YENİDEN | TAMAMLANDI |

By yazankelebek_

3.1M 197K 53.7K

Bu sefer doğum sırasında karışan bir bebek yok. Bir kızın ailesini kaybettikten sonra kurduğu yeni ailesini o... More

1.BÖLÜM
2.BÖLÜM
3.BÖLÜM
4.BÖLÜM
5.BÖLÜM
6.BÖLÜM
7.BÖLÜM
8.BÖLÜM
9.BÖLÜM
10.BÖLÜM
11.BÖLÜM
12.BÖLÜM
13.BÖLÜM
14.BÖLÜM
15.BÖLÜM
16.BÖLÜM
17.BÖLÜM
18.BÖLÜM
19.BÖLÜM
20.BÖLÜM
21.BÖLÜM
22.BÖLÜM
23.BÖLÜM
24.BÖLÜM
25.BÖLÜM
26.BÖLÜM
27.BÖLÜM
28.BÖLÜM
29.BÖLÜM
30.BÖLÜM
31.BÖLÜM
32.BÖLÜM
33.BÖLÜM
34.BÖLÜM PART 1
34.BÖLÜM PART 2
35.BÖLÜM
36.BÖLÜM
37. BÖLÜM PART 1
37.BÖLÜM PART 2
38.BÖLÜM
39.BÖLÜM
40.BÖLÜM
41.BÖLÜM
42.BÖLÜM
43.BÖLÜM
44.BÖLÜM
FİNAL
YILBAŞI ÖZEL BÖLÜM
14 ŞUBAT ÖZEL BÖLÜM
YENİDEN
ÖZEL BÖLÜM 4
ULUHAN AİLESİ YENİ KİTAP

ÖZEL BÖLÜM 3

28.2K 1.5K 258
By yazankelebek_


Bayram şekeri tadında bir bölüm ile geldim. Hepinizi de çok özledim. Umarım herkes iyidir.

Rica etsem herkes bir şans verip Yıldız Çiçeği Mahallesi kitabımın 16 bölümünü de okuyabilir mi? Okudunuz ve beğenmediniz , bu yüzden okumayı bıraktınız tamam ama lütfen önce herkes bir şans versin. Ayliz ve Karan çifti için çok heyecanlıyım ama hevesim kursağımda kalıyor :( neyse.

Upuzun bir bölüm ile geldim.
5000 kelime.

Kuzey bebeği de bol bol okuyacaksınız.

Bölüme bir sürü yorum bırakırsanız çok sevinirim.

Hepinize iyi bayramlar ❤️

İyi okumalar ❤️



ULUHAN AİLESİ




İnsanın sorumluluğu arttığında zaman daha hızlı geçiyordu. Omuzlarımdaki yükler artmıştı ama hiçbirini külfet olarak görmüyordum. İyikilerimdi.

Yanağımı beşiğin kenarına yasladığımda huzurlu bir şekilde uyuyan oğlumu izliyordum. Gece uykumu sürekli bölse de onun huzurlu bir şekilde uyuması tüm yorgunluğumu üzerimden alıyordu.

Bir yıl beklediğimden çabuk geçmişti ve büyümüştü. İlk doğduğu zaman ki gibi küçücük değildi. Bir şeylerin farkına varmaya ve daha çok tepki vermeye başlamıştı. Bir bebek ile ne kadar çok ilgilenir iseniz sizinle o kadar iyi iletişim kurardı. Her şeyi öğreniyordu ve hayatının bir kısmı da öyle geçecekti. Ebeveynleri olarak bu zamanı verimli geçirmesi ise bizlere düşüyordu.

Küçük parmakları yastığının kenarında gezinmeye başladığında gülümseyerek beşiğin diğer ucuna kayan oyuncak tavşanını hemen yanına bıraktım. Küçük parmakları sıkıca oyuncak tavşanı kavradı. Abisi gibi oyuncak tavşanı olmadan uyumuyordu. Daha bu zamanda bir şeyleri sahiplenmeye başlamıştı.

Omuzlarımın üzerine bırakılan hırka ile başımı geriye doğru eğdiğimde yeni uyanmış olan Yamaç ile göz göze geldim.

Kuzey uyanmasın diye kısık tuttuğum sesimle "Günaydın." diye mırıldandım.

Eğilerek dağınık saçlarımın üzerine bir öpücük bıraktı ve "Günaydın." dedi.

Yanımdaki boş tabureye de kendisi oturdu ve kolunu omzuma atarak beni göğsüne çekti.

"Küçük kerata yine uyandı mı? Sesini hiç duymadım."

"Acıkmıştı, çok ağlamadı ama zor uyudu."

"Sürekli acıkıyor." dediğinde gülmek istesem de kendimi tuttum.

"Ne yapsın ki oğlum? Sadece yemek yiyip uyumak için var. Arada da bize pas veriyor işte." dediğimde güldü ve yanağımı dişlerinin arasına alarak sıkıştırdığında omzuna vurarak kendimi geri çektim.

"Rahat dur ya." dedim.

"Karımı özledim." dedi ve beni tekrardan kollarının arasına aldı.

"Sahuru hazırlamam gerek." dediğimde beni başıyla onayladı.

"Arya ve Batı da tutmak istiyordu. Onları da kaldıralım."

"Heveslerini kırmak istemiyorum ama tutamayacaklar." dedim.

"Öğlene kadar tutabilirler ya o kadar da dayanıksız değiller." dedi.

Ayağa kalktığımda onu başımı sallayarak onayladım ve elini beşiğin kenarına yasladım. "Uykuya yeni daldı, beşiği biraz daha salla. Saçlarıyla falan da oyna, yanında olduğunu hissetsin de uyanmasın." dedim. Kuzey bizim varlığımızı hissetmediği zaman ortalığı ayağa kaldıran bir bebekti. Kendisini insanların sevmesine pek izin vermiyordu. Hemen ağlamaya başlıyordu ama benim ya da babasının kucağındayken biri onu severse sorun etmiyordu.

Mutfağa giderek sahur için bir şeyler hazırlamaya başladığımda gözüm bir yandanda saatteydi. Mutfakta oldukça uyuşuk davranan bir insandım ve Kuzey'i uyutmak ile meşgul olduğum için yaylanarak bir şeyler hazırlamak gibi bir imkanım yoktu.

Daha önceden hazırlamış olduğum sigara böreklerini kızartırken bir yandan da çayı demlemiş ve kahvaltılıkları masanın üzerine yerleştirmiştim.

Sigara böreklerinin büyük bir çoğunluğu kızardığınsa ise menemenin yumurtasını kırmıştım.

Sofrayı tamamen hazırlayana kadar Yamaç da çocuklar ile birlikte mutfağa girmişti. Arya bileğindeki tokası ile saçlarını toplarken Batı ise esnemek ile meşguldü.

"Uykum var." diyerek başını Yamaç'ın koluna yasladığında gülmeden edemedim.

"Sigara böreği kızarttım ama hem de kıymalı. Yemeyecek misin?" diye sorduğumda gözlerini hızlıca açtı ve sandalyenin üzerine oturdu. Kahkaha atmamak için dudaklarımı sıkıca birbirine bastırırken Yamaç'ın da benden pek bir farkı yoktu.

Arya ise Batı'nın yanına oturmadan önce kollarını belime sararak sarıldığında saçlarının üzerine bir öpücük bıraktım.

Çayları doldurarak yerime oturduğumda gözleri yarı açık yarı kapalı bir şekilde yemek yemeye çalışan Batı'ya yardımcı olmaya başladım.

"Anne."

"Efendim anneciğim." dedim ve çayımdan bir yudum aldım.

"Şimdi ben ne zamana kadar yemek yemeyip su içmeyeceğim?" diye sorduğunda Yamaç kendini tutamayarak gülmüştü.

"Gülme baba gülme." diye söylendi Batı ve elinde sıkıca tuttuğu sigara böreğinden büyük bir ısırık aldı.

"Öğle ezanından sonra." diyerek onu yanıtladığımda başını belli belirsiz salladı.

Sigara böreklerini yemeye devam eden Arya'nın tabağına biraz daha menemen koydum. "Yumurta seni tok tutar." dedim. Batı öğlene kadar tutacak olsa da Arya tüm gün tutacaktı. Öyle istemişti.

Çocuklar hızlı bir şekilde yemeklerini yemiş ve sularını da içerek uyumak için tekrardan odalarına döndüklerinde bende masayı toparlamaya başlamıştım.

Yamaç bana yardım ederken "Çok fazla bir şey yemedin." dedi.

"Regli oldum , tutmayacağım. Sabah kahvaltı ile uğraşmayayım diye atıştırdım öyle bir şeyler."

"Anladım." diye mırıldandı ve mutfaktan çıktı.

İşlerimi bitirdiğimde Kuzey'i kontrol etmek amaçlı odasına geldiğimde uyanmış olduğunu fark ettim. Emziği ile ilgilendiği için ağlamamış olmalıydı.

Onu uyanık görmek ağlamak istememe neden olsa da kendimi tuttum. Beni görür görmez kollarını kaldırdığında "Anneciğim, neden uyandın?" diye söylendim. Uyuyalı daha iki saat olmuştu.

Onu kucağıma aldığımda küçük parmaklarını yanaklarıma yasladı. Tatlı bir şekilde yüzüme bakarken uyanmasını sorun etmedim. Başlarda her ne kadar zor olsa da geceleri uykumu alamamama alışmıştım.

Yumuşak yanağına bir öpücük bıraktığımda "Yarın hafta sonu, gidip babanı rahatsız mı etsek biraz? Ne dersin?" diye sorduğumda güldü ama ne söylediğimi anlamadığına emindim.

Kuzey'in odasından çıkarak yatak odamıza girdiğimizde Yamaç hala banyodaydı. Kucağımdaki Kuzey ile birlikte yatağın üzerine oturduğumda da onu da yatağın ortasına bıraktım. Artık normal bir şekilde oturabiliyordu.

Yamaç'ı beklerken Kuzey ile biraz konuşmuştum. Bana cevap veremese de umursamamıştım.

"Günaydın oğlum."

Babasının sesini duyar duymaz başını diğer tarafa çevirdi ve ağzındaki emziğini çıkartarak yatağın üzerine attı. Ellerini heyecanla çırptığında azıcık olan saç tutanlarını karıştırdım.

"Beni görünce bu kadar heyecanlanmadın." dedim.

Yamaç gülerek yanımıza oturdu ve Kuzey'in yanaklarına birer öpücük bıraktı.

"Tüm gün seninle, beni daha az görüyor. O yüzden heyecanlanmıştır." dedi. Onu başımla onayladığımda bileğimdeki tokanın yardımıyla gevşek bir şekilde saçlarımı toplamaya başladım.

"Baba!" diyen Kuzey ile gözlerimi devirmeden edemedim. Baba, mama ve abla kelimeleri dışında bir şey söylemiyordu. Ne kadar uğraşsam da anne demiyordu. İnatçıydı. Onun inadı ile uğraşmam da Yamaç'ın çok hoşuna gidiyordu.

"Anne desen ne olurdu?" diye söylendim.

İnatçı bir şekilde"Baba!" dedi.

Kuzey enerjik bir şekilde etrafına bakınırken ayaklarını da sallamayı ihmal etmiyordu. Bakışlarım ayaklarında takılı kalırken "Tekrar mı denesek? Belki yürür." dedim.

"Deneyelim."

Yamaç ayağa kalkarak Kuzey'i de kucağına aldığında telefonumu yatağın üzerinde bir yere zar zor sabitleyerek kamerayı açtım. İnat etmeyip bu sefer yürürse anı olarak kalmasını isterdim.

Odanın ortasına oturan Yamaç'ın biraz ilerisine oturduğumda heyecanla beklemeye başladım.

Kuzey, babasının yardımı ile ayakta dururken kendi başına adım atmaya pek niyeti yok gibi duruyordu.

Yamaç onun kahverengi saçlarının üzerine üst üste öpücükler bıraktığında gülmüştü.

"Anneye git şimdi , tamam mı?"

Kuzey başını bana doğru çevirdiğinde ona gülümsedim ve "Gel bakalım." dedim.

Parmağını ağzına sokarak kararsız bir şekilde bana baktı ve kendini geriye doğru bıraktığında babasının kucağına düşmüştü. Onun bu hareketine Yamaç ile birlikte gülmüştük.

Tembel bir bebekti.

Yamaç canını acıtmayacak şekilde Kuzey'in yanağını ısırdı ve "Tembel seni." diye kısık sesle azarladı.

Kuzey anında kaşlarını çatarken onların aralarındaki bakışmaya gülmeden edemedim.

"Kuzey hadi anneciğim." dediğimde başını bana doğru çevirdi.

Yamaç onu tekrardan ayağa kaldırdığında küçük ellerini tutmayı bırakmadı.

"Hadi anneye gidelim."

Kuzey isteksiz bir şekilde etrafa baktıktan sonra öne doğru bir adım attığında gülümsedim. Yamaç onu tutsa da sonuçta adım atmıştı. Birkaç adımı bu şekilde attıktan sonra Yamaç ellerini çekti. Kuzey hemen başını kaldırarak babasına baksa da Yamaç ona istediğini vermedi.

Düşeceği için endişelensem de dengesini sağlamıştı ve kendi başına da ayakta durabiliyordu.

"Hadi aşkım, yanıma gel." diyerek kollarımı açtığımda tüm ilgisi benim üzerimdeydi.

Adım atmayacağını düşünsem de bizi şaşırtarak öne doğru bir adım attı. Heyecanlı bir şekilde yüzüne bakarken güldü ve paytak bir şekilde bir adım daha attıktan sonra heyecanla "Hadi!" dedim.

Yamaç da benim gibi heyecanla "Hadi babacağım." dedi.

"Baba!"

"Evet,aşkım baban orada ama annene gel sen." dedim.

Elimle de onu çağırdığımda tekrardan bir adım attı. Sarsak bir şekilde adımlar atarak yanıma geldiğinde kucağıma düşmüştü.

Dolan gözlerim ile kahverengi saçlarının üzerine üst üste öpücükler bıraktım. "Aferin benim oğluma." diye mırıldandım.

Küçük parmakları sıkıca kazağımın yakasını tutarken kendini yukarı doğru kaldırarak tekrardan ayakta durdu. Yakından yüzüme bakarken mavi gözleri daha da belirgindi.

Polat amcanın da dediği gibi büyüdükçe göz rengi değişmeye başlamıştı ama Yamaç ya da Batı gibi değildi. Daha koyuydu.

Kazağımın yakasını kendince çekiştirdi ve "Mama." dedi.

"Şimdi neden yürüdüğün belli oldu." diyerek yanaklarını sıktım.

"Mama!"

Yanımıza gelen Yamaç yavaş bir şekilde parmağının ucuyla Kuzey'in burnuna vurdu. "Anneye bağırmak yok." dedi.

Yatağın üzerine oturduğumuz zaman üzerimdeki kazağı çıkardım. Yamaç ıslık çaldığında güldüm. "Ezan okundu, oruçlusun. Rahat dur." dedim.

"Ben çocukları kontrol edeyim." diyerek odadan çıktığında bende Kuzey'i emzirmeye başladım.

Emerken uyuyakaldığı için onu yatağın ortasına yatırarak bende yanına yattım. Dün gece de üç saat uyuyabilmiştim ve kendimi enerjik hissetmeme rağmen deli gibi uykum vardı.

Huzurlu bir şekilde uyuyan yüzünü izlerken saçlarımın üzerine bırakılan öpücük ile irkildim. Kuzey'i izlemeye o kadar çok dalmıştım ki odaya gelen Yamaç'ı fark edememiştim.

Kuzey'in diğer yanına uzandıktan sonra elini uzatarak saç tutamlarım ile oynamaya başladı.

"Uyu güzelliğim, çok fazla uykusuz kaldın."

•••

"Sana biraz küstüm. Neden ben uyurken yürüdün?"

"Keşke konuşabilsen böyle çok sıkıcı. Sadece yüzüme bakıyorsun ne anlayabilirim ki."

Batı ne kadar kısık sesle konuşsa da son bir yıldır uykum oldukça hafifti. En ufak bir tıkırtıya bile uyanıyordum. Gözlerimi kısık bir şekilde araladığımda üzerimdeki uyku sersemliğini atabilmek için kendime birkaç dakika tanıdım.

Batı "Günaydın!" diyerek neşeyle üzerime atladığında düşmemesi için kollarımı bedenine sardım. Saçlarının üzerine üst üste birkaç öpücük bıraktıktan sonra "Günaydın oğlum." dedim.

"Tünaydın oldu anne ya uyanmadın bir türlü." diyerek kendince söylendiğinde gülmeden edemedim.

"Saat kaç?" diye sordum.

"Üç oldu." dediğinde şaşkınlıkla ona baktım. Yaklaşık dokuz saattir uyuyordum ve Kuzey'in beni uyandırmaması ise imkansızdı.

"Kuzey acıkmadı mı?" diye sordum. Bir yandan da başımı yan çevirerek yanımda oturan küçük oğluma baktım.

"Biberonunda süt vardı, onu içti." dediğinde onu başımla onayladım.

"Orucunu açtın mı bakalım?" diye sordum.

Başını sallayarak beni onayladıktan sonra "Anne ya!" diye hayıflandı.

Parmaklarımı uzayan saçlarının arasında gezdirirken "Ne oldu?" diye sordum.

"Kuzey ben yokken yürümüş." dedi.

Gülerek yanağına bir öpücük bıraktım. "Şimdide yürür. Üzülme." dedim.

Kuzey kendini yatağa doğru attığında başını alnıma çarpmıştı. "Kuzey! Bir daha yapma öyle." dedi Batı.

Kuzey'in maalesef kötü huylarından biri de kendini geriye doğru atmasıydı. Her an bir yere ya da birine çarpabiliyordu.

Kendini kaldırmayı daha tam anlamıyla beceremediği için başını yanağıma yaslamış bir şekilde bıraktığında gülerek yattığım yerden doğruldum. Kıskanmıştı anlaşılan.

Batı kucağımda oturmaya devam ederken Kuzey'i de kolumun altına alarak "Oldu mu küçük kıskanç?" diye sordum.

Batı gülerek Kuzey'in yanağından makas aldı ve "Favori çocuk benim , boşuna kıskanma." dedi.

Gülerek Batı'nın saçlarını karıştırdım. Kuzey'e karşı büyük bir kıskançlığı yoktu. Sadece istediği bir şey olduğunda Kuzey'i bahane ederek biraz duygu sömürüsü yapıyordu.

"Yamaç ve Arya nerede?" diye sordum.

"Babam, ablama ders çalıştırıyor. Sınavı varmış pazartesi." dedi Batı.

Avuçiçimi Batı'nın yanağına yaslayarak "Sanki senin de sınavın vardı?" diye sordum.

"Her şey aklımda anneciğim." dediğinde yanağından makas aldım.

"Hadi gidip bir saatte olsa çalış, kontrol edeceğim." dediğimde itiraz etmek istese de vazgeçti. Genelde Yamaç ile daha çok tartışıyorlardı.

"Tamam tamam." diyerek kucağımdan kalktığında gitmeden önce Kuzey'in yanağına bir öpücük bırakmayı da ihmal etmedi.

Kuzey'i kucağıma aldığımda küçük parmakları hemen omuzuma yaslanmıştı. "Abi de gitti, ne yapalım?" diye sordum.

"Baba!" dediğinde gözlerimi devirdim.

"Anne burada." dedim ama inatla "Baba!" dedi.

"Erkek çocukları anneye düşkün olur derler sen niye babacı oldun ya?" diye söylendiğimde ne anladı bilmiyorum ama güldü.

Canını acıtmayacak şekilde yanağını ısırdım ve "Eşşek ya bir de gülüyor." dedim.

Küçük parmakları ile yanağıma vurduğunda sahte bir sinirle yüzüne baktım. "Hayır Kuzey." dediğimde dudaklarını bükmüştü. Tepkilerimizden az da olsa bir şeyler anlayabiliyordu.

"Seni parka mı götürsem, Hım?"

"Baba!"

"Ya sen babadan başka bir şey bilmiyor musun ya?"

Kuzey'in etrafına yastıkları dizdikten sonra hızlıca banyodaki işlerimi hallettim. Yanına döndüğümde emziği ile oynuyordu. Onu kucağıma aldığımda merakla etrafına bakındı. "Babaya gidiyoruz." dediğimde "Baba!" dedi.

"Evet baba baba." dedim.

Kuzey ile birlikte olduğum için merdivenleri dikkatli bir şekilde indim ve salona gittim. Yamaç ve Arya salonda ders çalışıyor olmalıydı.

"Anladım ama tek başıma çözemiyorum." diyen Arya ile gülümsedim. Kesinlikle benden daha çalışkandı.

"Biraz ara verelim, bakalım sonra çözebilecek misin?" diyen Yamaç'ı onaylamıştı.

"Baba!"

Kuzey babasını görür görmez tabi ki sessiz kalmamıştı.

"Oğlum."

Yamaç gülümseyerek ayağa kalktı ve ona kollarını uzatan Kuzey'i kendi kucağına aldığında bende Arya'nın yanına oturarak saçlarının üzerine kısa bir öpücük bıraktım. "Satıldık." dediğimde güldü.

"Kuzey hemen seni satıyor." dediğinde yanağından makas aldım.

"Oruç nasıl gidiyor? Acıktın mı?" diye sorduğumda başını olumsuz anlamda salladı.

"Zaten uyanalı daha üç saat oluyor. Acıkmadım da susamadım da."

Yamaç da Arya'nın diğer yanına oturduğunda Kuzey'in ilgisi Arya'nın uzun saçlarına kaymıştı.

Arya , Kuzey'in yanaklarına birer öpücük bıraktıktan sonra saçını kavramasına izin vermişti. "Çok çekme ama." dedi.

"Baba!"

"Ya sen babadan başka kelime bilmiyor musun ya!"

"Ne kızıyorsun annesi, baba demek istiyor." diyen Yamaç ile gözlerimi devirdim. "Çok konuşma sen."

Arya, Kuzey'in elindeki saç tutamlarını kurtardıktan sonra uzun saçlarını topladı. "Böyle daha iyi." diye mırıldandığında yanağından makas aldım.

"Yarın sana ve Batı'ya bayramlık almaya gidelim." dediğimde hevesle başını salladı.

"Kuzey'e yok mu?" diye sordu Yamaç ve onun kahverengi saçlarının üzerine bir öpücük bıraktı.

"Aylizler ve Yaman abiler ona tulumlar almıştı. Bayramda giydiririm. Hızlı büyüyor."

"Üçüncü çocuğumuz giyer." dediğinde yaptığı ima ile koluna vurdum. Kuzey de benim koluma vurdu ve Yamaç gülmemek için dudaklarını sıkıca birbirine bastırıyordu.

Küçük bir bebeğiniz varsa hareketlerine daha çok dikkat etmeniz gerekiyordu çünkü sizden ne görürse onu yapıyordu.

Arya ise Kuzey'in elini avuç içine alarak bir öpücük bıraktı ve "Annelere vurulmaz." dedi.

Sertçe yutkunarak yüzüne baktım. Her ne kadar sorun değil dese de babasını özlemeye devam ettiğini ve kalbinde her daim yer alacak anne eksikliğinin ona kendisini ne kadar kötü hissettirdiğinin farkındaydım. Sevildiğini ve değer gördüğünü bilsin , hissetsin diye elimden geleni yapsam da ne kadar yeterli olduğunu bilmiyordum.

Kuzey ise ona bir şeyler söylenmesinden hoşnutsuz olmuş olacak ki kendince çığlık atarak elini geri çekti ve başını babasının omzuna yasladı.

"Kuzey,Batı'yı da geçecek." dedi.

"Farkındayım ama küçük bir Batı ile başa çıktıysak Kuzey ile de başa çıkabiliriz." dediğimde güldü.

Arya ise başını koluma yasladı ve alttan bakışları ile yüzüme bakmaya başladığında başımı hafifçe öne eğerek "Ne oldu birtanem?" diye sordum.

"Pazartesi okula gideceğim ya." diyerek sustuğunda devam etmesi için başımı salladım. Kısılan sesiyle birlikte "Gitmesem?" diye sordu.

Yamaç "Sınavın vardı?" diyerek sorduğunda omuz silkmekle yetindi.

Elimi sırtına yaslayarak yavaşça sıvazlamaya başladığımda "Ne oldu Arya?" diye sordum. Bir sorunu olduğu belliydi.

Başını kolumdan çekerek ellerini masaya yasladı ve sinirle konuşmaya başladı. "Ya şimdi yan sınıftan bir çocuk var. Beni görmüş. Bizim sınıfta da arkadaşı var. Herkes okulda yani büyük çoğunluk sevgili olmaya başladı ki bence çok gereksiz bir şey. Kendisi teneffüste geliyor diyor sevgili olalım, derste arkadaşı diyor ki kabul et. Bıktım ya! İstemiyorum."

Gülmemek için dudaklarımı sıkıca birbirine bastırırken Arya'nın fark etmemesini umuyordum. Benim aksime Yamaç sinirlenmiş gibiydim.

"Kimmiş onlar? Hem sizin daha yaşınız kaç? Oyun oynayın, sevgili olmayın. Pazartesi ben okula uğrayayım bir sende gösterirsin bana."

"Ben giderim." dediğimde başını olumsuz anlamda iki yana salladı. "Ben giderim." dedi.

Uyarır bir şekilde mavi gözlerine baktığımda omuz silkti. Arya'ya karşı daha korumacıydı. Hiçbir sorunu olsun istemiyordu, üzgün olmasını da istemiyordu.

"Abla, Yamaç abi gelir hem Kuzey ile evden çıkman çok uzun sürüyor." dediğinde Kuzey çığlık atmıştı. Kendi adı söylendiğinde hep böyle yapıyordu.

Arya ise beklenmedik bu ani çığlık ile irkilmişti. Elimi omzuna koyarak sıvazlamaya başladım. "Sakin."

"Baba!"

Ellerimi Kuzey'in yanaklarına yaslayarak bana bakmasını sağladığımda "Anne, an-ne." diyerek yavaşça tekrar ettim.

"Çok zor bir şey değil, hadi tekrar et. An-ne."

Azıcık olan kaşlarını çatarak yüzüme baktıktan sonra "Baba!" dedi.

"Ben ne diyorum sen ne anlıyorsun." diye mırıldanarak ellerimi geri çektim ve ayağa kalkarak onu kucağıma aldım.

Hoşnutsuz bir şekilde mırıldansa da çenesini omzuma yasladığında gülümsedim. Beni sinirlendirmeye şimdiden bayılıyordu.

"Siz ders çalışın bende biraz bu küçük yaramaz ile ilgileneyim."

•••

Ramazanın son günleri hızlıca geçmiş ve sahur yaptığımız geceler yerini bayram sabahına bırakmıştı. Yamaç'ı bayram namazına yolculadıktan sonra Kuzey ile birlikte mutfağa girdim. Arya ve Batı uyuyordu.

Kuzey'i mutfaktaki mama sandalyesine oturttuktan sonra onun için hızlı bir şekilde püre hazırladım. Sandalyeyi yanına çekerek oturduğumda yemek yemesi için şebeklikler yapmaya başladım. Dışarıdan komik göründüğüme emindim.

Kuzey gülmeye başladığında bende kendimi tutamayarak güldüm. Masum gülüşü içimi sevinçle kaplıyordu. Yanaklarına sulu birer öpücük bıraktığımda hoşuna gitmiş olmalı ki güldü. Elini önündeki kaşığa uzattığında etrafı batırma ihtimaline karşı olarak kaşığı elime alarak kasedeki püreden biraz alarak dudaklarına yaklaştırdım. Ağzını açarak kaşığındaki püreyi yediğinde ona beceriksiz bir şekilde göz kırptım. "Afferin benim aşkıma." dediğimde ellerini birbirine çırptı. Ona aşkım dememi çok seviyordu ve bu durum bazen Yamaç'ı deli ediyordu.

Kuzey pürenin geri kalanını zorluk çıkarmadan yediğinde rahatlamıştım. Yemek yeneye başlamadan önce beyefendiyi eğlendirmemiz gerekiyordu yoksa inatçı bir şekilde yemek yemiyor, zor zor yedirdiğim püreyi de beş dakika boyunca ağzına bekletiyordu.

Biberonuna su doldurarak küçük dudaklarına yasladığımda suyunu içmişti. Batı'nın oynamasına izin verdiği birkaç oyuncak arabayı Kuzey'in önüne bıraktığımda tüm ilgisi oyuncaklardaydı.

Onun sakin oluşunu fırsat bilerek tezgahın üzerine bıraktığımda patatesleri hızlı bir şekilde soyarak dilimledim.

"Düt!" diyen Kuzey ile omzumdan geriye baktığımda oyuncaklarını yere düşürmüş olduğunu gördüm.

Oyuncaklarını ona geri vereceğim sırada kollarını kaldırdı. Kucağıma aldığımda saat daha erken olduğu için salona geçtim. Çocuklar biraz daha uyuyabilirdi.

Yere oturarak Kuzey'i de kucağımdan indirdiğimde dengesini sağlaması için ona zaman tanıdım.

Koltuğun üzerindeki emziğini gördüğümde "Bebeğim hadi getir onu." diyerek elimle işaret ettiğimde paytak adımları ile birkaç adım ilerimizdeki koltuğa giderek emziğini aldı ve kendi ağzına taktı.

Yanıma geri dönerek kendini kucağıma attığında gülerek saçlarının üzerine bir öpücük bıraktım. Başını geriye doğru eğerek koyu mavi gözleri ile yüzüme baktığında ona öpücük attım. Gülerek ağzındaki emziği çıkardı ve yere attı. "Emziği yere atmak yok." desem de yarın yine aynısını yapacağını biliyordum.

Kapının açılma sesini duyduğumda Yamaç'ın geldiğini anlamıştım. Kapanan kapı ile "Salondayız!" diye seslendiğimde benden sonra da Kuzey "Baba!" demişti. Birkaç dakika sonra Yamaç salona girdiğinde Kuzey'i ayağa kaldırarak "Babanın yanına git bakalım." dedim. Yeni yürümeye başlamıştı ve onu yürürken görmek çok güzeldi.

Dengesiz adımları ile Yamaç'ın yanına gittiğinde "Püresini yedi mi?" diye sordu. "Evet." dediğimde elindeki çikolatayı açarak Kuzey'in eline verdi.

Kuzey sevinçle çığlık attıktan sonra çikolatasını yemeye başladığında gülerek ayağa kalktım. Tam bir çikolata canavarıydı.

Yamaç'ın göğsüne başımı yaslayarak sarıldığımda kollarını belime sarmıştı. "Tekrar uyursun diye düşünmüştüm." dedi.

"Kuzey bu gece hiç uyanmadığından uykumu almıştım." dedim. Beni şaşırtarak hiç uyanmamıştı ve keşke her gece böyle uyusaydı.

"Gece uyandı ama ağlamadı biraz oyun oynadık sonra da uyudu." dediğinde çatılan kaşlarımla yüzüne baktım.

"Gece gece oyun mu oynadınız?"

"Evet , araba yarışı yaptık." dediğinde ofladım. "Alıştırma çocuğu ya!" dediğimde Kuzey pijamamın paçasını tutmuştu.

"Bir şey olmaz." diyen Yamaç'ın omzuna vurdum. "Eğer gece oyun oynamak isterse seni uyandıracağım ." dedim ve Kuzey'i kucağıma aldım.

"Uyandır, oğlumla oyun oynarım." diyerek Kuzey'in yanağına bir öpücük bıraktı. "Baba!" dedi neşeyle ve parmaklarını Yamaç'ın sakallarına yasladı.

"Erkek çocuk anneci olur derler, sen neden böylesin ya?" diye söylendiğimde Yamaç gülerek saçlarımın üzerine bir öpücük bıraktı.

"Batı anneci, Kuzey de babacı. Durumları eşitledik." dediğinde gülerek yanağına bir öpücük bıraktım.

Yamaç kulağıma "Özledim." diyerek fısıldadığında sertçe yutkundum. "Şimdi olmaz. Gece."dediğimde başını olumlu anlamda salladı.

"Gece seni rahat bırakmam." dediğinde güldüm. "Ne istersen yaparsın." dedim.

Yamaç ile birlikte biraz Kuzey ile oyun oynandıktan sonra kahvaltıyı hazırlamış ve çocukları uyandırmıştık. Kahvaltıdan sonra da mutfağı hep birlikte toplamıştık.

"Ne zaman gideceğiz?" diye sordu Batı.

"Biraz evde oturalım sonra gideceğiz." dedim. Yamaç'ın ailesi üç yıl önce tekrardan İstanbul'a taşınmıştı ve bu siteden onlara da bir ev bulmuştuk.

Bayram olduğu için bugün onlara gidecektik ve tüm gün orada olacaktık.

Batı ayağa kalkarak "Kuzey gel hadi." diyerek elini uzattığında Kuzey anlamayarak abisinin yüzüne baktı ve bu hali gülmek istememe neden oldu.

"Bebeğim daha o el tutmanın ne demek olduğunu bilmiyor ayrıca yürümeye daha yeni başladı. İki elinden de tut yavaş yürür, düşmesin." dedim. Beni başıyla onaylayarak Kuzey'in iki elini de tutarak yürümesine yardımcı oldu.

Kuzey'i tekli koltukta oturan Yamaç'ın yanına götürdüğünde "Bayram harçlığı." dedi. Kuzey'in avucunu açarak Yamaç'a uzattığında gülmek istesem de kendimi tuttum.

Yamaç gülerek Batı'nın saçlarını karıştırdıktan sonra Kuzey'i kendi kucağına aldı ve "Cüzdanımı getir, vereyim." dedi. Batı koşar adımlarla salondan çıktığında yanımda oturan Arya'yı kolumun altına alarak başını göğsüme yasladım ve kahverengi saç tutamları ile oynamaya başladım.

"Abla elbisemi giyince saçlarımı da toplayalım mı?" diye hevesle sorduğunda başımı olumlu anlamda salladım. "Toplarız birtanem." dedim.

Kuzey çığlık atarak ilgiyi kendi üzerine çektiğinde gülmeden edemedim. Kıskanç bir bebekti.

"Hem anne deme hem babanın kucağından inme sonra da kıskan, başka?" dedim.

"Mama!" dediğinde gözlerimi devirdim.

"Sadece karnın acıktığında aklına geliyorum." dediğimde Yamaç gülmüştü. Yanağında belirginleşen gamze Kuzey'in dikkatini çektiğinde küçük ellerini onun yanaklarına yaslamıştı.

"Duru , küçük çocuğa tripleniyorsun. Daha tribin ne olduğunu bilmiyor." diyen Yamaç ile omuz silkmiştim.

Arya bu halime güldüğünde tiki olduğunu bildiğim için parmaklarımı boynuna yasladım ve "Çok mu komik?" diye sorduğumda dudaklarını sıkıca birbirine bastırdı.

"Geldim!"

Batı tekli koltuğun kenarına oturduğunda cüzdanı da babasına uzatmıştı.

Yamaç cüzdanından çıkardığı iki yüz lirayı Batı'ya uzattı. "Canım babam." diyerek parayı aldığında güldüm.

Batı, Yamaç ile uğraşmaya bayılıyordu.

"Kuzey'e de para ver." dedi.

Yamaç "Onun para ile işi yok." dediğinde , Batı başını olumsuz anlamda iki yana salladı.

Yamaç gözlerini hafifçe kısarak Batı'nın yüzüne bakmaya başladığında merakla onlara bakıyordum. Yamaç bir şey fark etmiş olmalıydı.

"Kuzey'in parasını da sen alacaksın değil mi?" diye sorduğunda Batı ayağa kalkmış ve diğer koltuğa oturmuştu. "Yok." dedi. Yamaç onu umursamayarak cüzdanından üç yüz lira çıkardığında bakışları kollarımın arasındaki Arya'ya kaymıştı.

Arya ayağa kalkarak Yamaç'ın yanına gitti ve Kuzey'in izin verdiği kadarı ile ona sarıldı. "İyi bayramlar Yamaç abi." dedi ve bayram harçlığını aldı.

"Kocacığım bana bayram harçlığı yok mu?" diye sorduğumda imalı bakışlar ile yüzüme baktıktan sonra göz kırptı. "Kart senin yavrum." dedi.
Gülerek ayağa kalktım.

"Ben Kuzey'in karnını doyuracağım, siz de hazırlanında gidelim."

•••

DURU'NUN GİYDİĞİ ELBİSE



Boynumdaki kolyeyi düzeltirken bir yandan da etrafta dolaşan Kuzey'e bakıyordum. Dört beş adım attıktan sonra yere düşüyordu ama bunu sorun etmeyerek tekrardan ayağa kalkıyordu. Bileğimdeki tokayı da çıkardığımda aynaya yansıyan bedenimi süzdüm. Bu elbiseyi çok beğenerek almıştım ve giymek için kaç gündür heyecanla bekliyordum.

"Baba!"

Kuzey'in neşeli sesi ile gözlerimi devirerek arkamı döndüğümde Yamaç'da Kuzey'i kucağına almakla meşguldü. "Babam." diyerek yanağına bir öpücük bıraktı.

Kuzey eliyle beni işaret ettiğinde ona öpücük attım. Gülerek el salladığında gülmeden edemedim. Yamaç yanıma geldiğinde saçlarımın üzerine bir öpücük bıraktı. "Çok güzel olmuşsun." dedi. Elimi yanağına yaslayarak parmak uçlarımla sakallarını okşadım ve dudağının kenarına bir küçük bir öpücük bıraktım. Yamaç bu öpücükten memnun kalmamış olacak ki dudaklarımızı birleştirdiğinde yanağımda hissettiğim küçük parmaklar ile birkaç saniyenin sonunda geri çekildim.

"Kıskanç bebek." diye mırıldanarak Kuzey'in saçlarının üzerine üst üste öpücükler bıraktığımda güldü. Bunu çok seviyordu.

"Ben Batı'ya bakayım." dediğimde Yamaç gitmeden önce yanağıma bir öpücük bırakmıştı.

Batı'nın odasının açık kapısından içeri girdiğimde karşılaştığım dağınık manzara ile iç çektim. "Neyini kaybettin?" diye sorduğumda omzunun üzerinden bana bakarak "Saatimi." dedi.

"Saatin babanda. Pili bitmişti ya değiştirsin diye vermiştin." dediğimde "He doğru." diyerek açtığı çekmeceyi kapatmıştı.

Kollarımı iki yana açtığımda aramızdaki mesafeyi koşarak kapatmış ve kendini kollarımın arasına atmıştı. "İyi bayramlar anne." dediğinde saçlarının üzerine bir öpücük bıraktım. "İyi bayramlar oğlum." dedim ve odadan çıkmadan önce avucumun içerisine sıkıştırmış olduğum üç yüz lirayı Batı'ya uzattım. "Yaa, teşekkür ederim." dedi. Gülümseyerek yanağından makas aldım.

"Babamdan fazla verdin." dediğinde "Anne olmamın farkı." dedim.

"Daha bir sürü para toplayacağım bayramda. Yengem, amcam, dedem, babaannem." diyerek tek tek saydığında saçlarını karıştırdım. "Duyan da sana para vermiyoruz sanacak." dediğimde gülerek omuz silkmişti.

"Anne ben gezmeye gitmek istiyorum ama arkadaşlarımla. Tek başıma." dediğinde başımı olumsuz anlamda iki yana salladım.

"Dokuz yaşındasın Batı. Tek başına gezmeye gidecek yaşta değilsin."

"Ama anne." diyerek dudaklarını üzgünce büzsede başımı olumsuz anlamda salladım.

"Arkadaşların ile vakit geçirmek istiyorsan bize gelebilirler." desem de omuz silkmişti.

"Hep evde vakit geçiriyorum anne." diye nazlandığında yanağından makas aldım. "Fikrim değişmeyecek bebeğim, heves edip de hayal kurma." dediğimde isteksiz bir şekilde başını salladı.

•••

Başını koluma yaslayan Doğu'ya gülümseyerek baktım. "Yenge." diye mırıldandığında bir şey isteyeceğini anlamıştım. "Söyle canım." diyerek yanağından makas aldım. "Kuzey'in turuncu arabası ile oynayayım mı?" diye sordu. "Oyna tabi, sormana gerek yok." dediğimde yeleğinin ceketine sıkıştırmış olduğu parayı çıkartarak bana gösterdi.

"Batı abi benim mavi paramı aldı kırmızıyı verdi." dediğinde gülmemek için dudaklarımı sıkıca birbirine bastırdım.

"Batı." diye seslendiğimde dedesinin yanından kalkarak yanıma geldi. "Efendim anne." dedi.

"Doğu'nun parasını geri ver." dediğimde ofladı ve cebine koyduğu parayı Doğu'ya uzattı.

"Annemler ne zaman gelecek?" diyerek sabırsız bir şekilde sorduğunda saç tutamlarını okşamaya başladım. "Bir şey mi oldu? Bize de söyleyebilirsin." dediğimde başını olumlu anlamda salladı.

"Uykum geldi benim ama birazcık turuncu araba ile oynayayım." dediğinde onu başımla onayladım ve ayağa kalktım. Hala öğle uykusuna yattığı için uykusunun gelmesi normaldi. Ayağa kalktığımda Yamaç'ın bakışları bize dönmüştü. Doğu ise sıkıca elimi tutuyordu.

"Doğu'nun uykusu gelmiş." dediğimde "Ama önce turuncu araba ile oynayacağım." dediğinde gülümsemeden edemedim.

Yamaç, Kuzey'in koltuğun üzerine atmış olduğu turuncu arabayı Doğu'ya uzattı.

Doğu elimi bırakarak arabayı aldığında yanıma geri dönmeden önce de amcasına sarılmış ardından da yanağına bir öpücük bırakmıştı. Yamaç'a çok düşkündü.

"Uyuyacağım ben, iyi geceler !" dediğinde Doğu kendime engel olamayarak güldüm. Batı da gülerek Doğu'nun yanağından makas aldı ve "Gece olmadı, iyi uykular denir." dedi. "Tamam."

"Kızım bizim odada yatağın üzerinde Doğu'nun çantası var. Pijamaları içerisinde." dedi. "Tamam anne." dediğimde gülümsedi.

Anne ve baba diyebilmek benim için zor olsa da zamanla alışmıştım. Onları benimsemiştim. Ne beni ne de Asmin ablayı kendi çocuklarından kesinlikle ayırmıyorlardı. Sevgiyi de şefkati de hissettiriyorlardı. Böyle bir aileye sahip olduğum için kendimi çok şanslı hissediyordum.

"Arya nerede?" diye sordum. Salonda değildi.

"Kitap okumak için bahçeye çıktı." diyen babamı başımla onaylamıştım. Geniş bir aile olsak da Arya kalabalık ortamları pek sevmiyordu. Fırsat bulduğu an bir yerlere kaçıyordu.

Doğu ile ilk önce turuncu araba ile biraz oynamış ardından da onu uyutmuştum. Oturduğum için toplanan elbisemi düzelterek merdivenleri inerken zil çalmıştı. Asmin ablalar gelmiş olmalıydı.

Merdivenlerden inene kadar kapı annem tarafından açılmıştı. Asmin abla ve Yaman abi ile bayramlaştıktan sonra "Doğu yeni uyudu." dedim.

Asmin abla ceketini çıkartırken "Çok huzursuzluk çıkardı mı?" diye sordu. Ara sıra şirkete giderek çalışsa da eskisi gibi tam zamanlı çalışmaya başlayacaktı. Doğu sakin bir çocuk olsa da annesinin günün büyük bir çoğunluğunda yanında olmayacağını öğrendiğinde sık sık huzursuzluk çıkarmaya başlamıştı.

"Sakindi. Kuzey ile falan oynadılar biraz." dedim.

"Yamaç süprizi olduğunu söylemişti." diyen Yaman abi ile bilmem dercesine omuz silktim. Yüksek ihtimal Kuzey'in yürümeye başlamasıydı sürprizi. Birlikte salona döndüğümüzde geri kalanlarla da bayramlaşmışlardı. Arya da içeri gelmişti.

Yamaç'ın yanına oturduğumda kolunu omzuna atarak beni göğsüne yaslamıştı. Kucağındaki Kuzey'in yanağına bir öpücük bıraktıktan sonra kucağından indirdi ve "Hadi amcanın yanına git aslanım." dedi.

Asmin abla ve Yaman abi hevesle Kuzey'e bakarken gülümsedim.

Kuzey attığı yarım yamalak adımlar ile yanlarına ulaştığında Yaman abi onu kucağına almış ve yanaklarına üst üste öpücükler bırakmaya başlamıştı.

"Yürümeye mi başladın sen? Büyüdün mü o kadar?"

"Düt düt!"

Halının üzerindeki oyuncağı ilgisini çektiği için Yaman abinin kucağından inmeye çalıştığında hepimiz gülmüştük.

Evin içerisinde yankılanan zil sesiyle annem ayağa kalkmıştı. Günün ilk misafir gelmiş olmalıydı ve sonuncu olacağını da sanmıyordum.

•••

Yakamı çekiştirerek ağlayan Kuzey'in sırtını sıvazlasam da sakinleşmiyordu. "Anneciğim yok bir şey, ağlama bebeğim."

Gök gürültüsünden aşırı derecede de korkan bir bebekti. Yağmurun yağmaya başlaması ile huzursuzlaşmış, gürleyen gökyüzü ile de ağlamaya başlamıştı ve onu susturamıyordum.

Sıkıntıyla nefes alıp verdikten sonra salona geri dönmek için merdivenlerden inmeye başladım. Kalabalıktayken belki dikkati dağılırdı.

"Kuzey! Bak ne var elimde." diyen Batı ile ağlamasına rağmen abisine bakmıştı. Burnunu çektiğinde Arya'nın uzattığı peçete ile silmiştim. Hala ağlamaya devam etse de kollarını Batı'ya uzatmıştı.

"Koltuğa geç anneciğim." dediğimde itiraz etmemişti. On yaşına girmesine birkaç ay kalsa da Kuzey ağlarken fazlasıyla hareketli bir bebekti ve düşürmesinden korkuyordum. Mümkün olduğunca ayaktayken kucağına almasına izin vermiyordum.

Abisinin kucağına sinen Kuzey ile iç çektim. Umarım sakinleşirdi. Batı elindeki renkli oyuncağı çalıştırdığında renkleri yanıp sönüyor ve sırasıyla hayvan sesleri çıkarıyordu. Kuzey hayvanları öğrensin diye Yamaç almıştı.

Kuzey'in ilgisi tamamen oyuncakta olduğundan ağlaması dinmişti. Batı'nın ve Kuzey'in saçlarının üzerine birer öpücük bıraktıktan sonra ayağa kalktım. Arya yine bahçeye çıkmıştı ve yağmur yağmasına rağmen de içeri girmemişti.

Yamaç'ın bakışlarını üzerimde hissettiğimde "Arya'ya bakacağım. Bugün ortalıkta pek gözükmedi sanırım keyfi yok." dedim.

"Sen yukarıdayken içeri girdi, mutfakta. Doğu ile birlikte mutfakta bir şeyler atıştırıyorlar."

Mutfağa yaklaştığımda Doğu'nun enerjik sesi kulaklarıma ulaşmıştı.

"Afiyet olsun." dediğimde Doğu elindeki kaşığı bana uzattı. "Sende ye yenge." dedi. "Acıkmadım ben bebeğim, sen ye." dediğimde omuz silkerek kendisi yemişti.

Arya'nın saçlarının üzerine bir öpücük bıraktıktan sonra yanına oturdum. "Nasılsın ablacım?" diye sordum.

"İyiyim abla, acıktım biraz."

"Başka bir şey yok yani?" diye sorduğumda bakışlarımda yüzünde geziniyordu.

"Hayır, yok."

"Tamam ama bir şey olursa yanıma gelebilirsin."

"Uykum geldi benim ya eve mi gitsek? Ya da ben gideyim benim yüzümden erkenden kalkmayın siz." dediğinde "Uykun mu geldi? Benim bile uykum gelmedi abla." dedi Doğu.

Arya omuz silktiğinde ayağa kalktım. "Yemeğini bitir gideriz." dedim.

Salona geri döndüğümde "Bize kahve yapayım da içelim." diyen Asmin abla ile "Bize yapma abla eve gideceğiz biz." dedim.

"Biraz daha otursaydınız kızım."

"Yok baba , eve gidelim. Arya'nın uykusu varmış."

"Yukarı uyurdu kızım, Yamaç siz eve giderken taşırdı. Yavrucağın uyanmasına da gerek yok." diyen babam ile Yamaç'a baktım.

"Eve gidelim baba. Arya bugün biraz mutsuzdu zaten belki evde anlatır." dediğimde daha fazla itiraz etmemişti.

Doğu"Baba!" diyerek salona girmiş ve kendisini Yaman abinin kucağına atmıştı.

Yaman abi gülerek "Baba aşkın mı depreşti?" diye sordu. "Evet! Evet!" dedi.

Batı kucağındaki Kuzey ile ayağa kalktığında tedirgin bir şekilde onlara baksam da düşürecek gibi durmuyordu.

Herkesle vedalaşarak evimize geldiğimizde Batı bilgisayar oyunu oynayacağını söyleyerek odasına kapanmıştı. Arya da duş aldıktan sonra uyuyacağım söylemişti.

Pijamalarımı giyerek yatağın üzerinde oyun oynayan Yamaç ve Kuzey'in yanına oturdum.

Kuzey'in elime tutuşturduğu oyuncak araba ile onların konvoyuna katıldım. "Konvoy yapmadığınız kalmıştı." dediğimde Yamaç güldü.

"Karışma annesi." dediğinde "Karışırım babası." dedim ve uzanıp yanağına bir öpücük bıraktım.

"Arya'yı konuşmak için zorlama. İstediği zaman her şeyi anlatıyor zaten."

"Bir sorunu var ve bunun farkındayım. Nasıl konuşturmadan durabilirim?"

Kuzey kendi kendine oyun oynadığından dolayı Yamaç beni göğsüne doğru çekerek sarıldığında bende kollarımı ona sardım.

"Arya'yı her şeyden korumaya çalışsak da zorlu bir çocukluk geçirdi. Duygusal olarak bir sürü şey yaşadı. Eğer kendisine zaman ayırdığında ona müdahale etmeye çalışırsak aramızdaki bağ zedelenebilir. Bir şeyleri kendi içinde halletmeye çalışıyor olabilir. Artık büyüyor ve her şeyi anlatmak istemeyebilir. Ona biraz zaman tanımalıyız. Baktık hala aynı o zaman ısrar ederiz." dediğinde isteksiz bir şekilde başımı salladım.

Kuzey ile oyun oynayarak biraz oyalandıktan sonra Arya'nın yanına gitsem de uyumuştu. Üzerini örttükten sonra şakağına bir öpücük bırakarak odasından çıktım.

Batı'nın hala bilgisayar oyunu oynadığından emin olduğum için odasına gittim. Kulağındaki kulaklığı çıkardığımda "Anne ya!" diye söylendi.

"Bu kadar oynamak yeter." dediğimde "Ama Baranlarla oynuyoruz." diyerek itiraz etti.

"Yarın devam edersiniz." dediğimde "Tamam ya tamam." dedi ve oyundan çıkarak bilgisayarı kapattı.

Yatağına yattığında üzerini örterek yanına oturdum. "İyi uykular oğlum."

"İyi uykular anneciğim." dediğinde yanağına bir öpücük bıraktım.

"Bende anne." dediğinde gülerek yüzümü ona yaklaştırdım. Yanağıma bir öpücük bıraktı. Saçlarıyla birkaç dakika oynadığımda hemen uykuya dalmıştı.

Yatak odamıza döndüğümde Yamaç telefonu ile ilgileniyordu. "Kuzey uyudu mu?" diye sordum.

"Uyudu uyudu. Gece de bizim." dediğinde güldüm.

Yanına oturduğumda avuç içlerimi yanaklarına yaslamıştım. "Beni çok mu özledin?" diye sordum.

Yüzünü yüzüme yaklaştırarak alınlarımızı birleştirdiğinde "Evet." diye fısıldadı.

Ilık nefesini hissettiğimde sertçe yutkunmama engel olamamıştım . Ne kadar sene geçerse geçsin ondan hala aynı şekilde etkileniyordum. Her seferimiz ilkmiş gibi...

Dudaklarımız arasındaki mesafeyi kapattığımda öpüşüme sert bir biçimde karşılık verdi. Saniyeler sonra nefes nefese kalmış bir şekilde ayrıldığımızda elleri hemen pijama üzerimin eteklerine gitmişti. Kolay bir şekilde çıkardığında bende üzerindeki tişörtü çıkarmaya çalışmıştım ama başaramamıştım. Oturuyor olmamıza rağmen benden hala uzundu.

Yamaç gülerek üzerindeki tişörtü çıkardığında omzuna vurdum. "Gülme ya!" dedim.

Belimden tutarak beni kendine çektiğinde alnım çıplak omzuna yaslanmıştı. Parmakları sırtımda daireler çizerken "Seveyim mi sen biraz?" diye sordu.

"Sevsene beni biraz."

"Seni her zaman severim." dediğinde başımı geriye doğru eğerek yüzüne baktım. Mavi gözleri yoğun bir sevgiyle gözlerimin içerisine bakarken gülümsemeden edemedim.

Elimi yanağına yasladığımda parmak uçlarım sakallarının üzerinde geziniyordu.

"Bende seni her zaman severim." dediğimde dudaklarımız yine birleşmişti.

Kalplerimiz gibi bedenlerimizde her zaman birbirine ait olacaktı.

•••

BÖLÜM SONU

Bölümü nasıl buldunuz? Onları okumayı özlemiş misiniz?

Sizce Kuzey mi daha yaramaz olacak yoksa Batı mı?

Özel bölümler gelmeye devam edecek o yüzden Kitabı kütüphanenizden çıkarmayın lütfen.

2MİLYON'luk kocaman bir aile olmuşuz. Hepinize çok ama çok teşekkür ederim. Hepiniz iyi ki varsınız ❤️

Diğer kitaplarıma da bir şans vermenizi çok istiyorum 🙏

İnstagram ve tiktok : yazankelebek_

Arya'nın bayram elbisesi

Continue Reading

You'll Also Like

1M 71.5K 55
Çilek Alança Yıldırım mı demeliyim yoksa sen mi gerçek ismini açıklamak istersin Çilek Alança Saruhan? 17 yaşında tam bir neşe patlaması olan Çilek...
379K 21.5K 26
Topuklarımdan çıkan ses harabede yankılanırken kulağıma gelen tehlikeli bağırışla duraksadım. ''SEZA!'' Arkamı dönüp Ömer'in yüzüne baktım. Ömer'in y...
24.2K 1.3K 33
İhanetin yuva edindiği bir hayat, gerçeklerinin hançerle gezdiğini bilmeliydi. Her gerçek, büyük bir yara. Ölüm ya da yaşam, bir anlamı yok. Sol tara...
1.8M 30.7K 34
Efsan zorla evlendirilmekten kurtulmak için Mardin'den İstanbul'a kaçar. Ama yağmurdan kaçarken doluya yakalanacağını nerden bilebilirdi. İstanbul'u...