Twitcher & Youtuber / chanmin...

By chanakin_skywalker

169K 21K 20.1K

twitch yayıncısı chris bir gün yayınında seungmo's vlog açıp izler More

0.0
0.1
0.2
0.3
0.4
0.5
0.6
0.7
0.8
0.9
1.0
1.1
1.2
1.3
1.4
1.5
1.7
1.8
1.9
2.0
2.1
2.2
2.3
2.4
2.5
2.6
2.7
2.8
2.9
3.0
3.1
3.2
3.3
3.4
3.5
3.6
3.7
3.8
3.9
4.0 f

1.6

3.9K 573 476
By chanakin_skywalker

Geç gelen bölüm o yüzden azıcık daha uzun.

*

"Seungmin tencerenin altını kıssana."

Chan'ın talimatıyla kendisine söyleneni yaptı Seungmin. Yanlış anlaşılma olmasın, elbette onun isteklerine ve emirlerine uymuyordu. Sadece Chan yemek konusunda daha bilgiliydi o kadar.

"Böylece ikinci yemeğimizi de bitirmiş oluyoruz. Şimdi o ocakta pişedursun, salataya başlayalım." dedi Chan. Yayına başlayalı neredeyse bir saat olacaktı ve çoktan ocakta iki tencere kaynıyordu bile. Tavuklar haşlanırken ve sebze çorbası kaynarken, Seungmin dolaptan salata malzemelerini çıkardı.

"Ben havuç rendeleyeyim. Sen de domates ve salatalık kes." derken havuçları soymaya başladı Seungmin.

Chan dudaklarını büzerek itiraz etti. "Ne domatesi ya!"

Seungmin gülerek başını iki yana salladı. "Binlerce kişi izliyor şu an. Aralarında çocuklar da var. Domates hakkında kötü bir şey söyleyemezsin!"

"Söylemedim zaten!"

"Çocuklar siz siz olun yemek seçmeyin."

"Diyene bak!"

Ufak atışmalar ve hamarat dakikaların ardından sonunda salata malzemeleri hazırlanmış, masa hazırlanırken karıştırılmak üzere tek bir kaseye konmuştu. Seungmin ocak başına gitti ve haşlanan tavukların altını kapattı. Tenceredeki tavukları tek tek bir tabağa aldı.

"Hala ne yemek yaptığımızı söylemedin." dedi Chan. Seungmin yemeğin bir tavuk yemeği olduğunu söylemiş, Chan da buna göre hareket etmişti fakat akşam ne yiyecekleri hakkında hiçbir fikri yoktu.

Tavuk ya, gerisi önemsiz.

"Sürpriz." dedi Seungmin. "Sadece lezzetli olacağını bil, yeter."

O sırada yan çekmeceyi karıştırıp içinden körili sosunu bulan Seungmin, haşlanmış tavuklar ve soslarla ada mutfağa geri geldi. Yayın tam da burayı net gösteriyordu.

"Şimdi tavuklar haşlandı, çorba da oldu altını kapattım. Salatayı hazırladık bir tek karıştırması kaldı. Şefim başka ne var?"

Seungmin'in kendisine şef demesi Chan'ın garibine gitse de üstelemeyip un paketinden çıkardığı bir bardak unu tezgaha koydu. "İki seçenek var. Ya dümdüz kek yapacağız ya da ağlayan kek."

Seungmin çatık kaşlarıyla yanındaki çakma şefe döndü. "Neden iki seçenek?"

"Çünkü sadece onları yapmayı biliyorum."

Ağzından ufak bir kıkırtı kaçmasına engel olamadı küçük olan. "Biri ıslak kek öteki de kuru. Bence aynı şeyler."

"Aynı değiller!"

"İkisi de kek!"

"Ay Seungmin ben seninle tartışmaktan bıktım sen dırdır etmekten bıkmadın ya!"

"Sen bana dırdırcı mı diyorsun?"

"Dırdırcısın tabi. Sürekli söylenip duruyorsun. Kek işe kek. Al sana kek. Kek yapıyorum ulan. Karışma sakın bana."

"Karışmadım bile ya. Kendi kendine yükseliyorsun yine."

"Ya sus! Dikkatimi dağıtma!"

"Kek yaparken dikkate mi ihtiyacın var? Tüh ya, kapasite belliydi zaten."

"Çocuk bu kaşığı var ya-"

"Ee?"

"Seni kaşıkla öldürürüm."

"Yapamazsın Chan. Sende o göt yok."

"Deneyebilirim?"

Ve yine atışmalarla geçen anlardan sonra ağlayan kek yapmakta karar kılmışlar, ağlayan kek yapıyoruz ama günün sonunda ağlayan sen olma gibi basit ve ucuz esprilerle keki fırına atmışlardı. Elbette kek bu espriye maruz kalmak yerine fırına girdiği için daha mutlu olmalıydı.

Seungmin ince ince dildiği tavuk parçalarını bir kenara alıp ocağa geri döndü ve ufak bir tava çıkardı. Kremalı tavuklu makarna yapmayı düşünüyordu, daha doğrusu bunu planlıyordu. Kremayı tavada yapıp köri soslu tavukların üzerine dökecekti. Makarna da kek pişene kadar hazır olurdu zaten.

Yemek yapma faslının sonuna geldiklerinde yayın açılalı neredeye iki buçuk saat oluyordu. Aslında yarım saat önce işlerini bitirmiş, tadım testine geçmiş olabilirlerdi fakat onlar twitchin sevilen yayıncısı Chris ve youtubeun light academia öğrencisi Seungmin'di, elbette didişmekten işlerini bitirememişlerdi.

Chan keki fırından çıkardı ve kürdanla belirli yerlerini delmeye başladı. Seungmin ise mutfağın diğer köşesinde makarnanın içins köri soslu ve kremalı tavukladını aktarmakla meşguldü. Kekin çikolatalı sosunu döken Chan arkasını dönüp parmağında kalan sosu emdi ve kameraya döndü. "Bilerek arkamı döndüm. Biz o hatayı bi kere yaparız."

"Ne hatası ya?" dedi yemeği karıştıran Seungmin.

"Bir keresinde yayında cips yerken parmağımı yalamıştım. Yorumlar ise... Eh hani. Anla işte."

Seungmin şaşkınca gözlerini ardına kadar açarak kameraya baktı. "Arkadaşlar yuh! Abaza mısınız?"

O sırada 'Chan parmak yemeyi sever' yorumunu baktığı ekrandan tesadüfen görmüştü Seungmin. Gülmemek için kendini sıktığında Chan'ın da o yorumu okuyup isyan etmesiyle kahkahasını serbest bıraktı.

"Abi siz kafayı yemisşiniz ya! İster sosu parmaklarım ister kafamı kaseye sokarak yerim. Size ne! Seungmin gülme!"

Yaklaşık bir saat daha yayında kaldıktan ve bu sırada tadım aşamasını da bitirdikten sonra izleyicilere veda etmişlerdi. Yayın kapandıktan sonra sessiz sakin mutfağı toparlamaya başlamışlardı. Bu süreçte birbirlerine çatmak bir kenara dursun, ikisi de ağzını bile açmadan bulaşıkları makineye yerleştirmiş ve tezgahı silmişlerdi.

Temizlik işi de bittikten sonra Chan salona doğru gitti ve kendini oldukça rahat görünen beyaz koltuğa bıraktı. Başını koltuk başlığına yaslayıp gözlerini kapattı.

Seungmin de elinde birer bardak soğuk kahve ile gelmişti. "Al bakalım." diyerek birini Chan'a uzattı.

Uzanıp bardağı aldı ve bir teşekkür mırıldandı kıvırcık olan. Kahveden bir yudum aldığında içinin ferahladığını hissetmişti. Yine de aklına takılan ve içini kemiren bir soru vardı ki sormadan içi rahat etmeyecekti. "Seung?"

"Hm?" Seungmin sadece mırıldanarak bir cevap vermiş, kahvesini içip telefona bakmaya devam etmişti.

"Köri soslu kremalı tavuk yapma sebebin neydi?"

Seungmin aniden gelen ve oldukça net olan bh soruyla kendinden emin bir şekilde gülümsedi. "Sonunda bir tepki verebildin."

"Yayında oldukça sakin kalmaya çalıştım aslında." dedi Chan. "Hiçbir şey belli etmek istemedim ki ben normalde chatimle çok samimiyimdir. Her bokumu bilirler. Kasıntı durduğumu fark etmiş olmalılar."

Seungmin sadece omuzlarını silkti ve kahveyi önündeki tasarımına aşık olarak aldığı cam sehpaya bıraktı. "Lafı dolandırmayacağım. Bir yerlerde Jungkook'un en sevdiği yemek olarak geçiyordu bu."

"Evet." dedi Chan, stabil tutmaya çalıştığı sesiyle. Hala daha ilgi duyduğundan değildi aslında, oldukça sinirlenmişti Seungmin'in yapmaya çalıştığı şeye ve bu yüzden tercih ettiği yemeğe. "Nispet yapar gibi bu yemeği seçmen-"

"Nispet yapmadım!" diyerek aniden çıkıştı Seungmin. Chan şaşkında yerine sinince de devam etti. "Neden böyle düşünüyorsunuz ki? Nispet yaptığım falan yok. Ben seni sinir etmeye çalışmadım. Ben..."

"Sen ne?"

Kısa bir süre olduğu yerde durdu Seungmin. Ardından kendini koltuğa bıraktı ve başını koltuk başlığına yasladı o da Chan gibi. "Ben de severim bu yemeği."

"İnandım şu an."

"Umrumda değil." derken gözlerini kapattı Seungmin. "Çok yorucu bir gündü. Sus şimdi."

"Şey..." Uzanıp elindeki kahve bardağını sehpaya bıraktı kıvırcık olan. "Uyuyacak mısın şimdi?"

Seungmin tek gözünü açıp ona baktı.

"Kalkayım ben."

"Kal istersen." derken gözünü geri kapattı Seungmin. "Sana bir yastık bir de örtü getiririm. Uyursun burada."

"Neden?"

Chan'ın tek kelimelik basit sorusu o anda Seungmin için beyninde birçok farklı ışığın aynı anda yanmasına yol açmıştı. Neden burada kal demişti ki?

Uzun olan tekrar omuzlarını silkti ve ayaklandı. "Varoş mahallesinde kalıyorsun. Gece gece çıkma dışarı."

"Peki." dedi Chan. Orası benim mahallem, benim güvenli alanım demek istese de sustu ve neden sustuğunu kendisi de bilmiyordu. Sadece kalmak istemişti. "Ama bunlarla uyuyamam." derken kıyafetlerini gösterdi.

Seungmin hali hazırda ayaktayken Chan'a yaklaştı ve kolundan tutup ayağa kaldırdı. "Pijama veririm. Gel."

Beraber üst kata, Seungmin'in odasına çıktıklarında Chan sebepsizce odanın önünde durdu ve içeri girmedi. Belki Seungmin girmesini istemeyebilirdi.

Fakat Seungmin durumu garipsemiş bir şekilde kaşlarını çatarak ona döndü. "Girebilirsin. Tuzak yok."

"Ha ha." diye sahte bir gülüşle içeri girdi Chan. O anda fark etti ki Seungmin'in yatak başlığının üstünde birçok farklı müzik grubunun posteri asılıydı. Ayakları kendisinden bağımsız bir şekilde oraya yönelirken dolabından kıyafet bakan Seungmin'in bir gözü de kendisinin üzerindeydi. "Pink Floyd mu? Guns N Roses? Bekle- Nirvana mı!?"

"Ne?"

"Pek öyle," derken arkasını döndü Chan. Seungmin dolaptan kıyafet çıkarmış, doğrudan kendisine bakıyordu. "Kült rock, ne bileyim grunge dinleyecek tipin yok da."

"Oradan bakınca ne dinliyor gibi görünüyorum? Doja Cat mi?"

"Evet."

"Onu da dinliyorum."

Chan başını anladım dercesine salladı ve Seungmin'in elinden kendisi için çıkardığı pijamaları aldı. Bu sırada parmak uçları birbirine değmişti ve evet, Chan bunu görmezden gelemedi.

"Sen in aşağı. Ben de sana yastık falan getireceğim."

Chan dudaklarını büzüp kapıya yöneldi. "Yatağın da çift kişilikmiş aslında. Koltukta mı yatacağım şimdi ben?"

Cümlesi biter bitmez kafasına sivri bir şey fırtlatıldı fakat Chan bunun ne olduğundan emin değildi. Kafasını tutup arkasına döndüğünde Seungmin'in elinde son model bir Nerf tabancası tuttuğunu gördü.

"Oha. Bir silahın olduğunu biliyordum."

"Bir daha ağzını açarsan bu sefer ağzının içine nişan alırım."

Chan anında eliyle ağzını fermuarlar gibi yaptı ve odadan çıkıp koşarak merdivenleri inmeye başladı.

Bu sırada Seungmin elindeki silahın dumanını üflüyormuş gibi yaptı. "Çift kişilik yatakmış... Ben de isterim seni yatağa atmayı ama ateşkes ilan etsek de düşmanız işte." Sonrasında silahı aldığı yere, çalışma masasının kenarındaki vitrine koyarken ekledi. "Şakası yok, bu da harbi seksi çocuk."

*

Yine kavuşamadılar evet.

ÇÜNKÜ BÖLÜMLERİ PLANLADIM XKSMLGELGOWLHŞPWGLOWKF galiba 25e kadar falan neler olacağı az çok belli abi o bölüme yazacaklarımı bölüm açıp not ettim 17de şu olacak 18de şu diye. O yüzden yavaş gidiyo her şey.

Sonraki bölümü texting yapayım da hem erken gelsin hem doya doya okuyun dimi...

Continue Reading

You'll Also Like

4.5K 614 22
[16.12.23] Saçların uçuşurdu rüzgardan. Yanından seni seyrederdim. Güneş yakardı, deniz yanardı... Sen konuşurdun, ben dinlerdim. ~childhood friends...
1.3M 88.7K 59
Çilek Alança Yıldırım mı demeliyim yoksa sen mi gerçek ismini açıklamak istersin Çilek Alança Saruhan? 17 yaşında tam bir neşe patlaması olan Çilek...
7.1M 411K 84
Sevdiği çocuk yerine yanlışlıkla okulun serserisine yazan Ece, başına çok büyük bir bela aldığını fark ettiği an onu engeller. Fakat her şey için ço...
2M 72.4K 59
DİKKAT: ÖĞRETMEN ÖĞRENCİ KURGUSUDUR +18 VARDIR RAHATSIZ OLACAK OKUMASIN. Lavinia: Sana vermem gereken bir ceza vardı. Defne: Tobe hasa Defne: Ben ned...