except you | taekook

By nathyoung

90.7K 11.8K 18.4K

Okulun popüler çocuğu olan Jeon Jungkook'un başı okulun sessiz çocuğu ile dertteydi. Ama sessiz çocuk pek de... More

Berbat Sonlanan Bir Parti
Küçük Bir Şantaj
Film Kulübüne Yeni Üye
Kara Deliğe Düşen Çanta
Aksiyon Filminin İçine Mi Düştük?
Kayıp(lar) Aranıyor!
Daha Güzel Bir Fotoğraf Yok Muydu?!
Youtube Bağımlısı
Kendine Gerçekleri İtiraf Et
Sende Kalabilir

Dolaba Bırakılan Gizemli Notlar

7.4K 1K 1.7K
By nathyoung

ay kizlar selammmmm


***

"Jungkook uyan!" diye bağırarak odaya girdi Felix. "Saat yedi!" Sonra da çocuğun üstündeki yorganı kaldırıp yere fırlattı.

Perdenin de sonuna kadar açılıp içeri güneşin girmesiyle Jungkook istemeye istemeye uykusundan uyandı. Ağlamaklı sesler çıkardı ve derin bir nefes alarak tek gözünü araladı. Sarı saçlı arkadaşı ayaklarından tutmuş yataktan sürüklemeye başlamıştı. "Ya dur!" diye bağırdı en sonunda.

"Kalk kalk kalk!"

"Tamam tamam, uyandım!" diye bağırarak yattığı yerden doğruldu Jungkook ve ofladı. "Çık odadan." dedi daha sonra. Arkadaşının birden odaya dalmasına fena kıl kapıyordu. Felix onu duymamış gibi kapıya doğru yürürken Jungkook arkasından söylendi fakat bu yine de çocuğun umurunda olmadı. Bir yıldır böyle anlaşıyorlardı. Jungkook kızıyordu, Felix umursamıyordu. Jungkook küfür ediyordu, Felix yine umursamıyordu.

"Bir daha kapıyı çalmadan girme salak herif." dedi Jungkook arkasından. Sonra da yine derin bir nefes aldı ve yüzünü ovaladı. Sabahları uyanmaktan nefret ediyordu. Okul için uyanmaktan ise daha fazla nefret ediyordu. Ayrıca felaketle sonlanan partinin üzerinden iki gün geçmişti ve hâlâ daha çantası ortalarda yoktu. İstemeye istemeye komidinin üzerinde duran telefonuna uzandı ve bildirimlere göz gezdirdi.

"Siktir." dedi gelen mesajları görünce.


patron:
jeon jungkook
2 gündür nerelerdesin?
ve neden aramalarıma cevap vermiyorsun?
(iletildi)

mallarım ve paralarım nerede
yarın buraya geliyorsun
ikisini de istiyorum
(iletildi)

eğer gelmezsen
zorla getiririm seni:)
beni anladın mı:)
yoksa ne kadar ciddi olduğumu göstermem için üzerinde bir şeyler mi uygulamalıyım?
(iletildi)

Jungkook derin bir iç çekti. Pekala, çantayı yarına dek bulmak zorundaydı. Gerekirse partideki herkesi sorguya çekecekti ama bulacaktı. Gerginlikle dilini yanağının içinde gezdirirken arkadaşlarının olduğu gruba girdi. Namjoon birkaç mesaj atmıştı.


"G5NG"
whatsapp grubu



namjoon:
jaehyundan parti gecesinin kamera görüntülerini istedim
dışarıyı çeken kamera varmış neyse ki
ama fazla ileriyi göstermiyor
çöp konteynırının olduğu kısım ucundan çıkmış sadece

dawn:
at bakayım videoyu
çantayı alan biri var mı

namjoon:
*video*
(jungkook ve diğer 3 kişi gördü)

KİM OLDUĞUNU ÇIKARAMIYORUM 100 DEFA İZLEDİM
belki de sabah sabah baktığım içindir
okula gidince düzgün kafayla yine izleriz

hoseok:
kapüşon var
o yüzden belli olmuyor suratı
jungkook gibi çöpe atlamış amk
çalan kişi kimse takdir ettim

jungkook:





dawn:
okuldaki tüm kapüşonluları arama vakti anlaşılan

hyunjin:
jaehyundan partiye gelenlerin listesini isteriz ve oradan bu tipte olabilecek kişileri seçeriz??
videoya bakınca çalan kişi erkek gibi duruyor


jungkook:
VAR YA
o hırsızı bulayım fena döveceğim
çantam kim sen kim ya
ne alaka
derdi ne


namjoon:
döveriz*
ve jaehyun parti için liste tutmuyor
yani herkes olabilir
yol geçen ahırı gibiydi evi hatırlamıyor musunuz


jungkook:
yarına dek bulabilir miyiz sizce
yoksa patronum beni sikecek de

dawn:
çok istersek belki
buluruz
bellllki

hoseok;
evrene enerji göndereyim kanka bekle
sabah sabah daha iyi gider hem



Jungkook ondan sonra gruba atılan mesajları umursamadı. Yatağından esneyerek kalktı ve kapıyı aralayıp yavaşça odadan çıktı. Üstünde sadece dizlerinin biraz üstünde duran spor şortu vardı. Her sabah bu şekilde uyanıyordu ve neyse ki beraber kaldığı arkadaşları bunu pek umursamıyordu. Mutfağa doğru giderken yeniden esnedi ve yarım yamalak konuştu.

"Günaydın..."

"Günaydın!" dedi Jisoo enerjik bir sesle. "İyi uyudun mu?"

Jungkook bu soru üzerine başını iki yana salladı. İyi falan uyumamıştı. Daha doğrusu uyuyamamıştı. Çantası kaybolduğu için kabus görüp duruyordu. Jisoo iç çekti ve mısır gevreğini kasesine boşalttı. "Çok sağlıksız bir uyku düzenin var. Daha on sekiz yaşından böyleysen ileride ne olacak merak ediyorum. Erken yaşlanacaksın!"

Jungkook buna cevap vermedi. Onun yerine Felix kahvaltısını yaparken söylendi. "Çocuk çantasını çaldırmış. Sence uyku düzeni ve erken yaşlanma şu an onun için önemli mi?"

"Çantan hâlâ bulunmadı mı?"

Jungkook bardak alıp kendisine su doldururken cevap verdi. "Kamera kayıtlarına baktık ve çalan kişi kapüşon taktığından dolayı yüzü görünmüyor." Sonra da masaya doğru ilerledi. Sandalyeyi  çekip arkadaşlarının yanına oturdu. Daha gözünü bile doğru düzgün açamıyordu.

"Okuldan biri mi yapmış peki?"

"Jaehyun'un partisine okuldan olmayanlar gitmez." dedi Jungkook. Sonra da iç çekti yeniden. Felix ve Jisoo iki gündür ona destek olmaya çalışıyordu fakat ne derlerse desinler Jungkook'un morali düzelmiyordu. Moralini düzeltecek tek şey çantanın bulunmasıydı.

"Bugün işten sonra market alışverişine çıkacağım. İstediğiniz bir şey var mı?" dedi Jisoo daha sonra konuyu değiştirerek. Jungkook'un iki ev arkadaşı da kendisinden büyüktü. Felix üniversiteye gidiyor ve yarı zamanlı garsonluk yapıyordu. Jisoo ise bir şirkette çalışıyordu. "Hayır. Sadece çantamı istiyorum..." diyerek bir çocuk gibi mızmızlandı Jungkook. Tüm kazancı oradaydı. Ayrıca eğer çantayı zamanında patrona ulaştırmazsa mahvolurdu.

Jisoo iç çekti ve yemeğini yerken konuştu. "Bulacağına eminim Jungkook." dedi. "Sizin okuldan biri olduğu kesinmiş zaten. Yakında kendini ele verir gibi duruyor."

Jisoo onun moralini düzeltmeye çalışırken Felix tamamen telefonuna vermişti kendini. Onları dinlemiyordu bile. Jungkook öne doğru uzandı ve Jisoo'nun önündeki mısır gevreği paketini alıp kendi tabağına boşalttı. Hiçbir söz ona iyi gelmiyordu ve kafası fazlasıyla doluydu. Yarına kadar çantayı bulamazsa mahvolurdu.

Felix "Kapı mı çaldı?" diyerek başını telefonundan kaldırdı. Jisoo dudaklarını büzüp duymadığını söyleyince de Felix telefonunu cebine koyup oturduğu yerden kalktı ve kapıya doğru ilerledi. Kapıyı açtığındaysa bağırarak mutfakta oturan ev arkadaşlarına haber verdi. "Jungkook'un mal arkadaşı gelmiş!" dedi. Sonra da kapı önündeki çocuğu umursamayarak mutfağa geri döndü.

"Sana da günaydın Felix!" dedi Hyunjin gülerek kapıdan girerken. Bir omzunda sırt çantası takılıydı. Jungkook ile beraber okula gitmek için hafta içi her gün sabah erkenden buraya gelirdi. Genç çocuk mutfağa doğru ilerledi. Sırtını buzdolabına yasladı ve hayretle üstünde şort dışında bir şey olmayan arkadaşına baktı. "Okula çıplak mı gideceksin sevgili uyuşturucu satıcısı?" diye sorduğunda Jungkook cevap vermedi.

"Sanırım depresyonda." dedi Jisoo yemeğini yerken. Felix omzunu silkti. "Salak olmasaydı o da. Uyuşturucu ve para dolu çantayı çöp konteynırına atmak da ne demek?"

"Ne yani babam tarafından yakalanıp hapse mi girseydim?" diye sordu Jungkook sinirle. Felix başını yana doğru yatırdı. "Uyuşturucu işine hiç girmemeliydin." dediğindeyse Jungkook iç çekti.
Hep aynı şey söyleniyordu ona. Artık bıkmıştı. Birilerinin ona tavsiye vermesine ihtiyacı falan yoktu. Birkaç saniye sonra yemeğini yarıda bırakıp oturduğu sandalyeden kalktı. Hyunjin'in yanından geçip odasına doğru ilerlerken çocuk arkasından bakakaldı. "Çabuk hazırlan!" diye seslendi.

Jungkook odasına girip kapıyı sertçe kapattığında Hyunjin dudaklarını büzdü ve kaşlarını şaşkınlıkla kaldırdı. Sonra da dönüp Jisoo ve Felix'e baktı.

"Siz bu çocuğu kötü etkiliyorsunuz ha."

"Jungkook dışındaki hetero erkeklerin bu evde fikir belirtmesi yasak." dedi Felix bunun üzerine, ona bakmadan. Jisoo arkadaşının bu dediğine kahkaha atarken Hyunjin dramatik bir şekilde konuştu. "Sen..." dedi. "Sen heterofobik bir insansın!"

"Öyle bir terim yok geri zekalı."

"Jungkook bu evde seninle birlikte nasıl yaşayabiliyor aklım almıyor!"

İlerleyen dakikalarda Hyunjin ve Felix günlük rutin olarak yine kavga ettiler. Jisoo ev arkadaşlarının yanaklarına öpücükler bırakıp mutlu bir şekilde evden çıktı ve Jungkook ise istemeye istemeye okul için hazırlandı. Açık kahverengi saçları omzuna kadar değdiği için alttan topladı. Hava sıcak olduğu için de üstünde siyah askılı bir tişört vardı. Ona göre sonbahar ve kış mevsimi her zaman daha iyiydi çünkü her gün farklı bir ceket giyip okula gidebiliyordu. Ama sıcak havalar tamamen berbattı. Tamamen.

"Jungkook! Geç kalıyoruz!" diye seslendi Hyunjin birkaç dakika sonra.

"Geliyorum!"


...

"Okuldaki her insan evladında kapüşonlu ceket olduğuna hemfikiriz bence." dedi Dawn koridordaki herkesi incelerken. Sırtını arkasındaki dolaba yaslamıştı ve diğer arkadaşlarıyla birlikte çantayı çalan kişinin kim olacağına dair bir iz bulmaya çalışıyordu.

"Bu şekilde asla onu bulamayacağız." dedi Jungkook umutsuzlukla. "Ben bittim."

"Hayır hayır!" diye araya girdi Namjoon hemen. "Hemen umutsuzluğa kapılma. Birisi çaldıysa keyfi çalmamıştır herhalde. İlla çıkar kokusu."

Jungkook bunu duyunca rahatlamak istedi ama başaramadı. Derin bir iç çekti ve sonra da zil çaldı. Derse girmeleri gerekiyordu. Okula geldiğinden beri psikopat gibi herkese dik dik bakıyor ve kim olduğunu bulmaya çalışıyordu ama nereden bulabilirdi ki? O gece lacivert renk kapüşonlu giyen birisi bugün farklı giyinebilirdi.

Herkes olabilirdi! Herkes!

"Derse gitmemiz gerek." dedi Hoseok en son ve omuzlarını silkti. Yapacak bir şey yok der gibi arkadaşına baktı. "Teneffüste dedektifliğimize tekrar devam ederiz artık."

Jungkook bir şey demeden arkasını döndü ve ders kitabını almak için dolabını açtı. Dolabını açtığındaysa içeride ona ait olmayan notlar gördü. Kaşlarını çattı. "Çocuklar..." dedi şaşkınlıkla notlara bakarken.

Bunu der demez de dört arkadaşı da başını uzatmış ve dolabın içine bakmaya başlamıştı. "O notlar ne?" diye sordu Dawn merakla. Jungkook ise "Bilmiyorum." diye cevap verdi ve yavaşça ilk notu eline alıp okudu. Beşi de heyecanla kağıda bakıyordu.

"Ne yaptığını biliyorum."

"Hassiktir!" diye bağırdı Namjoon birden. Sonra da Hoseok'un omzuna vurması yüzünden eliyle ağzını kapattı. Hâlâ daha etrafta insanlar vardı ve bu kadar dikkat çekmemeleri gerekiyordu. Popüler oldukları için fazlasıyla dikkat çekiyorlardı zaten. Ekstraya gerek yoktu.

"Çantanı çalan kişi!" diye fısıldayarak konuştu Hyunjin. Jungkook'un kalbi son hızda atıyordu. Daha önce hiç bu kadar gerildiğini hatırlamıyordu. Yutkundu. "O olduğuna emin miyiz? Ya başka bir şeyden bahsediyorsa? Ya benimle taşak geçiyorlarsa?" diye sorduğunda Dawn heyecanla konuştu.

"Sonraki nota da baksana!" dedi. "O zaman anlarız." Jungkook bunun üstüne derin bir nefes aldı ve sonraki notu da eline aldı.

"Evet mankafa, çantandan bahsediyorum."

"Bizi mi izliyor lan?" diyerek arkasına döndü Hoseok ve ders başlayacağı için koridorun kendi halinde takılan gruplar haricinde neredeyse bomboş olduğunu gördü. Jungkook ise sinirden burnundan soluyordu. "Kim lan bu?" dedi nota bakarken.

"Bir not daha var." diyerek dolabın içini işaret etti Hyunjin. "Sanırım gizemli takılmayı seviyor. Kaç not bırakmış lan oraya?" diyerek saymaya çalıştı. Jungkook ise sinirle diğer notu da aldı ve okumaya başladı.

"Kim olduğumu şimdilik öğrenemezsin Jeon. Ama istediğin şeyi sana geri verebilirim."

"Galiba iyi biri. Baksanıza geri verecekmiş" dedi Hoseok, Jungkook'un omzunun üstünden. Namjoon göz ucuyla ona baktı. "Ciddi misin? Bu kadar sad olma." diye fısıldadı. Jungkook ise aceleyle sonraki notu aldı ve okudu.

"Bu akşam. Saat dokuzda. Okulda."

"Hâlâ daha iyi biri olduğuna inanıyorum." dedi Hoseok hemen. Hyunjin ona aldırmadan aceleyle konuştu. "Saat dokuzda okulda ne yapacakmış lan sana?" dedi. Ellerini beline koydu. "Ne olur ne olmaz beşimiz beraber gidelim."

"Beşimiz beraber mi?" diyerek ona döndü Jungkook. Namjoon da Hyunjin yerine cevap verdi. "Oğlum saat dokuzda okul bomboş. Hiç güven verici değil. Hep beraber gidelim ki bi sıkıntı yaşanmasın."

"Doğru..." dedi Jungkook hemen. "Bu it kim bilir ne istiyor..." diye mırıldandı ve sonra da dolaptaki diğer notu alıp okudu.

"Tek başına geleceksin. Sakın arkadaşlarınla geleyim deme. Ha eğer gelirsen, biricik polis babana oğlu hakkında bazı gerçekleri söylemek zorunda kalırız."

Bu nottan sonra beşi de susmuştu.

"Harbiden bizi izliyor galiba." dedi Hoseok en sonunda ve gözlerini kısarak arkaya baktı. Etraf boştu.

"Bu salağın söylediği şeyi yapmayacağız herhalde?" diye sordu Namjoon. "Hep beraber gideceğiz değil mi?"

"Hayır." dedi Jungkook nota bakmaya devam ederken. "Tek gideceğim. Babamın bir şeyden haberi olursa biterim." Hyunjin bu sözden sonra tam itiraz edecekti ki Jungkook araya girdi. "Tek gideceğim dedim. Israr etmeyin."

Arkadaşları bunun üstüne bir şey diyemedi. Jungkook haklı sayılırdı. Eğer babası tüm bunları öğrenirse hayatı tepetaklak olurdu. Bunu hepsi biliyordu. Uzun saçlı oğlan yavaşça dolaptaki diğer nota uzandı ve iç çekip okudu.

"Eğer bu akşam gelmezsen çantanı istemediğini düşüneceğiz ve bu şansı bir daha sana vermeyeceğiz."

"Bu ne lan?" dedi Dawn en son. "Göz göre göre seni tehdit ediyor resmen. Biz de arkadaşların olarak öylece oturup bekleyecek miyiz?"

"Gelirseniz her şey daha kötü olur." dedi Jungkook ona aldırmadan fakat Hyunjin konunun üstüne gitmeye devam etti. "Okulun dışında beklersek bizi görmez. Bir şey olmaz. Uzun süre gelmezsen ya da başına başka bir şey gelirse biz devreye gireriz işte."

"Hayır." dedi Jungkook yeniden ve arkadaşlarına döndü. "Olmaz diyorum. Bunu riske atamam. Benden bir şey istediği belli. Gidip öğreneceğim ve geleceğim." dedi. Sonra yeniden dolaba doğru döndü. "Yüksek ihtimalle para istiyordur zaten..."

Arkadaşları bir süre sustu ve birbirlerine baktı. Dördü de Jungkook'u akşam okula tek başına yollamak istemiyordu ama aynı zamanda başına daha büyük bir bela da açılmasını istemiyordu.

"Bir not daha var." dedi Jungkook. Arkadaşları bunu duyunca dikkatlerini dolaptaki nota verdi. Hepsi heyecanla bakıyordu. Jungkook eline alırken konuştu. "Son not..." dedi. Ne yazdığını merak ediyordu. Yine başka bir tehdit falan mıydı?

"Kötü bir niyetimiz yok merak etme! Biz dostuz!"

Notu okuduktan sonra kaşlarını çattı ve cümlenin etrafındaki çiçek ve kalp resimlerine baktı. Arkadaşları da anlamayarak nota bakıyordu. Az önceki tehditkar notların ardından sonra bunu görünce şaşırmışlardı.

"Tek kişi değiller galiba..." dedi Namjoon ve iç çekti. "Gerçekten bizi istemediğine emin misin?"

"ÇOCUKLAR!" diye bağıran öğretmeni duyunca beşi de yerinde sıçradı ve Jungkook aceleyle notları dolaba geri koyup kitabını aldı. Öğretmen zoruyla sınıfa doğru yürümeye başladıklarında Jungkook fısıldayarak arkadaşlarına döndü.

"Çiçek böcek çizmiş nota. Ne yapabilirler ki en fazla?" dedi.

"Oğlum ters psikoloji!" dedi Dawn telaşla. "Sen kolay lokmadırlar diye gideceksin sonra karşına seri katil gibi herifler çıkacak!" Diğerleri Dawn'a hak verdi. Jungkook hariç hepsi bu durumdan işkillenmiş görünüyordu.

"Bir şey olmaz." dedi Jungkook sınıfa girerken. "Bu akşam bu işi halledeceğim. Bana güvenin."



...



''O çiçekleri ve kalpleri çizmeyecektin Momo.'' dedi Taehyung bıkkınlıkla. Üçü de beden eğitimi dersindeydi ve bankta oturmuş yaptıkları plandan bahsediyorlardı. ''Ben ne güzel gözünü korkutan notlar yazmıştım. Sonunu kalplerle bitirmek hiç iyi bir izlenim olmadı.''

''Ya çocuk yazdığın notlardan işkillenirse ve okula silahla birlikte gelirse?'' diye tedirgin şekilde sordu Momo. ''En azından yazdığım son not güven verici olmuştur. Hayatımızı kurtardım.''

''Yok artık, mafya babası değil bu çocuk.'' dedi Taehyung gülerek. Jimin arkadaşlarının önünde ısınma hareketleri yaparken cevap verdi. ''Uyuşturucu satan birisi silah da taşıyabilir. Ayrıca babası da polis. Eminim silahlarından birini çalmıştır.''

''Taehyung ama bir hayal et!'' dedi Momo. "Gerçekten de silahlarla haşır neşir olan birisi olabilir!" diye devam etti ve tahminlerini anlatmaya başladı.

''Uyuşturucunun parası nerede lanet olası?'' dedi Jungkook, tuvalette masum bir oğlanı sıkıştırmış, boynuna silah dayamıştı. Çocuk cevap vermeyince dayanamadı ve sinirle bağırdı. ''PARA NEREDE LAN?!''  diye avazı çıktığı kadar kükredi. "NEREDE?!"

Masum çocuk cevap vermek ağlamaya başlayınca Seri Katil Jungkook karnına sert bir tekme attı ve yere düşürdü. Sonra da gözü karardı ve silahı tam çocuğun alnına doğrulttu. ''Bunu sen istedin adamım.'' dedi.

Ve bir kez bile düşünmeden tetiği çekti.

Kanlar yüzüne sıçrarken soğukkanlılıkla 'Beyler, cesedi ortadan kaldırın...'' dedi ve arkasını dönüp aynadan kendisine baktı. Çok havalıydı. Bayılıyordu kendisine. O sırada dört arkadaşı tuvalleten içeri girmiş ve emir verilmesi üzerine cesedi taşımaya başlamışlardı. Dört arkadaşı da onun kölesiydi.

''Lanet olsun." dedi Seri Katil Jungkook aynadan kendisine bakarken. "Sıra çantamı çalan piçler de. Onları da bulup testereyle doğ...''

''Yok artık amına koyayım. Abartma.'' diye araya girdi Taehyung. ''Bu çocuk mal mı da okulda birini öldürsün?''

''Neden öldürmesin?!'' diye karşılık verdi Momo kaşlarını çatarak. Oldukça ciddi görünüyordu. ''Ayrıca oldukça masum görünen bir tipi var. Bu onu daha da korkunç yapıyor.'' dedi. "Hiç ondan uyuşturucu satmasını bekler miydin? Asla! Neden katillik de yapmasın?"

''Ya bi git...'' diyerek gözünü devirdi Taehyung ama tam o sırada da Jimin devreye girdi. ''Bence benim tahminim daha mantıklı çocuklar.'' dedi. ''Anlatıyorum, dikkatle dinleyin.''

''Patron, çantanızı çalan pezevenkleri bulduk...'' diyerek odaya girdi Köle Hyunjin ve saygıyla eğildi. Jungkook soğuk bir şekilde ''İçeri alın.'' diye cevap verdi. Sandalyesi pencereye doğru dönüktü ve gözlerinden ateşler çıkıyordu. Çok gergindi.

Birkaç saniye sonra gariban Taehyung, Jimin ve Momo üçlüsü her yerlerinden kanlar aka aka zorla içeriye sokulmuştu. Çok fena dayak yemişlerdi. Şimdi de korkuyla arkası dönük şekilde sandalyede oturan Jungkook'a bakıyorlardı. Biliyorlardı ki eğer bu lanet adam önüne dönerse öleceklerdi. Hatta ölmekten beter olacaklardı!

Taehyung birden yeşilçam filminde gibi kendini dramatik şekilde yere attı ve ağlayarak yalvarmaya başladı. ''Bize acıyın efendim! Bize acıyın!' Kulunuz köpeğiniz olayı..."

''Ya siktir git benimle aynı yaştaki çocuğa neden efendim diyorum ben?'' diye araya girdi Taehyung hemen. Arkadaşlarının hayal gücüne daha fazla dayanamıyordu. ''Ayrıca niye yalvaran benim? Şerefimle ölürüm daha iyi.''

''Ya çocuk mafyaların başı!'' diye bağırdı Jimin. Sanki gerçekten mafyaymış gibi konuşuyordu. Kaptırmıştı kendini. Bağırdığı için ona bakan öğrencilere kaydı gözü daha sonra. Utanarak gülümsedi ve el salladı. ''Filmden bahsediyorduk da...'' diyerek açıklama yapmaya çalıştı ama gerçekten bu kimsenin umurunda değildi. Başını iki yana sallayıp arkadaşlarına geri döndü. Taehyung yüzünü buruşturarak ona bakıyordu.

''Neyse!'' dedi Jimin. ''Çocuk mafyaların başı çıkarsa görürsün Taehyung.''

''Seri katil çıkarsa da görürsün!'' diye ekledi Momo.

Taehyung kendisini arkaya doğru yasladı ve gökyüzüne bakarak komuştu. ''Bu akşam gelecek ve ne bokmuş öğreneceğiz, hep beraber görürüz artık.''

''Evet!'' diye bağırdı Momo birden. Bu akşam Jungkook'u zorla film kulübüne kayıt ettireceklerdi ve Jungkook'un kulübe gelmesi demek, yarışmayı kazanma olasılıklarının artması demekti.

''Bu akşam kulübümüzün kaderi değişecek!''








***

umarım begenmissinizzzdirrr ilk defa taslakta yayınlamadan bolum yazıyom cok zormus !!

NEYSE behlul kacarrr
gorusurukk
🏃‍♀️

Continue Reading

You'll Also Like

53.6K 4.1K 37
sadece erkeklerin olduğu bir üniversitede gay yönelimin odağı ve tüm dikkati üzerine çeken Jungkook, bu durumdan sıkılan ve onu bu rahatsızlıktan ko...
655K 55.3K 19
başarılı hukuk öğrencisi jeon jungkook, doktoru sanarak mesaj attığı numaranın eskort kim taehyung'a ait olduğunu öğrenir. text, taekook
170K 14.8K 26
Taehyung ve nefret ettiği yeni üvey kardeşi Jeon. texting + düz yazı
99.7K 6.2K 36
Malfoy ve Black iki ezeli rakip ve birbirlerinden nefret eden iki küçük çocuktur. Black'in 4. Sınıfta Harry'nin yerine arayıcı olmasından sonra Malfo...