GİZLİ NUMARA [YARI TEXTİNG]

By geceyeaityazar123

89.5K 2.5K 2K

Kitaba başlarken lütfen çok büyük bir ümitle başlamayın. Kendi kendime öylesine yazdığım kitap. Yazım yanlışl... More

KARAKTERLER
0.1
0.2
0.3
0.4
0.5
0.6
0.7
0.8
hangisi olsun
0.9
1.0
AÇIKLAMA
1.1
1.2
1.3
1.4
1.5
1.6
sizce yapayım mı?
1.7
1.8
1.9
2.0
2.1
AÇIKLAMA
2.2
2.3
ÖNEMLİ AÇIKLAMA
2.4
2.5
YENİ KİTAP
2.6
2.7
2.8
2.9
3.0
3.1
3.2
3.4
3.5

3.3

370 15 39
By geceyeaityazar123

"Kafamın içi, cam kırıklarıyla dolu doktor. Bu nedenle beynimin her hareketinde, düşüncelerim acıyor. Anlıyor musun?" Oğuz Atay'ın kitabında görmüştüm. Sanki; bilmiyorum beni anlatıyormuş gibi bu cümle." Karşımda oturan genç kıza baktım.

" başka hangi cümleler sana böyle düşündürüyor?" dedim.

" Herhangi bir Cümlelerle kendimi avutuyorum."

"Hiçbir şeye avutma kendini. Bir şeyi yüreğinde ve aklında bitirmedikçe gidişler ve kaçışlar çare değildir." dedim. Kızın ela gözleri güneş ışınları ile daha güzel gözüküyordu. Ağlamıyordu. İfadesiz şekilde bana bakıyordu.

"Biliyor musun, unuttum sanırım Toprak'ı. Yusuf'u da hayatımdan çıkardım. Şuan tek başıma duruyorum." Beni mutlu etmişti bu.

"Başardın." dedim. Samimi bir tebessüm ettim.

"Sayende." dedi.

"Aslında kalbim ne derse akıl ona uyuyordu. İkisi birbirinden ayrılmıyordu. Bende ikisinin arasında seçim yaptım. Kalp liderdi. Ona karşı gelirsem Toprak'ı unutmuş olacaktım. Karşı geldim. Unuttum." dedi.

Yetişkin bir birey gibi konuşuyordu. Çok fazla acı çektiği ağzından çıkan kelimelerden bile anlaşılıyordu.

"Unuttun mu yoksa unutuyormuş gibi mi yapıyorsun?" dediğimde hafifçe güldü.

"Bu sefer oyun yok. Unuttum." Hafifçe güldüm.

"Aslında  Toprak hayatına yeni birini aldı. Ama sevmiyor bence onu. Sanki bir şeye sinir olmuş ve o şeye inat sevgili olmuş gibi."

"Toprak'ı hâlâ önemsiyorsun?"

"Sadece iyiliğini düşünüyorum onun."

"Geçmişi unutmalısın ki, bir geleceğin olsun." Boş gözler ile baktı bana. Bir şey demedi. 

"O seni düşünüyor mudur?" dedim. Acı gözleri ile alaycı şekilde bana baktı.

"Nefret ediyor benden. Düşünmez beni."

"Sende ondan nefret et. Düşünme onu. Sonuçta tek ona bağlı kalmazsın bu hayatta." Gözleri masamdaki çerçeveye kaydı.

İşaret parmağı ile çerçeveyi gösterdi. Gösterdiği çerçeveye baktığımda Demir ile benim birlikte olduğum bir fotoğraftı.

"En çok sen aşık gibisin. Sanki onu hep beklemiş gibisin. Sana gelmesini beklemiş gibisin. Yani bakışların ona karşı öyle diyor. Doğru düşünüyorum değil mi?" Afalladım. Bu kadarını bilmesi normal miydi?

"Sonuçta sende ömür boyu onu beklemişsin. Sonuçta sende tek ona bağlı kalmazsın değil mi?"

"İki kişi birbirini severse zaten ikisi birbirlerine bağlı kalırlar." dediğimde sol kaşını kaldırdı.

"Sanmıyorum. Her iki tarafta birbirini sevse bile bazen birbirlerini terk etmek zorunda kalıyorlar." Onun söylediği cümlelere karşı sessiz kaldım.

"Duvarları susturur musunuz?" Duvarlara bakıyordu. Dikkatle ona baktım. Duygularını dışarıya çok çabuk gösteren biriydi. Defterime birkaç bir şey yazıp ona döndüm.

"Duvarlar konuşmaz ki Ezgi."

"Sen çok zıtsın bana. Duvarlar konuşur. Duvarlar hiç kimsenin bilmediği şeyleri bilir bazen. Duyar, dinler, konuşur. Benim konuşacak kimsem yok, duvarlar ile konuşurum. Bana cevap verdikleri oluyor bazen. Konuşmasalar bile anlıyorum."

"Benimle konuştuğun şeyleri biliyor mu duvarlar?"

"Sana konuşuyormuş gibi yapıyorum ama aslında duvarlar ile konuşuyorum bazen. Arkandaki duvar anlamıyor beni. Onun yerine sen konuşuyorsun benle."

"Duvarlar bazen çok korkunç oluyor. Bağırınca daha korkunç oluyorlar. Sesim yankı yapıyor sanki beni dinlemek istemiyorlar gibi. Konuştuğum şeyler tekrar bana geliyordu. Ama alışıyor insan." Sessiz bakışlara hâlâ duvarlarda geziniyordu.

"Duvarlar canımı yakıyor." Diye fısıldadı. Gözleri benim gözlerime değdi.

"Yaralanan bir şey tekrar iyileşebilir mi?"

"İyileşen yerde iz kalınca tekrar eskisi gibi olunur mu?" Susmak bazen en güzel cevaptır.

"Geçmişi unutup geleceğe bakmayı düşündün mü?"

"Bugün geçmişe dönüp baktığımda artık hatırlamak istediğim güzel bir şeyin kalmadığını fark ettim. Değiştirebileceğim tek şey geleceğim. Artık ona odaklanmak istiyorum. Hafızamın en sevmediğim özelliği biraz düşününce tüm geçmişi hatırlıyor olmam. En azından beni üzecek ve kafamda tekrar kurmama sebep olacak kadarını..." Derin bir nefes alıp camdan dışarıya baktı. Daha sonra bana dönüp devam etti cümlesine. Dikkatle onu izliyordum.

"Bundan yıllar önce "Bu hatıralarla
mutlu ölmeyeceğim." demiştim. Bunun cidden bir kurtuluş yolu yok gibiydi. Ancak şimdi bir kurtuluş görüyorum: Acı veren tüm hatıraları unutmak. Eskiden bunu yapmaya çalışmak bana acı veriyor gibi hissediyordum. Sanki haklı olduğumu bir gün herkese kanıtlamak için tüm olanları hatırlamam gerekiyordu.
Ancak görüyorum ki bu haklı olma meselesi değil.
Bu hayat.
Çok kısa.
İyi ya da kötü son bulacak."

✳️

Baş ağrısı yüzünden kafamı masaya koydum.

Karşımdaki hastaları dinlerken bazen bende ağlıyordum.

Balık burcu olmak sanırım böyle bir şey.

Kapı açılınca kafamı kaldırıp gelene baktım.

"Demir gelmiş." Almina kapıdan kafasını uzatıp çıktı. Başka hastam olmadığı için çantamı alıp çıktım.

"Size kolay gelsin." Öykü gözlerinden anlaşılıyordu. Yorgundu. Almina o kadar yorgun gözükmüyordu.

Dışarıda Demir'in arabasını gördüm. Kendisi araba yaslanmış kapıya bakıyordu. Dışarıya çıkar çıkmaz ciğerlerime havayı çektim.

Yanına hızlı adımlarla gidip sarıldım ona. Kafasını boynuma gömüp kokumu içine çekti.

"Özledim seni." Benden ayrılarak konuştu.

"Daha sabah birlikteydik Demir." Dedim.

"Zaman çok çabuk geçti." Ön kapıyı açıp oturmam için eli ile koltuğu gösterdi. Gülümseyerek oturdum.
Kapıyı kapatıp hızla şoför koltuğuna oturdu.

                             ✳️

Ne için buraya geldiğimizi bilmiyordum ama güneş batımı çok güzel gözüküyordu. Plaj da çıplak ayaklar ile yürüyorduk öylece.

Ayağıma çarpan denizin soğuk suyu ile ürperdim.

"Üşüdün mü?" Kolunu omzuma atarak beni kendine çekti.

"Yani bu elbise ile buraya gelmek mantıklı değil." Üstümdeki mavi mini elbiseye bakarak güldü. Onun üstünde beyaz gömlek altında ise siyah bir kot pantolon vardı. İkimiz de üşüyorduk.

Uzaklarda oturan arkadaş grubu dikkatimi çekti. Bir çocuk gitar ile şarkı çalıyordu. Diğerleri ise ona eşlik ediyordu.

Onlara doğru yaklaştık. Bize döndü birkaç kişi.

"Çok güzelsiniz." dedim samimi bir şekilde. Demir elimi tuttu.

"Bize katılabilirsiniz." Sarı saçlı kız sevecen bir şekilde konuştu.

Demir'e baktım. Benden önce hızlıca yerdeki mindere oturdu. Bende onun yanındaki boş mindere oturdum. Çocuk gitarı ile çalmaya devam etti.

İki kelimemden biri sensin
Düşünebilir misin beni sensiz?
Sana olan aşkımı bir görsen
İnanmazsın ki, deli dersin

Etraftakilere katılarak şarkıya eşlik ettim. Ellerimi çocuk gibi çırpıyordum. Demir bu halime sesli şekilde güldü. Bir çift birbirine sarılarak şarkıya eşlik ediyordu.

Senden daha kıymetlisi, var mı bu Dünya'da?
Sen varsan uyandırmasın, kimse bu rüyadan
Senden daha kıymetlisi, var mı bu Dünya'da?
Sen varsan uyandırmasın, kimse bu rüyadan

Az önce birbirine sarılan çift ayağa kalkarak kendi etraflarında şarkıya eşlik ederek dans ettiler. Biz ise onları alkışlıyorduk. Başımın ağrısı bu ortamdan geçmişti.

Gitar çalan çocuk durunca herkes durdu.

"İstek şarkı var mı?" Diye sordu. Kızlardan biri hızla ortaya bir şarkı söyledi.

"Aşkımız olay olacak şarkısını çal Ozan." Gitar çalan çocuğun daha yeni ismini öğrendim. Ozan kafasını sallayarak şarkıyı çalmaya başladı.

Şarkıyı isteyen kız şarkıyı söylemeye başladı.

Tam hayallerimin gibisin
Sevmek çok kolay olacak
Sen de beni bir seversen
Aşkımız olay olacak

Karşısındaki çocuğa bakarak sesli şekilde söylüyordu. Çocuk ise bu duruma sırıtıyordu.

Demir'e baktığımda bana baktığını fark ettim.

"Çok çabuk birlikte olduğumuzu fark ettim senle, karşıma çıktın ve seninle şuan burdayım." Saçımı ellerinin arasında gezdi.

Kıza birkaç kızda eşlik ederek ortamı daha da eğlenceli hale getirdiler.

Birden kızların sesini susturan bir şarkı duyuldu. Bir hoparlörden geliyordu. Üç erkek hızla ayağa kalkarak karşımıza geçtiler.

Arafilli farozli arafilli farozli
Mahallenun mastisi mahallenun mastisi
Oynayalum uşaklar
Oynayalum uşaklar
Trabzon kolbastisi
Trabzon kolbastisi

Şarkıyı duydukları an oynamaya başladılar. Kendi kafalarına göre oynuyorlardı ve bu onlar için bir anı oluyordu. Yanımda oturan kız hızla telefonunun kamerasını açıp onları çekmeye başladı.

"Demir kalk sende oyna." kolundan tutup kaldırmaya çalışıyordum.

"Kumru, ben ne anlarım oynamaktan."

"İlla bilmek zorunda değilsin ki Demir. Biz evlensek şimdi sen oynamayacak mısın?" Sorduğum soru karşısında yüz ifadesi değişti.

"Evlenmek mi istiyorsun benimle?"

"Demir! Tek buna mı takıldın sen?"

"Evlilik diyorsun kızım, tabii oraya takılacağım." Oynayanlar geri yerlerine geçmişlerdi.

Birden hava atılan havai fişek sesini duyunca korktum.

Kızlar hızla kafalarını havaya kaldırıp izlediler. Ardından birkaç tane daha attılar.

"Bu ne için?" Az önce çocuğa şarkılar ile aşkını itiraf eden kız sordu. Onun kadar bende merak etmiştim.

"Gidip bakalım mı?" Ve kıza sırıtan çocuk konuştu. Kız ayağa kalkınca herkes kalktı.

Havai fişek devam ediyordu. Çok güzel bir görüntü gözüküyordu.

Ses çok yakından geliyordu.

"Beni bekler misiniz telefonu unutmuşum." Demir'in konuşması ile herkes ona baktı.

"Tabii bekleriz." Kızların arasından kız konuştu.

"Bekle geliyorum güzelim." Kafamı sallayarak hep beraber tekrar havai fişek gösterisini izledik.

                               🤍

"Gelmiyor sanırım gidelim biz." Ozan'ın konuşmasıyla kalbim daha da acıyordu. Gelmiyordu. Başına bir şey mi gelmişti?

"Gelirdi o." dedim titreyen sesim ile.

"Adın ne?" Koluma giren kıza baktım.

"Kumru." Dedim etrafta onu arıyordu gözlerim.

"Kumru, belki bir telefon görüşmesi yapıyor. Gidel-" kızın konuşmasını bölen benim telefonum oldu.

Çantamda ki telefonu ekranında arayan kişiyi görünce derin nefes verdim.

"Demir," Dedim endişeli bir şekilde.

"İyi misin?" diye sordu.

"Nerdesin?" diyebildim sadece. Hepsi bana bakıyordu.

Havai fişekler hâlâ devam ediyordu.

"Özür dilerim. Ben yolları karıştırıp geleceğimiz yere geldim. Bekliyorum sizi. Gelin o havai fişeklere doğru." Ağlayacak gibiydim. Ona bir şey oldu sanmıştım. Cevap vermeyince telefonu kapattı.

"Ne diyor?" Kız kolumu bırakmıyordu.

"Orda bekliyormuş bizi." Hepsi rahat nefes verip ilerledik.

Bizim üstümüze doğru renkli sis bombaların dumanları geldiği için hiçbir şey göremiyordum. Erkekler önden ilerleyerek gidiyorlardı. Arkalarında ise biz.

Karşımıza yere serilen kırmızı halıdan yürümeye başladık. Erkekler yana doğru kayınca bende oraya doğru gitmek için adım atmıştım ki kolumdan tutan kız beni ortaya götürdü. Arkamda kalıyorlardı.

"Ne oluyor?" Onlara doğru döndüm.

"Kumru," adımı duyunca sesin geldiği yöne baktım. Ertafta volkanlar, kırmızı renkte sis bombaları görmemi engelliyordu.

Demir'in gözleri gözlerim ile birleşince Demir bir ayağını kırarak yere çömeldi. Arkadan hafif fon müziği çalışıyordu.

"Dünya olsam, güneşim olur musun? Gökyüzü olsam, mavi rengim olur musun? Deniz olsam dalgalarım olur musun? Bir beden olsam, canım olur musun? Bir can olsam, hayatım olur musun?" Elindeki kutuyu açınca alkışlar duyulmaya başladı. Ama sanki tek Demir'in söylediği cümleyi duyuyordum. Cümle tekrar tekrar yankılandı.

"Benimle evlenir misin?" Diye bağırınca dolan gözlerimden teker teker gözyaşı düştü.

"Evet." dediğimde başımın üstünden renkli kağıt parçaları düştü. Demir yerden hızla kalkarak belimden tutup beni kendi etrafında döndürdü.

"Seni seviyorum." Kulağıma kısık sesle fısıldadığı halde duyabilmiştim onu. Beni yere indirerek yüzüğü parmağıma taktı. Az önceki arkadaş grubunun bu planın içinde olduklarını şimdi anlıyordum.

Bu şeyleri ne ara yapmıştı? Nasıl yapmıştı anlamış değildim. Etraftaki sisler gidince herkese baktım.

Levent, Selim'i gördüm ilk önce. Daha sonra diğer köşede ağlayan Öykü ve Almina'yı. Onlar ile göz göze gelince ağlamamak için zor duruyordum.

Hızla Öykü koşarak yanıma gelip bana sarıldı. Gözlerimdeki yaşlar hızla yanaklarımdan süzülüp gittiler.


Ağlarım ama ben şimdi.

Bu kitabı çok ilgilenemiyorumdum. Hepinizden özür dilerim.

İnşallah severek okumuşsunuzdur.

Bölüm hakkında yorumlarınızı almak isterim.

Tiktok hesabım geceyeaityazar1

Continue Reading

You'll Also Like

9.1K 389 23
En yakın arkadaşının sevdiğin çocuğu sevmesi mi daha kötü yoksa karşılıksız bir aşk mı? Ya da yeni bir hayatı kabullenmek mi?
314K 14.5K 32
civcivliruyalar:Ben seni seviyorum,sen başkasını civcivliruyalar:Ben seni düşünüyorum,sen başkasını civcivliruyalar:Ben seninle hayaller kuruyorum,se...
109K 11.2K 38
053*: Senin kedin mi bu? Doğuhan: Evet, rica etsem atacağım konuma getirebilir misin? Ya da sen at ben geleyim. 053*: İşte o imkansız. Doğuhan: Ne...
69.8K 1.1K 50
Bu yazın eğlenceli geçmesi gerek.