Kod Adı: Bela •chanbaek•

Oleh meliicornie

66.5K 7.2K 29.3K

"Bir şey olur diye korktum, askerliğim yanar diye korktum komutanım." Ağzımdan bir hıçkırık çıktığında beni k... Lebih Banyak

1
2
3
4
5
6
7
8
9
10
11🐣
12
13
14
15
16
17
18
19
20
21
22
23
24
25
26
27
28
29🐥
30
31 🐥
32
33
34
35
36
37
38
39
40
41
42
43
44
46
47
48
49
50
51
52
53
54
55 (FİNAL)
56 (İNCE SATIRLAR...)

45 🐤

1.5K 103 529
Oleh meliicornie

+18, cinsellik

"Chanyeol yoruldu, ha?"

Alnımdan akan ter damlalarını umursamadan derin bir nefes alıp verdim ve sıkıca tuttuğum demir çubuğun üstüne attırdım bedenimi bir kez daha. Yarbaylar eşliğinde binbaşılar yarışıyordu ve diğer askerler de önümüze dizilmiş keyifle bizi izliyordu. Ben hepsinden hızlı gidip fark atmıştım ama kollarım şimdiden daha fazla barfiks çekemeyecek kadar yorulmuştu, bunda biraz da ellerimi -her ne kadar düzelse de- eskisi gibi rahat kullanmaktan korkmamdı.

"Namjoon 61!" diye bağırdı Heechul gülerek. Birkaç barfiksin ardından beni geçecekti. "62! 63! 64! 65! 66! Chanyeol'ü geçti! Şu an Namjoon önde."

Altmış dördüncü barfiksimi çekmek için gücümü toplamıştım ki Baekhyun'un da buraya geldiğini gördüm. Hadi ama! Tam da birinin beni geçtiği zaman gelmesi sadece dizilerde veya kitaplarda olabilecek saçma bir tesadüftü!

Baekhyun, diğer askerler gibi karşımda bir yere geçip sevinçle beni izlemeye başladı. Heechul onu gördükten sonra bana bakıp güldü ve bağırdı. "Vay be Chanyeol, yeniliyorsun demek."

"Ah, Chanyeol Komutan'ım yeniliyor mu?" Baekhyun yanındaki askerlerden birine sordu.

"Evet. Binbaşı Namjoon onu geçti."

Baekhyun morali her bozulduğunda yaptığı gibi dudaklarını büzüp bana bakıyordu ki kaşlarımı çatıp Namjoon'a döndüm. Kaslı kollarıyla kendini yukarı çekerken hiçbir şeyi görmüyordu bile. Yine de ona yenilecek halim yoktu.

Sevgilim karşımda beni izlerken, rakibim bile olamazdı bir kere, tamam mı?!

Tuttuğum barfiks çubuğuna daha sıkı sarıldım ve vücudumu hızla yukarı çekmeye başladım. Birden bedenime yüklenen güçle bu hareketi birkaç kez daha tekrarladım.

"Chanyeol atağa geçti!" Yarbay Heechul zevkle söyledi. "65! 66! 67! 68! Oh, durmuyor! 70!"

Diğer komutanları sayan bir yarbay konuştu. "Yüzde bitirelim o zaman. Yüz taneyi en hızlı çeken kazanır."

Ben yetmiş beşinciyi çekerken diğerleri yetmişe yeni gelmişlerdi. Ara sıra elbette hepimiz duruyorduk, çünkü kaslı vücudumuzu yukarı atmak zordu. Fakat ne kadar zor olsa da yapmak istiyordum, çünkü buradaki en iyi asker bendim.

Baekhyun gülümseyerek bana bakarken elini yakasına götürdü. Sırıttı ve bir düğmesini açtı. Dikkatimin dağılmaması için gözlerimi çektim hemen üzerinden. Ne demek istiyordu bu şimdi, birinci olursan ödül var falan mı? Eğer öyleyse çok memnun olurdum!

"Chanyeol 87!" Heechul hepimizin yorgun suratına bakıp büyük bir zevkle söyledi. Komutanların biz işkence çekerken neden bu kadar mutlu olduklarını anlamıyorum diyecektim ama ben de asteğmenlerime aynı şey yapıyordum. Bu büyük bir çıkmazdı, dünyada askerinin sürünmesini izlemekten daha eğlenceli hiçbir şey yoktu.

"92!" dedi Heechul ve diğer binbaşılara döndü. "Chanyeol kazanacak, bakın. Hızlanın!"

Gözlerim tekrar Baekhyun'la buluştuğunda onun yüzüme değil de vücuduma baktığını fark etmiştim. Gözlerini kollarımda gezdirdi, sonra terden vücuduma yapışan atletimde; bacaklarıma baktı kısa süre, ardından boynuma bakıp dudaklarını yaladı.

Bugün ayrı bir kudurmuş falan mıydı?

Düşüncelerim zihnimi meşgul ederken yüz barfiksi bitirdiğimi etraftaki askerlerin çıkardığı seslerden anlamıştım. Sevinçle ve heyecanla, bazıları da hayranlıkla bağırıyordu.

Barfiks çubuğundaki ellerimi serbest bırakıp ayaklarımın yerle buluşmasını sağladım. Kollarımın acısıyla yüzümü buruşturdum. Bu sırada diğer binbaşılar da çubukları bırakıp yanıma gelmişler ve tebrik edip gülüşmüşlerdi. Onlarla kısa bir sohbet ettikten sonra alandan dağıldık, askerler de kalabalığı yok etmiş ve gitmişlerdi. Sadece Baekhyun ve birkaç tanesi duruyordu.

Komutanların arasından çıktığımı gören Baek yanıma geldi, beraber takımıma eğitim vereceğim alana doğru gitmeye başladık.

"Çok iyiydin!" dedi. "Ama fazla yorulmuş olmalısın."

"Kolları yoruyor elbet. Neyse, masaj yaparsın, geçer." Gülerek ona döndüm.

"Yaparım tabii. Gün bitiminde beraberiz nasıl olsa."

"Aynen öyle," Göz kırptıktan sonra sırıttım. "Beraberiz nasıl olsa..."

+++

Küçük evimizde, salon girişinin tavana yakın kısmına astığım barfiks çubuğunu tuttum sıkıca. Düzenli nefes alışverişleri yaparken vücudumu kaldırıyordum. Öğlen vakti yapılan eğitimde kendime sinirlenmiştim. Her ne kadar ben kazanmış olsam da bir süreliğine birinciliği Namjoon'a devretmiştim ve bunu kendime yediremiyordum. Her zaman galip olmalıydım, mükemmel hamleler yapmalı ve her açıdan gözde olmalıydım. Tam da bu yüzden, birkaç saniyeliğine yorulup Namjoon'un gerisine düştüğüm için, kendime ceza vermiştim. Asteğmenlerimle olan eğitimim bittiği gibi eve gelmiş ve taktığım barfiks çubuğu üzerinde antrenman yapmaya başlamıştım.

Baekhyun'un birkaç komutanın ağına düşüp gelemediğini düşündüğüm an dış kapı anahtarla açıldı ve birkaç adım sesi duyuldu. Havada asılı bedenimin yanından geçip mutfağa girdi ve bir bardak su içti.

"Zaten yorgun değil misin? Spor yapmayı bırak."

"Hayır," dedim. "Birinin beni geçebileceği kadar salamam kendimi."

"Abartma," dedi ve arkamda durup ellerini sırtıma koydu. "Sonuç olarak sen yendin."

Vücudumu yavaşça aşağı doğru indirdim. "Rahatsız hissettiriyor kısa süreli bir şey olsa bile."

"Saçmalama artık." dedi Baekhyun. Bir anda sırtıma atladı, beyaz elleri barfiks çubuğunda yer edinirken bacaklarını belime doladı. "Kendini yormayı kesene kadar ceza olarak sırtında kalacağım!"

Sağ ayağımın üst kısmı sol ayak bileğimin arka tarafına yapışık bir haldeyken pozisyonumu bozmadım ve gülerek kendimi yukarı çektim -Baek arkamdayken bu biraz daha zordu. "Sen böyle yakınımdayken ne cezası, bir tanem?"

Baekhyun kıkırdadı. Kolları benimkiler gibi hareket ediyordu ama bacakları bana sarılı olduğu için ağırlığının çoğu bendeydi. O sırtımdayken daha fazla çekemeyip pes edeceğimi düşünmüş olacak ki ben sporuma devam ederken bir süre sonra hayal kırıklığıyla yere atladı, yine de beni ikna etmek için önüme geçti ve tatlı bir şekilde konuştu.

"Tamam, yeter bu kadar. Hadi bırak artık."

Onu dinlemeyip hızlı hızlı barfiks çekmeye devam ettim. Baekhyun dikkatimi dağıtmak için komik surat ifadeleri yapıyor, ara sıra dil çıkarıyordu. Verdiğim tek tepki iste gülmekti. Artık ciddi anlamda sinirlendiğini anlamıştım ama umursamadım.

Ellerini belinin iki tarafına koyup derin bir nefes verdi. "Peki, sen kaşındın." Birden pantolonunun fermuarını açtı ve çizgi filmlerde olduğu gibi kendiliğinden yere düşmesini bekledi. Ayaklarını teker teker yukarı kaldırıp pantolondan kurtuldu, boxerını gösterip gülümsedi. "Ta-da!"

Tabii ki bir anda kıyafetini çıkarmasını beklemiyordum, bu yüzden bir anlığına afalladım. Hemen ardından ellerimle çubuğu daha sıkı tutup kendimi öne doğru attım ve Baekhyun'u bacaklarım arasına hapsedip vücuduma doğru çektim. Ayakları biraz yerden kesilmişti, buna ikimiz de gülerken o, düşmemek için sıkıca tutundu omuzlarıma. 

"Çok yaramazsın, hm?"

Düşünüyormuş gibi gözlerini tavana dikti gülümserken. "Ne yapayım? Sevgilim anca yaramazlık yapmama tepki gösteriyor."

Neredeyse çenemin hizasında kalan alnına sıcak bir öpücük kondurduktan sonra belindeki bacaklarımı serbest bıraktım. Ellerimi de çubuktan çektikten sonra sırıtarak bana bakan Baekhyun'un üzerine yürümeye başladım.

Geri gitmesini beklemiştim fakat o; iddialı bakışlarını suratımda gezdirdi, olduğu yerde kaldı ve ben onun dibine girene kadar bir şey yapmadı. Tam olarak birkaç santim uzağındayken ellerini omuzlarıma koydu ve babacan bir tavırla patpatladı. "Aferin, uslu ol, sözümü dinle."

Bana göstermek istediği sert tavrına karşılık güldüm. Ellerini aniden yakama götürdü, öyle sıkmıştı ki istemsizce yüzüne yaklaşmıştım. Başını hafiften eğdi ve gözlerini kapayıp dudaklarımı reddedilemeyecek bir günaha davet etti. Alt dudağı, iki dudağımın arasında ezilirken ıslak seslerle doldu ufak oda. Yumuşak dudakları, dudaklarımla uzun süre temas içinde kaldı.

Dili ağzımın içine girmiş, benim dilimle tanışmış ve arsızca dans etmişti. Ellerimi hızla beline yerleştirdim, onu daha sert öpmeye başlarken kaslı kollarım arasındaki bedenini istemeden kendime daha çok bastırıyordum.

Sağa eğik olan başını sol tarafa çevirdi, bunu yaparken burunlarımızın ucu birbirine değdi. Ellerini omuzlarımda gezdirdikten sonra düğmelerime götürdü ve sanki çok sinirliymiş gibi sertçe açmaya başladı. Tüm düğmeleri açtığında üstümü rahatça çıkarmak için biraz geri çekildim. Bununla beraber huzursuz olduğunu belli eden bir mırıltı döküldü dudaklarından. Kaşlarını çatıp birkaç parmağını çeneme koydu ve ona dönmemi sağladı.

"Geri çekilmene izin vermedim."

İki elini yanaklarıma koyup başımı kendine doğru çekmiş ve tekrar öpmeye başlamıştı. Derin bir öpüşmenin ortasındayken agresif bir şekilde ceketimi kollarımdan sıyırdı. Sonra da "ceket böyle çıkarılır" demek ister gibi alt dudağıma batırdı dişlerini. Beni öyle ateşli, öyle aç, öyle arsızca öpüyordu ki dişlerim dişlerine çarpıyor; dillerimiz birbirinin altından veya üstünden kayıyordu. Ayrıca bunu öyle haz verici bir şekilde yapıyordu ki bir anlığına hangisinin benim dilim olduğunu bile kavrayamamıştım.

Baekhyun dudaklarını yavaşça benden ayırıp elimi tuttu, küçük salonda birkaç adım atıp yatağın ucunda durdu ve beni göğsümden iterek beyaz örtünün üzerinde oturmama sebep oldu. Yanıma gelmeden önce kendi ceketini çıkarıp koltuğun üzerine fırlattı. Hemen sonra da sağ bacağımın üstüne oturup atletimin uçlarından tuttu, bir çırpıda yukarı çekip çıplak vücuduma çapkın bakışlar atmaya başladı.

Ellerini köprücük kemiklerimde gezdirirken ben de parmaklarımı onun atletinden içeri sokmuş ve sıcak teninde gezdirmeye başlamıştım. Aramızdaki sinir bozucu kumaş parçalarıyla çok vakit kaybetmek istemediğim için, saniyeler içinde Baek'in atletini çıkarıp yere atmıştım.

Uçları belirginleşen göğüsleri gözlerim önüne serildiğinde onları görebileceğim kadar aydınlık bir ortamda bulunduğum için kendimi şanslı saydım.

Ellerim belinin iki yanını bulurken hâlâ beyaz vücudunu inceliyor, göğüslerine bakıyordum. İstemsizce alt dudaklarımı yalarken onun bana olan tutkulu bakışları da gözümden kaçmamıştı. Baekhyun'un dudaklarım, boynum, göğüslerim ve karın kaslarım arasında tur atan bakışları bir sese sahip olsaydı en erotik, en seksi, en baştan çıkarıcı inleme olurdu kuşkusuz.

Pantolonumu çıkarmak için Baek'i kucağımdan kaldırdım ama o, yapacağı işleri çok iyi biliyordu. Bu yüzden ellerini uzatıp fermuarımı açtı ve pantolonumu yavaşça sıyırdı. Ayak bileklerimde kalan kıyafetimden kurtardım ayaklarımı, Baekhyun'u hızla yatağa çekmeyi de unutmadım.

Byun Baekhyun, beyaz yatak örtüsünden daha parlaktı, daha sadeydi ve daha beyaz olmasa bile bana kesinlikle öyle görünen bir tene sahipti. Ve şu an tüm güzelliğiyle altımda yatıyordu. Ellerimi boynundan aşağı doğru indirdim. Karın kaslarında gezdirip tekrar yukarı çektim ve göğüs uçlarının üzerinden geçtim.

Göğüslerinin uçlarını parmaklarımla ezdim, avuçlarım arasındaki göğüslerine daha sert baskı uygulamaya başladığımda yüzünü buruşturdu. Başını geriye atmak ister gibi hareketlendi ve hafifçe inledi. Göğüs uçlarını baş parmağım ve işaret parmağım arasındaki küçük boşluğa hapsettim, Baekhyun'un inlemelerini umursamadan çekiştirdim.

Parmaklarım arasından çıkan şişmiş uca dilimi değdirdiğim an kuyruğuna basılmış yılan misali kıvrandı, elleriyle örtüyü sıktı ve hırıltılı bir nefes verdi. Böyle oluşunu sevdim, kıvranmasını biraz daha görmek istedim. Bu yüzden hissettiği zevkli acıyı daha çok tatması için göğüs ucunu ağzımın içine kabul ettim.

Sol göğsü dudaklarım arasında ezilirken sesli bir şekilde inlemeye başladı. Sağ elimin parmakları, sağ göğsüyle meşgul olduğundan sol elimi ağzına götürdüm ses çıkarmaması için. Bana kalsa onunla çığlık çığlığa sevişmek isterdim ama her taraf asker doluydu ve yan dairedeki askerlerin bir şey duyması bizi mahvedebilirdi.

Dilim, göğsünün ucunda ne kadar hızlı hareket ederse Baekhyun o kadar kıvranıyor ve sesli şekilde inliyordu. Ağzının üstünde duran elimi yavaşça çektim.

"Dudaklarını arala."

Fısıltı şeklinde konuştuğumda sözümü ikiletmeden dediğimi yapmış ve iki parmağımı dudaklarının arasına girmesine izin vermişti. Ben de bu sırada sağ göğüs ucunu dilimle rahatsız ediyor, dişlerim arasında çekiştirip Baek'in boğuk sesle inlemesine sebep oluyordum.

Baekhyun ellerini enseme atıp başımı göğsüne daha çok bastırdı ve istemsizce alt taraflarını oynatıyordu. Göğüs ucunu sertçe ısırdığımda bir çocuk gibi bağırdı ve dişlerini, ağzındaki parmaklarıma geçirdi.

Tükürükleriyle ıslanan parmaklarımı dudaklarından çektim ve şimdiden mahvolmuş haline baktım. Beyaz boynunu yavaşça emmeye başladım. İz kalmayacak şekilde dişlerimi geçirdim, ondan aldığım inlemelerle işime devam ettim ve boynundan çıkıp gövdesinde dudaklarımı gezdirmeye başladım. Karın kaslarının altına uzun bir öpücük kondurduktan sonra Baek, bacaklarının arasındaki kafama baktı.

O, kendine hakim olamayıp alt dudağını dişlerken ben boxerını indirdim ve karşımda dikilen penise baktım. Baekhyun'a biraz daha acı çektirmek üzere aletinin ucundan öptüm, dilimi sürtüp yüzüne baktım. Dudaklarını birbirine bastırmış, gözlerini sımsıkı kapamıştı. Onu şaşırtmak amacıyla penisini aniden bir avucum arasına aldım.

"Çok yüksek olmamak şartıyla sesini duymak istiyorum."

Baekhyun bir tepki vermedi, dudaklarını da açmadı. Ben de sözümü dinlemediği için bir anda penisini ağzıma aldım ve dudaklarım arasında güzelce emdikten sonra serbest bıraktım. Zaten bununla birlikte ufak bir küfür etmiş ve derin bir nefes vermişti.

Parmakları saçlarımın arasına girdi ve beni kendi vücuduna bastırdı. "Devam et."

Önce penisinin uç kısmını sertçe emdim, Baekhyun'dan duyduğum kesik nefeslerden sonra da tümünü ağzıma aldım. Dilim, aletinin etrafında zevkle dolaşırken Bakehyun saçlarımdan daha sıkı tutmaya başladı. Kalçasını kaldırıp indiriyor, bir nevi büyük bir zevkle ağzımı beceriyordu. Boğuk inlemeleri kısa süre içinde haz aldığını belli eden seslere dönüşmüştü ama başımı sıkıca tutup penisini ağzıma vermeye devam ediyordu.

Dudaklarımı yavaşça penisinden ayırdım, elimle birkaç kez çekip tekrar ağzıma aldım. Kafam aşağı yukarı gidiyor ve dudaklarım aletini güzelce emiyordu. Baekhyun hiçbir şeyi umursamadan inliyor, tuttuğu saçlarım sayesinde kafamı sağa sola yatırıp beni yönlendiriyordu.

Derin bir nefes aldı ve kalçasını kaldırıp penisinin tamamını sertçe ağzıma soktu. Rahatladığını anlatan büyük bir inlemeyle de sıcak sıvılarını ağzıma bırakmış, penisini yavaşça dudaklarım arasından çekmişti.

Baygın gözleriyle beni izlerken hafifçe doğruldum. Zevki doruk noktalarda yaşıyor gibiydi, gözlerinden belli oluyordu.

Gözleri... Gözleri çok güzeldi, çoğunlukla parlıyordu, bazen dalıp gidiyor ve güldüğünde kısılıyordu. Gözleri çok güzeldi ve bu sefer, ilk defa gördüğüm bir tutkuyla yanıp tutuşuyor gibiydi.

Baekhyun bana doğru uzandı, ellerini yanaklarıma doğru getirip ağzımın kenarlarını sildi. Hemen sonra da dudaklarımızı birleştirmiş, muhteşem öpüşmemizin etkisinde kalan bedenimi kolayca devirmiş, kucağıma oturmuştu.

Ona yaptıklarımın intikamını almak ister gibi sertçe göğsümü ve boynumu ısırıyor, dilinin sıcak hareketleriyle vücudumu kasıp kavuruyordu. Kısa süre içinde kalçasını bana sıkıca bastırmış ve kendinden geçer gibi sürtünmeye başlamıştı.

Ellerimi beline koydum, sonra biraz daha aşağı indirip kalçasını tuttum. Kendime daha çok bastırıp ileri geri gitmesini sağladım. İkimizden de kesik nefesler geldiğinde bacak aramdaki sertleşmeye daha fazla dayanamayacağımı anlamıştım.

Kucağımdaki Baekhyun'u yan tarafa ittirip boxerımı çıkardım. Elimi penisime atıp biraz hareket ettirdikten sonra Baek yavaşça önüme doğru uzandı. Şu an onun istediğini istemiyordum, yani istiyordum ama şimdi istemiyordum. Bu yüzden bedenime doğru uzanan ellerini sıkıca tutup onu ters çevirdim.

"Ah..." Ellerini sırtında birleştirdiğim için direkt yüzüstü yatağa kapaklanan Baekhyun'un biraz canı yanmış olacak ki ufak bir mırıltı çıkardı.

Benimkilere göre epey ince olan bileklerini sadece sol elimle sıkıca belinde sabitlerken diğer elimin yardımıyla kalçasını havaya diktim ve bacaklarını aralamasını söyledim. Otoriter çıkan sesimle, dediklerimi saniyesinde yaptığında tüm güzelliğiyle karşımda duruyordu. İster istemez yutkundum ve gözlerimi bir süre kalçasından çekemedim.

Şu an yüzü yatağa yapışmış, elleri belinde sabitli, beli eğik ve kalçası kalkıkken öyle baştan çıkarıcı duruyordu ki sevgilim olmasaydı bile zevkle dokunurdum ona. Erkekliğimi kalçalarının arasına sokmaktan asla çekinmezdim. Çünkü fazla davetkârdı ve bu kişi Baekhyun olduğu sürece bende reddebilecek irade yoktu. Böyle güzelken bana istediğini yapar veya yaptırabilirdi, bunun içine herhangi bir şekilde olabilecek seks de dahildi.

Sapık düşüncelerim yüzünden alt dudağımı yaladıktan sonra hiç beklemeden deliğini doldurdum. Baekhyun acıyla bağırdığında kalçalarının arasından çıktım ve sertçe bir daha girdim. Ben derin nefesler alıp verirken o belindeki ellerini kıpırdatıyor ve yüzünü daha da olabilecekmiş gibi yatağa gömmeye çalışıyordu.

Penisimi dar delikten çekip üzerinde gezdirdim. Kalçasının ortasına sürttüğüm aletimi tekrar içine yollamamak için zor duruyordum. Baekhyun kendini geriye ittirip kalçasını bana değdirdi.

"Hadi..." dedi boğuk bir sesle. Kalçasını yaramaz bir çocuk gibi sallaya sallaya bana sürtüyordu.

"Uslu dur biraz." Kalçasının sağ tarafına vurduğumda evde önce büyük bir ses, sonra da ufak kıkırtılar yankılandı.

Baekhyun iflah olmaz bir aptal gibi gülüyordu. Çevik bir hareketle bileklerini tutan elimden kurtuldu ve bana dönüp göğsümden ittirdi. Sırtım yatakla buluştuğunda üstüme çıktı. "Bütün cezalarımı böyle verir misiniz Binbaşım?"

"İşime gelir." Ciddi bir ifadeyle söyledikten sonra onu üzerimden atıp bir çırpıda az önceki pozisyona getirmiş, arkasında yer almıştım.

"Küçük Chanyeol biraz daha tenimle temas etmezse sen küçük Baekhyun'u çok yakınında hissedeceksin." Fısıltı şeklinde konuştuğunda aniden içine girip belinin yay gibi gerilmesini izledim.

"Kendinden bu kadar eminsen neden olmasın?"

İçinde yavaş yavaş hareket ederken onun seksi inlemeleri beni hızlanmaya zorluyordu. Belinin iki yanındaki ellerim vücudunda kısa bir gezintiye çıktı, parmaklarım ahlaksızca sırtında ve göğsünde kendini belli ediyordu. Baekhyun'un elleri ise çarşafı sıkmakla meşguldü.

İçine girmeden önce herhangi bir parmak işi yapmamıştım ve bu yüzden daha çok acıyor olabilirdi ama daha fazla zevk verdiğinden de şüphem yoktu. Dudaklarının arasından dökülen ince -bazen de boğuk- sesler ve bana doğru attırdığı güzel kıçı da bunu yeterince kanıtlıyordu.

Baekhyun'un içinde gitgide hızlanan erkekliğimle ikimizin inlemeleri birbirine karışmıştı. Ellerim her yerinde geziniyor, penisini tutup çekiyor, ara sıra kalçasına sertçe çarpıp onun bağırmasına sebep oluyordu.

İkimiz de odaya zevk dolu sesler bırakırken Baek'in içindeki gelgit hareketlerimi iyice hızlandırdım. Bir süre sonra da boşalacağımı anlamış ve içine son kez sertçe girip çıkmıştım. Baekhyun'un vücudunu kendime döndürüp elime aldığım erkekliğimi biraz çektim ve onun üzerine boşaldım. Eğer içine akıtsaydım karın ağrısı veya bulantı yapabilirdi. Baek'imin sonradan böyle bir acıya katlanmasına hiç gerek yoktu.

Büyük bir soluk verişimle rahatlarken Baekhyun doyumsuz gibi sırıtarak bana baktı. Yanına uzandığımda bana döndü, dudaklarını yaklaştırıp benimkilerle birleştirdi. Alt dudağımı emerken bir elini aletime attı, yavaş hareketlerle çekerken dudaklarını benden ayırdı ve üzerime çıktı. Çapkın bakışlarını yüzümde gezdirip tekrar dudaklarıma yapışmadan önce söyledi:

"Bana sakın bir turun yeterli olduğunu söyleme, komutanım."

+++

"Yani, senin bileceğin iş sonuç olarak. Görüşmek istemiyorsan görüşme elbette."

Kollarım arasında yatan Baek bir cevap vermek için düşünürken tavanı izliyordu. Seks sonrası temizlik işlerimizi hallettikten sonra nihayet yatağa yatabilmiş ve yorgunluğumuzu azaltabilmiştik.

Yaklaşık yarım saattir yatarak sohbet ediyorduk. Boynunun altından geçirdiğim kolumdan ve diğer kolumu onun çevresinde dolamış olmamdan gayet memnun görünüyordu.

"Görüşmek istemiyorum değil ama... İçimde ona karşı eskisi gibi bir baba sevgisi yok." Babası hakkında olan konuşmamızda bir şeyler daha söyledi.

"Annen öldükten hemen sonra başka bir kadınla evlendiği için mi," diye sordum. "Yoksa küçüklüğünden beri mi aranız böyle?"

"Eskiden bir şey yoktu..." Elleriyle kolumun kaslı yerlerine tutundu sıkıca, sanki düşmek üzereymiş gibi. "Bak, sadece hemen evlenmesine kızdım, tamam mı? Belki sonra evlense böyle tepki vermezdim. Ama annesi yeni ölmüş genç bir çocuğa hemen üvey anne getiremezsin, tamam mı?"

Onu anladığımı gösterir gibi salladım başımı. "Haklısın bir tanem. Sana biraz süre tanıması gerekirdi. Anlayışsız davranmış..."

Islak saçlarına bir öpücük kondurduğumda gülümsedi. "Annemle iyi anlaşmasalardı bu durumu daha iyi kavrardım ama birbirlerini sevdiklerinden eminim. Bu yüzden babamın hemen başka bir kadın bulmuş olmasını kendime yediremiyorum." Bir elini yüzüne götürdüğünde rahatsızca kıpırdandım, neden dolduğunu bilmediğim gözlerimi ona diktim. O da kendi dolu gözleriyle beni görünce acıyla gülümsemeye çalıştı.

"Galiba annem görse kahrından bir kez daha  ölürdü."

"Bebeğim benim..." Ne diyeceğimi bilemeden sarıldım ona, alnından öptüm. "Bak, birbirlerini sevdiklerinden eminmişsin. Babanın kötü bir şeyler yaptığını sanmıyorum. Belli ki sadece kendine yeni bir hayat arkadaşı bulmak istemiş."

Ben onunla tatlı bir dille konuşmaya çalışırken o bir anda beklemediğim bir şey sorarak beni susturdu. "Annemi aldatmış mıdır sence, Chanyeol?"

"Baekhyun..." Onu kollarım arasında döndürdüm ve başını boynuma sokuşturmasına izin verdim. Saçlarıyla okşayıp sakinleştirmek istedim bu çocuğu. Daha geçenlerde 19. yaş gününü kutlarken ne kadar mutlu ve yaşama sevinciyle dolu olduğunu düşünüyordum. Oysaki huzurlu olduğunu sandığım Baekhyun belki de her gün yatmadan önce babasının hareketlerinde mantık aramaya çalışıyor ve annesine üzülüp ağlıyordu...

"Baban hakkında kesin bir şey söyleyemeyiz," dedim. "Eminim o da çok zorlanmıştır. Sonuçta eşini kaybetti..."

Baekhyun bir cevap vermedi, boynumdan çıkıp bir kolumu aldı ve kafasının altından geçirip eskisi gibi yanımda yatmaya başladı. Güzel gözlerini duvarda gezdiriyordu, sessiz kalmayı sürdürdü. Sanırım onu memnun edecek bir cevap verememiştim.

"Aman be," dedim onu neşelendirmek için. "Babanı beğenmiyorsan ben senin baban olabilirim."

Bana bakıp güldü ve bedenine sarılı olan ellerimi tuttu. "Maalesef, o kadar yaşlı değilsin beyefendi."

"İlle aile anlamındaki baba mı olmak zorundayım?" Şeytani bir gülüşle ona baktığımda bu sefer o da güldü ve dudaklarıma minik bir öpücük kondurdu.

"Senden her zaman daddy vibe almışımdır zaten. İçinde böyle bir fantezi olduğunu biliyordum." deyip kahkaha attı.

"Neşelen diye dedim ben bir kere..."

"Tabii efendim. Kesin öyledir."

"Efendim mi?" Daha çok gülmesi için serseri bakışlarımdan birini ona gönderdim. "Bak bak neler de biliyormuş?! Oh, pekala, bana hava hoş..."

Baekhyun bu sefer ciddi anlamda kahkaha attı. "Ha ben onaylasam efendi-köle de uygun yani?"

"Yok ya," dedim sırıtarak. Kollarım arasındaki Baek'i daha çok sıktım ve saçlarından öptüm. "Hiçbiri komutan-asker kadar güzel değil."

Yüzünü bana çevirdi ve gülümsedi. "Öyle mi komutanım?"

Dudaklarına minik bir buse kondurdum. "Öyle asteğmenim."

🐈

CHANYEOLUMUZ HELE ŞÜKÜR ASKERDEN GELDİ AĞLIYPRM

Chanbaek beni öldürüyo, imdat imdaaat

Neyse, instagramda bir şeyler buldum bence size de tanıdık gelecek bu fotolar MFÖÇĞŞFĞXÖFRMĞSÇ


ÖDŞSÇDĞDÖWĞDÖCPSÖSİÇDĞCÖCQŞPOĞŞĞLĞMĞÇŞZÖMF

Yalan bilgi, araştırmanın öneririm!! Bu yazar hepinize asik!!

Lanjutkan Membaca

Kamu Akan Menyukai Ini

7.4K 1K 30
Baekhyun ailesinin intikamını almak istiyordu. Chanyeol ise, gerçeklerin ortaya çıkmasından deliler gibi korkuyordu.
94K 4K 21
Yabani dizisinden tanıdığımız Asi ve Alaz'ın muhtemelen hiç yazılmayacak anlarına dair tek veya birkaç bölümden oluşacak hikayelerdir.
861 87 15
"Ben sen mutlu ol diye senden vazgeçmiştim, Baekhyun. Sadece senin için." Byun Baekhyun ve Kim Jongdae Üniversitenin en popüler çiftiydi. Herkesin gö...
1.2K 710 14
Küçük eline aldığı silahı babasına doğrultdu. Büyük,ısrarla onun yanına sırıtarak ilerlemeye başladı. "G-gelme.." Büyük,ısrarla geliyordu küçük titr...