|DÜZENLENMİŞTİR|
Ayrıca röportaj yaptık linki de hemen bırakıyorum okumayanlar İÇİN
https://www.wattpad.com/1267340992?utm_source=ios&utm_medium=link&utm_content=share_reading&wp_page=reading_part_end&wp_uname=yazankelebek_&wp_originator=YtKSB5s5Yf2Y2ONSIFDL3HK3Yf8ZZa6GFVHRVLfWr7uwdYhbGKrq8u4jmTqMoDN8RYkOaK26lydmEx9Rrut3jMtshAUP0y1s3UD0FNLLGXYt%2BXVKzM%2FrysJX32kE2pNP
•••
Bölüme okuduktan sonra oy verirseniz sevinirim ve lütfen bol bol da yorum yapın.
İyi okumalar ❤️
Duru ve Yamaç
•••
39.BÖLÜM
3 AY SONRA
DURU ULUHAN'DAN
Gergin bir şekilde Yamaç'ın benim için hazırlamış olduğu sandviçi yerken bir yandan da kaçamak bakışlarım ile yüzüne bakıyordum.
Çayından bir yudum daha aldıktan sonra dirseklerini masaya yasladı ve ''Söyle bakalım.''dedi.
''Nasıl anladın?'' diye sordum ve elimdeki sandviçimi önümdeki tabağın üzerine bıraktım.
''Ben anlarım.'' dedi.
Parmaklarımı çay bardağımın etrafına sararken ''Sınav için çok heyecanlıyım, seni hayal kırıklığına uğratmak istemiyorum'' dedim.
''Beni değil, kendini hayal kırıklığına uğratma. Sen en çok kendine haksızlık yapıyorsun.''
Dolan gözlerimle gülümseyerek dirseklerimi masanın üzerine yaslayarak öne doğru eğildim ve ''Yaklaşsana biraz .'' dedim.
''Benim daha iyi bir fikrim var. Kucağıma gel.''
Masanın etrafından dolaşarak yanına geldiğimde beni yan bir şekilde kucağına oturttu. Kollarımı gevşek bir şekilde boynuna sardığımda alınlarımızı da birleştirmiştim.
Yamaç'ın eli belimi okşarken dudaklarımız arasındaki mesafeyi kapattım.
Kısa ve tutkulu bir öpücüğün ardından nefes alma ihtiyacı ile geri çekildiğimde başımı omzuna yaslamıştım. Kolları bedenimi sararken iç çektim.
Hayat acı çekmek için çok uzun , mutlu olmak içinse çok kısaydı.
Hayatımın son üç ayı beni tamamen değiştirmişti. Büyümüştüm.
Yamaç'ın beni zorla götürdüğü psikiyatristimin yanına artık kendi isteğimle gidiyordum.
İlaçlarımı kendi isteğimle içiyordum.
Doktorum Ares ve Yamaç bana hayatıma nasıl devam edebileceğimi göstermişti. Acı çeksek de mutlu olsak da hayatımıza devam etmek zorundaydık.
Bebeğimizi asla unutmayacaktım ama onsuz da hayatıma nasıl devam edebileceğimi artık biliyordum.
Batı ve Arya'nın üzerine daha çok düşüyordum. Kalbimi saran anne şefkatini onlarla paylaşıyordum. Onların anne şefkatine ihtiyaçları vardı.
''Saçlarımı okşamana bayılsam da mayışıyorum ve sınava gideceğim.''dediğimde gamzeleri belirginleşecek şekilde gülümsedi ve yanağıma sert bir öpücük bıraktı.
''Sana güveniyorum. Sen de kendine güven.''
Kendime güvensem de sınav stresi ne kadar iyi hazırlanmış olursanız olun sizi tereddütte bırakıyordu. Korkmanıza neden oluyordu.
Mezun olduğum için konu bakımından eksiğim zaten yoktu. Zayıf olduğum konuların üzerine düşerek çalışsam da bu sene başıma bir çok olay gelmişti. Doktorum Ares sayesinde sadece psikolojim düzelmemişti. Ders çalışma düzenimin yeniden oluşmasına da yardımcı olmuştu ve aklımı kurcalayan onca olayın ardından sadece ders çalışmak bana iyi gelmişti. Oyalanmama neden olmuştu. Ayrıca son üç ayımın büyük çoğunluğunu dershanede geçirmiştim. Evde sık sık deneme çözmüş ve her denemenin ardından da Yamaç'ın beni yazdırdığı dershaneye gitmiştim. Tüm yanlış yaptığım soruları hocalar ile birebir çözmüştük.
Yanağımı kapatan saç tutamımı kulağımın arkasına sıkıştırdıktan sonra ''Kendini bir şeyleri yapmak zorunda hissetme. Ben her zaman senin yanında olacağım. Sınav sonucu önemli değil. Kendin için çöz soruları.'' dedi.
Mutfağa yaklaşan küçük adım sesleri ile Yamaç'ın kucağından kalktığımda Batı gözlerini ovalayarak mutfağa girdi.
''Bebeğim neden uyandın?'' diye sordum.
Saat sabahın yedisiydi ve Batı'yı bu saatte uyandırmak zordu.
İç çektikten sonra uyku sersemi bir şekilde kollarını kaldırdığında gülümseyerek onu kucağıma aldım. Küçük kollarını hemen boynuma sarmış ardından da başını omzuma yaslamıştı. Şefkatle gülümseyerek sarı saçlarının üzerine bir öpücük bıraktım.
''Yüyamda kola göydüm anne.''
Yamaç'ın yanındaki boş sandalyeye oturduğuma alnına düşen sarı saç tutamlarını geriye ittim ve ''Demek rüyanda kola gördün.'' dedim.
''Hı hı.'' dedikten sonra yanağını kaşıdı.
Yamaç , Batı'nın şakağına bir öpücük bıraktıktan sonra ''Bu saatte kola içemezsin oğlum.'' dedi.
''Ama göydüm baba.'' dedi ve esneyerek yüzünü boyun girintime yasladı.
Yamaç fısıldayarak ''Birazdan yeniden uykuya dalmış olur.'' dedi. Haklıydı. Batı'nın yeniden uykuya dalması çok kısa sürmüştü.
''Ben Batı'yı yatırayım. Sen de sandviçini bitir.''
Kucağımdaki Batı'yı uyandırmamaya çalışarak dikkatli bir şekilde kucağına alırken saçlarımın üzerine bir öpücük bırakmayı da ihmal etmedi.
•••
İçim içime sığmayacak kadar heyecanlı olduğumdan okul koridorunda hızlı hızlı yürüyordum. Bir an önce Yamaç'ın yanına gitmeliydim.
Okulun içerisinden çıktıktan sonra bakışlarım kalabalık okul bahçesinde gezindi. Yamaç bahçenin köşesindeki bir ağacın altına oturmuş ve elindeki telefonu ile ilgileniyordu.
Koşar adımlarımla yanına ulaştığımda sesimin yüksek çıkmasına engel olamayarak ''Yamaç!'' dedim.
Başını anında telefonundan kaldırdığında gülümseyerek gözlerimin içerisine baktı. Koşarak boynuna atladığımda bacaklarımı da beline sarmıştım.
Hızlı bir şekilde düşmemem için tek kolunu kalçamın altından geçirmişken diğer eli de sırtımı okşuyordu.
''Çok iyi geçti! Ben böyle iyi geçen bir sınav görmedim!'' dedim ve gülümseyerek gözlerinin içerisine baktım.
Gururla parlayan mavi gözleri ile ''Yapabileceğini biliyordum.'' dediğinde etrafımızdaki insanları umursamadım. Sadece onu öpmek istiyordum.
Dudaklarımı dudakları ile buluşturduğumda onu hızlı bir şekilde öpüyordum. Sertçe karşılık vermeye başladığında kalbim daha da hızlı atmaya başladı.
Yamaç alt dudağımı sertçe ısırarak geri çekildiğinde nefes nefese kalmış bir şekilde alnımı çenesine yasladım.
Hızlı soluklarım düzene girdiği zaman başımı geriye doğru çekecekken kirli sakallarına takılan saçlarım ile gülerek kucağından indim.
Yamaç kolunu omzuma attı ve başını eğerek bakışlarımızın kesişmesine neden olduğunda yanağımdan makas aldı ve ''Bakıyorum da çok hoşuna gitti.'' dedi.
''Evet.'' dediğimde yanağıma bir öpücük bıraktı.
Başımı Yamaç'ın göğsüne yasladığımda arabasına ulaşana kadar o şekilde yürüdük. Ön koltuğa oturduktan sonra emniyet kemerimi takarken ''Balık ekmek yemeye gidiyoruz,değil mi ?'' diye sordum.
''Gidiyoruz.'' dedi ve arabayı çalıştırdı. Kullandığım ilaçlar iştahımı açsa da pek kilo almamıştım.
Gülümseyerek ''Yamaç.'' dedim.
Arabanın direksiyonunu sağa kırarak caddeye çıkmamızı sağladıktan sonra ''Efendim.'' dedi.
''Sadece adını söylemek istedim.'' dedim.
Gülümsediğinde gamzesi belirginleşmişti. Uzanarak gamzesinin üzerine bir öpücük bıraktım ve sırtımı yeniden arabanın rahat koltuğuna yasladım.
''Özür dilerim.'' dedim
Kaşlarını çattı ve göz ucuyla yüzüme baktıktan sonra yeniden yola odaklandı.
''Neden?'' diye sordu.
''Sana karşı bencil davrandım. Sadece acı çeken benmişim gibi davrandım. Özür dilerim ve teşekkür ederim. Bana rağmen benden vazgeçmediğin için ve bizim için çabaladığın için teşekkür ederim.'' dedim ve gülümsedim.
''Duru.'' dediğinde lafını kestim.
''Özür dilediğim için gerek yoktu falan deme hiç'' dedim.
Keyifli çıkan sesiyle '' Tatlı tatlı konuşma öyle ısırırım.'' dedi.
''Isırsana.'' dedim.
Üst üste ''Duru Duru Duru.'' diye mırıldandı. Kırmızı ışık yandığı için arabayı durdurdu ve başını bana doğru çevirdi.
''Yarın da sınavın olmasa seni yataktan çıkarmazdım.''
''Yarın akşam çıkartmazsın o zaman.'' dediğimde güldü.
'' Bu cesur hallerine bayılıyorum.'' dedi ve dudaklarıma kısa bir öpücük bıraktı.
Arabanın içerisinde yankılanan telefon zil sesi ile hafifçe irkildim.
Yamaç yeniden arabayı kullanmayı başladığında ''Sen aç güzelim.'' dedi.
Vitesin yanında duran telefonu aldığımda arayanın kendim olduğunu gördüm. Yamaç sınavdayken beni bekleyecek olsa da telefonumu yanıma alma ihtiyacı hissetmemiştim. Telefonum muhtemelen Batı'nın ya da Arya'nın eline geçmiş olmalıydı.
Görüntülü aramayı yanıtladığımda kafasını ekrana yaklaştırmış olan Batı'yı gördüm.
Hevesli bir şekilde ''Anne!'' dediğinde gülümsedim.
''Birtanem.'' dediğimde şımarık bir şekilde gülümsedi ve ''Güzellik.'' dedi.
Ben gülerken Yamaç ise ''Sıpa seni.'' diye mırıldandı.
''Ne zaman gelceksiniz anne?'' diye sordu.
''Bizi bekleme. Annenle işimiz var.'' dedi Yamaç.
Batı mutsuz bir şekilde dudaklarını büzdü ve gözlerini doldurdu. Bunu son zamanlarda sık yapmaya başlamıştı. İstemediği bir şey olduğunda hemen yalandan gözlerini dolduruyordu ama yine de istediği şeyi yaptıramıyordu. Yamaç sayesinde Batı'ya hayır demeyi öğrenmiştim.
''Yalandan gözlerini mi doldurdu yine?'' diye sordu Yamaç.
''Evet.''dedim.
''Batı, böyle devam edersen doğum günün için parti yapmayacağız.'' diyen Yamaç ile Batı'nın mavi gözleri kocaman açıldı ve ardından gerçekten ağlamaya başladı.
''Ağlattın çocuğu.'' dedim.
Batı'nın hıçkırık sesleri duyulduğu zaman Yamaç arabayı kenara çekti ve başını omzuma yaslayarak kameranın kadrajına girdi.
''Batı.'' dedi Yamaç.
Titreyen sesi ile ''Baba.'' dedi.
''Şimdi beni çok iyi dinlemeni istiyorum. Tamam mı? '' dedi.
Batı akan burnunu çektikten sonra ''Tamam.'' dedi.
''İstediğin şeyleri yaptırmak için yalandan ağlamayı kesmen gerek. Ağlaman istediğin şeyi yapacağımız anlamına gelmiyor. Doğum günü istiyorsan da uslu bir çocuk olman lazım, şımarık olduğun sürece doğum günü partin olmayacak.''
Batı iç çekti ve küçük parmakları ile yanaklarından süzülen yaşları sildi.
''Tamam, uslu olcam ben. Anne uslu olcam ben babama söyle.''
''Batı kendi kendine mi konuşuyorsun sen?'' diyen Asmin ablanın sesi arkadan geldiğinde gülerek yanağımı Yamaç'ın saçlarının üzerine yasladım.
''Yok.'' dedi Batı.
Adım seslerinin ardından Asmin abla , Batı'nın yanına oturduğunda gülümsedi.
''Sınavın nasıl geçti ablacım?'' diye sordu.
''Beklediğimden çok çok iyi geçti.'' dedim.
''Hepimiz yapacağını biliyorduk.'' dedi. Gülümsedim.
Yamaç, '' Arya nerede?'' diye sordu.
Arya ile aralarındaki bağ tuhaftı. Yamaç , Batı'ya gösterdiği şefkati ve ilgiyi Arya'ya da gösteriyordu ama eskisi kadar olmasa da Arya hala ondan çekiniyordu aynı zamanda da da seviyordu. Yamaç'ın ne zaman eve geleceğini her gün sorardı ve her gün Yamaç'ın eve gelmesini dört gözle beklerdi ama Yamaç eve geldiği zaman da yanına fazla yaklaşmazdı. Kaçamak bakışlar ile bakardı hep.
''Doğu ile oyun oynuyorlar.'' dedi Asmin abla.
''Sorsana gelirken ne istiyor, alalım.'' dedi Yamaç.
Batı hemen başını kameraya yaklaştırırken ''Ben?'' diye sordu.
''Boşver babanı, sende benden iste bakalım.'' dedim.
''Pembe şekey!''
•••
Peçete ile ağzımı sildikten sonra "Üzerine de helva mı yesek ?" diye sordum.
"Yiyelim yavrum."dedi Yamaç.
"Helva yerken kola içsem çok mu midesiz olurum?"diye sorduğumda kahkaha attı.
Uzanarak koluna yavaşça vurdum "Gülme ya."dedim.
"Tamam tamam gülmüyorum."
"Aferin." diyerek yanağından makas aldığımda afallamış bir şekilde yüzüme bakıyordu. Gülmemek için dudaklarımı birbirine bastırdım.
Balık ekmeği alıp arabada yediğimiz için arabadan indik ve caddenin kenarındaki büfeden benim için kola aldı ardından da sahil kenarındaki seyyar satıcıların birinden helva alarak boş bulduğumuz banklardan birine oturduk.
İştahlı bir şekilde yediğim helvamı kısa sürede bitirmiş ardından da kolayı içmiştim. Ellerimi ıslak mendille sildikten sonra başımı hemen yanımda oturan Yamaç'ın omzuna yasladım.
Alıngan bir şekilde "Sen beni öpmüyorsun bu aralar."dedim.
"Sen sınavdan çıktıktan sonra öpüştük."dedi.
"Onda ilk ben öptüm, sayılmaz."dedim.
Ne olduğunu anlamadan kendimi Yamaç'ın kucağında buldum. Büyük avuçları belime yerleşmişti ve yüzlerimiz oldukça yakındı. Sıcak nefesini yüzümde hissedebiliyordum ve bu heyecanlanmama neden oluyordu.
"Birileri ilgi istiyor sanırım. Fazla alıngan."
Gülümseyerek "Aynen öyle."dediğimde uzanıp dudağımın kenarına küçük bir öpücük bırakmıştı.
''Şimdilik bununla yetin. Yarın akşam dört ayın acısını çıkaracağım.'' dediğinde sertçe yutkunum.
''Olur.'' dediğimde kahkaha attı.
Yüzümü boyun girintisine yaslarken ''Bazen o kadar masum oluyorsun ki.'' diye mırıldandı.
''Bir Duru kolay yetişmiyor.''
''Demek öyle.'' dedi ve parmaklarını belimde gezdirdiğinde huylandığım için yavaşça omzuna vurdum.
''Yapma.'' dedim.
''Canım yapmak istiyor.'' dedi.
''Anlaşıldı sen rahat durmayacaksın. Biz en iyisi biraz yürüyelim.'' dedim ve kucağından kalktım.
•••
BURADAN İTİBAREN +18
(Duru pazar günü olan sınavdan da çıktı yani bir gün atlanmış oldu aşağıda sahnede .Sahilden sonra eve gider gitmez yapmadılar yani şaödmdmdödls )
Göğsüm aldığım hızlı nefeslerden dolayı hızla inip kalkarken Yamaç'ın çıplak bedenine çarpıyordu.
Beni kucağında yan bir şekilde oturttuğunda tek kolumu boynuna sardım. Yüzlerimiz birbirine çok yakındı ve ılık nefesini hissedebiliyordum.
''Dört ayın acısını çıkaracağımı söylemiştim.'' dedi.
Onu onaylar bir şekilde ''Söylemiştin.'' dedim.
Alınlarımızı birbirine yasladığında gözlerimi kapattım. Dudaklarının varlığını hissedebiliyordum ama beni öpmüyordu.
''Öpsene.''dediğimde belimi sıktı.
''Şimdi değil.'' dedi ve sırtımı yatak ile buluşturduğunda iç çekerek gözlerimi açtım.
Yamaç kemerini ve pantolonunu çıkardıktan sonra yatağın kenarına oturdu ve başını yavaşça sağa çevirerek bana baktı.
''Ayağa kalk.'' dedi.
İlk defa onu otoriter görmek ürpermeme neden olsa da ayağa kalkarak önünde durdum.
'' Altındakileri çıkar.'' dediğinde heyecandan titreyen parmaklarım ile geceliğimin şortunu ardından da alt iç çamaşırımı çıkardım.
'' Sana ceza vereceğim.'' dediğinde şaşkınlıkla kirpiklerimi kırpıştırdım ve ''Neden?'' diye sordum.
''Bana küfür etmiştin.'' dedi. Sesimin yüksek çıkmasına engel olamayarak ''Dört ay önceydi! Ayrıca öpmüştüm seni, affetmiştin.'' dedim.
''Affetmem ceza almayacağın anlamına gelmiyor. Adı ceza olsa da zevk alacağına eminim. Yüz üstü uzan.'' diyerek dizlerine eliyle vurduğunda sertçe yutkundum.
Yamaç'ın dizlerinin üzerine yüz üstü uzandığımda heyecandan hızlı hızlı nefesler alıp veriyordum.
Parmak uçları kalçalarımın üzerinde gezinmeye başladığında sertçe dudağımı dişledim.
Elleriyle kalçalarıma masaj yaparken hızlı hızlı nefesler alıp veriyordum.
"Ona kadar sayacaksın, güzelim. Tamam mı? Acırsa da söyle." dedi ve çıplak sırtıma bir öpücük bıraktı.
Kısık çıkan sesimle "Tamam." dedim.
Kalçama inen şaplak ile doğrulmak istediğimde sırtıma elini yaslayarak engel oldu.
Yutkunarak "Bir."dedim.
İkinci şaplak da kalçama indiğinde canım acımıyordu. Yamaç zaten sert vurmuyordu ama elini kalçamda hissetmek inlemek istememe neden oluyordu.
"Üç."dedim ve kalçama inen her şaplağın ardından saymaya devam ettim.
Boğuk çıkan sesimle "Dokuz." dedim.
"Şimdi acıyacak." dedi.
Derin nefes alıp verdiğimde kalçama inen sert şaplak ile kendime engel olamayarak inledim ve gözlerimi kapattım.
Titreyen sesimle "On." dedim.
Kalçalarımın üzerine küçük birer öpücük bıraktığında kasıklarımda hissettiğim sızı kendini yeniden hatırlattı.
Ellerini belime yaslayarak beni ters döndürdü ve başımı omzuna yasladı.
"İyi misin?" diye sordu.
"İyiyim."dedim.
Şefkatli çıkan sesi ile "Gözlerin neden doldu?" diye sordu.
Omuz silktim ve bacaklarımı sıkıca birbirine bastırdım.
"Kasıklarım ağrıyor."dedim.
Gülerek dudağımın kenarına bir öpücük bıraktı.
"Hemen de etkilenmişsin."dedi.
"Hı Hı."dedim.
"O zaman seni biraz daha etkileyelim."dedi ve sırtımı yatak İle buluşturdu. Bedenini üzerime yasladığında çıplak tenini ve karın kaslarını hissedebiliyordum.
"Bu gece çok uzun olacak, Duru." dedi ve yüzünü göğüslerime yaklaştırdı.
Zevkten alev alev yanan tenimle gerçekten de uzun bir gece olmuştu.
•••
BÖLÜM SONU
Bölümü nasıl buldunuz?
Bölümdeki Duru-Yamaç sahnelerini nasıl buldunuz?
Bu arada yeni bir kitap yayınladım. Mahalle kitabı. Ona da bir şans vermeyi unutmayın. Beğeneceğinize eminim.