Dağların Çift Başlı Kurdu

By Nazlas0

346K 19.3K 5.7K

"Sakın, sakın Ala, aklının ucundan dâhi geçirme." Diye burnundan soludu. Sinirle bir adım attım. İşaret parma... More

1. Bölüm - Karayel Timi
2. Bölüm - Tekrar Başlıyoruz
3. Bölüm - Özlem
4. Bölüm - Tuzak
5. Bölüm - Gece ve Sela
6. Bölüm - Hoşlanıyor muydum?
7. Bölüm - Çocukluğumun Katili
8. Bölüm - Sevgilisiyim!
9. Bölüm - Çocukluk Aşkı
10. Bölüm - Gargamel ve Azman
11. Bölüm - İki Deli
12. Bölüm - Uzaktan Sevda
13. Bölüm - Yalandan Oyun
14. Bölüm - İki Aşık
15. Bölüm - Kaçış
16. Bölüm - Kıskançlık
17. Bölüm - Sevmek ve Sevilmek
19. Bölüm - Plan
20. Bölüm - Zincir
21. Bölüm - Yüzleşme
22. Bölüm - Karma
23. Bölüm - Ala
24. Bölüm - Takıntı
25. Bölüm - Saçlara Dokunma
26. Bölüm - Geç Verilen Hediye
27. Bölüm - Sardı Kollarına Bak
28. Bölüm - Umarım Yalan Söylüyorsundur
29. Bölüm - Tutulmayan Sözler
30. Bölüm - 7-1=7
İlerki Bölümden Alıntı
31. Bölüm - Deliriyor muyum?
32. Bölüm - İhtimaller
İlerki Bölümden Alıntı...
33. Bölüm - Merhaba Gece
34. Bölüm - Gerçekler ve Yalanlar
35. Bölüm - Yaşattığını Yaşamadan Ölmezsin
36. Bölüm - Canavar
Duyuru ve Alıntı
37. Bölüm - Ahin
38. Bölüm - Sonra, Şimdi Değil Sonra
39. Bölüm - Benden Artık Uzaklaşma
40. Bölüm - Hain
41. Bölüm - Kimdi Bu Adam?
42. Bölüm - Geçmişin Karanlık Yüzü
43. Bölüm - Kurşun
44. Bölüm - Kayıp
45. Bölüm - Zincirler
46. Bölüm - Geç Öğrenilen Gerçek
47. Bölüm - Var Mısın?
48. Bölüm - Zaaflar ve Zayıf Noktalar(+18)
49. Bölüm - Turan ve Karayel
50. Bölüm - İsteme
51. Bölüm - Çilli
52. Bölüm - Engerek
53. Bölüm - Bedel

18. Bölüm - Tanışma

6.9K 357 32
By Nazlas0

"Sevginin değeri bilinmediğinde sabret.
Sabrın sevgi görmeye yetmiyorsa, o sevgiden vazgeç."

Sinirliydim, kendime.

Sinirliydim, hayata.

Sinirliydim, bu dünyaya.

Mutluydum, mesleğimde.

Mutluydum, sevdiğime, sevildiğime.

Mutluydum, şuan ki ailemde.

Düşünüyorum, neden?

Neden ben? Neden bu acıları ben yaşıyorum?

Küçükken kötülük mü işledim acaba diğe düşünüp duruyordum.

Ve bu düşünceden ne yaparsam yapayım bir türlü vazgeçemiyordum.

Saçlarımda hissettiğim tarak ile kendime geldim. Kafamı kaldırıp aynaya baktığımda, Karan saçlarımı tarıyordu.

Gülümsedim, çünkü babam ve abimden sonra kimse saçlarıma sevmek için dokunmadı, ya dövmek için ya da kendi çıkarları için dokunmuştu.

Kimseye saçımı dokundurtmamıştım, iyi ya da kötü niyetli olsun. Dokunan kişiler benim canımı yakmaktan başka bir şey yapmamıştı.

Sevdiğim adama baktım, korkarcasına tarıyordu saçlarımı. Tararken takılmasından bile korkuyordu.

Gözümden yaş aktığını farketmedim. Ama Karan görmüştü, direk yanıma eğildi ve elini yanağıma koydu.

"Yavrum? İyi misin?" Gülümseyerek başımı salladım.

Gülümsediğimi gördüğünde yüzünde bir rahatlama hissi vardı. Dudaklarını alnıma bastırdı ve geri çekildi.

Ayağa kalktı ve elini uzattı, elini tuttum ve kalktım.

"Hazırsan çıkalım, geç kalmayalım konağa."

"Tamam, ama sen aşağı in Sena ile beni bekle bişeyler demem lazım size. Tamam mı?" Dediğimde gülüşü büyüdü. Kafasını salladı ve hızla yanağımdan öpüp oturma odasına kaçtı.

Manyak.

Aynaya geçip tekrar kendime baktım. Gayet güzel görünüyordum, tam bir iş kadını kombini yapmıştım.

*Balca'nın giydiği. Topuklular biraz daha kısa olabilir istediğiniz gibi canlandırın.*

Çantamı alıp odaya geçtim, Sena ve Karan'ın karşındaki masaya oturdum.

"Sizden isteğim var. Zincir ile olanları bir siz biliyorsunuz, sizden isteğim ise sakin olmanız. Unutmayın bu bir operasyon, riske giremeyiz. Bizi tanımıyorlar lakin tedbiri elden bırakmamak lazım."

Sena'ya baktım, elini yumruk yapmıştı. Sinirliydi, haklıydı. Kafasını ağır ağır salladı. Ayağa kalktı. "Ben arabanın oraya geçiyorum bir sigara içmem lazım dar geldi ev." Diyip hızla evden çıktı. Ağlıyıcaktı.

Yüzümde buruk bir tebessüm oluştu. Karan'a baktım.

Gözlerinde sinir, hüzün vardı. Kendini suçluyordu.

Yumruk yaptığı elini tuttum. "Karan'ım lütfen, bir şey yapma Zincir'e. Sana söz veriyorum, Zincir'i yakaladığımız da istediğini yapabilirsin lakin mesleğini riske atmayacak şekilde olur mu?" Dediğinde yumruk yaptığı eli gevşedi.

Masadan kalkıp yanına oturdum. Yüzünü yüzüme çevirdim. Alnını alnıma yasladım ve yanağını okşadım.

"Nasıl dayanıcam Ala? Sen söyle, nasıl bakıcam yüzüne, nasıl elini sıkıcam ben o şerefsizin?" Diyip yüzüme baktı. "Sen ne dersen inanırım ben sana he söyle?" Çocuk gibi sormasına dayanamadım, dudağından öpmeye başladım.

Sanki hiç gitmek istemiyorcasına öpüyordu.

Ama kendiside biliyordu, gitmemiz gerekiyordu.

Dudaklarından yavaşça ayrıldım. "Gidelim sevgilim." Dediğimde yüzünde buruk bir tebessüm oluştu.

Ayağa kalkıp elimi uzattım, elimi tuttu lakin kalkmadı. Kafasını avcuma yasladı ve avcumu öptü.

Elini elimden ayırmayarak elimi tuttu.

Evden çıkıp arabaya doğru yürümeye başladık. Sena VİP araçta oturuyordu, bizi görünce yüzünde zoraki bir gülümseme oluştu. Kartal bizim için kapıyı açtı ve arabaya bindik.

Ters tarafta midem bulanıyordu o yüzden diğer yöne doğru oturdum. Sena ters oturunca rahat hissediyordu yanında da Emre vardı.

Karan yanıma oturdu ve güven vermek istercesine elini bacağıma koydu.

Yaklaşık yarım saat sonra konağa giriş yaptık.

Hüseyin inip kapıyı açtı, ilk Karan indi Sena'ya elini uzattı ve inmesine yardımcı oldu. Sena indiğinde bana elini uzattı, Karan'ın elini tutup arabadan indim.

Başlıyoruz...

İndiğimizde yanımıza bir kâhya geldi. "Hoşgelmişsiniz, ağam sizi bekliyor." Dedikten sonra elini konağa doğru uzattı.

Karan kafasını 'Eyvallah' şeklinde salladı, elimi tutarak konağa doğru yürümeye başladık. Karan'ın sağ tarafında ben sol tarafında ise Sena vardı.

Zübeyir Zemheri, aşiretin ağasıydı, iki tane karısı vardı.

İki karısı olanı ne biliyim yahu.

Zübeyir ve Zincir yakın arkadaş gibi bişeydi.

Zübeyirin iki oğlu vardı, Emir ve Ali. İkiside evliydi. Emir babası gibi kirli işlere bulaşmışdı. Ali ise bu işleri istememiş karısı ile mutlu bir hayat yaşamak istiyordu.

Zincir aranan biriydi lakin Zemheri aşireti onu sır gibi sakladıklarını zannediyordu.

Ama biz bulmuştuk.

Konağa girdiğimizde kâhya bizi salona götürdü. Salona geçtiğimizde Zübeyir ağa ayağa kalktı ve Karan'a elini uzattı.

Karan'ın yüzünü görmesem bile içinde neyle savaştığını biliyordum. Karan zorla elini uzattı ve ağa ile tokalaştı.

Ağa ben ve Sena'ya döndüğünde yüzünde garip bir ifade vardı. Ve tek sorun bu ağa çok çapkındı, tıpkı oğlu Emir gibi.

Zemheri aşiretinin ağası ve ilk oğlunun çapkın olduğunu herkes biliyordu. Dikkatli olmakta fayda var.

Sena ile evden çıkmadan önce ikimizde pantolonumuza kelebek koymuştuk.

Karan'ın belinde silah olduğunu biliyordum, Sena ve benimkisi çantamızdaydı.

Sena ile Ağa'nın elini sıkıp minderli olan koltuğa oturduk.

Ağa gevşek gevşek konuşmaya başladı. "Nasılsınız Altay bey?"

Karan'a baktığımda gözlerinden sadece benim anlayabildiğim şekilde sinirliydi, herkesten saklayabilirdi ifadesini ama benden saklayamazdı.

"İyi diyelim iyi olsun Zübeyir Ağa. Siz nasılsınız?"

Bok gi-

Bismillahirrahmanirrahim sakinim.

"Allah'a çok şükür iyiyiz elhamdülillah."

Amin desemmi yahu.

Odaya biri girdi, kafamı çevirdiğimde Ağa'nın birinci oğlu Emir girmişti.

Sinirli bir ifadesi vardı, ama bizi görünce siniri uçtu gitti sanki.

Kocam var benim de git.

Canım kocam ya.

"Baba, misafirlerimiz kim?" Diyip babasının karşısındaki koltuğa oturdu.

Zübeyir ağa eli ile bizi tanıttı. "Altay bey sana bahsetmiştim oğul." Dedikten sonra Sena'yı gösterdi. "Altay beyin kız kardeşi Tülin hanım o da Kılıç holding de yönetim kurulu üyesi." Dedikten sonra beni gösterdi.
"Asen hanım Altay beyin eşi, kendisi hem Işıl holdingin sahibi ve CEO'su hem de Kılıç holdingin yönetim kurulu üyesidir. Yanlışım varmıdır?" Dediğinde kafamı hayır anlamında salladım.

Emir Karan'ın eşi olduğumu öğrenince yüzünü düşürdü bir an, lakin şirket sahibi olduğumu görünce gine pezevenk gibi sırıtmaya başladı.

Senin ebeni çatır çutur.

"Memnun oldum Emir bey." Dedim kafamı hafif öne doğru eğerek.

Pezevenk gibi sırıtmaya devam etti. "Bende çok memnun oldum Asen hanım."

Karan'a baktığımda gözlerinden alev fışkırıyordu resmen, kıskanmıştı. Elimi Karan'ın dizine koydum ve hafif okşadım, bana baktığında yüzündeki o sinirli hâl gitmişti. Yerine gözleri aşkla bakıyordu.

Yerdim ama ben bunu.

Gülümseyip önüme döndüm, Sena'ya baktığımda hepsine dalmamak için zor duran bir ifadesi vardı.

Kulaklıktan ses geldi.

"Balca Komutanım Zincir'i gördük, başlayabilirsiniz." Sezgin'in söylemesine ayağa kalktım.

"İzninizle ben bir lavaboya gitmem gerek." Dediğinde Zübeyir ağa kafasını salladı ve lavabonun nerede olduğunu söyledi.

Lavaboya doğru yürürken gördüğüm yüzle sanki kalbim durmuştu.

Asıl katilim buradaydı.

Hayatımı, çocukluğumu, neşemi ve sevincimi alan adi adam.

Zincir'i görmüştüm.

Zorla olsada başımla hafif selam verdim.

Kendiside bana selam vericekken konuşmaya başladı. "Siz kimdiniz?"

Öldürdüğün küçük kız.

"Zübeyir ağanın misafiriyim, siz?" Dediğimde yüzünde aynı Emir gibi bir sırıtış oluştu.

Birdaha olmaz, dayanamam.

Elini bana doğru uzattı. "Zeki ben, Zübeyir ağanın dostuyum. Ama Zincir olarak bilirler beni. Sizin adınız nedir?"

Demek ismin buydu, lakin isim pek uymamış. Zeki misin lan sen?

Bir eline bir Zincir'e baktım, yavaşça uzattığı elini tuttum. "Asen Kılıç ben, memnun oldum Zeki bey." Dediğimde elimi dudağına götürdü ve öptü.

KİLOLARCA SABUN GETİRİN AMINA KOYAYIM.

Karan'a söylesen mi?

Ne alaka lan?

Hani sen Karan Çevik ile sevgilisin ya canikom, bilsin öğrensin ve Zincir'in elini kırsın, bence mükemmel fikir.

Hadi lan oradan, ben ne yapacağımı biliyorum.

Zoraki bir şekilde gülümsedim. "Benim gitmem gerekiyor izninizle." Diyerek elimi çektim ve hızla lavaboya girdim.

Arkamdan kapıyı kilitleyip aynanın karşısına geçtim. Kalbim ağrıyordu.

Çok ağrıyordu.

Çantamı açıp ağrı kesici aldım, direk yuttum ve çantadan suyu içtim.

Elimi kulaklığa dokundurdum. "Gördüm Zincir'i duydunuz değil mi herşeyi?"

"Evet komutanım, şuan Karan komutanımın yanına doğru gidiyor."

Kartal'ın sesiyle olduğum yerde buz kestim. Hemen kendime geldim ve lavabodan çıkıp Karan'ın yanına doğru hızla yürüdüm.

Odaya geçtiğimde Zincir gelmemişti, Karan'a gülümseyip yanına oturdum.

Zübeyir ağa bizle ilgili bildiği şeylerden biri de bizi Kirli işler ile uğraştığımızı zannetmesiydi.

Zübeyir ağa ayağa kalktı. "Sizin ile birini tanıştırmak istiyorum, can dostumdur kendisi. Kendiniz de tanıyorsunuzdur büyük ihtimalle. Zincir gelebilirsin?"

Dediğinde direk Karan'ın elini sıkıca tuttum. Sena'ya baktığımda yüzü normal bir haldeydi, elini arkasına koymuştu. Çaktırmadan arkasına baktığımda elini sıkı bir şekilde yumruk yaptığını gördüm.

Elim ile Karan'ın elini okşamaya başladım, bir çaresi yoktu yaptığımın. Ama yapmaktanda zarar gelmezdi.

Zincir odaya girdiğinde ayağa kalktık.

Anlamamıştı,

Benim o küçük kız olduğumu anlamamıştı.

İşime gelirdi, sonradan öğrenip o yüzündeki ifadeyi merak ediyorum.

Ayağa kalktık, Zincir içeri girdi.

Tek korkum Sena ve Karan'ın sakinliğini koruyamamasıydı.

Karan'ın elini bırakmadan Zincir'in elini tuttum. "Tekrar merhaba Zeki bey." Diyip hafiften baş selamı verdim.

Embesil gibi sırıtmaya başladı. "Tekrardan memnun oldum Asen hanım." Diyip Karan'a elini uzattı.

Lütfen Karan sorun çıkarma, lütfen.

Karan yavaşça Zincir'in elini sıktı. İçinden hem kendine hemde Zincir'e sövdüğünü çok iyi biliyordum.

Karan'la selamlaştıktan sonra Zincir Sena'ya elini uzattı.

Sena yüzünü bir an ekşiticek gibi oldu, kendini hemen toparlayıp Zincir'in elini sıktı.

Yerlerimize otururken Zincir'in yüzünde garip bir hâl vardı.

Gözlerini kısıp konuşmaya başladı. "Asen hanım sizi bir yerden tanıyor gibiyim?" Dedi.

Hayır amına koyayım.

İçimde bir korku oluştu, ama belli etmedim. Kafamı hafif sağa çevirerek. "Tanımanız normal olabilir, nasıl olsa bende bir iş insanıyım." Dediğimde kafasını olumlu şekilde salladı.

İçeri bir kadın girdi. "Ağam sofra hazır gelesiniz hele." Dediğinde Zübeyir ağa ayağa kalktı ve sofraya geçtik.

Kesin kusarım evde. Hadi bakalım.

Karan, Sena ve benim ortamıza oturmuştu. Karşımda Emir, onun yanında Zincir, Zincir'in yanında Ali vardı. Ali sanki Zincir ile yan yana oturmaktan memnun değilmiş gibi bir hâli vardı.

Ağa yemeğe başlayınca bizde yemek yemeye başladık. Karan'ın sinirli olduğunu biliyordum, elimi dizine koydum ve sakinleştirmeye çalıştım.

Yandan bana baktı ve gülümsedi.

Zincir yemek yerken konuşmaya başladı. "Siz evli misiniz?" Dediğinde Karan ile başımızı salladık.

Yüzünde 'kötü oldu' ifadesi vardı.

Kafamı omzuma yatırdım. "Neden sordunuz?"

Arkasına yaslandı ve alıcı gözler ile bana baktı. Umarım Karan bakışlarını görmüyordur. "Eğer evli olmasaydınız sizi kaçırmak istemezdim."

Yemek yiyişim dondu, Karan'a baktığımda sinirlenmeye başladığını görüyordum.

Midem bulanıyordu.

Elimi ağzıma koydum, sofraya kusmak istemiyordum. Ağa benim halimi farketmiş olmalı ki. "Asen hanım, neyiniz var?" Dediğinde Sena sanki aklına bir şey gelmiş gibi sırıttığını gördüm.

"Yengem hamile de, ondan midesi bulanıyor. Kusura bakmayın lütfen."

WTF?

Yavaşça Karan'a baktığımda sırıttığını gördüm. "Kardeşimin dediği gibi kusura bakmayın lütfen. Karım iki aylık hamile ondan dolayı midesi bulanıyor. İzniniz olursa bir lavaboya gidelim." Sanki Zincir'e ve Emir'e benim kime ait olduğumu kanıtlamaya çalışıyordu.

Benim için hava hoştu.

İkimizde sofradan ayrılıp lavaboya girdik.

Karan kapıyı kilitlediğinde klozete çöküp yediklerimi çıkarmaya başladım.

Midem inanılmaz derecede kötüydü.

Karan saçlarımı tutmuştu.

İçimdeki herşeyi çıkardığım zaman yavaşça fayansa oturdum. Gözlerimi açtığımda Karan endişeli gözlerle bana bakıyordu.

"İyiyim, sadece böyle bir ortamda yemek yiyince midem bulandı." Karan hafifçe tebessüm etti ve dudaklarını alnıma bastırdı.

Dudaklarını alnımdan geri çekti ve alnını alnıma yasladı. Sanki bu akşam güçsüz düşmüştü. Zincir'i görmek içindeki siniri zıplatmış ve tüm gücünü almıştı.

Dudaklarını dudaklarıma sürttü ve yavaşça öpmeye başladı. Karşılık verdim.

Nefessiz kalacağım sırada Karan geri çekildi ve konuşmaya başladı. "Söz veriyorum Ala'm, Zincir sana zarar veremiyecek. Yakaladığımızda ben icabına bakıcam." Diyip ayağa kalktı ve elini uzattı. Elini tutup ayağa kalktım. "Hadi gidelim Sena birazdan olay çıkartır biz gitmezsek." Dediğinde hafif güldüm.

Gülüşüme baktı.

Lavabodan çıkıp mutfağa gittik.

Sena boynunu döndürüyordu. Ya sinirlenmişti, ya da sıkılmıştı. İkisi birden de olabilir.

Sandalyelerimize oturduğumuzda Emir garipçe bana baktı. "Bir sorun mu vardı? Geç geldiniz."

Şimdi ebenin-

Yok sövmiycem sövmiycem diyorum olmuyor kardeşim illa sinirlenicem ben.

Emir'e doğru döndüm. "Hayır bir sorun yok, hamileliğimde mide bulantılarım hayli fazla oluyor. O yüzden geç geldik. Bir sorun mu vardı?" Son cümleyi tıpkı Emir'in sorduğu gibi sordum.

Bozulmuştu.

Nolduhhhhh kaldın mı göt gibi ortada oh iyi oldu.

Karan'ın telefonu çalmaya başladı. Karan yüzüne mahçup bir ifade yerleştirip Zübeyir ağaya baktı. Zübeyir ağa sorun yok şeklinde kafasını sallayınca, Karan masadan uzaklaştı ve telefonu açtı.

"Ne oldu Bekir?" Bekir Kartal oluyordu.

Karan sahteden yüzüne kızgın bir ifade ekledi. "Nasıl! Nasıl dikkatsiz olursunuz lan siz?! Ben size o malların güzel bir şekilde yurtdışına çıkartıcaksınız dedim, siz nasıl askerlere yakalanırsınız!" Dedi ve karşı tarafı dinledi.

Hafiften Zincir'e baktım, inanmıştı.

Karan'a tekrar baktım. "Kapat... Geliyoruz, tamam." Dedikten sonra telefonu kapatıp masaya yaklaştı.

"Kusura bakmayın Zübeyir ağa, bizim çocuklar bir hata yapmış, acilen gitmemiz gerekiyor. Tabi sorun olmazsa."

Oscarlık verem gülüm?

Zübeyir ağa tam ağzını açıp konuşucakken Zincir lafını kesti. "Askerler derken Altay? Bir münasebetin mi var Türk askeriyle?" Karan ağır ağır kafasını salladı.

"Bildiğiniz üzere gizli silah kaçakçılığı yapıyorum, askerler baskın yapmış. Tek iyi şey benim olduğumu bilmemeleri, eğer bilirlerse hem karıma, kardeşime hemde doğmamış çocuğuma zarar verirler. Bildiğim kadarıyla sizde Türk askeriyle sorun yaşıyorsunuz?"

Harbi adam oscarlık oynuyor, maşallah.

Zincir kafasını salladı. "Aranan biriyim nasıl olsa, senle şu silah konusunu bi ara yalnız konuşalım. Anlaşıcak gibiyiz."

Balık oltaya geldi...

Karan'ın yüzünde keyifli bir ifade vardı kafasını salladı.

Ayağa kalkıp selam verdikten sonra konaktan çıktık.

Arabaya bindik, ne ben ne Karan ne de Sena konuştu.

Yaklaşık yarım saat sonra lojmana gelmiştik, Sena ile ben arabadan inip eve doğru gidicekken Karan seslendi. "Ala!" Arkamı dönüp Karan'a baktım.

"Üzerini değiştirdikten sonra yanıma gelirmisin?" Dediğinde çocuk gibiydi.

Hafif tebessüm edip kafamı salladım ve eve doğru yürüdüm.

Sena kapıyı açmış beni bekliyordu. Onunda bugün birine ihtiyacı vardı. Sevdiği adama mesela...

Kapıyı kapatıp Sena'nın yanına ilerledim ve sıkı sıkı sarıldım.

"Geçicek güzelim, geçicek. Zincir artık avucumuzun içinde, az kaldı." Lafımı bitirdikten sonra hıçkıra hıçkıra ağlamaya başladı.

Ağlamasındı.

Kıyamazdımki ben.

Yavaşça Sena'dan ayrıldım, yanaklarını öptüm. "Hadi kardeşim üzerini değiştir, sonra yat. Bugün abla benim." Dedikten sonra yüzünde buruk bir tebessüm oluştu. Kafasını salladı ve yanağımdan öpüp ağır ağır odasındaki banyoya gitti.

Odaya gidip üzerimi çıkardım ve yatağa fırlattım. Takılarımı çıkartıp duşa girdim. Duşa kabinin kapısını kapatıp suyu açtım ve yere doğru çöktüm.

Gözlerimden yaşlar akmasına engel olamıyordum.

Yıllar sonra karşıma çıkmıştı, gözlerinde hâlâ o tutku vardı, eğer yakalamadan ben olduğumu öğrenirse gine bana sahip olmak isterdi.

Ve ben o duyguyu tekrar yaşarsam seneler önce yapmaya çalıştığım lakin Sena'nın engel olmasıyla yapamadığım şeyi yapardım. Kimse beni durduramazdı.

Karan hariç...

~~~

Yaklaşık yarım saat sonra duştan çıktım, arınmış ve rahatlamış hissediyordum.

Güzel bir histi.

Dolabın karşısına geçip kapağı açtım. İç çamaşırlarımı giydikten sonra, hava o kadar çok soğuk olmadığı için siyah bir crop altıma ise siyah eşofman geçirdim. Üzerime siyah bir hırka aldıktan sonra telefonumu cebime koydum ve odadan çıktım.

Sena'nın odasına girdiğimde uyuduğunu gördüm. Ama yalnız uyumuyordu, annesi ve babasının fotoğrafına sarılıp uyuyordu.

Hafif tebessüm edip yanına gittim ve üzerini örttüm. Alnından öpüp odadan çıktım.

Sena'nın Limon için hazırladığı yatağın yanına gittim. Huzurlu bir şekilde uyuyordu. Hafif başından okşayıp öptüm ve evden çıktım.

Karan'ın kapısını çaldım, yaklaşık iki dakika sonra kapı açıldı. Lakin bunu beklemiyordum.

O konaktaki güçlü, umursamaz Karan gitmiş yerine güçsüz omuzları düşmüş bir Karan gelmişti.

Hızla Karan'a sarıldım, direk belimden kavradı ve sarıldı.

Boynunu hafifçe öptüm ve geri çekildim. "Sen içeri git kapıyı kapatıp gelicem ben." Dediğimde ifadesi hâlâ aynıydı.

"Geliceksin değil mi?" Askeriyede kök söktüren Yüzbaşı Karan Çevik gitmişti, onun yerine hep yalnız kaldığında ve yanında ben olduğumda hep gelen Gargamel olmuştu.

Kafamı yavaşça salladığımda yavaşça koltuğa doğru yürüdü.

Böyle görmeye dayanamıyordum onu.

Kapıyı kapatıp hırkamı askılığa astım ve içeri Karan'ın yanına ilerledim. Koltukta ayaklarını bağdaş yapmış elleriyle oynuyordu.

Bugün gerçekten küçüklüğüne dönmüştü, sesli bir nefes verdim.

Karan'ın yanına oturduğumda kafasını bana çevirdi.

Yazar notu; Şimdi yazacağım yerde ağlamam umarım arkada da Derinlerde çalıyor bismillah. Huh.

"Ala, nasıl dayandın?" Dediğinde yutkunmakta zorlandım.

Kafasını omzuna eğdi. "Ben bile sen anlatırken dayanamadım, kendimi yedim, ölmek istedim. Bunları sen yaşama istedim, keşke seni daha önce bulmayı diledim, ama olmadı. Sen bu acıyla nasıl başa çıktın?" Dediğinde gözlerinden yaşlar akmaya başladı.

Buruk bir tebessüm ettim. Benimde artık gözlerimden yaşlar akıyordu. "İlk bir sene, dayanamadım. Yapamadım, ölmek için dua ettiğim bile oldu. Bu acıyla yaşayamadım. Abim geldi aklıma, abim için yaşamak istedim. İntikam almak için yaşamak istedim. Annem ve babamın kanı yerde kalmasın istedim ve artık çok yaklaştım." Söyleyemedim, canıma kıydığımı söyleyemedim.

Nasıl derdim ki?

Ananem bakire testine götürdükten sonra bileklerimi kestiğini?

Tabi kestikten sonra gine dayak yemiştim.

Karan bana doğru döndü. Ellerimi tutup öpmeye başladı. "Özür dilerim." Bir yandan özür dileyip bir yandan avcumu öpüyordu. "Özür dilerim Ala, çok özür dilerim."

Yutkunamıyorum.

Ellerimi Karan'ın ellerinden çektim, Karan'ın başını tutup alnıma yasladım. "Karan sakin ol, yapma Karan." Lakin sözlerim işe yaramıyordu hıçkıra hıçkıra ağlıyordu.

Sonunda yutkunup sıkı sıkı sarıldım boynuna. Kafasını boynuma gömdü ve ağlamaya devam etti.

Sırtımı koltuğa yasladım, Karan'ı göğsüme.

Yavaşça saçlarından öpmeye başladım. Yavaş yavaş sakinleşiyordu.

10 dakika sonra...

10 dakikadır ikimizde konuşmuyorduk. Odada sadece bizim nefes alış verişlerimiz vardı.

Karan'ı yavaşça göğsümden kaldırdım ve alnını alnıma yasladım. Dudağına minik bir öpücük bıraktım.

"Az kaldı sevgilim, Zincir'i yakalamamıza az kaldı. Biraz daha dayan, lütfen benim için biraz daha." Dediğimde yavaşça gözlerini açtı.

Çökmüştü, gözleri kıpkırmızıydı. Kafasını ağır ağır salladı.

"Dayanıcam, deniycem." Dedikten sonra hafif tebessüm ettim.

O gece beraber uyuduk, hiç uyanmak istemezcesine.

Ağladığında göğsümde uyuduğu gibi yine göğsümde uyudu.

Bunların hepsini aklından silmek istedim, ama yapamadım.

Zaman geçtikçe yavaş yavaş unutabilir lakin bu anı asla unutmazdı.

Tıpkı benim unutamayacağım gibi...

ಥ⁠‿⁠ಥ Bölüm Sonu ಥ⁠‿⁠ಥ

Allah'ım ağlıcaktım az daha.

Ama rimelim pahalı ağlayamaaaam.

Eveet bölüm hakkında düşünceleriniz nedir efenim?

Bu arada ben denizcilik öğrencisiyim ve 11. Sınıfım seneye Yks diye bir şey var herhalde ben ona giricem ya da tam tersi de olabilir-

Neyse yahu hayde gittim ben

Continue Reading

You'll Also Like

10.4K 647 5
Ağabey'inin ölümü ardından travma geçiren kız, tekrardan travma sebebi ile karşı karşıyadır. Çalıştığı hastaneye ağır yaralı olarak gelen Asker ile t...
228K 11.9K 44
Alya özer (asil ) küçük yaştan beri ailesinin intikamı için yanıp tututuşur tam herşey bitmişken gerçek ailesi ortaya çıkar.
138K 9.7K 38
Biz adımız gibi özgür bir timdik. Hür Timi. Kendi kurallarımızı koyardık. Bu askeriye işleyişine ters olduğu için de sürekli azar işitirdik. "Hangi...
2.7K 169 9
Başlama tarihi: 10.08.2023 Herkesin bir ortak noktası vardır. Ama benim yoktu. Benim kimsem yoktu. Ben kimsesizdim. Beni kimse sevmedi. Beni kimse s...