near here |taekook✔️

By miashibal

438K 46.9K 34.6K

Kuzey Kore ordusuna ajan olarak sokulan Doktor Kim Taehyung, asla yapmaması gereken bir şeyi yapmış ve aşık o... More

1
2
3
4
5
6
7
8
9
10
11
12
13
14
15
16
17
18
19
20
21
22
23
24
25
26
27
28
29
30
31
32
33
34
35
36
37
39
40
FİNAL

38

8.9K 825 2.3K
By miashibal

selamselam

HAZIR MISINIZ BU BÖLÜME
:D:D:D

...

Doktor ve Albay ikilisi, Kim Namjoon ve Jung Hoseok'un kilitli olduğu odaya ineli neredeyse yarım saat oluyordu. Daha doğrusu aynı yerde de değillerdi çünkü maruz kaldıkları muameleye dair farklı kararlar vermişti Albay. Kim Namjoon'u kolları, bacakları ve ağzı bağlı olacak şekilde küçük bir kilerde tutarken Jung Hoseok'u ise sadece yatak odasında serbest halde tutuyordu. Bulunduğu durum her ne kadar fazlasıyla rahatsız edici olsa da Hoseok panikleyip bağırma, kapılara vurma, kurtulmaya çalışma gibi hareketlere başvurmamıştı çünkü başına gelecekleri az çok tahmin ediyor gibiydi. Albay Jeon ile gerçekleştirdiği pek de kısa olmayan görüşmeler sonucunda varmıştı bu karara da.

Olay gününe döndüğünde önce uzun boylu, geniş omuzlu bir üniformalıya yakalanmış olması, ardından da Albay Jeon ile sorguya girmiş olması elbette kafasında birçok düşünceyi şekillendirmişti. Örneğin ilk başta işkenceler eşliğinde öldürüleceğine eminken şimdi ise yaşayacağına emindi. Herkes sorardı tabii şimdi, düşman ülkenin albayları tarafından bir ajan olarak esir tutuluyorken neden yaşayacağına emindi diye. Bunun cevabı apaçık ortadaydı, aşk...o sonradan tanıştığı Albay'ın gözlerindeki duygular öylesine yoğundu ki ağzından çıkan her 'Taehyung' kelimesinde parıldayışlarına şahit oluyordu. Arkadaşının güzelce sevilmesi her ne kadar Hoseok'un hoşuna gitse de bir o kadar da endişe duyuyordu.

Realist bakmak lazımdı olaylara, hayat basit bir romantizmden ibaret değildi. Yaşanan şeylerin yeriyle zamanı çok önemliydi mesela, Albay ve Doktorun ilişkisi günümüz Güney Kore'sinde yaşansa ne olurdu? Belki yine saklamak zorunda kalırlardı ancak en azından hükumeti, aşklarının siyasal boyutlarını vesaire düşünmek zorunda olmayacaklardı. Canları istediğinde ülke dışına seyahat edebilir, parklarda bahçelerde el ele tutuşup güzel zamanlar geçirebilirlerdi. Peki ya mekan aynı -günümüz Güneyi- zaman farklı olsaydı? Muhtemelen şu an Kuzey'de yaşadıklarından farklı bir şey yaşanmazdı. Yine hükumet de dahil herkesten kaçmak zorunda kalacaklar, aşklarını rahatça yaşayamayacaklardı.

Konunun özeti ise gözle görülebilir şekildeydi. Aşk aşktır, fakat aşkı aşk yapan onu nasıl yaşayabildiğindir. Kötü olaylar her zaman olacak, asıl marifet onlarla baş etmeyi bilmektir.

"Serbest bırakmayı düşünüyor musun? En azından Hoseok hyungu?"

Taehyung'un, yukarı kata çıktıkları andan itibaren Albay'a yönelik kurduğu ilk cümleydi bu. Çünkü gerçekten merak ediyordu onlara ne olacağını, zarar görecekler mi, ölecekler mi, serbest kalırlarsa ne olacak...Tüm bunları düşünmek bünyesine öylesine büyük ağırlık veriyordu ki aşık olduğu kişiyle sevgili oluşuna bile doğru düzgün sevinememişti. Son günlerde yaptığı tek şey kelimenin tam anlamıyla
yaşamaya çalışmaktı. Nefes alıp ver, ölmeyecek kadar beslen, uyumaya gayret göster ve bolca düşün. Bu kısır döngü onu yiyip bitirecekmiş gibi hissettirdiği için kafasını duvarlara vurmak istiyordu, ya da sevgilisine uzunca sarılmak.

"Taehyung."

Kendisine seslenilmesiyle başını sağa doğru çevirdi Taehyung. Sevgilisi ona en içten gözlerle bakıyordu, endişeli gibi bir hal de sezmiyor değildi ama sebebini çözememişti.

"Hm?"

Tam salonun girişindelerken duran Albay, kendisiyle birlikte onun da duraklamasına sebep olmuştu. Dışarıya derin bir nefes verip tüm bedenini sevgilisine doğru çevirdiğinde ise başı hafif öne eğilmişti yüzünü tam görebilmek için. İki elinin de avuç içini Taehyung'un yanaklarına yaslarken göz teması kurmaları hiç de gecikmemişti. Ona gerçekten anlamlı gözlerle bakıyordu, kaç saniye o şekilde durduklarından da emin değillerdi ama sanki telepati yoluyla anlamışlardı birbirlerini.

"Fazla yormuyor musun kendini?"

"Nasıl yani?" diye sordu Taehyung ona kirpiklerinin altından masum bir şekilde bakarken.

"Aylardır düşünüp durmaktan, her şeye streslenmekten, olasılık hesaplamaktan anın tadını çıkarmaktan alıkoyuyorsun kendini...Biraz dursan?"

Duyduklarına karşılık anında gözleri doldu küçük olanın, sevgilisi tabii son derece haklıydı fakat saydığı şeyleri yapıp yapmamak da elinde değildi ki. Ayrıca o böyle büyümüştü, kendini bildi bileli etrafında olup bitenler yüzünden,  önemsenmediği ailesi yüzünden, her şeye tek başına yetmiş olması yüzünden alışkanlık haline gelmişti artık düşünmek. Maddi açıdan hiçbir zaman sıkıntıya uğramasa da mentalini yoran birçok etken vardı ve bu zamana kadar hayatına herhangi bir yolla giren kimse rahatlatamamıştı onu, ta ki Albay ile tanışıncaya dek. İlk kez deneyimlemiş olduğu bu his çok yabancı olduğu için uyum sağlamakta da pek tabii zorluk çekiyordu.

"Şşş...ağlama ama, ağlaman için söylemedim ben."

Albay onu teselli etmeye çalışırken aynı zamanda da baş parmaklarıyla okşuyordu yumuşak yanaklarını, üzülmesini istemiyordu ancak bunları söylemezse işlerin daha da kötüye gideceğinden korkuyordu. Tanıştıkları günden bu yana yarım yılı yeni yeni geçmişlerdi belki ama yine de onu fazlasıyla iyi tanıdığına emindi Albay, kafasındaki kuruntuların büyüyüp sevgilisini zor psikolojik durumlara sokacağını tahmin etmek o kadar da meşakkatli bir düşünce girdabı gerektirmiyordu. Elinden ne geliyorsa yapacaktı, şerefi üzerine yemin etmişti bu adamı korumak için. Onun uğruna doğup büyüdüğü, askerliğini yaptığı vatanını bile hiçe sayacak kadar büyüktü aşkı. Bundan sonra gözü hiçbir engeli görmeyecekti.

"Ağlama güzelim..." diye usulca konuştu Albay, hemen ardından ise onu kendine doğru çekerek başını göğsüne yasladı. "Her şey güzel olacak...güven bana."

Ağlamasının şiddetini ayarlayamayacak kadar perişan ve bitik hisseden Taehyung ise çaresizce sığınmıştı aşkına, duyduğu minnettarlık öylesine büyüktü ki utanmasa bunun için bile ağlayabilirdi. Fakat yapmadı, Albay'ın kolları arasında saniyeler geçirdikçe dinmişti pınar gibi yol alan gözyaşları. Şimdi geriye sadece usul usul iç çekişler kalmıştı, hem saçları hem sırtı okşanıyor ve arada güven verici birkaç küçük öpücük konduruluyordu başına. Bu şartlar altında iyi hissetmemek mümkün değildi de zaten, belki her çıkmaza düşmüş gibi olduğunda sevdiği adama sarılsa her şey geçecekti. İlacını bulmuştu, bulmuştu fakat öylece faydalanacak değildi, karşılığı neyse fazlasıyla vermeye hazırdı.

Biraz daha öyle kaldıktan sonra bedenlerini ayırmadan sadece kafasını kaldırdı Taehyung, aralarındaki boy farkı çok olmadığından yüzleri de epey yakınlaşmıştı. Dolu dolu gözlerle bakıyordu Albay'a, Albay ise bunu düşünmenin hiç yeri ve zamanı olmadığını bilse de bu görüntüyü fazlasıyla baştan çıkarıcı buluyordu. Kahverengi iri gözler, biri tek biri çift göz kapağına sahiplik ediyordu. Onlara bakmak bile ne kadar özel olduğunu bas bas bağırırken bu adamın bu yaşına kadar sevgilisi olmaması şaşırtıcıydı. Kim Taehyung çok güzeldi, hisleri temiz, aşkı gerçekti. Ajan olup olmamasını önemsemiyordu, abisinin kendisine ve devletine suikast kurmuş olmasını şimdilik önemsemiyordu, bir kağıda Kuzey ile alakalı bilgiler yazıp onu ayakta uyutarak sınıra bırakışını önemsemiyordu.

Aşıktı işte ona, sevginin bahanesi olmazdı.

"Sakinleştin mi biraz daha?" diye sordu Albay yutkunduktan sonra, masum bakışlarının ana unsur olduğu görüntüsü hakkında düşünceleri hâlâ aynı olduğundan kendini toparlaması da zordu. Sorusuna karşılık olarak ise ufak bir baş sallaması aldı. Sevgilisinin çenesi iki köprücük kemiğinin tam ortasına yaslanmıştı ve o halde bakıyordu kendisine, hüzünle büzüşmüş pembe dudaklara bir öpücük bırakmadan içi rahat etmeyecek gibiydi. Sonuçta sevgilisiydi artık değil mi? Onu öpebilirdi, alan tanıdıkça yanaşabilirdi, yakınlaşmaları tuhaf gelmemeliydi. Ve beyninden iki saniyede geçen düşüncelerden aldığı cesaretle başını biraz öne doğru getirdi, burunları değecek kadar yaklaşmışlardı artık.

Devamının gelmesi de pek tabii uzun sürmemişti.

Kendisine yaklaşıldığını fark eden Taehyung, hemen ardından ne olacağını da anladığı için pozisyonunu bozmadan gözlerini yavaşça kapatmıştı. Dudaklarının birbirine değmesi birkaç saniyeyi alırken tekrar gözlerinin dolmasını ise engelleyememişti. Az önce fazlasıyla duygusal bir an yaşadığı için şimdiki öpüşmeleri de ona aynı şekilde duygusal geliyordu fakat durum düşündüğünden farklı bir hal almıştı çünkü bunun önceki temaslarına benzemediğinin ikisi de farkındaydı. Öylesine bir öpücük olmadığı kesindi en azından, Albay'ın dudaklarının sanki sakinleştirici ve dinlendirici bir özelliği vardı. E haliyle biraz da sarhoş edici...

Normalde küçük ve basit bir öpücükten öteye asla geçmedikleri için şimdi yaptıkları onlara ilk kez öpüşüyorlar havası veriyordu. Albay'ın ellerinden biri sevgilisinin belindeyken diğeri de yanağından ensesine doğru kayıyordu bu esnada. Başını biraz yana eğmişti böylece hem dudaklarını daha rahat hareket ettirebiliyor hem de karşısındakine konfor alanı yaratıyordu. Tabii karşısındaki de put gibi durmuyordu bu yoğun an karşısında, hemen iki kolunu da sevgilisinin omuzları üzerinden atmış ve parmaklarını onun ensesinde birleştirmişti. Bedenleri ise birbirine gayet yakın bir konumdayken Albay bununla da yetinemeyip Taehyung'un belinden kavrayıp bastırıyordu kendine.

Bu halde ne kadar süre boyunca birbirlerini sevdiklerini bilemiyorlardı fakat dümdüz hareketsiz durmaktan bacaklarının ağrıdığını hissetmişti Doktor, Albay ise sanki bu düşünceleri okumuşçasına şekillendiriyordu bir sonraki hareketlerini. Örneğin tek hamlede sevgilisini hızlıca kucağına alışı gösterilebilirdi bu duruma, hızı karşısında Taehyung bile afallamıştı. Tamamen yabancısı olduğu olaylarda tek yapması gerekenin akışına bırakmak olduğunu bildiği için de fazla düşünmeden bacaklarını sevgilisinin beline sardı. Normalde en ufak bir yükseklikten korkarken şu an biraz bile korku barındırmıyordu bünyesinde, Albay'ın dudakları onun ilacıydı.

Ne duygu dolu ne de tutkulu olarak adlandırılabilirdi öpücükleri, ikisinden de karışık duygular tattırıyordu. Tamamen sessiz olan evin içinde başta Albay'ın oturma odasına yönelen tok adımları, arka planda ise dudaklarından çıkan ıslak sesler duyuluyordu. Hemen bir alt katta odaya kilitlenmiş olan abisi ve ekip arkadaşını tamamen unutmuştu sanki Taehyung, az önce onlar için üzülüp kendini yiyorken şimdi tek düşündüğü, kollarında olduğu bu adamdı. Albay hedef odaya ulaştığında ise kendini üçlü koltuğa bıraktı, dolayısıyla Taehyung da eş zamanda kucağına yerleşmişti. İkisi de ilk defa biriyle bu tarz bir yakınlaşmaya girmesine rağmen daha profesyonel davranan taraf hiç şüphesiz Albay olmuştu.

Tabii bu görünen yüzüydü.

Her ne kadar sanki her gün bunu yapıyormuşçasına rahat hareket etse de içinde kopan fırtınaları bir o bir Tanrı biliyordu. Kucağına oturttuğu, ince belini sıkı sıkıya kavradığı ve yumuşak dudaklarının tadına baktığı bu kişiyle birlikteyken kalbinin göğüs kafesine sığmayacakmış gibi hissettirmesine alışmıştı çoktan. Kuzey'de doğup büyümüş yüksek rütbeli bir asker olarak aşktan ümidini tamamen kesmiş -yönelimi sebebiyle-, kendini işine adamış olmasına rağmen yine de gönül işleri kapısını çalmıştı. Eh, çalan kişi de reddedilemeyecek kadar güzel -hem iç hem de dış olarak- olunca içeri buyur etmemek de imkansızlaşmıştı haliyle. Bulundukları durum ne olursa olsun o an mutlu olmayı öğrenmelilerdi, ki uygulamalara başlanmıştı bile.

"Ah...nefes..."

Taehyung, iki elini de kucağında oturmuş olduğu sevgilisinin omuzlarına yaslamış ve hızlıca geri çekilmişti. Hem utancından hem de sıcak basmasından kaynaklı yanakları al al olmuştu, gözleri kısılmış, kasları güçsüzleşmiş ve dakikalardır öpüştüğü için ıslak dudakları hafifçe şişmişti. Her ne kadar o anki görüntüsünün rezilden de öte olduğunu düşünse de Albay'ın penceresinde tamamen bambaşkaydı. O, az önceki dolu dolu bakan gözlere bile tav olmuşken -ki baştan çıkarıcı bir unsur olarak bile görmezdi hiç- şimdi kucağında bu halde kendisine bakarken nasıl olur da rezil görürdü? Tam aksiydi, Kim Taehyung'un hiçbir hali rezil, çirkin, kötü ve benzeri kelimelerle tanımlanamazdı.

"Ne o? Yoruldun mu?"

Albay'ın ses tonu öylesine davetkar çıkmıştı ki Taehyung başta nasıl tepki vermesi gerektiğini bilememişti, sonrasında ise afallaması yavaş yavaş ortadan kaybolmuştu. Kaşları biraz utanç çok az da öfkeyle çatılırken ikisi de bu öfkenin saf bir sinir kaynaklı olmadığının farkındaydı.

"Öyle sıkı tutmuşsun ki öleceğim sandım nefessizlikten."

Duyduğu şeyleri yarım ağız sırıtışla dinleyen Albayın gülüşü sonlara doğru iyice büyümüştü, sevgilisinin isyanı kadar sevimli bir şey yoktu o an onun için. Bunun üzerine anlık bir kararla incecik belde duran iki elini yukarı kaldırıp yeni hedef olan yumuşak yanaklarda durdu, parmakları orayı hafifçe sıkıştırdığı için ise dudakları öne doğru büzüşmüştü. Tatlı hareketlerin, romantik jestlerin, ani aşka gelişlerin insanı değildi belki ancak gerçekten de çok seviyordu ve bu bile yeterliydi davranış biçiminin değişmesine. Sanki çocuk seviyormuş gibi bir tavırla kucağındaki sevgilisinin yanaklarını sıkıştırırken konuştu.

"Hmm? Öyle mi olmuş?"

Taehyung kaşlarını daha da çatıp tek eliyle onun eline vurdu tepkili bir edayla. "Dalga mı geçiyorsun sen benimle?" diye sordu.

Fakat sorusuna cevap almak yerine bir çift siyah gözün derin derin bakışlarına maruz kalmıştı, üstelik bir de mest olmuş gülümseme eşliğinde...Onun bu tepkilerine epey bir yabancı olduğundan dolayı ise çatılı kaşları havalanmış ve alt dudağı büzülmüştü sorgularcasına.

"Hey? Dondun mu?"

Yine ne cevap vardı ne de yüzündeki o ifade değişmişti, Taehyung'un bu duruma canı sıkılmaya başlıyordu artık. Önce başını yana doğru eğip bir elini onun gözü önünde salladı dikkatini dağıtabilmek için, aslında o an ne yaparsa yapsın boşunaymış gibi hissetmekten alamıyordu kendini çünkü bu adam resmen kilitlenmişti gözlerine. Sonra ise gerçekten çabasının bir işe yaramadığını anlayınca sinirlendi ve kollarını birbirine kavuşturduktan sonra onun kucağından kalkmak için yana doğru bir hamle yaptı. Tahmin edilmesi zor değildir ki engellenmişti bu hareketi. Az önce herhangi bir yaşam belirtisi göstermeyen Albay şimdi elini sevgilisinin bacağına koymuştu yerinden kımıldamasın diye.

"Şaka gibi! Ne diye susup duruy-"

Daha cümlesini bile tamamlayamadan dudaklarına değen dudaklar aynı zamanda nefesini de kesmişti. Neye uğradığını şaşırdığı için hiçbir tepki verememişti fakat zaten kendisinin bir şey yapmasına gerek kalmadan Albay o görevi üstlenmiş gibiydi. Bir eli onu daha rahat öpebilmek için yanağına yerleşirken kolunu ise incecik bele sarmıştı. Biraz önce konuşamayacak kadar mest olmasının sebebi tamamen kucağındaki adamdı, onun gözleri, kirpikleri, burnunun ucundaki küçük beni, kare gülümsemesi, esmer teni, belirgin çene hattı, öpülmese küsecek gibi duran tatlı dudakları...tüm bunların birleşip oluşturduğu insan nefes kesen, dil bağlayan türdendi.

Taehyung tarafında ise olay biraz daha sonradan ilerliyordu, her ne kadar sorularına cevap alamadığı için sinirli hissetse de sevgilisinin öpüşlerine ve dokunuşlarına karşı koyamamıştı. Sorular daha sonra da cevaplanabilirdi değil mi? Ama aşık olduğu kişiyle böyle bir ortamda oluşmuş fırsatı her zaman yakalayamazdı. Kalçasını biraz daha öne doğru ittirip sevgilisinin kucağına iyice yerleşirken tehlikeli bölgelere yanaştığının oldukça farkındaydı ancak geri durmayı reddetmişti. Sadece oturduğu, hareket etmediği için farklı şeyler yaşanmaz diye düşünmüyor da değildi doğrusu, hem...Albay öyle hemen sonuca ulaşmak isteyen biri gibi miydi? Taehyung'a göre hayır, ne olursa olsun sevgilisi bir centilmendi kendisine karşı. Hemen ileriye gitmek için onu acele ettirmezdi.

İnce parmaklarını onun boynuna sürte sürte ensesindeki saçlara doğru çıkarırken bir yandan da az öncekine kıyasla çok daha yoğun olan öpüşmelerine yetişmeye çalışıyordu. İkisinin ateşini de neyin körüklediği meçhuldü fakat bunu düşünmekle uğraşmıyorlardı. Belki tanıştıkları ilk günden bu yana birikmiş çekim ve tutkunun dışa vurmasıyla hareket ediyorlardı belki de sadece içlerinde bulundukları an onlara fazlasıyla çekici gelmişti, bilinmez. Tabii kesin olarak bilinen bir şey varsa o da memnuniyetti, birbirlerini öperken çıkardıkları hoşnut mırıltılar bunu kanıtlamaya yetiyordu.

Hayli yakın oluşları sebebiyle zor duruma girseler de asla dudaklarını ayırmamaları Taehyung açısından fazlasıyla romantikti ve bu sonsuza dek sürsün istiyordu. Hissettiği haz sebebiyle yerinde kıpırdanmadan edemiyor, parmaklarını kısa siyah saçların arasına geçirip çok da sert olmayacak şekilde çekiştiriyor ve yakaladığı en ufak bir boşlukta nefeslenmeye çalışıyordu. İlk defa dilini hissettiğinde ise karnına tatlı bir ağrı girmişti, bu yumuşak doku karşısında tüyleri diken diken olurken ona eşlik etmesi gerektiğini bildiği için her ne kadar acemi de olsa dilini ufak dudak boşlukları arasından gönderdi.

Öpücükleri her geçen saniye biraz daha ıslaklaşırken birbirlerinin tadına tamamen bakmış olan ikili için son noktaya gelinmek üzereydi, hatta geç bile kalınmıştı çünkü hem evin sıcaklığı hem de yaşadıkları anın sıcaklığı aynı anda bastırıyordu. Devam etmek istediğine emin olan Taehyung'un içindeki tek korku deneyimsizliğiydi, Albay ise bu özel anı burada bu şekilde mi yaşamalılar diye düşünüp duruyordu. Hoş, aralarındaki tutku ve çekim reddilemeyecek kadar güçlü olduğundan dolayı temkinli davranıp davranamayacakları bile muammaydı ancak düşünüyorlardı işte.

"Jungkook."

Diye seslendi Taehyung nefes nefeseyken, bu onun adını ilk kez dillendirişiydi. Kendisi fazla etkilenmiş durumda olduğundan dolayı ne söylediğini pek anlamasa da Albay'ın fark etmemesi imkansızdı. "Efendim?" diyebildi yalnızca, o da aynı şekilde nefes nefeseydi.

"Telefon..." diyip yutkundu Taehyung, "Telefon çalıyor iki saattir."









***

eveeet
alışmışsınızdır diye düşünüyorum benim şak diye bitirişlerime

AMA zaten smut yazmayacağım yani o yüzden bu öpücükleşme taekookun arasındaki en detaylı temastı haberiniz olsun sonra yorumlarda smut smut diye kudurmayın.

artık smut yazmıyorum kankiler...prensip meselesi

NEYSE
hadi öptüm hepinizi
Mia kaçar👩‍✈️


Continue Reading

You'll Also Like

410K 47K 40
Elit ailelerinin en güçlü soylarından gelen Taehyung Sparks ve Jungkook Solaron anlaşamıyorlardı.
1.2M 94K 66
taehyung okulundaki depoya girdikten sonra kendisini 10 yıl sonrasına ışınlanmış ve daha önce tanışmadığı, jungkook denen bir adamla evli bir şekilde...
6.4M 536K 48
Taehyung, hastalanan evcil hayvanını götürdüğü veterinere ilk görüşte aşık olur ve onun dikkatini çekebilmek için bütün yolları denemeye başlar. önem...
426K 35K 27
Melez Kaplan Taehyung, Melez Tavşan Jungkook ile sevgili olmak istiyordu Ha birde onu altında inletmeyi... [texting+düz yazı] #3 - taekook [13.08.202...