twenty two

2.5K 221 31
                                    

"Hayır, sen salak olduğun için anlamadın." Seungmin filmden çıktığımızdan beri Hyunjin'in sorduğu mantık hataları hakkındaki sorularını en son böyle susturmuştu. Son seansa geldiğimiz sinema alışveriş merkezinin içinde olduğundan yürüdüğümüz koridorlar oldukça boştu.

"Ben o köpeğe üzüldüm aslında. Neden adamı vurmak yerine onu vurdu ki aptal katil?" Jisung'un dudaklarını büzüp sorduğu soruyu dinledikten sonra kıkırdadım. Cidden Chan'ın dediği gibi gerçek hayatında sahnedeki halinden eser yoktu. Bakışlarım Minho hyung'a kaydığında onun da bu şekilde düşündüğünü anladım.

Aynı şeyleri düşünüyordu ancak benimle aynı görmüyordu. Bakış şeklimiz farklıydı çünkü.

Jisung'un açılan bağcıklarıyla onu durdurup eğildiğinde biz de yavaşlamıştık. Başlarında beklemenin bir anlamı yoktu. Özellerine saygım olmasına rağmen bu arkadaşım olduğunu ve eve gittiğimizde bunların dedikodusunu yapacağımız gerçeğini değiştirmediği için de gizlice onları izlemeye başlamıştım.

Jisung'un onu durdurup bağcığını bağlamak için eğilen adamla gözlerinde fark edilir bir şaşkınlık oluştu. Bağcığı bağladıktan sonra kalktığında mırıldanarak teşekkür etti ve ayağını salladı. Utandığı için ne yapacağını bilemeyerek Minho hyung'a döndüğünde iyi iş olduğunu belirtmek için yumruk yaptığı elinin baş parmağını kaldırarak sallamıştı.

Utandığında gerçekten rezil bir insandı.

"Changbin hyung sus artık, ne fark eder kafanda oluşturduğun finalin iyi olması? İzledik bitti işte." Hyunjin'in yanında elleri deri ceketinin ceplerinde olan Jeongin yanında yürüyen adama sitemle çıkıştı.

"Jeong, asıl sen sus. Bütün film Hyunjin'in koynunda uyuduğun için olayları bağlama heyecanı yaşamıyorsun." Changbin hyung altta kalacak biri değildi, özellikle arkadaş ortamında Jeongin'in ona bu şekilde çıkışmasına karşılık vermenin daha da çok hoşuna gittiğini anlamıştım.

"Katılıyorum, film izlemeye mi geldiniz uyumaya mı belli değil." Seungmin de Changbin'e katıldığını belli edercesine mırıldandığında Hyunjin de sessizce ona cevap verdi ancak tahminimce bunu sadece ben duymuştum. "Yorgundu, öyle deme."

Şefkat dolu bakışlarımı Hyunjin'e gönderdim bu sefer. Mutlu olmasını istiyordum, özellikle grupta konuştuğumuz son şeylerden sonra daha da dikkat etmiştim ilişkilerine ve birbirlerini mutlu ettiklerini bir kez daha anlamıştım. Biz Chan'la nasıl yakınsak onlar da görmediğimiz sürelerde birlikteydiler ve oldukça yakındılar.

"Her zaman Hyunjin'in kokusunu bulamıyorum. Bulmuşken değerlendirdim. Sen de birinin koynunda uyuyamadın diye rahatsız mı oldun hyung?" Tek elini cebinden çıkarıp Hyunjin'in omzuna kolunu atarak ilerlemeye başladı. Hyunjin'in oldukça arsız birisi olduğunun farkındaydım ancak Jeongin'in yanında minik bir bebeğe dönüşüyordu ve Jeongin de bunun farkındaydı. Konuşkan biri değildi fakat arkadaş ortamımızda Hyunjin'e gelen küçük bir imayı bile dikkatle dinleyip karşılığını anında veriyordu.

Güzellerdi.

Onlar birkaç adım ötemizde sarmaş dolaş ilerlerken Jisung ve Minho hyung da bize yetişmişti. Kendi aralarında konuşmaya devam ettiklerinden ortada dönen bir sohbet yoktu, Seungmin ve Changbin de Chan ve ben gibi sessizce ilerliyordu.

"Lix." Gözüme düşen saçlarımı ittirerek yorgun bakışlarımı ona yönelttim. Sabah erken saatte bir dersim olduğu için uzun süredir uykusuzdum ve gözlerim yavaş yavaş kapanıyordu. "Efendim?"

Kolumu okşadığında bakışlarımı oraya indirmek istesem de cidden yorgun olduğum için uğraşmamıştım. "Uykun var değil mi senin? Bugün dersin erkendi." Onaylar biçimde başımı salladım. Dudaklarını yalayarak beklemem için mırıldandı ve ilerledi. "Bin."

tattoo | chanlixHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin