Lick Me | Taekook

By methesa

1.1M 88.8K 84.6K

Yetişkin içerik! Jeongguk, her kızgınlığa girdiğinde en yakın arkadaşının adını sayıklamaktan nefret ediyord... More

1.Bölüm
2.Bölüm
3.Bölüm
4.Bölüm
5.Bölüm
6.Bölüm
7.Bölüm
8.Bölüm
9.Bölüm
10.Bölüm
11.Bölüm
12.Bölüm
13.Bölüm
14.Bölüm
15.Bölüm
16.Bölüm
17.Bölüm
18.Bölüm
19.Bölüm
20.Bölüm
aciklama
21.Bölüm
22.Bölüm
23.Bölüm
24.Bölüm
25.Bölüm
26.Bölüm
27.Bölüm
29.Bölüm
30.Bölüm
31.bölüm
32.Bölüm
33.Bölüm
34.Bölüm

28.Bölüm

18.9K 1.8K 2K
By methesa

merhabalar! nasilsiniz?

siniri bir gunde gectiniz farkindayim fakat ben covide yakalandigim icin bolumu yazamadim. bugun bitti karantinam, anca yetistirebildim. umuyorum ki ayni performansi bu bolum icin de gosterirsiniz cunku siniri bir kucuk arttiracagimm.

son olarak sizce kitabin kapagini degismeli miyim?

sinir 1,5k yorum :)

iyi okumalar.

Uykusuzluktan kızaran gözlerimi elimle kaşıyıp esnediğimde, Taehyung belime yerleştirdiği eliyle birlikte ilerlememde yardımcı olmuştu. Gelene kadar uyumuş olmama rağmen, uykumu alamamış ve huysuz bir şekilde uyanmıştım. Belki de buraya dönmek istemememden dolayıydı, bilmiyordum.

Valizleri Taehyung taşıyordu ve ne kadar yardımcı olmak istesem de kabul etmeyeceği için uzatmadan yalnızca yürüyordum. Saat burada gecenin ikisiydi ve ben geri dönmek için her şeyi yapacak vaziyetteydim. Çünkü Taehyung'un babasıyla, benim babam dışarıda bizi bekliyordu.

Daha doğrusu birkaç gündür dönmemizi bekliyorlardı fakat Taehyung kızgınlıkta olduğumuzdan bahsedince pek üsteleyememiş ve beklemek zorunda kalmıştılar. Mutsuzdum, bunun en büyük nedenlerinden biri şüphesiz Taehyung babasına henüz dönmeyeceğimizi anlatırken, babasının Taehyung'a kızgınlık boyunca korunması gerektiğini sert bir dille anlatması ve bunu duymuş olmamdı.

Beni kabul etmeyeceklerini açık bir şekilde belli ediyorlar ve bundan çekinmiyorlardı. Anlamadığım nokta, benim hiçbir yanlış hareketim olmadığı halde bir anda bana cephe almalarıydı. Bu durum beni fazlasıyla üzüyordu ve düzeltemeyeceğimi bilmek ağlama hissi uyandırıyordu.

"Bebeğim, asma şu güzel suratını." Taehyung valizleri bırakıp önüme geçtiğinde büzdüğüm dudağımla birlikte kollarımı kaldırıp omuzlarına sarmış, sarılmasını istemiştim. Beni rahatlatan tek şey şüphesiz Taehyung'tu. Sıcacık kollarını belime dolayıp, vücudumu kendi vücuduna yapıştırdığında derin bir nefes alıp dudaklarımı boynuna bastırdım. Feromonlarını sakinleşmem için kullanıyordu.

Birkaç dakika boyunca orada sarıldık. Etrafımızdaki insanlar uzun bir aradan sonra görüştüğümüzü bile düşünebilirdi fakat bizim derdimiz başkaydı. Mecburen, belimden tutarak yavaşça beni kendinden uzaklaştırdıktan sonra valizleri tekrardan alıp elimi tuttu. Evet gitmek istemiyordum ama bunu ne kadar ertelersek, o kadar stres olacağımı biliyordum.

Stresten titreyen ve terleyen elimi eşofmanıma sürtüp adımlarımı biraz olsun hızlandırdım. "Çok mu kızarlar?" diye mırıldandım yutkunmadan hemen önce. Sanki boğazımda kesici bir alet varmış gibi hissediyordum, her yutkunuşumda acıyordu.

Sıkıca tuttuğu elimin üzerini baş parmağıyla okşayıp derin bir nefes aldı. Benden daha sıkıntılı olduğunu biliyordum çünkü benimle ailesi arasında kalıyordu. Benim ailem, onun ailesine göre daha anlayışlıydı bu konuda. Üstelik annem aramızdaki ilişkiyi az buçuk biliyordu.

Otomatik kapıdan çıkıp, soğuk havanın yüzümüze vurmasına neden olduktan sonra çok aramamıza gerek kalmadan biraz ileride bizi bekleyen arabayı görünce nefesimi tuttum. Ayaklarım geri geri gitmek istese de maalesef öyle bir şansımız yoktu. Taehyung'un elini daha sıkı sarıp, hızlandırdığı adımlarına uydum. Dışarısı fazlasıyla soğuk olduğundan, içeride bekliyor olmalıydılar.

Arabanın hemen arkasında durduğumuzda Taehyung'un babası arabadan inme zahmetinde bulunmadan bagajı açmış, Taehyung'un o sırada titrek bir nefes aldığını işitmiştim. Valizleri arabaya bıraktıktan sonra bana dönmüş, montumun fermuarını çekmiş ve sweatimin şapkası başıma geçirmişti. "Söz var bana" dedi hemen sonra. Bagajı kapatıp tekrardan bana döndü. "Onların karşısında ağlamayacaksın tamam mı? Benim tek zayıf noktam sensin Jeongguk, beni güçsüz düşürmelerine izin vermeyeceksin, söz mü?" başımı hızlı hızlı sallarken şu anda gözlerimin dolu dolu olması bile sözümde duramayacağımın kanıtıydı. Taehyung eğildi, alnıma, saçlarımın üzerine küçük bir öpücük bırakıp elimi tutarak tekrardan arabaya doğru ilerletti bizi.

Arka kapıyı açtı, ilk benim geçmem için müsaade etti. Derin bir nefes alarak, eğdiğim başımla birlikte arabaya bindim. Ardımdan Taehyung da binip kapıyı sertçe kapattı. Yüzlerine bakmıyordum fakat bunun sebebi asla bizi hatalı bulmam değildi. Onların katı yüzlerine bakıp kendimi üzmek, dolaylı yoldan Taehyung'u üzmek istemiyordum.

Hiçbir şey söylemediler. Taehyung'un babasının derin bir nefes verip arabayı çalıştırışını ve hızla evine doğru sürüşünü dinledim sadece. Bir süredir dizlerimden çekmediğim gözlerimi Taehyung'a çıkardım sonra. Çenesini öyle sıkıyordu ki, bir an benim canım acımış ve "Taehyung" diye mırıldanmıştım. Sesim öylesine kısık çıkmıştı ki, yalnızca onun duyduğuna emindim. Gözlerini bana çevirip sanki ne istediğimi anlamış gibi, çenesini gevşetmişti. Daha konuşmadık, yol öylesine hızlı geçmişti ki bir an eve geldiğimizde şaşırıp kalmıştım.

Ağlamak istiyordum. Gelecek olan her karşıt söz şimdiden canımı sıkmaya başlamıştı.

Hızlıca arabadan indiklerinde, Taehyung'un uzattığı eline tutup ben de indim arabadan. Valizleri almayız diye düşünmüştüm fakat babam bagajdan valizleri alıp önden ilerlemişti eve. Saat gece yarısına gelmişti çoktan fakat onlar için önemli değil gibiydi.

Dışarısı soğuk olduğundan dolayı Taehyung çekiştirerek eve soktu beni. Kendi halime bıraksaydı oyalanırdım fazlasıyla.

Evin içerisine girdiğimizde sıcaklıktan dolayı şimdiden bunalmış olsam bile bir şey demeyip salona kadar ilerledim Taehyung'un peşinden. Hepsi koltuklara oturmuş bizi bekliyordu. Gerici bir ortamdı ve şu an ben gerilmeye çok müsaittim.

"Teşrif edebildiniz demek." tanımadığım bir kadının sesini işitince kaşlarımı çatıp sesin geldiği yöne çevirdim başımı. Tahminimce kırklı yaşlarında bir kadındı. Alfaydı. Daha önce görmemiştim.

Taehyung, ikimizi koltuğun boş kısmına çektiğinde ona biraz daha yaklaştım. Tanımadığım birkaç kişi daha vardı salonda ve burada ne işleri olduğunu hiç mi hiç bilmiyordum. "Terbiyesizlik yapma!" Taehyung'un babasının sert sesini işitince, halıda gezdirdiğim gözlerimi direkt ona çevirmiş ve zaten bana bakıyor olmasıyla duraksamıştım.

Ne yapmıştım ki saygısızlık olarak algılamıştı?

Dudaklarımı birbirine bastırıp gözlerimi kaçırdım. Çoraplarımı birbirine sürtüp yutkundum, biz neden böyle davranıyorlardı ki?

"Baba" dedi Taehyung dişlerini sıkarken. Kendini tuttuğunu anlamak çok zor değildi. "Abartmıyor musun?" dolu dolu olan gözlerimi hemen anneme çevirdim. Karşımdaki koltuğun en ucuna oturmuş bana bakıyordu. Buradakilerin aksine bakışlarında yadırgayıcı bir tavır yoktu, aksine şefkatle bakıyordu ve bu beni daha da güçsüz düşürüyordu şu an.

"Tam bir haftadır sizi bekliyoruz burada. Saygısızlıkta üstünüze yok, gelmiş yaptıklarınızı savunuyorsunuz bir de!" Taehyung'un babası acımasızdı. Bunu gözlerinden, sözlerinden ve hareketlerinden çok net anlayabiliyordunuz.

"Kızgınlıkta mı gelseydiler buraya? Bu konuda onları suçlamayın lütfen." Annem yükselttiği sesiyle bizi savunduğunda bir süre sessizlik oldu salonda. Her taraftan yargılanıyormuşum gibi hissediyordum ve asla Taehyung'a dönüp onun haline bakamıyordum.

"Anlat." dedi Taehyung'un annesi bir anda. "Her şeyi en başından anlat Jeongguk." dikkati direkt olarak benim üzerime yönelttiğinde gerilmiştim. Ne desem kabul etmeyeceklerine emindim.

"Anlatılacak hiçbir şey yok ortada." diye söze girdi bu sırada Taehyung. "İkimizde reşit birer bireyiz. Birbirimizi seviyoruz ve eşlenmek için uygun görmüşüz. Bizden başkasını ilgilendirmez bu durum." pekala doğru söylemişti. Aynı şeyleri ben de düşünüyor fakat asla dile getiremiyordum. Tek sorun Taehyung'un dedikleriyle zaten gergin olan ortamın biraz daha gerilmesiydi.

"Ne demek ilgilendirmez. Oğlum siz ne yaptığınızın farkında mısınız? Ya bunun ruh eşi gelirse, ne yapacaksınız o zaman? Eşlenmeyi, oynamakla karıştırmayın." Taehyung'un annesi çattığı kaşlarıyla birlikte sinirle soluduğunda bir an gerçekten yok olmak istedim. Ben böyle kötü hissediyorsam, Taehyung daha kötü hissediyordu.

"Bu değil anne" dedi sıktığı dişlerinin arasından. "Jeongguk, damadın." dedikten sonra güldü sinirle. "Gerçi ben kime neyi anlatıyorum ki? Siz daha bizim eşlendiğimizi, eş olduğumuzu kabul edememişsiniz."

"Mantıksız çünkü. Tek bir mantıklı yolu yok bu mühürün. Çocuk oyuncağı sanıyorsunuz heralde yuva kurmayı. Daha yaşınız kaç başınız kaç? Ne bu acele?" yine tanımadığım kadının sert sesini işitince titredim istemsizce. Feromonlarını kullanıyordu ve zaten güçsüz olan bünyem kaldıramıyordu.

"Mantıksız mı? Jeongguk'un beni ölmekten kurtardığını kabullenememişsiniz siz. Teşekkür etmeniz, minnet duymanız gereken yerde benim eşime yapmadık hakareti bırakmıyorsunuz. O kadar uzun boylu değil kusura bakmayın. Benim de saygım bir yere kadar." Taehyung artık bağırıyor gibiydi ve iyice sinirlendiğini hissedebiliyordum

"Bize bir şey anlattığınız yok. Arkadaşından mühürlendiğinizi öğreniyoruz, üstelik ölümden dönüyorsun haberimiz yok. Taehyung ciddi misin sen gerçekten? Bir defa olsun suçunuzu kabul edin." Taehyung'un annesi ortamın iyice gerildiğini anlayınca daha sakin bir ses tonuyla konuştuğunda o tanımadığım kadının alayla sırıtışına şahit olmuş ve öfkeyle dolmuştum.

"Anlamadığınız nokta ne biliyor musunuz?" diye sordu Taehyung. Gözleri kırmızının en koyu tonuna bürünmüştü ve korkutucu gözüküyordu. Elimi fark ettirmemeye çalışarak sırtına götürüp okşadım hafifçe. Sakinleşsin istiyordum ve burada elimde olmadan ona temas etmekten çekiniyordum.

Taehyung'a verdiğim sözü tutmak, ağlamamak, için fazla hatta hiç konuşmuyordum.

"Siz, size haber vermediğimiz için kızmıyorsunuz bize. Siz mühürlendiğimiz için kızıyorsunuz. Aklınızca fark etmeyeceğimi sanıyor, ben evde yokken eşimi arayıp hakaret ediyorsunuz. Haklı olduğunuz tek bir nokta bile yok burada. Saygısız diyorsunuz ama size olan saygımızdan buraya kadar gelip yine de açıklama yapıyoruz." başını hızla iki yana salladı. Gözleri dolmuştu ve bunun nedeninin ailesi üzerinden yaşadığı hayal kırıklığı olduğunu hissedebiliyordum.

"Bunun dönüşü yok. Ne kadar karşı çıkarsanız çıkın bizi ayırmanızın imkanı yok. Böyle devam ederseniz bizi kaybedeceksiniz sadece." burnumu çekip birkaç saniyeliğine bana dönmesine neden olduğumda sırtına koyduğum elimi tutmuş, herkesin gözü önünde kendi eliyle birleştirmişti.

"Ruh eşi bile değilsiniz. Ya jeongguk'un ruh eşi ortaya çıkarsa ne bok yiyeceksiniz? Anlatamadığımız nokta bu." Annesi tekrar söze girdiğinde başımı kaldırmış, ellerini başına yaslamış bir şekilde çatık kaşlarıyla Taehyung'u izleyen babasını görmüştüm.

"Düşünmedik mi sanıyorsunuz? Bizi aptal yerine koymaktan vazgeçin artık. Ruh eşi olaylarını bizden daha iyi bildiğinizi biliyorum. Şayet bundan sonra karşılaşsa bile hissetmeyeceğini biliyorsunuz." söylediğiyle derin bir nefes verip yutkundum. Çok sonradan aklımıza gelmişti ama doktora bu durumu sorduğumuzda, ruh eşimle karşılaşmadan kurdumun bağlı olduğu başka bir kurtla mühürlendiği için ileride ruh eşimle karşılaşsam bile iki taraf için de acı çekme gibi durumların olmayacağını söylemişti. İçimi rahatlatan tek nokta buydu belki de.

"Yine de-" tanımadığım kadın söze gireceği sırada derin bir nefes alıp dudaklarımı araladım. Bu kadından hiç hoşlanmamıştım ve burada neden olduğuyla ilgili hiçbir fikrim yoktu. "Taehyung'a baş sağlığı dilemek harici her şeyi yaptınız. Görmüyor musunuz ne kadar yorgun olduğunu?" dediğimde tüm gözler üzerime dönmüştü, ben ise yalnızca Taehyung'a dönebilmiştim.

"Kabul etmiyorum!" dedi Taehyung'un babası sert sesiyle. "Bu durumu kesinlikle kabul etmiyorum." göğsümde tonlarca yük varmış gibi nefes almak bile zor gelirken, aslında bu hislerin Taehyung'a ait olduğunu bilmek daha da yakıyordu canımı.

Ben şimdi kırılır fakat buradan çıkıp gittiğimizde eşime sarılır unuturdum. Taehyung ise hayal kırıklığını hat safhada yaşıyordu. Ailesiyle yaptığı bu tartışmayı nasıl unutacaktı?

Burnumu çektiğim sırada Taehyung fazlasıyla kırık sesini işitmiş ve verdiğim sözü bozarak bir damla yaşın gözümden usulca süzülmesine neden olmuştum.

"Doğru." dedi gülerken. Fakat bu gülümseme çok acıydı. "Eşlendiğimi duymaktansa, ölüm haberimi duymak senin için daha iyi olurdu. İzninizle." elimden tutarak ikimizi de kaldırdığında henüz yarım saat gibi kısa süre önce babamın kapıya bıraktığı valizleri almış, evden çıkmamızı sağlamıştı.

Kaldırımdan hızlı hızlı yürürken eline tutup adımlarının durmasını sağlamış ve kocaman sarılmıştım ona. Çünkü Taehyung ilk defa karşımda, tüm kırıklarını göstererek bir çocuk gibi ağlıyordu.

...
Bölüm sonu.

30.bölümde bitirmeyi planlıyordum fakat biraz uzayacak gibi.. Taslakta yayımlamak istediğim 3 tane daha omegaverse var ve ben yayımlamamak için kendimi zor tutuyorum...

neyse umarım beğenmişsinizdir, bol bol yorum yapmışsınızdır.

sizi seviyorum, sağlıcakla kalın.

-kumsal

Continue Reading

You'll Also Like

25.7K 3K 18
"MİNHO EZ BENİ"
244K 9.3K 76
Ailesinden kalma küçük ve güzel pastanesiyle ilgilendiği sırada rastgele bir mafyadan gelen mesaj ile dalga geçip uğraşan bir kızın hikayesi
296K 27.7K 32
Kore'nin nesillerdir düşman olan iki sürüsü; Kim'ler ve Jeon'lar aynı davete katılır. Beklemedikleri şey ise attığı yumruk ile ruh eşi oldukları orta...
27.6K 1.6K 38
Komşunuz Barış Alper Yılmaz olursa ne mi olur?