Ç𝗂𝖿𝗍𝗅𝗂𝗄 [+18]

By melikey897yldz

674K 13.8K 2K

"Soyun" Sessizce yatakta oturmaya devam ettim. "Sana soyun dedim, duymadınmı?" Sakin bir şekilde söylemeye de... More

1.
2.
3.
4.
5.
6.
7.
8.
9. Hoş Geldin 18 !
10. Uzak Dur Benden...
11.
12.
13.
14.
15.
16.
17.
18.
19.
20.
21.
22.
23.
24.
25.
26.
27.
28.
29.
30.
31.
32.
34.
35.
36.
37.
38.
39.
40.

33.

7.7K 241 15
By melikey897yldz


____________________________________

-33-

Gözlerimi yavaşça araladım. Yarı açık gözlerle bir kaç saniye aynı noktaya bakarak nerede olduğumu idrak etmeye çalıştım. Burası hastahane odasımıydı? Ben kaç saatir uyur haldeydim?

Sağıma döndüğümde boş koltuk gözüme çarptı. Soluma döndüğümde ise tekli koltukta elini yüzüne dayayarak bana bakar şekilde uyuya kaldığını farkettim. Gözleri huzur istercesine kapanmıştı. Yüzü ise ifadesizdi. Siyah gömleği hâlâ üzerinde duruyordu, otelden direk buraya mı gelmiştik?

Duvarda saat arayarak, saatin kaç olduğunu öğrenmeye çalıştım. Kolumdakine, kaldırıp bakacak dermanım yoktuda. Tam karşımdaki duvarda asılı olan saat sabah 08:45'i gösteriyordu. Gözlerimi yorgunlukla yumdum. Ancak panikle tekrar açtım. Elimi karnıma götürdüğümde malın karnımda olmadığını farkettim. Karnımın kesilen kısmını bezle sarmışlardı,ancak elime bezden başka bir şey gelmiyordu. Endişe denen şey yavaş yavaş vücudumu sararken, etrafımı aramaya kalktım. Sanki adamlar öylesine bir şeymiş gibi birde masanın üstüne koyacaklardı.

Sessiz sedasız tekrar olduğum yerde bekledim. Aklıma milyon tane düşünce gelirken, malın şuan nerede olabileceğini düşündüm. Eğer doktorlar bulduysa? İşte o zaman sağlam sıçmıştım. Hapislerde bilmem kaç yıl sürünebilirdim. Ayriyetten hiç bir şekilde düzgün bir kariyer yapamayabilirdim. 'Uyuşturucu kaçakçılığından hapis cezası' aklıma gelen bu düşünce tekrar sinirlenmeme neden olmuştu.

Cihan hafif hareketlenmişti, uyanacağını anlayıp gözlerimi hızla kapattım. Uzun bir süre bekledikten sonra tekrar daldığını düşünerek yavaşça gözlerimi araladım. Açtığımda gözleriyle buluşmam bir olmuştu. Ancak belki görmemiştir umuduyla tekrar aralı gözlerimi kapattım.

"Numara yapmana gerek yok"

Yavaşça tekrar araladım gözlerimi.

"Sen ne kadar uyudun ki?"

"Beni boşver sen şimdi, karnın nasıl derin kesilmiş"

Ne diyeceğimi bilememiştim, çünki "Karnımda ki malın bantları biraz keskinmiş, canımın acısını o an ki ruh halimden hissedemedim." diyemezdim.

"İyi..."

Sadece iyi demeyi tercih ederek sustum. Yüzümü büyük bir odakla izliyordu. Veredeğim cevabı merak ediyordu. Bulduğuna artık gerçekten emindim. Eliyle arkasından çıkardığı kırmızı bantlı malı önüne getirerek inceler gibi baktı ve havaya kaldırdı.

"Bunun sende ne işi var çiçek?"

Bu sefer sorusu ile siyah gözleri daha da kararmıştı, aynı zamanda da meraklı bir ses tonu da vardı. Sinirle vereceğim cevabı bekliyordu. Kızgınlığı bana değildi,bundan emindim. Derin bir nefes verdim ve etrafa döndürdüm kafamı.

"Zorunda kaldım"

Hâlâ yüzüme bakıyordu, sanki daha fazla açıklama istiyordu.

"Bunun ne olduğunu biliyomusun?"

Gözlerim tekrar havaya kaldırdığı kırmızı şeye kaydı.

"Uyuşturucu diye düşü-"

"Uyuşturucu kelimesi bu zehir için biraz basit kalır. O Haluk piçi sana bunu neden verdi ve neden baş düşmanın oteline koydurttu biliyormusun?"

Duyduğum cümlelerle şaşırarak sinirlenmiştim ama belli edememiştim, neden der gibi kafa salladım.

"Seni öldürtmek için... seni köstebek gibi kullanarak zehiri baş düşmanının oteline koydurtacaktı. Tabii aynı zamanda yakalandığında seni... ama kaçmayı başarman... Yinede o kalabalıkta seni nasıl fark ettiler hâlâ anlayamıyorum."

Sözleri belki biraz ağırdı, ama bunu tamamen canımı tehlikeye attığım için söylüyordu. Kızıyordu, çünkü ölme ihtimalim yüksekti. Korkutmuş muydum onu?

"Belki biraz ben söylemiş olabilirim" dedim sağıma doğru bakarak.

"Ne? Sen mi söyledin?"

Şaşırarak sorduğu soruya sadece kafamı aşşağı yukarı sallayarak cevap verebildim.
Ellerini yavaşça anlına koyarak ofladı.

"Kızım sen kafayımı yedin? Adamlara niye gidip ben Halukun adamıyım diyosun?"

"Ya hayır ya öyle demedim" dedim inkar ederek.

"Allahtan demedin ya" dedi dalga geçerek.

"O sordu bende cevapladım. Haluk beyin özel davetlisiyim dedim."

Biraz sessizlikten sonra konuşan o'ydu.

"Bir dakika, kim sordu dedin?"

"Azat... Soy.. Soydere'ydi galiba"

Durdu ve bir iki saniye düşünerek yere daldı. Biraz uzun bakınca elimi aşşağa doğru şıklatarak dikkatini çekmeye çalıştım.

"Nereye daldın, bir şey mi biliyorsun o adam hakkında?"

"Başka ne sordu? Ne konuştunuz?"

"Başka bir şey sormadı, yani öyle havadan su...dan"

Aklıma gelen tuvaletteki olayla cümlemin sondaki kelimesini yavaşlatmıştım

"Evet?" dedi sakıncalı bir ses tonuyla. Her geçen saniye daha da çok susuyordum ve düşüncelere dalıyordum, o ise ben sustukça daha da merak ediyordu.

"Çiçek söylesene, adamı delirtme! "

Bir dakika, şuan beni kıskanıyormuydu? Hafifçe yüzüne gülümseyerek pis pis sırıttım. Sırıttığımı görünce daha da sinir olmuştu.

"Yaa deliricem" diyerek ayağa kalktı ve iki elinide kafasına koydu. Odanın içinde bir o yana bir bu yana gitmeye başladı. Kendi kendine bir şeyler söylerken bir yandan da odayı turluyordu. Sonunda yanıma eyilerek yüzüme odaklandı.

"Eğer bir şey olduysa ve söylemiyorsan-"

"Yoksa ne? Ne yaparsın?"

Gözleri gözlerimde bir kaç saniye oyalansa da, arada bir dudaklarıma kaçamak yapıyordu. Dişlerini sıktığını, belirginleşen çenesinden anlamıştım. Bilerek yutkunduğumda, derin bir nefes vererek kafasını kaldırdı ve hızla ayağa kalktı.

"Allahım sen bana sabır ver" diye mırıldanarak tekrar içeride yavaşça turlamaya başlamıştı. Bense onun bu halini keyifle izliyordum. Çekirdek olsa çitlerdim yani o biçim.

"Bak bir de gülüyor ya" dedi bana bakarak. Ne var yani ilk defa beni kıskanmasından deli gibi mutlu oluyorsam.

"Tamam tamam gülmüyorum" dedim kendimi zor tutan bir yüz ifadesiyle. Aklıma bir an kaybolduğunda soracağım sorular doluşmuştu.

"Cihan..." 

İsmini duyduğu gibi kafasını bana doğru döndürdü.

"Efendim"

Şimdi merakla, ne söyleyeceğimi düşünüyordu. Biraz bekleyip önce ne soracağımı düşündüm.

"Sen nerelerdeydin?"

Bir kaç saniye gözlerime bakarak oyalandı
Tekrar önüne odaklanarak susmayı tercih etti. Aslında bir şey söylemek istiyordu ancak susuyordu.

"Evet?" dedim sorumu hatırlatarak.

"Önemli bir şey yok, merak etme" dedi sıcak ses tonuyla.

Söylemek istemediği için üstelemedim. Hiç bir şey söylemeden bakışlarımı tekrar önüme çevirdim. Tam o sıra kapı çaldı ve açıldı. İçeriye doktorun girdiğini benden önce gören cihan baş ucuma gelerek benim gibi doktora odaklandı.

"Çiçek Egeli"

İsmimi duyduğumda, masumca doktora doğru gülümsedim ve kafamı salladım 'evet benim' der gibi.

"Karnındaki izler çok derin değil, ama çizik denemeyecek kadarda basit değil. Karnındaki gazlı bezler şimdilik kalsın bir dört beş güne çıkartabilirsin, çıkışınızı alabilirsiniz geçmiş olsun"

Gülümseyerek odadan ayrılmaya hazırlanan doktora teşekkür edecekken araya cihan girmişti.

"Teşekkür ederiz doktor bey"

Bu harekti beni nedensizce gülümsetirken kafamı kaldırarak hemen yukarıdaki siyah gözlerine baktım. Doktor kapıdan çıkıp odadan ayrıldığında beni kaldırmak için önümde durdu, bense oturur biçimde karşındaydım. Kollarımı iki yana açarak sarılarak kaldırmasını istiyordum. Dudakları mutlulukla kıvrıldı ve eğilerek beni kalın kollarıyla dikkatlice sardı, aynı zamanda kafasını saçlarıma kondurmuştu. İkimizde ayaktaydık ancak ben bir türlü bırakmak istemiyordum bedenini, bıraksam uçacakmış gibi bir his doğuyordu içime. Bilakis o da bırakmıyordu bedenimi, sanki ikimizde yılların hasreti varmış gibi özlem gideriyorduk. Sonlanan sarılmamızın ardından sıra gözlerine gelmişti. Bir kaç saniye susmuştuk ama aslında gözlerimiz her şeyi anlatıyordu. Eşyalarımı tutarken, o arkadan ben önden gidiyordum. Bana yetişerek kolumdan tutarak tekrar yardım etti.

"İyiyim cihan, ameliyata girmedim" dedim gülerek.

"Yürürmüsün?" dedi ciddi bir şekilde bana bakarak. 'İşime karışma' demek istiyordu galiba. Bana ilgi göstermesi tabikide hoşuma gidiyordu ama naz yapmak kızların birinci kuralıydı. Hastehanenin bahçesine indiğimizde cihan bir yeri işaret ederek konuştu.

"Araba şurda"

Siyah arabanın ışıkları yandığında arabanın kilidini açtığını anladım. Ama... Bu arabayı en son ben kullanmıştım ve orada bırakmak durumunda kalmıştım. Ayrıca anahtarlarıda bendeydi. Nasıl buraya gelebilmişti ki bu araba? Utanarak bir şey çaktırmadan ön koltuğa yerleştim. Cihan şöför koltuğuna geçmeden önce eşyalarımı arka koltuklara dizdi. İlk defa cihanla yolculuk geçireciğim için heyecanlıydım. Arabayı sürüşüne bile âşık olabilirdim.

Arabanın anahtarlarını deliğe soktu ve motorları çalıştırdı. Arkaya doğru bakarak park ettiği yerde arabayı çıkardı ve anayola girerek araba akışına katıldı. Bir kaç dakika konuşmadan sadece onu izledim. Bugün çok farklı hissetmiştim. Daha doğrusu hissettirmişti. Sanki bir karı koca gibi, gözümü ilk açtığımda karşımdaydı, beni izleyerek uyumuştu, doktora ise yanımda sanki bir eş bir sevgili gibi durarak cevap vermişti. Eşyalarımı eşimmiş gibi taşıyarak yardımcı olmuştu. Aslında bundan daha rahat bir duygu daha önce hiç tatmamıştım. Sanırım yarın ilk işim, cihanı tuttuğum gibi nikah dairesine gitmekti. Bu sapkın düşüncelerimi bilseydi acaba ne derdi? Ya arkasına bile bakmadan kaçardı ki bu saatten sonra bunu yapacağını zannetmiyorum, ya da gülmekten ikiye yarılırdı, gerçi bu zaman kadar hiç o denli güldüğünü görmemiştim ama.

Bunları düşünürken yüzümdeki gülümsemeyi unutarak derin derin dalmıştım yan profiline. Yan profili bile hayran bırakıyordu beni kendine. Bir an dönüp fark ettiğinde o da gülümsedi ve yola baktı, daha sonra tekrar bana bakarak gülümsedi.

"Ne oldu?"

Utanmaya başladığında bu sefer dişlerimde açılmıştı gözlerim kısılırken. İkimizde seslice gülmeye koyulduk arabanın içinde. O hafif kıkırdasada benim sesim daha baskındı.

"Cihan..."

Bir iki saniye içerisinde yüzüme dönerek bana baktı.

"Teşekkür ederim"

Yüzünü tekrar yola çevirdi ve hafif gülümseyerek kaşlarını çattı.

"Ne için?"

....

"Yanımda olduğun için..."

____________________________________

:] #Cihçek

Continue Reading

You'll Also Like

353K 20.9K 21
Falcı numarası yerine Rus Mafyasına yazmak hayatın bana oynadığı bir oyun muydu? Belki de aşkın tatlı olmayan bir tesadüfüydü... Mafya Bey; Küçük bi...
759K 55.4K 53
UFAK TEFEK MANTIK HATALARI VAR (UNUTKANLIĞIM YÜZÜNDEN KWJDIEJDKEDK) EN KISA ZAMANDA DÜZELTİLECEKTİR BU HATALAR. BUNU BİLEREK BAŞLAMANIZI ÖNERİRİM...
40.3K 1.9K 14
Bir sabah uyandığınızda evcil kedinizin insana dönüştüğünü görseydiniz, ne yapardınız..?? Muhtemelen böyle bir şeyin gerçek olduğuna inanmazdınız, de...
1.6M 49.3K 154
20 yaşında iç mimarlık 2.sınıf öğrencisi ,dış çevre ile çok bağıntısı olmayan genç bir kız. 26 yaşında acımasız, zalim adını bile duyunca korkmaya...