Dağların Çift Başlı Kurdu

By Nazlas0

363K 19.6K 6K

"Sakın, sakın Ala, aklının ucundan dâhi geçirme." Diye burnundan soludu. Sinirle bir adım attım. İşaret parma... More

1. Bölüm - Karayel Timi
2. Bölüm - Tekrar Başlıyoruz
3. Bölüm - Özlem
4. Bölüm - Tuzak
5. Bölüm - Gece ve Sela
6. Bölüm - Hoşlanıyor muydum?
7. Bölüm - Çocukluğumun Katili
8. Bölüm - Sevgilisiyim!
9. Bölüm - Çocukluk Aşkı
11. Bölüm - İki Deli
12. Bölüm - Uzaktan Sevda
13. Bölüm - Yalandan Oyun
14. Bölüm - İki Aşık
15. Bölüm - Kaçış
16. Bölüm - Kıskançlık
17. Bölüm - Sevmek ve Sevilmek
18. Bölüm - Tanışma
19. Bölüm - Plan
20. Bölüm - Zincir
21. Bölüm - Yüzleşme
22. Bölüm - Karma
23. Bölüm - Ala
24. Bölüm - Takıntı
25. Bölüm - Saçlara Dokunma
26. Bölüm - Geç Verilen Hediye
27. Bölüm - Sardı Kollarına Bak
28. Bölüm - Umarım Yalan Söylüyorsundur
29. Bölüm - Tutulmayan Sözler
30. Bölüm - 7-1=7
31. Bölüm - Deliriyor muyum?
32. Bölüm - İhtimaller
33. Bölüm - Merhaba Gece
34. Bölüm - Gerçekler ve Yalanlar
35. Bölüm - Yaşattığını Yaşamadan Ölmezsin
36. Bölüm - Canavar
37. Bölüm - Ahin
38. Bölüm - Sonra, Şimdi Değil Sonra
39. Bölüm - Benden Artık Uzaklaşma
40. Bölüm - Hain
41. Bölüm - Kimdi Bu Adam?
42. Bölüm - Geçmişin Karanlık Yüzü
43. Bölüm - Kurşun
44. Bölüm - Kayıp
45. Bölüm - Zincirler
46. Bölüm - Geç Öğrenilen Gerçek
47. Bölüm - Var Mısın?
48. Bölüm - Zaaflar ve Zayıf Noktalar(+18)
49. Bölüm - Turan ve Karayel
50. Bölüm - İsteme
51. Bölüm - Çilli
52. Bölüm - Engerek
53. Bölüm - Bedel
54. Bölüm - Kalbim Kalbine Ait

10. Bölüm - Gargamel ve Azman

8K 493 78
By Nazlas0


Şarkı;

Yüksek Sadakat - Belki üstümüzden bir kuş geçer

Bir kaç minik düzenleme yapılmıştır!

(Bu şarkı yazdığım yerde başlayabilir.)

Çocukluk aşkım ile yıllar sonra karşılaşmıştım ve benim bu adama karşı içimde bir duygu vardı.

Küçüklüğümüzde ağladığım her zaman yanımda olan, üzüldüğümde beni hep mutlu etmeye çalışan, ailemizin sözünü dinlemeyip ortalıktan kaybolduğumuz zaman çok eğlenen Karan vardı, ve yıllar sonra tekrar karşılaştığımızda bana öyle bir bakıyordu ki bakışlarını çok sever olmuştum.

Ama ya bana yapılanları öğrenirse?

Yanağıma dokunan el ile kendime geldim. Dalmıştım.

"Azman?" Dedi kafasını omzuna yatırarak.

"Gargamel?" Dedim onu taklit ederek. Dayanamayıp kollarımı boynuna doladım kendiside ellerini belime koyarak yavaşça kucağına oturttu.

Ve bir sorun vardı olmaması gereken bir şey.

Karnımda bir his vardı, içim içime sığmıyordu.

"Her yerde aradım seni be Azman. Nereden bilebilirdim ki geldiğim timin komutanı olduğunu. Küçükken bile sana hep Ala derdim Balca demezdim. O kadar zihnimde Ala diğe kalmıştın ki. Seni hatırlayamadım." Demesine acı bir tebessüm ettim.

"Gitmek zorundaydım Karan. Ben o zaman senin kadar güçlü değildim hatırlamıyor musun? Ayağım takılıp düştüğümde bile ağlayan bir çocuktum küçükken." Dediğimde dudaklarından kıkırtı çıktı.

"Hatırlamaz olur muyum? Bade ablam bile direk ben gelene kadar benim adımı söyleyip seni sakinleştirmeye çalışıyordu."

Güldüm. Yaklaşık 5 dakika konuşmadık ve ikimizde birbirimize sarıldık.

"Balca?"

"Hı?"

Yutkunup. "Bir daha gitme olur mu?" Diye sordu çocuk gibi bu sefer yutkunan ben oldum.

Kafamı kaldırıp yüzüne baktım o da bana bakıyordu. "Söz gitmiycem Gargamel, Azman sözü." Dediğimde tebessüm etti.

Sonuna kadar izleyebilirdim.

İkimizde ayağa kalkıp odadan çıktık ve Karan bir askeri çağırdı.

"Aslanım Binbaşı gitti mi?"

"Gitti komutanım." Derin bir oh çektim.

"Tamamdır sağol kardeşim." Dedikten sonra asker gitti.

Cebimden telefonumu çıkarttım. Sena mesaj atmıştı.

Sena'm🤍: Güzelim biz gidiyoruz haberin olsun. Seni her yerde aradım ama bulamadım.

Balca: Tamam canım, sen bizim timdekilere haber verir misin akşam bize gelsinler uzun zamandır beraber toplanmıyorduk. Hem şarkı söylememi istiyorlardı onlarda.

Sena direk çevrimiçi oldu.

Sena'm🤍: Tamamdır ben hallederim.

Balca: Sağol kardeşim.

Mesajlardan çıktım ve telefonu cebime koydum. Karan'a döndüm.

"Hadi gidelim." Dedikten sonra ikimizde odalarımıza geçip eşyalarımızı aldık.

Çok yorgundum pat diye düşüp bayılabilirdim.

"Ya Karaaaaan." Dediğimde Karan bana garip bir ifadeyle baktı.

"Ben bu ses tonunu biliyorum ya. Ne istiyorsun bakalım Azman?" Dediğinde sinirlendim.

Askeriyedeydik. Yani ayıptı.

Koluna vurduğumda sanki namusuna laf etmişim gibi bana baktı.

"Ne vuruyorsun kız?"

"Yahu be adam sen salak mısın? Neredeyiz biz istersen sana bağırıp Gargamel diyim?" Dediğimde gözlerini hemen büyüttü.

"Yok tamam demedim bişey."

İnadım geldi bismillah.

"Yooo dedin dedin gidiyorum ben." Diyip önden hızlı yürümeye başladım.

Ne vardı yani sadece senin araban ile gitmek istemiştim. Nasıl olsa aynı yerde oturuyorduk.

Tabi Karan bey arkamdan seslenmeyi ihmal etmedi. Arabanın yanına geldiğimde tam arabanın kapısını açıcakken bir el kapıyı tekrar kapadı ve beni arabanın kapısını yaslandı.

"Nereye böyle Azman?"

Sinirleniyorum bismillah.

"Lan Azman diyip durma delirtme beni yarın seni her gördüğüm zaman Gargamel derim maskara olursun askerlere." Dediğimde sinirlenen taraf o oldu ve gülmeden edemedim.

"Oy Balca oy ömrümü yedin sen benim."

Vayyyy kahpe.

"Ben mi ömrünü yedim ya senin ayıp tıtıtı." Diyip kafamı sola çevirdim ve yanağımda bir şey hissettim.

LAN.

ÖPTÜMÜ LAN BENİ.

AYYYYYY.

Kafamı direk çevirip şaşkınca baktığım zaman Karan kahkaha attı.

Ne yani komik olan ne söyle bizde gülelim aa ayıp.

"Şimdi söyle bakalım Balca ne istiyordun?"

Kendime geldiğimde derin bir nefes aldım. "Şey dicektim beni sen bırakır mısın? Çok üşendim araba sürmeye." Dediğimde bir kahkaha daha attı.

E ama sinirlenmemek elde değil.

Koluna bir adet şaplak atıp. "Ne gülüp duruyorsun lan manyak?" Dediğimde dondu kaldı.

Ödeşme zamanı eheheh.

Arabasını açmıştı zaten istediğim şeyi yapabilirim.

Hızla yanağına bir öpücük bıraktım ve arabaya bindim.

Nolduhhh nasıl oluyormuş.

Yaklaşık bir iki dakika kendine gelemedi sonra arabaya bindi ve bana bakış attı görmemiş gibi telefonumla ilgilendim.

Utandım mı acaba ben?

Valla olabilir.

Yol boyunca ikimizde konuşmadık. Lojmana geldiğimizde Karan'a teşekkür edip arabadan indim. Yürürken belime sarılan iki güçlü el yürümeme engel oldu.

Ayh noliyo noliyo.

Kafamı yukarı kaldırdığımda bir adet Karan vardı. Aha yandım galiba.

"Balca?"

"Karan?"

"Nereye böyle?"

Küfür etsem nolur?

Onun yerine 'sen ciddi misin' bakışı attım.

"Öyle pat diğe yanağımdan öpüp gitmek yok."

Kaşlarımı çattım.

E ama sen öptünnnnnn.

"Karancım ilk sen öptün pat diğe bak hatırlatırım. Bende öpim dedim kötü mü ettim?" Dedim tatlı tatlı.

Yoksa vallah kurtulamam nanay olurum.

"Olsun-" tam lafını devam ettirecekken bir yavru köpek sesi lafını böldü.

İkimizde etrafa göz gezdirdik ve sesin nereden geldiğini bulmaya çalıştık.

Bir arabanın önünde yavru bir golden vardı. Ben bunu yerdim.

Korkuyordu. Haklıydı.

Biz öyle bir milletizki, hayvanlarada eziyet çektiriyorduk.

Yavaşça köpeğin yanına eğildim lakin hâlâ korkuyordu.

Yere oturdum ve elimi uzattım. Bir bana bir elime bakıyordu.

Patisiyle yavaş bir şekilde elimi tuttu. Sevmek için elimi kaldırdığım zaman direk içine gömüldü.

Dövmüşlermiydi? Sikerdim.

Bişey yapmıyacağımı anlamış olucakki sevmeme izin verdi. Yavaşça kucağıma aldım ve sevmeye başladım. Karan'a döndüğümde arabaya yaslanmış bize bakıyordu gülümseyerek.

Gülümsediğimde yanıma geldi ve yavruyu sevdi.

"Karan bu bende kalabilir mi?"

Tebessümle kafasını salladı. "Neden olmasın ama tek şartım arada bende de kalsın."

"Kabul hadi gel gidelim artık hem size sözüm var." Diyip önden yürüyordum ve arkamdan Karan homurdanıyordu.

Galiba tek kendisine istiyordu.

Arkamdan söylene söylene geldi. "Ya ne olurdu beraber olsaydık?"

Evlenmeden olma-

Lan ne dion?

Adam sana evimin direği ol diyor çocuklarımın anası ol diyor sen hala ne dion diyorsun. Yazıhlar olaaaa.

"Abartmasan mı Karan?"

Ters ters baktı. "İyi öyle olsun." Diyip önden önden yürüdü.

Küsmüş müydü?

Harbi küsmüştü.

"Allah'ım sen aklıma mukayyet ol. Amin." Diyerek dua ettim.

Karan'a baktığımda evine çoktan girmişti. Ben bunun acısını yarın çıkarırdım. Hızla bende eve girdim ve yavruyu odama bıraktım. Mutfaktan çok güzel kokular geliyordu. Sena çok sevdiğim keki yapmıştı.

Limonlu tarçınlı kek.

Koşarak mutfağa girdim. Sena keki dilimliyordu. Arkadan sarılıp yanağını öptüm. "Oh yerim, ya sen ne güzel bir arkadaşsın ya en sevdiğim keki yapmışsın." Dedikten sonra güldü.

"Az moral olsun dedim ve kardeşime bir jest yaptım. İyi yapmış mıyım?"

Derken ben fırından yeni çıkmış olan keki yiyordum. Ve kafamı direk salladım.

Sena bu halime görüp ilk kızdı sonra güldü. "Hepsini yeme gine yaparım sana tamam mı Balca?"

Lokmamı bitirdiğimde kafamı sallayıp tekrar yanağından öptüm. "Ben şu üstümü değiştirip geliyorum." Diyip odama çıktım.

Üzerime oversize siyah tişört altıma siyah eşofman giydim. Gitarımı çantasından çıkardım ve aşağı indim. Bizimkiler gelmişti.

Karan gelmiş mi diğe göz gezdirdim gelmişti. Ve o da benim gibi etrafa bakınıyordu. Beni mi arıyor?

"Ooo Karayel hoşgeldiniz." Herkes tam hoşbulduk diycekken elimdeki gitara baktılar ve hevesle hep bir ağızdan hoşbulduk dediler.

Sezgin abinin eşi Şeyma ablada gelmişti.

Hüseyin konuşmaya başladı. "Komutanım söylicek misiniz gerçekten?" Demesine kafamı salladım.

Bayadır benden istiyorlardı.

Biri kolumdan dürttü. Sena'ydı.

"Güzelim şunu söylesene." Diyip telefonu gösterdi.

Yüksek Sadakat - Belki üstümüzden bir kuş geçer.

"Tamam." Diyip gitarı çalmaya başladım.

(Şarkıyı şimdi açabilirsiniz.)

Gül renginde gün doğarken,
Boğaz'dan gemiler usulca geçerken,
Gel, çıkalım bu şehirden,
Ağaçlar, gökyüzü ve toprak uyurken,

Hepsi pür dikkat beni dinliyordu.

Dolaşalım kumsallarda,
Çılgın kalabalık artık uzaklarda,
Yorulursan yaslan bana,
Sarılıp uyuyalım gün batımında,

Belki üstümüzden bir kuş geçer,
Kanadından bir tüy düşer,
İner döne döne gökyüzünden,
Hiçbir yüz güzel değil, senin yüzünden,

Son yeri derken Karan'a baktım oda tebessümle bana bakıyordu. Tekrar gitara bakmaya devam ettim.

Haydi, kalk, gidelim bu şehirden,
Gün doğarken ya da güneş batarken,
Belki kuşlar geçer üstümüzden,
Kanatları senin ellerinden...
Ellerinden,

Gül renginde gün doğarken,
Boğaz'dan gemiler usulca geçerken,
Gel çıkalım bu şehirden,
Ağaçlar, gökyüzü ve toprak uyurken,

Dolaşalım kumsallarda,
Çılgın kalabalık artık uzaklarda,
Yorulursan yaslan bana,
Sarılıp uyuyalım gün batımında,

Kafamı tekrar kaldırdığımda Sezgin abi ve Şeyma abla gözlerini kapatıp şarkıyı mırıldanıyordu. Hüseyin ve Kartal bir o yana bir bu yana sallanıyordu. Sena başını Emre'nin omzuna koymuştu ikiside gülümseyip şarkıyı dinliyordu.

Tek Karan bana bakıyordu tebessümle. Bi yandan gitarı çalıp bi yandan şarkı söyleyip Karan'a bakıyordum.

Belki üstümüzden bir kuş geçer,
Kanadından bir tüy düşer,
İner döne döne gökyüzünden,
Hiç bir yüz güzel değil senin yüzünden,

Haydi, kalk, gidelim bu şehirden,
Gün doğarken ya da güneş batarken,
Belki kuşlar geçer üstümüzden,
Kanatları senin ellerinden...

Haydi, kalk, gidelim bu şehirden,
Gün doğarken ya da güneş batarken,
Belki kuşlar geçer üstümüzden,
Kanatları senin ellerinden...
Ellerinden

Gitarı çalmayı bıraktığımda herkes alkışlamaya başladı. Ve Karan dudaklarını oynatarak Fransızca konuşmaya başladı.

"Laisse-le t'imprégner, femme, imprégne-toi seulement de moi. Sinon, je ne peux pas le supporter."
"Sesin içime işlesin kadın, sadece benim içime işlesin. Yoksa buna dayanamam."

Dudak okumayı biliyordum. İyi ki de biliyordum.

Bu cümlesi kalbimi hızlandırmayı başardı.

İlk defa belki bir cümle ile mutluydum.

İlk defa.......

++++++

Ay ben geldim merhabalar

Bence çok güzel bir bölüm oldu.

Balca ve Karan'ın atışmaları????

Herkes mükemmeldi bana göre

Continue Reading

You'll Also Like

2.2K 202 15
Kim bir tilki çocuğa sahip olmak istemez ki? . . . Ship Jeongbin Yan shipler Chanmin Minsung Hyunlix
257K 13.5K 45
Alya özer (asil ) küçük yaştan beri ailesinin intikamı için yanıp tututuşur tam herşey bitmişken gerçek ailesi ortaya çıkar.
2.1K 700 29
Fantasy-TR okuma listesinde! Yıllardır süren ve çözülemeyen lanet... Binlerce yıl öncesinden var olan kehanet... Ve her şeyden habersiz olan Aybüke...
5.2K 543 13
"Ben sana sadece böyleyim be. Beni kimsenin yanında böyle göremezsin. Onlar lay lay lom havasındaki Miran'ı severler. İçimi bilmezler. Korkar küçük M...