YENİDEN | TAMAMLANDI |

By yazankelebek_

3M 194K 53.2K

Bu sefer doğum sırasında karışan bir bebek yok. Bir kızın ailesini kaybettikten sonra kurduğu yeni ailesini o... More

1.BÖLÜM
2.BÖLÜM
3.BÖLÜM
4.BÖLÜM
5.BÖLÜM
6.BÖLÜM
7.BÖLÜM
8.BÖLÜM
9.BÖLÜM
10.BÖLÜM
11.BÖLÜM
12.BÖLÜM
13.BÖLÜM
14.BÖLÜM
15.BÖLÜM
16.BÖLÜM
17.BÖLÜM
18.BÖLÜM
19.BÖLÜM
20.BÖLÜM
21.BÖLÜM
22.BÖLÜM
23.BÖLÜM
24.BÖLÜM
25.BÖLÜM
26.BÖLÜM
27.BÖLÜM
28.BÖLÜM
29.BÖLÜM
30.BÖLÜM
31.BÖLÜM
32.BÖLÜM
33.BÖLÜM
34.BÖLÜM PART 2
35.BÖLÜM
36.BÖLÜM
37. BÖLÜM PART 1
37.BÖLÜM PART 2
38.BÖLÜM
39.BÖLÜM
40.BÖLÜM
41.BÖLÜM
42.BÖLÜM
43.BÖLÜM
44.BÖLÜM
FİNAL
YILBAŞI ÖZEL BÖLÜM
14 ŞUBAT ÖZEL BÖLÜM
ÖZEL BÖLÜM 3
YENİDEN
ÖZEL BÖLÜM 4
ULUHAN AİLESİ YENİ KİTAP

34.BÖLÜM PART 1

52.9K 3.6K 803
By yazankelebek_

Tüm TÜRKİYE'ye geçmiş olsun 🖤 Evinizin yakınındaki okullara ya da belediye binalarına yeni alacak durumunuz olmasa bile dolabınızda giymediğiniz ve tertemiz bir şekilde duran kazakları atkıları eldivenleri bereleri montları hırkaları güzel bir şekilde paketleyerek götürün lütfen, bu soğukta dışarıda kalan insanların kalın giysilere ihtiyacı var.

Bölüm yazılmış ve zaten düzenlenmiş olduğu için paylaşıyorum normalde sıfırdan bölüm yazacak durumda değilim haberleri görüyoruz. Yardım göndermekten başka elimizden bir şey gelmiyor , dualarımız onlarla.

Bu çok acı bir durum ve hepimizde deprem korkusunun daha çok oluştuğunun farkındayım, on ya da on beş dakika da olsa bu korkunuzu unutturmak için , kafanız dağılsın diye bölüm paylaşıyorum.

|BÖLÜM DÜZENLENMİŞTİR|



34.BÖLÜM PART 1

Annemin her zaman yanımda olacağını sanırdım, yanılmışım.

Anne olduğumu öğrendiğimde sevineceğimi sanırdım, yanılmışım. Nasıl hissettiğimi bilmiyordum.

Anne olacağımı sevinçle annemin kolları arasında dile getiremeyeceksem nasıl bir anne olabilirdim?

Ben daha annem yanımda olmadığı için küçük bir çocuk gibi sızlanırken, ağlarken ben nasıl bir anne olacaktım?

Batı'ya anne şefkati ile yaklaşmaya çalışsam da kendimde bir şeylerin eksik olduğunun farkındaydım. Onu gerçekten çok seviyordum ama bu anne olmak için yeterli miydi? O zaten büyümüştü, büyümeye devam ediyordu. Babası yanındaydı. Ben ise sadece onlara yardım ediyordum.

Karnımdaki bebek için aynı şeyler geçerli değildi. Annesi olarak yanında olacaktım ama ne yapmam gerektiğini bilmiyordum. İlk önce konuşamayacaktı, ben onu nasıl anlayacaktım?

Sertçe yutkundum ve elimdeki kağıt parçasını dizlerimin üzerine bıraktım.

Benim aksime Yamaç duygularından emindi. Yüzündeki gülümseme ile test sonucuna bakıyordu.

Mutlu çıkan sesi ile "Duru."dediğinde bakışlarımın zaten onun üzerinde olduğunu fark etti ve yüzümdeki ifadeyi gördükten sonra bakışlarındaki mutluluk silikleşti.

"Sevinmedin mi?"diye sorduğunda yalan söylemedim. Dürüstçe, "Bilmiyorum. Hamile olduğumu öğrendiğimde her zaman annemin kolları arasında olacağımı düşünürdüm. Şuan kendimi eksik hissediyorum." dediğimde mavi gözlerine yerleşen şefkat ile beni kollarının arasına aldı.

"Elinde ben varım. Benimle yetinemez misin?"diye sordu ve saçlarımın üzerine üst üste birkaç öpücük bıraktı. Boynumdan huylandığımı bile bile yumuşak dudakları ile ıslak bir öpücük bıraktığında güldüm ve "Yetinirim."dedim.

"Sonuç ne?"diye soran Yaman abinin sesini duyduğumuzda birbirimizden ayrıldık. Yamaç sevinçli bir şekilde ayağa kalktı , " Yine amca oluyorsun!" dedi ve abisinin kolları arasına girdi.

Yaman abi gülümsedi ve ardından Yamaç'ın ensesine vurdu. "Şerefsiz. Yine rahat duramadın." dedi.

Yamaç gülerek geri çekildi ve "Abi ya."dedi.

Yaman abi bu sefer bana sarıldığında bende kollarımı bedenine sardım. Birkaç saniyenin sonunda "Yeter bu kadar abi, uzak dur eşimden."dedi Yamaç.

"Aynen aynen."dedi Yaman abi ve Yamaç'a inat sarılmaya devam ettiğinde birkaç dakikanın sonunda gülerek geri çekildim.

"Batı'ya ne diyeceksiniz? Doğu'yu zor kabullendi. Kendi kardeşi olacağını duyarsa ortalığı ayağa kaldırır."dedi Yaman abi.

"Bilmiyorum ama Batı'nın hemen öğrenmesini istemiyorum."dedim.

"Sen ne zaman hazır hissedersen o zaman söyleriz."dediğinde gülümsedim ve başımı omzuna yasladım. Saçlarımın üzerine bir öpücük bıraktığında kollarını belime daha çok sardım.

•••

Yamaç'ın elini sıkıca tutmaya devam ettiğimde "Sakinleşsen mi? Çocukluk aşkı işte unutur gider. Kıskanmana gerek yok."dedi Yamaç.

"Biliyorum ama banane."dedim ve omuz silktim.

"Çocuk."dedi ve yavaşça parmağının ucuyla burnuma vurdu.

"Sensin çocuk."dediğimde güldü ve "Batı eve gidiyoruz!"diye seslendi.

Batı'yı, Baranlar'a bırakmıştık ama çocuklar evde durmadıkları için Mete ve Dolunay onları parka getirmişti.

"Tamam tamam ya!"diye bağırdı Batı ve yeniden kaydırağın merdivenlerini çıkmaya başladı.

"Normal bir mahallede otursak tüm gün dışarıda oyun oynayıp eve yemek yemeye bile zor gelen çocuklardan olurdu." dedi Yamaç.

"Çocuk dediğin oyun oynar."dedim.

Batı ve Baran peş peşe kaydıktan sonra arkalarından gelen Mete ve Dolunay ile yanımıza gelmeye başladılar.

Yanımıza geldikleri zaman Batı , "Dolunaycıyım sana veda öpücüyü veyebiliy miyim?" diye tatlı tatlı sorduğunda kıskançlığımın gereksiz olduğunun bilincinde olsam da yine de banane.

"Şey, tamam." dedi Dolunay ve eğilerek Batı'nın yanağına bir öpücük bıraktı. Batı da aynı şekilde onun yanağına bir öpücük bıraktığında Yamaç, Batı'nın sarı saçlarını karıştırarak , "Sıpa."dedi.

Baran'ın bakışlarını üzerimde hissettiğimde gülümsedim.

Baran da gülümseyerek "Merhaba Duru abla."dedi.

"Merhaba."dedim ve elimi uzatarak tombul yanağından makas aldım.

"Sizi de eve bırakalım, yürümeyin."dedi Yamaç.

Mete , "Olur." derken Dolunay, "Olmaz." dedi.

Mete bir açıklama bekler gibi başını Dolunay'a çevirdiğinde Dolunay tedirgin bir şekilde gülümsedi.

"Olmaz çünkü."dedi ve bakışlarını kaçırdı.

"Çünkü."dedi ve yeniden bakışlarını kaçırdı.

"Çünkü Pamir gelecek."dedi.

"Yine mi ya!" diye söylenen Baran ile istemsizce gülümsedim.

"Babama söyleyeceğim eve gidince, sevgilini görünce bizi unutuyorsun abla!"dedi Baran ve trip atar bir şekilde kollarını göğsünde birleştirdi ardından da bakışlarını Batı'ya çevirdi.

"Annen ve baban yan yanayken seni unutuyor mu? Bak ablam beni unutuyor!"dedi Baran.

Batı elimi sıkıca tuttu ve "Yok unutmuyoylay. Baba, sevgili ne demek?" diye sordu.

"Sevgili, birbirine aşık olan iki insan demek. Evlenene kadar sevgili oluyorlar evlenince de eş."dedi Yamaç.

"Ya öyle mi. Dolunaycıyım ben sana aşıyım o zaman ben sevgilinim."diyen Batı ile tükürüğüm boğazıma kaçtı ve öksürmeye başladım.

Yamaç gülerek yavaşça sırtıma vurdu ve "Helal."dedi.

"Batı, sevgili yok sana. Daha küçüksün. Dolunay ablan kadar büyümen lazım en az."

"Neyse bekleyim ben." dedi Batı.

"Yalnız Pamir abi kocaman, döverse çok acır."dedi Baran.

"Öyle mi? Babam vay ama benim."

Baran "Dört tane abisi var bir de." dediğinde , Batı gözlerini kocaman açarak Yamaç'a baktı ve "Ya bak kaç tane abisi vay! Benim yok! Baba benim yok! Anlıyo musun beni! Abi istiyoyum!"dedi.

Gülerek Yamaç'a baktım. O da gülmemek için kendini zor tutuyordu.

"Mete abimi alabilirsiniz. Ben de bir sürü abi var zaten."dedi Baran.

"Öyle mi Baran? Benden bir daha cips isteme."dedi Mete.

"Ege abime söylerim, o alır." dedi Baran.

"Sen büyüdükçe çok fena bir şey oluyorsun." dedi Mete.

"Pamir geldi!"dedi Dolunay ve hızlı adımlar ile parkın girişine doğru yürümeye başladı.

Baran mızıkçı bir şekilde "Bizi unuttu İşte hemen!" dedi.

Mete, Baran'ı kucağına aldı ve "Baran, Dolunay olmadan eve gitmez. Biz yürüyerek gideriz, yine de teşekkürler."dedi.

"Önemli değil."dedi Yamaç.

Yamaç arabaya daha hızlı ulaşmak için Batı'yı kucağına aldı.

"Anne akşam ne yiyeceyiz biz?" diye sordu.

"Yeliz teyze , taze fasulye ve pilav yapmıştı." dedim.

"Dışayıda yiyelim? Onlayı yayın yeyiz."dedi.

"Bence olur."dedim.

Batı tatlı bir şekilde "Babacım."dedi.

"Dışarıda yeriz." dedi Yamaç.

•••

Yamaç'ın uzattığı pizza diliminden bir ısırık aldığımda Yamaç'ın kolasına uzandım ve büyük bir yudum aldım.

Kendime ayran söylemiştim ama bitmişti. Şimdi de Yamaç'ın kolasına ortak oluyordum.

"Ben şimdilik doydum biyazdan geliyim yine , yemeyin ama tamam? Ben yiyeceyim."dedi Batı.

"Fazla koşup terleme, sonra hasta oluyorsun." dedi Yamaç.

Batı hızlı bir şekilde kolasından bir yudum aldı ve oturduğu sandalyeden indi. Koşarak oyun alanına ilerlerken pizza paketinin kapağını kapattım. Çok acıktığını söylemişti bu yüzden orta boy pizza menüsü almıştık.

Yamaç'ın elini karnımın üzerinde hissettiğimde irkildim. Başını da omzuma yasladı ve "Doydun mu mercimek tanesi? Anne yemek yemeye devam mı etsin yoksa?"diye sorduğunda, "Mercimek tanesi mi?"diye sordum.

"Evet , mercimek tanesi."dedi Yamaç.

"Ya Yamaç ya! Sensin mercimek tanesi!"dedim.

"Ben mi mercimek tanesiyim? Emin misin?"diye imayla sorduğunda gözlerim kocaman açıldı ve başıma yasladığı kafasını ittim.

"Akşam koltukta yatıyorsun."dedim.

"Yok ya." dedi Yamaç.

"Ne demek yok ya? Hani hanımcıydın sen?"diye sordum.

Elindeki pizza dilimini ağzıma tıkıştırdı ve "Bebeğimiz daha doymamış."dedi.

"Aynen aynen."dedim ve başımla kolasını işaret ettim , "Kola da versene."dedim.

Kolasını uzattığında dudaklarımı araladım ve içmeye başladım.

"İyi mi böyle?"diye sordu.

"Çok iyi."dedim ve gülümsedim.

"Şebek."dedi ve uzanıp yanağıma bir öpücük bıraktı.

Sırtımı sandalyeye yaslayarak "Şimdi doydum."dedim.

"Nasıl hissediyorsun?"diye sordu.

"Bilmiyorum."dedim.

"Ben geldim!"diyen Batı ile gülümsedim.

Sandalyesine oturduğunda hemen küçük avuçları ile kola şişesini kavradı ve içmeye başladı.

Yamaç, "Yavaş iç."diyerek uyardı ama Batı onu umursamadı.

''İçim yandı baba.''dedi.

''Kim öğretiyor sana bu lafları?''diye sordu Yamaç.

''Ben.''dediğimde afallayarak bana baktı. Bende şirin olduğunu umduğum bir şekilde gülümsedim ve Yamaç'ın kolasından bir yudum almadan önce , ''Benimde içim yandı.''dedim.

...

Avuçlarımın arasına doldurduğum soğuk suyu yeniden yüzüm ile buluşturdum ve ardından musluğu kapatarak yüzümü havlu ile kuruladım. Kabus görmüştüm ya da rüya bilmiyordum.

Annem vardı ve beyaz bir beşiğin önünde durmuş ninni söylüyordu. Kendi yansımamı görmüştüm. Gülümseyerek onları izliyordu sonra odayı alevler kaplamıştı ve uyanmıştım.

Tek başıma uyumak istemediğim için odadan çıktım. Yamaç bu gece salonda yatacaktı.Sessiz olmaya çalışarak merdivenleri indim ve ardından da salona girdim. Işık kapalı olmasına rağmen televizyon açıktı ve içeriyi aydınlatıyordu. Yamaç televizyon izlerken uyuya kalmış olmalıydı.

Uyuduğu koltuğun önüne dizlerimin üzerinde çöktüğümde gülümsedim. Uyurken küçük bir erkek çocuğu gibi masum ve tatlı duruyordu.

Çıkmaya başlayan sakallarında parmak uçlarımı gezdirdim ve uzanarak dudaklarına küçük bir buse bıraktım.

Gözlerini uyku sersemi bir şekilde kısıkça araladığında gülümsedim ve fısıldayarak ''Odaya gelsene salonda yatma.''dedim.

Sakallarına yaslanmış olan parmak uçlarımı öptükten sonra yattığı yerden doğruldu ve uyurken karışan saçlarını iyice karıştırdı.

Pürüzlü çıkan sesi ile ''Bana kıyamayacağını biliyordum.''dedi.

''Aynen aynen.''dedim.

Kolumdan tutarak beni de kendi ile birlikte ayağa kaldırdı ve elindeki kumanda ile televizyonu kapattığında salonun içerisi karanlığa büründü.

''Her yer karanlık oldu.''dedim.

''Korktun mu? Korkma ve sadece elimi tut.''dedi.

Sıcak parmaklarını ellimde hissettiğimde bende parmaklarım ile bileğini sıkıca tuttum. Karanlıkta bir yere çarpmak ya da düşmek isteyeceğim en son şey bile değildi.

Yamaç sayesinde düşme tehlikesi bile atlatmadan odamıza geldiğimizde sıkıca tuttuğum elini bıraktım ve yatağa uzandım. Yamaç'da gece lambasını yaktıktan sonra yanıma uzandı.

Aramızdaki sessizliği bozarak ''Rüyamda annemi gördüm, o yüzden uyandım.'' dedim.

Şefkatli bakışları ile avucunu yanağıma yasladı, ''Ne gördüğünü anlatmak ister misin?''diye sordu.

''Bebek odasındaydı ve beyaz bir beşiği sallayarak ninni söylüyordu ve bende onları kapının pervazından izliyordum. Sanırım bizim bebeğimizi uyutuyordu. Sonra birden odayı alevler kapladı. Uyandım.''derken sesimin sonlara doğru titremesine engel olamamıştım.

Yamaç yumuşak dudakları ile ilk önce alnıma ardından da gözlerimin altına birer öpücük bıraktı.

''Bazı şeyleri kabullenmek zor. Zaman kabullenmek istemediğimiz şeyleri sadece alışkanlığa çeviriyor. Sende alışmak üzeresin ve ben her zaman senin yanında olacağım.''dedi.

Gözlerimin dolmasına engel olamadım ama dudaklarımda da bir tebessüm oluştu.

''Sen benim her zaman iyikim olarak kalacaksın.''

...

Can sıkıntısıyla oflayarak mutfağa gittim ve buzdolabının içerisinden gazoz şişesini çıkardım. İki tane bardağı da tezgahın üzerine bıraktıktan sonra içerisine gazoz doldurmaya başladım.

Kahvaltıdan sonra Batı ile biraz çizgi film izlemiş ardından da kütüphaneye kapanmıştım ve saatlerdir ders çalışıyordum. Batı'nın ne yaptığı hakkında hiçbir fikrim yoktu. Kütüphanede uzun süre kaldığım için sık sık yanıma gelmiş ve açık kapıdan beni izleyip izleyip gitmişti. Yamaç'ın eve gelmesine ise bir saat vardı.

Elimdeki gazoz bardakları ile salona girdiğimde şaşkınlıkla kirpiklerimi üst üste kırpıştırdım. Batı'nın oyuncakları salonun her yerindeydi. Koltukların yastıkları yerdeydi ve televizyonda çizgi film açıktı.

Koltuğun önüne geldiğimde gülümseyerek elimdeki gazoz dolu bardakları orta sehpanın üzerine bıraktım.

Batı ya oyun oynarken yorulduğundan ya da canı sıkıldığından dolayı uyuya kalmıştı ve üzerindeki kazağını da çıkarmıştı. Atleti ile üşümüş olabileceğini düşünsem de kendi üzerimde de ince bir kazak olduğunu fark ettim. Yamaç sanırım maaşını doğalgaz faturasına yatırıyordu.

Koltukta iki büklüm yatmasına içim el vermediği için onu uyandırmamaya dikkat ederek yavaşça kucağıma aldım. Başını anında göğsüme yasladı ve küçük kolunu da omzuma attığında bebeksi kokusunu içime çekerek saçlarının üzerine bir öpücük bıraktım.

Batı'yı sarsmamaya çalışarak merdivenleri çıktığımda hızlıca odasına gittim ve onu yatağına yatırdım. Yanına en sevdiği oyuncağı olan mavi tavşanını da koyduktan sonra yorganı üzerine örttüm. Cenin pozisyonunu alarak varlığını hissetmiş gibi tavşanına sarıldığında kalbimi saran şefkat , kalp atışlarımı hızlandırdı.

Batı'yı gerçekten çok seviyordum ve onu benimsemiştim. Kendi çocuğum gibi hissediyordum. Eğilerek yumuşak yanaklarına birer öpücük bıraktım ve odasından çıktım.

İlk önce gazozumu içmiş ardından da salonu toparlamıştım. Dinlenmek için koltuğa oturduğum zaman evin içerisinde yankılanan zil sesi ile koşarak kapıya gittim. Batı'nın uyanmasını istemiyordum. Koştuğum için nefes nefese kalmış bir şekilde kapıyı açtığımda Yamaç kaşlarını çatarak yüzüme bakıyordu.

''Koştun mu?''

''Evet, Batı uyuyor.''

"Duru hamilesin. Artık kendine dikkat etmen gerekiyor."

"Tamam." diye mırıldandım ve içeri geçmesi için kenara çekildim çünkü hava gerçekten soğuktu. Evin içerisine alışmıştım ama şimdi dışarıdan vücuduma vuran soğuk hava yüzünden neredeyse bedenim titreyecekti.

Yamaç içeri girerek arkasından kapıyı kapattı ve "Üşüdün mü?" diye sordu.

"Evet, dışarısı soğukmuş."

Üzerindeki montunu çıkartıp yerine astıktan sonra kolunu kaldırarak "Gel." dedi.

Başımı göğsüne yaslayarak beline sarıldığımda koluyla beni sarmaladı ve saçlarımın üzerine üst üste öpücükler bıraktı.

"Eğil bende öpeceğim."dediğimde gamzesi belirecek şekilde gülümsedi. Yüzünü eğdiği zaman parmak uçlarımda yükselerek dudaklarına birkaç saniyelik bir öpücük bıraktım ve geri çekildim.

"Yemek yiyelim, acıktım."

"Batı ne zaman uyudu?"

"Bilmiyorum. Sen gittikten sonra kütüphaneye kapandım arada gelip bana baktı. Yarım saat önce ders çalışmayı bıraktım salona geldim. Yamaç salonun halini görmeliydin. Sanki evde on tane çocuk var, öyle bir dağınıklık."dediğimde güldü.

"Batı bu her an her şey olabilir."

"Salon çok dağınıktı ama Batı kazağını çıkarmış, atleti ile koltukta uyuyordu. Odasına götürdüm bende."

"Batı'yı kucağına alma, taşıma. Hamilesin."

"Bu hamile olma durumuna hala alışamadım ben ya."dediğimde canımı acıtmayacak şekilde yanağımı ısırdı.

"Yavaş yavaş!"dedim.

"Acımadı bile." dedi.

"Yoo acıdı."dedim.

"Acıdı mı? Öpeyim geçsin."

"Öp de geçsin."

Keyifli bir şekilde "Sen bana iyice alıştın."dedi ve az önce ısırdığı yeri öptü.

"Sana alışmayacağım da kime alışacağım ki."dedim ve gülümsedim.

"Yerim seni."dedi ve alnıma bir öpücük bıraktı.

"Yeme beni."dedim gülerek.

"Yemekten sonra sizi lunaparka götüreyim mi? Değişiklik olur."dedi.

"Olur çok iyi olur. Ben Batı'yı uyandırayım da yemek yiyelim."dedim.

"Tamam bende duş alıp geliyorum."dedi.

Birlikte yukarı kata çıktığımızda Yamaç odamıza bende Batı'nın odasına gittim.
Yatağının boş kısmına oturdum ve sarı saçlarını şefkatle okşamaya başladım.

"Bebeğim uyanmalısın."dedim ve eğilerek saçlarının üzerine üst üste birkaç öpücük bıraktım.

"Beş dakikacık."dedi ve yanağını yastığına daha çok yasladı.

Gülümsedim ve "Ama yemek yiyeceğiz sonra da lunaparka gideceğiz."dedim.

Mavi gözlerini kısıkça araladı ve "Lunapayk?"diye sordu.

"Evet,lunapark."dedim.

"Anne."i

"Söyle anneciğim."dedim ve alnına doğru düşen saç tutamlarını geriye ittim.

"Lunapayka gitmek istiyoyum ama benim kaynım ayyıyoy biy de burası biyazcık soyuk."dediğinde ellerim endişeyle yüzünde gezindi. Ateşi olup olmadığını daha iyi anlayabilmek dudaklarımı alnına değdirdim. Biraz ateşi vardı.

"Hasta oldun sanırım." dedim.

"Ama ben lunapayka gitmek istiyoyum, babama söylemeyelim hasta olduyumu."dedi.

"Olmaz. İyileşince seni lunaparka götürürüz."

Dudaklarını büzse de başını olumlu anlamda salladı. "Beni bekle hemen geleceğim."dedim.

Odamıza döndüğümde Yamaç üzerini giyiniyordu. Omzunun üzerinden bana baktığında "Batı hasta."dedim.

"Şaşırmadım. Ateşi var mı?"diye sordu ve sweatshirtünü kafasından geçirerek giydi.

"Biraz var."dedim.

''Sen yanına git, yalnız kalmasın. Bende geliyorum şimdi.''

''Tamam.''dedim ve Batı'nın odasına geri döndüm. Yatağının kenarına oturduğum zaman küçük bedenini uzandığı yerden kaldırdı ve gelip kucağıma oturdu. Başını göğsüme yasladığında, ''Anne.''dedi.

''Söyle anneciğim?''

''Hastaneye gitmeyelim, lütfen.''

"Kötüleşmediğin sürece gitmeyeceğiz."

Yamaç odanın aralık kapısından içeri girdi ve yanımıza oturdu. Avuçlarını Batı'nın yanaklarına yasladı ve "Babacım, neyin var bebeğim?" diye şefkatle sordu.

"Hasta oldum yine! Ama iyileşince lunapayka gitcez?" diye sordu.

Yamaç şefkatle gülümsedi ve parmak uçlarıyla Batı'nın yanaklarını okşamaya başladı. ''İyileştiğin zaman gideriz hem sana pamuk şeker ve elma şekeri de alırım.''dedi.

''İkisini de aynı anda?''diye hevesli bir şekilde sordu.

Yamaç ''Evet.'' dedi ardından da bana bakarak ''Küçük bey şeker derdinde olduğuna göre çok hasta değil.''dedi.

''Bence de .'' dedim ve eğilerek sarı saçlarının üzerine bir öpücük bıraktım.

''Yemek yiyelim sonra sana ılık bir duş aldırayım sonra da uyu, tamam mı?''diye sordu Yamaç.

''Annem söz veymişti, beyaz tatlı yiyecektik.''dediğinde panikle başımı kaldırdım.

Panikle, ''Ay ben onu yapmayı unuttum!''dedim.

Batı da benim gibi panikle ''Nasıl ya! Anne nasıl!''diye sordu.

''İkinizde sakin olun, sipariş ederiz gelir.''dedi Yamaç.

''Hadi baba hemen sipayiş vey!''

''Tamam tamam.''dedi Yamaç ve eşofmanının cebinden telefonunu çıkardı. Batı kucağımdan indi ve ''Tuvaletim geldi benim.''dedi ve odasındaki banyosuna yöneldiği zaman Yamaç arkasından "Kapını kapat.'' diye seslendi.

•••

BÖLÜM SONU

Continue Reading

You'll Also Like

1M 37.6K 48
DİKKAT: ÖĞRETMEN ÖĞRENCİ KURGUSUDUR +18 VARDIR RAHATSIZ OLACAK OKUMASIN. Defne çocuk ruhlu biridir. Bir akşam canının sıkıntısı ile anonim bir uygul...
3.8K 390 22
Bilmediğimiz gerçekler vardır, olmadıkları anlamına gelmez ve en önemlisi inkâr etmek bunu değiştirmez... Hayatımız her an maf olabilir. Çoğu zaman b...
172K 12.8K 67
Yazgı kartları karıştırır, biz de oynarız, diyordu Arthur Schopenhauer. Kartları ben dağıtmış, geri çekilmiş ve elime umutsuzca bakarken aylar geçir...
2.6M 132K 54
Bir insana ne zaman aşık olursunuz? Çocukken, o gol atmak istediği için onun yerine kaleye geçtiğinizde mi? Yoksa, saatlerce beklediği salıncak sıras...