmesi bir oldu. "Siz kimsiniz?" Sesi titriyordu.

Bir adım öne çıktım. "Merak etmeyin, size zarar vermeye gelmedik, lakin zarar vermeye gelicek olanlar var."

"Türk askeri misiniz?" Hepimiz müdürün sorduğu soruyla başımızı salladık.

"Bu okulun konferans salonu var mı?"

Müdür Karan'a bakarak yavaşça başını salladı. "Güzel, sizden tüm öğrenci ve öğretmenleri oraya toplamanızı istiyorum acil." Müdür başını sallayarak eline aldığı mikrofonu açtı.

"Tüm öğrenci ve öğretmenler derhal konferans salonuna." Tekrarladı.

Dışarıda koşuşturma sesleri duyulunca Sena kapıyı araladı, bana döndü. "Komutanım, herkes konferans salonuna geçiyor. Bizde geçelim."

Başımı hafif salladım, müdür ile beraber odadan çıkıp konferans salonuna ilerledik.

İçeri girdiğimizde bazıları korku dolu gözler ile, bazıları ise şaşkınlıkla bize bakıyordu.

"Çocuklar sakin olun, bu abla ve abiler asker, Türk askeri. Dikkatlice onları dinleyin." Müdür öğretmenlerin yanına gitti.

Karan'a baktım. "Sen mi? Ben mi?"

Çocuklara bakıp tekrar bana baktı. "Sen." Başımı hafif salladım bir adım attım.

"Çocuklar size iyi bir haberim var."

"Ne haberi?" Bir erkek çocuğu merakla bana baktı.

Gülümsedim. "Bugün okulunuz erken bitiyor, iki gün boyunca tatilde olucaksınız." Dememle herkes sevinçle bağırdı.

"Asker abla?"

Başımı gelen soruya çevirdim. "Efendim?"

"Neden erken çıkıyoruz?"

Heh ne denirdi buna şimdi?

"Okulunuza yeni eşyalar gelicek, ondan dolayı." Gelen sesle başımı müdüre çevirdim. "Hadi bakalım herkes hızlıca eşyalarını toplayıp evlerine dağılsın, servisler sizi bekliyor." Çocuklar hızla salondan çıktı, öğretmenler yanımıza geldi.

"Neden?"

Ya havle ama.

Karan bir adım öne attı. "Okula bir saldırı düzenleneceğine dair bir bilgi aldık. O yüzden okulu boşaltmanız gerek." Karan'ın sözüyle hepsi korkarak gözlerini açtı, hızla başlarını sallayıp hepsi odadan çıktı.

Saate baktım. "20 dakika gösteriyor, herkes yerlerine geçsin. Emre çatı sende, Kartal, Hüseyin ve Sezgin abi siz ilk katta durucaksınız. Sena ikinci katın başında ben ve Karan ise sonunda durucaz. Anlaşıldı mı?"

"Anlaşıldı." Dediler hep beraber.

20 dakika sonra Yazardan...

Karayel timi yerlerine geçmişti. Yaklaşık 5 dakika sonra gelicek olanları bekliyorlardı.

Yüzbaşı Karan'ın aklı Balca'daydı, yaralarındaydı. Zorlamaz umarım diye içinden geçirdi.

Gelen gölgeler ile Emre kulaklığa dokundu. "Geldiler Komutanım, biraz fazlalar ama halledilebilir."

Balca'nın yüzünde bir sırıtış oluştu. "Gelsinler bakalım. Dikkatli olun. İlk içeri girenleri, sonra ise dışarıdakileri halledicez."

Kulaklıktan. "Anlaşıldı." Sesleri yükseldi.

Sezgin kulaklığa dokundu, bugün keyifli geçicek ti anlaşılan. "Komutanım şuan beş kişi ikinci kata size doğru geliyor."

"Tamamdır." Karan hafifçe başını kapıdan çıkardı. 5 adet şerefsiz geliyordu. Güzeldi.

"Hepiniz bir odaya girin, çocuklar burada olmalı. Türklerin hiçbir şeyden haberi olmayacak."

Sena gülmemek için yanaklarını ısırdı, hadi be ordan diye geçirdi içinden. Kapının arkasında duruyordu, kapının açılmasıyla silahını doğrulttu. Adam içeri adım atar atmaz kapıyı kapattı, adan şaşkınlıkla Sena'ya döndü.

"Merhaba canım." Diyerek Sena hızla eliyle adamın ağzını kapattı, kafasına silahın arkasıyla vurdu. Uyanmayacak şekilde, işleri bittikten sonra tek tek kafalarına sıkacaktı. "Öteki taraftakilere selam söylersin canım." Sena keyifle sırıttı.

Balca'nın bulunduğu odaya bir adam girmesiyle yavaşça silahını yere bıraktı. Tim görmeden aldığı sert taşı çıkardı. Silahı zarar görürse daha kötü olurdu adamın sonu.

Adam sınıfa bakış attı, arkasını döndü. Balca'yı görmesiyle Balca hızla kapıyı kapatıp adamın yüzüne sertçe bir yumruk geçirdi. Adamın arkasına geçip hızla taşı ensesine vurdu. "Hay anasını satayım elime geldi kan. Seni katır katır doğramak lazım." Sevmezdi elinin kirlenmesini.

Tam yerine geçicekken kapı açıldı, beklemiyordu. Peş peşe neden geliyorsunuz be adam. Uzatılan silahı hızla eliyle başka yöne çevirdi. Silah ateşledi. Silahın ateşlenmesiyle silah sesleri duyulmaya başladı.

Balca adamın sendelemesinden yararlanarak hızla yerdeki silahını alıp adamın boğazından vurdu. Duvarın yanına geçti. Tepeden gelen sesler ile sırıttı.

Emre'nin keyfine diyecek yoktu. Çatır çatır adam vuruyordu, mükemmeldi. "Son kez aldı beni benden, sardı kollarına baaaaak." Diyerek çatıda şarkı söylüyordu Emre.

"Yarına yine sormaz, çaldı beni benden soktuğu duruma baaaak." Her kelimeye bir kelle düşüyordu. Hayat mükemmeldi.

Karan kulaklığına gelen sesle sırtını tekrar duvara yasladı. "Lan ne diyorsun sen?" Tekrar sırtını duvardan ayırarak ikinci kattaki son iki adamı da öldürdü.

Emre elini silahtan çekti. "E Komutanım az eğlenceli olsun, hiç eğlencesi kalmıyor ki şarkısız çatışmanın." Tekrar elini silaha koyarak adam öldürmeye devam etti.

Karan sabır çekti. "Allah'ın manyağı, biz burda canımızın derdindeyiz sen gelmiş şarkı söylüyorsun lan!"

Balca Karan'ın sözüyle kaşlarını kaldırdı. Şarkıyı devam ettirdi. "Günahlarıyla sevabıyla, her şeyim oldun bir zamanlar. Hangi çağda kaldı böyle, dağlarda adı yazılan aşklar?" Gel de buna laf et odun. Diyerek içinden geçirdi.

Karan beklemiyordu. Ayıptı yani yazıktı. Balca Karan'ın susmasıyla keyfine keyif kattı. Yavaşça odadan dışarı çıktılar. "Gece Yüzbaşım, ben aşağı iniyorum, canım sıkıldı beklemekten."

Balca hafif güldü. "Tamam Sela git hadi." Sena yüzündeki tebessümle hızla aşağı işine devam etmeye gitti.

Balca Karan'ın karşısına geçti. "Noldu Yüzbaşım? Sustunuz bi ara." Dedi keyifle.

Karan tip tip bakışlar attı Balca'ya. "Hiç konuşma Gece."
Diyerek önden yürümeye başladı.

Hafif kahkaha attı. Karan'ın gittiği yere doğru yürüdü. "Aaa, neden ama? Ne güzel laf ediyordun. Banada et bakalım Kara." Önlerine gelen adamın alnından vurup Karan'a baktı.

Karan Balca'nın kolundan tutarak sakin olan bir yere çekti. "Çok seviyorsun değil mi beni sinir etmeyi?"

Yavaşça başını salladı Balca. "Evet, baya seviyorum."

Karan'ın kaşları havalandı. "Hadi ya? Biliyor musun Yüzbaşı, bende başka şeyleri çok seviyorum." Dedi Balca'ya bakarak.

Gözlerini kıstı. "Ne mesela?"

Karan başını kaldırıp düşünür gibi yaptı, tekrar Balca'ya baktı. "Mesela, orman yeşili gözleri olan, kül kahve saçlı, Yüzbaşı olan ve sadece benim A harfiyle başladığım biriyi çok seviyorum."

Erimişti Balca, bıraksalar yere düşüp yerleri silecekti. Ama sadece tebessüm etmekle yetindi. "Bak duygularımız bu konuda karşılıklı."

Karan gelen adım sesiyle başını sesin geldiği yere çevirdi. Silahını kaldırıp adamı vurdu tekrar Balca'ya döndü. Balca'nın yaptığı gibi gözlerini kıstı. "Ne mesela?"

Balca hafif güldü. Karan gibi başını kaldırıp düşünür gibi yaptı, tekrar Karan'a baktı. "Mesela, gece mavisi gözleri olan, simsiyah saçlı, o da Yüzbaşı ve sadece benim olan biri."

Karan sıcak bir tebessüm etti. Tam ağzını açıcakken gözünün önünden geçen mermiyle hızla ikiside bir adım geriye gitti. "Sikicem artık gerçekten, bir rahat bırakın lan. Ev biter, askeriye başlar. Askeriye biter, piçler başlar yeter lan!" Diyerek önüne gelen herkesi vurmaya başladı.

Balca şaşkınca Karan'a baktı, kahkaha attı. Ama haklıydı, ikisini hiç rahat bırakmıyorlar dı.

Belkide artık daha az yan yana geliceklerdi.

Belkide artık daha az karşı karşıya geliceklerdi.

Belkide artık birbirlerini göremiyeceklerdi...

(⁠✷⁠‿⁠✷⁠) Bölüm Sonu (⁠✷⁠‿⁠✷⁠)

Merhabalar efenim ben gelmişem.

Şimdi şöylekine ben normalde dün atıcaktım lakin bölüm dersleri o kadar güzel bana giriyorki eve gelince hiç bir halim kalmıyor.
Ebem de kalmıyor.

Kötü günler bitiyor daha fazla kötü günler geliyooo eheh.

İleride ne olacağını arkadaşıma söylediğimde bi bana içten bir şekilde sövmüş olabilir.

Kesinlikle haksız.

Bölümün kısa olmasının nedeni okuduğum meslekten dolayıdırrrr.

Sorularrrrrr?

Bölüm nasıldı?

Karayel Timi?

Çatışmada ki halleri?

Karan ve Balca?

Sena ve Emre?

Binbaşı Yakup?

Ece Erdem (Balca'nın ananesi)?

Hayde gittim ben muahhh.

Continue Reading

You'll Also Like

760 13 1
Sen benim kader bağımsın minik . Ben bunu yıllar önce de dedim şimdi de diyorum sen benim kader bağımsın ...
64.8K 5.7K 10
Laçin'i yatağına bırakırken gözlerini açmış babasının elini tutmuştu."Baba beraber uyuyalım mı? Hem kitapta okursun bana."dedi uykulu bir sesle.Kabus...
231K 12.1K 44
Alya özer (asil ) küçük yaştan beri ailesinin intikamı için yanıp tututuşur tam herşey bitmişken gerçek ailesi ortaya çıkar.
6.4K 461 56
Siz: pişt, zeki MF'lim Siz: az bak buraya Siz: gör bak, neler yaptın gencecik sınava hazırlanan bir kıza. Siz: yaşıtlarım üniversitedeyken ben burada...