KARAYEL +18 (KBM)

By blackkgillerr

857K 17.9K 3K

Eski adı: KORUMAM BİR METEOR ☄️ Ben nerden bilebilirdim ki babam bana koruma atayacak? ☄️ "İçi... More

Tanıtım
1
2
4
5
6
7
8
9
10
11
12
13
14
15
16
17
18
19
20
21
22
23
24
25
26
27
28
29
30
ÇOK ÖNEMLİ
31
32
33
34
35

3

39K 667 66
By blackkgillerr


Yeni kurgu yeni heyecan derken her gün bölüm atmaya çalışacağım.

Aslında yazdıkça atacağım.

Sonra belirli periyotlarda bölüm gelmeye başlar.

☄️

Gözlerimi açmaya dermanım yoktu. Beyin fonksiyonlarım kendine gelmiş miydi bilmiyorum? Uğuldayan kulaklarım zonklayan başım öldürücü darbeydi.

"Aç gözünü."

Yüzümü buruşturdum. Kırpıştırarak açtığım gözümü odaklamaya çalıştım. Babam başımda duvar gibi dikilmişti. Ellerini arkasında birleştirmiş o dik duruşu yok mu?

"Açtım?" Ne var? Dercesine yüzüne baktım.

Histerik bir nefes verdi. Başımı sağa yatırdım ve sessizce bir şeyler yapan adamı gördüm. Sırtı bana dönük olan adam ne yapıyordu bilmiyorum açıkçası merak da etmedim. Başını kaldırıp babama bakmıştı.

"Hazır mı?" Adam ne yapıyorsa artık babam onu soruyor olmalıydı. Bakışlarım onu bulduğunda sadece başıyla onaylamıştı. Dilsiz miydi bu?

"Evet güzel kızım." Ne zaman güzel kızım dese bir bir bıçak darbesi alıyordum ondan. Boş boş yüzüne baktım. Daha ne kadar canımı yakacaktı bilmiyordum.

Yanıma yaklaştı ve sargıda olan kolumu tuttu. Yavaş dokunuşlarla seviyordu. Göz ucuyla eline bakıp yüzüne baktım. Soğuk bakışları üzerimdeydi. Bu dokunuşların sevgi dolu olmadığını bilecek kadar çok şey yaşatmıştı ve istemsizce yutkundum.

"Sözümden çıktığın sürece güçsüz olacaksın." Dişlerimi sıktım ve yüzüne bakmaya devam ettim.

"Bana bunları yapan sensin." Sesim yorgun çıkıyordu.

"Cık sen uslu bir evlat olmayı beceremiyorsun." Dudağım yukarı kıvrıldı. Yanılıyordu.

"Asıl sen baba olmayı unuttun." Aniden hissettiğim acı bedenimi titretirken çığlık attım. Babam yaramı sıkıyordu.

"Bunu söylerken bile uslu değilsin güzel kızım." Anneme benzemiyor olsaydım eğer güzel falan da demezdi biliyordum.

Nasıl sevdin ki vefatıyla kafayı sıyırdın baba?

"Kızım deme bana!" Baskı uyguladığı sırada acıyla inledim.

"Sen misin baba? Sen misin?" Kolunu ateşe dokunmuş gibi çekti. Bana yine transtan çıkmış gibi bakıyordu. Bu bakış yaptıklarından daha çok canımı yakıyordu.

"Uzak dur benden uzak!" Debelenmek istedim ancak o an fark ettim ki ayaklarım ve bileklerimi bağlamışlardı.

Babam arkasına dönmeden önce yanımda dikilen adama baktı. O an fark ettim ki iplerden kurtaran adam buydu. Bakışıyla ne anlattı bilmiyorum ancak adam bana döndü. Elinde gördüğüm şırıngayla debelenmeye başladım.

Babam odadan çıkmak için harekerlendiğinde bağırmaya başladım.

"Asıl sen baba değilsin!"

Bırak beni aptal adam!

"Sen babalıktan kaldın haberin yok!"

Güçlü elleri kolumu sabitledi.

"Annem bunları görüyorsa eğer bil ki yüzüne bakmayacak."

Hissettiğim sızıyla ona döndüm ve yüzüne baktım.

"Sen de iğrençsin."

Gözlerim karardı.

☄️

Islanmış gözlerimi aralamak istemiyordum. Rüyamda annemi görmüştüm ve saçlarımı okşarken bana zarif ses tonuyla o çok sevdiğim yabancı müziği söylüyordu. Dahası hala kulaklarımda olan sesi için için ağlamamı sağlarken zor bela araladığım gözlerim adına olduğum odayı taramaya başladı.

Hala bağlı olduğum yatakta acı dolu ve berbat bir halde olduğumu söylemeye gerek yoktu sanırım.

Gözlerimi sımsıkı kapatmış zihnimde dönen şarkıyı mırıldanmaya başlamıştım.

Kendi sesimi dahi duymazken açılan kapının oldukça gürültü oluşturan menteşeleri yüzümü buruşturmama neden olmuştu.

Gelene bakmadım.

Merak da etmedim.

Tepeme kadar gelip başımda dikilen adam görüş açıma girdiğinde beni uyutan adam olduğunu anladım.

Mimiksiz ve siyah gözlükleriyle soğuk duruyordu ve sadece sinirimi bozup nefretimi kazanıyordu.

Babamın sağ kolu falan mıydı? Sürekli onu görmektense şu odada tek başıma olmayı yeğlerdim.

"Daha ne kadar esir olacağım söyledi mi?" Ne ses çıkarttı ne de mimik oynattı.

"Mecbur muyum seni görmeye?" Hareketleri ne yaptığının bilince yüz hatları oldukça ciddi ve işine devam ederken beni hiçe saymaya devam etti.

"İşime yaramayacaksan neden buradasın!" Yükselen sesim kurumuş boğazımı zorlarken duvara konuştuğumu fark ettiğim vakit onu sessizce incelemeye başladım.

Uzundu. Gereksiz bir beyazlık vardı cildinde ve sağ ya da sol kol olmak için fazla yakışıklıydı.

Emir altına girmek için değil de emir veren olmak için yaratılmış gibiydi.

Gözlerini hala görmüş değildim. Ancak onun da keskin yüz hatları için kusursuz olduğunu şimdiden anlayabiliyordum.

"Eğer dilsizsen söyle işaret diliyle anlaşabiliriz." Babamın gözlerine ve özellikle dudaklarına bakıyordu. Yoksa duyu organları da mı çalışmıyordu. Lanet olsun! Benim için bu bile cezaydı. Kalabalıkken bile beni yalnız hissettirmek isteyen babam bunu bile kasıtlı yapmış olmalıydı.

"Gerizekalı. Duymuyor olabilirsin konuşamıyor da olabilirsin ama bu işleri yapmaya değer mi? Aptal!" Birilerine nefret kusmak istiyordum ve bu adam biçilmiş kaftandı.

İçimden bir ses duyuyor olabileceğini haykırdı.

"Biliyor musun, tüm bu söylediklerimi duyuyorsan ki duyuyorsun zerre umrumda değil." Evet, değildi.

"Koca bir aptalsın. Bir adamın emriyle bana ya da başka birine bunu yapacak kadar aptalsın!" Aklım almıyordu ne halt yiyordu orda bilmiyorum. Kısa süre sonra elinde demir tepsiyle bana döndü ve birkaç saniye beni inceledi. Gözlüğünden dolayı nereye baktığını kestiremiyor olmam benim suçum olamazdı.

Adımları tok ses çıkartarak ağır ağır yanıma yaklaştı ve başımda durdu. Çektiği plastik eskimiş tabureye kurulması uzun sürmemişti. Her hareketini izliyordum ve sessizlik aramızda isyan çığlıkları atmaya başlamıştı.

Tepsiye düşen bakışlarım pansuman yapacağını zihnime fısıldayınca yüzümü buruşturdum.

Kızını vurdurtan umursamaz bir babanın sessizlik yemini etmiş aptal bir adamı beni saracaktı ve tüm bunlar olurken her geçen gün ruhum elleri altında benden birer adım uzaklaşmasını izlemeye mahkum oluyordum.

Bu melankolik ve iğrenç hayatı ben istemedim.

"Sarınca geçiyor mu sanıyorsunuz? Bir avuç beyniniz var bana verdiğiniz zararın çeyreğinden haberiniz yok!" Nefretimi kazanmaya değmezdi bu adamda.

Tepki vermediği için dilimin kemiğini izne çıkartmış gelişine konuşmaya başlamıştım.

"Hepiniz nefretliksiniz. Umarım duyuyorsundur da ne kadar iğrenç bir yaratık olduğunu öğreniyorsundur." Gerizekalı, masal anlatıyorum sanki hiçbir şey söylemiyormuşum gibi itinayla işlemi gerçekleştiriyordu.

"Başıma gardiyan kesildi ruhsuz." Benimle kalmak için çırpınan ruhumu da bu adam emiyordu. Ne de olsa bana çok görüyorlardı her şeyi.

"Babam boğazına kızgın yağ mı döktü? Yapar. Ondan bekliyorum. Ben biraz daha böyle carcar konuşursam aynısını bana da yapar biliyorum. Umuyorum ki bana da yapar!" İşlemi bitirmiş öylesine soluklanmak için oturmuş da kendi dünyasına dönmek için harekete geçmişti.

Hareketi aniden kesildi! Ritmik bir ses kulaklarımı doldurduğunda tüm dikkatimi onda değilmiş gibi daha da verdim. Neler olduğu hakkında hiçbir fikrim yoktu. Oldukça yavaş bir şekilde saatine baktı ve belirli aralıklarla mavi ışık yanıp döndüğünü gördüm. Ardından cebine elini attı ve telefonunu çıkarttı. Yanıp sönen ışıklarından birinin aradığı belli oluyordu. Ruhsuz herifte tepki mepki yoktu!

O an anladım ki saati kolunda titreyip sinyal veriyordu. Ardından telefonuna bakması gerektiğini bir avuç beyniyle akıl ediyordu. Yani demek oluyordu ki ben gerçekten duvara konuşuyordum!

Histerik bir kahkaha attım. Sinirlerim bozulmuştu ve bu aptal yerden uzaklaşmak istiyordum.

Kolumda hissettiğim sızıyla gülmem daha da şiddetlendi çünkü bu şekilde bastırmak istedim acımı. Yalnızlığımı. Aldığım cezamı!

Gözümden akan yaşı başıma gelip öylece durduğunda onu izlemek için sakince beklerken fark etmiştim.

Acımı görmüş gibi tepside ilaçla bekliyordu başımda. Bilmiyordu ki acım kolumda değil ruhumdaydı.

Kahkahalarımın ardından şiddetli yardım çığlıklarımı duymuş gibi bir süre bekledi. Ya da ben kendimi avutuyordum. Beni kimsenin duyduğu yoktu.

☄️

Başımda çalan melodi sesiyle gözlerim açılmamak için direniyor olsa da ben sakin bir şekilde doğruldum ve yatağımda oturmaya başladım.

Yatağımda?

Hızla etrafıma bakındım ve göz göze geldiğim halinden oldukça memnun olan babama ruhsuz bir bakış atıp elimde çalmaya devam eden telefonuma bakmaya başladım.

Derya arıyordu.

Cevaplamak istemedim. Hatta kapatmak üzereydim ki biri benin adıma karar vermeyi özlemiş olduğunu haykırdı yüzüme.

"Cevapla."

Yüzüne kısa bir bakış atıp cevapladım. Telefon henüz kulağıma gitmeden çıkan yüksek ses ile yerimden sıçramayı beklemiyordum.

"Kumru! Neler olmuş?"

Hiçbir fikrim yoktu. Biri bana bu soruyu soruyorsa gerçekten bir haltan haberim olmuyordu dahası en son ben duyuyordum. Bakışlarım babamı buldu. Ve biliyordum ki o benim aksime her haltı biliyordu.

"Durumun nasıl bebeğim?"

"Kızım kırk yılda bir çıktın dışarı başına gelene bak!"

"Günler sonra öğreniyoruz başına gelenleri."

Günler sonra?

Bakışlarım tekrar babamı bulduğunda televizyonda şehvetli bir ana denk gelmiş gibi soluksuz izliyordu mala dönen halimi.

"İyiyim." Çatallaşmış çıkan sesim kupkuruydu. Bir damla suya muhtaç boğazım yanıyordu.

"Şükür! Erhan amca olmasa bizi değerli götüne taktığın yok. İnanmıyorum sana."

Erhan amca olmasa...

Gözlerimi kapatıp bir süre bu durumu sindirmeye çalıştım ancak. Sindirim sistemim çökmüştü ve babamın bu yaptıkları ciğerimde biriken katrandı.

Bana katran karası bir hayatı reva görmüştü.

"Okula ne zaman geleceksin? Seni görmek istiyoruz."

Anında bakışlarım dikkatle beni izleyen adama kaydı. Elini salladı ve başıyla onayladı. Sanıyordu ki artık attığı yemi yutan kırmızı balıktım!

"Kimseyi görmek istemiyorum."

Gerçekten de istemiyordum. Özellikle de karşımda duran adamı.

"Pekala ısrar etmeyeceğim ama bizi merakta bırakma. Ezgi de yanımda selam söylüyor."

"Kumru aşkım geçmiş olsun, dikkat et kendine, biz ne zaman istersen buradayız!"

Arkadan bağıran Ezgi yüzümü belli belirsiz gülümsetirken telefonu kapatmıştım.

Çok sürmeyen sessizlik babamın sesiyle bıçak gibi kesilmişti.

"Güzel kızım nasılsın?"

Cevap vermedim. Tüm hayati bulgularımdan haberi olduğunu biliyordum.

"Neyse seni yormayacağım. Gelelim mi sıradaki cezana?"

Sıkıntıyla nefes bıraktım. Başımı eğdim ve koluma baktım. Üzerimin değiştirildiğini fark etmem uzun sürmedi. Üzerindeki pembe pijamalar katran karası hayatım için pek bir tezat duruyorlardı.

Bakışlarım hala kendi bedenim üzerindeyken aşina olduğum ritmik ses kulaklarıma çalındı. Önce kaşlarım çatıldı ve bakışlarım babamı buldu. O ise kapıya gülerek bakıyordu. Ben henüz kapıdan gelecek olanı görmesem de kimin geleceğini anlamıştım.

Ruhsuz gardiyan!

Ve sonra babamın dilinden dökülen her bir sözcük, yumruk olmuş kalbime inmişti.

"Bundan sonra bir adım gerinde duracak olan koruman."

☄️

Erhan Beyi esefle kınıyorum dkjfkdjdkd

Koruma atandığına göre başlayalım kıyamete dkfjkdjd

Continue Reading

You'll Also Like

5.8M 192K 98
Karan Haznedaroğlu. 27 yıldır her istediğini elde eden, sadece adıyla bile bütün kapıları açabilecek bir adam. Şimdi her şeyden çok istediği bir şey...
514K 16.9K 11
Doğum gününde ailesini kaybeden Almira Dolunay Soylu aylar sonra abisine gelen bir telefon çağrısıyla hastanede bebeklerin, nedeni belli olmayan bir...
1.6M 84.9K 47
En yakın arkadaşının hattını değiştirmesi sonucu, ona yeni numarasından mesaj atmaya çalışan Ada, aslında mesajı attığı kişinin bir yıldır hoşlandığı...
1M 13.7K 35
Aşık olduğu adamın evleneceğini öğrenen Mavi, çareyi en yakın kız arkadaşında bulur. Düğüne kısa bir süre kala acilen bir plan yapmaları gerekmektedi...