delta? oh shit. |bangtan ✔️

By yoonminlivkook

1.4M 164K 150K

Alfa Jeon Jungkook okula yeni gelen omega öğrencinin çantasına mektup koyar. Eh, en azından öyle zanneder. More

1
2
3
4
5
6
7
8
9
10
11
12
13
14
15
16
17
18
20
21
22
23
24
25
26
27
28
29
30
31
32
33
34
35-final-

19

47K 5K 5.3K
By yoonminlivkook

"Lan nereye gidiyorsun?"

Jimin arkasından bağıran Namjoon'u umursamadan kalkıp sınıftan çıktığında eli gömleğini bulmuş, çatılan kaşlarıyla yaka kısmını biraz genişletmeye çalışmıştı.

Daralıyordu. Sıcak basıyordu. Nefesleri hızlanmıştı. Kasıkları acıyor ve kalçasını bir yere sürtme ihtiyacı hissediyordu.

Evet. Sabah aldığı bastırıcı hiçbir boka yaramamış ve yaramadığı gibi kızgınlığını başlatmıştı.

Koridordan geçerken yaymaya başladığı feromonlarla bazı bakışları üstüne çekerken tam olarak nereye gidip ne yapacağını bilmiyordu. Gergindi de. Gergindi çünkü önceki seferler işe yarayıp çok hafif atlatmasını ya da olmamasını bile sağlayan bastırıcıları bugün hiçbir işe yaramamıştı. Her bir hücresi titriyordu sanki.

Karşıdan yanında kendi dönemlerinden bir kızla konuşarak kendisine doğru gelen Jin tanrının lütfu gibi gelirken hızlanıp kendisini fark etmeyen arkadaşının kollarına yapıştı ve ürkmesini sağlarken yutkunup duvarın dibine çekti onu. Jin afallayıp çiçek kokulu feromonun yayıldığı bedene bakarken gözleri kocaman oldu.

"Siktir Jimin. Kızgınlığa giriyorsun neden geldin okula bilmiyor muydun? Dur ceketimi vere-"

"Sabah iki tane bastırıcı aldım. Çok kötüyüm. Neden girdim kızgınlığa? Neden işe yaramadı?"

Jin tedirginlikle konuşan arkadaşına baktığında burukça gülümsedi. Her ne kadar bazen korksa bile Jimin onun küçük bebeği gibiydi.

"Çünkü artık ruh eşin var aptal. Ve bu o varkenki ilk kızgınlığın. Bundan sonra hiçbir bastırıcı geçiremez kızgınlığını. Sadece o."

Jimin duyduklarıyla şok olurken ağlamakla küfretmek arasındaydı. Nasıl yani, artık o aptala mı bağlıydı her şeyi?

"Ne nasıl yani şimdi..."

"Hayır aptal. Sevişirseniz tabii ki kesin olarak azalır normal geçirirsin ama kokusu ya da kendisi olsa da yeter. Kıyafetlerini almamı ister misin? Ya da onu da çağırabilirim çünkü okuldayız ve biraz daha feromon salarsan birkaç orospu çoçuğunu bayıltmaya başlayacağım. Neyse ki  burnum tıkalı lan ona rağmen alıyorum ama kokunu. Durum vahim."

Jimin sertçe yutkunup düşünmeye çalıştığında aklına yapması gereken hiçbir şey gelmiyordu. Yoongi neredeydi acaba?

"Eve gitmek ister misin? Gidersek de acı çekersin ama. Olum Jungkook'u falan mı çağırsak gerildim biraz. Al şu ceketimi de kokun bastırılsın biraz."

Jimin, Jin'in çıkardığı cekete uzanıp parmaklarıyla kavradığı an kurdunun saçma bir şekilde canını yakmasıyla bıraktı ve göğsünü tuttu. Jin ise arkadaşının buruşan yüzüyle az çok anlarken dudaklarını birbirine bastırdı.

"Kurdun eşini istiyor. Nankör kurt eşi mi vardı bunca zaman?!"

Jimin gözlerini devirdi ve titrek bir nefes alıp dik konuma gelerek omuzlarını gerdi. Ruh eşine verdiği bir söz vardı. Sonunda ne olacağını bilmiyordu. Belki zararlı çıkacaktı belki mutlu ama her türlü bu kızgınlığını başkasıyla geçirecekti.

Bilmediği şey ise bunu yapmaya yeltendiği an kurdunun az önceki ceket olayından daha çok canını yakacağıydı.

"Tamam. Halledeceğim ben."

"Lan salak salak konuşma. Herkes sana bakıyor. Gel ne yapacaksan bera-"

"Küfredeceğim biraz daha konuşursan. İyiyim."

Jin bırakmak istemese bile Jimin'i çok sinirlendirmek istemediği için giden bedenin sadece arkasından bakmış, gruba girerek neredelerse Jimin oraya gelirse dikkatli olun diye mesaj atmıştı. Okulda çok bir şey olacağını sanmıyordu ama bazı geri zekalıların ilk defa omega görüyor gibi bakması onu sinir ediyordu.

Jimin ise öğrendiklerini hazmedemeden küfürlerle beraber üst kata çıkmış, Yoongi'nin sınıfına adımlamıştı. Biraz daha sakinleşirken aradığı kişiyi kapının önünde görmesiyle şükretti ve kendine dönen bakışlarla gergin duran çocuğun önünde durdu.

"Dino, yardımın lazım."

Dino birkaç hafta önceye kadar flörtleştiği güzel çocuğa bakarken sertçe yutkundu. Onunla gerçekten bir şeyler yaşamak istemişti ama Jimin'in soğuk tavırları onu biraz etkilemişti bu flört işinde ki yaptığı sevgili de cabasıydı.

"Jimin ben, sevgili yaptım ya."

Jimin karşısındaki çocuğun söyledikleriyle tek kaşını kaldırırken iki gün öncesi geldi aklına. İki gün önce konuştukları zaman bu olaya gayet sevinmişken şimdi ne zırvalıyordu bu? İki gün!

Bunun sinirinden ki köşeyi dönen ruh eşini fark edemedi, karşısındaki duvara yaslı bedenin yakasına yapıştı. Dino korkuyla afallarken Yoongi'nin adımları gördüğü manzara ve bu mesafeden bile burnuna dolan feromonlarla durmuştu.

Evet. Bir omega bir alfayı yakalarından tutup korkmasını sağlamış ve duvara çarpmıştı. Bu Yoongi'nin alışık olmadığı bir manzarayken bunu yapan omega atarlı ruh eşi olduğundan olsa gerek pek şaşırmamıştı. Aksine sinirlenmişti.

"Lan sikik. İki günde sevgili mi yaptın orospu çoçuğu?! Ne konuştuk seninle? Siktir git!"

Kendine çektiği bedeni son kez tüm gücüyle duvara yapıştırmış, sağa dönüp yeni gördüğü ruh eşinin yönüne ilerlemeye başlamıştı. Gözleri buluştuğu an kalbi sıkışıp bedeninde değişik şeyler hissederken adımları yavaşladı, bu hisler daha da ilerlemesin diye gözlerini kaçırdı ve hiçbir şey yokmuşçasına ilerlemeye başladı.

Kurdu deli gibi baskı yapıyordu kendisine.

"Jimin! Park Jimin! Dur!"

Ve Yoongi'nin ruh eşinin adını ilk defa duyup kalbini gümbürdettiği o an.

Hemen ardından da sınıfındaki o çocuk kendisine gelen bedenin koluna sarılmış, bedenini kendisine çevirmişti. Yoongi kaşlarını çatıp karşısındaki manzaraya bakarken derin bir nefes aldı ve ilerlemeye başladı. Sakin olmalıydı.

"Tamam! Tamam. Sevgilime söylemezsen ben tamamım. Söylemezsin de-"

Jimin şokla karşısındaki bedenin tahmin ettiği şekilde cümlesini bitirmesini beklerken -birden yumruk atmaya başlayacaktı çünkü- karşısındaki beden birden kendisinden koparıldı. Evet, bildiğiniz koparıldı ve son anda dengesini sağladı. Dino ve Jimin birden yanlarına gelip temaslarını kesen Yoongi'ye bakarken Jimin dudak içini sertçe ısırdı.

Park Jimin sabahtan beri zar zor tuttuğu feromonlarını istemsizce Min Yoongi'ye doğru saldı, o da dahil herkesin kendilerine bakmasını sağladı.

Yoongi sınıfındaki çocuğu unutup şaşkınlıkla ruh eşine döndüğünde gözleri kocaman açıldı. Resmen kendisini istediğini tüm koridora duyurmuştu. Jimin ise sinirli bir nefes verip titreyen bacaklarıyla daha fazla dayanamayacağını anladığı gibi Yoongi'nin uzun kemikli parmaklarına parmaklarına doladı ve onu çekiştirmeye başladı.

Yoongi öndeki bedenin önce yumuşak saçlarına,  sırtına ardından uzun parmaklarına dolanan minik eline baktı ve  ilk temaslarının bu olduğu bilinciyle yutkunurken birkaç haftadır hiç olmadığı kadar rahat hissetmeye başladı.

Jimin'in kızgınlığa gireceğini kurdu sayesinde anlamıştı. Kurdu sürekli yanına git, bize ihtiyacı var gibi kendisine baskılar yapsa bile kurdunu duymamaya çalışmıştı ama pek de başarılı sayılmazdı bu konuda. Onun katından geçerken aldığı kokuyla donup kalmış, bu kokuyu herkesin aldığı düşüncesi bir an onu çıldırtmıştı. Bundan ki kendini tutamadan hislerine güvenerek kendi katına çıkmıştı. Jimin'i o Dino denen çocukla görünce sinirlenmişti. Yalan yok, hele de çocuk peşinden gelip kolunu tuttuğunda aklı gitti sanmıştı bir an.

Jimin kendisini çekiştirmeseydi o çocuğa sadece sözlerinin etkisiyle bile diz çöktürmeye hazırdı.

Attıkları her adımda bir bakış daha üzerlerine dönerken ikisi de şu an bunun derdinde değildi. Belki sonra pişman olup kavga edeceklerdi ama şu an ne çıkacak dedikodular umurlarındaydı ne de bakışlar.

Bundan ki Jimin ruh eşini genellikle kimsenin çıkmadığı okulun en üst katına sürüklemiş, tuvalete katıp boş olduğunu anladığı gibi kilitlemişti. Yetersiz gelen bu önlem yüzünden sertçe yutkunmuş ve hala elini bırakmadığı bedeni kapısını açık gördüğü ilk kabine katmıştı. Sonunda ayrılan elleriyle kabinin kapısını da kilitleyip alnını kapıya yaslayarak derin nefesler alırken duraksadı. Arkasındaki bedeni getirmişti getirmesine ama ne yapacağını bilmiyordu.

Aynı şekilde arkasındaki beden de bükülen belden dolayı çıkıklaşan dolgun kalçaya bakarken ve burnuna kendisini zorlamaya başlayan feromonlar dolarken bu sınırlı alanda sertçe yutkundu, bakışlarını kaçırdı, boğazını temizledi. Zorlanmaya başlamıştı ve kendisini tutamayıp istemsizce Jimin'in ona yaptığı gibi onun da feromon salgılamasına sebep olmuştu.

Jimin de burnuna dolan bunca zamandır buna hasretmiş gibi hissettiği kokuyla arkasını döndü ve bir saniye bile düşünmeden parmak uçlarında yükselerek alfasının boynuna sarıldı, burnunu beyaz boynuna gömüp derin derin nefeslenerek sürtmeye başladı.

Yoongi bir kez daha şok olurken hızla inip kalkmaya başlayan göğsü ve sıklaşan nefesleriyle yutkunup hafifçe titreyen ellerini ince bele doladı. Teninde gezinip kokusunu soluyan omegası hayal gibiydi şu an. Gerçekten mesajlaştığı omega o muydu?

"Omega, ne yapıyorsun?"

Duyduğu derin sesle beraber kasıkları bir kez daha sızlarken dudakları arasından sızlanır gibi sesler çıkarmış, bedenleri arasındaki boşluğu kapatarak sarılır hale gelmişti alfasına.

Kendindeydi şu an. Gayet de bilinçliydi ama kendisini durduramıyordu. Bundan ki pantolonunu zorlayan şişlikle önündeki bedene sürtünmüştü. Nefesleri titrerken bugün ne yaparsa yapsın şu andan sonraki en ufak bir konuşmada kızgınlığının arkasına ve kendimde değildim yalanına sığınacaktı. Evet, bunda herhangi bir zarar görmüyordu.

"Bir şeyler yap, yalvarırım bir şeyler yap."

Yoongi duyduğu ilk defa böyle çekici tonda çıkan muhtaç ses, teninde durmadan dolaşan burun ucu, kasıklarına sürtünüp kendisini de harekete geçirmek üzere olan şiş kasık ve omegasının salıp durduğu feromonla sertçe yutkundu. Neydi bu? Rüya? Hayır hayır kabustu bu!

"Dayanamıyorum alfam, lütfen."

Alfam.

Yoongi'nin boğazından kopup ortama yayılan inlemeyle aynı anda Jimin, ince belinden dolgun kalçalarına inip sertçe kavrayan uzun ellerle afallamıştı. Birkaç saniye içinde Yoongi kapalı klozetin üstüne oturmuş, ellerini dolgun kalçalardan ayırmadan hatta daha da sert sıkarak kasıklarının üzerine yerleştirmişti. Göğüsleri aralarında boşluk olmadan birbiri üzerinde dinlenirken Jimin aralanan dudaklarıyla beraber çenesini alfanın omzuna koymuş, yukarı kayan gözleriyle çoktan kalçasını hareket ettirmeye başlamıştı.

"Ah... Yoongi."

Yoongi gerçekten çıldıracağını düşündü ve başkası aynı şekilde adını böyle inleyip feromonlarını üzerine salsa midesinin bulanacağı gerçeği ona daha da düşündürdü bir an için. Kemikli parmakları omegasının dolgun kalçalarını okşuyor, çoktan erekte olan aletine üzerindeki bedenin kıvrak hareketleri yetmiyormuş gibi biraz daha sürtüyordu. Adı... Adını bir kez daha duymak istiyordu o dolgun dudaklardan.

Jimin göğüslerini ayırıp bayıklaşan ama alfasının güzelliğiyle afallamasını sağladığı ifadesiyle hiç düşünmeden ince dudaklara bakıp yöneldiği an alfanın kafasını geriye eğmesi ve dudaklarının çene hattına değmesi beklenmedikti işte. Yoongi birbirine bastırdığı dudaklarıyla tavana bakarken Jimin donup kalsa bile bu anı şu an düşünmek istemediğinden belirgin çene hattına sıralamaya başladı öpücüklerini. Yoongi ise hızlanan nefesleriyle yutkunmuş gözlerini birkaç saniyeliğine sımsıkı kapatmıştı.

Yanlıştı. Tam yaptıkları bir şey yoktu ama yanlıştı işte. Boynundan ensesine doğru dolanan el, yüzündeki öpücükler, göğsüne yaslı göğüs, kasıklarının üzerindeki kalçalar, burnuna dolan koku ve parladığından emin olduğu çiçekleri kurdunu mutlu ederken kendisi bir an gerilmiş tüm bu olanları yanlış diye düşünmüştü.

Birbirimiz yokmuş gibi davranalım dediği omega kucağındaydı tabii yanlış hissederdi.

Sertçe yutkunup ellerinin tekrardan ince bele çıkarttı ve kendisinden uzaklaştırmaya çalıştı. Jimin bunu fark etmeden kalçalarını oynatmaya devam ederken kalbinin bir tarafı nedeni bilmediği bir şekilde ağrımaya başlamıştı. Yoongi ise hala durmayan omegayla dişlerini birbirine bastırdı ve gücüyle beraber dizlerinin ucuna kadar çekti onu. Elleri göğüslerinin arasına düşen Jimin sorgular bir ifadeyle alfaya baktığında ikisi de aynı anda yutkunmuştu.

"Duralım. Yanlış bu."

"Keşke ellerin kalçamı sıkarken de böyle düşünseydin. Saçmalamayı kes."

Jimin nefes nefese konuşup gözlerini devirdiğinde ellerini alfanın omzuna koydu ve kokusunun yoğun bir şekilde yayıldığı boynuna yönelmek için bir hamle daha yaptı ama hamlesini anlayıp kendisini durduran bedene bir kez daha sinirle baktı.

"Omega, seni biliyorum. Şu an kızlığın ve ruh eşi olmamızın verdiği etkiyle böylesin. Kızgınlığın geçince sadece pişman olacaksın ve tüm suçu bana yıkacaksın. Beni zorladın bile diyebilirsin ben bu riski göze alamam. Duralım."

Jimin biraz daha sakinleşmiş bir şekilde konuşan alfanın dediklerini kafasında değerlendirirken haklı olabileceğini düşündü. Tamam, suçu ona yıkmaktı zaten amacı ama anlamasını beklemiyordu çünkü ruh eşi ona göre biraz... Bilirsiniz, aptaldı.

"Kalk kucağımdan."

Kalkmadı. Kalkmak için çaba da göstermedi aksine belindeki kendisini itmeye çalışan ellerin karşı yüzünü incelemeye başladı. Beyaz ten, kedi gibi çekik gözler, minik burun ve ince dudaklar. Neden çekici geliyordu ki bu kadar?

Sonra gözleri yara bandının altından parlayarak sarı ışıklar yayan çiçeklere takıldı. Daha önce hiç görmemişti çiçekleri. Yoongi hemen kapatmıştı onları. Sadece parladıklarını görmüştü ama hiç görememişti işte.

Bundan ki bir anlık merakla elini ileriye uzatıp elmacık kemiğinin üzerindeki yara bandını alfasına fırsat vermeden çıkarmış, parlayan dallanmış birkaç minik sarı çiçekleri ilk defa görmüştü.

Yoongi omegasından gelen ani hareketle donup kalırken diğer beklemediği bir hareket Jimin'in eğilerek çiçeklerine dolgun dudaklarını bastırmasıydı.

İki beden de hissettikleriyle irkilip birbirlerine yaklaşırken Yoongi göğüs boşluğundan bir şeylerin akıp gittiğini hissetti. İki bedenin de gözleri kapandı, göğüsleri yeniden buluştu ve Jimin dudaklarını ufacık çekerek öpücüklerine devam etti. Bu ikisini daha da uyarıp Jimin'in elindeki çiçeklerin sızlamasına sebep olurken sertçe yutkundular. Kendilerini tutmak gittikçe zorlaşıyordu.

Jimin dudaklarıyla çiçeklere bir dil darbesi attığında Yoongi daha fazla dayanmadı ve boğazından kaçırdığı sesle ellerini dolgun kalçalara indirip güzel bedenin ağırlığını üzerine aldığı gibi yerinden fırlayarak Jimin'i tahta kapıya yaslayıp onun da kayan gözleri, geriye eğdiği kafasıyla inlemesini sağladı.

Çiçek kokusunun yayıldığı beyaz ten gözünün önünde gerildiğinde kırışan burnuyla kafasını öne itip birkaç saniyeliğine bile olsa ufak bir iz bırakacak şekilde dişleri arasına kıstırdı. Jimin parmaklarını turuncu saçlara dolayıp alfasının kafasını geriye eğerken göz göze geldiler, Jimin yarım ağız keyifle sırıttı.

"Bir de durmasak nasıl olurdu acaba?"

Jimin'in keyifli sırıtışıyla Yoongi de sırıtırken burunlarını birkaç saniyeliğine birbirine sürtü.

"Tamam. Tamamdevam edeceğiz ama bir şartım var. Park Jimin."

[][][]

Maraba!

Özlediniz mi ;)
Güzel olmuş mu  ;)
Olmuş mu ;( 

Devam ediyoruz kaldığımız yerden görüşlerinizi alayım!!!
Bi de burada kesilir mi falan demeyin çünkü beklediğiniz kadar bişi yaşamıyorlar.
Öyle yaniiiii<3

Görüşürüz😈

Continue Reading

You'll Also Like

62.9K 8.8K 31
[🥼🔬] [theoretically lab] kim taehyung, stajyer jeon jeongguk'un tam bir virüs olduğunu düşünüyordu.
194K 19.6K 31
Ülkesine dönen delta ve kendi halinde takılan sessiz bir omega bir gece birlikte olur.
6.4M 535K 48
Taehyung, hastalanan evcil hayvanını götürdüğü veterinere ilk görüşte aşık olur ve onun dikkatini çekebilmek için bütün yolları denemeye başlar. önem...
795K 77.2K 34
endişelenmeyin bay kim, bayan kim sizi seviyor. #1vkook 15.04.23