7.

21.5K 412 38
                                    


-7-

"Karşıma geç"

Yatağın başına doğru gittim ve karşısına oturdum.

"Soyun"

Sessizce yatakta oturmaya devam ettim. Söylediği kelimelerin imkansızlığı yüzünden idrak edememiştimde.

"Sana soyun dedim, duymadınmı?"

Sakin bir şekilde söylüyordu ama bunu yapmayı istemiyordum, bilakis sakin bir şekilde söylemesi daha da korkutuyordu beni. Korkudan yeterince titriyordum zaten.

Derin bir nefes verdi ve gözleri ile yukarıya baktı. Daha sonra gözlerimin içine baktı.

"Canını yakmak istemiyorum, ama zorlaştırıyorsun" diyerek üzerime yaklaştı.

Mırıldanarak sesli bir şekilde ağlamaya başladım. Sinirlerim bozulmuştu, şuanda ağlamamam gerektiğini biliyordum ama kendimi boşalan sinirim yüzünden tutamıyordum.

"Şşşşş, ağlama sen artık bir kadınsın değilmi?"

"Bırak beni, lütfen" diyerek mırıldandım.

Belime ellerini sıkıca sardı ve yüzünü boynumda dolaştırmaya başladı. Ellerimle ittirmeye çalıştıkça daha çok giriyordu dibime. Çok güçlüydü ittiremiyordum. Yetmiyordu güçsüz kollarım kendimi korumaya.

"Yapmaa!"

"Tugay! Dur!"

Çok korkuyordum ama nafileydi. Beni yatağa çoktan yatırmıştı üstüme çıktı ve bileklerimden tutup kafamın üstüne sabitledi.

"İmdaaat!"

Kes sesini diyerek bana sert bir tokat attı. Canım acıdığı için bir iki saniye nefessiz kaldım. Gözyaşlarım birbirine karışmıştı.

Elleri belimden aşşağı kayıyordu.

"Tugay dur! Dur lütfen dur! Yalvarırım yapma!"

"Çocuk gibi ağlamayı kes! Eğleniyoruz!"

Elleri kalçamı sıkmaya başlıyordu. Çağresizce çığlık çığlığa ağlıyordum.

Tam o sıra kapı sesi duyduk ikimizde. Birisi kapıyı açmış bize bakıyordu. Tugay ise aceleyle eliyle ağzımı kapattı. Yüzüm salya sümük birbirine karışmış, gözlerimin rimeli akmış, saçlarım birbirine girmişti. Işığı açsa görecekti her şeyi.

'Yalvarırım gitme! , Yalvarırım gitme!'

"Sıkıntı yok kardeşim, sevgilimleyim"

Uzunca bize baktı bir şey söylemeden. İçerisi karanlıktı, mırıltılı bir imdat bile çıkaramamıştı ses tellerim. Neden bilmiyordum ama birinin beni bu halde görmesini bile tercih etmiyordum. Arkadan ışık vurduğu için yüzü belli olmuyordu. Yavaşça kapıyı kapatırken Tugay elini ağzımdan kaldırdı. Tam o sıra fırsat bularak kapının önünden çok uzaklaşmadığını var sayarak bağırarak yardım çığlığı attım. Sesimi duymuş olacak ki, duyar duymaz kapıyı açtı ve ışığı açarak üzerimize doğru geldi.

Tugay'da bu sefer "Sevgilim dedim ya lan! Sanane! " diyerek birbirlerinin üstüne yürüdüler.

"Sevgilin mi?" diye dönüp sordu bana keskin gözleri ile.

'Hayır' der gibi kafamı salladım. Hem çok utanıyordum hemde sinirlerim çok bozuktu.

Bunu duyar duymaz önce bir iki saniye donukça baktı, sonra Tugay'ın yüzüne sert bir yumruk geçirdi. Yataktan kalktım ve ne yapacağımı bilemeyerek duvarın köşesine sığındım.

O ise Tugay 'ın üstünde onu yumruklamaya devam ediyordu. Tugay' ın ağzı yüzü kan içindeydi. Anormal derecede kan akmaya başlıyordu ve ben bu sefer kendim yerine başkası için korkuyordum.

"Tamam! Tamam dur! "

Beni dinlemiyordu, sanki bir şeye kapılmış gibi vurup duruyordu.

Yanına yaklaştım "Dur! Yapma! Tamam!"
Omuzlarından tutarak engel olmaya çalıştım.

"Dur! Yeter!"

Arkadan ona sarıldım ve sıkıca tuttum. Sarıldığımda sakinleyip durmuştu.

"Tamam, sakin ol" diyerek onu sakinleştirmeye çalıştım. Nefes alış verişleri çok hızlıydı. Sarılarak bir kaç saniye bekledim.

Ayrıldıktan sonra karşısına geçtim "İyimisin?"

Kafasını kaldırıp yüzüme baktı. Ağlamıştı gözleri ıslaktı. Bir şeyler yaşadığını anlamıştım. Bu kadar tepki göstermezdi yoksa. Yüzüme öylece bakıyordu. Şimdi hatırlamıştım. Geçen bana camdan bakan beyaz atletli çocuktu bu.

"Sen.. O'sun" dedim gözlerine bakarak.

Bir şey demedi ve ayağa kalktı. Üstünü başını düzeltti, kapıdan çıkarken bana döndü.

"Odadan çık, ve kimseye bir şey anlatama" dedi.

Kafamı 'tamam' der gibi sallayarak, ayağa kalktım. Çantamı yerden alarak odadan çıktım. Arkasından yetişmeye çalışmıştım ama ortadan bir anda kaybolmuştu. Elimi yüzümü yıkamak için lavaboyu buldum.

Aynada kendimi perişan halde görünce daha çok ağlamak istedim. Ağzımı tuttum sıkıca bağırmamak için. Bana yaptığı şeyler çok yakmıştı canımı. En çokta birinin beni bu halde görmesi, kendimi zavallı gibi hissettirmişti.

O çocuk olmasaydı... , o benim hayatımı kurtarmıştı resmen. Ona bir teşekkür bile edememiştim. Adını bile bilmiyordum. Kendimi toparlayarak lavabodan çıktım. Çıkmamla elifle burun buruna gelmiştim.

"Nerdesin kızım ya!? Kaç saattir seni arıyorum?"

Ahh elif, sen yokken neler oldu neler..

Elife bir şey demeden sıkıca sarıldım. Ona sarılırken ağlamamak için kendimi zor tutuyordum.

"Ne oldu kız!? Bişemi oldu yoksa?" diyerek yüzüme baktı.

"Yook, bişe olmadı. Bende sana bir şey oldu zannetim, o yüzden..."

Nefes almak için bahçeye çıktım, sandalyelerin olduğu yere oturarak nefes aldım. Yaşadığım şeyleri atlatmam gerekiyordu.

Kafamı kaldırıp gökyüzüne baktım. Bir nefes verdim ve tam kalkacakken, balkonda rahat bir pozisyonda sıgara içerken o çocuğu gördüm. Siyah kısa gömleğini çıkarmış, üstünde yine dar sporcu atleti ve gri eşofmanı vardı. Eğer yaşı on dokuz falansa gerçekten şaşırırdım, çünkü vücudu hafif yapılıydı ve yirmi üç yaşlarında gösteriyordu. Fırsat yakalmışken teşekkür etmek istedim.

"Adın ne?"

Sesimi duyunca hiç dönüp nerden geldiğine bakmadı. Galiba buraya gelip otururken çoktan fark etmişti beni. Uzakları izliyordu sıgarasını içerken.

"Cihan" dedi.

Biraz sakin bir çocuktu. Çenesi sivri ve belirgindi. Gözleri kaşları ile yakındı. Saçları ise dağınıktı. Gözlerinin keskin rengi saçlarının altından ne kadar güzel belli oluyordu.

"Senin?"dedi istemsizce. Ben bekleyince sormasını istiyormuşum gibi.

"Çiçek"dedim başka yöne bakarak.

"Teşekkür ederim... Cihan" dedim ona dönüp bakarak.

İleriye bakarak içtiği sıgarasını söndürdü ve bana döndü. Gözlerimin içine baktı, bir kaç saniye öyle bekledi, hemen ardından kafasını 'eyvallah' der gibi bir kez salladı ve içeri girdi.

Teşekkür ettiğim için sevinmiştim ama içimde bir boşluk vardı. Neydi bu boşluk?  neden birden bire oluşmuştu?

Garip hislerle bir kaç dakika mücadele ettim o sandalyede. Derin bir nefes verdim ve ayağa kalktım.

____________________________________

 Ç𝗂𝖿𝗍𝗅𝗂𝗄 [+18] Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin