YENİDEN | TAMAMLANDI |

By yazankelebek_

3.1M 197K 53.7K

Bu sefer doğum sırasında karışan bir bebek yok. Bir kızın ailesini kaybettikten sonra kurduğu yeni ailesini o... More

1.BÖLÜM
2.BÖLÜM
3.BÖLÜM
4.BÖLÜM
5.BÖLÜM
6.BÖLÜM
7.BÖLÜM
8.BÖLÜM
9.BÖLÜM
10.BÖLÜM
11.BÖLÜM
12.BÖLÜM
13.BÖLÜM
14.BÖLÜM
15.BÖLÜM
16.BÖLÜM
17.BÖLÜM
18.BÖLÜM
19.BÖLÜM
20.BÖLÜM
21.BÖLÜM
22.BÖLÜM
23.BÖLÜM
24.BÖLÜM
25.BÖLÜM
26.BÖLÜM
27.BÖLÜM
28.BÖLÜM
29.BÖLÜM
30.BÖLÜM
31.BÖLÜM
32.BÖLÜM
33.BÖLÜM
34.BÖLÜM PART 1
34.BÖLÜM PART 2
35.BÖLÜM
36.BÖLÜM
37. BÖLÜM PART 1
37.BÖLÜM PART 2
38.BÖLÜM
39.BÖLÜM
40.BÖLÜM
42.BÖLÜM
43.BÖLÜM
44.BÖLÜM
FİNAL
YILBAŞI ÖZEL BÖLÜM
14 ŞUBAT ÖZEL BÖLÜM
ÖZEL BÖLÜM 3
YENİDEN
ÖZEL BÖLÜM 4
ULUHAN AİLESİ YENİ KİTAP

41.BÖLÜM

39.4K 3.1K 408
By yazankelebek_

Bölümü okurken bol bol yorum yapmayı unutmayın.

İyi okumalar❤️



41.BÖLÜM

YAMAÇ ULUHAN'DAN

Yanaklarımda hissettiğim küçük parmaklar ile huysuzca mırıldanarak gözlerimi açtığımda Batı neredeyse üzerime çıkmıştı ve başını da eğmiş yüzüme bakıyordu.

"Baba doyum günüm benim!" diye neşeyle bağırdığında yüzümü buruşturdum.

İyi ki doğmuştu ama uyanır uyanmaz da bağırmasına gerek yoktu.

"Bağırma." dediğimde dudaklarını büzerek üzgünce yüzüme baktı.

"Ama benim doyum günüm."

Doyum dediği için gülmek istesem de kendimi tuttum.

"Evet oğlum senin doğum günün. Unutturmadın bize zaten." dediğimde küçük bedenini iyice üzerime bıraktı ve başını da göğsüme yasladı.

"Kaç yaşında oldum baba?" diye sordu.

"Dört yaşında oldun oğlum." dediğimde istemsizce gülümsedim.

Dört senenin ne çabuk geçtiğini bir türlü anlamamıştım ve günden güne gözümün önünde benim öğrettiklerim ile bir insanın büyümesine şahit olmak gerçekten güzel ve tuhaf bir duyguydu.

Batı ile ilgili tek sorunumuz harfleri düzgün söyleyememesiydi ve sanırım bunun için de yardım almamız gerekti ya da kendim öğretmeye çalışacaktım.

Her geçen gün bana daha çok benzemesi içten içe sevinmeme neden oluyordu.

Sarı saçlarının üzerine bir öpücük bırakarak şefkatle kollarımı küçük bedenine sardım ve " İyi ki doğmuş benim oğlum." dedi.

Bilmiş bir şekilde "Bence de." dediğinde canını acıtmayacak şekilde yanağını ısırdım.

"Anneni de uyandırdın mı?" diye sordum.

Dün gece Arya ve Duru birlikte uyumuştu. Batı da benimle birlikte uyumuştu.

"Yok."dedi ve kucağımdan kalktı.

"Uyandıyıyım baba?" diye sordu.

Yataktan kalktığımda ince pikeyi açtım ve "Kahvaltıya kadar sen biraz daha uyu." dedim.
Yattığında pikeyi üzerine örttüm.

"Yatak keyfi!" diye neşeyle söylendiğinde eğilip yanağına bir öpücük bıraktım.

Elimi yüzümü yıkadıktan sonra Arya'nın odasına yöneldiğimde sessiz bir şekilde içeri girdim. Arya ve Duru hala uyuyordu.

Arya'nın yattığı tarafa oturduğumda kısık bir sesle "Arya." diye birkaç kez üst üste seslendim

Huysuz bir şekilde yanağını kaşıdı ve gözlerini açmadan "Baba." diye fısıldadı.

Zorlukla yutkunduğumda birkaç saniye boyunca ne yapacağımı bilemedim.

İki hafta önce ölmüştü ve Arya iki haftadır durgun ve aşırı sakindi.

Sanki iki hafta da büyümüşte küçülmüştü.

Zaten yaşımızın üzerindeki acılar bizi büyütmez miydi?

"Benim, Yamaç abin." dediğimde dudakları büzüldü ve kaşları çatıldı ardından gözlerini açtığında ela göz bebekleri titriyordu.

Üzüntüyle iç çekti ve "Günaydın Yamaç abi." dedi.

"Günaydın ufaklık." dedim ve gülümsedim.

Arya başını yanında uyuyan ablasına çevirdiğinde dudaklarımdaki tebessüm büyüdü.

Onun huzurlu bir şekilde uyuması için birçok şeyin üstesinden gelmiştik ama sonuca ulaşmıştık.

Arya bir şey demeden yattığı yerden kalktı ve odasındaki banyoya gittiğinde Duru'nun saçlarının üzerine şefkatle bir öpücük bıraktım ve "Birtanem uyan artık." dedim ve yanağına üst üste öpücük bıraktığımda gülerek gözlerini açtı.

"Günaydın." dedi ve ardından esnedi.

"Günaydın." dedim.

"Arya uyan ablacım."diyerek gözlerini ovaladığında "Arya uyandı bile." dedim.

Hevesli bir şekilde gülümseyerek "Bugün Batı'nın doğum günü."dedi.

"Unutmak ne mümkün. Beni de bugün benim doğum günüm diyerek uyandırdı." dediğimde güldü ve yattığı yerden doğruldu.

"Hediyemizi görünce ne yapacak acaba?"diye merakla sordu.

"Beğeneceği kesin ama kendimiz kaşındık. Başımız çok ağrıyacak." dedim.

"Abartma ya." dedi.

Batı'ya oyuncak bateri seti almıştık ve oğlumu çok iyi tanıyordum. Gözünü açar açmaz soluğu baterinin başında alacaktı.

"Bu laflarını sana hatırlatacağım." dediğimde gözlerini devirdi.

"Aynen canım." dedi ve kirpiklerini üst üste kırpıştırarak yüzüme baktı.

"Sınav sonuçlarını çok merak ediyorum." dedi.

"Eminim iyi bir puan kazanmışsındır." dedim.

"Hala hangi mesleği seçeceğim konusunda kararsızım." diyerek huysuzca mırıldandığında yanağına bir öpücük bıraktım.

"Şirketimiz var farkındaysan istersen şirketle alakalı bir şeyler oku. Evden bile çalışsan olur yani sen de patron olursun." dedim.

"Şımartma beni. Şirket batar ben evden çalışmaya alışırsam." dediğinde ikimizde güldük.

•••

Yerinde durmayan Batı ile sabrımın sınırlarının olduğumun farkındaydım.

Herkes gelmişti - abimler, Arslanoğlu ve Akar ailesi- ama Batı hala hazır değildi çünkü heyecanlıydı. İlk defa kalabalık bir şekilde doğum günü kutlanacaktı. Aslında biz zaten ailecek kalabalıktık. Batı'nın doğum günleri her zaman kalabalık olurdu. Abimler, annem ve babam.

Ancak bu sefer Batı'nın heyecanlı olma nedeni farklıydı. Oğlumu tanıyordum.

İlk defa aile dışında birileri olacaktı ve ilk defa arkadaşları ile doğum günü kutlayacaktı.

İlk defa annesinin olduğu bir doğum günü geçirecekti.

"Batı! Sinirlenmeye başlıyorum. Dur artık." dedim.

İç çekerek önüme geldi ve kollarını kaldırdı. Pijamasının üzerine çıkardığımda ilk önce beyaz atletini ardından da gezegen desenleri olan lacivert gömleğini giydirdim.

Kendi pijama altını zorlanarak çıkardığında beyaz pantolonununu da giydirdim.

"Babacım."dedi ve gülümsedim.

Gülümseyerek yanağından makas aldım ve saçlarını düzelttim.

"Hazırsın." dedim.

"Kucak." diyerek kollarını kaldırdığında onu kucağıma aldım.

"Artık büyüdün. Annene , beni kucağına al demek yok." dedim.

Büzülen dudakları ile "Tamam." dedi.

Batı ile birlikte salona geldiğimizde hevesli bir şekilde kucağımdan indi ve Baran ile Aden'e koşarak sarıldığında dengelerini kaybederek yere düşmüşlerdi.

"Batı yavaş!" diyerek onu uyardım.

Baran ilik nakli olmuştu ve ameliyat olalı bir ay olsa da hala dün ameliyat olmuş gibi geliyordu bana.

Batı'nın ise ani hareketleri ile Baran'a zarar vermesi en son isteyeceğim şeydi.

Lodos ne düşündüğümü anlamış olmalı ki "Sorun yok." dedi.

Çocuklar kendi aralarında salonda oyun oynamaya başladıklarında Duru'nun yanına oturdum.

Kucağına almış olduğu Vuslat'ı seviyordu.

Vuslat minik parmaklarıyla sıkıca Duru'nun elbisesinin askısına tutunmuştu.

"Sen ne kadar da güzel bir bebeksin böyle." diye mırıldandım ve yumuşak yanağına bir öpücük bıraktım. Gerçekten de çok tatlı bir bebekti.

Dolunay gibi iri gözleri vardı ama göz rengi maviydi. Kocaman mavi gözleri ile meraklı meraklı etrafa bakarken çok tatlıydı. Turuncu saçları ve yanaklarındaki küçük çiller ile yanaklarını ısırmamak için kendimi zor tuttum.

Sanırım bu hayatta en çok istediğim şey bir kızımın olmasıydı. Duru'ya benzeyen küçük bir kız çocuğu. Peşimde baba baba diye dolaşmasını çok isterdim.

Duru içten bir şekilde gülümseyerek Vuslat'ın alnına bir öpücük bıraktığında Vuslat'ın küçük parmakları Duru'nun göğsüne yaslandı ve Lara gülerek Vuslat'ı kendi kucağına aldı.

"Acıktı." dedi.

"Koridorun solundaki odada emzirebilirsin." dediğinde Duru, Lara kucağındaki kızı ile salondan çıktığında Kartal, Lodos'a takıldı.

"Çok ayıp, kızın her yere dokunuyor. Hiç öğretmemişsin." dediğinde gülmemek için dudaklarımı birbirine bastırdım.

"Daha kızım bir yaşında bile değil ayrıca çocuk acıkmış. Konuşamıyor da nasıl anlatacak derdini." diyerek Vuslat'ı savunduğunda , "Demek kız babası olmak böyle bir şeymiş. Doğu yapsa savunmam bile kızarım." dedi abim gülerek.

"Aynen abi kesin kızarsın. Masum masum gözlerinin içine baktığında göreceğim ben seni." dedim.

Batı koşarken halıya takılıp yere düştüğünde hemen arkasından koşan Batı - Kartal'ın kardeşi- da dengesini kaybedip Batı'nın üzerine düşmüştü.

"Lan Batı kalk, küçücük çocuğu ezdin." dedi Doruk.

Batı hızlı bir şekilde ayağa kalktığında benim yaramaz oğlumda ayağa kalktı.

"Bir yerinize bir şey oldu mu?" diye sordu Duru.

"Büyük Batı iyi."

"Küçük Batı da iyi." diyen oğlumun yanaklarının ısırmamak için kendimi tuttum.

Karıştırmamak için aynı ortamda olduklarında büyük ve küçük diyerek ayırıyorduk.

Herkes kendi arasında sohbete daldığı zaman Duru gülümsedi ve "Kocacım." dedi.

Ona ayak uydurarak "Söyle karıcım." dedim.

"Biz dedik ki kızlarla yarın akşam dışarı çıkalım, haber vereyim dedim." dedi.

"Hımm, akşam?"

"Akşam." dedi.

"Kim kim?" diye sordum.

"Ben, Lara ve Asmin abla. Bir de Dolunay ve Rüya." dedi.

"Tamam. Bende çocukları sinemaya götürürüm. Eminim yeni bir animasyon filmi vizyona girmiştir." dedim.

"Çok iyi olur." dedi.

Batı koşarak yanımıza geldi ve ellerini Duru'nun dizlerine yasladı.

"Anne pasta?" diye sordu.

"Birazdan bebeğim." dedi Duru ve Batı'nın yanağından makas aldı.

Beren yanımıza gelerek Batı'nın omzuna elini koydu ve "yakalamaç oynamasak olur mu? Çok sıcakladım koşunca." dedi.

Batı hemen başını olumlu anlamda salladı .

"Oluy. Su içelim. Anne su." diyen Batı ile sırıtarak arkama yaslandım.

Daha bu yaşta başlamıştı ve ileri de onunla baş etmek sanırım zor olacaktı.

Duru gülerek ayağa kalktı ve salondan çıktı.

Lodos'un kucağında olan Doğu'ya göz kırptığımda gülerek ellerini çırptı.

Barın huysuz bir şekilde yanıma gelip kucağıma oturduğunda gülmeden edemedim. Kesin babasını kıskanmıştı.

Sırtını göğsüme yasladıktan sonra Lodos'a dil çıkardığında Doğu ne anladıysa yine gülmüştü.

Barın'ın turuncu saçlarını okşamaya başladığında bakışlarım oyun oynayan çocuklara kaydı.

Arya onlarla birlikte oyun oynasa da kaçamak bakışları ile Lodos'a ve abime bakıyordu.

İkisi de Doğu ile ilgilenirken Arya'nın gözlerinden geçen hislerini anlamamak imkansızdı.

Kırgındı.

Üzgündü.

Eksikti.

Barın'ın saçlarının üzerine bir öpücük bıraktıktan sonra kucağımdan indirdim ve ayağa kalktım.

Salonun köşesinde oyun oynayan çocukların yanına gittiğimde "Arya, seninle konuşalım mı biraz?" diye sorduğumda başını olumlu anlamda salladı ve uzattığım elimi tutarak ayağa kalktı.

Arya ile birlikte bahçeye çıktığımızda pastayı bahçede keseceğimiz için hazırlamış olduğumuz geniş masanın boş sandalyelerinden birine oturarak Arya'yı da kucağıma oturttum.

Duru ona sarı bir elbise giydirmiş ve saçlarını da iki tane olacak şekilde örmüştü ve tombul yanakları çok tatlı duruyordu.

Güneş ışıkları beyaz tenine vurduğunda güzel yüzü daha çok ön plana çıkıyordu.

Büyükçe yüzünün çocuksuluğu kaybolacaktı ve çok güzel bir kadına dönüşecekti. Duru'ya çok benziyordu.

"Ne konuşacağız Yamaç abi?" diye sordu.

Düşmemesi için elimi sırtına yasladım ve "Sen konuşacaksın ben dinleyeceğim." dedim.

"Ne anlatacağım ki? Bir şey olmadı." dedi.

Şefkatle gülümsedim ve derin bir nefes alıp verdim.

"Babanı özlediğini biliyorum. Babası ile olan her çocuğu gördüğünde de ne kadar üzüldüğünün farkındayım." dedim.

"Alışacağım ki zaten başka şansım yok. Babam geri gelemez." dedi.

"Kendini eksik hissetmeni istemiyorum. Ablan da bende elimizden geleni yapıyoruz. Senden asla sevgimizi ve şefkatimizi sakınmayız. Biz seni çok seviyoruz. Babanın yerini dolduramayız ama ihtiyacın olduğu her an da yanındayız. Biliyorsun değil mi ?" diye sordum.

Hızlı bir şekilde başını salladı ve "Biliyorum ama ablamın babamı pek sevmediğini de biliyorum. Yanına gidip ağlamak istemedim." dedi.

Şefkatle "Arya." dediğimde dudakları büzülmüştü ve bakışlarını kaçırmıştı.

"Tek başına ağlamana gerek yok birtanem. Yanımıza gel. Bana da tam anlamıyla alışmadığının farkındayım ama benim de yanıma gelebilirsin." dedim.

"Alıştım ama korkuyorum." dedi.

Merakla yüzüne bakarken "Neyden korkuyorsun?" diye sordum.

"Belki beni ileride yanınızda istemeyeceksiniz, göndereceksiniz. Sizi çok sevmekten korkuyorum beni bırakırsanız diye." dediğinde bunları düşünmek zorunda kaldığı için kalbim sanki birinin yumrığu altında eziliyordu.

Başını omzuma yaslayarak zayıf bedenine şefkatle sarıldım.

"Seni asla göndermeyeceğiz. Hep bizimle yaşayacaksın. Artık ailen biziz. Sana bir şey daha söyleyeyim mi?" diye sordum.

Yüzünü geriye çekerek eğdi ve alttan bakışları ile yüzüme bakarken dolan ela gözleri ile yüzüme baktı.

"Söyle Yamaç abi." dedi.

"Sen de ailedensin. Soy adın Uluhan." dediğimde şaşkınlıkla gözleri açıldı.

"Gerçekten mi?" diye sordu şaşkınlıkla.

Bu şaşkınlığı gülümsememe neden oldu.

"Gerçekten." dedim.

Kollarını boynuma dolayarak bana sıkıca sarıldığında kahverengi saçlarının üzerine şefkatli bir öpücük bıraktım.

Bakışlarım salonun açık camının kapısından bize bakan Duru'ya kaydığında gülümsedim, beceriksiz bir şekilde göz kırptı ve iç çekerek kucağımdaki Arya'ya baktı.

Ardından bakışları yeniden yüzümü bulduğunda bizi eliyle içeri çağırdı.

Pasta kesme vakti gelmiş olmalıydı.

•••
BÖLÜM SONU

Kısa ama tatlı bir bölümdü bence.

Bölümü nasıl buldunuz?

Kitapta görmek istediğiniz sahneleri buraya yazabilirsiniz.

Batı artık dört yaşında 🥹

İnstagram: yazankelebek_

Continue Reading

You'll Also Like

104K 6.9K 63
Kaybolmuş bir şehirde, gökyüzünün şehire olan isyanını dile getiren yağmurun üzerimi ıslatmasıyla sığındığım bir durakta, yara bere içinde bırakılan...
1.9M 111K 64
Ulaş: Ev alma, komşu al demişler. Işık: Öyle mi demişler. Ulaş: Öyle demişler. Alacağım seni kendime. Mecburuz.
21.6K 1.7K 43
Mafya adamla seri katil bir kadın intikam için birleşince ne mi olur? Hadi gelin birlikte okuyarak neler olacağını görelim Efdal'in ölümüyle birlikte...
1.8M 30.6K 34
Efsan zorla evlendirilmekten kurtulmak için Mardin'den İstanbul'a kaçar. Ama yağmurdan kaçarken doluya yakalanacağını nerden bilebilirdi. İstanbul'u...