Son Perde

By Thebluespirit7

217K 15.4K 8.6K

"Hiç sevilmemişsin,sevdiğin ise meçhul!"diye gürledi ceylan gözleriyle. Sevmek ve sevilmek nedir özenle ince... More

Rüzgarda Savruk Başına Buyruk
Deja Vu
Senaryo Defteri
Herkesin Bir Sırrı Vardır
Aşık Bir Adam
Unutma Beni Çiçekleri
Bu Matematik Bizi Kandırıyor Hocam
Haset
Ben Daha On Sekizim
Pervane!
Sen Ona Aşıksın
Organize İşler Bunlar
Cesaretin Var Mı Aşka?
Sır Küpü
Öfkenin Çirkin Yüzü
İnek Uçurma Operasyonu
Kırmızı Kablo mu Mavi Kablo mu ?
Sadece Bir Kez
Tadı Damakta
En Uzun Gece
Bu Yeni Bir Gün
Ezberbozan
Biri Söylese
Benim Aşık Olmam Gerek
Kendini Gerçekleştiren Kehanet
İntihaşk
Benim Ahu Gözlü'm
Çıkış
Bir Derdim Var Artık
Kördüğüm
Ses Etme
Sen Beni Bir Ayda Unutursun
Haydi Söyle
Neyin Nesi ?
Aşk Adamı
Geçmişin İzleri
Vişneli Brownie
Empati...
Dön Bak Dünyaya
Bildiğim Tek Yol
Öfke
Ayyaş
Tek Kurşunluk
Çünkü Başka Sen Yok
Gözlerimi Kapatsam
Bomonti
Beni Boş Yere Yorma
"İbneymiş..."
Zeliş
Son Dans
Felaket
Dokundun Mu Ona ?
Dursun Zaman
Kaybeden
Dipsizliğe de Seninle
Gördüğüme Sevindim
Yakarış
Cevapsız Sorular
Tacizci

Aç Bağrını

1.9K 162 128
By Thebluespirit7

"Senin için teslim olmadım kafa tutup cihana kalktım geldim .İşim de yok bir gidişim de yok ama düşümle kabuslarla geldim .Aç bağrını yaslayayım yorgun başımı.Sokağı yazarım apartmana kolonlar taşır duvarlar yazar.Yaşarım rezil olmadan ve seni üzmeden utandırmadan.Hırsım yok inadım var biraz şanım var ama geçicidir.Aç bağrını yalnızım yine bezmişim bu kaçıncıdır..."

-


Güçlü yumrukları olan,dimdik omuzları ile bir an olsun başını yere eğmeden ilerleyen herkesin bildiği bir gerçek vardı. Kimsenin indiremediği o başı insanın kendi gururu indiriyordu reverans edercesine. Hatta daha da beteri kendi gururu için el pençe eğilip etek öper gibi iki büklüm kalabiliyordu en güçlüsü dahi.

Ana rahminde güvenli bir kesenin içinde gibi hissetmemişti hiç. Sanki ana rahminden itibaren dikenli teller vardı. Ne rüyalarla dolu bir çocukluğu vardı sığınabilecek ne de bu kabuslardan dert yanacağı gerçek arkadaşları.

"Annesi yok bitlidir bu."sözünü duyduğunu anımsıyordu başka bir veliden. Hayatında canının en çok yandığı ve güçlü yumrukları konuşturmaya başladığı yaşlara denk geliyordu bu söz. Bunu diyen velinin çocuğunu canını alırcasına yumrukladığında belki sadece yedi yaşındaydı Kutay. 

Zor olmamıştı,evde ne görüyorsa aynısından yapmıştı. Babası "Salak olmaması için" başına vurmadan etlerini sıka sıka göğerterek vururdu. Kutay da "Salak olmasın"diye başına vurmadan etlerini göğerte göğerte vurmuştu çocuğa.

 "Senden de adam olursa..."diye devam etmişti babasının sözleri ve Kutay her seferinde "Senden adam mı olur?"diye sayıklamıştı ellerinde yumrukladığı beden her kimse. Yüzler değişiyordu,isimler ve sıfatlarda. Çoğu zaman ,zaman kavramı dahi belirsizdi oysa. Kutay sadece bir prova yapar gibi evde ne gördüyse öfkesini dışarıdan öyle çıkarıyordu.

Kalbinin kırılmasına müsade etmezdi, kalbi kırılmadan birilerinin kafasını kırardı da zaten. En iyi ihtimalle kaldırım taşlarından dişlerini inci gibi toplatarak,yüzlerini asfalta sürerek parçalayarak ayakkabı altında ezerken kırardı kendi kalbini kıranların her bir zerresini.

Şimdi ise ellerinde tuttuğu defter ile uzuvları tutmuyor gibi hissediyordu. Boşlukta sallanıyordu elleri sanki ve hiç var olmamıştı. Bir cisim nasıl kavranır bilmeyen bir bebeğin aciziyeti vardı ellerinde. Her an parmaklarından kayıp düşürecek kadar uyuşuk ve kabiliyetsiz biçimle tutuyordu avuç içlerinde. 

Kendini yeniden günlerce unutulduğu arabada kilitli hissediyordu. Ne klima vardı ne de bir cam açığı. Ne bir damla su vardı ne de ferah bir rüzgar. Sadece öğlen güneşinde baygınlık geçiren,arka koltukta ölümü bekleyen ufak bir oğlan çocuğuydu soğuğu arzulamakta olan.

Nefesi kesiliyordu Uygar'ın dizelerinde,yeniden kilitli kalacağını biliyordu.

Açmaması gerekirdi,bu defter ortadan kalkalı olmuştu. Bu defter yazılırken Kutay  Uygar denen oğlanın varlığından habersizdi zira. Ne o onun sabunsu,çiçeksi mis kokusunu solumuştu ciğerlerine ne de yumuşacık teninde dudakları kavrulmuştu. Ne gecelerini sabaha çevirmişti ne de onun gülüşüne tanık olabilmişti. 

Bu dizeler yazılmadan önce Uygar'ın varlığından habersizdi Kutay. Kendisine bulaşmayan herhangi bir inek kadar ederi vardı. Bu dizeleri ilk okuduğunda da "sindirilmesi gereken baş düşmanı Tayfun'a yanık ibne kankası.."diye ağlatmıştı ceylan gözlü oğlanı.

Şimdi en az ölü birine çiçek götürmek kadardı manası bu sözlerin. Ölülerin gözyaşlarına ve çiçeklere ihtiyacı olmazdı,Kutay'ın da bu ölü cümleleri okumasına gerek yoktu. Kokusu hala üzerindeydi Uygar'ın ve birazdan evlerine gideceklerdi. 

Yine her soru başına bir öpücükle ödüllendirecekti Uygar onu. Dünyanın en kıymetli şeyine bakarcasına bakacaktı Kutay'ın lacivertlerine ve uçsuz bucaksız hayaller kuracaklardı üniversiteye dair. İkisine ait olan küçük şirin bir evde,ikisinin gölgeleri yaşarken birlikte olacaklardı.

Parmakları itaatkarsızdı. Kutay'ın nefret dolu kalbi ise tamahkar hissediyordu. Kendi elleri kendine ihanet ederken koyu mavileri aç,sabırsız ve dolu dizgin bir iştahla kelimeleri avlamak istiyordu kurumuş mürekkebin kağıda işlendiği biçimiyle. Sadece ölü mürekkeplerin hatırasını okumak istiyordu.

Tayfun'dan daha fazla nefret edecekti.

"Onun için sadece okulun zorbasıydım."diye fısıldadı Kutay yutkunup. "En yakın arkadaşını...Yumruklayan,zorbanın tekiydim. Ona ibne dedim. Tayfusunu yumrukladım. Benden önceydi.."

Peki ya sonrası?

"Sonrası sadece ben."diye mırıldandı ve defteri hızla kayalıklara bıraktı Kutay.Hırsla dişledi dudaklarını. Uygar yeterince açıktı. 

Çok yakışıklıydı. Kusursuz güzeldi ceylan yavrusu. Yalnızca fiziksel olarak değildi bu. Her daim özenliydi,kusursuzdu üstü başı. Kesin bitlidir bu diye veli toplantılarında dahi itilip kakılmayla başlayan gömlek yaka açık bir serseri Kutay'ın gözlerinin değdiğinden fazlasıydı.Kusursuz bir ailesi vardı Uygar'ın. Kutay'dan habersizlerdi belki ama bir şeylerden şüphelenmemek imkansız değildi.

Anne ve babasının biricik göz bebeğiydi, arkadaşları oğlanı çok seviyordu, üstelik okulun parmakla gösterdiği biriydi. Öğretmenleri bile onun kabiliyetine,yeteneklerine ve zekasına hayrandı. Hatta tarih hocası bile bilmediği yerlerde Uygar'ın alt metinlerini özellikle belirtiyordu derste,bunu Kutay'ın sınıfında dahi hayranca dillendirmişti kadın.

Kaan ile dahi arkadaş olmuştu üstelik Uygar her ne kadar haz etmese de.

Çünkü Uygar'ın en kusurlu noktası kendi içindeydi. Dünyanın en güzel yüzlerinde de olsa yetersiz hissediyordu. Çabucak kabuğuna çekiliyordu,küskündü. Depresyona meyilliydi. Geleceğe duyduğu kaygı bugününü ele geçiriyordu. Attığı her adım mutluluk adınaydı ve en ufak bir başarısızlık onu korkutuyordu.

Uygar hayatında hiç düşmemişti,yastıklı yollar sermişti herkes onun adına. Dizleri kanamayan bir çocuktu ve en ufak bir incinme de çok çabuk kırılıyordu inancı,özgüveni. Kendini depresyona sokuyordu ve çocuksu bir halde kendini dünyaya karşı yenik hissediyordu.

"Keşke altına serilen halı olsam da dizi kanamasa."diye geçiriyordu Kutay ise içinden. Kutay yeterince ayak altı ve hırpalanmış halde savrulmuştu, o incinmesin diye ayak altında ezilmek bir latife olurdu kendisi için.Ama ne yaparsa yapsın Uygar'ın kırılgan hali Kaan mevzunda dahi kendine sarmaşık gibi dolanmıştı. "Ben sadece en yakınımdaki adamın ilgisini aşka yormuştum. Kaan da muhtemelen aynı hislerde. O tatlı ve yakışıklı bir oğlan, kendisine göre uygun insanlar bulacağına eminim. Büyüyünce belki..."

Sadece kendisine ilgi gösteren adamın aşkını aramıştı,en yakın arkadaşında.

"Siktir.."diye inledi ve adam boyunda devasa masmavi dalgalar karaya çalarken tısladı Kutay. 

O defter denizin fersahlarca altında kaybolup gitmeliydi mürekkebini deniz silip götürürken. Gözler görmemli,yok sayılmalıydı. O defteri deniz gözlü Kutay bir daha hiç görmemeliydi. Tam da şimdi avuçları arasından atmalıydı.

Yapamamıştı,başını dik tutamamıştı gururuna.

Ve mürekkebi mavisinden,hissi ise kandan kemikten ve külden dizeler doldu laciverlerine. Savaş alanı gibiydi yazılar karman çorman,bunlar Kutay'ın denk gelmediği dizelerdi. Uygar'ın hayatına dahil olmadan öncekileri görmüştü de hayatına dahil olduğu gezi ve sonrasını asla okuyamamıştı.

Küldü,kandı ve kemikti.

Mürekkebi de zehirdi.

"Ona olan aşkımı ilan edeceğim için mutluyum. Uzun zamandır söylemek istediklerim var ve bunu artık üniversiteye saklamak istemiyorum. Biriktirdikçe dolup taşıyor gibi hissediyorum çünkü. Daha da önemlisi ondan ayrı kalmak istemiyorum,aynı şehirde okumak istiyorum..."

Kutay seslice yutkunurken dizeler devam ediyordu.

"Bir de okulun zorbası Kutay belası var...."diye devam ediyordu "İ" harflerini her daim yuvarlak balona benzeterek çizen Uygar. 

"Hayatta ne sevmiş ne de sevilebilir. Hayatımda gördüğüm en avam,varoş ve bayağı insan olabilir. Boylu poslu olunca güçlü zannediyor kendini ama tüm kas yığınlarının gövdesinde toplandığı,beynine kas uğramayan biri bana göre."

Denize fırlatıp atmadan önce sıkıca kavradığı defterden rüzgar bir sayfa aralamıştı fırtına gelirken.

"Şu geçen gün bahsettiğim zorba,fazla olmaya başladı. Bütün ödevlerini yapıyorum ve bir maymunun bile çözebileceği soruların çözümünü dahi benden istiyor. Kapasitesi olmamasına rağmen lise sıralarında yer işgal etmesi bile saçma. Ama Tayfun'un derslerini etkiliyor ve Tayfun kavga edince Tayfun'un annesi çok üzülüyor. Tayfun için ona katlanacağım. Okul bitene kadar dersleri geçmesine yardım edeceğim,Tayfun'a dokunmaması için.."

Zorba.

Kapasitesiz.

"Aşk bazen fedakarlık gerektirir ve benim fedakarlığımda sevdiğim adamın geleceği etkilenmesin diye baş belası bir serseriye tahammül etmek olacak sanırım. Seni o kadar seviyorum ki Tayfun, senin içine Kutay'a dahi katlanabilirim lise sonuna dek..."

"Özür dilerim sevdiğim,sana ihanet ettim. Senden tamamen uzak durması için ona artık ondan hoşlandığımı söyledim,inandı salak. Sanki senin yerini doldurabilirmiş gibi. Senin dokunman gereken tenimde onun izleri var,kendimi duşa kilitleyip derimi soymak istiyorum. Tayfun,seni çok seviyorum. Her şey bizim içindi.."

"Onun bana bakışlarından arkadaşım olarak rahatsız olsan da kıskançlığın hoşuma gidiyor,ben de seni kıskanıyordum çünkü. İnanma sahici değil, tek sevdiğim sensin. O mahalle serserisinin sonu ya kaldırım taşında ölmek, ya da alkolik babası gibi yürüyen bir ölü olmak. Aşırı dozdan bir yerlerde ölüp kalmaması iyi olurdu. İnsan neticede ve üzücü.."

"İlk günden beri bana aşık oldu,onun için üzülüyorum. Üniversite sınavından sonra terk edeceğim onu çünkü artık sana dokunamayacak kadar uzak olacak. En azından hayatında bir meşgale bulsun kendine,benden sonra kendi canına kıymasın intihar falan etmesin ya da başıma bela olmasın diye üniversite kazandırmaya çalışıyorum. Bir balıktan ağaca tırmanmasını istemek gibi. Geçme notu bile almamış hiç..."

"Sana deli gibi aşığım ve bugün teneffüs arasında o yokken bana aldığın özür ayıcığını görünce boynuna sarılmak ve aşkımı itiraf etmek istedim Tayfu...Ama bizi birlikte gördüğü an yeniden senin hayatını da kendi mahvolmuş hayatı gibi dibe çekmek isteyecek."

"Bazen vicdan azabı hissediyorum, aslında o kadar da kötü biri değil Kutay. Sinirimi bozan aptal bir oğlan var,ona karşı bile iyi. Zarar vermeyen kimseye zararı olmuyor aslında ama seni her zaman kıskanacağını biliyorum."

"Aşık olduğu Uygar ilk gün ki kadar aşık çünkü Tayfu'ya... Dipnot : Taygar geceleri için sabırsızlanıyorum, el ele geçireceğimiz günler için takvim yapraklarını yakmak istiyorum. Sonsuza kadar aşığınım,gizlide ve saklıda olsa da. Elbet bir gün kavuşacağız Tayfu..."

"Siktir amına koduğumun!"diye gürledi ve elinde buruşturduğu defter sayfalarını,kara cildiyle birlikte avucunda sıkıca ezdi Kutay. Bu defter saçmalıktan başka bir şey değildi.

Kutay hırsla ayaklanıp mont cebinde ezerek avuçlarının terini bastıra bastıra tırnak geçirdiği,parçalarcasına savurduğu defteri de alarak adımladı. Önde sahil şeridi boyunca kaybolan ve karşıdan karşıya geçmiş olan oğlan başı yerde, hüzünle yürüyordu öylece.

"KAAAN!"diye gürledi ve gözünden akan kanlı yaşlara aldırmadan trafiğe bodoslama daldı Kutay.

Çiğnenmek istiyordu.

Araba lastiklerince ezilip gitmek, korna çalan araçlardan birinin altında geberip gitmek ve bir daha hissedememek hiç bir şeyi.

Yağmur sularına karışan tuzlu yaşlarıyla birlikte "Nereden buldun lan bunu!"diye gürledi Kutay oğlanın yakalarından sertçe tutarken. Yorgun ve hüzünlü mavi gözlü oğlan irkilirken "KONUŞSANA LAN! KİM VERDİ BUNU SANA!"diye gürledi ve oğlanı yaprak gibi savurdu Kutay.

"U-Uygar Abi senaryo defteri diye verdi.."diye hıçkırdı Kaan korkudan irileşen mavileriyle. "S-Senaryo defteri de böyleydi ama içeriği değişikti ve ben de ona geri getirmek istedim."

"Buraya gel!"diye gürledi ve oğlanın ensesinden tuttuğu gibi sürükledi Kutay. "Beraber gidiyoruz Uygar'ın yanına, duydun mu ?"

Oğlanın narin teni sertçe kavranırken Kaan gerçekten kırgın ve acı dolu hissettiğini belli eden bir iniltiyle "Ben de onun yanına gidiyorum.."diye fısıldadı ve elleriyle yüzünü kapadı acıyla. "Herkes dövüyor,sen vurma bari...sen çok güçlüsün,acıyor."

Sulu mavilerinden korku dolu yaşlar süzülürken öfke küpü Kutay'ın belirgin el damarları altında nefessiz kalan boynuyla hıçkırdı Kaan. "Annem çok üzülüyor,yüzüme vurmasan..."

"Uygar. Hangi. Cehennemde.."diye tısladı ve oğlanı sertçe ittirdi Kutay sakinleşmeye çalışırken. "Nerede benim ceylan yavrum ?"

Kutay defteri de oğlanı da sertçe savurup giderken kornalara aldanmadan okul caddesine doğru flu bakışlarıyla adımladı tez bir biçimde.

Onun sevgilisi,ilk günden aşıktı ona.Baharda düşen ilk cemre gibiydi Uygar için Kutay.

Yara bandı değildi.

Yaralanmasına bile müsade etmeyecek aşığıydı zira Kutay ahu gözlü ceylan yavrusunun.






Continue Reading

You'll Also Like

3.5M 128K 71
Berdel'e kurban gitmiştim. Hiç tanımadığım, bilmediğim bir adamla evlendiriliyordum... "1 yıl, sadece 1 yıl sonra burdan herkesin seni bir ölü olarak...
700K 26.7K 87
Genç kızın arkadaşının verdiği yeni numarayı yanlış yazan kızın gelecekteki kocasına tesadüfen yazması. İlk başta kız engel yesede engel bir şekilde...
857K 33.9K 30
Soğuk parmaklarının arasında duran yüzüm yanarken ellerimle ceketinin ucunu kavramıştım. Dışarıdan biri görse birkaç dakika önce bağıra bağıra kavga...
746K 31.1K 48
30-50k izlenen Yağız her gün yayın açar, Sohbet eder ve korku oyunları oynar. Işıl ise o yayıncıya aşık bir kızdır. Işıl habire yağıza Instagramdan y...