tattoo | chanlix

By liseanthes

84.2K 7.6K 3.6K

Felix dövme yaptırmak için Chan'ın dükkanına gitmişti. ••• hyunin, seungbin, minsung •texting & düzyazı More

one
two
three
four
five
six
seven
eight
nine
ten
eleven
twelve
thirteen
fourteen
fifteen
sixteen
seventeen
eighteen
nineteen
twenty
twenty one
twenty two
twenty three
twenty four
twenty five
twenty six
twenty seven
twenty eight
twenty nine

thirty | f

1.3K 128 68
By liseanthes

"Ya Felix! Ağlamayı bırak da mumlar sönmeden düzgünce poz ver." Hyunjin elindeki telefonunu salladı. Gözlerimdeki yaşları silerek Chan'a yaslandım ve kameraya gülümsemeye çalıştım.

Çalıştım çünkü beni fazlasıyla duygulandırmışlardı. Partiye gitmemizin üstünden birkaç gün geçmişti, tarihi o yüzden net bildiğimi sanıyordum ancak her yıl heyecanla doğum gününü kutlayan ben, bu seneyi unutmuştum. Boş olduğum bir dönemdi, günümü Chan veya arkadaş grubumla geçiriyor sonrasında ise eve gelip saatlerce oyun oynuyordum.

Saat kavramımı kaybetmiştim kısaca. İki gün sonra sandığım doğum günümü ise Chan'ın beni acilen evine çağırması ile öğrenmiştim.

Buradaydık işte, doğum günümü kutluyorduk. En sevdiğim insanlar ile doluydu etrafım.

"Ya gözlerini siliyor ama yaşları yine akıyor bu çocuğun!"

Herkes güldüğünde utançla yüzümü Chan'ın göğsüne sakladım. Vücudumu sarmaladığında daha çok sırnaştım ona. "İyi misin?"

"Hım, azıcık duygulandım." Burnumu çektim.

Beni kendinden uzaklaştırdı ve yüzümü kavradı. Alnıma bir öpücük bıraktığında gözlerimi kırpıştırdım. "Ağlama bebeğim. Hediyelerin var bak daha."

"Ay doğru, unuttum onları." Ellerimi çırparak önüme döndüm ve bu sefer düzgünce bir poz verdim kameraya. Hyunjin de son pozu beğenmiş olacak ki telefonunu kapattı ve cebine attı. Chan pastayı alıp içeri götürürken Changbin hyung çoktan yanıma gelmişti. 

"Chan buradayken böyle bir konuşma yapamayacağımdan hızlıca söylemek istiyorum. Ona iyi geliyorsun, hiç görmediğim kadar mutlu görüyorum Chan'ı ve seni her şeyden çok seviyor eminim. Bunu unutma tamam mı Lix?"

Beni tekrar ağlatmaya çalışıyordu galiba?

"Hayatımıza, Chan'ın hayatına girdiğin için teşekkür ederiz çünkü sizin sayenizde böyle sıcak bir ortam oluştu." Gözleriyle odayı taradı. Seungmin'de takılı kalan gözleri ile güldüm.

"Çok güzel oldunuz." Minnetle gülümsedi.

"En çok da bu yüzden teşekkür ederim." Göz kırptım ona. "Neyse, çok uzattım." Elindeki paketi uzattı.

"Umarım beğenirsin, ihtiyacın olduğunu duymuştum." Heyecanla hediye paketini açtığımda gördüğüm marka ile dudaklarım aralandı.

"Hiç karşı çıkma, Seungmin ile birlikte aldık çünkü o da sadece birimiz alırsa kabul etmeyeceğini söyledi."

Arkadaşım cidden beni tanıyordu.

Elimdeki tabletin kutusuna baktım uzun süre. Yanımıza gelen Seungmin ile ikisine de sarıldım. "Çok teşekkür ederim ama cidden kabul edemem ki ben bunu."

"Edersin edersin." İkna etmek için baktığımda Changbin hyung tekrar ofladı. "Felix zorlanmadık zaten alırken neden kabul edemeyesin? İhtiyacın vardı hem. Sen hayatıma Seungmin'i kazandırmışken bir tableti çok gördün kendine. Sus, kabul ediyorsun o hediyeyi."

Zorla ikna oluşumun, bir de Seungmin'in isminin içinde geçtiği cümle ile erimesinin üstüne onları yanımdan gönderdim ve yanıma gelen Hyunjin'e sarıldım.

"Sakın sen de kabul edemeyeceğim bir şey almış olma."

"Almadım, yaptım." Ne ara koltuğun arkasına koyduğunu bilmediğim büyük tuvali aldığında gün içindeki şaşkınlıklarıma sadece bir tane daha eklendi.

"Dikkatli aç." Onaylayarak arkasını söktüğüm kağıdı tuvalden ayırdım. Dayanamayarak öndeki sökülen kısıma baktığımda gördüğüm görüntü ile tekrar ağlayacağımı hissetmiştim bile.

Köpeğinin, kendisinin, benim ve köpeğimin olduğu bir anımızı çizmişti. Köpeğini kaybettiği için pek konusunu açmazdım, Leah hakkında bile pek bir şey anlatmazdım ona ancak onun böyle bir anımızı seçmesi çok inceydi. "Ya, Hyune!"

"Beğendin mi? Pek düzgün olmadı sanki ama." Saçmalıyordu, harikaydı. "Sus, çok çok çok güzel çok güzel. Her zaman bakacağım buna. Hep hatırlayacağım."

"Sen Felix'i tekrar ağlatmadan biz girelim araya." Minho hyung Hyunjin'i iterek benden uzaklaştırdığında güldük. Tuvali dikkatli bir şekilde Hyunjin'e verdiğimde son kez bana göz kırptı ve koltuğa, Jeongin'in yanına oturdu.

"Hediyen aslında uzun zamandır hazır, sadece biraz düzenleme gerektiriyordu." Kaşlarımı kaldırdım Minho hyung ile. Nasıl uzun zamandır hazırdı?

"Küçükken yazdığımız şarkı vardı ya hani? Bazı şeyleri yaşamamıştık, bazı duyguları bilmiyorduk ama ben ne zaman üzülsem sen o şarkıyı söylüyordun bana."

"Bana ağlatma dedi kendisi ağlatacak çocuğu yine!"

Kıkırdadım dolu gözlerle. Cidden aralıksız ağlamıştım.

"Tek çocuk olmama rağmen küçük kardeşim olduğun için teşekkür ederim." Cebinden bir bellek çıkardı ve elime yerleştirdi. "Ben şarkımızı tamamladım, biraz da kaybettiğimizi sandığın o fotoğrafları bulmuş olabilirim."

"Hyung..."

"İyi ki doğdun güzelim, umarım şarkının yeni halini beğenirsin çünkü bizim anılarımızla tamamlandı."

"Teşekkür ederim, çok teşekkür ederim." Boynuna atladım.

"Boğulacağım civciv, yavaş." Geri çekildiğimde küçük belleği inceledim ve diğer paketlerin yanına koydum.

"Hediyende Jisung'un çok yardımı dokundu. Kendisi kabul etmese de günlerce uğraştık ve onun sayesinde  bu hale geldi."

Karşı çıkmak için dudaklarını aralayan Jisung'u susturdu. "Biz ne konuştuk Sungie?"

Bu ikilinin takıldığını biliyordum ancak hem günlerce bana hediye hazırlamış hem de Minho hyung Jisung'a lakap mı takmıştı?

"Siz hayırdır?"

Jisung hızla ayağa kalktı ve Minho'yu kenara çekti. "Doğum günün kutlu olsun." Sincaba benzeyen yüzünü inceledim. Çok tatlı gülüyordu. "Minho abartıyor, sadece yardım ettim o yüzden ayrı bir hediyem olsun istedim." El yapımı olduğu belli olan bir bilekliği uzattı bana. Kendi bileğinde de olduğunu belli etmek için elini uzattı.

"Çok denk gelmesek de seninle konuşurken çok eğleniyorum. Hem doğum günlerimiz de arka arkaya o yüzden bize ikiz bilekliği yaptım! Beğendin mi? Başka da yapabilirim beğenmediysen." Heyecanlı ve hızlı konuşması onu sarıp sarmalama isteği uyandırdı içimde.

"Çok teşekkür ederim, ikiz olup diğerlerini kıskandıralım!" Gülerek birbirimize sarıldık Minho hyung gülümseyerek bizi izlerken.

Gözümden kaçmamıştı bu hareketleri.

"İşte Felix hyung sürekli Chan hyung'un telefonunda oyun oynamasaydı ben de hediyemi şimdi verecektim ama ne yapalım..."

"Ya Felix hyung'un yer seni! Hiç önemli değil tilkim." Yanına koştum ve yanaklarını sıktım. "Oy oy tipe bak."

"Yemin ederim sevgilimin yanında karizmam yerle bir oluyor hyung bırak ya."

Ortamda yüksek sesli kahkahalar artarken saatler böyle geçti. Güldük, pasta yedik ve oyunlar oynadık. Geç olduğu için herkes evlere ayrılırken en son Hyunjin ve Jeongin kalmıştı. Kapıda onları geçirirken bir yandan da Chan'ı arıyordu gözlerim evin içinde.

Onları da uğurladığımda kapıyı kapattım ve sevgilime seslendim. "Channie?"

"Bebeğim?" Üstüne ceket geçirdiğini gördüğümde kaşlarımı çattım. "Sen nereye ya?"

"Biz."

Anlamadım. "Ne?"

"Hadi giyin gel bekliyorum."

Hâlâ anlamamıştım, nereye gidiyorduk ki?

"Hediyeni almak istemiyor musun? Şşş, Konuşma hadi giyin gel."

Karşı çıkmadım, aceleyle üstüme bir ceket aldım ve ayakkabılarını giyerken ona yetiştim. Kapıyı kilitledim ve elini tuttum. Merdivenleri zıplayarak inerken çok heyecanlıydım.

Bana daha ne verebilirdi ki? Kendisi benim için en güzel hediyeydi.

Ne sorarsam sorayım yol boyunca cevap vermedi, tanıdık yolları gördükçe şüphelendim ancak cevap alamayacağımı anlayınca sustum. Sonunda araba durduğunda dükkanının önüne geldik.

"Hediyen burada mı?"

"Sayılır." Arabadan inmemiz ile elimi tekrardan tuttu ve dükkanın kilidini açtı. Öylesine geldiğim bir dövmeci olmasına rağmen şimdi nasıl da alışmıştım buraya. Garipti hayat.

"Gel bakalım." Tıpış tıpış Chan'ı takip ettim o ışıkları açarken. Dövme odasına girdiğinde ben de arkasından girdim. Işığı açtığında gördüğüm hazırlanmış malzemeler ile duraksadım.

Dövme mi yapacaktı?

"Bunlar ne?" Kenardaki masaya yaslandı ve belimi kavrayarak beni bacakları arasına aldı.

"O kadar çok ağladın ki şimdi ne söylesem daha çok ağlayacaksın ve içim gidecek." Başımı yana yatırdım ve dinlemeye devam ettim. "Biliyorsun, öylesine bir günde hayatıma girdin ve asla tahmin edemezdim bir müşterimin beni böylesine değiştireceğini."

"İlk günden beri etrafa saçtığın ışıklar ile hayatımı aydınlatıyorsun." Saçlarımı okşadı nazikçe. "Ne desem az kalır, pek de belli edemem zaten sevgimi ben ama sen anla tamam mı? Lütfen anla."

Başımı salladım onaylarcasına. Ağlıyor muydum? Hissetmiyordum heyecandan vücudum titrerken.

"Öyle güçlü görünsem de kendime güvenmem, kendimi önemsemem veya kendimi korumam ama sana yemin ederim ki Lix, her uyandığım günde seni daha çok seviyorum. Daha çok güveniyorum seninle kendime ve senin için kendimi önemsiyorum."

Dudaklarını yaladı bakışları yere indiğinde. "Ne olursa olsun, ne hissedersen hisset hepsinde yanında olacağım ve seni koruyacağım. Doğrusu ve yanlışı ile."

"Seni bu dünyadaki şeyler ile kıyaslanamayacak kadar çok seviyorum o yüzden bir şey yapmaya karar verdim. Umarım beğenirsin."

Beni kendinden uzaklaştırdı ve üstündeki tişörtü çıkardı. Ne yaptığını anlamasam da çıplak vücudunda gezen gözlerim köprücük kemiğinin altındaki şekilleri görmem ile duraksadı.

Konuşmak istedim, belki de ağlamak istedim ama bu düşüncesi ile hiçbir şey yapamadan durdum karşısında.

Konuşmaya devam etti o da, biliyordu şu an nasıl olduğumu.

"Sabahları bıraktığın notlarda çizdiğin kalplerinle, bana yaptığın tatlıların üstüne yapıştırdığın notlardaki yıldızlarınla ve küçük, asla düzgün çizemediğin ama bana göre dünyanın en güzel çizilmiş gezegenleri ile günlerimi süslüyorsun."

"Sen ne yaptın?"

"Felix'in galaksisini vücuduma kazıdım."

Cidden de öyle yapmıştı. Yaklaştım ve köprücük kemiğini inceledim bir yandan da parmaklarım üstünde gezerken.

Çizdiğim yıldızları ayrı ayrı konumlandırmış, saçma sapan şekildeki gezegenlerimi de aralarına yerleştirmişti. Parıltı efekti verdiğim kalplerim aralarında kendini gösterirken bu tasarımın güzelliği karşısında hüngür hüngür ağlamak üzereydim.

"Chan." Başka kelime bulamadım söyleyecek. Cidden konuşamadım ve bir süre daha izlemeye devam ettim dövmesini.

Beni vücuduna kazımıştı.

"Tamamlamak ister misin?"

"Tamamlamak mı?"

Onayladı ve beni koltuğun yanına çekti. "Çizimlerinde bizi ay ve güneş olarak çiziyorsun. Onları eklemeden olmaz. Eklemek ister misin?"

Bu adam beni kalpten götürecekti. Daha neler düşünmüştü? Nasıl bir şanstı hayatımda olması?

"Ama ben bilmiyorum ki, bana sadece sahte tende çizmeyi gösterdin. Bozarım, kötü olur."

"Senin yaptığın hiçbir şey kötü olmaz benim gözümde. Hadi gel, küçükler zaten bak."

"Channie, bozulmasın. Çok güzel."

Beni dizine oturttu ve makineyi çalıştırdı. "Bozulmayacak bebeğim, o zaman da eğlencesine yapmana rağmen çok yetenekliydin. Güzelleşecek eminim."

Titreyen ellerimin durmasını bekledim bir süre. O da sabırla bekledi beni, ellerimi öptü sırayla. Sonunda makineyi bana verdiğinde önceden burada sıkıldığım için alıştırma malzemelerini bana verdiği için teşekkür ettim Chan'a içimden. Biraz inceleyip uygun bulduğum boşluklardan en sağa ay, yanına da güneşini çizdim istediği gibi.

Ara sıra yüzünü kontrol etsem de bir tepki vermediği için devam ettim sakince. Sonunda bitirdiğimde makineyi ona uzattım. "Bitti."

"Oldu mu ki Chan ya? Sen daha güzel çiziyordun baksana." Dudaklarımı büzdüm yaptığım çizime bakarken. Ayna ile çizimi incelediğinde gülümsedi gamzelerini göstererek. "Tamamlanmış." Beni tekrar kucağına çekti. "Aynı senin beni tamamladığın gibi."

"Seni seviyorum." Çok bir şey demedim, beni anlayacağını biliyordum.

"Seni seviyorum." O da demedi, zaten anladığımı biliyordu.

Günler geçti, ben her günümüzde onun dövmesini öptüm, çizimlerime yenilerini ekledim. O ise vücuduna benim küçük çizimlerimi kazımaya devam etti.

final :')))

okuduğunuz için çok teşekkür ederim öncelikle. bir türlü bitiremesem de, ara versem de hiçbir zaman okuma alsın diye yapmadım. sadece eğlenin istedim, güzel hissedin.

bu sürede bölümleri aksattığım için kopukluklar olmuştur, okuyamıyorum tekrar çünkü okursam kötü gelecek bana ancak bu kopukluklara rağmen okumanız beni çok mutlu ediyor😭🤍

tattoo ilk kitabım olduğu için eksiklerle dolu. bazı yerleri saçma, belki de kötü ama hepsi bende güzel anılar bıraktı. umarım sizde de bırakmıştır.

diğer kitaplarımda görüşmek üzere, söz daha güzel yazacağım onları ahaşfkqğ (1. ağızdan kitap yazmamayı tattoo ile öğrendim💪🏻💪🏻 değiştik ve geliştik umarım)

son söz: sizi seviyorum, chan'ın felix'i sevdiği kadar🤍

Continue Reading

You'll Also Like

3.8K 449 27
Büyük yıldız Sim Jaeyun, tüm vücudunu kapsayan sayısız estetik ameliyatlar geçirir. Böylece herkes tarafından bir güzellik ikonu olarak görülür. Anca...
30K 3K 18
hhwangie: zincilerin de ellerime cok yakisir ama kivircik saclarin ayri bi yakisir christopher slow update!!
121K 9.7K 22
Yang Jeongin, bir alfa olacağından oldukça eminken kendisini çocukluk arkadaşı Alfa Hyunjin'in kucağında sürtünürken bulur. [omegaverse] 040921 & 260...
4.4K 357 13
Bunu yapmak istemiyorum Ama zorundasın Yeonjun...