13 mayıs 2020 çarşamba
118. Gün
Merhaba;
Açıkçası klavyenin başına geçerken ne yazmam gerektiği hakkında o kadar çok düşündüm ki...
Sanırım insan çok dürüst olması gerektiğinde planlayamıyor söyleyeceklerini.
Sahi sana kullandığım ilk kelime neydi?
Hatırlamıyorum ki...
Aklımda tutamayacağım kadar mı önemsizdi?
Büyük ihtimalle ilk defa bir merhaba ile girdim hayatına...
'Merhaba ben Elif...'
Anılarım çok bulanık ama tanıyorum kendimi, muhtemelen böyle gerçekleşti...
Bir merhaba ile hayatına girdiğimden sanırım, planladığım tek kelime bundan ibaretti.
Merhaba ile başlayan bir dolu sözcükle veda ediyorum şimdi...
Şaşırdığını zannetmiyorum, muhtemelen bekliyordun.
Sen de biliyorsun,
Sana hiç yalan söylemedim, seni hiç aldatmadım ama abarttım.
Çok abarttım sevgili...
Biz şairlerin en büyük özelliği ne bilir misin?
Havalı sözcüklerle beylik laflar edip, kalbe dokunacak mısralar yazmak.
Basitçe yazılan 'seni özledim' yada herkesin diline pelesenk olmuş 'seni seviyorum' cümlesi asla tatmin edemez bizi
Beni etmedi.
Seni düşünerek 50 küsür şiir yazdım
Hatta sana yazdığım son satırlar bu veda mektubundan ibaret belki
Bil ki, yanında olduğum da her şey çok güzeldi
Kırık bir kızdım ve hayatıma aniden girdin
ama bana hiç düşünme fırsatı vermedin.
Ben sadece, sadece sevmek istedim.
Benim sevgime değecek birini deli gibi sevmek...
Yine de aşka hiç inanmadım biliyor musun?
Ama dedim ki, eğer aşk varsa sadece bu adam sayesinde uğrar bana.
Düşünceli, sevecen, benim için her şeyi göze alan, beni hak etmediğimden fazla seven...
Maalesef ki uğramadı sevgili...
Aşkın olmadığına gerçek manada eminim şimdi.
Hayatımda olduğun an her şey çok güzeldi
Benimle ilgilenen her şeyimi konuşabileceğim bir arkadaş edinmiştim.
Seni çok sevdim.
Ama şiirlerimdeki gibi değil...
Seni büyük bir arzuyla değil, büyük bir şefkatle sevdim,
Sana karşı hiç tutku hissetmedim, içimde sana dair olan tek şey merhametti
Sende bende bunu sevdin zaten, biliyorum.
Biraz uzak kalınca çok özledim seni,
Hatırlıyorum da o altı gün sanırsın altı asır gibi gelmişti
Ama senden çok uzak kalınca, işte o zaman anladım kendi hislerimi
Alışkanlığımdan kurtulmuştum.
Anladım ki kendi hayalimde yarattığım arzularımı şiirlerime doldurmuşum.
Oysa, sen benim güvendiğim limandın!
Kıyına rahatça yaklaşabilir, kavgasız gürültüsüz sakin ve mutlu bir hayat sürebilirdim
Bu beni en çok etkileyen şeydi ama bir şeyler sürekli eksikti...
Sana hep dedim, bana sevmeyi öğret dedim
Ben bilmiyorum dedim
Niye öğrenemedim?
Seni, değer verdiğim biri gibi sevdim,
Senden hoşlandığımı zannediyordum ama bu hoşlantının boyutu korkutuyordu beni.
Çokluğundan değil, azlığından korktum hep.
Sokakta aniden gördüğüm çok yakışıklı bir adamdan nasıl hoşlanırsam öyle hoşlanıyordum senden.
Birbirini tanımayan her erkek ve kadın arasında oluşabilecek bir kimya kadardı sana olan heyecanlı hislerim.
Sana çok değer verdim ve çok sevdim ama romantik bir manada değil
Çok düşündüm.
Senden uzakta kaldığım ikinci aydayım, daha bir ay dolmadan seni gerçekten sevemediğimi anladım.
Ne yapacağım bilmiyorum, ne yapmalıyım bilmiyorum.
İçimde gram heyecan yok artık
Sadece yanına gelince her şeyin düzelmesini umuyorum.
Yalnızlık aklımı başıma getirdi
Kendi hislerimi algılayamadığımdan etrafımdan sürekli yardım istedim.
Arkadaşıma , "ona aşık olduğunu nasıl anladın" dedim sevgilisi için.
"Kendi duygularından, sevdiğinden nasıl eminsin?" dedim.
Bu ömrüm boyunca sürekli kendime sorduğum bir soru oldu çünkü.
Asla tam olarak nasıl sevilir bilemedim
İnsan insanı nasıl sever çözemedim.
Bana ne dedi biliyor musun?
'mesela, yokluğunu düşünüyorum. Onsuz bir hayat canımı o kadar yakıyor ki dayanamıyorum. Yokluğunu düşünmeye bile katlanamıyorum'
Anlamam için onca ipucu varken asıl o zaman dank etti.
Sensiz hayat çok kolay olurdu.
Savaşmam gerekmezdi, merak etmem gerekmezdi, kendimle ilgili rapor vermem veya aileme seni kanıtlamam gerekmezdi.
Sevmediğim özelliklerine göz yummam gerekmezdi.
Yokluğun o kadar kolay geldi ki gözüme, aslında bu olaydan ne kadar sıkıldığımı fark ettim
Seni, nasıl sevdiğimi anlayabildim.
Seninle argolu konuştuğumda yada yanında küfür ettiğimde, ben arkadaşın değilim, benimleyken böyle konuşma derdin.
Bunu çok, bir çok kere söyledin.
Anladım ki, ben seni arkadaşımdan daha öte de düşünemedim.
Aynı evi paylaşabileceğim, ilgili, fedakâr, güvenli, huzurlu olabileceğim, doya doya eğlenebileceğim bir arkadaş...
Özür dilerim
Benim için asla daha fazla bir mana ifade edemedin
Sana defalarca kez bana sevmeyi öğret dedim
Ama bunu sen de öğretemedin
İster ilahi adalet de, ister evrenin karması fark etmez, günün birinde seni reddettiğim için öküzün birine tutulacağım muhtemelen.
Asla istemediğim birine,
Babam gibi birine aşık olacağım belki de.
Peki daha mutlu olacak mıyım?
Biliyor musun, seninle yaşayacağım huzurlu hayattansa, kavgayla gürültüyle ama tüm kalbimle sevebileceğim, çoğu zaman ağlayıp üzüleceğim bir hayat daha cazip geliyor.
Klasik sorudur, sevmek mi sevilmek mi deler
Şair sevildiğinden asla emin olamazsın ama sevdiğinden emin olursun demiş.
O yüzden sevmeyi tercih etmiş.
Ben, ben aşk ile gelen acının bile garip bir haz taşıdığını düşünüyorum.
Ben karşımdaki adamın kusurlu özelliklerini görmezden gelmek istemiyorum.
Ben o özellikleri hiç görmemek ve bana kusursuzmuş gibi gelmesini istiyorum.
Aşkımdan gözlerim kör olsun, aklımda tek bir soru işareti kalmasın istiyorum.
Beynimle düşünmeyi bırakmak, artık kalbimi dinlemek istiyorum.
Tozpembe gözlükleri bir kez olsun takıp, enini sonunu düşünmeden sadece yaşamak istiyorum.
Ben ne kadar itilirsem itileyim yine de o kişinin yanına gelecek kadar çok sevmek istiyorum.
Ben sevmek istiyorum!
Bunları hissedeceğim kişi sen ol istedim
100 küsur gün geçti sevgilim, sevemedim
Üzgünüm beceremedim.
Aslında bu mektubu seni bırakırsam neleri kaybedeceğimi anlamak için yazmıştım.
Şu an seni bırakmayarak nelerden vazgeçtiğimin farkına vardım.
Seni üzmek yapmak isteyeceğim son şey
Dediğim gibi aşık olmak istiyorum ama aşkın varlığına da inanmıyorum.
Bundan dolayı konuyu kadere bırakmaya karar verdim
Eğer aşık olursam, senin yanında kalmak için hiç bir sebebim kalmaz.
Eğer olamazsam hep istediğim mutlu huzurlu ve eğlenceli hayata kavuşurum.
Sonuçta her şeyini bilen bir arkadaşınla koca bir ömür geçirmekten daha iyi ne olabilir ki?
Umarım bu mektubu sana vermeme gerek kalmaz demeyeceğim.
Bencil olmayı çok önceden öğrendim.
Tüm kalbimle bu mektubu sana vermeyi diliyorum.
Tüm kalbimle aşık olmayı diliyorum
Bencil olduğum için affet beni...
Bundan sonra senin için yapabileceğim tek şey, kararım bu kadar kesinken bile, seni üzmemek için bu durumu gittiği yere kadar götürmek olabilir.
Seni üzmeden yanında kalmayı becerebilirsem tabii.
Şu saatten sonra sana aşık olabileceğimi de zannetmiyorum gerçi
Yine de umut işte
Belki bir gün umduğum gibi severim seni...