AŞKIN PİYASASI (düzenleniyor)

Per nazendesevdigim61

505K 15.2K 938

-devam et! diye bağırdım gözlerinin içine bakarak, bir an şaşırır gibi oldu ama hemen sonra gözleri öfkeyle k... Més

bölüm-1(çömlekçi)
bölüm-2(marsis)
bölüm-3(olimpos)
bölüm-4(kader)
bölüm-5(atak)
bölüm-6(gramer)
bölüm-7(geçmiş geçememiş)
bölüm-8(nefret)
bölüm-9(çaresizlik)
bölüm-11(sabahlar)
bölüm-12(köylü kızı)
bölüm-13(çise)
bölüm-14(yenilmezler)
bölüm-15(kardeş)
bölüm-16(gidiyor gönlümün efendisi)
bölüm-17(rusya'da kayıp kızlar)
bölüm-18(akrep!)
bölüm-19(nirvanada acı)
bölüm-20(parmaklar ve senem)
bölüm-21(kayınpederin gazabı)
bölüm-22(hissetmek ve yalan)
bölüm-23(şirket ve güven)
bölüm-24(vişneli dondurma)
bölüm-25(karaoke)
bölüm-26(havuz)
bölüm-27(sülük)
bölüm-28(luneparkta cenabetler)
bölüm-29(hoşgeldin)
bölüm-30(deniz)
bölüm-31(gözyaşı)
bölüm-32(delirme kuzey)
bölüm-33(hohori)
bölüm-34(dönüm noktası)
bölüm-35(karaktersiz baba and lavuk)
bölüm-36(sen bana geç kaldın ben sana erken)
37.bölüm(kardeşlik?)
bölüm-38(psikolojik acı)
bölüm-39(ölme lütfen)
bölüm-40(özür dilerim)
bölüm-41(benden çok var)
bölüm-42(öfke ve korku)
bölüm-43(öldürmeyen acı güçlendirir)
bölüm-44(sen benimsin!!)
bölüm-45(tanışma)
bölüm-46(kayana)
bölüm-47(aynı aşk)
bölüm-48(ampul)
bölüm-49(KATİL)
bölüm-50(nefesim)
bölüm-51(hamile)
bölüm-52(berna)
bölüm-53(planlar ve ????)
finalden bir tutam=)
bölüm-54(özerklik=))
bölüm-55(tabu)
bölüm-56(ihanet)
bölüm-57(parti başlasın)
bölüm -58(hayat kırıklığı)
bölüm-59(kalp yarası)
bölüm-60(kelimeler)
«FİNAL»
final hakkında:)

bölüm-10(gerçek huzur)

10.4K 344 18
Per nazendesevdigim61

sayın okuyucular,sevgili yazarınız bütünlemeye kaldı:(evet bende şaşkınım bu zekayla nasıl geçemedim o dersleri bilmiyorum ama yapacak bişey yok çalışmaya devam...multide biricik aşkım kuzey ve onun biricik aşkı tanem var... he bide şarkı buldum bu muhasebe bizi öldürüyor hocam diye:)şarkıyla birlikte okuyun emi:):)



TANEM

Sabah kalktığımda ilk işim telefona sarılmak ve sevgilimi aramak olmuştu.telefon uzunca bir süre çalınca açmayacak diye düşünürken birden açıldı ve neyin paniğini yaptığımı anlayamadığım için sessizce kuzeyin sesini dinledin.

"efendim?" diye sordu ama cevap vermek yerine  sesini dinlemeye devam ettim.bir süre başka hiç bişey söylemedi ama sonra durumu fark ederek

"iyimisin?" diye sordu.sesindeki endişeyi duymak içime biraz olsun su serpmişti ama bu kadarla yetinemeyecek kadar endişeliydim.biraz daha durduktan sonra

"benden nefret mi ediyorsun?" diye sordum ve keskin bir şekilde nefes alışını duydum.bir süre ne cevap vereceğini düşündü ve sert bir sesle

"nerden çıktı bu" diye sordu.sesindeki keskinlik kalbime bıçak gibi saplanırken dünki bakışları gözümün önünden gitmiyordu.çatallı çıkan bir sesle

"dün sen bana öyle bakınca ben sandım ki..." devamını getirecek gücü o an için kendimde bulamamıştım.bir kaç saniye nefes alışlarını dinledim sonra

"kapının önündeyim insene" dedi.hemen "tamam" diyerek yataktan fırladım fakat içimde çok büyük bir sıkıntı vardı.kuzeyin sesi sıkıntılı çıkıyordu ve ben hiçte hoş olmayan bir ayrılık konuşması beklemeye başlamıştım bile.on dakika sonra aşağı indiğimde kapının önünde mat bordo bir juke duruyordu.şu an sevinçten kendimi yerlere atmam gerekiyordu ama şöför koltuğunda oturan kuzeyin yorgun ve uykusuz halinin görünce içimdeki endişenin büyümesinden  başka bir şey hissedemedim.sonra da kaderine razı gelmiş küçük Emrah modunda manita koltuğuna geçip hiç sesimi çıkartmadan oturdum.kuzeye bakınca içimde bir şeyler hiç olmadığı kadar canımı yakıyordu o yüzden direk yola bakmaya başladım.kuzeyde biraz beni izledikten sonra arabayı çalıştırıp sürmeye başladı.arabada motordan başka ses çıkmıyordu.benim konuşmaya gücüm yoktu,kuzeyin se derdi neydi bilmiyorum ve bu bilinmezlik beni daha fena sıkıyordu.bir süre sonra kuzeyin evine geldik ve arabayı bahçede bırakarak içeri girdik.sessiz bir yemin etmişiz gibi ne konuşuyorduk nede birbirimize dokunuyorduk.iki yabancı gibiydik şu an ve buna neyin sebep olduğunu anlamakta güçlük çekmeme rağmen Gökhan denen pislikten nefret ettim.belki hatalı olan bendim belki kuzey benden sıkılmıştı ama o an için içimdeki öfkeyi birine yöneltmem gerekiyordu ve bok sineği gibi her yerden çıkan Gökhan dan nefret etmek mantıklı gelmişti.eve ilk geldiğinde oturduğum koltuğa geçip oturdum yine ve başımı kucağımda birleştirdiğim ellerime indirerek beklemeye başladım.kuzey koltuğa oturmak yerine hemen önümdeki sehpaya oturarak birbirine kenetlediğim ellerime bakmaya başladı,ben sessizce ne yapacağını beklemeye başlamışken bir elini çenemin altına koyarak başımı yukarı kaldırdı ve gözlerini gözlerime kenetledi.ilk fark ettiğim şey gözlerinin altında hafifçe çıkmış olan şişlik oldu. Ya dünden beri uyumamıştı yada gece içmişti başka türlü insanın gözleri kan çanağına dönmezdi herhalde. gözlerimin içine baktıktan sonra yumuşak bir sesle "dün ağladın mı?" diye sordu cevabı hiç teklemeden verdim. "hayır".beklediği şey bu değilmiş gibi beni incelemeye başladı ve sonra ellerimi tutup birbirinden ayırıp kendi eline aldı.bir an bakışlarım ellerimize kayınca parmak boğumlarının  soyulup kızardığını gördüm ve endişeli olduğumu saklayamadan "ne oldu parmaklarına" diye sordum.bakışlarını yüzümden çekip kendi parmaklarını incelemeye başladı sonra da acı bir gülümsemeyle

"scirocco nun direksiyonuyla kavga ettim" dedi.ben anlamamış bir şekilde yüzüne bakarken sıkıntıyla nefesini verdi ve konuşmaya başladı.

"senden nefret etmiyorum,yapabilmeyi çok isterdim ama yapamıyorum" dedi.neden benden nefret etmek istiyordu ki? Ne olursa olsun benden nefret etmediğini duymak içimde bir yerlerde umutlarımın tekrar hayat bulmasına neden oldu.suratımda oluşmasını engelleyemediğim bir sırıtmayla 

"sevindim" dedim.bunu duyunca öfkeyle

"sevinme!" diye bağırdı.boş bulunup sesiyle birlikte geri sıçramıştım.ellerini çekip yüzüne örterek sakinleşmeye çalışırken ben  bana neden kızdığını merak ederek onu izliyordum.ellerini yüzünden çektikten sonra

"bana güveniyormusun?" diye sordu az önce parlayan o değilmiş gibi sakin bir sesle konuşmuştu.gözlerinin içine bakarak düşündüm sorusunu. Ona güveniyormuyum? Bilmiyorum ama onun yanındayken nerden geldiğini anlayamadığım bir cesaretle doluyordum,sanki ne yaparsam yapayım kimse bana dokunamazmış gibi,kimse kalbimi kıramazmış gibi hissediyordum sanırım güven buna deniliyordu.yavaşça başımı sallayarak sorusunu cevapladım.bunun üstüne yüzünde bir tebessüm oluştu ve

"ne garip bende öyle" dedi.bunu duyunca şaşkınlığıma yenik düşerek

"bana güveniyorsun yani doğru mu anladım" diyerek bilgilerimi teyit ettirdim.suratındaki gülümseme büyürken

"evet bu duruma bende şaşırıyorum ama yanındayken yenilmez hissediyorum" dedi.bunu söylediğinde beklediğim ayrılık konuşmasının yerini başka türlü beklentiler aldı.bana güvenmesinin verdiği cesaretle

"o adam kim?" diye sordum.bir anda suratında ki tebessüm dondu yerini sert bakışlar ve sıktığı çenesi aldı.yavaşça ellerini çekerek konuşmaya başladı

"mecburi bir iş ortaklığının istenmeyen elemanı" dedi.bahsettiği ortaklıktan hoşlanmadığı her halinden belli oluyordu.kalan son cesaret kırıntılarını da kullanarak

"ne zamandan beri ortakların kafana silah dayıyor?"diye olayın ayrıntılarını almaya çalıştım ama bunun yerine yüzü acıyla kasılarak beni izlemeye başladı.ne söyleyeceğini düşünür gibi bir hali vardı buda yalan söyleyeceğinin kanıtıydı.uzayıp giden sessizliğimi kapının sesi bozdu.kuzey yavaşça sehpadan kalkıp kapıya giderken bende merakla kimin geldiğini görmek için oturduğum yerde diklenmiştim.kapı açılınca Osman içeri girdi ve "abi Figen hanımın yerine aldığımız elemanın bilgilerini getirdim ayrıca ödeyeceğimiz tazminat için imzan lazım"dedi.kuzey adamı içeri buyur ederken ben duyduklarımı sindirmeye çalışıyordum.tabi ki tazminat ödemesi gerekiyordu ama bunu figeni kovmasını söylerken hiç düşünmemiştim.benim yüzümden daha ne kadar harcama yapması gerekiyordu acaba!osman beni görünce koltukların yanında dikilmeye başladı ve başıyla bana selam verdi.hiç gereksiz yere onların başına dert açmış olmanın verdiği utançla başımı yavaşça eğerek selamına karşılık verdim.kuzey elinde dosyalarla yanıma oturuken osmana da oturmasını işaret etti.osman bir an tereddüt ettikten sonra tekli koltuğa her an kalkacakmış gibi oturdu.kuzey i daha önce çalışırken hiç görmemiştim o yüzde bakışlarımı yüzüne çevirip ne yaptığına bakmaya başladım.dosyaları incelerken suratında sert ve mesafeli bir bakış vardı.tam bir patron du ki çalışanı olmayı hiç istemeyeceğiniz türden.kağıtlara imza attıktan sonra  elini açarak osmana uzattı ben ne istediğini anlamaya çalışırken Osman bunu daha öncede yaşamışçasına cebinden bir çek defteri çıkararak kuzeyin avucuna bıraktı.kuzey bir şeyler yazdıktan sonra Osman a dönerek ne kadar istiyormuş diye sordu.osman biraz sıkıntılı bir sesle

"beşyüz bin" dedi.ben şok olurken kuzeyinde pek sakin olduğu söylenemezdi ki direk "oha!" diyerek tepki gösterdi.osman sanki parayı o istiyormuş gibi mahcup bir ifadeyle "abi vermezsek senin ona asıldığını yüz vermeyincede sinirle işine son verdiğini söyleyerek dava açacakmış" dedi.ben utancımdan yerin dibine girerken kuzey yumruğunu masaya vurarak ayağa fırlayınca Osman da ayağa kalktı.

"ne yapacaksın?" diyerek kuzeye döndü.kuzey sinirini çıkarmak için çatacak yer arıyormuş gibi etrafını inceliyordu,bakışları beni bulduğunda suratındaki öfkenin sebebi olduğumu düşündüğüm için utanarak

"özür dilerim..ben..düşünemedim" diyerek kekeledim.biraz beni inceledikten sonra kalktığı yere oturdu ve sinirle nefesini seslice bırakırken çek defterini doldurmaya devam etti.sonra kopararak yaprağı osmana uzattı.osman kağıdı alıp dönecekken kuzey onu durdurdu ve

"söyle o orospuya eğer o küçük aklıyla bir daha beni tehdit etmeye kalkarsa ecdadını sikerim" dedi. Osman başıyla onaylayıp çıkarken ben yer yarılsada içine girsem diye düşünüyordum ki kapının kapanma sesiyle kendime geldim.kuzey gelip yine sehpaya oturup aynı şekilde ellerimi avuçlarının içine alarak

"yapma" dedi.o kadar salak şeyler yapmıştım ki hangisinden bahsettiğini anlayamadım o yüzden "neyi?" diye sordum kafasını bana doğru yaklaştırırken

"utanma" dedi.ama nafile. Benim yüzümden milattan önce yattığı ve ilgi duymadığı bir orospu tarafından tehdit edilmiş bu da yetmezmiş gibi durduk yere beşyüzbin liracık zarar etmişti.kuzeyle aramızda sadece santimler kaldığında

"senden daha önemli değildi inan bana" dedi.neyin öneminden bahsettiğini gerçekten anlamamıştım.figen mi para mı?oda anlamadığımı fark etmiş olacakki 

"ikiside" diyerek beni inanılmaz rahatlattı.ben duyduğum rahatlamayla derin bir nefes alırken tam dibime girdi ve bir elini elimden çekip boynuma götürdü.elinin baş parmağıyla köprücük kemiğimin üstünde dolaşırken bana yaklaşmaya devam etti.elinin değdiği yerden aşağı bir sıcaklık yayılırken yüzümün yanmaya başladığını hissettim.bir an  hareketsiz kalınca gözlerinin içine bakıp ne hissettiğini anlamaya çalıştım.gözleri kararmıştı,kendini tutmakta zorlanıyormuş gibi bir hali vardı.o an kafamda bir yerler olaya uyanmış olacak ki bende ona yaklaştım.adam dibime kadar girmiş benden bir hareket bekliyordu ve belki geri çekilmem için zaman tanıyordu ama yaptımmı hayır onun yerine bende ona yaklaşarak beklediği izni vermiş oldum. Yüzünde hafif bir tebessüm oluşurken dudaklarıma yapıştı ve ben eridim! Daha önce hiç öpüşmemiş biri olarak ne yapacağımı bilmiyordum ama hissettiğim inanılmaz arzuyla bende dudaklarımı hareket ettirdim.bir süre alt dudağımı yoğurduktan sonra nefes nefese


"ağzını aç güzelim" dedi. Benden uzaklaşmasını hiç istemediğim için hemen ağzımı açtım.ağzımı açmamla dilini içeriye sokması bir oldu.öpüşmemiz gittikçe daha sert bir hal alırken az önce köprücük kemiğimi okşayan eliyle omzumu sıkıyordu ama aldırmayacak kadar kaptırmıştı kendini. Gözlerimi kapatarak elimi saçlarına daldırdım ve  kendimi dudaklarına teslim ettim. Dili sertçe ağzıma dalıp dilimin üstünü okşarken belden aşağı kısımlarım uçuşa geçmişti ve kendimden çıktığına inanamadığım bir şekilde inledim.kendimi kuzeye bastırırken arsızca inlemeye devam ettim.kendini geri çekmeden önce alt dudağımı hafifçe ısırdı ve omzumu sıkmakta olan elini de çekerek toparlanmaya çalıştı. Saçlarındaki elim omzuna düşerken ikimizde nefes nefese kalmıştık. kendini toparladıktan sonra beni incelemeye başladı ve

"lanet olsun" diyerek yine dudaklarıma yapıştı.bu defaki o kadar uzun sürmemişti ve aklım başımdaydı.dudağımı ısırdığında bedenim çok rezil tepkiler vermişti aynı şeyi hissetmesini istediğim için dudağını ısırdım ve hafifçe inleyerek elini başıma koyup  beni kendine bastırmasıyla ödüllendirilmiş oldum. Bu defaki öpüşmemiz az önceki gibi sert değildi,daha yavaş tempoda tadını çıkarmak ister gibi öpüyordu beni. Sonunda kendi geri çektiğinde kendimi daha fazlasını ister gibi bulmuştum.elini kafamdan çekerek elimi tuttu ve arzudan boğuklaşmış sesiyle

"uyuyalım mı?" dedi.bir an sadece uyumak istediğini anlayamayıp panikle kafamı salladım.beni  gülerek

"aklın hep fesata çalışıyor he" diye azarladı.sonra beni de peşinde sürüklerken

"dün gece hiç uyumadım azcık uyuyalım" diyerek bilgilendirmeye çalıştı.biran heyecanla elim ayağım birbirine dolandı.kuzey le uyuma fikri öyle heycanlanmama sebep oluyordu ki sendeledim.elimden tuttuğu için hemen toparlanıp peşinden yürümeye başladım.üst kattaki odalardan birine geldiğimizde yavaşlayarak kapıyı açtı ve geçmem için kenara çekildi.merakla içeri girerken dikkatimi çeken ilk şey kocaman çift kişilik yatak oldu.kuzeyin odasının da salondan pek bir farkı yokru aslında.her yer beyaz döşenmişti. Kocaman yatağın karşısında duvarda monte edilmiş olan plazmadan tutun da yerdeki halıya kadar her yer bembeyazdı.ben merakla etrafı incelerken kuzey üstündeki tşörtü çıkardı.ben kaslarını incelerken eli pantolonunun düğmesine gidince panikle

"umarım çıplak yatmıyorsundur" diye cırladım.yüzünde kocaman bir gülümsemeyle

"yok ama karşında soyunmak güzel olabilir" diyerek vucüdumdaki bütün kanın yanaklarıma toplanmasına neden oldu.

"kuzey saçmalama istersen" dedim.oda suratımdaki ifadeden panik olduğumu anlamış olacak ki yatağın kenarına yürüyüp konsolun üst çekmecesini açtı ve siyah bir eşofman altı çıkardı sonra bana dönerek

"ben banyoda giyinip geliyorum sana bişey vereyim mi?" diye sordu.üstüme bi göz atarak "gerek yok ki" dedim.gerçekten gerek yoktu. Panikle evden çıktığım için altıma siyah tayt onun üstünede kayık yaka penyelerimden birini giymiştim ve aşırı rahattım.oda üstümü süzdü ve

"bence de gerek yok fatma ablanın deyimiyle iç don giyip dışarı çıkmışın" dedi.iç don mu dedi o benim taytıma?ben şaşkınlıkla ağzım açık bakakalırken arkasını dönüp odadan çıktı.peşinden sudan çıkmış balık gibi bakmaktan başka bişey yapamadım.televizyon ünitesinin altındaki raflarda bir sürü kitap vardı.yere oturarak kitapları incelemeye başladığımda kuzey içeri girdi ve yatağın sağ tarafına geçerek uzanıp üstünü örttü sonrada diğer tarafın yorganını açarak 

"gel bakalım maviş" dedi.bir kuzeye bide yatağın benim için açılmış kısmına baktım ve tıpış tıpış gidip yatağın ucuna oturdum.

"ayaktamı uyican?" diye sordu.yavaşça ona dönerek anlamsız endişeli bakışlarla suratını dikizlemeye başladım. Bir süre panik halimden kurtulup uzanmamı bekledi ama başarı olamadığımı görünce elimden tutarak yavaşça uzanmamı sağladı.şimdi o bana ben tavana bakarken ben kuzeyin yarı çıplak olduğunu düşünüyordum ama onun kafasındaki tikleler ne alemde bilmiyordum.bana yaklaşarak arkanı dön dedi. Allahım bu defa hakkaten sana geliyorum!hiç sesimi çıkarmadan dediğini yapınca bir elin arkadan dolayarak karnım üstüne koyup ben kendine çekti ve burnunu saçlarıma gömerek

"gerçek bir huzursun maviş" dedi.bu söylediği bana söylediği diğer tüm şeyleri gölgede bırakırcasına içimin kıpırdanmasına sebep olmuştu.karnımın üstünde koyduğu elinin üstüne elimi koyarak gözlerimi kapattım ve tamamen kuzey kokan örtülerin arasında gözlerimi kapattım.


bana bir süre uyku yok!o ders verilecek uleyn:)

Continua llegint

You'll Also Like

1.1M 46.6K 43
0545* Sizi "MAFYA" adlı gruba ekledi #Romantizm kategorisinde 1.Sıra✨ #3Ay kategorisinde 1.Sıra✨ #Siyah kategorisinde 1.Sıra✨ #Esir kategorisinde 1.S...
1M 36.4K 54
Elindeki kadehi ağır ağır dudaklarına götürürken hareketlerimi inceliyordu. Gitmemi istemediğini biliyordum yine de emin olmak zorundaydım. Bakışları...
Uzak'a Yakın | Texting Per Ruth

Literatura romàntica

1.2M 73.5K 48
Hale, sosyal medyada yazdığı bir yorumun hayatını bu denli değiştireceğini nereden bilebilirdi ki.
Savaş Ağa Per Berna

Literatura romàntica

3.4M 121K 68
Berdel'e kurban gitmiştim. Hiç tanımadığım, bilmediğim bir adamla evlendiriliyordum. İkiz erkek kardeşim yerine ben hayatta kalmıştım, ben yaşamıştım...