delta? oh shit. |bangtan ✔️

By yoonminlivkook

1.4M 161K 149K

Alfa Jeon Jungkook okula yeni gelen omega öğrencinin çantasına mektup koyar. Eh, en azından öyle zanneder. More

1
2
3
4
5
6
7
8
9
10
11
12
13
14
15
16
17
18
19
20
21
22
23
24
25
26
27
28
30
31
32
33
34
35-final-

29

45.3K 3.7K 3.8K
By yoonminlivkook

"Ne kadar kaldı ki?"

Yoongi, Jimin ve Jungkook üçlüsü yaklaşık yarım saattir aynı araba içerisindeyken arkada tek başına oturan Jungkook'un aynı soruyu onuncu kez sormasıyla öndeki ikili gözlerini devirmişti.

"On dakika kaldı sakin ol artık."

Yoongi mırıldanıp biraz daha gaza yüklendiğinde kimsenin olmadığı yollarda son hızla gidiyorlardı neredeyse. Yoongi önce omegasını sonra Jungkook'u almış ve yola çıkmışlardı.

Hesaba katmadıkları birkaç bir şey vardı ama.

Jungkook kızgınlıktaydı. Feromonları yoğundu ve Yoongi kendisininki dışında omegasının başka alfa feromonu almasını dert eder olmuştu. Bu kişi yakın arkadaşı ve pasif alfa olduğundan kokusu ağır olmasa bile dertti işte.

Bundan ki koku dağılsın diye camları açmıştı ama aniden 'soğuk kapat şunu' diye bağıran ikiliyle gergin bir şekilde kapatmıştı. Jungkook ise durumu anlamış ve yerinde kıvranırken gözlerini devirmişti.

"Çok meraklıyım sanki senin omegana! Getirmeseydin lan omeganı! Sen yokken ben vardım!"

Bunlar gibi beş dakika boyunca Yoongi'nin kafasını şişirip canını sıkarken Jimin ikili arasında kalmış gibi Jungkook'u sakinleştiriyor sonra yüz ifadeleri için Yoongi'ye bakıyordu. Yoongi'nin aklındaysa on üç kere Jungkook'u arabadan atmak geçmişti.

Çok garip bir ortamdaydılar.

"Dokuz dakika mı kaldı şimdi?"

İstemsizce kalçasını koltuğa daha da bastırarak dayanamaz gibi konuştuğunda Yoongi dudaklarını birbirine bastırmış, direksiyona diğer eliyle sertçe vurarak tutmuştu. Jimin ise derin bir nefesle sus dercesine arkasını döndüğünde Jungkook'un hiçbir şey anladığı yoktu.

"Havuç."

Yoongi konuştuğunda Jimin şaşkınlıkla ona dönerken Jungkook anlamsızlıkla bakmıştı. Yoongi yoldan bakışlarını saniyelik olarak omegasına döndürdüğünde gördüğü ifadeyle gülmemek için kendisini zor tuttu.

"Ne havucu? Dokuz dakika mı kaldı diyorum ben havuç ne alaka ya?" Jungkook boynunu kaşıyarak huysuzlukla konuştuğunda beklemediği bir şey oldu. 

Jimin bir an da Yoongi'nin üzerine eğildiği gibi yanağına öpücük kondurdu.

Gözleri geri yerine oturup elini dudaklarına götüren ve kafasına dışarıya çeviren arkadaşı, onun da sırıtan alfasıyla kocaman olurken dudakları aralanmıştı. "Yuh! Yuh size yuh!"

Jimin kızaran yanaklarıyla kafasını daha çok dışarıya çevirip alt dudağını sertçe ısırırken gözleri kapalı olsa bile alfasının keyifli bakışlarının arkadaşının bağırışları arasında arada üzerine döndüğünü hissediyordu.

Yapmıştı çünkü Jungkook konuştukça Yoongi geriliyordu. Nedensiz bir şekilde bu durum da Jimin'i geriyordu. Bu gerginlikten kurtulmak içinse dolgun dudaklarını alfasının yanağına bastırmaktan geri durmamıştı.

"Jungkook sus!"

Dayanamayıp araba içinde bağırdığındaysa Jungkook kınayıcı birkaç cık'lama sonucu susmuş ve arkasına yaslanmıştı. Gittikçe artan heyecanıyla yaklaştıklarını hissediyordu. Aradan geçen sessiz bir beş dakika sonrasında araba ağaçlar arasına kalan bir evin önünde durduğundaysa kalbi yerinden çıkacak gibiydi.

"Jungkook, en ufak bir tereddütün varsa geri dönebiliriz sıkıntı yok. Delta kızgınlığı ağır geçer, gerçekten ağır geçer. Okuduklarından daha fazla. Bunları kaldıramayabilirsin ve dönersek gerçekten sıkıntı olmaz. İstersen gör Taehyung'u beş dakika sonra gidelim bekleriz biz."

Yoongi yan oturup Jungkook'a bakarak konuştuğunda sesi ilk defa bu kadar anlayışlı ve sakindi. Jimin de aynı şekilde oturup alfasının bu haline bakarken dudakları büzülmüştü.

"Her şeyin farkında geldim ben buraya ama yine de teşekkür ederim. Hem bunları söylediğin hem de getirdiğin için. Kalacağım, gidin siz."

"Dikkatli ol, telefonum açık."

Arkadaşının uyarısıyla teşekkür edercesine ikisinin de omzuna koyup sıktı ve arabadan inip gitmelerini bekledi. Yoongi ve Jimin bir dakika içerisinde geldikleri yola doğru çıkıp gözden kaybolduklarına önünde durduğu iki katlı yere baktı ve sertçe yutkundu.

Dudakları arasından aldığı titrek nefesle kapının önüne geldi ve zili çaldı. Bacakları titrerken şimdi bile yoğun bir koku etrafını sarıyordu.

Taehyung'un feromonu, ilk defa bu kadar yoğun ve kendini belli ederken güzelliği karşısında bayılacak gibi hissettti.

Aniden açılan kapıyla irkilirken bakışları dağılmış koyu sarı kıvırcık saçlara, çıplak hafif terli üstüne ve üzerindeki tek parça olan siyah şorta kaydı. Siyah, kasık kısmı baya kabarık şorta.

"Şaka yapıyorsun."

Taehyung boğuk sesiyle hayıflanırcasına gözlerini devirip burnuna doluşan alfasının kokusuyla bir iki adım gerilerken kasları seğirmişti. Avcu hızlanan nefesleriyle yüzüne gidip ağız ve burun çevresini kapatırken Jungkook çatılan kaşlarıyla içeriye girip kapıyı kapattı.

"Jungkook, kendin mi geldin nasıl geldin sen buraya?"

"Geldim işte, neden sinirlisin?"

Taehyung üzerine adımlayan bedenle bir adım geriye giderken boştaki elini dur dercesine uzattı ona doğru. Bu tavırları Jungkook'un canını sıkarken içten içe kırıyordu da. Kendisini geri çekip duruyordu şimdi bile.

"Yoongi, değil mi? Dışarıda mı o da?"

Taehyung sinirlenmişti. Gerçekten sinirlenmişti ki göz rengi sarıya dönmüş nefesleri hızlanmıştı. Yoongi hala orada olsaydı Taehyung dönüştüğü gibi çıkar onu parçalardı herhalde. 

Jungkook ise bu göz rengiyle harika gözüktüğünü düşünürken üzerine birkaç adım atıp onu öpmek için kendisinden uzun bedeninin yanaklarına uzandı. Beklediği tepki ise kesinlikle itilen kolları değildi.

"Yapma, Jungkook sana zarar vermek istemiyorum yapma. Git. Git!"

Taehyung bağırarak gözlerinin parlamasını biraz daha sağladığı alfasının yüzündeki ifadeyle anında pişman olmuştu. Kırgınlık. Buydu tek kelimeyle. Jungkook ise kafa karışıklığıyla arkasını dönmüş, evin kapısını açmış ve yerinden sarsacak bir sinirle çarpıp dışarıya çıkmıştı.

Elleri anında sinir bozukluğuyla yüzünü bulurken soğuktan değil de sinirden titriyordu adete. Pasif alfa olabilirdi ama Taehyung kendisini çıtkırıldım falan mı sanıyordu? Ne diye kovuyordu? Zaten ellerini de itmişti dokunmaya çalıştığı an.

Bunlar Jungkook'u öyle bir sinirlendirdi ki sımsıkı sıktığı dişleriyle arkasını döndüğü an kapıya yumruklarını indirmeye başladı. "Aç! Aç şu kapıyı! Aç!"

Taehyung irkilirken çatılı kaşlarıyla kapıya ilerledi ve ufak bir kararsızlık sonrası açtı. Aniden içeriye giren Jungkook aynı siniriyle kapıyı kapattıktan sonra ellerini Taehyung'un omuzlarına koyduğu gibi itti onu.

"Git mi, git mi?! Ben kendim her şeyin farkında olarak buraya gelmişken sen ne hakla bana git diyorsun?! Neden önce dinlemiyorsun Taehyung?!"

Taehyung cevap veremiyordu, Jungkook onun göğsüne vurup itse bile tepki veremiyordu. Donup kalmıştı gördükleriyle.

"Pasif alfayım diye mi oluyor bunlar?! Omega ya da baskın alfa olsaydım sorun olmayacaktı değil mi?!"

Taehyung son bir itişle merdivene takılıp canını acıtacak bir şekilde geriye düştüğünde basamaklardan biri beline girmişti resmen. Dirseği de acımıştı. O an bunu anlayamayacak kadar hipnotize olmuştu ama Taehyung.

"Türün değil konu. Sana aşığım, seni önemsiyorum ve..."

"Kes artık! Korkaksın sen! Asıl sen korkaksın! Tamam mi?! Ben hazırım diyorum sana ben! Aptal mıyım sence?!"

Taehyung üzerine eğilip sinirli el hareketleri ve tavırla bakan bedenin gözlerinin en derinine bakarken sertçe yutkundu.

"Jungkook, gözlerin."

Jungkook o kadar sinirliydi ki kapı açıldığından beri gözlerinin birinin mavi birinin kırmızı olduğunu anlayamamıştı. Taehyung o yüzden kitlenip kalmıştı kendisine.

Afalladı. Tüm ifadeleri bir an da sinirden dehşete düşerken geriye adımladı. Eli anında yüzünü bulup arkasını dönerken bacakları onu daha fazla taşıyamadı ve iki diz üstü yere çöktüğü gibi zaten canını sıkan az öncenin dolup taşmışlığıyla ağlamaya başladı. Ucubeliğini görmüştü Taehyung.

"Bakma! Taehyung lütfen bakma bana, dur. Düzelir birazdan, dur! Unuttum ben, dur."

Taehyung çaresizlikle biten bağırışların ardından gelen hıçkırıklarla afallarken Jungkook'un ağlamaktan sürekli havalanan sırtıyla kalbine bir şeyler battığını hissetti. Zar zor yutkunup kendine geldi ve alfasının tam karşısına oturarak yüzüne kapalı ellerinin üzerinden yanağını tuttu.

Jungkook bu temasla daha da ağlayıp geriye kaçmaya çalışırken Taehyung ellerini bileklerinden tuttuğu gibi ayırdı ve yaşlardan ıslanan dudaklara dudaklarını bastırdı. Sakinleşsin diye yapmıştı ki işe de yaramıştı biraz. Dudakları ayrıldıktan sonra alınlarını yasladı ve burunları birbirine sürtündü.

"Jungkook, güzel alfam benim, yemin ederim çok güzel olduğun için baktım. Mucizesin Jungkook. Hem hayatın hem de benim mucizemsin. Yemin ederim gözlerinin güzelliğine baktım sadece, yanlış anlama, ağlama yalvarırım ağlama."

Herkes tarafından ucube olarak adlandırılan bu özelliği sevdiği adam tarafından mucize olarak adlandırılmıştı.

Jungkook daha da hıçkırmaya başlarken Taehyung ayaklanıp bir şekilde onu kucağına aldı. Elleri uyluk altından geçmiş diğeri belindeyken Jungkook hızla kollarını deltasının boynuna dolamış kafasını gömmüştü.

Taehyung üst kata çıkarken dudakları arasından sakinleştirici mırıltılar çıkartıyor yaydığı kokusuyla alfasını rahatlatıyordu. Kızgınlığı garip bir şekilde şimdi bile biraz rahatlatırken nefesleri de hızlıydı boynundaki alfayla. Ağlaması sakinleşiyordu Jungkook'un.

Kendi odası karşısındaki misafir odasına girdi ve temiz nevresimlerin üzerine alfasını bıraktı. Jungkook sırtını ona dönerek cenin pozisyonunu alırken kafasını yastığa gömdü. Taehyung tam arkasına yatıp alt kısımlarının temas etmemesine özen göstererek saçlarını okşamaya başladı.

İkisi de kızgınlıktaydı ve böyle bir pozisyon belki de çok tehlikeliydi ama öyle bir şey düşünecek durumlarda değildi ikisi de.

"Alfam benim. Güzeller güzelim. Ağlama Jungkook, yalvarırım. Bu konuda da canını yaktılar değil mi? Güzelliğini görmeyip kızdılar gözlerin için bile. Yemin ederim çok güzelsin. Gözlerinin o hali çok güzel saklanma benden."

Jungkook derin iç çekişlerle sırtını biraz daha Taehyung'un göğsüne itip sıcaklığına sığınırken söylediklerinin etkisiyle rahatlıyordu.

"Taehyung.. Öyle mi düşünüyorsun, güzel mi gerçekten?"

Aradan geçen birkaç dakika içinde duran ağlaması ve saçlarındaki ellerle cızırtılı bir şekilde mırıldandığında Taehyung heyecanla dudaklarını yaladı, güzel kokulu yumuşak saçlara derin bir öpücük bıraktı.

"Evet, evet bebeğim. Senin gibi, parçaların da çok güzel."

Jungkook'un karnı üzerindeki elini biraz daha sarıp deltası öpücüklerine devam ederken daha iyi hissediyordu ikisi de. Uykuları da geliyordu. Çok değil yarım saat içinde de birbirlerinin sıcaklıklarıyla uykuya daldılar.

-

"Ah..."

Taehyung uykusunda hissettikleriyle inlemelerini gelip giden bilinciyle havaya dökerken yerinde kıvranıyordu. Yanıyordu. Aleti yanıyordu resmen.

Bunun sebebi ise ondan daha önce uyanıp dimdik duran aletini gördüğü gibi dayanamadan dudakları arasına kabul eden Jungkook'tu.

Jungkook bir sıcakla uyanmış, kaşık pozisyonlarından dolayı Taehyung'un sert aletini tam kalça arasında hissetmişti. Bu içini daha da kıpır kıpır yaparken kolları arasından kurtulup oturur hale geldi ve sıcaktan tişörtünü ve pantolonunu fırlatıp attı.

Bakışları üstü yapılı ve çıplak, altındaki şortu havalanmış deltasını süzerken dayanamamıştı. Elini koyup okşamıştı ilk önce. Büyüktü ve iç çamaşırı yoktu. Taehyung'un kaşları hafiften çatılsa bile tepki vermemesinden cesaretle hemen iki diz üstü ayırdığı bacakları arasına girmişti. 

Şorttan çıkardığı sıcak aleti sıcak dudakları arasına kabul ettiğinde asıl alev o zaman başlamıştı. Taehyung'un inlemeleri, kendisinin daha da ihtiyaçla kaşınıp duran kalçası ve sızlayan aleti.

Taehyung sonunda gözlerini araladığında çıplak üstüyle aletini ağzına alıp yalayan ve koca gözleri tam gözlerinin içindeyken kalçası havada sallanan alfasıyla karşılaştı.

"Siktir."

İnleyip kollarından destek alarak dik hale geldiğinde Jungkook hiç istifini bozmamıştı. Sıcacık ağzında kendini ağırlamaya devam ediyordu. Taehyung çekilmek istese bile başaramıyordu.

"Jungkook, fena, ah! Olacak. Çok fena-mmh."

Jungkook ise inatla daha da almıştı Taehyung'u ağzına ve ucu büyüklüğüne rağmen boğazına değer gibi olmuştu. Taehyung geriye düşen kafasıyla sertçe inlerken dayanamamış ve rengi sarıya dönen gözleriyle büyük ellerini siyah saçlara dolayıp daha da bastırmaya başlamıştı.

Taehyung ne kadar kendini tutmaya çalışsa bile kızgınlığının etkisiyle sert olacaktı. İkisi de biliyordu bunu.

Jungkook yalamaya devam ederken Taehyung'un birazcık bile sona yaklaşmamasının etkisiyle nefeslenmek için geri çekildi. Geç boşalacaktı, biliyordu bunu. Dudaklarıyla ucu arasından salyadan ince bir köprü oluşurken bu köprüyü çenesini kavradığı gibi iki diz üstü hale getirip dudaklarına yapışan Taehyung bozmuştu.

Hızlı, hoyrat ve derin öpüşmelerinde dilleri arkası kesilmez bir şekilde birbirine dolanırken Taehyung dudaklarını ayırmadan ayaklanıp yapabildiği kadar Jungkook'a temas etmeye çalışıyordu.

Dudakları sonunda ayrıldığında konuşan tek şey gözleri ve dokunuşlarıydı. Öyle de olacaktı.

"Canını acıtırsam söyle bebeğim, anca o zaman dururum çünkü."

Jungkook'un midesi heyecanla kasılırken belli belirsiz kafasını sallamıştı. Yataktan kalkan delta, alfasının çıplak ve dolgun uyluklarını tuttuğu gibi onu yatakta sırt üstü hale getirirken hızla kendine çekmiş ve kasıklarının çarpışıp ikisinin de derince inlemesine sebep olmuştu.

Aralarındaki tek engel alfanın baksırı, deltanın şortuyken Jungkook uyluklarını Taehyung'un beline sarmış ve kendisini hayranlıkla inceleyen bedeni biraz daha çekmeye çalışmıştı. Deliğinde hissettiği uzuv birazcık gerilmesini sağlasa bile pürüzsüz uyluklarında dolaşan uzun kemikli ellerin sahibi bu gerginliği alıyordu.

"Çok güzelsin."

Taehyung iç geçirerek üzerine eğildiğinde dudakları birleşmişti. Yavaş ve derince öpüşüyorlardı bu sefer. Şapırtı sesleri bile kaynatıyordu içlerini.

Dudakları ayrıldı ikisi de birbirinin renklenen gözlerine hayranlıkla baktı ve birkaç saat öncesi aklına geldiğinde Taehyung, alfasının güzelim gözlerine sırasıyla öpücük kondurdu. Jungkook bununla kollarını yapılı sırta sarmaya çalışırken hafif gülümsedi.

Taehyung bembeyaz boynuna indi ve iz bırakmadan çekinmeyecek şekilde derince soluyarak emmeye başladı ince teni. Jungkook bununla beraber daha da hassaslaşıp kokusunun artmasını sağlarken Taehyung orayı da es geçmedi ve üzerinde ben olan koku noktasını dişleriyle ezip diliyle ıslatmaya başladı.

"Çok güzel kokuyorsun."

"Ah, deltam-mh."

Jungkook bununla bile altında kıvranıyor deltam diye inliyordu. Taehyung kutsanıyor olmalıydı ve aralarındaki çekim.. kesinlikle kimse inkar edemezdi o çekimi.

Taehyung dişleri arasından çıkan hırlamayla dolgun göğsün dikleşen kahve ucuna ıslak dudaklarını kapatmış, keskin dişleri arasında emerken çekiştirmişti. Bununla Jungkook kocaman açılan gözleri ve ağzıyla başını yataktan kaldırıp Taehyung'a bakarken Taehyung sol göğsü de avcu arasına almış ve sıkıştırırken parmaklarıyla ucunu ezmeye başlamıştı.

Bu neydi böyle?

Jungkook nefes nefese kendini tutamadan kalçasını Taehyung'a sürterken elleri kıvırcık saçları bulmuş ve iniltilerle çekiştirmeye başlamıştı. Taehyung bu sefer diğerine geçip boştaki eli altına aldığında kesinlikle ama kesinlikle çok sert emiyordu göğsünü.

Taehyung'un orayla da işi bitince sulu öpücüklerle şişkin, birazı ıslak baksıra geldi ve sert bir öpücük kondurdu. Jungkook bacaklarını kendine çekmeye çalışarak kafasını çarşafını  sıktığı yatağa bastırdı ve göğsünü hareketlendiren sert nefeslerine devam etti. 

Taehyung bir hamleyle alfasının baksırını çıkarmış ve diz üstü çökerek önündeki manzaraya bakmış, içinden bir şeyler akıp gitmişti. Pürüsüzlükle beraber sertçe yutkundu ve büzülüp duran deliğe baktı.

Islaktı çevresi. Jungkook'un kalçasından da sıvısı geliyordu. Taehyung bir elini sertleşip karnına uzan alete götürdü ve avuçlayıp tüm sıcaklığını hissedip sıvazlamaya başladığında kulaklarında büyük tiz bir inleme yayıldı.

Taehyung serseri bir şekilde sırıtıp kıvranan alfasına baktı ve elini biraz daha sıklaştırarak dudaklarını kendisini adeta davet eden deliğe kapadı. Bir inleme daha. Jungkook ilk defa tattığı  bu duygular ve hislerle kafayı yemek üzereydi.

Daha öncekilerden daha farklıydı. Daha fazlası ve zevklisiydi.

"Ah! Taehyung! Tae-mm."

Jungkook kendisini tutamadan göğsüne boşaldığında yanaklarındaki kırmızılıkla nefes nefese kalmıştı. Bayıklaşan gözleri ve hala titreyen bedeniyle deliğinin içindeki dili hissederken kasılıyor, yeniden uyarılıyordu adeta.

Taehyung tadı damağına bulanan sıcak delikten ayrılıp dudaklarındaki güzel tadı emerken ayaklandı ve parlayan göğüsle yutkunurken eğilip Jungkook'un göğüs ucuna sıçrayan menisini emerek daha da kasılmasını sağladı. Tadı güzeldi.

Jungkook terleyen saç diplerine ellerini geçirip Taehyung'a baktı ve o şortunu çıkarırken bir saniye bile bakışlarını ayırmadı ondan. Çok iyi hissediyordu.

Taehyung büyük ve artık kızaran aletine soğuk elini sarıp inlerken bir iki kez çekiştirdi ve Jungkook'a yaklaşıp hala biraz sert olan aletinin üstüne koydu. İkiliden de bir inilti dökülürken Jungkook deltasından önce davranmış ve iki elini de zar zor aletlerine sararak çekiştirmeye başlamıştı. Taehyung'un ucundan sıvı akıyordu ve kendisininkiden biraz daha uzundu.

"Bebeğim benim..."

Taehyung kesik bir sesle konuşup işaret ve orta parmağını Jungkook'un daracık girişine dayayıp içine kaydı. Yavaşça makas hareketlerine başlarken boştaki eliyle de dolgun kalçasını sıkmaya başlamıştı.

"Taehyung, seni çok, seviyorum."

"Ben de seni bebeğim. Ben de seni çok seviyorum."

Taehyung birkaç hareket sonrası daha parmaklarını içinden çıkarmış ve üzerine eğilerek dudaklarını birleştirmişti yine. Dilleri birbiriyle savaş halindeyken Jungkook yeniden sertleşmişti.

"Deltam, doldur içimi."

Taehyung son kez sertçe alt dudağını ısırmış ve kanamasını sağlarken eski pozisyonunu alıp aletini tuttu, Jungkook'un deliğine sürtmeye başladı. İkisi de ıslak olduğundan deliği adeta kendisini içine çekiyordu. Her an içine alacak gibiydi ki Taehyung daha fazla bekleyemedi.

Aniden girdi ve iki saniyede en derinlerine uzanıp içini doldurdu alfasının. Jungkook en yüksek çığlığını geceye bırakıp Taehyung'un dolan gözleriyle kafasını geriye atarak ağzından sert inlemeler dökülmesini sağladı. Yanıyorlardı resmen. 

"Ah, Jungkook-m."

Taehyung hareket etmeye başladı, alfasının bacaklarını daha da ayırıp tam temaslarını sağladı ve ellerini birbirlerine geçirdiler. Jungkook gitgide içinde hızlanan deltasıyla gözyaşlarını tutamazken canının acıyıp acımadığını anlayamıyordu bile. Zevk, tek hissettiği buydu.

Dayanamadı ve kulaklarını dolduran tenin tene çarpma sesiyle parmakları iç içe olan deltasını üzerine çekti. Taehyung eğilip göğsünü göğsüne kapattı, kollarını kafasının etrafına sararak boynuna gömüldü ve sert hareketlerine devam etti. Jungkook ise bir saniye bile beklemeden yapılı sırtta tırnak izleri bırakmaya başladı.

"Ah, dar-daracaksın. Sıcaksın. Çektikçe çekiyor-ah! Çekiyorsun içine."

Taehyung bunu söyleyip dudaklarını birleştirdi ve Jungkook'un zevk noktasını bulup çığlığının ağzının içinde kaybolmasını sağladı.

"Deltam! Hızlı, daha hızlı Taehyung."

Jungkook zevkten mırıldanırken Taehyung'un ne kadar sert olduğunun farkında değildi aslında. İkisi de bayılacak gibiydi ama Taehyung alfasının istediğini yaptı ve daha hızlanıp daha da sertleşti.

O gece sabaha doğru ikisi zevke bulanmışken ne kadar zaman geçti ne kadar daha bedenleri birbiri üzerinde kaydı bilmiyorlardı.

Tek bildikleri deli gibi birbirlerine aşık olup kurtlarının deli gibi kendilerini pençelemeleri, birbirlerine söylemeseler bile Jungkook'un belinin Taehyung'un da avcunun sızladığıydı.

[][][]

Maraba!

Nasıldı bölüm... Sevdiniz mi?
Benim hoşuma gitti sanki.
İnş bir sürü yorum yapmışsınızdır.

Görüşürüz😈

Continue Reading

You'll Also Like

3.5M 174K 44
Can sıkıntısından numara sallayıp, polise denk gelmek mi? (06.04.2021) 🚫Reklam Yapma!🚫 🚫Küfür içerir!🚫 ©Tüm hakları saklıdır. Çalınması ve kopyal...
187K 17.8K 26
010 ***: hamileyim jungkook: sen kimsin
1.5M 122K 36
yüzbaşı alfa kim taehyung'un başı feminist omega jungkook ile dertteydi -Enemies to lovers
1.6K 171 10
BAZI YERLER SPOILER ICERIR. ⬇️ ⬇️ ⬇️ ⬇️ ⬇️ ⬇️ Kardeşi kendi gözü önünde öldürülen jungkook birkaç hafta sonra arkasında ona aşık bir katılın olduğunu...