Twitcher & Youtuber / chanmin...

By chanakin_skywalker

177K 21.9K 21.2K

twitch yayıncısı chris bir gün yayınında seungmo's vlog açıp izler More

0.0
0.1
0.2
0.3
0.4
0.5
0.6
0.7
0.8
0.9
1.0
1.1
1.2
1.3
1.4
1.5
1.6
1.7
1.8
1.9
2.0
2.1
2.2
2.3
2.4
2.5
2.6
2.7
2.9
3.0
3.1
3.2
3.3
3.4
3.5
3.6
3.7
3.8
3.9
4.0 f

2.8

3.6K 519 409
By chanakin_skywalker

Bir önceki bölümü okumayı es geçmeyin sevgili fandomdaşlarım zira bu bugünün 2.bölümü dkskkdkqld

Comebackimiz efsane olucak demisdim.

*

Kapı çaldığında Chan o anda mutfakta salatalık doğramakla meşguldü. Öğleden sonra saat 1'e yaklaşırken Chan'ın neden salatalık doğradığına gelecek olursak da, çocuk henüz yeni uyanmıştı. Jungkook kendisinden önce uyanıp kalkıp gittiği için belki odur diyerekten kapıya yöneldi Chan.

Kapıyı açtığında kesinlikle karşısında beklediği kişi kendisini öpüp ahlaksız tekliflerde bulunan Kim Seungmin değildi! Tamam, belki biraz abartıyordu bu durumu fakat duyguları incinmişti.

İncinmişsin, dedi kendi kendine.

"Buyur canım, ne vardı?" dedi kapıdaki Seungmin'e.

Seungmin güleç bir yüzle fakat ima dolu bir sesle konuştu. "Beni kapıdan içeri almayacak mısın?"

Chan kaşlarını kaldırarak tch sesi çıkardı.

"Ne kadar naziksin öyle!"

"Senden öğrendim." dedi Chan.

Seungmin sinirle gözlerini devirip içeri geçmeye yeltendi. Chan'ın boşluğuna denk gelen bu durum karşısında Seungmin gayet rahat bir tavırla içeri girdikten sonra kapıyı kapattı ve ayakkabılarını çıkarmak üzere vestiyerin ucuna oturdu.

Botlarının fermuarını indirirken alttan alttan Chan'a bakıyordu. "Misafir ağırlama biçiminde de epeyi olumlu değişimler olmuş." dedi kinayeli bir sesle.

Bir elini uzatıp Seungmin'in minik sırt çantasını aldı Chan. Vestiyere asarken konuştu. "Onu da senden öğrendim."

"Başka neler öğrendin bakalım benden?" diye sordu Seungmin, ayakkabılarını ayakkabılığa koyarken. Doğrulup Chan'a baktı. "Nasıl trip atılır onu da mı benden öğrendin?"

Tek kaşı havaya kalkmıştı Chan'ın. "Sen kimsin de ben sana trip atayım? Aramızda öyle bir durum yok." derken de mutfağa yöneldi.

Seungmin de peşinden girmişti. "Bebeğim biz öpüştük."

"Sen beni öptün."

"Karşılık verdin!"

"Duygusal boşluğumdan faydalandın."

"Fakat devamını getirmedin?"

"Ben aklı başında biriyim Seungmin." derken arkasını döndü Chan. Seungmin'in öylece ayakta dikildiğini fark edince de eliyle sandalyeyi işaret etti. "Otursana."

"Kovmayacaksan eğer..."

Chan gözlerini devirerek yaptığı işe devam etti. Salatalıkları doğramayı bitirdikten sonra onları bir tabağa koydu ve havuç soymaya başladı. "Hangi rüzgar attı seni buraya?"

"Sen." dedi açık ve net bir şekilde Seungmin. Bu cevap Chan'ın ilgisini çekse de Seungmin'e hiçbir şey belli etmemekte ısrarcı gibi görünüyordu fakat yine de Seungmin bunu hissedebiliyordu. "O gün... Öpüştükten sonra... Bak açık olacağım." dedi ve daha dik oturarak derin bir nefes aldı Seungmin. Chan hala havuç soyuyor, kendisine bakmıyordu. Zaten Seungmin de Chan'ın sırtına bakarak bu konuşmayı daha rahat yapabileceğini düşünüyordu. Yüzüne bakmak hala biraz utanç vericiydi. "Seni öpene kadar içimde sana karşı neler olduğunu bilmiyordum."

Chan bir anlığına durdu. Bir elinde soyacak, diğerinde havuç tutarken sırtı Seungmin'e dönük bir şekilde bekliyordu.

Sessizliği fırsat bilen Seungmin ise devam etti. Sebepsiz bir şekilde sıcakladığını hissediyordu ama bunu görmezden gelmeyi seçti. Bu konuşmayı yapmak zorunda olduğunu biliyordu. "Amacım senin duygularınla alay etmek veya seni küçük düşürmek değildi. Hoş, nasıl öyle anladın bilmiyorum da zaten... Tamam, belki hatalarım var ve belki karakterim dolayısıyla bana güvenmiyor olabilirsin ama ben de incindim Chan. Öyle ki benden hoşlanan kişi senken birden bire senin benimle alay ettiğini bile düşünmeye başladım."

Chan elindeki soyacak ve havucu tezgaha bıraktı. Bileklerinden destek alarak tezgaha yaslanıyordu. "Her şey çok hızlı ilerledi sadece."

"Haklısın." diyerek ayaklandı Seungmin. Chan'ın omzuna elini koydu. "Benden hoşlandığını öğrenince ben sandım ki..."

"Ne?" diyerek ona döndü Chan.

"Bana aşık olduğunu..."

Kafasını iki yana salladı ve omuzlarını silkerek Seungmin'in tutuşundan kurtuldu. "İçimde o kadar büyük şeyler yoktu. Hoş bir durum değildi sadece. Unutalım gitsin."

Seungmin kararsızlıkla ensesindeki saçları karıştırdı. "O konuda..."

"Yine ne var?" diyerek ona döndü Chan. Seungmin gözlerinin içine masumca bakıyordu ve Chan bu çocuğun aylar önce tanıştığı çocuk olduğuna inanmakta güçlük çekiyordu.

"Christopher ben sanırım senden çok hoşlanıyorum."

Seungmin'in gözlerinin içine bakarak bir çırpıda söylediği şeyler Chan'ın kalbini yerinden oynatmaya yetmişti bile. Gözleri ardına kadar açılarak, "Nasıl?" diyebildi.

"Baya işte." dedi Seungmin. Ardından daha fazla Chan'ın gözlerine bakamadı çünkü tuhaf bir şekilde utandığını, yanmaya başladığını hissediyordu. Yanaklarının kızarmaya başladığından adı gibi emindi. Halbuki birkaç gün önce neredeyse kucağına çıkıp onu öperken bu denli hissetmemişti o duyguları. Resmen ne olduysa o andan, Chan onu bırakıp gittikten sonra olmuştu.

Bir çeşit kaybetme korkusuyla gelen içgüdü olmalı, diye düşündü kendi kendine. Chan'ı kaybetmek üzere olduğunu fark edince duygularından emin olmuş olabilirdi.

Chan minik bir tebessümle başını pencere tarafına çevirdi. Pervazdaki minik kaktüslerinden birini eline aldı. "Kim Seungmin benden hoşlanıyor mu yani?"

Seungmin de mahcup bir gülümsemeyle Chan'ın incelediği kaktüse baktı. "Sanırım dedim. Şımarma hemen."

Chan dönüp ona baktığında Seungmin'in yüzündeki anlamsız garip gülüşü ve kızarık yanaklarını gördü. Gerçekten de kendisinden hoşlanıyordu. Garip bir duygu haliyle kaktüsü aldığı yere bıraktı. "Tamam o zaman." dedi, kendi yüzündeki sırıtış hala daha yerini korurken. "Güzel yani."

"Evet." dedi Seungmin.

Şu anda neler yaşandığına ikisi de anlam veremiyordu çünkü çok garip bir durumdu bu. Seungmin, gülümseyerek Chan'ın az önce yerine koyduğu kaktüse bakıyordu ve Chan da yine gülümseyerek yanakları kızaran tatlı çocuğa bakıyordu.

"Çok garip bi an." dedi Chan.

Seungmin de daha geniş gülümseyerek pencereden göründüğü kadarıyla dışarıdaki güneşli güzel havaya baktı. "Bir de bana sor."

"Gerçekten, ne yapıyoruz şu an?"

"Aptallaştık birden. Nedense..."

Tam o sırada kaynayan su hafif taşarak ocağa döküldü. Chan kısık sesle bir küfür mırıldanarak hemen ocağın altını kapattı. "Şey..." dedi Seungmin'e dönüp. Seungmin kocaman parlak gözlerle kendisine bakıyordu. "Ne içersin? Çay, kahve..."

"Sen ne içeceksen..." dedi sessizce Seungmin. Hadi ama! O Kim Seungmin'di ve şu anda resmen utangaç bir anime kızına dönüşmüştü. Bir de kekele istersen, dedi kendi kendine.

"Tamam." dedi Chan. Seungmin'i nazikçe kolundan tutup tekrar oturttu. O esnada Seungmin merakla kendisine bakıyordu. "Sen otur. Kahve içersin, değil mi? Sütlü köpüklü? Benim için glutensiz kahve var bu arada, bana bir risk teşkil etmiyor yani."

"Güzel olur." dedi Seungmin.

Chan tamam dercesine parmak şıklatıp arkasını döndü ve mutfak dolaplarını kurcalamaya başladı. Glutensiz kahve paketini bulduktan sonra ise kendi kupasını çıkardı ve kendi kahvesinden bolca dökdü. Mümkün olduğunca ayılmak istiyordu. Seungmin için ise başka bir kupaya Jungkook'un içmek için aldığı normal kahvelerden birini döktü.

İki sıcak kupayı kahvaltı masasına bıraktığında ise geri mutfak tezgahına döndü ve bir çatal daha çıkardı. "Sen erken yemişsindir. Beraber yiyelim."

"Tamam." dedi Seungmin. Neden hiçbir şekilde karşı çıkamadığını veya sırıtmaktan kendini alamadığını bilmiyordu. Sanki aniden aşk okuyla vurulmuştu kalbi. Böyle şeyler gerçekten var mıydı yani?

"Seungmin."

Kendisine seslenen Chan ile ondan tarafa baktı Seungmin, ağzına bir peynir parçası atarken.

"Bundan sonra... Bizim hakkımızda ne olacak?"

Seungmin gülümseyerek bilmem dercesine omuzlarını silkti. Chan gülümseyerek ona yaklaştı. O esnada Seungmin'in hareket edebilecek gücü dahi yoktu. Chan daha da Seungmin'e eğilerek dudağının kenarına tüy kadar hafif bir öpücük kondurdu.

Kahverengi saçlının gözleri kendiliğinden kapanmış, dudağının kenarındaki hafif baskı dudaklarına doğru artmıştı. Titrek bir nefes çekti içine. Hafifçe gözlerini araladığında Chan dolgun dudaklarıyla beraber tam karşısında duruyordu. O da kendini tutamadı ve en az Chan'ınki kadar hafif bir öpücük kondurup çekildi. Chan gülümsediğinde kalın dudakları da beraberinde gerilmişti ve Seungmin daha şimdiden bu görüntüye aşık olmuş gibi hissediyordu.

"Nimetin önünde bari yapmayın!"

İkisi de şokla sesin geldiği tarafa döndüklerinde mutfak kapısında dikilen Jungkook'u gördüler. Jungkook bir elindeki kola poşetini mutfak tezgahına koydu.

"Sen ne ara geldin?"

"Az önce." dedi Jungkook. "Çok masumdunuz bölmeye kıyamadım o yüzden bitmesini bekledim."

Seungmin'in gözleri irice açıldı. "Ne kadarını gördün?"

Jungkook bir eliyle epeyi dercesine bir hareket yaptı. "Neyse siz devam edin. Ben odamdayım."

O mutfağın hemen dibindeki odaya girdiğinde Chan sinirle gözlerini kapattı ve derin bir nefes aldı. Bu yine de sinirlenmesine engel olmamıştı. "Benim odam orası pezevenk!"

Bağırınca boyun damarları belirginleşen Chan yüzünden Seungmin irkilerek kalbini tuttu. "Yalvarırım bağırma. Ben bir fena oluyorum."

"Ya sen de bir dur gözü- Ha öyle mi olmuş kanka?" diyerek ondan tarafa döndü Chan. "Bağırmamı seviyorsun yani?"

"Keşke Jungkook evde olmasaydı." dedi düz bir sesle Seungmin.

"Diyorsun..."

Seungmin hafifçe başını salladı.

"Çok erken." dedi ve kendine gelerek ayağa kalktı Chan. Doğradığı salatalık ve havuçları masaya koyarken konuştu. "Sus, bir şeyler ye." Seungmin ağzını açtığı anda ağzına salatalık tıkıştırdı. "Hayır Seungmin, çok erken! Sus!"

*

ZATTİRİ ZORT ZORT ZATTİRİ ZORT

ben yazan olarak bunlar artık oldu diyorum. mutluluklar diliyorum. hoppp burda final veriyoru- yok final değil daha aklımda ufak bir sahne daha kaldı ondan sonrasına bakarız artık uzatmaz mıyıııız uzatır mıyıııız neyse daha çözümlenmemiş yan çiftlerimiz var onlara şeyaparız en azından

HA Bİ DE follow you'nun tanıtımını yaptım, ilk bölümü yazıyorum şu an tüm bölümleri yazında yayınlamaya başlicam ki zaten 8 bölüm olcak minifics minificssss

Continue Reading

You'll Also Like

752K 12.7K 7
Yıllarca aile baskısı gören , aile sevgisinden mahrum kalan Peri. Babasına gelen telefon ile doğumda karıştırıldığını öğrenir. Peki bundan sonra ne o...
21K 2.4K 19
yeonjun sence de su an opusmuyo olmamiz homofobikce degil mi 250821
66.3K 6.2K 29
❝gülüşlerin, yalancı yağmur damlalarından ibaretti.❞ /seungin ☆ hyunsung\ 「160719 □ 240719」
491K 29.3K 31
ablasına yazacakken yanlışlıkla dünyaca ünlü boksöre yazan Ahu 💋💋