Todoroki Shoto
Saat neredeyse on olmuştu. Kışın sonlarındaydık. Baharın yaklaşmasına rağmen hava oldukça sertti. Y/N ile kayalıklardaki sohbetimizin ardından ikimizde tek kelime etmemiştik. Cidden idolünün Katsuki olması... Bakugou Katsuki benim için son seçenekti. Gerçekten beklemiyordum. Niye ki? Neden onu seçsin ki? Gerçi ben ne anlarım?
"Hey senin hiç takip ettiğin idoller yok mu?"
"Hayır."
"Müzik grubu?"
"Hayır."
"Çok şey kaçırıyorsun."
Y/N haklı. Kendimi yeminime o kadar kaptırdım ki yaşamanın ne demek olduğunu unuttum. Haklısın Y/N, kaçırdığım çok şey var. Ama son yirmi yıldır yaşamamın tek bir nedeni var.
İkimizde uzun süre konuşmamıştık. Rüzgar ve denizin sesi ile Y/N uyuya kalmış olmalıydı. Omzuma düşen kafası ile uyuya kaldığı fark etmiştim. Onun yorgun olduğunu çok iyi biliyordum. Daha yeni bir davayı bitirmiştik. Dinlememiz için 24 saat olmadan yeni bir skandal çıkmış ve uzun bir davayı elimize tutuşturmuşlardı. Mağdur onun idolüydü. Nasıl hissediyor bilmiyorum. Onu kucağıma alarak arabaya bindirmiştim. Evini daha önce ziyaret ettiğim için yolu biliyordum. Abisi bu saatte evde olmalıydı. Ondan nefret ediyordum. Yüzünü görmek istemesemde iki seçeneğim vardı. Ya Y/N'i evine bırakacak ve o kıl adamla muhabbette girmek zorunda kalacaktım. Ya da Y/N'i evime götürecektim. Her ne kadar ikincisini yapmak istesemde Y/N ne tepki verir bilemediğim için ilkini yapıcak dolayısıyla o kılın yüzünü görecektim.
(Yazar✌🏻: ikinci seçeneği istemesinin tek nedeni abinizle muhabete, temasa girmemek istemesi.)
Kırmızı ışığın yanmasıyla arabayı durdurmuştum. Yan koltukta oturan ortağıma bakarken telefonum çalmıştı. Ekrana baktığımda rehberimde kayıtlı olmayan yabancı biri beni arıyordu.
Telefonu açıp kulaklığımı taktım. Bir yandan arabayı sürerken diğer yandan telefonla konuşacaktım. Yeşil ışığın yanmasıyla aramayı yanıtlayıp ellerimle direksiyonu kavrayıp, gaza basmaya başladım.
"Oi, Dedektif Todoroki Shoto ile mi görüşüyorum?"
"Evet. Siz-"
"Katsuki. Bakugou Katsuki. AquaPink'ten..."
"Numaramı nereden aldın?"
"Mina'nın telefonunu karıştırdım."
Gözlerimi kısarken dudaklarımı ıslattım. Yutkunduktan sonra yeniden dudaklarımı araladım.
"Ne için aradınız Bakugou-san?"
"Ha? Şimdi Bakugou-san mı oldum?"
Alayca söylemişti bunu. Göz devirdiğim sırada kulaklıktan yeniden sesi gelmişti.
"Bana bak dedektif. İşine yardım edeceğim. Elimde birkaç bilgi var. Sana satabilirim."
"Satmaktan kastın ne?"
"Oi oi, sakin ol. Para anlamında değil. Paraya ihtiyacım yok. Anlaşma yapacağız."
"Ne anlaş-"
"Ah ne çok soru soruyorsun sende be! Jirou'ya acıdım şimdi... Eğer detayları bilmek istiyorsan şimdi sana atacağım adrese gel."
Y/N'ye kısa bir bakış atıp önüme döndüm.
"Şuan gelemem."
"Amma nazlı herifmişsin. Meşgulüm. İdolüm sonuçta. Üstelik gruptan kimsenin bilmesini istemiyorum. Konuşmamızı... Y/N orada mı?"
"Uyuyor. Evine bırakacaktım."
"Ona da söyleme. Şimdilik yani. Her neyse konumu atıyorum. İster gel ister gelme. Başka boş zamanım yok. Tek fırsatın var. İki saat bekleyeceğim. Sonrasında gelmemişsen ajansa geri döneceğim."
"Anladım."
"Ee, ne diyorsun dedektif Todoroki?"
Adımı bastırarak söylemişti. Hafif bir sırıtma yüzümü ele geçirirken zevkle onu yanıtladım.
"Yarım saate oradayım."
××××
Bakugou'nun attığı konuma gelmiştim. Biraz hırs yapmıştım. O yüzden Y/N'i daha sonra eve bırakacaktım. Onu şimdilik arabanın arka koltuğuna yatırırken arabayı kilitleyip önümdeki minibara ilerledim. İçeriye ilk girdiğimde etrafa bir göz gezdirdim. İçerisi çok kalabalıktı. Salon genişti ama burada Bakugou'yu bulmam biraz zor olucak. Elimi arka cebimdeki telefonuma doğru uzatmıştım ki o sırada arkamdan omzuma atılan kolla irkilmiştim. Baktığımda Bakugou elindeki içeceğini yudumluyorum. Kolunu omzuma atmıştı. Biraz rahatsız olmuştum. Gereğinden fazla yakındı.
"Dışarıda konuşacağız dedektif çocuk."
××××
Bakugou'yu arabamın önüne getirmiştim. Rüzgar sert bir şekilde eserken giydiği kısa kollu gömlek yüzünden kolları titremişti. Arabanın içinde uyuyan Y/N'e kısa bir bakış atıp arabanın kaputuna yaslanmıştı. Bende aynı şekilde yanına geçtim.
"Ne anlatacaksın." diyerek söze başladım.
"Denki'yi kim ölü buldu?"
"İhbarı Kyouka Jirou yapmış. Ceseti ilk gören kişi. Aynı zamanda ilk sorguya çektiğimiz. Ama bize sadece nasıl ceseti bulduğunu anlattı. Bir de intihar vakası olmadığına inandırmaya çalıştı."
"Cidden intihar vakası olduğunu mu düşünüyorsun?" Bakugou elindeki içki dolu kupayı kafasına dikerken ciddi ve düz ifademle onu yanıtladım.
"Her zaman bir ihtimal vardır. İstediğin kadar ihtimalleri düşür. İhtimaller sıfırlanamaz. Mutlaka gerçekleşme olasığı olabilir. Yani evet hala intihar vakası olabileceğini düşünüyorum."
Bakugou bana kısa bir bakış atıp iç çekerek önüne döndü.
"Hey bana bir iyilik et."
"Ne?"
"Ben bir idolüm değil mi? Eminim bana ceketini vermek istersin."
Titreyen kollarına baktım. Hangi aptal bu havada kısa kolla dışarı çıkar ki?
Ceketimi çıkarıp ona verdiğimde "Şimdi omzuma ört." dedi. Yanakları hafif pembeleşmişti. İçkidendir diye düşünüp istemeyerek de olsa ceketimi omzunun üzerine örttüm. Kupasını yine ağzına götürürken meraklı gözlerle onu izliyordum.
"Ha. Amma sabırsızsın. O zaman anlatayım. Kyouka ve Denki'nin sevgili olduğunu öğrenmişsindir. Uzun bir ilişkileri vardı. Bazen aptalca kavgalar ederlerdi. İkisi yan yana gelince onları izlemekten tiksinirdim. Kyouka ile JIF (Japonya İdol Festivali) te tanışmışlardı. İkiside birbirinden elektrik denilen o şeyden almışlardı. Kyouka, BlueSky denilen ufak bir yeraltı grubundaydı. Okul arkadaşlarıyla kurdukları basit bir gruptu. JIF teki ilk gösterilerinden sonra ünlenmeye başlamışlardı. Momo denilen kız. Yaoyorozu Momo-"
Momo'nun ismini duyunca ağzım açılmıştı. Gözlerim büyürken hızlıca Bakugou'nun sözünü keserek konuşmuştum.
"Model olan mı?"
"Ha? İlk defa bir şeyi bildin. Evet o. Model olduğu ve köklü ailesinden kaynaklı hızlıca yükselmişlerdi. Grubun centeri o zamanlar Shinsou'ydu. Ama yükselmelerindeki temel kaynak Momo denilen kızdı. Shinsou ve Kyouka hiç duyulmamış isimlerdi. Basit, sıradan insanlardı işte. İlk üç sene içinde neredeyse bir milyon takipçileri olmuştu. Şuan en ünlü müzik grupları arasında. İdol festivalleri ve törenlerinde hep karşılaşırız. Ben o gruptan her zaman tiksindim. Üstelik centeri Shinsou Hitoshi denilen herif, benim tabirimle ölü göz... Aptalın teki. Sahnede performansı çok iyi ama onun dışında asosyal bir çocuğa benziyordu. Nasıl İdol oldu anlayamıyorum bile. Centerleri en sevilen üyemiz Denki'yi bir anda gerilemişti. Tabi üç yıllık arada Kyouka ve Denki flörtleşmeye başlamışlardı. Sana bahsettiğim fan kitleleri varya. İkiside kabul etmiyor ama bence fanların ilişkileri üzerinde büyük etkisi olmuştu. Onların ilişkileri hakkında bir sürü teori var. Bazıları sırf ajansları adına yaptıklarına inanıyorlar. Bazıları da aynı şekilde başlayıp sonra aşık olduklarına... Yedi yıllık grubumuzun üçüncü yılında kubbede konser yapma hakkına sahip olmuştuk. Ardından her sene büyük konserler ve kubbe gösterilerimizle bir sürü ödül alıp Japonya'daki en genç ve başarılı erkek grup unvanı kazanmıştık. Resmi bir unvan değil. Hayranlar grubumuza böyle sesleniyorlar. BlueSky üçüncü yıllarından sonra Shinsou ile ünlendi. Kyouka hep arka planda kalan kişiydi. Denki yine de onu seçti. Bazı insanlar bunu anlayamıyorlar. Kyouka müzik yapmakta çok yetenekli. Şarkılarının sözleri yazmaya kadar gruptaki her işin temelini yapıyordu. Ama hep arka planda kaldı. Sahne ışığı hep Momo ve Shinsou'nun üzerindeydi. Kyouka ve Denki çıkmaya başlayınca işler değişti. O ışık bir anda Kyouka'nın üzerine vurdu. Kısa süre içinde çıktıkları haberi de ifşa olmuştu. Bunun etkiside vardı. Benim için Kyouka'ya o ışığı tutan sadece Denki'ydi. Denki sayesinde ünlendi. Benim görüşüm bu şekilde. Şimdi Kyouka'nın ne yapıcağını çok merak ediyorum."
"Kyouka'yı sevmiyor musun? BlueSky'dan hep nefret mi ettin?"
"BlueSky benim için Denki'nin katili."
Onu dikkatlice izlerken o kupasını son kez dikip içkisini tek yudumda bitirmişti. Kupayı yakınımızdaki çöp tenekesine fırlatırken koluyla ağzını sildi.
"Kyouka'yı hiç sevmedim. Ama onun tarzını seviyorum. BlueSky'in gerçek centeri benim için Kyouka Jirou. O olmasa BlueSky kısa sürede çöker. Gruplarının temeli o çünkü. Aynısı AquaPink içinde geçerli. Belli bir centerimiz yoktu. Ön planda hep Kirishima vardı. Denki bir anda grubun yüzü olmuştu. Şimdi biz onu kaybettik. Denki'nin ölümü sırf AquaPink'i değil BlueSky'ıda çökertecek."
"Ne demek istiyorsun?"
"Tch. İki saattir ne konuşuyorum!? Benim pikachum öldü. Şimdi AquaPink'in kalbinin bir odası yok oldu.(yazar:kalbimiz dört odacıktan oluşur. Bunun üzerinden AP'e gönderme yapıyor) Her an çökebiliriz. Eğer üç kişilik bir grup olamazsak hepimizin kariyeri ve Denki'nin hayalleri bitecek. Kyouka çökmeye başladığında o da elden gidicek ve BlueSky zirveden düşecek. Bizden daha hızlı hemde. Şimdi ben ve Kyouka için iki çağrı var. Ya ikimizde gruplarımızın çöküşünü izleyeceğiz ya da daha güçlü şekilde tutunmaya çalışıp hayatta kalmak için çabalayacağız."
"Bunları bana neden anlattın?"
"Asıl anlatmak istediğim bu değildi. BlueSky'in beyni Momo. Shinsou da aptal gibi görünsede sinsi biri. Başta hep onlardan şüphelendim. Ben ve Shinsou geçenlerde çok ciddi bir kavga ettik. Ama gruplarımızdaki hiçbir üye öğrenmedi. O yüzden sana kimse bilmesin dedim. Kavga nedenini söylemeyeceğim. Ama kavganın sonunda bana 'AquaPink'in mezarını kazacağım.' dedi. Beni grubumla tehdit etti. Bugün ne dediğini hatırlıyorsun değil mi? Benim onu ciddiye almamam onun ciddiye almayacağı anlamına gelmez. O an uyandım. Sinirimi senden çıkardım çünkü aklımı kaçıracak gibiydim. Ben intikam istiyorum. Şuan benim için tek şüpheli BlueSky. Kyouka Denki'yi öldürmez. Gruptan ayrılır ama Denki'yi öldürmez. Geriye benim için o ikisi kalıyor. Momo Yaoyorozu ve Shinsou Hitoshi."
Bakugou'dan gözlerimi ayırıp önüme döndüm. Dudaklarımı ıslattıp söze başladım.
"Peki ya başka gruplar? Sırf İdol değil. İki grubuda çökertmek isteyen biri bu anlattıklarını düşünüp planlayamaz mı? Ya da Denki ve Kyouka'dan intikam isteyen biriyse? Başka bir ihtimali söyleyeyim. Ya Kaminari Denki bir basamaksa? Biri kendi amaçları için ajans, menajer ya da bambaşka birini hedef aldıysa? Bir sürü olasılık ve hepsinin gerçekleşme ihtimali var. Bu yüzden bu dava çok uzun olacak. Bizi de sizi de çok yoracak."
"Ben... Hiç böyle düşünmemiştim."
"Yirmi yıldan aşkın bu mesleğin içindeyim. Benimde kendi amaçlarım var. Her türlü pisliği gördüm. Ama sana söz veriyorum bu davayı kesinlikle çözeceğim."
Son cümlemi tüm kararlılığımla, Bakugou'ya bakarak söylemiştim. O da bana bakıyordu. Gözleri parlayıp ardından yavaşça dolmaya başlamıştı. Dudakları titrerken tek bir şey söyleyebilmişti.
"Shoto-san... TEŞEKKÜR EDERİM!"
Ona en içten gülümsememle bakarken o çoktan ağlamaya başlamıştı bile. Bana onu hatırlatıyordu. Abimi...
Kollarımı yavaştan açarken bana tuhaf gözlerle bakıyordu.
"Ne yapıyorsun? Todoroki? Ben gay değilim!" (Yazar:çocuğun travması oldu amk)
Onu kollarından tutup kendime çektim. Katsuki de Toya'nın hayaletini görüyorum. O yangında ağlayan abimi şimdi karşımda yeniden görmüşüm gibi... Neden bu kadar benziyorsunuz? Ben mi kafayı yedim?
İstemsizce benim de gözlerim dolarken Katsuki'yi göğsüme yaslamıştım. Kirishima'ya bu sabah yaptığını şimdi ben ona yapıyordum. Y/N haklıymış. Annesini kaybetmiş çocuklar gibiler...
××××
Yaklaşık yarım saat boyunca Katsuki hıçkırıklar içinde göğsümde ağlamıştı. Bende sessizce ağlamıştım ve o bunu fark etmemişti. Ona baktığımda sakinleşmiş gibiydi. Onu kaputun üstüne oturttum.
"Şimdi daha iyi misin?"
Gözleri sadece yere bakıyordu. Tavrını değiştirmeden sadece başını salladı.
Şuan ne yapmalıyım hiç bilmiyorum. Katsuki'nin arkasından baktığımda
Y/N hala uyuyordu.
Sanırım onu neşelendirecek bir konu açmalıydım. Midoriya bunu yapardı.
"Gerçekten gay misin anlayamıyorum."
Sözümü bitirdiğimde tahmin ettiğim Katsuki kafasını kaldırıp bana bakmıştı. Koluyla dolan gözlerini ve ıslanmış yanaklarını silerken sinirle mırıldanmıştı.
"Ne saçmalıyorsun?"
"Ziyaretinize geldiğimizde bundan şikayet ediyordun ve Kirishima çok utanmıştı. Üstelik o ağladığında onu sarmaladın. O zaman gerçekten gaysin diye düşündüm. Kirishima'ya bakışların diğer üyelerden farklıydı. Üstelik sen o cümleleri söylerken Sero sırıtıyordu-"
"Vay piç!"
"Şimdi emin olamıyorum. Bu halini gördükten sonra sevgiye muhtaç olduğunuz için birbirinize destek olduğunuzu düşünmeye başladım."
"Eğer ağladığımı tek bir kişiye söylersen seni gebertirim!"
"Söylemeyeceğim. Söylemenin bir anlamı yok sonuçta."
Son sözümü kısık sesle söylemiştim. Katsuki mırıldanmamı duymuş "Ne?" demişti. Boşver diyerek geçiştirdim. Onun yanına geçip kabuta yaslandım. İkimizde aya bakıyorduk.
"Katsuki-san, İdol olmaktan mutlu musun?"
"Bilmiyorum. Hem neden sordun ki?"
"İdoller sevgiye muhtaçtır. Onlar sevilmezse, övülmezse İdol olmalarının bir anlamı kalmaz. Sende sevgiye muhtaçsın. Belli olmuyor ama hissediyorum. Buraya gelmeden önce senin hakkında ön yargılıydım."
"Derken?"
"Egolu pisliksin diye düşündüm kısaca."
"Direk söylüyorsun bide. İdoller hakkında hiçbir şey bilmiyorsun öyle mi? Artık buna inanmıyorum. Hem öyle birine mi benziyorum?"
"Dıştan bakınca evet."
Katsuki'nin bana yandan ters bir bakış attığını hissediyordum. Gözümü ayın üzerinden ayırmamıştım. Ay ışığı beni büyüleyen şeylerdendi.
"Bugün ajansından ayrıldığımızda Y/N'ye favori idolünü sordum ve seni söyledi. Başta neden diye düşündüm sürekli."
"Ha aptal mısın? Bunda düşünecek ne var ki?"
Gözlerimi aydan ayırıp ona baktığımda ellerini bilmiyorum anlamında gelecek şekilde havaya kaldırmıştı. Sırıtırak dudaklarını araladı.
"Kim beni sevmez ki!? Ben mükemmelim!"
Mutlu göründüğü için gülümsemiştim.
"Şimdi daha iyi anlıyorum."
(Yazar:Narukoto Narukoto)
"Yine de git grubumuzu ve beni araştır. Ayrıca madem bir ihtimal var BlueSky'i araştır."
Başımı salladım. Bu sefer konuşan oydu.
"Oi, Y/N ile sevgili misiniz?"
"Ne?!"
"Bugün Y/N'i hatırladığım zaman ona bakışların çok farklıydı. Aynı şekilde sana kafa attığım zaman o da ve onu nazikçe itmeni beklemiyordum.-"
"Y/N'i seviyorum."
"Cidden mi!?"
Katsuki'ye baktığımda kırmızı gözleri parlıyordu.
"Evet. O iyi bir ortak. Onu üzüp kaybetmeyi istemem."
Katsuki'nin gözlerindeki yıldız yavaşça sönerken bana beni öldürecek tarzda bakmaya başlamıştı. Korkunç şekilde sırıtırken tek söylediği "Öyle mi?" olmuştu.
Kafamı onaylarcasına salladığımda "Y/N'i AquaPink olarak hepimiz seviyoruz. Bizim ilk fanımızdı. Çizdiği resmi ve hediyelerini hala saklıyoruz. Yedi yıldır bizi sürekli destekledi. Onun üzülmesini istemeyiz. Beni idolü olarak seçtiğini söylediğinde çok utanmıştım. Ama çok gurur vericiydi. Hala çok gururlanıyorum. Denki sürekli mızmızlanırdı 'neden ben değil?' diye. Bil diye söylüyorum eğer onu üzersen seni gebertirim. Ciddiyim o pikachu ruhuyla sana musallat olur."
Y/N ilk fanlarındanım dedi. Ama gerçekte ilk fanlarıymış. Gözlerim arabanın arka koltuğunda uyuyan kıza bakarken "Öyle bir şey yapmam. Ve biz sadece ortağız o kadar. O bana o tarz bir şey beslemez ki? Hem neden onunla sevgili olmuyorsun? Sende onu seviyorsun değil mi?" dedim. Katsuki'ye geri döndüğümde şok olmuştu.
"Sen nereden-"
"Sana yirmi yıldır dedektiflik işinde olduğumu söyledim. İnsanların bakışlarından ne düşündüğünü anlayabilirim. Eminim o seni kabul eder. İlişkinizi gerçekten gizleyebilirsen sorun çıkmaz. Saat geç oldu. Onu evine götürmeliyim. İstersen seni ajans-" Katsuki'nin yeniden ağladığını görünce sözüm kesilmişti. Elimi ona uzattığımda hızlıca birkaç adım geri çekilmişti. Ellerini başına koymuş saçlarını çekiyordu. Gözlerinden akan yaşlar yere düşerken titrek sesiyle konuşuyordu.
"Ben onu koruyamam. Ajans bu ilişkiyi kabul etmez. Daha yanı başımdaki arkadaşımı koruyamazken..."
Katsuki'den özür dileyecekken hızlıca koşmaya başlamıştı. Onun peşinden gidecekken arabadan gelen telefon sesiyle duraksamıştım. Ne dediğimi fark ettiğimde yeniden gözlerim dolmaya başlamıştı. Diz üstü çökerken aya baktım.
"Midoriya, neden hep birilerini üzüyorum? Tam düzelttim derken... Neden sürekli yanlış şeyler söylüyorum?"
×××××××
Burada kestik🎬📹
Korkarak soruyorum bölüm nasıldı?
Umarım beğenmişsinizdir.
Teori, düşünce, istek fikir?
İlk önce şunu belirteyim mha orjin deki özgünlükleri koymamaya karar verdim. Bunun nedeni özgünlükler olduğunda orijinal mha yla çok çatışma olurdu. Mesela katsuki İdol olmazdı. Shoto dedektif olmak yerine kahraman olup abisini aradı. Gibi. O yüzden hikayede özgünlükler olmayacak.
Midoriya hala gözükmedi sizce Midoriya'nın rolü ne?
Katsuki ve Shoto'nun arası nasıl gidiyor/gidecek?
Katsuki teorisinde haklı mı?
BlueSky hakkında fikirleriniz?
İdolümüz bize aşıkmış ne hikaye ama :)
Çok uzatmıcam ama bu bölüme baya yorum bekliyorum. Dün yb atmama rağmen bugün yine attım ikisinde uzun bölümlerdi emeğimin karşılığını verirseniz en azından nasıl gittiğini sevip sevmediğinizi söyleseniz bile mutlu olurum.
İki kere kontrol ettim yazım yanlışım varsa kusura bakmayın.
Babay!