Sıfır Noktası +18

By Algoritmalar_

4M 134K 41.6K

|| Mardin'den Kaçış Serisi II || +18 Bazı kaderler kesişim, bazı kesişimler ise kaderdi. "BDSM içermektedir... More

Sıfır Noktası : 1
Sıfır Noktası : 2
Sıfır Noktası : 3
Sıfır Noktası: 4
Sıfır Noktası 5
Sıfır Noktası: 6
Sıfır Noktası: 7
Sıfır Noktası: 8
Sıfır Noktası : 9
Sıfır Noktası : 10
Sıfır Noktası : 11
Sıfır Noktası : 12
Sıfır Noktası : 13
Sıfır Noktası : 14
Sıfır Noktası : 15
Sıfır Noktası : 16
Sıfır Noktası: 17 (Part II)
Sıfır Noktası: 18
Sıfır Noktası: 19
Sıfır Noktası: 20
Sıfır Noktası 21
Sıfır Noktası 22
Sıfır Noktası: 23
Sıfır Noktası: 24
Sıfır Noktası: 25
Sıfır Noktası: 26
Sıfır Noktası : Bölüm 27 (Part I)
Bölüm 28 (Part II)
SN. Bölüm 29 : Sıfır Noktası: Bölüm 1
SN Bölüm 30: Sıfır Noktası Bölüm 2
SN Bölüm 31: Sıfır Noktası Bölüm 3
SN Bölüm 32 : Sıfır Noktası Bölüm 4
SN Bölüm 33 : Sıfır Noktası Bölüm 5
SN Bölüm 34 : Sıfır Noktası Bölüm 6
SN Bölüm 35: Sıfır Noktası 7
SN Bölüm 36 : Sıfır Noktası 8
SN Bölüm 37: Sıfır Noktası 9 (Part I)
SN Bölüm 37: Sıfır Noktası 9 (Part II)
SN Bölüm 38 : Sıfır Noktası 10
SN Bölüm 39 : Sıfır Noktası 11
SN Bölüm 40 : Sıfır Noktası 12 (Part I)
SN Bölüm 40 : Sıfır Noktası 12 (Part II)
SN Bölüm 41 : Sıfır Noktası 13
SN Bölüm 42: Sıfır Noktası 14
SN Bölüm 43: Sıfır Noktası: 15
SN Bölüm 44: Sıfır Noktası: 16 (Yarı Final)
SN: VERTEKS NOKTASI : KISIM II (Prolog)
VN KISIM II : Bölüm 1 (Part I)
VN KISIM II : Bölüm 1 (Part II)
VN KISIM II : Bölüm 2
VN KISIM II : Bölüm 3
VN KISIM II : Bölüm 4
VN Kısım II : Bölüm 5
VN Kısım II : Bölüm 6 (Part I)
VN Kısım II : Bölüm 6 (Part II)
VN Kısım II : Bölüm 7
VN Kısım II : Bölüm 8
VN Kısım II : Bölüm 9 (Part I)

Sıfır Noktası : 17 (Part I.)

87.7K 2.8K 630
By Algoritmalar_


Bebekler, Boran'ın ve Roza'nın modelinden (Henry Cavvil ve Victoria Brunova) memnun musunuz? Merak ediyorum da. (:
(Beğenmiyorsanız karakter önerisi yapabilir misiniz? Kolayca değiştirebileceğimi sanmıyorum, alıştım ama beğenmiyorsanız modelleri sizin dediklerinizi deneyelim.)

....

Saçlarımda ki her metrekareye öpücüklerini bahşederken biraz daha tutundum ona. Yanımda birinin varlığına o kadar ihtiyaç duyuyordum ki artık.

Elleri sırtıma gitti. Sakinleştirmeye çalışıyordu bedenimi. Ardından kulağımın arkasına bir öpücük kondurup, kulağıma eğildi.

"Ey jina ku wate dide evînê. Nîyetamin ewe kû bi tera bijîm, bi tera mezin bivim û bi tera wendabivim li ser ve dinyayê. Lê bizanibî, dinyaya bête ne hêjaye jiyanê ye.. "

(Ey aşka anlam veren kadın. Niyetim senle yaşayıp, seninle büyüyüp ve seninle kaybolmak bu dünyada. Bilmelisin ki, sensiz bir dünya yaşanmaya değer değil artık.)

Cümlesini ben mi hayal etmiştim yoksa gerçekten bunu söylemiş miydi? Çünkü o kadar kısık sesle söylemişti ki. Ve Kürtçe konuşurken sesi garip, ve bir o kadar karizmatik bir tondaydı.

Boran ellerini gözlerimin altına yerleştirerek göz yaşlarımı sildi. Yüzümün gözümün her tarafı eminim kıpkırmızı olmuştu.

Ben de onun yaptığı gibi gözlerimin altını silmeye başladım.

"Annen ile konuşmak ister misin?"

Sakinleştirici ve yatıştırıcı sesi beni biraz daha ağlatmaya iterken, Boran göğsüne çekti bu sefer beni.

Kimseyle konuşmak istemiyordum. Sadece uyumak istiyordum.

"Uyumak istiyorum..." Dedim yutkunarak. Kafasını sallayıp beni kucağına aldı. Merdivenlere yöneldi. Sadece gözlerimi kapatıp, gözlerimden yaşların akmasına izin verdim.

Normalde benim durumumda olan çoğu kız bunu duymazken, ben ise Mihrimah ananın zorbalıkları sayesinde kendimi en alt sınıfta hissediyordum. Dicle'nin önünde söylemişlerdi bu cümleyi, yoksa bunu benim önümde söyleyemezdi öyle rahatça.

Mihrimah ana ve babam dışında herkes bana, kuma kızı bile olsam, Evindar aşiretinin tek kız çocuğuyum diye saygı duyardı. Kimse önümde bunu söylemeye cesaret edemezdi.

Birileri benim yaramı, acımı, en zayıf hissettiğim konuyu Şahmaran aşiretinin önünde söylemişti. O da Mihrimah anaydı elbette ki.

Ellerimi yumruk yaparken, sırtım yumuşak bir şeye koyuldu. Gözlerimi açmadım ama. Hemen yanımda, yatağın bir yerinde çöküntü olurken Boran'ın uzadığını hissettim. Elleri ise uzun saçlarımda gezindi.

Ben ise onun saçlarımda gezinen elleri yüzünden, mayışmaya başlamıştım. Bedenimi tamamen ona döndürüp beline tutundum. Göz kapaklarımda bu sefer dudaklarını hissettim.

Yaşlı gözlerimi açtığımda, Boran'ın yüz ifadesi okunmayan yüzüne denk geldim.

"Boran..."

"Söyle bebeğim?"

Biraz daha ona döndüm. Bedenlerimiz tamamen birbirine dönüktü artık.

"Bana hiç kızgın değil misin?"

"Ne için?"

"Bugün Mizgin'in dedikleri hakkında?"

Boran yüzüme ters bir ifade ile baktı. Eski ben olsam bu bakışlardan korkardım ama biraz daha yaklaşıp, bedenine tutundum.

Yüzündeki gerginlik yavaş yavaş kaybolurken, o da bana yaklaşıp, boyun girintime koydu kafasını. Kendimi onun dudaklarında huylanır gibi bulmuştum. Ama kafamı geri çekmedim.

Sorumu da geri çekmeyecektim elbette ki. Artık bir şeylerin açığa kavuşması gerekiyordu.

Çok suskun kalmıştık.

"Sen de Mizgin gibi mi düşünüyorsun hala?"

Bu sorunun onu fazlaca sinirlendirdiğini anlamıştım ama elimde değildi. Bunu onun ağzından da duymak istiyordum. İçimi rahatlatmak için sadece.

Boran eğer Mizgin gibi düşünüyor olsaydı yanımda bu sakinlikte olmazdı. Ya da saçımı şefkatle okşuyor olmazdı.

Boran tüm hislerini en uçarı noktalarda yaşayan bir adamdı. Öfkesi de, nefreti de, şefkati de hep üst noktalardaydı. Yüzüme bakıp, gerçekten bunu merak ettiğimi anlayınca yine gerildi yüzü.

Ama bu sefer korkmadım.

"Sana yalan söylemeyeceğim yaban gülü, çünkü yalan söylersem hem seni hem de kendimi kandırmış olurum. Buraya, bu şehire gelene kadar aklımda bir sürü senaryo vardı. Ama böyle bir şeyin olma ihtimali geçmedi. Ceza evine bile düşebilirdim ama bu, şu an yaşadıklarımı, o kadar tasarlanmamış bir şey..."

Nefesimin kesildiğini hissettim. Öldürmeye bile niyetlenmişti? Gözlerimdeki korkulu bakışı incelerken, Boran bedenini bana yaklaştırdı.

"Benden korkuyor musun?"

Yüzündeki ifadeden, bundan hoşlanmadığı anlaşılıyordu. Ne diyeceğimi bilmiyordum ki. Asla da bilemeyecektim.

Boran öfkeliydi. Hem de çok öfkeli. Mizgin ve ailesine de aynı şekilde.

"Bana hak vermiyor musun Roza?"

Kafamı hayır anlamında salladım. Ona, öfkesi yüzünden kızamazdım. Benim abilerim de Boran gibi öfke doluydu.

"Sana hak veriyorum." İlk defa normal bir şekilde konuşmaya başlamıştık onunla. Yatak dışında.

Sonunda, yavaş yavaş gerçekliğe, ve durumun ciddiyetine girebilmiştik.

"Bana da kızgın olmanı anlıyorum."

Boran'ın kaşları havalandı.

"Yine başlama güzelim, sana kızgın olduğum falan yok."

Bunu net bir şekilde söylerken, oldukça net gibiydi. Oysa bu hikayede ben de vardım, beni nasıl suçlamasındı ki?

"Kafanda ne dolanıyor bilmiyorum yavrum, ama sana kızgınlığım olsa seni yanımda tutmam. Tahammül seviyem bile olmaz."

Bu kadar net bir şekilde bana bunu söylemesi beni garip hissetmişti. Gerçekten buna inanmalı mıyım diye sorguladım kendimi. Fakat vazgeçtim bu konuyu. Oysa en önemli konumuz zaten buydu.

"Boran?"

"Efendim güzelim?"

Gözlerine derin derin bakarken, dudağı yavaşça yukarı kıvrıldı.

"Biz seninle karşılaştık mı? Yani çok önce?!"

Gözlerini kaçırdı Boran bir anda. Sanki benden bir şey saklar gibi. Abimle konuşmasında da böyle bir bakış yakalamıştım onda.

Boran'ın bakışlarından anladığım kadarı ile biz daha önce karşılamıştık. Gerçi Dicle'nin düğününe illaki Boran da gelmişti ama beni hatırladığını pek zannetmiyorum.

Ki ben de hatırlamıyordum. Ama o gün, bana tanıdık gelmişti. Aynı zamanda da o da bana tanıyormuş gibi bakıyordu. Belki hatırlamıştı da.

Sonradan o nefret eden bakışları ile karşılaşmıştık.

Omzunu silkti. "Bilmiyorum..." Bunu o kadar net bir şekilde söylemişti ki. O zaman anladım, o da beni hatırlamıyordu. Oysa o gün ne kadar tanıdıkmış gibi bakmıştı.

"Roza, biraz dinlen yavrum. Çok yorgun görünüyorsun..."

Yeni farketmiştim gerçekten yorgun olduğumu. Ardından Boran beni yavaşça yatağa uzandırdı. O an bedenime bir esneme dürtüsü yayıldı.

Ardından yavaşça yanıma sokuldu. Elleri belimde iken biraz daha sarılmıştım ona.

Karnım açtı ama buna rağmen gözlerimi kapatmak zorunda hissettim. Beynimin acısı bilincimin kapanmasına neden oluyordu.

***

Gözlerimi yavaşça aralarken, yanımdaki boşluğa denk geldi gözlerim. Bir anda kaşlarım çatıldı.

Ardından yavaşça bedenimi hareket ettirmeye çabaladım. Yataktan ayrıldığımda ise yavaşça gözlerimi ovuşturdum.

Neredeydi ki Boran? Yavaşça aşağıya doğru inmeye başladım. Ardından salondaki boşluk ile afalladım. Sonra mutfağa geçtim. Orası da boştu.

Bir yere mi gitmişti? Bir anda zihnimi yollarken, babam ve abimle konuşmak istediği aklıma gelmişti. Dudaklarımı ısırdım.

Umarım bir şey olmazdı. Ama bana söz vermişti. Kavga etmeyecekti. O an kendime küfür ettim, adam agresif bir adam, seni dinler mi hiç dedi zihnim.

Zaten dinlemeyecekti de. Yavaşça koltuklara geçtim. Uzun tırnaklarımı yemeye başlarken, düşünmeye odaklanmıştım.

Telefonum olsaydı onu arardım ama yoktu. Umarım bir şey olmamıştı. Abim sanırım burayı bilmiyordu, yoksa ilk saniyeden buraya gelir, beni konağa götürürdü.

Boran bile durduramazdı onu. Bu düşünce hemen kafamdan gitti. Boran'ı kimse durduramazdı.

Öfleyerek dolaba gidip, bir şeyler yemeye niyetlenmiştim ki bir anda gelen tıkırtı sesleri ile, mutfağın penceresinden eğilip kapıya baktım.

Boran gelmişti. Elinde ise poşetler vardı. Yüzüne baktım. Herhangi bir yerinde yara izi yoktu. Ardından mutfaktan tamamen çıkıp, Boran'ı doğru yaklaştım. Poşetleri salondaki büyük, meşe masaya bırakıp bakışlarını bana çevirdi.

Yüzündeki gülümseme beni az da olsa rahatlatırken, Boran'a yaklaşıp, kendimden bile beklemeyeceğim bir şekilde sokuldum. Boran o gün Mirza aradığında, ve gittiğinde de aynısını yapmıştım.

Garip bir huy olmuştu bende bu.

"Niye kedi gibi sokuldun kızım?"

Sesi alaycıydı. Göz devirip ellerimi de beline dolarken, elini saçımda gezdirerek bir kedi gibi sevdi saçımı.

Sonunda ise ne yaptığımı anlayarak geri çekildim.

"Neredeydin Boran?" sırıttı Boran. Ardından beni koltuğunun altına alıp, bedenine sokulmamı sağladı.

"Aç mısın bebeğim?"

Sanki bunu midem duymuş gibi açlığını belli etmek ister gibi guruldadı. Kafamı evet anlamında sallamıştım. Sırıtıp, anlıma bir öpücük kondurdu.

"İki tabak alıp masaya gel." Kafamı sallarken, Boran poşetleri açmaya başladı.

Baharatlı bütün piliçlerden almıştı.

"Gülüm bıçağı da getir."

Kafamı sallayıp, dolaplardan iki tabak çıkardım. Bir de et bıçağı getirmiştim. Tavuğun kokusu tüm evi sararken, cidden fazlası ile aç olduğumu hissetmiştim. Beni oldukça iştahlandırmıştı etin kokusu.

Heyecanla, ona doğru yürürken, Boran mutluluğumu görerek sırıttı.

Heyecanla masaya oturdum. Boran eti iki parçaya ayırmıştı.

"Ben çok açım Boran, bana çok koyy..."

Bedenimi inceledi.

"İştahlı iştahlı görünüyorsun da, bedenin çok zayıf yavrum."

Dediği şey ile bedenime baktım. Kaşlarım çatılmıştı. Zayıf değildim cidden.

"Zayıf değilim ki..."

Bedenini yine süzdü.

"Kilo almalısın, çocuğumuzu taşıyamazsın bu zayıf bedenle..."

Bedenimin içinde bir kasılma hissettim. Çocuğumuz demişti.

Gözlerimi kaçırarak önümdeki yemeği yemeye başladım. Ama içimde garip bir his vardı. Tavuğu parçalayıp, ağzıma küçük lokmaları aldım.

"Utandın mı bebeğim?!"

"Hımmm?" Dedim masum bir ifade ile. Boran sırıtıp, önündeki yemeği yemeye devam etti.

Ben de yemeye başladım. Ta ki bir poşet hışırtı ile açılıp kapandı. Kafamı kaldırıp ona baktım. Poşetin içinden bir hap çıkarmıştı.

Kaşlarım çatılırken bana uzattı hapı.

"Bu ne Boran?"

Gözlerimin içine baktı.

"Ertesi gün hapı. Sorumluluklarımdan kaçmak için değil yavrum, istersen kullan istersen kullanma. Senin tercihin. Zaten eninde sonunda olacak. Ama şu an kendini hazır hissetmiyor olabilirsin."

Part II, yani bölümün devamı dört gün içinde gelecek ♥️

Continue Reading

You'll Also Like

15.8K 921 69
⚜️ WATTYS 2022 KAZANANI ⚜️ -Hükümdar Serisi- Tanrıça, evrenin parçalarından altı kadın yarattı. Onları yüce kıldı. Evreni doğumla ödüllendirdi. Yara...
731K 19.2K 72
Pars'ın tanıdığı ve içinde var olduğu, Sara'nın tanımadığı ve içinde yok olduğu bu karanlıkta ikisinin yolları kesiştiğinde, karanlık hiç bu kadar ac...
2.2M 64.5K 37
İKİ DEFA KİTAP OLAN NOBRAN MAFYA {2.BASKI} &TAM HALİ& YENİDEN WATTPAD DE🎉🎉 "Eğer hayatında çıkarların çabalarının önüne geçmişse çoktan kirlenmişsi...
623K 28.3K 20
Yasmîn, annesiyle birlikte Zemheroğlu konağında çalışmaktadır. Zemheroğlu Mardin'in en köklü aşiretidir. Yasmîn'in babası bir gece ansızın annesini...