Sabah başımın feci ağrısı ile uyandım. Ayrıca başımın ağrılarına neden olan bir diğer sebep ise telefona kesintisiz gelen bildirimlerde. Kafamı yastığa bastırıp masanın üstünde duran telefonu aldım.
Yarı uykulu bir şekilde bildirimlerin geldiği ınstagrama girdim. Bune bildirim anam bacım.
Olmaz böyle şey yoksa rüyamı tam rüya derken geldim gördüm fotoğrafı.
Bu ne lan bu fotoğraf ne ayrıca kim paylaşmış bunu. Kimin paylaştığına bakınca rol eşim olduğunu gördüm. Fotoğrafın katında bir sürü yorum ve tonlarca beğeni vardı.
Deniz neyin peşindeydi. Yarısı nefret yorumu iken yarısı iyimser Polyana mesajlarıydı.
@pekslemsşdm: oha bunlar kim acayip yakışıyor.
@kelekksks: ne kadar iticiler sırf insanları kıskandırmak için yapıyorlar yoksa nerde böyle ilişkiler
@oskemkemd: seni onunla daha öncede gördüm çok tatlısınız ve yakışıyorsunuz.
@peksiaösk: böyle insanlar çok itici.
@pwmsosmskmd: ne var yani bunu herkes yapabilir.
@peoemsldm: yakışmamışlar.
Daha nicesi vardı fotoğrafın altında. Birden telefonum çaldı. Arayan Eceydi.
"Efendim Ece."
"Kuzum fotoğrafı gördün mü?"
"Şimdi gördüm ne yapmaya çalışıyor bu??"
"Hiç bilmiyorum ama ünlü oldun galiba."
"Ya ne alaka NE ALAKKKAAA ben ünlü olmak istemiyor."
"Dur ben şunun ağzını arayayım bir.
"Lütfen aramışken beyninide arar mısın? Bence bir yerde düşürdü."
"Tamam tamam."
Ece kapattıktan sonra fotoğrafa geri döndüm ve altına yorum yazdım.
@incibaysall: neden?
Sadece bunu yazdım ve uygulamadan çıktım. Hafta sonunu huzurlu geçirmek istiyordum. Nereden çıktı bu başıma. Ben kafam ellerimin arasında düşünürken bir bildirim geldi.
@denizselraax: bilmem :)
↪️@incibaysall: aşıksan söyle sıraya koyayım :)
↪️@denizselraax: bilmem ;)
↪️@incibaysall: eben diyorum biliyorsun mu????
↪️@denizselraax: bilmem;)
↪️@incibaysall: engel??
↪️@denizselraax: özür:((
↪️@incibaysall: affetmemek ;))
Bu sefer telefonu elime almamak üzere odadan çıkıp mutfağa gittim. Masanın üstünde bir bez vardı. Bezi kaldırınca algında kahvaltılıkları gördüm. Zeytinlerden birini ağzıma atıp masanın köşesinde duran notu elime aldım.
Karnını iyice doyur. Aç kalma. Bu bir uyarı. Kameradan izlerim. Seni seviyorum. Afiyet olsun.
Gülümseyip yemeye başladım. Bu sırada ne yapacağımı düşünüyordum. İlk önce çarşıda dolaşacaktım. Daha sonra yemek yiyecek ve deniz kenarına gidecektim.
Bu gayet yeterli bir plandı. Karnımı iyice doyurup odama çıktım ve duşa girdim. Duştan çıktıktan sonra saçlarımı kuruttum ve salık bıraktım. Akıtma lacivert mom jean üstüne ise beyaz badiyle birlikte kırmızı bir süveter giydim. En üstüme ise beyaz bir mont geçirdim.
Hayatta kalmamı sağlayan cihazı da alıp evden çıktım.( kulaklık)
Çarşıda gezildikten sonra ufak bir yemek yeme girişimde bulundum. Daha sonra denize giden otobüse bindim. Kafamı cama dayayıp yolu izliyordum.
Kasım ayları daha bir soğuk oluyordu bana göre. Bana göre kasım bir renk olsa kahverengi olurdu. Bir sayı olsa 9 olurdu. Bir içecek olsa sıcak çikolata. Bir yiyecek olsa krem olurdu.
Sahil kenarına vardığımda uzun bir yürüyüşün ardından ileride duran kalabalık dikkatimi çekti. Temkinli ama hızlı adımlarla kalabalığı yardım ve en öne geçtim.
Bir kadın kızını arkasına almış karşısındaki adam ile kavga ediyordu. "Ne demek yaşı küçük ya. Tacizin yaşı mı olur?" Dedi kadın karşısındaki adama bağırarak.
"Abla ne diyorsun sen ya çocuğa bak belki 10 belki13 yaşında daha reşit bile değil bu kadar abartma be." Dedi adam.
Adamın bu sözleri sadece kadını değil orada bulunan herkesi sinirini bozmuştu. "Reşit değil diye izin vereceksiniz. Ha olmadı şey diyelim. Gel ablacım sen reşit değilsin biraz daha elle mi diyelim. Ya senin ağzından çıkanı kulağın duyuyor mu slak mısın aptal mısın?" Dedi kadın ona elini sallarken.
Ben ise daha fazla dayanamadım ve kadının kavga ettiği adamım arkasına geçip götüne elimi yapıştırdım. Adam şaşkınlıkla arkasına dönüp sinirle bana baktı.
"Lan sen ne yapıyorsun. Yaşından başından utan." Dedi adam bana bağırarak.
"Abi ne bağırıyorsun ya kulağımı sağır ettin hem ben daha reşit değilim bir şey olmaz." Dedim ve adam gülümsedim. Evet reşitim.
Gülümsemem ile yanağımı tutmam bir oldu. Adam bana tokat atmıştı. Sola dönen kafamı adama çevirip erkekliğini kalın botlarım ile bir hoş beş ettim.
"Lan sen kime tokat atıyorsun erkek misin sen adam mısın he köpek hayvan köpekte diyemem sana yazık kafana o kafanda ne var yağ mı gerizekalı." Dedim ve son tekmemi attım.
Adam ağaya kalkar gibi oldu ama ona yalan yumruğum ile tanıştırdım. Adam elleri ile kafasını korudu. Bu demekti yeteneğim eskimemişti.
Yalan yumruğu yumruk atacak gibi yumruğunu yukarıya kaldırıp burunun önümde durdurmak benim in böyle ve değişmeyecek.
Kalabalığın oradan ayrılıp kulaklığımı tekrar kulağıma takınca başka bir evrene ışınlanmış gibi oluyordum.
Sahil kenarında geldiğimde içimde bir sebepsiz bir mutluluk vardı.
Denize yakın bir yerde kuma oturdum denizi izledim. En sevdiğim aktiviteyi kendisi. Ben huzurlu bir şekilde otururken telefonum çaldı. Ece arıyordur diye düşündüm ve biraz erteledim.
Telefon bir daha çaldı ve ben açana kadar susmadı. Yabancı bir numara arıyordu.
"Alo."dedim telefonu açıp.
"Açtın sonunda." Dedi karşı taraf
"Kimsiniz?" Diye bir soru sordum
"Merak mı ediyorsun." Dedi alaycı bir tavırla karşı taraf
"Hayır merak etmiyorum ayrıca beni neden aradınız neyse boşverin bir daha arayamazsınız zaten iyi günler." Dedim telefonu kapatmaya hazırlanırken.
"İnci." Diye bir ses geldi karşı taraftan
"Adımı nerden biliyorsun?"
"Sence seni tanımasam neden arayayım?"
"Belki telefon şakası yapıyorsun?"
"Hiç öyle şeylere vaktimi ayıramam."
"Öyleyse kimsin?"
"Aslanda kim olduğunu öğrenebilirsin sadece bir hareket ile."
"Ne?"
"Sadece arkanı dön İnci." Dedi karşı taraf.
Telefon kulağımda arkamı dönünce benden biraz uzakta olan Denizi gördüm.
Telefonu kapatmadan bana doğru yürüdü. Yaklaştıkça suratının dağıtılmış olduğunu gördüm. Ne olmuştu o salağa böyle. Kendi egosuna yenik düşmüştü heralde.
Yanıma gelip oturdu bende telefonu kapattım. "Seni iyi benzetmişler." Dedim suratını incelerken.
"Şerefsizler beşe tek kaldım ama bende dövdüm bunları görüyor musun boşuna uğraşmadım ben bunlarla." Dedi kolundaki kası gösterirken.
"Gözlerim kısarak neyi gösteriyorsun nerede?" Dedim. O ise yapmacık bir şekilde haha dedi.
Oan yaklaşınca ağır bir şekilde içki kokusu aldım. "Sen içtin mi?" Dedim yüzüne bakarak. "Ne İncisi alkol Hanım." Diye cevap verdi.
Salak diyerek kafasına vurdum. Ben vurduğum sırada kafasını tutarak inledi. Kafamı cık cık anlamında salladım ve çantamdan yara bandı ve merhem çıkardım.
"Gel buraya süper aptal." Dedim ona yaklaşırken. "Süper aptal?" Dedi bana bakarak. "Napıyorsun bana?" Dedi Deniz. Ben ise cevap vermedim. "Oooo doktorculuk mu oynuyoruz en sevdiğim." Dedi.
Suratını merhem sürüp ellerim ile yelledim. Hafifçe üfleyerek yanmasını engelledim. Bu hareketimden irkildi ve nefesimin gözüne girmemesi için tek gözünü kapattı.
"Bittiii." Dedim heyecanla. Daha sonra elindeki yarayı gördüm. Bu çok acıtmış olmalı. "Sinirden duvarı mı yumrukladın erkek yaaa." Dedim gırtlak bir sesle.
Bana ters bir bakış attı. Eline merhem sürdükten sonra yara bandını yapıştırdım. Saha sonra aklıma bir şey geldi ve çantamdan bir kalem çıkardım.
"Napıcaksın kalemle?" Dedi Deniz. "Sana saplayacağım." Dedim ciddiyetle. "Lütfen yapma bugün çok dayak yedim." Dedi yalvarırcasına.
Denizin elini dizimin üstüne koydum ve yara bandının üstüne bir yıldız çizdim.
"Vayyy You drew stars around my scars demek istiyorsun." Yüzüne bakıp gülümsedim. "Ben her yere yolsuz çizerim." Dedim.
"Şimdi daha dinç hissediyorum." Dedi deniz ayağa kalkıp gerinirken. Kumsalın ilerisine doğru baktı ve konuşmaya başladı.
"Hadi şey yapalım." Ne yapalım dememe kalmadan elimden tutup koşmaya başladı.
Bense ne olduğunu anlamamıştım ama onun peşinden koşuyordum. Birden denize doğru koştu ve beni ittirdi. Bense zar zor suya düşmekten kurtuldum.
"Gerizekalı mal düşüyordum. " dedim. "Düş diye yaptım." Diye cevap verdi.
"Sen varya çok kötü bir insansın sana iyilik yapanda kabahat. Gidiyorum ben tüm huzurumu yok ettin. Hagi görüşmeyiz." Dedim ve sinirle yürümeye başladım.
"Tamam tamam hadi beraber yürüyelim." Dedi deniz yanıma gelirken. "Niye seninle yürüyeyim be aptal." Dedim ve aklıma bir şey geldi.
"Lan sen dün o fotoğrafı neden paylaştın aptal bir sürü düşmanım olacak." Dedim ona dönüp sinirle. "Ne fotoğrafı?" Dedi sorarcasına. "Aç hesabını bak." Dedim.
Hesabını açıp bakınca şok oldu. "Bunu ben mi atmışım ne ara atmışım aaaaa çok beğeni gelmiş silemem pardon." Dedi ve telefonu cebine koydu.
Denizle yan yana yürürken aklıma gelen fikir ile yapmam bir oldu. Gelen dalgaya doğru Denizi ittirdim. Dengesini kaybedip denize düştü. "Bak Deniz denize düştü." Dedim kahkaha atarken. "Deniz denizi dedim." Gülmeye devam ederken. Denizin denizden çabalayarak çıkmasını gördüğümde ise tabanları yağladım.
Deniz denizden çöküp kumlara ayak bastığında ise ben oradan çoktan uzaklaşmıştım. Denizin denizden çıktığını ve koşmaya çalıştığını duydum. Arkamı dönüp bakınca Deniz can havliyle bana doğru koşuyordu.
Tabana kuvvet İnci Allah boşuna vermedi bu bacakları sana.
Ben hızlandıkça Deniz daha da hızlanıyordu. En son nefesim tükendi ve eşim ile ona beklemesini söyledim.
"Dur dur ölcem şimdi nefes alamıyorum." Dedim elimle onu uzaklaştırırken. "Suni teneffüs yapayım mı?" Dedi alaycı bir gülüşle. "Kusayım mı üstüne." Dedim ona doğru öğürme hareketi yaparken.
Ona ters ve iğrenmiş bir bakış attım ve telefonumu çıkardım. "Oha saat ne ara bu kadar geçti. Eve gitmem lazım. Görüşmeyelim lütfen." Dedim ve yanından ayrıldım.
Kaldırıma geldiğimde yanıma geldi. "Gel ben bırakayım seni." Dedi. "Yürüyerek bende gidebiliyorum saol bacaklarım sağ." Dedim ona bakmadan.
"Yürüyerek olduğunu nereden çıkardın." Dedi ve bir motora yaslandı. "Bunla gideceğiz." Dedi sırıtıp motorunu severken. "Hahahah şakacııı şakacııı seni." Dedim gülerken.
"Neye güldüğünü anlamasamda acele edelim üşümeye başladım." Dedi. "Sen ciddisin. Ama köşemde motora binmem. Hele ki o motor senin motorunsa." Dedim ve yürümeye devam ettim.
"O zaman intikam mı almalıyım. Seni denize atarak." Dedi bana yavaşça yaklaşırken. "Ne alakası var." Dedim aniden ona dönerek.
Aramıza mesafe vardı. Cevap vermediği için bende yürümeye devam ettim. Boş bir anımda belimden tutup havaya kaldırdı. "Hayde bire gidiyoz denize." Dedi beni seyit onbaşı gibi kaldırırken.
"Tamam tamam lan indir beni yanlış anlayacak millet." Dedim. "Nasıl yanlış anlayacaklar ki. Sevgili gibi mi?" Dedi sırıttığından emindim. "Koz kaçırma!!! Artık indir beni hadiiiii!" dedim şiddetle.
Beni indirdikten sonra üstüme başımı düzelttim Deniz ise bana bir kask uzattı. Motora bindim ve Denizin omuzundan tutundum. "Yavaş sür boğarım seni." Dedim omuzlarını sıkarken.
"Oradan tutarsan düşersin ama." Dedi yan bakarak. Birden motoru çalıştırdı bense ani bir hareketler Denizin belinden tuttum.
Bizim evin önüne geldiğimizde motordan inip kaskı çıkardım ve Denize uzattım.
Deniz ise elleri ile kollarını sıvazlıyordu. İçim acımıştı bu haline nede olsa ben yaptım ona bunu. Eve çıktım bir tane kalın şal aldım ve cama çıktım.
Deniz motora binmiş tam gidecekken ona bağırdım. "Lan deliii dur bi." Dedim sesim o kadar yüksek çıkmıştı ki motor sesine rağmen Deniz sesimi duymuştu. Kaskını çıkarıp yukarıya baktı.
"Al bunu vicdan azabı çekerim sonra." Dedim elimdeki şalı ona atarak. Şalı yakalayıp vücuduna sardı. "Saolll bacım." Dedi ve kaskını takıp toz oldu.
Eve girip önce duşa sonra yatağa girdim. Gece rutinim olarak telefona baktım. Bildirim geldi.
0539**: şal için saol çok sıcak tuttu ama yatağım daha sıcak 😋
Siz: pekala o zaman yatağına gir....
0539**: :(
Siz: :)
Bu kişinin ismini orka olarak değiştirdiniz.
Orka: iyi geceler benli rüyalar 😋
Siz: Allah korusun Ve ig