Zamanın su gibi geçtiği dönemdeydik. Sınavların bize girdiği.
Pardon bizim sınavlara girdiğimiz o kısa çaplı kriz yaratan dönemde.
Bu zamanı atlatmamıza bir gün kalmıştı.
Kurtuluşumuza, zaferimize kala kala bir gün kalmıştı. Ömrümün birinci baharındaydım. 'İkinci dönem bitince ikinci baharında olacağım.'
"1927. Neydi?" Diye sordu Ada. "1927 Atatürk'ü gören çikolata değil miydi?" Diye cevap verdi Can.
"Ne Atatürk'ü Osmanlı'yı gören çikolata o." Dedi Ada arkadan.
Yanında oturduğum için kafasına arkadan patlatmıştım. "Neler diyorsun sen arkadaşım hiç öyle şey olur mu lütfen biraz daha araştır, iyice öğren. Biliyorsun bilmemek ayıp değil, öğrenmemek ayıptır?" Dedi Nida suratında aptal bir gülümsemeyle.
"Eyvah bu bizim başımıza TDK kesildi. Bozuldu bunlar." Giray bunları söylerken endişeli bakışları beni buldu.
"Aaaaa arkadaşlar hadi ama buraya sınavlara çalışmaya geldik. İnci bize içecek bir şeyler alsana şurdan." Dedi Ece eliyle karşıyı işaret ederek.
"Aslında ben sizinle bir şey daha paylaşmak istiyorum." Diyip sustum hepsi bana bakınca konuşmaya devam ettim.
"Bende sosyal ankiste var. Onun için gidemem." Dedim ve sustum.
Ece elinin tersi ile kafasına vurup sandalyesine yaslandı. Ece'nin yanına gidip kolunun altına sokuldum.
"Anne, anne yapma böyle tamam söz çalışcam hadi şimdi başlayalım." Ece suratıma bakıp doğruldu.
" Şimdi bak buradaki harflerin yerine sayılar bulman gerekiyor. O kadarını anladın mı?"
"Biz daha yeni Türkçeyi bitirdik. Neden tekrar Türkçeye başladık ki?" Dedim ona dönerek.
Ece sadece suratıma baktı ve konuştu. "Siktir git İnci. Lütfen sadece siktir git." "Pekala." Dedim ve süt dökmüş kedi gibi yavaşça yanından ayrılıp Canın yanına oturdum.
Bu şekilde 3 saat geçirdikten sonra herkes ayrıldı. Ben Giray ile yakın oturuyordum ve ara sıra eve beraber dönüyorduk.
Yürürken gözüm bir şeye takıldı ve Giray döndüm. Ona seslendim ve bana bakmasını bekledim. Efendim dedikten sonra konuşmaya başladım.
"Şu varya şu." Diyerek uzun bir direk gösterdim. 'Bunu Giray'a yapmak istemiyordum çünkü en aklı başında olan kişi oydu ama yapmazsam içimde kalırdı.'
Gösterdiğim yere baktı ben ise konuşmaya devam ettim. "Sana girsin." Dedim ve hızlıca yanından uzaklaştım.
Girayın arkamdan gelen ayak seslerini duyuyordum. Aramızda be kadar mesafe var diye arkama dönüp baktım. Aramızda baya mesafe vardı. Daha sonra bir şeye çarpıp yere düştüm.
Elimle kafamı överken neye çarptığıma baktım. Yere düşmüş olan bana boş bakışlar ile
"Önüne baksana kızım." Dedi tersleyerek. Onu duymamazlıktan gelerek kalkmaya çalıştım. Giray bana yetişti ve elimden tutarak kalkmama yardım etti.
"İyi misin?" Dedi giray suratıma bakarak. Evet anlamında başımı salladım. Ayağa kalktığımda ellerimi silkeledim ve yürümeye başladım.
"Sevgilinden kaçıyordun herhalde." Dedi arkamdan gelen ses. Arkamı dönüp baktım. Gerçekten bu hareketleri sinir bozucuydu.
"Ne yapmaya çalışıyorsun?" Dedim suratına bakarak. "Bilmem ne yapıyor muşum?" Dedi alaycı bir tavırla.
"Gerçekten o kadar kötü bir kişiliğin var ki...?" Dedim ve sustum devamını getirirsem sonu kötü bitebilirdi.
"Haklısın kişiliğim çok kötü tıpkı bir Orka gibi değil mi?" Dedi bana yaklaşıp eğilerek. "Evet tıpkı bir Orka gibi." Dedim ona bakarak.
"Deniz uzatmayın artık hadi gidelim İnci bizde baban bekliyordur." Dedi Giray arkadan. "Lütfen bir daha konuşmayalım konuştukça akıl seviyem düşüyor." Dedi Deniz ben giderken.
"Olmayan şeyi düşürebildiysem buda bir gelişme demek ki benle konuştukça olmayan şey olmaya başlıyor." Dedim ve Giray'la eve gitmeye başladık. Arkadan homurdandığını duyuyordum ama kimin umurunda.
Son sınav geliş çattı ve ben tek parça çıktım.
"O nasıl sınavdı ya çok kalındı." Dedi Can ciddi bir tavırla. "İğrençleşme istersen aile var burda." Dedi Nida beni ve Ece'yi göstererek.
Ece'nin kucağına yatıp dudaklarımı büzüştürdüm. "Valla ben sınavda son soruda takılı kaldım. Sonra kafamı sıraya koydum ve uyuya kalmışım. Rüyamda o sınavı gördüm. Aynı son soruyu rüyamda o soruyu e şıkkı yapıyordum. Birden uyandım ve soruya baktım. Gittim e şıkkını işaretledim. Sınav çıkışı zeki gibi gözüken birkaç kişiye sordum hepsi e dedi aşırı mutluluk bu yüzden." Dedi Ada nefes almadan konuşurken.
"Vay be harikaymış. Keşke benim rüyama da girseydin. Neyse ne yapıyoruz sınav bitti." Dedim ortaya laf atarak.
"Bence şey yapalım." Dedi Giray. Hepimiz ona bakıyorduk ama o asla konuşmadı. Beş dakika Girayın konuşmasını bekledik.
"Eeeee hadi artık söylesene amk." Dedi Can Giray'a bağırarak. Giray aniden ciddileşerek "Amk mi dedin!!?" Dedi
Ben ise kavga çıkmasın diye konuşmaya başladım. "Aşkım, meleğim, kelebeğim dedi sana Can." "Iyyy kim onun aşkısı, meleğisi, kelebeğisi olmak ister ki." Dedi tiksinerek.
Biz Giray ile Canın atışmalarına gülüşürken yan masadaki kızların bize baktığını fark ettim. Bizi baya bir süzdüler sonra kendi aralarında gülüştüler.
Onları çaktırmadan bir süre daha izledim. Herkesi baştan aşağıya süzüyor daha sonra tiksinmiş ifadesi ile önlerine dönüyorlar ve gülüşüyorlardı.
Buraya kadar geriye normaldi ama kızlardan birisi telefonunu çıkarıp çaktırmadan bizim masanın fotoğrafını çekti. Telefonu indirip tekrar yukarıya kaldırdığında bende ayağa kalktım.
Telefonun görüş açısını kapatıp poz verdim. "Nasıl güzel çıkıyor muyum kızlar? Yoksa başka bir poz mu vermeliyim yada arkadaşlarımla çekin beni daha güzel olur sanki."
Kızlar ne olduğunu anlamış olacaklardı yavaş yavaş toparlanmaya başladılar. "Bir dakika gitmeden önce çektiğiniz fotoğrafı siler misiniz? Tanımadığım birisinin telefonunda fotoğrafım olmasını istemiyorum."
Kızlar dediklerimi duymazlıktan gelip giderlerken Can önlerini kesti. "İzinsiz fotoğraf çekmek tacize girer ve sizi şu an şikayet edebiliriz ama anlaşma yaparsanız başka." Dedi ve gülümseyerek elini onlara uzattı.
Fotoğrafımızı çeken kız telefonu uzattı. Canın yanında gidip fotoğraflara baktık ve içinde bizim olan bütün fotoğrafları sildik. Ama bir sorun vardiki fotoğrafı olanlar sadece biz değildik. Tüm kafenin fotoğrafı vardı.
Can fotoğrafları geçtikçe gözüme birisi takıldı. "Bir dakika Can önceki resme gelsene bi." Sözümü dinleyip önceki resme geldi. "Aferin söz dinle." Dedim ve fotoğrafı büyüttüm.
Bizim arka masamızda bir grup oturuyordu gruptaki yüzler tanıdıktı ama en tanıdık olan bizim masaya öldürecek derecede dikkatli bakan Denizdi.
"Deniz değil mi bu burdamıymış şimdi nerde?" Dedi Can etrafına bakınarak. "Neyse boşver çöp kutusundanda sildin mi? Sildiysen gidelim." Dedim Canın omzuna hafifçe vurup diğerlerinin yanına gittim.
"Bu resimde çok güzel çıkmışım bunu bana atsana." Dedi Can kızlara. "LANN ne zevzeklik ediyor hala gelsene gideriz seni bırakıp." Dedim Cana dönerek.
"Tamam tamam geldim." Canda yanımıza geldiğinde kalktık ve kafenin yanında ki piknik alanına oturduk.
"Şimdi ne yapacağız?" Dedi Ada. "Bir dakika beklediğin beni." Dedi Ece yanımızdan kalkarken.
Bir süre sonra Ece yanımıza geldi. Elleri arkasındaydı. Ellerin arkasından çıkartıp tadaaa dedi. Uno almıştı.
"Tamam şimdi göreceksiniz oyun kralını." Dedi Giray gözlüğünü düzeltirken. Hepimiz Giray'a göz devirip kartları dağıtmaya başladık.
Oyun başlayalı 10 dakika olmuştu ve elenen yoktu. Sonra bir anda "UNOOOOO." Diye bağırdı Giray. Hepsine bir bakış attım ve boynumu sağa sola yatırdım.
Ada: +2
Can: +4
Nida: +2
Ece: +4
Siz: +4
"Yalnız benim bunları saymaya matematiğim yetmez arkadaşlar bölüşmeye ne dersiniz. Hepinizin bildiği üzere paylaşmak sevaptır." Dedi masum çocuk rolü yaparken.
"Boş konuşmada al şu kartları." Dedi Ece 16 kart verirken. Giray kartları alıp saymaya başladı.
"16 acımasız insanın kartı. Amma velakin sizinde bilmediğiniz şeyler var." Dedi Giray korku filminden kaçmış psikopatlar gibi gülerek.
"Teşekkürler Allahım sana yüz bin kere teşekkürler." Dedi ve kartların arasından tehlikeli olan kartı ortaya koydu.
"Renk sarı İnci kartlar bana." Dedi o tehlikeli gözleri ile. Giray elimde duran kartları hızlıca çekip kendi kartlarını önüme attı.
"Unutma ki bunu sen başlattın Giray efendi." Oturuşumu düzeltip sinsice sırıttım. 10 dakika sonra Girayın kartları bir artıp bir azalıyordu. Tekrardan Uno diye bağırdığında gülümsedim.
"Gün gelir devran döner demişler Giray Efendi." Elimdeki el değiştir kartını ortaya atıp mavi diğer bağırdım. Elimdeki kartları Giray'a uzatırken zaferle gülümsüyordum.
Oyunun bittiğinde sıralama şöyleydi;
İnci
Ece
Can
Ada
Nida
Giray
"Hiç bitmeyecek gibi geldi." Dedi Nida gerinirken. Biz kendimizi çimenlere atıp dinlenirken uzaklardan bir müzik sesi geliyordu. "Oha müzik!!" Diye bağırdı Nida.
"Nerden geldin sen ilk defa mı duyuyorsun? Bak Buda ağaç." Dedi elleriyle ağacı göstererek. Hepimiz Nidanın dediğine gülerken müziğin sesi daha da yakınlaşmıştı. Artık net duyabiliyorduk.
"Bekleyin az." Dedi Can yanımızda ayrılırken. Kısa bir süre sonra elinde gitarla geri döndü. "Bu ne lan." Dedi Ece Canın elindekine bakarak. "Gitar." Diye cevap verdi Can.
"Gerçekten mi? Omgg şu an çok şaşırdım. Nasıl gitar olabilir?" Dedim elimle ağzımı kapatarak.
"Neyse bırakın dalga geçmeyi gitar çalmasını bilem var mı?" Dedi Can hepimize bakarken. "Hiçbiriniz mi?" Diye tekrar sordu.
"Bizde sen biliyorsun sandık." Dedi Nida. Biz Cana bakarken yanımdaki oturan şahısın kolu yukarı kalktı. "Ben biliyorum." Dedi Giray gözlüğünü düzeltirken. Ona bakıp bir kahkaha attım. Ama o gülmemişti.
"Bir dakika yani gerçekten biliyorsun." Dedim ciddilikle. Oda aynı ciddilikle başını salladı.
Giray gitarı eline alıp biraz tıngırdattıktan sonra çalmaya başladı. Aynı zamanda söylüyordu.
When we're out in a crowd laughing loud
And nobody knows why
When we're lost at a club, getting drunk
And you give me that smile
Girayın sesinin bu kadar güzel olduğunu bilmiyordum.
Going home in the back of a car
And your hand touches mine
When we're done making love
And you look up and give me those eyes
Dinlemeyi bırakıp eşlik etmeye başladım.
'Cause all of the small things that you do
Are what remind me why I fell for you
And when we're apart, and I'm missing you
I close my eyes and all I see is you
And the small things you do
Giray'la şarkı söylemek çok zevkliydi
When you call me at night while you're out
Getting high with your friends (high with your friends)
Every "hi", every "bye", every "I love you" you've ever said
(You've ever said)
Şarkı bittiğinde bizimkiler alkışlamaya başlamıştı. "Artık en büyük fanınız benim." Dedi Ece alkışlamaktan ekleri kızarmıştı. "Evet grubunuzun adı nedir ne zaman başladınız." Dedi Can elini mikrofon yapıp bize uzatırken.
"Arkadaşlar lütfen sakin olun imza istiyorsanız sıraya girmeniz yeterli." Dedim ellerim ile onları sakinleştirecek.
Diğerlerini imzaladıktan sonra önümde bir kafa belirdi. "Lütfen buramı imzalayın." Dedi Can. Gülerek alnını imzaladım.
"Bu çok güzel post gider hatta attım bile umarım ünlü olursunuz." Dedi Nida. "Bende menajeriniz olurum." Diye ekledi.
"O zaman bir grup fotoğrafı çekinelim." Dedi Giray. Giray'dan beklenmeyecek bir hareketti.
"Çektiğin fotoğrafa sıçım." Dedim Adaya telefonu elinden alırken. "Neyse hadi artık ayrılalım. Geç oldu." Dedi Ece.
"Peki anne ama veda öpücüğü ver tamam mı?" Dedim önüne geçerek. Tamam anlamında kafasını salladı. İki yanağımdan öpünce köşeye ayrıldım.
Ama arkamda uzun bir sıra vardı. Hepsi birden "Bizide öp anne." Diye bağırdılar. Ece hepsini tek tek öptükten sonra "Umarın dudaklarım hasta olmaz." Dedi gülüşün dağıldık.
Eve vardığımda kimse yoktu. Mutfağa gidip su içtim sonra gözüm masanın üstündeki nota takıldı.
-Bu akşam geç geleceğim. Yemek dolapta ısıtıp ye. Yemeği unutma >:/
Notu okuyup gülümsedim. Dolaptan yemeği çıkarıp ısıttım ve yemeğe başladım. Bir yandan da animasyon izliyordum.
Birden bir bildirim geldi.
0537**: Selam yatın tiyatroda prova varmış sana iletmemi söylediler.
Siz: teşekkürler ama kim iletmeni söyledi?
0537**: maalesef onu söyleyemem.
Bu mesajı görünce aklımda canlanan replik şu oldu. 'Onu söyleyemiyoruz Maalesef'
Siz: tamam teşekkürler tekrardan.
0537**: rica ederim.
Yemeğim bittikten sonra telefonda gezmeye başladım. Ve önüme rastgele bir video geldi. Videonun başlığı şu şekildeydi. 'İki genç halka açık alanda şarkı söylüyor.' Dikkatimi çektiği için videoyu izledim. Ve gözlerime inanamadım.
O şarkı söyleyen kişiler Giray'la bendim. Videonun altındaki yorumlarda ikimizden iltifat ediyorlardı. İtiraf edim bu çok hoşuma gitmişti. Taki bir yorumu görene kadar.
@xxxxxx; sesleri o kadar da güzel değil.!!!
@ecesurdan: hadi lan ordan çok güzel bir kere sesleri!!!
@narlınidaaa: sanki senin sesin çok güzel!!!!
@cancancannn; hoş ulan köpek kimsin sen bakim adres ver aslanım!!!!!
@adagolllgee: o nasıl bir kullanıcı ismidir ya!!!!
@xxxxxx: hepiniz ünlem kullanmak için anlaştınız mı???
@giraysaldu: sanane!!!
@incibaysall: evet ya ne kadar güzel sesleri!!!
@giraysaldu: bir insan bu kadar şey kendini beğenmiş olamaz.
@kdkskls: aaaaaaa bu o kız ve erkek!!!!
Bu mesajlardan sonra instagramım çöktü. O kadar istek vardı ki. Ama ben hanım hanımlık bir kızdım hiçbirini kabul etmedim. Onun yerine başka hesap açtım ve bu hesap gizli değildi.
@inciibayysall: tamam artık bu hesabı kullanırım ;)
@girayylandın: o zaman bende bunu kullanayım ;)
@inciibayysall: kullanıcı ismini .....
@girayylandın: sananeeeee
O akşam Giray'la bir karar aldık. Disney filmlerinden fırlamış seslerimiz ile sesimizi dünyaya duyuracaktık. Bundan önce bir grup kurmaya karar verdik.
Grup ismi ise hepimizin gitmeyi sevdiği dertleri tasayı alıp götüren okyanus koyduk.
-oceangroup