『𝐘𝐚𝐦𝐢 𝐧𝐨 𝐇𝐢𝐤𝐚𝐫𝐢』...

By Ece81194

5.5K 723 2.5K

Y/N Acemi bir dedektiftir. Dedektif Todoroki Shoto ile birlikte çalışmaktadır... More

0.0 | Bedenin Ardında
Karakter Tanıtımı
0.1| Kabullenmek
0.2 | AquaPink
0.3 | İdolün Çağrısı
0.4 | Konser Bileti
0.5 | Bencil İdol
0.6 | Tuhaflık
0.7 | Giriş İçin Bir Adım!
0.8 | Emin Olmak
0.9 | Düğümün Ucu
1.0 | Dabi
1.1 | Sohbet
1.2 | Korku
1.3 | Yumi
1.4 | Uyanış
1.5 | Nefret
1.6 | Gelecek
1.7 | Ai
1.8 | Hiddetin Tadı
1.9 | Dönüş
2.0 | Sae Yurokawa
Karakter Tanıtımı 2
2.1 | Shoto × Yaoyorozu - Geçmiş
Happy! Birthday!
2.3 | Gerçeğin Başlangıcı Part 1: Bir Yeni Adım!
2.4 | Gerçeğin Başlangıcı Part 2 : İki Yeni Adım!
2.5 | Acıtıyor...
2.6 | Hisler
2.7 | Kaygılar
2.8 | Geçmiş Ve Gelecek
2.9 | Hala Kimsenin Bilmediği Bir Dilek
3.0 | Bundan Sonrası
3.1 | Zayıflıklar
3.2 & 3.3 | Seçenekler ve Seçimler
3.4 | Paylaşılan Sırlar
Bölüm değil

2.2 | Farkına Varmak

130 14 61
By Ece81194


Shoto Todoroki

Karşımdaki kızın dolan gözlerine baktım. Odadaki masaya vuran loş ışık, kızın yüzünden kayıp masaya vuran göz yaşlarını parlatıyordu.

"S-sen pisliksin."

Hafif mırıldanmanın ardından minik bir kahkaha yankılandı nemli odada.

Elimdeki bıçağı masaya bıraktım.

"Şimdi söyleyecek misin?"

"Kanınla beni manipüle edebileceğini mi sandın?"

Gözlerimi kısarak omuz silktim.

"Belki?"

"Ahh..."

Toga yüzünü dayandığı masayı kendine doğru çekmeye çalıştı. Elimle masaya baskı uyguladığım da bıçak onun tarafına kaymıştı. Toga diliyle hafifçe bıçağın yüzünü yaladı.

"Senden nefret ediyorum."

Bıçağın üzerinde gezinen gözleri yüzümle buluştuğunda yorgun mırıldanması kulaklarımı doldurduğunda gözlerim büyümüştü.

"Ama kanın... Kanının tadı çok tanıdık geliyor Todoroki."

"Ne?"

"Sanki daha önce içmişim gibi~"

Toga dişlerinin arasına aldığı demiri havaya kaldırıp tısladı.

"İyice kafayı yedi buda."

Elimle saçlarımı kaşırken mırıldanmıştım. 

Acaba yöntemim yanlış mıydı? Y/N ile daha iyi sohbet ediyordu zaten.

Biraz ara vermek için odadan çıktım.

Cebimden çıkardığım telefonumun şifresini girip açtım.

Saate baktığımda çoktan saat ikiyi geçmişti.

02.26

Koridorda ilerlerken gelen tanıdık sesle kafamı kaldırdım.

"Oya oya~ kimler buradaymış?"

"Yu?"

Yuki otomata doğru ilerledi. Sanırım kahve alacaktı. Üstünde beyaz önlüğü vardı. İşi bitmemiş miydi?

Sanırım bir kahve içmek iyi olabilir.

Otomatın yanına ilerledim. Kolumu otomota yaslayıp dudaklarımı araladım.

"Bana da lütfen."

Yuki sesimle hafifçe sıçramıştı.

"Korkuttum mu?"

"Yok, dalmışım pardon."

Yuki aldığı orta boy kahveyi bana uzattı. Kahveyi aldıktan sonra beraber yürümeye başladık. Dün  sabahın aksine konuşkan değildi. Çatıya çıkarken onu takip ettim. Bir an durakasayıp bana döndü.

"Neden beni takip ediyorsun."

"Zaten hava alacaktım. Toga kafamı karıştırıyor."

Yuki yorgun kahverengi gözleriyle bakarken hafifçe kafasını salladı. Banklardan birine oturmuştu.

"Neden bu saatte iş başı yapıyorsun?" diye sordum gece mavisi saçlarına bakarken.

Yuki yorgun sesiyle mırıldandı.

"Luna bugün devriyesine katılamadı. Onun yerine ben yapıyorum. Yeni gelen ölüyü incelemekten yoruldum. Otopsiyi yeni bitirdim zaten."

"Yanık vakası mı?"

Bildiğim kadarıyla onları en çok yoran yanık bedenlerdi.

"Evet. Girimo Shira diye biri."

İlk defa duyduğum bir isimdi. Çok umursamadım.

"Yuki eve gidebilecek misin?"

Kahvesini dizinin üstüne koydu.

"Bilmiyorum. Raporu düzenleyemedim zaten."

"Yarın yaparsın." dedim. Kahveden son yudumumu aldıktan sonra kutu tenekeyi çöp kutusuna attım.

"Son kez Toga'yı kontrol edip gideceğim zaten. Evine bırakırım senide."

"Teşekkürler." Yuki gözlerini kısıp gülümsediğinde ona son kez bakıp kapıya ilerledim.

.
.
.

Sorgu odasının kapısını yavaşça açtım. İçeri girip birkaç adım attığımda Toga'nın uyurken mırıldandığını fark ettim.

"S-shit-teru~"

İç çektikten sonra masadaki bıçağı alıp kapıya ilerledim.

Ayaklarım duyduğum sesle yerden kesilmişti. Arkamı dönüp koyulaşan gözlerle uyuyan kıza baktım.

"D-dabi..."

"Dabi?"

"Ha~di evlenelim~"

"Neden onu öldürdün!?"

"Çünkü seviyordum!"

"KİMİ LAN KİMİ?"

"Söyleyemem. Eğer söylersem beni sevmeyecek. Benden istediği için... Onu öldürdüm. Aşkınla bir alakam yok. Sadece sevdiğim adam benden bunu istedi..."

.

"Sana kim emretti?"

Toga sorumla çevirdiği başını bana döndürdü. Gözleri parlamıştı. Sırıtmasıyla sivri dişlerini görebiliyordum.

"Vay, demek direk konuya dalıyoruz ha?"

"Bence uzatmadan cevapla."

Toga arkasına yaslandı. Bileklerinden kelepçelenmişti. Zincirler kelepçeyle bağlıydı, hareketleri kısıtlıydı. Yapabildiği kadar kendini geriye doğru gerdi. Zincirler hareketini kısıtladığında kelepçeye küfretti. İç çektikten sonra arkasına yaslandı.

"O zaman sana çalışma sistemimden bahsedeyim, ben süikastçiyim-"

"Cidden mi? Bende doktorsun sanıyordum."

Dediğim lafla Toga ufak bir kahkaha attı.

"Doktor ha? Gerçekten benziyor muyum?"

Ona öldürücü bir şekilde baktığımda gözlerini devirdi.

"İletişim aracılığıyla bazı noktalarda buluşurum, bize görev veren kişiler mavi renkli bir zarfla kimi öldürmemizi söylerler. O kişiler bir aracı. Ben kimin emrettiğini bilemem. Aracılar sayesinde kurbanımı bilirim. Katili bilemem. Bir ihtimal aracılar katili biliyor olabilir. "

Masaya bacaklarını uzatıp arkasına daha fazla yaslandı. Avcunun arasına yanağını koyduktan sonra gözlerime baktı.

"Size aracımı söyleyebilirim. Yaklaşık iki yıldır aynı kişi ile iş yapıyorum. Ama kod ad kullanırlar. Yüzlerini gizlerler. Aracı değilim onların sistemini bilemem. Size hem İzuku hem de Denki'nin öldürülmemde rol oynayan aracı hakkında bilgi verebilirim. Sonuçta ikiside aynı kişi. Bir taşta iki kuş vurursun. Ama bunu yapmam."

"Neden?"

"Çünkü seviyorum."

.

"Aracına mı aşıksın?"

"Hai."

.

"Buldum."

Odadan çıkıp camın arkasına geçtim. Telefonumu çıkıp Y/N'nin numarasını tuşladım.

"S-Shoto?"

Hafif bir mırıldanmayla konuştuğunda yutkundum. Uyuyor muydu?

"Y/N çabuk büroya gel."

"Ne? Saat gecenin ik-"

"Toga konuştu. Suçluyu buldum."

"He!!? Kimmiş!? Nasıl yaptın? Nasıl söyledi? B-bekle hemen geliyorum!"

Arama yüzüme kapandığında telefonu kapattım.

*Yaklaşık kırk dakika sonra*

Y/N Yurokawa

Shoto bana günlerdir Toga'ya nasıl davrandığını anlatıp bazı görüntüleri göstermişti. Ekrandaki Shoto'nun korkunç sırıtmasına baktıktan sonra ona döndüm. Yüzünde bir utanma belirtisi bile yoktu. Düz ve sakin bir ifadeyle bakıyordu.

"Senin bir mazoşist olduğunu bilmiyordum."

Ağzımdan bir anda dökülen sözlerle Kaşlarını çattı.

"Değilim."

Kararlılıkla söylediğinde koyulaşan mavi gözlerimi kıstım.

"Yani sırf intikam için kendi bileklerini kestin ve kanınla Toga'yı azdırmaya çalıştın, bundan zevk aldın hatta kendi kanını yaladın ama mazoşist değilsin."

"Değilim." dedi aynı kararlılıkla.

Göz devirdikten sonra camın karşısında uyuyan kıza baktım.

Bunu cidden beklemiyordum. Shoto'nun bu kadar ileri gideceğini hiç düşünmedim.

Ama...

Bunu Denki için yaptığını sanmıyorum.

İzuku ile Denki aynı kişi tarafından süikaste uğradı ve aracı da aynı kişi. Bu kadar ileri gidiyorsa...

Yorgun gözlerimi kısıp kucağımdaki ellerime baktım.

İzuku'yu çok seviyor olmalı...

Dudaklarımı dişledikten sonra ona döndüm.

Ağzımı aralamıştım ki bir anda odanın kapısı açıldı.

"Sho gitmi- oh, Y/N selam."

Ha... Hı... Ho...

Bunun burada ne işi var?
Gözlerimi kısarak boğuk bir sesle konuştum.

"Selam."

Yine beni buldu buda!

Shoto'nun ayağa kalktığını fark edince açılmış gözlerimle ona baktım

"Nereye?"

"Yu'ya söz vermiştim. Evine bırakıp geleceğim."

Gözlerim kapıdaki Yu! ile buluştu.

Bana parmaklarını ileri geri sallayarak bay bay işareti yaptıktan sonra kapıdan çıktı. Shoto da peşinden gittiğinde "Hemen dönerim." diyip odadan çıktığında yalnız kalmıştım.

"Hontō ni! ku-da-ra-nai..."

(Sahiden! saç-ma-lık...)

Dişlerimin arasından tısladıktan sonra sandalyeyi döndürüp parmaklarımı kahküllerime geçirdim.

"Cidden hem gecenin yarısında beni çağırıyorsun hemde gidiyorsun. Aptal."

"Söz vermişmiş sanki verirken bana sordun. Yine beni buldu bu kızda!"

Tch.

Eve bırakacakmış. Beni iki haftadır bırakmıyor ama.

Tamam sakin ol Y/N.

Bir nefes verdikten sonra aklıma gelen fikirle sırıttım. Telefonumu çıkarıp monitördeki görüntüleri geriye sarıp duraklattım.

Shoto'nun hoşuma giden sırıtışını çekerken mırıldandım.

"Seviyorum bu çocuğu."

.
.
.

"Neredeydin."

"Acıktım yemek yemeye gittim."

"Sana beklemeni hemen döneceğimi söylemiştim yarım saattir bekliyorum seni Y/N."

"Bi kes ya. Madem evi yakın ne diye bırakıyorsun ki?"

"Çünkü hava karanlık."

Yüzümde korkunç bir sırıtma belirdi. Sinirden ağlayabilirim şuan.

(yazar notu : Bende bende... )

"Ha yani konu Yu olunca hava karanlık diye onu bırakıyorsun ama konu ben olunca gecenin yarısında beni arayıp uykumdan ediyorsun üstüne karanlık havada beni büroya çağırıyorsun. Evden almıyorsun bile!"

"Ne alak-"

"Tamam. Sus Todoroki."

Yanağımın içini ısırırken kafamı çevirdim. Burnumdan verdiğimle nefesle beraber gözlerimin dolmaya başladığını fark ettim.

Bir bu eksikti.

Derin bir nefes alıp verdim. Yüzümü eğip kahküllerimle gözlerimin önünü örttüm. Birkaç saniye sakinleştikten sonra gözlerimi açıp Shoto'ya baktım. Göz göze geldiğimizde sakinliğimi korumaya çalıştım. Dilimi ısırıyorum.

"Sen Yuki'yi mi kıskandın?"

Bir anda sorduğu soruyla gözlerim bir anlığına açılmıştı.

"Ne?"

Fark etmeden konuştuğumda alt dudağımı dişledim.

Shoto karşıma gelip masaya yaslandı. Hemen önünde sandalyede oturuyordum. Bilekleriyle masayı tutup destek alırken gözlerini kısmıştı.

"Beni kıskanıyorsun. Yuki'yi değil."

"Değil mi?" diye eklediğinde ağzımda birikmiş suları yuttum.

Ağzımı aralayıp sessiz bir iç çektim.

"Dedektif olduğunu bu kadar belli etmesen keşke."

Dediğim şeyle dudaklarının hafifçe kıvrıldığını fark ettim.

Kafasını sola eğmişti.

"Yuki'yi tanıyor musun?"

Yüzüm buruştuğunda alaycı bir sinirle konuştum.

"İstersen gidip cvsine bakayım."

"Yuki Kumano. Dört yıldır beraber çalışıyoruz. Bizden iki yaş küçük. Yani senden üç yaş. Evli. İki çocuğu var."

"Ne?"

"Parmağında yüzük var hiç mi fark etmedin Y/N!?"

"T-tektaş vardı hem banane onun parmağından! İşim gücüm yok onun parmağına mı bakacağım? Hem her tektaş takan evli mi!? Alyansı bile yok-"

"Ceset incelerken alyans mı taksın?"

Shoto'nun sorusuyla göz devirip kollarımı kenetleyip kucağıma yerleştirdim.

"Eldiven takıyor zaten."

Shoto söylediğimle sesli bir iç çekmişti.

"Evli biriyle niye çıkayım?"

Söylediği şeyle duvardan gezinen gözlerim sonuna kadar açılmıştı. Ona döndüğümde gözlerim koyulaşmıştı.

"Bana ne senin kiminle çıktığından!"

"Öyle durmuyorsun ama."

"Konuyu değiştirip boş yapıyorsun. Toga ya dönelim bence. Denki için uykumdan uyanıp geldim tamam mı!?"

Shoto bir süre yüzüme bakıp göz devirdi. Yaslandığım masadan kalktıktan sonra bilgisayarı açtı. Toga'nın tutulduğu odadaki kamera kayıtlarına girip en sonki videoyu açtı.

"Uykusunda söyledi."

Dediği şeyle gülmemek için elimi ağzıma bastırdım. Gözlerim ekranda, odaya giren Shoto'yu izliyordu. Toga gerçekten uyuyordu. Masaya yanağını yaslamıştı. Ağzından hafif salyalar akıyordu.

"S-shit-teru~"

*Shoto iç çektikten sonra masadaki bıçağı alıp kapıya ilerledi.*

"D-dabi..."

Duyduğum sözle gözlerim koyulaştı. Ekrana bakarken yutkundum. Ağzım sulanmaya başlamıştı.

"Dabi?"

"Dabi?"

"Ha~di evlenelim~."

Keigo da aynı şekilde koltukta dizlerini kırarak uzanmıştı. Cidden oraya nasıl sığdı? Her neyse sorgulamayacağım. Masadaki bulaşıkları makineye dizerken çalan telefon ziliyle duraksadım. Abimin olduğunu düşünüp umursamamaya karar verdiğimde masadaki son tabağı almak için arkamı döndüm. Keigo'nun oturduğu kısımda duran telefonu görmemle yaklaşıp ekrana baktım.

Gelen Arama

~Dabi

"Olamaz."

"Y/N sorun ne? Yüzün-"

Titreyen gözlerim Shoto ile buluştuğunda ağzımdaki suları yuttum.

Dabi? Ne tuhaf isim. Keigo'nun bahsettiği ev arkadaşıydı sanırım. Saat çoktan üçü geçmişti. Akşam yemeğine gideceğini söyleyip bu saatte hala gelmemek... Bende endişelenirdim. Telefonu alıp yeşil tuşa basıp aramayı yanıtladım.

"Lanet olası neredesin?"

Kulaklarımı dolduran soğuk ve kalın erkek sesi bana Shoto'yu anımsattığında hafiften gülümsedim. Dudaklarımı konuşmak için araladım.
"Ben Y/N. Keigo'nun arkadaşıyım-"

"Ne?"

Bir anda elimden alınan telefonla korkmuştum. Keigo omzuma dokunup sakin olmamı işaret ettiğinde susarak onu izledim. Telefonu alıp kulağına götürmüştü.

"Ne var Dabi?"

Dabi'nin ne diyeceğini beklerken bir anda arama kapanmıştı. Keigo telefona baktığında Dabi'nin telefonu yüzüne kapattığını anladım.

"Ö-özür dilerim i-izinsiz açtım."

Keigo'ya bakarken kafasını telefondan kaldırıp bana gülümseyerek baktı.

"Sorun değil Y/N."

"Y/N?"

"B-ben- Keigo bir villain mi?"

"Ne?"

Delirecek gibi hissediyorum. Ellerimle saçlarımı çekerken ağzımdan bir hıçkırık kaçtı.

"İyi misiniz?"

Hayır bu olamaz. O değildir değil mi?

"Adım Keigo. Senin?"

"Ha? Yabancı birine adını söylemen ne kadar doğru?"

"Seni evine bırakıyorum farkındaysan. Yabancı birine evini göstermek ne kadar doğru?"

.

"Keigo?"

"Bir sorunun varsa bana anlatabilirsin. Yardımcı olmak isterim."
.

"Yurokawa diyebilirsin."

"Soy adın mı?"

"Evet. Keigo senin soy adın mı?"

"İsmim. Yurokawa-san."

"B-ben bunca zaman..."
.

"Keigo buralarda yaşadığını söylemiştin."

"Evet. Ev arkadaşımla yaşıyorum."

"Ev arkadaşı... İyiymiş. Kız mı?"

"Erkek. Baş belası biri. Buraya geliceğimi söylediğimde umursamadı bile. Çok dengesiz. Ama yine de yanımda olduğu için mutluyum."

"Anladım."

"Onlar..."

Shoto Todoroki

Y/N ekrandaki monitöre bakarken titrek sesiyle mırıldandığında kaşlarımı çattım. Yüzü beyazlamıştı.

"B-b-ben... "

"Y/N sorun ne? Yüzün-"

Titreyen mavi gözleriyle bana baktıktan sonra yutkunmuştu.

"Y/N?"

"B-ben- Keigo bir villain mi?"

"Ne?"

Y/N ellerini saçlarına daldırdığında hıçkırığıyla beraber ağzım aralanmıştı.

"Keigo?"

"Yurokawa-san."

Sarı saçlı adam onun kolundan tuttu. Sae elini boynumdan çekti yere eğileceğim sırada karnıma geçirdiği tekmeyle balgam kusmuştum.

"Eğer Y/N ölürse götüne bıçak sokarım. Kan kaybından ölürsün."

Elimin tersiyle ağzımı silerken ona baktım. Arkasını dönüp karşı duvara gitti.

Önüme uzatılan mendille afallamıştım.

"Sae'nin korkunç fantezileri var."

"Ah, Keigo. Keigo Takami."

Mendili aldığımda arkasını döndü. Omuzunun üstünden bana baktı. Sırıttığı fark ediliyordu.

"İyi anlaşalım. Shoto-san."

O adam...

"B-ben bunca zaman..."

"Onlar..."

Oturduğu sandalyeyi kendime çevirip karşısına çöktüm. Saçlarındaki ellerini tutup indirdim. Ellerinin titrediğini fark ettiğimde gözlerimi kıstım. Elini tutan elime düşen ıslaklıkla kısılmış gözlerim açılmıştı. Kafamı kaldırdığımda göz bebeklerim küçülmüştü.

"Y/N?"

Y/N ağlarken hıçkırığının ardından konuştu.

"B-ben... O-onları ta-tanıyorum..."

Gözlerim koyulaştığında başımı eğdim. Kırılmış bacaklarımı hafif kaldırdım doğruldum.

"Y/N sakin ol. Ve şu olayı baştan anlat."

××××

Vay be 27 sayfa yazmışım. 13 sayfa çıkar diyordum bu bölümden.

Başlıklarım niye bu kadar kötü oluyor ya deliricem ne zaman başlık yazsam okuyunca bok gibi oldu diyorum.

Bsd bölüm başlıklarına bak bir de benimkilere...

Bölümü yarın sabah yayınlarım sanırım.

Okullar açılacağı için ybler nasıl gelir bilmiyorum. Bir düzene sokacağım galiba-

Takvimim sadece yb tarihleri ile dolu. Birde kitapların ilk bölüm tarihleri var gerçi-

Şimdi şuna açıklık getiriyim.

Toga katil değil süikastçi, Dabi onun aracısı. Toga ya görevleri veren kişi. Yani bu bir örgüt o yüzden böyle bir sistem var. Toga tek başına çalışmıyor.

Yani Dabi katil değil!

Tabi gerisini siz düşünün (◠‿◠)

Yuki ile alakalı bir gönderme var ama fark eden olur mu acaba ¿

Bölüm nasıldı?

Umarım sevmişsinizdir^^

Bölüm hakkında bir düşünceniz varsa buraya yazabilirsiniz. Soru sormayacağım bu bölüm.

İşteyken arada bekliyorum. Ara dediğim mola değil katlama yapıyorum malın birikmesini bekliyorum. O sırada yazdım bölümün sonunu. İki gün sürdü yazması bölümün zaten. Yarısını işteyken yazdım. Shoto'nun son flashback teki hastane anısı varya flashbackı kopyalarken dedim ne güzel sahne yazmışım.

Düşünce, teori?

İstek fikir-soru?

Babay!

Continue Reading

You'll Also Like

8.1K 656 17
İsminiz (s/a) diye belirtilecek "Levi,sadece levi" Her şey bu cümleyle başladı.. Onlar gerçek miydi değil miydi?.. Aslında ne yaptığımı ben bile b...
39.8K 3.4K 12
Kim Taehyung öğrencisine fazla mı ayrıcalık tanıyordu? Daha ona sınav cevaplarını verdiği kısma gelmedik. Yaş farkı !
50.7K 4.5K 27
Dönem Sonu projesi için UA tarafından kahraman sınıfı öğrencilerine bir görev verilir. Bu görev de; Hayaletli olduğu söylenen bir köyü araştırmaktır...
5.5K 481 13
Babasını kaybeden küçük kız, o gün bir çocukla tanışır. Fakat bu çocuğun birden bire ortadan kaybolmasıyla, ondan geriye sadece kızın bileğine ki yar...