KARAYEL +18 (KBM)

By blackkgillerr

857K 17.9K 3K

Eski adı: KORUMAM BİR METEOR ☄️ Ben nerden bilebilirdim ki babam bana koruma atayacak? ☄️ "İçi... More

Tanıtım
1
2
3
4
5
6
7
8
9
10
12
13
14
15
16
17
18
19
20
21
22
23
24
25
26
27
28
29
30
ÇOK ÖNEMLİ
31
32
33
34
35

11

27.1K 632 82
By blackkgillerr


BUGÜN BÖLÜM ATAMADIM AMA GÜNÜN BİTİMİNDEN BİR SAAT SONRAYA YETİŞTİRDİM FKFKKDKD

Suskun bebeğimle Kumru balım biraz iki lafın belini kırsınlar dedik sonra kıracak şeyler de bulurlar elbet kfjfkdkd

☄️

Düşünmemiştim.

Nasıl düşünebilirdim ki? Benim için bir yabancının susması nasıl mümkün olabilirdi?

Aptal hala benimle oyun oynuyordu!

Kalbim, onun sesini duyduğumda gümbürdüyor olsa bile, ben ona inanmayı reddedecektim.

Söyledikleri zihnimde döndü durdu.

Hırsla dizimi göğüsüme çekip kafamı bacaklarıma gömdüm.

"Lanet olsun sana!" Diye kaç defa sayıkladım bilmiyorum ama ne düşüneceğimi bilmez hale gelmiştim.

Sürekli bir umuta sığınmak isteyen düşüncelerim derinlerden beni kapana kıstırmak istiyordu.

Beni onun tarafından o gece kapana kıstırılmamış mıydım?

Çocuk değildim. Evet, güzel bir çocukluk yaşamış olabilirdim ancak o güzellik üzerinden yıllar geçtiğinden dolayı mazide kalmıştı. Onu düşünmek istemiyor olsam da elimde değildi!

"Bin defa lanet olsun sana!" Saçlarıma hırsla asılmış kendi kendime sayıklamaya devam ederken ona olan hıncımın böyle geçmeyeceğine emin olmuştum.

Adam akıllı bir açıklamayı hak etmiyor muydum?

Buna hakkım vardı.

Ani gelen kararla ayağa kalkmıştım. Bu kalkışla birlikte gözüm kararırken başımı tutup birkaç saniye öylece bekledim. Çok geçmeden hızlı adımlarla önce oymalı ahşap kapımı sertçe açıp ardına kadar açtığımda duvara çarpma sesi geniş koridorda dalga dalga yayılmış olmalıydı.

Her adımımda aldığım karardan daha fazla emin oluyordum. Uzun koridoru geçerken gözüme çarpan aynada yansımamı gördüm. Öfkeden yanaklarım alev alev yanıyordu ve bu da ortaya saçılmıstı.

Merdivenleri hızla indiğim vakit evin sessizliği kulağımı tırmalamaya başlamıştı. Son adımdan sonra hole geçip etrafı taramaya başladım.

"Bir şey mi istemiştiniz Kumru Hanım?" Duyduğum ses ile evdeki mutfak görevlisine boş boş baktım ve başımı iki yana salladım.

"Sidar'ı gördünüz mü?" Olumsuz cevap aldığımda hiçbir şey demeden kapıya yöneldim ve bahçeye çıktım. Yüzüme çarpan ılık hava hoşuma gitmiş olsa da o aptala olan öfkemin yoğunluğu daha fazla olduğu için havanın güzelliğine kapılamadım.

Kapıda bekleyen sıralı halde karşılıklı duran altı kişiye baktım. İçlerinde o yoktu ve onu bulamadığım her dakika sinirim daha da tepeme çıkıyordu.

"Sidar nerede?" Sakin olmadığım zaten yüz ifademden belliyken sesim de pek sakin çıkmamıştı. "Duymadınız mı beni?" Sesim yükseldiği vakit birinden boğazını temizleme sesi gelmişti. Hemen bakışlarım, kumral siyah takım elbisenin içindeki adamı buldu.

"Garaja arabayı bırakıyordu en son Kumru Hanım." Sadece başımla onayladım. Hiçbir şey demeden sert adımlarla garaja doğru ilerlerken ılık olan havanın beni üşütmeye başladığını hissettim ancak bu umrumda değildi.

Her adımımda kalbim yerinde değil boğazımda atmaya başlıyordu. Boğazımdan kulaklarıma geçmesi de an meselesiydi. Bu yine de umrumda olmadı.

"Sidar!" Daha fazla sabrım kalmadığından garaja bir iki adım kala bağırdım. Işığı yanıyordu ve muhtemelen de oradaydı. "Sidar!" Hışımla girdiğim garajın kapısındayken biri tarafından tutulup duvara çarpılmamla inledim ve kim olduğuna bakmaya başladım.

Gerizekalı!

"Bırak beni!" Alayla güldü ve kaşları havalanmış bir şekilde yüzüme baktı.

"Bana gelen sensin?" Sesinden akan soru işareti aramıza aktı. Gözlerinde buraya neden geldiğimi sorgulayan tarafı durup beni izledi. Yosun yeşili gözleri bir kez daha canımı sıktı.

"Uzaklaş benden." Gülümsemesi genişlediği an kalbim göğüs kafesimi daha sert vurdu.

"Üşümüşsün küçük, ısıtmayayım mı?" Kaşlarım öyle bir çatıldı ki uzun bir süre izleri alnımdan gitmeyecekti. "Küçük." Yüzünü bana yaklaştırırken derin bir iç çekti. Sıcak nefesi yüzüme akıyordu ve lanet olsun ki beni farklı etkiliyordu.

Muhtemel saçma hormonlarım ile başa çıkacak dirayetim tam oluşmamıştı.

Boynumda hissettiğim burnu ile kalbim daha şiddetli çarpmaya başladı. Nefesimi tutup benden uzaklaşmasını beklerken minik teması bile karnıma da yapmış olduğu vurgun ile kaskatı kesilmiştim.

"Bebeksi kokun." Fısıldıyor ve nefesiyle boynumu yakıyordu. "Büyüleyici." Burnu yerini dudaklarına bıraktığında bacaklarımın titrediğini hissettim.

Milyon kez lanet olsun!

Elimi göğüsüne attığımda boynumdaki dudağın seğirip ince uzun halini aldığında bu temasıma gülümsediğini fark ettim. Ancak niyetim ona tatlı dokunuşlar sunmak değildi. Hırsla ittirdim. Bunu beklemiyor olduğundan bir iki adım geriledi.

"Küçük beni her geçen gün şaşırtıyorsun." Sinirliydim. Evet etkisi beni yatıştırmış olabilirdi ancak hala da sinirliydim.

"Bana bir açıklama yapmak zorundasın." Elimi saçlarıma atıp geriye attım ve sıcaklamış olduğumdan kendime alan açtım. "Bunu neden yaptın?" Aptal saptal konuşuyor olmasıyla aklımı bulandırması canımı daha da sıkıyordu.

Ben sanki soru sormamışım gibi etrafına bakındı. Son model siyah cipin kapısına yaslanıp ellerini göğüsünde bağladı. Beni baştan aşağı adeta işkence eder gibi ağır ağır süzdü. Göz değil sanki baktığı her yere ok fırlatıyordu.

"Konuş, beni kandırmak bu kadar mı güzel?" Yutkunup ondan bakışlarımı çektim ve cipin kaba tekerleklerine bir süre baktım. Usulca ona baktım beni izliyordu.

"Sidar, niye yaptın bunu? Ben, benden daha kötü bir adamla burun buruna gelecek kadar nasıl bir suç işlemiş olabilirim ki?" Buğulu çıkan sesim boğazımı yakmıştı. Canım sıkıldı ve bakışlarım tamamen yere indi. Aynı yangı gözlerime ve hatta kirpik diplerime de vurunca iyice kötü hissetmeye başlamıştım.

"Bilmem gerekiyor. Ben soğukkanlı gaddar değilim." Sesimin titremesiyle derin bir iç çektim. "Sürekli bunu düşünüyorum. Neden yaptın?" Artık anlatmasam bile beni ne kadar üzdüğü bakınca anlaşılır bir hal almıştı. Gözümden akıp damlayan göz yaşımın yere çarpmasını izledim.

Küçüktüm ve onun kadar kötü değildim.

Bakışlarım onun kaliteli olduğu belli olan ayakkabısıyla buluştuğunda burnumu çektim. Çenemde hissettiğim soğuk parmaklar ile gözümü kapatıp dudağımı dişledim. Bir adım daha attığında görünen ayakkabısı değil artık güzel bacaklarını saran pantolonuydu.

"Ağlama." Titrek bir nefes aldım ve ses çıkartmadım. Bu süre zarfında bir damla daha süzüldü ruhumdan. "Ağlama Kumru." Dilinden dökülen adım kusursuz çıkıyordu. Ancak bu canımı da yakıyordu.

"Şş hala ağlıyorsun, ağlama dedim." Burnumu sertçe çektim. Başımı ona kaldırdım muhtemel bir ton daha kızarmış olan yüzümü fark edilir duruma gelmişti çünkü gereksiz fazla beyazdım.

"Ağlama deyince daha çok ağlamak istiyorum." Başımı tekrar eğdim ve onun da iç çektiğini duydum. "Ağlayacaksan kollarımda ağla." Başımla reddettim. "Hem bana açıklama yapmıyorsun hemde kollarına sığınmamı bekliyorsun." Boğuk çıkan sesim üzgün olduğumu bas bas bağırıyordu.

Herhangi bir hamle yapmadı bakışları üzerimde gezindi.

"Neden yaptın?" Ben ne kadar üzülüyorum aptal, hala nasıl sessiz kalabiliyorsun.

"Tamam ben önemsizim ve buna alışkınım ama bir nedeni olmalı." Omzum sarsıldığı vakit güçten düştüğümü hissettim.

Elleri omuzlarımı tutup beni sertçe kendine bastırdığında ağlamam daha da şiddetlendi ve ondan kurtulmaya çalıştım.

"Sarılma bana." Hıçkırdım. "Bu daha da üzüyor."

Başımı ensemden tutup beni sımsıkı kendine bastırdığında gömleğini gözyaşlarım ıslatmaya başlamış olmalıydı.

Bir eli bel kıvrımıma gitmişti. Öyle sıkı tuttu ki milim haraket etmeme izin vermedi.

"Ben senden daha kötü biriyim küçük." Bunu zaten söylemişti ve ben bu gerçeğin altında ezilmiştim. "Ama sana değil kötülük yapmak, yapanı görürsem onu sikerim." Anlayamayan ben bu dediğine diyecek bir şey bulamadım.

"Sana hiç kötülük yapmadım." Başımı iki yana salladım. "Susarak bana en büyük kötülüğü yaptın." Cevap olarak belimde olan eli iyice sıkılaşmıştı.

"Bilmediğin çok şey var küçük." Eli saçımda hareketlendi. "Ve bilmen gerekse bildirirdim." Bu beni tatmin etmemişti. Bunu anlamış olmalı ki devam etti. "Bilgiyi zamanından önce almak sadece hafızana değil ruhuna da yük olur." Alnımı sert göğüsüne sürttüm. Kolları arasında bedenim yok oluyor gibiydi.

"Fazla bilgi istemiyorum sadece neden?" Derin bir nefes aldı ve vermesi hemen olmadı. Aldığı nefesi bir süre içinde tuttu ardından saçlarımın arasından geçen sıcaklık tüylerimi ürpertti.

"Söylediğim gibi." Kısa bir es verdi. "Seni korumak için."

"Sen yalnızca koruma değilsin daha fazlasısın. Babamı bile kandırmayı başarabilmişsin." Yutkundum. "Dost musun yoksa düşman mı?" Benden de kötü olması onu karşı taraf yapmazdı.

"Benim tarafım yok küçük, taraflarım var." Hiçbir şey anlamıyordum.

"Beni önceden tanıyordun. Buraya bir amaç için geldin. Bunu bildiğim halde susuyor olmam babama ihanet." Ağzımdan çıkan gerçeklik ateş olup bedenimi yaktı.

"Babanın sana yaptığı annene ihanet değil mi?" Tekrar konuştu. "Bu yaptığı sana ihanet değil mi?" Durdu ve devam etti. "Onun babalığına ihanet değil mi?" Bir şey diyemedim.

"O kendine ihanet ediyor küçük."

Bir gerçeğin altında daha ezildiğimi hissettim.

"Yine de..." Sözümü tamamlamama engel olan oydu. "Yine de tatmin olmadın değil mi?" Başımı salladım.

"Şu ana kadar yalan söylemedim. Sadece sessiz kaldım." Bakışlarım yüzünü taradı bir süre. Gözleri ve konuşurken çıkıklaşan dudaklarına kaydı. Yine de en son gözlerine tutundu.

"Bana neden öyle bakıyorsun?" Sorusu ile merakla bakmaya başladım. Nasıl baktığımdan haberim yoktu.

"Nasıl bakıyorum?" Omuz silkti. Bir adım uzaklaştı.

"Beni öpmek istiyorsun. Yanılıyor muyum?" Yutkundum. Niyetim öpmek ister gibi bakmak değildi ama şimdi o öyle söyleyince bakışlarım o yönde olmaya başlamış olmalıydı ve hatta düşüncelerimde onu öptüğüm anlar cirit attı.

"Yanılıyordun ama şimdi öyle istememe neden oldun. Yine benimle oynuyorsun, mutlu musun?" Tavırlı çıkan sesime karşın bakışları yoğun bir hal aldığında öylece bakmaya devam ettim.

"Seninle oynasam oynasam yatağımda oynarım Kumru."

Kalbime inen yumruk göz bebeklerim dahil her hücremi titrettiğini hissettiğim an bunun sayamadığım kaçıncı vurgun olduğunu düşünmeye başlamıştım.

Eğildi ve sıcak nefesi kulağımı yakarken bedenimi de yakacak o sözleri ağzından akıtmaya başladı.

"Ve ben bu oyunu o kadar seveceğim ki, buradaki araçlar dahası duvarlar şahidim olsun seninle oynamalara doyamayacağım."

☄️

Sidar hoşt!


Continue Reading

You'll Also Like

1.6M 27K 33
Efsan zorla evlendirilmekten kurtulmak için Mardin'den İstanbul'a kaçar. Ama yağmurdan kaçarken doluya yakalanacağını nerden bilebilirdi. İstanbul'u...
516K 17K 11
Doğum gününde ailesini kaybeden Almira Dolunay Soylu aylar sonra abisine gelen bir telefon çağrısıyla hastanede bebeklerin, nedeni belli olmayan bir...
491K 14.2K 52
alev:OĞUZ BEN ASIK OLDUM!!! oğuz:YİNE KİME AMK????!! alev:acar'a oğuz: siktir!
Eftalya By esmaa

Teen Fiction

408K 20.1K 23
Eftal: Hamileyim Dora. Eftal: Cidden hamileyim.