Hayat Ağacı | Yarı Texting

By feyzacimsakinn

13K 880 938

Hayatta neyin ne zaman gelip sizi bulacağını bilemezsiniz. Gülüşünüz bile sınırlıdır kimi zaman... 054*****:... More

1
2
3
4
5
6
7
8
9
10
11
12
13
14
15
16
17 / İnstagram
18
19
20
21
22
23
24
25
26
Bayram'a Özel Bölüm
27
28
29
31
32
33
34
35

30

249 19 18
By feyzacimsakinn

Başımda ki korkunç ağrı ile gözlerimi açtığımda klasik beyaz bir tavan yerine siyah ve beyazın hakim olduğu karmaşık desenli bir tavan ile uyanmıştım.

Etrafıma baktığımda geniş bir odanın içindeydim ve odanın içerisinde üç tane kapı vardı. Yerimden sakince doğruluğumda yaşadığım anlar gözümün önünden birer film şeridi gibi geçtiğinde hızla ayağa kalkarak aynanın karşısına geçtim vücudumu kontrol ettiğim de herhangi bir morluk yoktu sadece üzerimde ki kıyafetler değişmişti.

Düşüncelerim birbirine girerken ne yapmam gerektiğini düşünüyordum.

Mantıklı davran Ömür kendini kurtarman lazım.

Ben ne yapacağımızı düşünürken odaya giren iki adam ile köşede ki lambederi elime alarak onlara doğru savurdum.

"YAKLAŞIRSANIZ SİZİ GEBERTİRİM ADİ HERİFLER."

Orta yaşlı olan adamın yüzünde ki hafif tebessüm sinirlerimi bozarken ondan biraz daha küçük gözüken adam konuştu.

"Yemin ederim Öztürk kızı hepsi hırçın."

"KİMSENİN KIZI DEĞİLİM BEN! BEN SADECE SEFA AĞAN'IN TORUNUYUM!"

Az önce konuşan genç adam gür bir kahkaha atarak orta yaşlı adama döndüğünde onların rahatlığı beni geriyordu.

"Abi Allah sana kolaylık versin bu kız ben AĞAN'IM diyorsa işin zor."

Sözlerinin ardan odadan çıkmasıyla orta yaşlı esmer adam ve ben kalmıştık.

Karşımda ki adam bulunduğu yerde yere çökerek bağdaç kurdugunda ne yapmaya çalıştığını düşünüyordum.

"Ben Alparslan Öztürk. Öncelikle seni tebrik ediyorum kolay bir şey yaşamadın ve ona rağmen psikolojini korumaya çalışarak kendi ayaklarının üzerinde durdun. Uyanır uyanmaz intihar etmenden çok korkmuştum. Ama sana şunu söylemek isterim o orusbu çocuğu sana dokunmadan işini bitirdim buna emin olabilirsin. Baygın olduğun için hiç bir şey hatırlamıyorsun. Ki zaten iki gündür uyuyorsun. Şimdi senden tek isteğim sakince oturman ve beni dinlemen."

Alparslan denilen adamın sözleriyle vücudumda şok dalgaları geziniyordu. Madem beni kurtardılar burada ne işim vardı?
En önemlisi onlar beni nerden buldular ve kurtardılar?

"Aklından geçenleri biliyorum ve sadece oturup dinlemeni istiyorum. Aslında bunları bir psikolog ile birlikte anlatmak isterdim. Ama bazen çoğu şeyler için geç olabiliyor."

Cebinden küçük bir fotoğraf çıkararak bana uzattı.

Elinde ki resmi ağır hakaretlerle aldığımda karşımda ki adamın gözleri dolmaya başlamıştı.

"Burada henüz bir buçuk yaşındaydın. Bu resmi ben çekmiştim. Ömür bunu sana nasıl söylemem gerek bilmiyorum ama ortada büyük bir oyun var hepimizin 22 senesini çaldılar.."

Alparslan beyin gözlerinde ki yaşlar birer birer düşerken sessizliğimi koruyor ve neler olduğunu anlamaya çalıyordum. Sessizce onu dinlemeye devam ettim.

"Ömür ben senin babanım..."

Tek bir cümle gözümden düşen ve devamı gelecek olan yaşların sebebi olmuştu.

Benden tepki gelmediğini giren Alparslan Öztürk sözlerini devam ettirdi.

"Annen ve ben Mardinde tanıştık lise sonda aynı sınıftaydık sevmiştik birbirimizi ve daha sonra üniversite için aynı şehri tercih ettik ikimiz de Ankaraya geldik. Annen tıp fakültesi öğrencisiydi.. Ben hukuk okuyordum. Biz daha 3. Sınıftayken sen dünyaya geldin sen 1.5 yaşına geldiğinde ben üstten derslerimi alarak stajımı tamamlamış bir avukat olmuştum. Dedenlerin senden haberi vardı başta bize çok kızsalar da kendi aramızda küçük bir nikah kıymıştık, Annen kimse duymasın diyerek sürekli pimpiriklenirdi.."

Derin bir nefes alarak gözlerimin içine baktığında tepkisiz bir şekilde ona bakıyordum.

"Daha sonra annenin sınıf arkadaşı Aytekin piçi çıktı ortaya salak herif sapıklığı yüzünden kendini de yakmıştı ve okuldan atılmıştı ama annenin peşini ve ona olan takıntısını bırakmamış. Bir gün yurt dışı ile iletişimde olan bir mafya ile anlaşmış o gün benim kabusum olmuştu. Ben adamların mahkemede kaybetmesini sağladığım içim onlarında işine gelmişti yani.
Bir gün iş yerine bir telefon geldi ve evin yandığını senin ve annenin öldüğünü söylediler evet ev gerçekten yanmıştı ama içinde kimse yoktu. O gün aynı adamlar benim ofisimi de yakarak öldü süsü vererek anneni ve ailemi kandırmışlardı. Annenle sessizce evlendiğimiz için iki aile de acısını yaşayamadı... sizi kurtarmak adına bir umut gittiğim evde beni bayıltarak kaçırmışlardı. 20 senedir yurt dışında beni kaçıran adamın yanındaydım sırf ordan kurtulabilmek adına o adamın sağ kolu oldum götünü her türlü boktan kurtardım sırf senin ve annenin mezarının yanına kendimi gömebilmek için ben 22 senedir elinde o resim ile yanıyorum Ömür. İki sene önce beni kaçıran herif öldüğün de tüm işlerini bana bırakmıştı buna tüm mal varlığı da dahil. Onun bokundan kurtularak buraya gelmem bir buçuk senemi aldı. Mardine geldiğimde ise herkes şok olmuştu ve asıl şoku ben yaşıyordum. Sen yaşıyorsun, Annen yaşıyordu ve en önemlisi siz mutluydunu.."

"Değildik!"

Sözünü kestiğimde gözleri gözlerimi bulmuştu.

"Ne annem ne de ben mutlu değildik sadece mutluymuşuz gibi davranıyorduk. BEN ÇOCUKLUĞUMU YAŞAYAMADIM BEN BABA SEVGİSİ NEDİR BİLMEDİM YA BENIM SAÇIMI OKŞAYAN BİLE OLMADI!"

Boğazımın ağrımasına sebep olacak kadar bağırdığımda göz yaşlarım artık görüş alanımı engelliyordu.

Aytekin Öztürk bana sarıldığında ona engel olmadım. Onunda bir suçu yoktu benim mahrum kaldığım her şeyden o da kalmıştı hatta belki de en ağırını yaşamıştı.

"Özür dilerim güzel gözlüm yemin ederim özür dilerim daha önce gelemediğim için yıllar önce hiç bir şeyin önüne geçemediğim için özür dilerim..."

"Bu geç kalışlarınızın hiç biri sizin suçunuz değildi. O yüzden lütfen benden özür dilemeyin."

Yüzümü ellerinin arasına alarak gözlerime hayran hayran bakmıştı.

"Sen gerçekten çok güçlü bir kadınsın aynı annen gibisin."

Annemi hatırlamam ile yüzümde endişe kol gezerken birden ayağa kalkarak panik haline geçtim.

"Ann.. annem.. annem şuan deliye dönmüştür. Annemi aramam haber vermem lazım."

Alparslan Öztürk derin bir nefes aldı ve kafasını olumsuz anlamda salladı.

"Şuan değil Ömür. Annen Aytekin itinin yaptıklarını öğrenince fenalaştı ve hastaneye kaldırdılar. Sakin ol durumu iyi ama benim yaşadığımı öğrenirse ve bu gerçekler gün yüzüne çıkarsa bunu kaldıramayabilir."

"Ne yapacağım elim kolum bağlı oturacak mıyım?"

"Hmm yaaani biraz öyle olacak."

"NE?"

"Bu Atlas Han kim?"

Sorusunu cevaplamak yerine gözlerimi kaçırdığım da içten bir kıkırtı ile beni yanına çekerek kollarının altına aldı. Garip bir şekilde kendimi güvende hissediyordum. Sanki bu kolların altında olduğum sürece kimse bana dokunamaz zarar veremez gibiydi.

"Neyse işte bu Atlas efendi Aytekin soysuzunu bir benzetmiş bir benzetmiş görmen lazım."

İstemsizce ağzımdan çıkan kıkırtı ile ellerimi ağzıma götürerek sustum.

"O sıraya Sefa deden gelmiş. Almış götürmüş Aytekin itini sorguya. O sırada da Atlas deden ile bir anlaşma yapmış."

"Ne antlaşması?"

"Seni ilk bulan Atlas olursa deden sizin evliliğinize karışmayacak ve Atlas seninle evlenecek. Diğer türlü olursa deden kızı verip vermeme konusunu kendi düşünecekmiş. Bak bak benim kızımı... bir kızımın fikrini almadan konuşulan konulara bak. Ayrılsana sen bu çocuktan."

Alparslan Öztürk'ün dediklerinden şok olmuş bir şekilde ona baktım tamam dediklerinde haklıydı benim fikrim olmadan benim üzerimden pazarlık yapmaları hoş değildi ancak ikisinin de o an mantıklı düşünebildiğini sanmıyordum.

"Siz bu kadar şeyi nerden biliyorsunuz?"

"Bana baba der misin lütfen? Belki senin için zordur anlıyorum ama senin ilk kelimen baba olmuştu dilli bebek daha 8 aylıkken baba baba diye geziniyordun ortada ben 22 sene kafamın içinde o sesle yaşadım yeri geldi delirdim. Lütfen bu özlemi daha fazla katlatma bana."

"Konuyu dağıtıyorsun bir soru sordum?"

"Anası kılıklı hiç bir detayı atlama zaten. Sizi öğrendikten sonra karşınıza çıkmak istemedim mutlu gibiydiniz, varlığımla senin düzenini bozmak istemedim ama bir süre sonra yaşadığınızı bildiğim halde size gelememek koymaya başladı. Bende takip ettirdim korudum izledim. Ama Aytekin itinden koruyamadım. Ömür özür dilerim güzel kızım."

Karşımda mahçup bir şekilde oturan adama gülümseyerek ellerini avcmun içine aldım.

"Üzülme artık seninde suçun yok hem beni kurtaran sendin değilse o adam bana kim bilir meler yapacaktı."

Hiç bir şey demeden sessizce odanın camından bakarken ortamın ağırlığını dağıtmak adına saçma bir teori attım ortaya.

"Sen şimdi asker falan mısın?"

"Ne alaka?"

"Ne bileyim avukat falan olup da sonra beni falan takip ettirince öyle sandım."

Gözlerini devirerek beni göğsüne çektiğinde sesimi çıkarmadan diyeceklerini dinledim.

"Vah benim kızım, benim kızımın beyni küçülmüş, vah yavrum, baban senin için beyin egzersizi hocası tutsun mu?"

Sözlerinden sonra hızla onu ittirerek ayağa kalktığım da sinirle soludum.

"Ya baba ne alakası var ne beyin egzersiz hocası salak mıyım ben!"

Şok olmuş bir şekilde yerinden kalktığında ne yapmaya çalıştığını anlmaya çalışıyordum.

"Ne dedin sen bana az önce?"

"Ne dedim?"

"BABA DEDİN BANA DEDİN BABA DEDİN."

Odadan hızla çıktığında halen bağrıyordu.

"BANA BABA DEDİ, BABA OLDUM BENN KIZIM BANA BABA DEDİ, BABA DEDİ BABA DEDİ, BANA DEDİ BABA DEDİ!"

Şok olmuş bir şekilde odadan çıktığımda sakince aşağıya inen merdivenlere yöneldim.

Evin içinde bizim dışımızda iki üç kişi daha vardı.

Ona 'BABA' demem belki bunca yıl çektiği acıyı körükleyecekti ve o kadar yılın ardından böyle bir mutluluğu ondan esirgeyemezdim. Zaten bunca yıl babalık vasfına hiç yakışmayan birine BABA demiştim...

"Tebrik ederim Alparslan bey."

Hafif etine dolgun renkli gözlü bir tatlış bir kadın Alparslan babamı tebrik ettiğinde daha da coşan Alparslan babam eline telefonu alarak birilerini aradı.

"Baba kızım bana baba dedi baba. Beni babası olarak görüyor. Baba bu çok güzel bir his."

Bir süre sonra koltuğa çöktüğünde karşı tarafın cevabı ile gülümsemeye başlamıştı. Yavaş yavaş dolan gözlerini gördüğümde odada ki insanlara göz atarak yanına ilerledim.

"Rica etsem bizi biraz yalnız bırakır mısınız?

Salondaki insanlar gayet anlayışlı bir şekilde giderken oda da az önce babam ile birlikte gelen adam kalmıştı sadece.

Ona baktığımda oda kaşlarını çatmış bir şekilde bana bakıyordu bu hareketi benimde kaşlarımı çatmama sebep olmuştu.

"Bir sorun mu var beyefendi?"

"Evet bir sorun var! Senin ilk kelimen amca olmalıydı ilk beni benimsemen gerekiyordu. Hadi bir kere de amca de."

Ben ne diyeceğimi bilemezken babam beni kendine çekerek konuştu.

"Hayır kızım beni benimseyecek ve sana hiç bir zaman amca demeyecek kudur it."

nE?

Çocuk gibi birbirleri ile tartışıyorlardı.

"Ya bunca yıl sonra yeğenimi bulmuşum  salsana hem sen yaşlandın o benimle daha iyi anlaşır."

"Sensin yaşlı kızımın yanında beni kötü konuşturma ve çık git Kürşat."

"Ömür ne olur bir kere amca de kızım."

"O benim kızım."

Daha fazla bu ortama katlanamayacağım için aklıma ilk gelen şeyi yaparak kendimi yere atmıştım.

...

Hellöğğ

Nasılsınız?

Neler yapıyorsunuz?

Ben depresyondan yavaş yavaş çıkıyorum umarım bir daha böyle bir döneme girmem.

Siz siz olun sizi sadece siz olduğunuz için seven insanlarla birlikte olun aşkolar.

Tiktok: sakinolfeyza

İnstagram: feyzacim.sakin

Bu hesaplardan yeni bölüm alıntılar gelecek takip etmeyi unutmayın çikolatalı çileklerim.

Yorumlarda buluşalım.

Köşedeki yıldızı da boynu bükük bırakmayalım plssssss

💜💜💜💜💜💜💜

Continue Reading

You'll Also Like

516K 17.1K 11
Doğum gününde ailesini kaybeden Almira Dolunay Soylu aylar sonra abisine gelen bir telefon çağrısıyla hastanede bebeklerin, nedeni belli olmayan bir...
1.3M 51.4K 26
(18+ cinsellik ve şiddet içerir.) Başımızın üstünde ki elçilik binasının içinde bir ses yankılandı. "Şuandan itibaren; Onun tek bir saç teline zarar...
1.1M 42.6K 49
DİKKAT: ÖĞRETMEN ÖĞRENCİ KURGUSUDUR +18 VARDIR RAHATSIZ OLACAK OKUMASIN. Defne çocuk ruhlu biridir. Bir akşam canının sıkıntısı ile anonim bir uygul...
682K 45.4K 31
Peyda, bir Gerçek Aile/Kaçırılmış Çocuk klasiğidir. "Şimdi, on yedi yıl sonra annem ve babam karşımda dikiliyorlardı. Onları görüyor, onlarla aynı m...