Üçüncü Göz (SY)

By Shoanleer

571K 28.5K 7K

Mert'in Türkiye'den Tibet'e giderek kendisini Nirvana yolunda geliştirme çabaları, Yu-Mi'nin işe karışmasıyla... More

1-Tapınakta
2-Güçleri kullanmak
3-Astral seyahat
4-Siyah gölgeler
5-Ölüler nerede?
6-Clairvoyance
7-Görüler sıklaşıyor
8-Gökyüzü defni
9-Hacı Anne
10-Tutsak
11-Koreli kız
12-Lee Kang Ho
13-Gizemli cihaz
14-Ajanlarla yolculuk
15-Restoran
16-İzinsiz giriş
17-Lee Yu-Mi
18-Beklenmedik ziyaretçi
19-Meclis alanı
20-Lotte park
21-Cinlerle anlaşma
22-Yu-Mi'yi kurtarmak
23-Teykel ve George
24-Öğrenmek bildiğini hatırlamaktır
25-Yu-Mi'nin halası
26-Do Hyun'la seyahat
27-Dertler bitmiyor
28-Yanılsamalar
29-Hafıza kaybı
30-Beynin derinliklerinde
31-Aynadaki yazı
32-Başbakan
33-Büyük buluşma
34-İyileşme süreci
35-Hacı Anne'nin fedakârlığı
37-Asfanit
38-Güvenli ev
39-Açığa çıkmak
40-Basın toplantısı
41-Görüdeki adam
42-Mert'e saldırı
43-Kang Ho'nun cihazı
44-Akıl hastası
45-Son sığınak
46-Gerçekçi rüyalar
47-Vel ba'su ba'del mevt
48-Uyanmak
49-Teklif
50-Araştırma
51-Düşmanı tespit etmek
52-Bilinmezliğe doğru
53-Kuzey Kore
54-Tünel
55-İntikam hissi
56-Dostum ölmedi
57-Şeytanla anlaşma
58-Cihazın gelişimi
59-Tibet'ten çağrı
60-Baba ve seçim
61-Sonuçlara katlanmak
62-Manevi destek
63-Yeni bir düşman mı?
64-Aynı güçler
65-Beklenmedik yardım
66-Düşmanı kurtarmak
67-Ji Won'un oyunu
68-Sevmediğim sevgilim
69-Hatırlanmaya değenler
70-Geçit
71-İki ülke arasında
72-Arapsaçı
73-Yalnızlıktan kurtulmak
74-Yeniden özür dilemek
75-Lobsang'ın akıbeti
76-Lobsang'ı beklerken
77-Dr. Jung
78-Mert'in ailesi
79-Kötü varlık
80-Görü gerçekleşiyor
81-Final öncesi
82-FİNAL

36-Hacı Anne'nin cenazesi

4.7K 289 100
By Shoanleer

George ile görüşme ayarlandığında kendime güvenim tamdı ama adamın sırıtışını görünce, kendimi kontrol edemeyeceğimden korkarak biraz uzak durmaya karar verdim. Do Hyun'u zora sokacak bir şey yapmak istemiyordum.

Karşısında dikilirken adamın zerre kadar endişe taşımadığını görünce düşünmeden edemedim. Bu sinsi gözlerin ardındaki zavallı beyninde neler olup bitiyordu.

Acaba Amerikalı olmasına mı güveniyordu yoksa Teykel'e mi?

"Sırıtmandan anladığım kadarıyla burada uzun zaman kalmayacağını düşünüyorsun."

"Çabuk iyileşmişsin keşiş" dedi. "En az bir ay yatarsın diye düşünüyordum."

Beni iğneleyerek ne elde edecekti emin değildim ama tuzağına düşmeyecektim.

"Daha öncede söyledim, kız gibi vuruyorsun."

Bu kez kızma sırası ondaydı. Yüzünün rengi kızıla çalarken yerinden kalkmaya çalıştı fakat kelepçeler mani olunca geri oturdu.

"Bir dahaki sefer..." diye başlayan cümlesini bitirmesine izin vermedim.

"Bir dahaki sefer diye bir şey olmayacak Gorgi" dedim.

Ona Gorgi dememe sinir olmuştu, eğer gardını düşürürsem daha rahat bilgi alabilecektim. "Şimdi konumuza gelirsek GORGI, Teykel'in iti olmanın dışında casus olmakla suçlanıyorsun. Bu sefer kolay kurtulamayacaksın, çünkü efendin bu aralar çok meşgul olacak."

Adamın endişeli gözlerini görünce doğru yerden vurduğumu anladım. Teykel'e güvense de bir süredir görüşmediklerini tahmin ediyordum. Cemile ve arkadaşlarının Teykel'le ilgilendiklerine emin olmuştum.

"Evet ne diyordum Gorgi. İkinci kez yakalandığın için ülken de senden vazgeçmiş durumda. Bu durumda benim insafıma kaldın."

"Asla! Senin insafına kalmaktansa intihar ederim."

"Bende böyle demeni umuyordum" dedim. Kendisini öldüremeyecek kadar korkak olmasına güvenerek blöfünü görecektim. "Eğer istersen sana ip ayarlayabilirim."

Gözlerindeki korku giderek büyüyordu, karar verme aşamasında olduğunu belli ediyordu.

"Beni buradan kurtar ne istersen yaparım" dediğinde, yelkenleri suya indirmişti.

"Seni neden kurtarayım ki, bana neler yaptığını unuttun mu? Senin yaptıkların yüzünden çok sevdiğim birini kaybettim, kız arkadaşımı kaçırdın. Ölmene izin vermek bile az kalır."

Canını kurtarma derdine düşünce, insanları neleri önerdiğini görmek şaşırtıcıydı.

"Size tüm Amerikan casuslarının isimlerini, görevlerini ve yerlerini söylerim. Yeter ki beni kurtar."

Aynanın arkasından bu konuşmayı izleyenler olduğunu bildiğim için temkinli yaklaştım. "Vereceğin bilgilerin gerçekliğine ve faydasına göre olabilir. Yetkililerden birini çağırayım, sen üstüne düşeni yaparsan onlar da senin isteğini değerlendirebilir."

Tahmin ettiğim gibi kapı açıldı ve içeri bir ajan girdi. "Buradan sonra biz devralıyoruz Mert Ssi. Yardımınıza teşekkür ederiz."

George'u orada bırakıp çıkarken intikam hırsına kapılmayıp, Kore için faydalı olan seçimi yaptığım için mutluydum.

Hacı Anne bana her şeyin sebebinin olduğunu ve başımıza gelenleri Allah'ın kazasından başka bir şey olmadığını söylerdi. İnsanlar fıtratları gereği yaptıklarından dolayı kınanabilirdi ama sonuçta takdir edileni yaşarlardı.

Do Hyun yanıma gelip teşekkür ettiğinde, "faydam olduysa mutlu olurum dostum" dedim.

"Ülkem adına bir kez daha teşekkür ederim" dedikten sonra saygıyla eğildi. Korelilerin milliyetçi bir ulus olmalarından dolayı ülkesi için yaptığım hizmet onun için çok şey ifade ediyordu.

Bu konuyu hallettiğime göre Yu-Mi ile buluşup endişelerini gidermeye gidebilirdim.

"Ben Yu-Mi ile buluşacağım, bir sorun olursa haberleşiriz" deyip oradan ayrıldım. Önce otele gidip kıyafetlerimi değiştirmem ve duş almam lazımdı. Odama girdiğimde aylardır buraya uğramamışım gibi hissetmiştim.

Duş alıp üstümü değiştirdim, çıkmak için hazırlanırken Cemile odama adım attı. "Mert Hacı Anne'nin cenazesi kaldırılacak, seni almaya geldim."

Hacı Anne gözümün önüne geldiğinde, gözlerimden bir damla yaş süzüldü. Fedakârlığını bir ömür boyu unutmayacaktım. Ona olan son görevimi yerine getirmek istiyordum.

"Hadi gidelim" dedikten sonra, mekânı dürerek Türkiye'ye adım attım. Cenazeye katılım çok fazlaydı. Seveninin çok olması beni şaşırtmamıştı ama daha önce görmediğim türde insanlar, koskoca cami avlusuna sığmayıp dışarı taşmışlar sanki ufka kadar yayılmışlardı.

Cemile'ye bu kişileri gösterip kim olduklarını sordum. "Onları görebiliyor musun?" dedi.

"Elbette neden göremeyeyim ki?" diye sorduğumda, "onlar melek" dedi.

Şaşkınlıktan ağzım bir karış açılmış olmalıydı. Daha önce bir melek görmemiştim ama insanlara benzediklerini sanmıyordum.

Cemile aklımdakileri okumuş olmalıydı. "Onlar insana benzemiyorlar zaten, bu boyutta onları böyle algılıyorsun. Kalp gözünle bakarsan farklı olduklarını anlarsın."

Üçüncü göz diye bildiğim şey, kalp gözüne benzer bir şeydi ama tam olarak aynı değildi. Kalp gözü İslam ahlakı ile ahlaklanmış ve bir mürşidin desteğiyle açılan gönül gözüydü. Hacı Anne'nin bir seferinde elini kalbime koyup dua ettiği zamanı hatırladım.

Kalp gözümün açık olduğuna inanıp gözlerimi kapattım ve meleklere tekrar baktım. Hayatımda gördüğüm en güzel varlıklardı, bir tanesi yeryüzünde gerçek halini gösterse, dünyanın güzellik anlayışı bir gecede değişirdi.

Bu muhteşem varlıkların gruplar halinde Hacı Anne için gelmiş olmaları, yaşlı kadının Allah katındaki değerini gösteriyor olmalıydı. Ufka kadar göz alabildiğine, melekler saf tutmuş cenaze namazı için bekliyorlardı.

"Muhteşemler" dedim.

"Hacı Anne senin kalp gözünü açmış anlaşılan Mert. Peki, tabutun başında duran kişiyi de görebiliyor musun?"

Tabuta doğru baktığımda Hacı Anne'nin ruhani bedenini gördüm. Her zamanki nur yüzüyle bana tebessüm ediyordu.

"Şehitler gibi Allah dostları da ölmezler, diridirler. Allah c.c. sevdiği kullarına ölümü tattırdıktan sonra yeryüzünde dolaşmakta özgür kılar."

Cemile'nin söylemek istediği şeyi kavradıkça hüznümün yerini mutluluk almaya başlamıştı. Hacı Anne madde bedeninde ölümü tattıktan sonra, yeniden bâ's olunmuştu (Vel bâ'sü bâ'del mevt = ölümün akabinde yeni bedene geçiş).

Ruhani bedeni ile bu dünyada serbestçe dolaşabileceğine göre kendisi ile görüşebilecektim. Bir cenaze ortamına yakışmayacak şekilde seslice güldüm. İnsanlar bana garip baksa da, Hacı Anne bana gülümseyerek başını salladı.

Cenaze namazı için çağrı yapıldığında artık içimde hüzünden eser kalmamıştı. Tüm insanlar ve melekler saf tutup cenaze namazını kıldılar.

Namazdan sonra Hacı Anne ile görüşmek istedim ama göremedim. "Nereye gitti?" diye sorduğumda, Cemile bana "her kul gibi kabrine gidip sorgu suale alınacak" dedi.

Benimle daha sonra irtibat kuracağına inandığım için Kore'ye dönmeye karar verdim. Gitmeden önce ailemi görüp hayır dualarını alacaktım. Annem hocasını kaybettiği için üzgündü ama beni gördüğü içinde çok sevinmişti.

Babam evde yoktu, anneme uğradığımı söylememesini tembih ettim. Buraya nasıl geldiğimi açıklayamazdım. Hacı Anne'nin benimle ilgilendiğini bildiği için gönlünün rahat olduğunu ama artık yalnız başıma kaldığımdan bahsettiğinde, ona endişe etmemesini bana destek olmaya devam edeceğini söyledim.

Hacı Anne'nin mertebesini düşününce bana inanan annem hayır duası ederek beni yolcu etti. Cemile'yi beklemeden kendi kendime Kore'ye döndüm.

Cenazeye katıldığım için Yu-Mi ile görüşmek biraz garip geldi. Sadece telefonla konuşup durumu anlattım, bana anlayış gösterdi.

Bir süre yalnız kalacaktım, uzanıp düşünemeye başladım. Odamın rahatlığı içinde kısa sürede uykuya dalmıştım.

Uzun zamandır görmediğim bir varlıkla karşılaşınca keyfim kaçtı. Karanlıklar Kraliçesi sanki uyumamı bekliyor gibi hemen rüyama girmişti.

İğrenç sesiyle "kahraman çocuk, seni koruyacak son kişi de öldüğüne göre artık kozlarımızı paylaşalım ne dersin?" dedi.

Hacı Anne'nin vefatı birçok varlık için üzüntü kaynağı iken, bazı fırsatçı varlıklar için bayram gibiydi.

"Şu an seninle uğraşmak istemiyorum Kraliçe."

"Bu kadar korkak olma çocuk, seni en karanlık kâbuslarda boğacağım. Geçmişte yaptığın hakaretlerin hesabını vereceksin."

Aslında Kraliçeden korkmuyordum ama gerçekten şu anda onunla uğraşmak istemiyordum. Kâbuslarını üzerime saldığında karşılık vermeden bekledim. Gölgeler üzerime hızla gelip kapandılar. Dört yandan etrafımı sarmışlardı, dokunduklarında en kötü kâbuslarımı yaşamaya başlayacaktım.

Parlak bir ışık gördüğümde tüm gölgeler yok olmuştu. Gelen kişinin Hacı Anne olduğunu düşündüm. Bana yardım etmeye devam edecek gibiydi. Oysa gölgeler dağıldığında gördüğüm kişi hiç ummadığım birisiydi.

DEVAM EDECEK-

Yayımlanma tarihi: 14.06.2015

Y.N: Bölümü beğendiyseniz oylarınızı ve yorumlarınızı bekliyorum.

Soru 1: Mert'i kim kurtardı?

Soru 2: Hacı Anne'nin dönüşü hakkında ne düşünüyorsunuz?

Soru 3: George konuşup kendini kurtarırsa Mert'e bela olmaya devam eder mi?

Kelime sayısı: 1122

Continue Reading

You'll Also Like

135K 1.3K 35
Liseden yeni mezun köle ruhlu bir fetişist olan Emir, sonuçlarını asla tahmin edemeyeceği bir yola girer. Uğradığı şantaj sonucu hayatı Zehra adında...
26.3K 2.7K 24
Mihrimah Alçin, Las Vegas'ta sıradan ailesiyle, pek sıradan olmayan bir hayata gözlerini açmıştır. Dünyada başlayan yolculuğu zihninde ona seslenen...
46.9K 1.3K 76
İşini ailesi gibi gören bi psikolog ve sinirlenince kimseyi tanımayan mafya aşka inanmayan adama aşkı öğreten kadın💖 Ateş ❤️ Ezgi
39.4K 2K 17
Bazen zincirler sadece onların bedenlerini değil, ruhlarını ve kalplerini de esir alırdı. Bazen istilaların sonuçları sadece yıkılan ve yok edilen ye...