DUYGUNUN ÖTESİNDE +18

By rekolya

782K 26K 6.7K

♣️+18 sahneler vardır! Rahatsız olacaklar okumasın!♣️ Dudakları dudaklarıma imzasını bırakırken elim arsızca... More

1
2
3
4
5
6
7
8
9
10
11
12
13
14
15
16
17
18
19
20
21
22
23
24
25
26
Duyuru
27
28
29
30
31
32
33
34
35
36
37
38
39
40
41
42
43
44
45
46
47
48
49
50
51

52

5.4K 221 50
By rekolya

Az önce hayal ettiğim arsız düşüncelere küfrederken Nazife'nin buruşmuş yüzüne bakıyordum.
Alpay, Nazife'nin evine doğru ilerlerken sessiz kalmakla yetiniyordum.

"Tutku sende gel. Yardımına ihtiyacım olabilir." Alpay'ın dediğiyle güldüm. O da Nazife'den korkuyordu. Ne bilim musluk borusunu çıkarayım derken başka bir şeye denk gelir falan.

"Ben böyle iyiydim aslında ama; sen çok ısrar ettiğin için geliyorum." tabiki de onları yalnız bırakmak istemiyordum. Alpay nasıl kaçacağını bilirdi de Nazife'nin neler yapabileceğini bilmiyordum.

"Boru tıkanmış Nazife Hanım. İçine büyük bir cisim mi düşürdünüz?" dediğinde Nazife'yle bakıştım. Sanki ne düşürdüğünü biliyor ama söylemeye çekiniyor gibiydi. Alpay'ı bu iş için çağırdığına göre Alpay'dan değil benden çekiniyordu. Halbuki hemcinsi olan bendim.

"Bilmem ki. Bende sonradan fark ettim bozulduğunu." kısa bakışlarıyla beni keserken keyifle sandalyelerinden birine oturup borudan ne çıkacağını beklemeye başladım.

"Ne yapacaksın Alpay?" dediğimde yarı çıplak haliyle bana kısa bir bakış attı. Açmaya korkar bir hali vardı.

"Açmasaydım bu halde olmazdık. Biliyorsun değil mi?" dediğinde güldüm. Kapıyı açmamızdan bahsediyordu.

"Gülüşü güzel." dediğinde öylece kalırken Nazife'nin bakışları altında eziliyordum.

"Nazife Hanım ingiliz anahtarınız falan var mı?" Alpay'ın sorgulayıcı bakışları altında Nazife bir şey diyemezken masanın üzerindeki kumanda benzeri şeyi görünce üzerindeki herhangi bir düğmeye bastım.

"Bu ne Nazife Teyze?" kumandayı elimde sallarken Alpay'ın hızla elimden almasıyla ne olduğunu anlamadım. O sırada borunun içinden gelen titreşimli ses Alpay'ın utançtan kapanan gözleriyle daha da netleşti.

"Sakın ba-"

"Sus lütfen."
Kesin düşündüğümdü. Nazife'nin utanç dolu bakışları ikimizin üzerinde gezinirken ikimizde sessiz kalmaya yemin etmiş gibiydik.

"Nazife Hanım ben..." nasıl izah edeceğini bilemez bir şekilde yüzüne bakıyordu.

"Al- Sarp rica etsem bir dakika Nazife Teyze'yle beni yalnız bırakır mısın?" dediğimde emin olmamakla beraber onaylayıp odadan çıktı.

"Nazife Teyze bu gayet normal bir şey. Yani illa bazı duyguları biriyle yaşamak zorunda değilsin. Hissettiğini çok iyi anlıyorum. Bir başına kalmak ve bunun vermiş olduğu bir ihtiyaç. Bunda utanılacak bir şey yok tamam mı? O yüzden gönlünü rahat tut ve yanlış bir şey yapmadığını anla.
Ki bizi şaşırtan bu şeyi kullanmandan çok neden mutfak borusunda olduğu." dediğimde derin bir nefes verdi.

"Bizim iki üstümüzdeki komşu Kadriye almış gelmiş. Dene dedi. Bende kabın içinde diye temiz midir pis midir bilemedim bari yıkayayım dedim. Benim de musluğun ortasındaki süzme yeri kırık. Yıkarken elimden kaydı boruya kaçtı. Bende herhalde bir şey olmaz diye uğraşmadım. Birkaç gün sonra delik tıkandı ama aklıma bunun tıkayacağı gelmedi. Bende Sarp'ı çağırayım en azından neyi varsa düzeltiverir dedim. Sonra sen kumadaya dokununca onun tıkadığını anladım. Olay kısaca bundan ibaret." dediğinde öylece kaldım.

"Tamamdır. O zaman sen içeriye geç biraz uzan. Biz şimdi Sarp'la bunu halledip sana getiririz." dedim.

"Aman yok getirmeyin. Başıma milyon tane iş açtı. Çöpe atın gitsin."

"E sen o zaman nası-"

"Kadriye bana zaten milyon tane şey yaptırıyor. Bu eksik kalsın. Bir şey olmaz." dediğinde pes edercesine elimi kaldırdım. O odasına geçerken Alpay mutfağa girdi.

"Fantezik bir kadın olduğunu biliyordum fakat bu kadar olacağını bende fark etmedim." dediğimde sırıttı.

"Kumandanın son seviyesini açan sana sormalı asıl bunu. Bilerek yapmadın demi?" dediğinde kaşlarım çatıldı.

"İşim gücüm yok bir de Nazife'yi mi rezil edeyim Alpay? Şaka gibisin. Hem ne bilim ben onun o kumanda olduğunu ama maşallah baya hakimsin bu seslere. Kimde duydun?" dediğimde boruyu işaret etti.

"Tam olarak burada. Nazife'nin burada tıraş makinesi kullanacağını zannetmediğime göre başka böyle titreyen ne olabilir?"

"Şarjlı diş fırçası mesela."

"Mutfakta diş mi fırçalıyor?"

"Emin ol burada o şeyi yıkamasından daha mantıklı bir iş olduğuna yemin edebilirim." dediğimde pes edip boruyu çıkarmaya başladı. Borudaki pis suları kovaya akıtırken düşen küçük topları fark ettim.

"Bunlar mı?"

"Sanırım." dediğinde bir şey demedim. Boruyu geri taktıktan sonra suyun akışını ve borudan geçişini inceledi bir süre. Musluğu kapattıktan sonra elini yıkadı.

"Nazife nereye gitti?"

"Odasına gönderdim. Daha fazla kendini rezil hissetmesin diye. O yüzden bizde hızlıca çıkalım. Daha fazla bir şey yaşanmadan." dediğimde güldü.

"Kapıyı açmasan şimdiye başka şekilde beraberdik." dediğinde ters bir bakış attım.

"Sevap kazandığına şükret. O kadar günahtan sonra belki biraz arınırsın."

"Ne sevap ama."

"Nazife'ye hanım yerine teyze dersen bu dediğin şeyleri yapmak zorunda kalmazsın."

"Tek sorun hanım demem mi?"

"Ve yarı çıplak evine gitmen."

"Üstümü ıslatırım diye giymedim. Kadın musluğumda problemim var diyor, borusunda çıkıyor. Suç benim mi? Ki bence en büyük suç senin."

"Nerden bilebilirdim böyle bir şey kullandığını?"

"Nazife'nin evine gidiyoruz Tutku."

"Ah tamam." daha fazla tartışmak istemiyordum.
Eve geldiğimizde Alpay üzerine tişörtünü giyerken çalan telefonla bakışlarım masaya gitti.

"Açmayacak mısın?" meraklı bakışlarla ona bakarken önümde durdu.

"Açmamı ister misin?" birbirimize öylece bakarken bir şey demeden telefona uzandım. Ekranda yazan koca bir Kutay yazısı gözlerimi devirmeme neden olurken bir anda havalanmamla ne olduğunu anlamadım. Elimdeki telefona aldırış etmeden benimle beraber koltuğa oturdu ve sakince ne yapacağımı izliyordu.

Kucağında böyleyken ne yapmanı bekliyor olabilir?

"Açmayacak mısın?" bu sefer bunu bana sorduğunda içimde kıvılcımlanan isteği söndürmek istemezdim fakat önemli bir şey olduğunu düşünmekten kendimi alıkoyamıyordum.

Telefonu açıp kulağıma götürdüğümde bir şey demedim. Ne diyeceğini bekliyordum sadece.

"Saygıdeğer liderimiz Alpay Bey eve geri dönmeyi düşünüyor musunuz yoksa çocukları bize mi bırakıyorsunuz?" Çocukların yeni aklıma gelmiş olması ağzımın açık kalmasına neden olurken Alpay'ın boynuma bıraktığı öpücükle kafasına vurmamak için kendimi zor tuttum. Kutay'a duyurmak için yaptığına yemin edebilirdim.

"Yeterli açıklama oldu mu Kutay?" Alpay'ın dediğiyle telefon kapanırken Alpay boynumun açık bırakan yerlerini talan etmeyi başlamıştı bile.

Kafasını kaldırıp bana baktığında suratına bakakaldım.

"Çocu-" bir şey dememe izin vermeden dudağımı öptüğünde nefesim kesildi.

"Çocuklara bakarlar. Annen orada değil mi nasıl olsa?"

"Annem orada olsa da Kutay'ı az çok biliyorsun." dediğimde eliyle saçlarımı okşadı.

"İstiyorsan gidelim." dediğinde gülümsedim. Özlemimizi gidermeye vaktimiz yetmiyordu. Fakat bu gidermeyeceğimiz anlamına gelmiyordu.

"Çocukları uyuttuktan sonra yapmaya ne dersin?"

...

"Demek öyle ha?" Annemin sinirli yüzünün gevşemiş bir hal alması ortamı yumuşatmıştı. Alpay'a arada birkaç defa geçirmiş olsa da canının acımadığından emindim.

Yani umarım.

"O değil de sen bizi affettin mi ya? Valla hemoroid oldum bekleye bekleye. Yani şurada çocuklar olmasa açıp gös-" Kutay'ın dediğine annem bir tokatla cevap verirken herkesin bakışı üzerimde dolanıyordu. Yılanın başını affedip onları affetmemek olmazdı fakat cezasız da kalmalarını istemiyordum.

"Her şeyin bir bedeli var biliyorsunuz değil mi?" dediğimde endişeli bakışları üzerimde dolandı.

"Yaklaşık iki hafta çocuklara siz bakacaksınız. Herkesten çocuklar için iki tam altın istiyorum. Ayrıyeten düğün masrafları sizden." dediğimde herkesin suratı beş karış oldu.

"Bence sen bizi affetme. Hadi kalkın gide-"

"Kutay şey ettirme belanı. Sevda Teyze'nin yanında bir şey diyemiyorum." Görlem'in dediğine yarım yamalak gülerken annem ise isteklerimden zevk aldığını belli eder bakışlar atıyordu.

"Kabul mü değil mi? Karar sizin." dediğimde hepsi bir ağızdan kabul etmek zorunda kaldı.

"Bir dakika evlenecek misiniz?" Barış'ın ani tepkisiyle herkes şaşırırken anlamazca baktım.

"Teklif etti mi ki?" Nil merakla sormuştu.

"Bekarlığa veda partisi?"

"Çocuklar?"

"Gerdek!" Kutay'ın son söylediği şeyle Alpay tekmeyi geçirdi.

"Saçma sapan konuşmayın. Daha hiçbir şey olmadı." Alpay'ın öksürüp kızardığını görünce bir şey demedim.

"Bu da çocuk yapıyor. Gerdek diyince utanıyor." Kutay'ın dediğine herkes gülerken bende gülmeye başladım.

Özlemiştim.

...

Duygu'yu emzirip uyutmaya çalışırken Alpay omzuma bir buse kondurdu.

"Sonunda her şey huzura eriyor ha."

"Öyle olmasını umuyorum desek."

"O değil de evlilik konusunda emin misin?" dediğinde güldüm.

"Sence? İki çocuktan sonra bunu düşünmeme gerek var mı? Ha ama sen diyorsan ben iste-"

"İstiyorum. Bu şansı bir daha kaçıramam." dediğinde gülümsedim.

"Kutay iki saattir ağlıyordu. Emin misin?"

"Hiç sorma. Bu iş bittiğinde sözüm vardı gecelere akacağız diye. Şimdi evlenmeyi düşündüğümüzü öğrenince bu hale gelmesi normal."

"Ben ona arkadaş bulurum. Sen merak etme. Çok iyi anlaşacaklar."

Göğsümü rahat bırakan Duygu'yu beşiğine koyarken derin bir nefes verip yatağa oturdum. Üzerime tişörtü giyip uyumaya geçecekken Alpay'ın üzerime çıkmasıyla ne olduğunu anlamadım.

"Sözünü unutmadın demi?" dediğinde ağzım açık kaldı.

"Duygu ne olacak?" dediğimde kısa bir bakış atıp bana döndü. Dudağıma bir öpücük kondurup alnını alnıma dayadı.

"Sessiz olursan ses çıkmaz."

"Kaşınma istersen." dediğimde boynuma bir öpücük daha bıraktı.

"Kaşı o zaman." demesiyle üzerine çıktım. Üzerindeki tişörtünü çıkarıp ellerini yukarıda tuttum. Yandaki çekmeceden kelepçeleri çıkardığımı görünce öylece kaldı.

"Bunu yapmak konusunda emin miyiz?" dediğinde sırıttım. Bileklerini yatağın başlığına kelepçelerken üzerine geri çıktım.

"O kelepçelerle suçlu yakaladığımızı biliyorsun."

"Sen suçlu değil misin?" dudaklarımla dudaklarını birleştirdiğimde karnımda oluşan kasılmalar devreye girmişti bile. Dudaklarından boynuna inip sıcak nefesimi verirken vücunun kasıldığını hissetmiştim.

"Böyle gidersen sesten çok daha farklı şeyler olacak." yutkunarak söylediği söze kasıklarını öperek karşılık verdim.

"Siktir." nefes nefese kalmış bakışlarla gözlerime bakarken dilim arsızca vücudunda dolaşıyordu. İstediğini biliyordum. Kelepçeler onun tek engeliydi. Erkekliğinin üzerine baskı uyguladığımda boğuk bir ses çıkardı. Duygu'yu uyandırmak istemiyordu. Bu daha da eğlenceliydi. Az önce giydiğim tişörtü üzerindeyken yavaşça çıkarıp önünde biraz eğildim.

"Tutku." fısıldar gibi çıkan sesi altımdaki sızıyı arttırırken kendimi ona bastırdım.
Ağzımdan çıkan ufak inilti onun sırıtmasına neden olurken bu kadar büyümüş olması şaşırtmıştı.
Dudaklarında biraz daha kendimi buluyorken ayaklarıyla beni kendine bağladı.

"Eğer böyle devam edersen yatak başlığını kıracağım Tutku." dediğinde gülümsedim.

"Az önce kaşımamı isteyen sendin."

"Bu kadar etki bıraktığını unutmuşum." dediğiyle gülümsedim.

"Bu kelepçeleri çözdüğümde başıma bir şey gelmeyecek değil mi?" dediğimde gözlerini kapattı.

"Bu konuda söz veremem." kendimi ona sürttüğümde dudaklarını ısırdı. Hırıltılı çıkan sesi beni daha çok istekli hale getiriyordu.

"Duyamadım."

"Tutku." Altımdaki pantolonu çıkarıp kendimi ona sergilerken onun pantolonunu da yavaşça indirdim.

Siktir!

Çok büyüktü. Derin bir nefes alıp geri kucağına çıktım. Parmaklarımı yavaşça değirdiğimde derin bir nefes verdi.

"Bu kelepçeleri çözdüğünde..." dediği şeyle ellerimi bir süre orada gezdirdim.

"Evet?"

"Ah sikeyim."

Anahtarı alıp kelepçeleri açarken göğsüme nefesini veriyordu. Beni resmen kendine çekiyordu. Elleri serbest kaldığında bana kısa bir bakış attı. Bir anda elleriyle beni kendine bastırdığında ağzımdan büyük bir sesin çıkacağını fark edip eliyle kapattı. Beni hızla altına alıp göğsüme öpücükler kondururken belim yay gibi gerilmişti çoktan. Eli arsızca aşağı inerken diğer eli hala ağzımı kapatnış durumdaydı. Elleri iç çamaşırımdan içeriye girdiğinde gözlerine baktım.

"Şimdi kim kime muhtaç?" arsızca sırıttığında istekli bakışlarımı üzerinde gezdirdim.

"Bugünü sonlandırdığımızda sabah halini düşünemiyorum." dediğinde gözlerim yerinden çıkacakmış gibi oldu. Parmağı içime girdiğinde resmen inledim. Boğuk çıkan sesim şiddetlenirken resmen altında kıvranıyordum.

Geliyordum.

Belim iyice gerilirken bir anda ellerini çekmesiyle kalakaldım.

"Nasıl bir hismiş?" Zirveye yükselirken düşmek diye buna derdim. İki elini de üzerimden çekip yavaşça ayağa kalktı.

"Sakın gideceğini söyleme." dediğimde güldü.

"Daha yeni başladık." altındakini çıkarıp yanıma gelirken derince yutkundum. Bunu yapmak...

Sabah halini düşünemiyorum.

Üzerime çıkıp beni kucağına aldığında ellerimi boynuna doladım.

"Sakın ses çıkarma."

"Sen ne de-" içime girmesiyle nefesim kesilirken inlememi dudakları engelledi. Vücudumuz sanki ahenkle dans ediyor gibiydi. Resmen yanıyordum.

"Alpay."

"İsmimi söylemeni seviyorum." daha da hızlanmıştı. Diğer eliyle vücudumu talan ederken alnını alnıma dayadı.

"Alpay."

"Efendim Tutku'm?"

"Geliyorum."

"Bende senin için."

_______________________________________

Continue Reading

You'll Also Like

157K 836 18
Hikayede sık sık +18 ve şiddete yer verilecektir! Yaş sınırını göz önünde bulunduralım.
10.5M 356K 28
BÖLÜMLER GERİ YÜKLENİYOR Şakadan zerre anlamayan birine okkalı bir şaka yaparsanız elde edeceğiniz şey yüklü bir para ve birkaç bin fazla tıklanma o...
3.4M 125K 70
Berdel'e kurban gitmiştim. Hiç tanımadığım, bilmediğim bir adamla evlendiriliyordum... "1 yıl, sadece 1 yıl sonra burdan herkesin seni bir ölü olarak...
93K 730 42
gözyaşlarımı dinlemeden bir anda içime girdi dudağı dudağımda bir eli göğsümde diğer eli kadınlığımdaydı...