Ç𝗂𝖿𝗍𝗅𝗂𝗄 [+18]

By melikey897yldz

579K 11.7K 1.7K

"Soyun" Sessizce yatakta oturmaya devam ettim. "Sana soyun dedim, duymadınmı?" Sakin bir şekilde söylemeye de... More

1.
2.
3.
4.
5.
6.
7.
8.
9. Hoş Geldin 18 !
10. Uzak Dur Benden...
11.
12.
13.
14.
15.
16.
17.
18.
19.
20.
21.
22.
23.
24.
25.
26.
27.
28.
29.
31.
32.
33.
34.
35.
36.
37.
38.
39.
40.

30.

6.9K 174 42
By melikey897yldz


____________________________________


-30-

"Dikkatli olun"

Uyarıcı cümlesi beni biraz olsun ürkütmüştü. Kafamı salladım ve arabanın yanından ayrıldım. Yürür adımlarla büyük, ışıklı otelin içine giriş yaptım. Yandaki giriş bölümüne yaklaştım

"Sadece ismini ve soy ismini söylemen yeterli"

"Çiçek Egeli" dedim gülümseyerek. Kadın önce bana sonrada bilgiseyardan uzunca bakarak gülümsedi.

"Lütfen buyrun" diyerek ayağa kalktı ve yolu gösterdi. Topuklu ayakkabılarım pahalı mermerlerin üzerinde harika tonda ses çıkartırken, her adımda daha da özgüvenli basıyordum yere. Yanımdan gelip geçen herkes beni uzunca süzmesine rağmen onlara aldırış etmemeye çalışmıştım. Çünkü üzerimdeki elbise vücudumun kusursuz noktalarını ortaya seriyordu. Rahatsız olsamda, "Üzgünüm bu elbiseyi beğenmedim, giyemem" deme şansım olmamıştı.

Yürüme seansımız asansörün önüne gelememizle beraber son buldu. Yakasında eda yazan hanfendi asansörün düğmesine basarak benimle beraber bekledi.

"Siz işinizden olmayın, kaçıncı kat olduğunu söyleyin ben çıkarım" dedim sevecen bir yüzle. Kadın gün boyu zengin zübbelerle uğraştığı için, benim yaptığım nazik teklif karşısında şaşgınlıkla güldü.

"A-h olurmu efendim, siz haluk beyin özel konuğusunuz" diyerek hafifçe gülümsedi.

"Olur olur, bal gibide olur. Siz benimle bir daha gelmeyin ben zaten partiyi bulurum"

"Peki madem, nasıl isterseniz. Parti 5. Katta" dediğinde asansörün zili çalmış ve  kapıları iki yana açılmıştı.

"Tamamdır, sağol"

"Rica ederim efendim" diyerek gülümsedi ve ben asansöre binene kadar beni izledi.

Asansöre geçerek yüzümü kapıya doğru döndüm. Çanta kolumda takılıydı ve içinde ne olduğunu öğrenmek için can atıyordum. 5. Kata gelene kadar merakla gözlerimi bir o yana bir bu yana çevirip durdum. Sonunda asansörün zili 5. Kat için çalmıştı. Dışarıya adımımı atarak etrafa bakındım. Bu koridorlar neden karanlıktı? Sadece koridor boyu köşe bölgelerinde mavi led lambaları yanıktı. Bir kaç kişi dışında koridorda kimse yoktu. Kolumdaki gümüş saate baktım.

"21: 29"

Hızlıca parti alanına doğru adımladım. Koridora bilakis burası gerçekten biraz daha kalabalıktı. Tuvaletlerin ne yönde olduğunu bulmaya çalışıyordum. Sonunda birine sorarak yerini öğrenebilmiştim. Çantanın içinde ne olduğunu bir an önce öğrenmem gerekiyordu. Kadınlar tuvaletine girdiğimde kısa süreli bir şok geçirmiştim. Tuvaletlerin birinden kadın inlemeleri ve ten çarpışma sesleri geliyordu.

"Ahh evet, daha hızlı" dedi şehvet dolu sesiyle.

Bu sefer kızı duvara daha sert vuruyordu. Ağzım şoklar içerisinde açılırken daha fazla içeride kalamazdım. Hızlı adımlarla dışarıya çıkarak arkadan ters bir bakış attım.

"Hayır yani yapacak başka yermi kalmadı?"

Yüzüm erkekler tuvaletine kaydı.'Umarım içeride kimse yoktur' umuduyla kapıdan girdim. Düşündüğüm gibide kimse yoktu. Derin bir nefes vererek hızlıca çantayı aynanın önünde ki tezgaha koydum. İçinde ne olduğunu bilmiyordum ama açmak için can atıyordum. İçi boş olsaydı bu kadar ağır olamazdı. Pahalı deri çantanın ağzını açarak içindeki poşedi elime alacakken kapı sesiyle beraber irkilerek çantamın ağzını tekrar kapatarak tezgahın önüne geçtim.

"Ovvv" dedi giren adam şaşgınca sıçrayarak.

"Yanlış mı girdim?" diyerek önce kendinden şüphe etti.

"Hayır, doğru girdiniz" dedim hiç utanmadan.

Muhtemelen 30'lu yaşlardaydı, elinin üstünde ve boynundaki dövmeler onu bir serseriden çok elit birine dönüştürüyordu. Kumral saçlarını 3'e vurdurmuştu ve masmavi gözleri keskince bakıyordu. Beyaz gömleği ve lacivert takımıyla daha klas duruyordu. Yakışıklı bir beyfendiydi ama maalesef şuanda bununla ilgilenmiyordum. Ayrıca gözlem ve inceleme yeteneğimi sorgulamayın.

Adam verdiğim cevapla beraber bir adım yaklaştı ve merakla sordu.

"Peki sizin burada ne işinizin olduğunu sorsam hanfendi?" dedi gözlerime bakarak. Adam haklıydı ne diyebilirdim ki?

"Trans olarak bir kadın tuvaletine giremem heralde" dedim yalancı bir tonda. Elbette ki inanmamıştı. Ne yapabilirdim ki aklıma gelen en kıvrak yalan buydu.

"Gerçekten mi?" dedi gülerek. Hatta kahkaha mı atıyordu?

Güşünün güzel olmasına karşın bende sinirle gülerek şaşgın gözlerle ona bakıyordum. Trans haklarını savunmaya dünden hazırdım.

"Eveet, aaaa olamam mı?"

Kahkahasına yavaşça bir son verdi ve yüzüme odaklanarak konuştu.

"Hayır, beni yanlış anlamayın, trans olamayacak kadar güzelsiniz de" dedi ciddileşerek. Bir dakika. Ben bu cümlesinden etkilenmemiştim demi? O zaman göğsüm neden hızla aşşağı yukarıya inmeye başlamıştı?

"Yanlış anlayan sizsiniz, trans erkeklerde güzel olabilir" dedim gözlerimi kaydırıp aynada saçlarımı düzelterek. Zübbe rolünü son derece iyi oynamam gerekiyordu.

Gülümseyerek "Mesela hangi trans erkek çok güzel?" sordu.

"Bülent Ersoy" dedim hızlıca.

Tekrar kısa bir kahkaha atarak gözlerime baktı.

"Bir şeyi test etmeme izin verin o halde" dedi ve bir adım daha yaklaştı bedenime.

"Ne testi?" dedim titreyen sesimle. Ben mermer tezgaha sırt üstü yaslanmışken o iyice yaklaşmıştı yüzüme, yaklaşması ile kasılarak biraz geri durmuştum. İki elini beni arasına alacak şekilde mermere dayadı ve mavilerini yüzüme odakladı. Laciverte çalan mavileri, gözlerim ve dudaklarım arasında gidip gelirken, nefeslerim hızlanıyordu. Sıcak ve geniş elleri bir anda gergin ve ince kumaşla sarılı belime dolandığında vücudumun titrediğini hissetmiştim. Ne yapmaya çalışıyordu? Titrememi o da hissettiği için gülümseyerek gözlerimin içine bakmıştı. Dudaklarım aralanmıştı bu sefer, ne yapıyordu bu bana? Ellerimle belimde ki ellerini ittirerek çantamı alıp bir şey demesine izin vermeden çıkmıştım oradan. Neydi bu şimdi?

Derin nefesler alarak bir elimi duvara dayadım.

"Bu adam kim?" diyerek arkama sinirli bir bakış attım.

"Ne hakla bana dokunur?" derken mırıldanıyordum.

Hızla yürüyüp oradan ayrılarak parti noktasına tekrar dönmüştüm. Kenarlarda büyük ve geniş koltuklar vardı ancak hepsi doluydu. Şarkıdaysa şimdi daha çok hip hop tarzında bir şey çalıyordu. Daha sakin bir alana geçerek boş bir masa buldum. Burada açsam kimse görmezdi heralde, dikkat çekmeyeceğini düşündüğüm için çantayı tekrar açarak ağzını araladım. Gözlerimle yoklayarak içindekileri çıkarmadan bakmaya başladım. İçinde bir poşet ve bir silah olduğunu fark ettim. Bu adam bana uyuşturucu taşıttırmıyorsa bende bir şey bilmiyordum. O an ki sinir ve heyecanla gözlerimi yumdum. İçinde bir de zarf vardı. Açıp okumayı çok istiyordum. İçinde para olmadığı kesindi elimle yoklamıştım.

"Ben nasıl bir şeyin içine düştüm?" dedim dertli dertli. Tekrar ince bileğimdeki gümüş saati kontrol ettim.

"22:08"

"Off daha bir saat var" dedim etrafıma bakınırken. O sıra tuvaletteki adamla göz göze gelmiştik.

"Hassiktir ya!"

Yanıma gelip sorular sormasını beklerken, masasına geçmiş ve oradan bana kaçamak bakışlar atmayı tercih etmişti.

"İyi aklı varmış" diyerek etrafa bakındığım da bu sefer göz göze geldiğimiz bir ânı kollayıp bana eliyle "Gel" işareti yapmıştı. Bana mı yapmıştı yoksa başkasına mı? O kimde ayağına gidecektim? Etrafıma bakındığımda bu hareketime gülümsemişti. 'Ben mi?' der gibi elimle kendimi gösterip kaşlarımı dikmiştim.

Evet der gibi kafasını olumlu sallayıp yüzünü ciddi tutmuştu. Alaylı bir gülücük bıraktım ve gözlerimi kaydırdım. Bunun "Hayır" demek olduğunu umarım anlıyordu. Ama ayağa kalkıp masama doğru, üstünü başını düzelterek gelmesi anlamadığını gösteriyordu. Bir kaç adımla masama yaklaştığında kafamı ellerimle kapatarak başka bir yere odaklanıyormuş gibi yaptım.

"Neden öylece kaçıp gittin?" dedi yanıma geldiğinde. Sesi bile kadife gibi sarılıyordu kulaklarıma. Midemi tuhaf eden, anlayamadığım bir enerjisi vardı.

"Ben mi kaçtım?" dedim kendimi göstererek.

Şaşırdı ve bir kaç saniye boş gözlerle bana baktı. Onlar nasıl bakışlardı?

"Evet"

Evet kaçmıştım.

"Trans olduğuna göre erkeklerden hoşlanıyorsun doğru mu?"

Kafamı onaylarcasına salladım.

"Peki neden benden rahatsız oldun?"

"Senden rahatsız falan olmadım, bunu nerden çıkarttığını sorabilirmiyim?" dedim onu taklit ederek.

Gülümsedi ve gözlerime baktı mavileriyle. Neden bu kadar ciddi bakıyordu gözlerime. Etrafına bakarak ciddileşti oturduğum sandalyeyi kendine doğru çekti.

"Yüzde yüz kadın olduğunu ikimizde biliyoruz. Gözlerinin içine baktım." dedi sakince.

Öylece kala kalmıştım.

"E.. Evet... küçük yalanımıda çözdüğüne göre beyfendiye bir yıldız" dedim ellerimle yalandan alkışlayarak.

"Azat" dedi elini tanışmak için uzatırken.

"Azat Soydere"

"Çiçek Egeli" dedim elini sıkarak.

"Çiçek" diye mırıldandı gülümseyerek.

"Hoş bir isim"

"Teşekkürler... Azat bey" dedim alayla. İsmi güzeldi ama acaba anlamı neydi?

"Azat de" diyerek tekrar ciddi simasını korudu.

"Pekii, Azat..." dedim gülümseyerek.

"Sizi hiç buralarda görmedim, bu partiye nereden davetlisiniz?" diye sordu. Tam o sıra aklıma haluk şerefsizinin sözleri gelmişti.

"Saat tam on buçukta çantayı 202 no'lu odada ki yatak odasına götür ve yatağın başındaki masanın çekmecesine koy. Daha sonra hiç bir şey olmamış gibi yürü ve oradan çık"

"Ben haluk beyin özel daveti üzerine buraya geldim"

"Haluk Toraman" dedi şaşgınca doğrular gibi.

Tekrar olumlu bir şekilde kafamı salladım.

"Vay be!" dedi gülerek.

"Tekrar memnun oldum" dedi bu sefer ciddi yüz hatlarıyla. Konuşma esnasında durmadan Halukla ilgili sorular sorması ilgi mi çekmişti. Ne kadar seviyormuşçasına sorsa da aslında bir şeyi merak edip araştırıyormuş gibiydi. Aynı zamanda da gözleri durmadan çantama kayıyordu.

Sonunda eline aldı ve çantamı açmadan incelemeye başladı. Eline aldığı çantam, benim yavaştan korkmama neden olsada belli etmeden sorularını gülerek cevapladım.

"Bu kadınların çantası da gerçekten ağır oluyor" dedi gülümseyerek. Bende yalandan gülümseyerek geçiştirici cevaplar verdim.

Gümüş saatimi tekrar kontrol ettiğimde bu sefer 22:24 geçtiğini gördüm. Saatime baktığımı fark ettiğinde, merakla sordu.

"Saat daha çok erken değil mi?"

Gülümseyerek cevap verdim.

"Evet, ama gitmem gerekiyor." diyerek çantama elimi attım. Tam o an o da benimle çantama elini attığında gözlerim gözlerine gitti.

"Israr ediyorum"

____________________________________

- Umarım beğenmişsinizdir...

:]

Continue Reading

You'll Also Like

1.5M 35.5K 44
Tam sınıftan çıkıcaktım ki gelen sesle dikildim kaldım."sen kal ada yapamadığın son soruya bakalım" OLUR OLUR HOCAM BAKALIM. Dırırııırıırıfırı Canı...
1.7M 81.4K 49
Bir kız var, içine kapanık kız. Belli bir alanı var kendince güvenli olan. Bu güvenli alanın dışına çıkmayan bir kız. Bu kız arkadaşı telefonlarına c...
93.9K 4.4K 12
Yeniden yazılıyor 🥀 Ama bazen yeniden başlamak lazım; O hayatta yaşama sevinci olmayanlardandı. Tek dayanağı abisi olmuştu, annesi'nin sadece öldüğ...
1.3M 57.5K 29
Sait abi: Yanında ki o eli bir daha sana değdirirse Sait abi: O eli kırarım haberin olsun