KARAYEL +18 (KBM)

By blackkgillerr

861K 18K 3K

Eski adı: KORUMAM BİR METEOR ☄️ Ben nerden bilebilirdim ki babam bana koruma atayacak? ☄️ "İçi... More

Tanıtım
1
2
3
4
5
6
7
8
9
10
11
12
13
14
15
16
17
18
19
20
21
22
23
24
25
26
27
28
29
ÇOK ÖNEMLİ
31
32
33
34
35

30

6.5K 327 84
By blackkgillerr


🥳🥳

Harika bir haber ile geldim, herkes buraya baksınnn 🍷 bu platforma sonunda onu da sizlerle buluşturmayı başardım.

_wsirenna_ kaleme almış olduğu Baş Belası +18 Yarı texting bakın ve hatta baktırın. Bana güvenin asla pişman olmayacaksınız 🔥

☄️

Boool keyifli okumalar!

Satır arası yorumları da bekliyor olacağım.

Aşırı keyif aldığım bir bölüm oldu bu hadi bakalım start veriyorum!

☄️

Korkum kalbimi aşmış boğazımda bir yumru haline gelmişti. Lanet olsun! Basılmıştık, gerçekten de basılmıştık.

Halama!

Şenay olan halama!

İçimden korkunun verdiği panik ile saçmalayan iç sesim devreye girmişti.

Başka halan mı var gerizekalı?

Yoktu değil mi? Şu an karşımda halam duruyordu. Ben Sidar'ın kucağında oldukça bir bütün olmaya hazır bir halde iken onun da benden kalır yanı yoktu.

Bakışlar hızla Sidar'ı buldu lakin o çok güzel dilsiz rolü yaptığı için konuşmayacaktı. Şu zamana kadar da hala ses seda çıkmıyor ise galiba halam büyük şok geçiriyor olmalıydı.

Yalnız hala toparlanmak ya da kucağından inmeyi akıl etmezken Sidar da elleri belimde, bize dehşet içinde bakan kadına bakıyordu. Hali tavrı o kadar doğaldı ki! Kucağında ben yokmuşum gibi...

Sertçe yutkunabildim ama nafile sesim götüme kaçmış olması büyük ihtimaldi.

"Siz?" Diye bir ses duydum, elbette halama aitti. Sidar kalkıp da bu soruyu soracak hali yoktu ya? Düşünsenize bir de sorduğunu! Her şeyi bırakıp güler miydim yoksa ağlar mı?

Panik halinde bok gibi davranmak bir yana davranmıyordum çünkü hala aynı konumdaydım! Bok gibi düşündüğümü de buradan herkes öğrenmiş olmuştu. Halama odaklanmaktan başka çarem yoktu.

Eli hala kapının kulpunda her an içeri dalacak mı yoksa çığlık atıp kaçacak mı diye beklerken bir ihtimal gelip Sidar'ın amel defterini de kapatması durumunu düşünmeye başlamıştım.

"Hassiktir bok!"

Halamın sesini duyduğum an irkilmiştim. Ancak daha çok irkilmemi sağlayan şey çarpan kapım olmuştu. Halam odayı terk etmişti. Ne yani bu kadar mıydı? Sidar'a baktığımda sadece bana baktığını ve duvar gibi ifadeye sahip olduğunu görmüştüm. Bunun da yersiz duvar ifadesine bir gün sıçacaktım ama o gün bugün değildi.

Kapının aniden açılması üzerine yeniden dikkatimi oraya verdim ve bu kez halamı bize garip garip bakarken buldum. Eserimle asla gurur duymuyordum lakin halamın da kapı çalmadan giresi tuttuysa demek ki!

"Bir dakika ya siz gerçekten..." Kahkaha atmaya başlamıştı. Halam normalde böyle biri değildi. Galiba eserim pek de şaheser olmamıştı. Garip garip halama bakarken kısa süre Sidar'a baktım. Dikkatle halamı izliyordu. Hadi benim devrem durmuş da tepki veremiyordum. Buna ne oluyordu, atik davranıp ayaklanması gerekmez miydi?

Kahkahası kesilmiş ve bulunduğu şoktan eser kalmamış bir ifadesi ile bize dikkatle baktı ve dudaklarını dişledi. Hınzır ifadesi ayrı bir korkunç görünüyordu. En azından şu durumda gerçekten korkunçtu.

"Neyse devam edin siz." Kafasını sallayıp oldukça eğleniyor olması bir süre için bana hayal gelse de değildi. Halam gerçekten de söyledi ve gitti. Hızla Sidar'a döndüm.

"Biz ne yaşıyoruz şu an?" Bir şey yaşadığını düşünmüyor olacak ki keyifle sırıtan ifadesiyle beni izledi.

"Onu bunu bilmem de," demiş ve uzanıp dudaklarımdan minik minik öpmeye başlamıştı. "Gelen baban da olabilirdi." Dediği an korkuyla yerimden sıçramam bir oldu. Henüz babamı böyle bir durum içinde hayal edip korkudan kendimi gebertmeden halamın sesi evde yankılanmaya başlamıştı.

"Nerede bu korumalar? Yeğenimin namusu elden gidiyor ulan!" Duyduklarım ile gözlerim pörtlerken Sidar dudaklarını keyifle dişliyordu. O ara kapı açıldı ve bir kez daha halam göründü ancak bu defa farklı olarak fare gibi kafasını uzatmıştı.

"Kız kumru baktın sesi çıkmıyor, çocuğu odana mı attın?" Gülerek çıktı tekrardan, şaka yapıyordu bence, zira Erhan Karadağlı ile aynı kana sahip olduğu konusunda büyük şüphelerim vardı.

Yüzümün ne durumda olduğunu bilmesem de bu halime bakıp histerik bir şekilde gülen Sidar ise daha bir garipti. Omzuna bir tane geçirdim ki bu defa da ben inlemiştim. Gönül isterdi ki zevkten olsun ama fena halde acıdandı bu.

"Lanet olsun!" Diyen ben.

"Yetişin!" Diyen halam.

"Sikeyim dikkat et." Diyen de Sidar olmuştu.

Ben gerçekten ne yaşıyordum?

Sonunda artık bir şeyler yapması gerektiğine lütfedip karar veren Sidar, belimde olan ellerini sıkılaştırdı ve ayağa kalkmamı sağladı.

"İyi misin?" Sadece başım ile onaylamıştım. Benim ardımdan o da kalkmıştı.

"Hepinizi kovmayanı!" Diye bir ses yükseldiği sıra art arda adım sesleri doldurdu kulaklarımı. Kısa bir an Sidar'a baktım, şaşırmadım çünkü duvar ifadesine kuşanmıştı.

Odadan çıkmak için ilerlemiştim ki hızla açılıp duvara çarpmasıyla kalakaldım. Karşımda duran Erhan Karadağlı'dan başkası değildi. Yüzünde dehşet saçan öfkeyi Sidar'a yöneltti.

Arkadan bize gülerek bakan bir adet, Şenay isimli çatlak kadını görmeyi gerçekten beklemiyordum. Benim eserim ancak böyle olabilirdi.

Kaş göz işareti yapmak istedim, bir ihtimal niye böyle yaptığını anlamak için ancak mal gibi görünmeye bile vaktim olmamıştı. Babam bir elini yumruk yapmış odaya doğru adımladı. Hedefi elbette ben değil, betonsu yapıdaki varlıktı. Tam bir eliyle yakasına yapışacak diğer yumruk halindeki eliyle de yüzüne indirecekti ki, babamın taş kesilip öyle saçma bir görüntü sunmasına neden olan ses hem kahkaha hem de alkış sesiyle birlikte geldi kulaklarımıza. Çok değil, birkaç saniye babama baktım ve gülmemek için dudaklarımı birbirine bastırıp dikkatimi halama verdim.

"Herkese bravo!" Daha kuvvetli alkışlamaya başladı. "Gerçekten ama şöyle harbisinden bir tebrik ediyorum!" Diye de bağırdı. Birkaç dakika önce çılgınlık yapan kadın değildi. Şimdi daha sert ve yüzünden sadece öfke okunuyordu. Tek tek adamların önünden geçerek ilerledi ve babamın önüne gelip durdu. Alkışlamaya ise devam ediyordu.

"Şenay ne bu zırvalık!" Diye çıkışması ise uzun sürmedi. Kim olduğunu dememe gerek var mıydı ki?

"İki dakika kırk altı saniye!" Diye bağırdı. "Acil bir durum var ve ben yardım istiyorum." Delici bakışları adamların üzerinde gezmiş olsa da hepsinin başı önüne eğikti.

"Siz bana sabır testi misiniz ulan mendeburlar!" Huzursuz duruşlar dikkatimden kaçmadı.

"Seninle sonra görüşeceğiz." Muhatabı babam olmuştu. Halamın onunla bu sıralar görüşme trafiği yaşayacağını biliyordum ve merak de etmiyordum.

"Sizi gebertirim!" Keşke lafta, sözde diyebilseydim ama değildi. Şenay Karadağlı yapardı. "Derinizi asitte pişiririm." Onu mutfaktan uzak tutmak gerekiyordu, zira o yemek yapmıyor cinayet planlıyordu.

Yüzü yumuşadı ve bana döndü. İki adımda yanıma gelip sol kolunun altına alması çok sürmemişti.

"Atiklik testi yapayım dedim." Omuz silkti ve sinir bozucu olduğunu bildiği gülüşünü babama armağan etti. "Ve sen dahil hepiniz sınıfta kaldınız. Şimdi dağılın." Dediğinde nefesimi tuttum. Babam ona böyle davranılmasından nefret ederdi ancak şöyle de bir şey vardı ki, halam da babamın nefret ettiği şeyleri yapmaktan büyük zevk alırdı.

"Yaptığın işin yolunu sikeyim." Ne de olsa korkmuştu ve halam bir noktada doğru yere ayak bastığı için babamın ardından sadece kahkaha attı.

Sakin adımlarla uzaklaşan adamların arkasından ise gözlerini kıstı.

"Sizi yakacağım oğlum!" Gözleriyle yaktığını hayal ettiğine yemin edebilirdim. Parmağını gidenlerin ardından salladı. "Ben o asiti size damlatmasını bilirim." Diye sayıkladı.

Koca bir sessizlik oluştu.

Odamın kapısında sadece üç kişi kalmıştık ve dikkatimiz halamın üzerindeydi. Tam olarak öldürücü darbeyi o an yaptı.

"Korunuyor musunuz?" Kalakaldım, bana doğru eğilip yüzünü yüzüme yaklaştırdı. Bön bön bana bakıyordu dahası hin bir gülüş belirdi yüzünde. Eli omuzumu buldu, niyeti tepki vermemi sağlamak ise çok beklerdi.

"Neyse," dedi, öyle bir neyse değildi bunun, altı doluydu ve doğrulup ikimize de katil bakışlar gönderdikten sonra bir iki adım ile uzaklaştı. Hala yerimde dumur olmuş bir halde iken durdu ve bize döndü.

"Bu yanındaki çam yarması seninle ne zaman evlenecek?" İşaret parmağı yarma adlı korumamı gösterirken bakışları bendeydi. Daha neler!

"Şaka mı bu?" Hayret dolu sesim bir yana yüzüm de dehşet saçıyordu. Ondan kalır bir yanım yoktu yani. İntikamını güzel alıyordu. Ton ton rengim atmış olmalıydı.

"Şaka ne bal kızım, yeniliyor mu?" Omuz silkmiş ve bizden bir cevap beklercesine bir ayağını yere vurarak beklemeye başlamıştı. "Hiç bakma öyle Kumru, adamın kucağında yakalanmadan düşünecektin bunları." Sidar duymuyor sanıyordu ama bilmiyordu ki halama bir tarafları ile gülüyordu. Dayanamadım daha fazla.

"Hala!" Diye cırladım. Sidar bunun üzerine gerçekten sağır olmayı dilemiş olabilirdi. Halam ise narin bir şekilde işaret parmağı ile kulağını tıkadı ve yüzünde muzip ifadeyle belli belirsiz gülümserken başını da sağa sola hafifçe salladı.

"Alış bu zırlamalara, bebek getirirsen göstereceğim asıl ben halayı sana."

☄️

"Neden onunla birliktesin?" Evin bahçesinde öylece oturmuş bilmem kaçıncı düşüncemin delhizlerinde kulaç atarken halamın sesi ile irkilmiştim. Ne dediğini algılayamayan ben, boş boş yüzüne bakmayı tercih ettiğim sırada, duruşumu daha rahat bir pozisyona getirip yayıldım.

"Korkutmak istemedim bal kızım." Bana ilgiyle bakıp omzumu okşadıktan sonra karşımda yerini almıştı. "Ne düşünüyordun öyle, yoksa fingirdediğin S kişini mi?" Kaşlarım anlık derin bir çukur oluşturmuş olsa da hemen toparladım ve o an Sidar'ı düşünmeye başladım. Halam, ne zaman birinden gıcık kapar ve adını zikretmek istemez ise baş harfini kullanırdı. S kişisi, Sidar'dan başkası değildi.

Ve Sidar, dört gündür yoktu, yani o gün halamdan sonra bana sessizce bakıp boynumdan sertçe öptükten sonra gitmiş bir daha da gelmemişti. Şimdiyse her zerrem ona lanet ediyordu. Çünkü o yoktu.

"Yakışıklı diye mi onunla birliktesin Kumru?" Bir süre yüzümü buruşturup halama baktım.

"Yok hala sınırlı erkek kategorisinden bana en yakını buydu." Diye gözlerimi devirdim. Şuh bir kahkaha atmasını beklemiyor olsam da bir süre onu izledim.

"Neden onunla birliktesin o halde, bunu soruyorum çünkü seni biliyorum hayatım, söyle bana neden?" Halama kalkıp onun hünerlerini anlatacak değildim. Ben henüz onu işitme ve konuşma engelli zannederken bile, var olan aramızdaki tensel çekim derinlerden bir özlemle yüzüme çarpmıştı. Aptal Sidar hala da yoktu. Tenim onun özlemiyle kavruluyorken o neredeydi?

"Hala," dedim gayet ciddi ve bir o kadar da sakin bir ses tonuyla, "ben öyle istiyorum." Tek kaşı havalandı ve bedeni bana doğru eğildi. Daha ilgili göründü şimdi gözüme. Belki de benden beklemediği içindi bu hareketleri.

"Koruyor ve gözde göründüğü için değil." Halam beni tanımıyor olabilir miydi? Çünkü tam olarak beni tanımayan profiller çiziyordu ya da sorularının absürtlüğü ile beni ters köşe yapmayı hedefliyordu. Ne istediğimi bildiğimi ise unutuyor olmalıydı. Başımı iki yana salladım.

"Hayır," dedim gözlerine dikkatle bakarken, "onu istediğim için." Sesim taviz vermiyordu ki bakışlarım da bunun en büyük şahidiydi. Tam da o an gözlerinde beliren ışıltı ile kaşlarım havalandı. Yüzü aydınlandı ve yerinde duramaz oldu.

"Sen var ya," dedi şakıyarak ve etrafa da da dolu dolu gülücükler armağan etti. "Aynı benim gençliğim gibisin." Aniden ayaklandı ve bu durum ile ben de yerimden dikleştim. Bana doğru atılıp dibime oturdu. Sol koluyla beni kendine çekti ve sarıldı. "Bal kızım seninle gurur duyuyorum." Halam fazla çılgındı ve yadırgamıyordum.

"Zamanında," dediği an bir anısıyla tanışma vaktim geldiğini anladım. "Bir gece yarısı, bahçede korumalardan biriyle mercimeği fırına verirken E kişisine yakalanacak gibi olmuştum." Bu arada halam babamdan hep gıcık kapardı.

Yüzü anlık düştü lakin geçmiş zaman olduğundan olsa gerek çok da üstelemeden toparladı. "Adamı abimin önüne atıp beni görmeden tırıs tırıs bir kaçmışım Kumru," ara verip kahkaha atması ile ona öylece baktım. "Sonra korumam dahi olsa bana pas vermedi." Dudaklarını büzdü ancak şeytani gülümsemesiyle bakmaya başlayınca ne olduğunu merak ederken buldum kendimi.

"Bir gün Hürrem Sultan gibi kendimi onun kollarına atınca kayıtsız kalamadı tabi." Şaşkınlıkla baktım. Saçma bir şekilde aklımda canlanan dizi sahnesinde halamı hayal ettim. İşveli bir şekilde salınan saçlarını geriye savurdu. "İşimi de sağlama aldım elbet, hanzo abim şehir dışına çıkmıştı." Sırıtışı genişledi. "Odama kadar taşıdı ve bir güzel verdik fırına gerekenleri." Bir süre bön bön baktım.

"Sen inanılmazsın," diye sayıkladım. O ise bana dehşetle baktı. "Ne kadar da bensin küçük hanım." Bu dediğine birlikte gülmüştük. "Ayrıca örnek alman gerekiyor beni, dersine iyi çalış." Işık hızıyla kendimi Sidar'ın kollarına attığımı hayal ettim ve yüzüm buruştu. Bu olmayacaktı. Gerçi biraz daha gelmez ise onu gördüğüm ilk an yapacaklarımı kestiremiyor olmak benim suçum değildi.

"Bir daha sizi basacak olursam," sesi ıssızdı ve bana sır verecekmiş gibi kısılmıştı. "Şok olmam, şok ederim." Bir süre durdu ve devam etti. Gözlerinden geçen çılgın parıltılar ise görülmeye değerdi. "İşte o zaman asıl Şenay kimmiş tanışırız."

Halam çok korkunçtu.

Yutkunamadım.

☄️

(16.08.22) - (22.05)

🔥

🔥

🔥

Bakmayı unutmayınnn beni de orada bol bol göreceksiniz birlikte çıldıralım ayol 🍷

🔥

Continue Reading

You'll Also Like

77.6K 4.8K 21
17 yıl sonra doğumda karıştığını öğrenen Peri... Abilerine ve üçüzlerine alışabilecek mi ? Babam gülümseyip "Aksine iyi bir şey oldu. Peri doğumda k...
6M 194K 98
Karan Haznedaroğlu. 27 yıldır her istediğini elde eden, sadece adıyla bile bütün kapıları açabilecek bir adam. Şimdi her şeyden çok istediği bir şey...
314K 19.1K 41
17 yıl önce annesi tarafından ölü olarak bildirilen Neva... Yıllardır onun hasretiyle yanıp tutuşan Akay ailesi... Ama... Ortada bir sorun vardı.Neva...
672K 30.2K 18
Son yirmi yedi saniye. Zaman gelmişti, kulaklıktaki ses son kez konuşacaktı. "Sonuna geldik, küçük hanım," Alacağı canları düşündükce duyduğu memnuni...