Hayat Ağacı | Yarı Texting

By feyzacimsakinn

13K 880 938

Hayatta neyin ne zaman gelip sizi bulacağını bilemezsiniz. Gülüşünüz bile sınırlıdır kimi zaman... 054*****:... More

1
2
3
4
5
6
7
8
9
10
11
12
13
14
15
16
17 / İnstagram
18
19
20
21
23
24
25
26
Bayram'a Özel Bölüm
27
28
29
30
31
32
33
34
35

22

342 26 26
By feyzacimsakinn

(Artık içimden gelen hıçkırıkları tutamıyordum canı yanıyordu canım yanıyordu. Tedavi süreci bitmek üzereydi ve şimdi benim yüzümden kendine zarar veriyordu resmen. Bu gerçek daha da canımı yaktı.)

"Atlas, Atlas'ım, Gök Gözlüm neredesin?"

"Dönmüyor şu kahpe dünya
Olmuşum zaten ben leyla
Meylettim rakıya, düzen bilmez sevdamla
Bu şarkılar küfürdür ama gözlerinin yanında"

"Gök Gözlüm söyle geleyim yanına neredesin?"

"Seni çok üzdüm demi Ömrüm ama merak etme ben artık canım yansa da ölsem de rahatsız etmem seni çünkü sen çok daha mutlu olmayı hak ediyorsun."

"YETER! Yeter geri zekalı söyle nerdesin?"

"Sensizlikteyim Ömrüm ve canım yanıyor."

....

Kapatmıştı.

Başım dönüyor nefesim daralıyordu. Yataktan kalktığım gibi Demir'in odasına koştum.

Üst katta ki oda bana o an on kat mesafede ki bir oda gibi gelmişti.

Kapıyı bile çalmadan daldığım odada Demir korkarak yataktan düşerken bunun için gülmeyi bir kenara yazdım.

Bana kızmaya hazırlanan Demir yüzümün halini gördüğünde korkuyla olduğu yerden kalkarak yanıma geldiğinde vücudumu kontrol ederek konuştu.

"Ömür bu halin ne biri bir şey mi yaptı? Birine mi bir şey oldu? Ömür noluyor?"

Ağlamaktan konuşamazken ağzımdan sadece "Atlas" kelimesi çıkmıştı. Bunun üzerine iyice telaş yapan Demir bana sarılırken bir yanda da sakinleştirmeye çalışıyordu.

"Tamam sakin ol ne oldu Han'a"

"Oo..o ii..i..içmiş ç..çok ağladı Demir."

Demir benden ayrılarak üzerine bir ceket geçirerek arabasının kontağına uzandığında bende dolabında bir ceket alarak arkasından ilerledim.

Arabaya bindiğimizde Demir hem sövüyor hem telefonuyla birilerini arıyordu.

"Siktiğimin geri zekalısı içmiş daha bugün çıktı hastaneden bir şekilde bul bana konumu at bende nerde olabileceğine bakacağım."

Kimle konuştuğunu bilmesem de karşı tarafta Demir kadar sinirlenmiş olacak ki adamın telefondan gelen sesini yan koltukta oturan ben çok net duyuyordum.

Demir sabır dileyerek direksiyonu sıkarken karşı tarafın sözünü bitirmesini beklemeden telefonu kapatarak torpidonun içine atmıştı.

"Nerede olduğuna dair bir ip ucu verdi mi sana?"

"Hayır sadece 'sensizlikteyim' dedi. Sordum ama söylemedi."

"Ben sinirlendim attım şu telefonu çıkar şu torpidodan mesaj gelirse bana haber ver."

"T..tamam."

Ellerimin titremesini durduramazken gözlerimi telefondan ayırmıyordum. Nerede olabilirsin Atlas neredesin?

"Evde olamaz mı?"

"Hasta hasta ona kim içirir sence o illeti."

"Haklısın."

Nereye gittiğimizi nasıl arayacağımızı bilmiyordum ve deli gibi korkuyordum, sağlam kafada değildi kendine zarar verebilirdi ve en kötüsü aah düşünmek bile istemiyordum.

Neredesin Atlas, neredesin Gök Gözlüm?

Aynları kontrol ederken yolda bizimle birlikte arkamızda iki araba daha olduğunu gördüğümde korkum biraz daha artmıştı.

"Demir, telaş yapma ama arkada iki araç var."

Demir aynadan araçları kontrol ettiğinde yüzünde ki gülümseme iyiye işaretti.

"Telaş yapma güzelim emniyetten arkadaşım Yiğit. Az önce aradığım da oydu. Yavşak herif dayanamamış."

Ben rahat bir nefes alırken o da arabayı sağa çektiğinde arkadan gelen iki araba da arkamıza park halinde geçmişlerdi.
Hemen arkamızda ki siyah arabadan inen uzun boylu buğday tenli bir adam bize doğru gelirken adamın siması bana tanıdık gelmişti.

"Dayanamadın demi ille sende geleceksin. Buldun mu peki?"

Yiğit olduğunu tahmin ettiğim adam gülerek ensesini kaşırken diğer arabadan kimsenin inmemesi dikkatimi çekmişti.

"Özür dilerim araya giriyorum ama Yiğit değil mi?"

"Evet?" Adamın cevabı ve bakışları ben benim sen kimsin der gibiydi.

"Ben Ömür Bozkurt memnun oldum Yiğit bey ama sizin arkanızdan gelen araçtan neden kimse inmedi tanıyor musunuz?"

Yiğit arkasına bakarak bir arabalara bir de bana döndükten sonra tekrar hızla Demir'e döndü.

"LAN BU ÖMÜR."

Cevabına her ne kadar gülmek istesemde gerginliğim ve içimde ki korku bunu engelliyordu.

Benden cevap gelmemesi ve ciddi duruşum karşısında Yiğit sözlerini devam ettirdi.

"Öncelikle memnun oldum Ömür hanım. Az önce şok hali ile biraz saçma bir tepki vermiş olabilirim çünkü sizi Han'dan çok dinledik. Ve evet arabayı biliyorum benim şahsi korumalarım. Inmemelerini ben söylemiştim ancak bir şüpheniz varsa arabayı arattıra bilirsiniz."

"Hayır, gerek yok düşünceniz için teşekkür ederim sadece buraya geldiğimde yaşadığım bir kaç olaydan dolayı korkuyorum."

"Anladım. E o zaman gidelim şu aşk sarhoşu kavunu bulalım."

"Yerini tespit ettiniz mi?"

"Evet bu yüzden Demir'in peşinden geliyordum araba da sizin olduğunuzu bilmediğim için aramak yerine biraz oynamak istedim ama anlaşılan iş ciddi."

İş tabi ki ciddiydi bu adam benimle dalgamı geçiyordu. Birde Atlasa karpuz diyor Allahın karnabaharı.
Ben hırsla Demir'in arabasına yürürken o Demir'e bir şeyler söyleme devam ediyordu.

Demir yanıma bindiğinde yanağımdan makas alarak sakin olmamı söylemiş ve önümüze geçen Yiğit'i takip ederek tahminimce Atlas'ın bulduğu yere gidiyordu.
Yarım saatlik bir yolun ardından şehir dışına yakın bir at çiftliğine gelmiştik.
Hemen hemen 10 veya 15 tane odacıklı bir çiftlikti. Büyük bir öğrenim alanı vardı. Karşıdan gelen orta yaşlarda bir adam bize doğru koşarak geldiğinde Demir'in arkasına geçtim.

"Beyim hoş geldiniz. Han Ağam burda Kara düldülün yanından hiç ayrılmadı bizi de içeri almıyor işin kötü yanı Akkız da huysuzlaştı. Size haber verirsek bizi kovacağını söyledi. Arayamadıkta affedin beyim."

"Tamam Mithat efendi sen müştelimata geçebilirsin."

Ağılda ayrılmış olan bir bölüme girdiğimizde elinde ki rakı şişesiyle Atlası gördüm ve karşısında ki atlar ile konuşuyordu.

"Atım düldül, İuuuuu,harrrrç,harrrç,oooooo Ben redkit amman amman. Pampam rack you rack you. İii youuu Arkamızdan kovalıyor, Daltonlar vay vay hopaa."

Demire döndüğümde gülmemek için kendini zor tutuyordu Yiğit ise elinde ki telefon ile videoya alıyordu.

Demirle göz göze geldiğimizde bu kez isyanım benden bağımsız çıktı dudaklarımdan.

"ANKARALI OLAN BENİM BU NERDEN BİLİYOR BU OYUN HAVASINI."

Demir en sonunda kendini tutamayarak güldüğünde bana döndü ve zorlanarak konuştu.

"Şuan sorunumuz Han'ın neden Ankara havası bildiği mi?"

Ben cevap vermeden Atlas tekrar başlamıştı.

"Atım kara.. Hüüüüüü,pursssss Pardon siyah, Hatta simsiyah yeni boyattım. Ben kara amman amman, Aman vilayetim koçlar, Ankara vay vay,hopaaa Dayı,sizin orada bi ufağa ne yazıyorlar dayı? Ankara bizim, La bize her yer Ankara."

Dayanamayarak Atlasa doğru yürüdüm ve elinde ki rakıyı alarak kendime döndürdüm beni gördüğünde yüzünde ki şok olmuş ifadeyle gülümsemesi o kadar tatlı gözüküyordu ki.

"Atlas sen Ankaralı değilsin benim Ankaralı olan."

Arkadan gelen gülüşmelere aldırmadan ciddi bir şekilde Atlasa baktığımda oda elimde ki rakıya uzanarak konuştu.

"Tek derdimiz şuan benim Ankaralı olmamam mı Ömürüm."

Arkamda ki dağ ayıları bir kez daha güldüklerinde sinirlerim iyiden iyiye bozulmuştu.

Atlas elinde ki bardan bir yudum daha aldığında eline vurarak elinde ki bardağı aldım. Bu kez durumdan hoşnut olmayan beyaz ata yaklaşarak parmağıyla beni gösterdi.

"Senin bu annen beni hiç sevmedi Akkız başaramadım sevdim sevilemedim. Ama annenin suçu değil ben olsam bende beni sevmem şu tipe baksana, bir Cabbar kadar olamadım be."

Sözleri içimde ki yaralara tuz serperken arkada ki gülüşmeler de kesilmişti.

"Atlas bunu sen ayıkken konuşalım gel çıkalım burdan."

Atlas çocuk gibi omuzlarını kaldırıp indirdiğinde sinirlerim tekrar nirvanaya çıkıyordu.
Ben daha ağzımı açmadan sol yanağımda hissettiğim sıcak nefes ve ıslaklıkla çığlık attığımda Atlas koşarak yanıma gelmiş ve kollarının arasına çekmişti.

"LAN YAVŞAK DAHA BEN ÖPMEDİM ONU."

Sinirli bir şekilde beni yalayan atla kavga eden Atlas'a şok olmuş bir şekilde bakarken kesinlikle delirmeme ramak kalmıştı.

Köşede ellerinde çekirdek eksik bir şekilde film izler gibi bizi izleyen ikiliye döndüğüm ikisi de bakışlarımdan kaçarak dışarıya çıkmışlardı.

"Atlas, Gök Gözlüm."

"Bak gördün mü bana Gök Gözlüm diyor demek ki hâlâ beni seviyor o yüzden bir daha onu öpmeye.... Bir dakika az önce sen bana Gök Gözlüm mü dedin?"

"Derin tabi Gök Gözlüm değil misin?"

"Affettin mi?"

"Affettim ama öncelikle sana bir Türk kahvesi yapayım olmaz mı? Bu konuları sen biraz ayılınca konuşuruz."

"Olur Ömür'üm içine tuzda koyacak mısın?"

Atlasın sorusuyla biraz eğlenmekten zarar gelmeyeceğini düşünerek gülümsedim.

"Atlas ben sana o tuzlu kahveyi yaptım ya aşkım. Biz evlendik hatta."

Atlas şok içinde kollarını benden ayırdığında kafasına bir kez vurduğunda yaptığım şakadan pişman olarak direkt ellerini tuttum.

"Ömür'üm bana bir kez daha yapar mısın demek istedim."

"Yaparım tabi ki hayatım. Yaparım."

"Hayatın kurban olsun sana."

Beni biraz daha kollarına sardığında bende sıkıca ona sarılarak okyanusu hissettiren o mistik kokusunu içime çektim.

"Ömür'üm?"

"Hm?"

"Biz şimdi evliyiz ya?"

"Hmm?"

"Küçük Ömür çalışması yapsak mı acaba?"

Atlas'ın sözleriyle kapattığım gözlerim iyice açıldı.

"NE!"

Beni duvarla arasına sıkıştıran Atlas ile şok üzerine şok yaşıyordum ve şokun etkisiyle de cümle kurma özelliğimi yitirmiştim. Kulağımla boynumun arasını öptüğünde tüm tüylerimin diken diken oluşunu hissetmiştim daha sonra yanağımı öptüğünde gözlerim yavaş yavaş kapanmaya başlamıştı dudakları yavaş yavaş dudaklarımın üzerinde nefesini bıraktığında kalbim durmak üzereydi ama şuan burda şimdi olmamalı bu öpücük yaaa.

Alnımda hissettiğim baskı ile dudaklarımda küçük bir tebessüm oluşmuştu.

"Sarhoş bir adama şaka yapılmaz küçük hanım. Ve şunu unutma seni bir gün gerçekten Mardinli bir gelin yapacağım."

Gözlerim hızla açılırken okyanus mavisi ve benimle eğlenen gözlerine baktım.

"Sen sarhoş değil misin?"

"Öylede olabilirim olmaya da bilirim ama seni ilk öptüğümde hayal olmadığını anladım demek ki sende hayal değilsin."

Bir insan sarhoş ama ayık olabilir miydi eğer öyle bir sey varsa Atlas bunun vücut bulmuş haliydi.

"Artık çıkalım atlarımızın psikolojisi daha fazla oynamayalım güzelim."

Bu adam kesinlikle normal değildi. Belimden tutarak beni dışarı yönlendirdiğinde fark ettiğim iki şey var vardı birincisi ben bu adamı gerçekten seviyordum ve affetmiştim bile ikinci ne demek atlarımız.

"Atlarımız derken?"

"Bu çiftliği senin adına yaptırdım girişte ki tabelayı görmedin mi?"

Arkama dönüp baktığımda gördüğüm tabela ile gözlerim sonuna kadar açılmıştı.

ÖMÜR HAN AT ÇİFTLİĞİ

"Neden böyle bir şey yaptın ki?"

"Çünkü sana olan hislerimi ilk kez at üstünde kabullenmiştim."

"Yaaaaağğğ."

İstemsizce boynuna sarılıp yanağını ısırdığımda atlasın inilemesi geri çekildim.

Demir ve Yiğit koşarak yanımıza geldiğinde Demir olayı anlamış bir şekilde bana bakarken Yiğit şok içinde Atlas'a bakıyordu.

"Hangi at ısırdı oğlum seni ne oldu lan yanağına?"

Yiğit'in sorusuyla Demir beni kendine doğru çekerken Atlas sinirle soludu.

"Sensin at."

"Yaaağ ama bu çok tatlı." Diyerek Demir'e döndüğümde Demir sinirle beni kollarının arasına alarak soludu.

"Sende mi içeri de içip çıktın Ömür?"

"Yok valla içmedim."

Yiğit çocuk gibi ayaklarını yere vurduğunda hepimiz dikkatimizi ona verdik.

"Ya abi bu adamı bulmak için emniyeti ayağa kaldırdım üzerine bir de sevdiği kızla kavuşturdum herif bana at diyor sevgilisi herife tatlı diyor bu mu benim hakkım."

"Ömür'ün sevgi gösterisidir ısırmak. Mutlu olduğunda veya birine kanı kaynadığında onu ısırır bu yüzden Atlas sana kızdı sanırım ama haklısın abicim. Atlas geç Yiğit seni eve bıraksın Ömür sende arabaya bin sabah yola çıkacaksın."

Atlasa Demir'in kanatları altından el salladığımda bana bahşettiği gülümsemesiyle arabaya geçtim. Sabah ola hayır ola artık.

Bundan sonrası gerçekten Allahuteala emanet.

.......

Bu arada Atlas'ın söylediği oyun havası merak edenler olursa sjdjdjdjjdxj

İnstagram: feyzacim.sakin

Tiktok: sakinolfeyza

Alıntılar için beni tiktok ve instagramdan takip edebilirsiniz yorumlarda buluşmak dileğiyle...

Continue Reading

You'll Also Like

1.6M 85.2K 47
En yakın arkadaşının hattını değiştirmesi sonucu, ona yeni numarasından mesaj atmaya çalışan Ada, aslında mesajı attığı kişinin bir yıldır hoşlandığı...
518K 17.1K 11
Doğum gününde ailesini kaybeden Almira Dolunay Soylu aylar sonra abisine gelen bir telefon çağrısıyla hastanede bebeklerin, nedeni belli olmayan bir...
686K 45.6K 31
Peyda, bir Gerçek Aile/Kaçırılmış Çocuk klasiğidir. "Şimdi, on yedi yıl sonra annem ve babam karşımda dikiliyorlardı. Onları görüyor, onlarla aynı m...
334K 27K 43
"Uyan, kavga et, sigara iç, dolandır, uyu. Hayır, ben bundan ibaret değilmişim.." K.T. Bir dolandırıcı çetesinin üyesi olan Karmen, çeteyle birlikte...