SAVCIM (TAMAMLANDI)

By Polivora_Kualin

1.8M 74.8K 11.6K

-WattpadRomanceTR "Romantizm ve Komedinin Ortak Durağı" adlı okuma listesinde!- *** Her şey bir ölümle başlam... More

SAVCIM (1.BÖLÜM)
SAVCIM (2.BÖLÜM)
SAVCIM (3.BÖLÜM)
SAVCIM (4.BÖLÜM)
SAVCIM (5.BÖLÜM)
SAVCIM (6.BÖLÜM)
SAVCIM (7.BÖLÜM)
SAVCIM (8.BÖLÜM)
SAVCIM (9.BÖLÜM)
SAVCIM (10.BÖLÜM)
SAVCIM (11.BÖLÜM)
SAVCIM (12.BÖLÜM)
SAVCIM (13.BÖLÜM)
SAVCIM (14.BÖLÜM)
SAVCIM (16.BÖLÜM)
SAVCIM (17.BÖLÜM)
SAVCIM (18.BÖLÜM)
SAVCIM (19.BÖLÜM)
KİTAP DUYURUSU!
SAVCIM -10 BİN ÖZEL- (20. VE 21.BÖLÜM)
SAVCIM (22.BÖLÜM)
SAVCIM (23.BÖLÜM)
SAVCIM (24.BÖLÜM)
SAVCIM (25.BÖLÜM)
SAVCIM (26.BÖLÜM)
SAVCIM (27.BÖLÜM)
SAVCIM (28.BÖLÜM)
SAVCIM (29.BÖLÜM)
SAVCIM (30.BÖLÜM)
SAVCIM (31.BÖLÜM)
SAVCIM (32.BÖLÜM)
SAVCIM (33.BÖLÜM)
SAVCIM (34.BÖLÜM)
SAVCIM (35.BÖLÜM)
SAVCIM (36.BÖLÜM)
SAVCIM (37.BÖLÜM)
SAVCIM (38.BÖLÜM)
SAVCIM (39.BÖLÜM)
SAVCIM (40.BÖLÜM)
SAVCIM (41.BÖLÜM)
SAVCIM (42.BÖLÜM)
SAVCIM (43.BÖLÜM)
SAVCIM (44.BÖLÜM)
SAVCIM (45.BÖLÜM)
SAVCIM (46.BÖLÜM)
SAVCIM (47.BÖLÜM)
SAVCIM (48.BÖLÜM)
SAVCIM (49.BÖLÜM)
SAVCIM (FİNAL)
SAVCIM (ÖZEL BÖLÜM¹)
SAVCIM (ÖZEL BÖLÜM²)
POLİS BEY

SAVCIM (15.BÖLÜM)

39.8K 1.7K 306
By Polivora_Kualin

Oy ve yorumları unutmayın :)

&&&

Keyifli okumalar..

&&&&

Yaklaşık 10 dakikadır hastanedeydik ve Acil kapısında doktorun çıkmasını beklemeye başlamıştık.

Pusat elini sinirle saçlarından geçirdi. "Böyle bir hatayı nasıl yaparsın?!"

Gözlerimi yerden kaldırmadan cevap verdim. "Bilerek mi yaptım sanıyorsun? Sadece biraz dinlensin istemiştim!"

Adımlarımı üstüme çevirip yüzünü yüzüme yaklaştırıp öfkeyle yüzüme baktı. "Sayende belki de sonsuza kadar dinlenecek!"

Gözlerim yavaş yavaş doldu. Gözlerimi etrafta çevirip ne kadar anlamasa da bir kez daha tekrarladım. "Onu öldürmeye çalışmışım gibi davranmayı bırak!"

O kadar sinirliydi ki mantıklı düşünemiyordu. Ona karşılık vermem onu daha çok sinirlendirmişti ve düşünmeden konuşmuştu. "Belki de isteyerek yaptın Afra!" Dedi, ben hâlâ şoktayken bir başka şok yaratarak.

Gece, ikimizin arasına girdi. Gözlerini Pusat'a çevirdi. "Pusat öfkelisin anlıyorum ama şu an saçma-"

Sözünü keserek araya girdim. "Boş ver Gece." Gözlerimi Pusat'a çevirdim. Kendi kendime başımı salladım. "Bana iyilik yapan bir adamı öldürmeye çalışacak kadar şerefsiz biriyim değil mi? İnanmak istediğin şey buysa seni durdurmam. Saçmalamaya devam et."

Onlardan uzaklaşıp acil kapısının önüne geçtim. Pusat pişman olmuştu ama herkesin bildiği bir şey varsa son pişmanlık pek bir işe yaramıyordu.

Bir süre sonra buraya doğru gelen adım seslerini duydum. Gelen Kamar'dı.

"Yağız nerede?!" Diyerek telaşla Pusat'ın yanına gitti.

"Hâlâ içeride." Diyerek ruhsuz bir sesle cevapladığında gözleri beni buldu.

"Senin hâlâ burada ne işin var?!" Diyerek kolumdan tutarak beni ayağa kaldırdığında kolumu kurtararak geri çekildim.

"Yaptıkları yetmemiş gibi bir de Yağız'ın çıkmasını bekliyor, ne o ölüp ölmediğinden emin olmak için mi geldin?!"

Göz devirdim. "Ben ona zarar vermek istemedim-"

Ben daha ne olduğunu kavrayamadan yüzüme tokat attı. Bunu beklemediğim için kalakaldım. Gece, Kamar'ın bu davranışıyla öne atılacakken kolunu tutarak engel oldum. Kamar nefes nefese acili işaret etti.
"Hadi ya.. Onun için mi Yağız orada can çekişiyor, utanman varsa burada bir dakika kalmazdın ama sende o da yok. Senin gibi kızlar-"

Gece öfkeyle sözünü kesti. "Devamını getirirsen senin için hiç iyi olmaz!"

Gece'nin kolunu bırakarak yere çöktüm. Kamar'ın veya Pusat'ın sözleri umrumda değildi. Şu an tek düşünmek istediğim kişi Yağız'dı.

"İkinizde-"

Pusat bu konuşmadan sıkılarak bağırarak çıkışı işaret etti. "Yeter, Buraya laf dalışına geldiysen kapı orada!"

Kamar ses etmeden hastane oturaklarından birine oturarak bizim gibi acilin kapısını gözetledi.

Bir süre sonra kapı açılma sesiyle yerinden kalkarak umutla doktora baktım.

"Yağız nasıl?!" Diyerek benden önce atılan Kamar'ı onayladığımda Doktor hafifçe gülümsedi.

"Endişelenicek bir şey yok. Hastanın midesini yıkadık. Şu an durumu iyi. Bu gece biraz dinlensin sonra görüşebilirsiniz geçmiş olsun."

Rahat bir nefes vererek kalbimi tuttum.

Arkadan bir erkek sesi duyuldu. Yavaşça arkamı döndüm.

"Affedersiniz?"

İki polis yanımıza yaklaştı. Gece "Buyurun?" Diyerek önüme geçti.

Polis bir bana bir de Gece'ye bakıp "Hastanın yakını siz misiniz?" Diye sordu.

Ben cevap vermek için ağzımı aralayamadan Kamar önüme geçti. "Benim." Diyerek atıldı.

"Olaya şahit oldunuz mu?"

"Şahit olmadım ama biliyorum."

Polis defterini çıkarıp ona döndü. "Peki, Yağız bey intihar girişiminde mi bulundu? Yoksa şahsına yapılan bir saldırı mı?"

İntihar? Saldırı?

"Saldırı." Diye cevaplamasıyla ben olduğum yerde kalakalmış onu izliyordum.

Gece, öfkeyle kahkaha attı. "Sen ne diyorsun? Benim ablam kimseyi öldürmeye çalışmadı!"

Kamar, gözlerini benden ayırmadan konuştu. "Onun için mi kahvesine ilaç attı?"

"Yağız abi dinlensin diye-"

Kamar konuşmasına fırsat tanımadan polislere döndü. "Hadi ama polis Bey, madem dinlensin istiyorsun, en ağır ilaçtan kahvesine atılır mı? Bu düpedüz cinayete teşebbüse girer."

"Abla bir şey desene!" Diyerek beni sarsan Gece'yi duymuyordum bile.

Konuşsun diye kendi kendime kavga yaratacak kadar değer verdiğim adamı susturacak kadar adi biriymişim gibi davranıyorlardı.

"Polis Bey durum bir yanlış anlaşılmadan ibaret! Sizlik bir şey yok." diyerek beni kurtarmaya çalışan Pusat'ın yüz ifadesini izlediğimde bana karşı olan pişmanlığı yüzünden okunuyordu.

"Hanımefendinin karakola kadar bizimle gelmesi gerekiyor."

Kamar istediğini almıştı. Rahat bir şekilde sandalyelerden birine oturup beni götürmelerini izledi. Polislerden birinin kelepçesini çıkarması bu olaya benim sebep olduğum gerçeğini daha çok yüzüme vuruyordu.

"Bu kadarı yeter!"

Pusat'ı duymamazlıktan gelip elimi uzattım.

İfadesiz bir tonda konuştum. "İsteyerek yaptığımı söyleyen sen değil miydin? Al istediğin oluyor işte. Bırak polisler görevini yapsın."

Pusat sessizce küfür ederek arkasını döndüğünde polislerden biri kelepçeyi elime takmaya çalıştı. Kelepçe bileğime büyük gelmişti. Elimi indirsem düşüncek gibiydi.

O bile bu haksızlığa karşıydı.

"Daha küçüğü yok mu?.."

"Var efendim." diyerek bileğimi sıksa da başka çarenin olmadığı küçük kelepçeyi elime taktı.

"Ben de geliyorum-"

"Gece, ben hallederim. Sen Yağız'ın yanında kal."

Onun cevap vermesine izin vermeden polisler kolumdan tutup götürmeye çoktan başlamıştı.

10-15 dakika civarında süren yolculuğumuz karakola gelmemizle sona ermişti. Beni sorgu odalarına alalı uzun zaman oluyordu. Benim tek yaptığım ise bileğimi sıkan kelepçeyle oynamaktı.

"Kızım konuşsana dilsiz misin?!"

Yaşlı amca sabır çekerek ayaklandı.

"Peki, madem cevap vermeyeceksin nezarethanede kal da aklın başına gelsin küçük hanım!"

'Nedir benim bunlardan çektiğim?, Emekli olup da kurtulsam' vs cümleler kurarak kapıyı sertçe çarpıp giderken unuttuğu bir şey vardı.

Evet o bendim.

"Akıl mı bıraktınız?!" Diyerek içeri girip beni kolumdan tutarak nezarethaneye ilerletti. Kolumdaki kelepçeyi çıkarmasıyla kızaran elim 'haftaya moraracağım' diyerek bana mesaj göndermeye başladı.

İçeri girmemle kapının kilitlenmesi bir oldu.

***
Yağızdan..

Gözlerimi aralamamla karşımda Kamar'ı görmem bir oldu.

"İyi misin Yağız?"

"Afra nerede?" Diyerek doğrulmamla kalkar kalkmaz onu soruşum Kamar'ın bozulmasına neden olmuştu. Yüz ifadesinden her şey anlaşılıyordu.

Bozulduğunu belli etmemeye çalışarak gülümsedi. "Sen onu boş ver. İyi misin?"

"İyiyim. Soruma cevap verecek misin artık?"

Rahat bir tavırla başını salladı. Sesini yükselterek "Tabii, ait olduğu yerde!" Dedi.

Ben onu anlamaya çalışırken Pusat'ın içeri girmesiyle cevabımı onda aradım. "Pusat Afra nerede? Neden buradayız anlatsana."

"Abi, Afra sen dinlen diye kahvene uyku ilacı atmış ama sayısını kaçırmış. Mideni yıkadılar, şu an iyisin."

İstemsizce güldüm. Maşallah aklı ders dışında her şeye çalışıyordu.

Kaşlarımı çattım. O halde neden buradaydı? "Eee utandı mı? Niye yanıma gelmiyor?!"

Pusat'ın gözlerini kaçırmasıyla bunun altında bir şeyin olduğunu anlamıştım.

Gece, gözlerini Kamar'dan ayırmadan konuştu. "İstersen ben cevaplayayım Yağız abi!"

Gözlerim Gece'yi bulunca başımı salladım.

"Ablam karakolda." Dedi, hiç uzatmadan. "Bu varlık ablamı cinayete teşebbüsle suçladı!"

Kendimi tutamayıp kahkaha attığımda herkes şaşkınca beni izliyordu. Gülmeyi kesip ciddiyete büründüm. "Güzel şaka, güldük eğlendik şimdi şaka bittiyse Afra'yı çağırın da iki yetişkin gibi konuşalım."

Hiçbirinde tık olmayınca öfkeyle Kamar'a döndüm. Bu saçmalık gerçek miydi?

"Afra, beni öldürmeye çalıştı öyle mi? Kamar senin kafan yerinde değil herhalde, Pusat hazır gelmişken Kamar'ı bir doktora göster."

"Yağız sen iyi değilsin bence! Kız bildiğin seni öldürmeye-"

Öfkeyle göz devirdim. "Yeter! Daha fazla bu saçmalığı dinlemek istemiyorum."

Yerimden kalkmamla Pusat ve Gece kollarımdan tutup bana engel oldular.

"Abi saçmalama!"

Gece Pusat'ı onaylayarak beni oturtmaya çalıştı. "Dinlenmen lazım yat uzan. Ben Pusat'la ablamı getiririm buraya!"

Kollarımı ellerinden kurtarıp eşyalarımın bulunduğu dolabı açarak banyoya ilerledim.

"Abi en azından yardım-"

Ona attığım bakışlarla yerine sindi. Üstümü değiştirmem biraz zaman alsa da içeri döndüğümde üçü de ayakta beni bekliyordu.

"Pusat, sen Gece ve Kamar'ı eve bırak ben Afra'yı alıp geliyorum."

"Olmaz Yağız abi, ben ablamın yanında olmak istiyorum."

"Olmaz dedim, siz eve dönüyorsunuz. Pusat bana karakolun konumunu atmayı unutma."

Pusat onaylarcasına başını sallayınca elimden geldiği kadar hızlı yürümeye çalıştım.

"Yağız Bey, çıkış yapmadınız!"

Danışmanın bana seslenişini umursamadan hastaneden çıktım. Pusat'tan gelen konumu açarak karakola sürdüm.

****
"Sen niye buraya düştün kızım?"

Yanımdaki teyzenin sesiyle irkilip ona döndüm. "Hı?"

"Neden buradasın güzel kız?.." diyerek tekrarladı.

"Cinayete teşebbüs." Dememle kadının benden iki kilometre uzaklaşması bir oldu.

Bahse varım o da büyü yapıp birini öldürmüştü ama masum teyze rollerini oynuyordu.

Oflayarak ellerimle oynadım. Kim bilir burada daha ne kadar kalacaktım. Acaba Savcım uyanmış mıdır? Uyanmıştır ya kaç saat oldu.

Beni burada bırakmaz herhalde.

"Afra Şaşmaz!"

Yerimden kalkarak demir parmaklıklara yaklaştım. "Nereye?"

"Savcıyla görüşüceksin."

"Hemen mi?" Kaşlarım çatıldı. Önce savcıyla görüşeceğimi bilmiyordum. "Ama benim avukatım yok?"

"Derdini Savcıya anlatırsın, hadi!" Diyerek kelepçeyi elime takarak Savcının odasına ilerletti. Bu kelepçe canımı yakmaya başladı. Koskoca karakoldan nasıl kaçmamı bekliyorlar ki?

Kapıyı tıklatıp içeri girdiğimizde Savcı dönen sandalyeyi arkaya çevirerek yüzü duvara dönük oturmuştu.

"Savcım şüpheliyi getirdim."

Sandalyenin bize doğru dönmesiyle Yağız'la göz göze geldim. Ben donakalmış onu izlerken onun gözleri bileğimi sıkan kelepçelerdeydi. Yerinden kalkıp yavaşça yanıma ilerledi. Elini polise doğru uzattığında kilidi avucuna bırakıp başıyla selam vererek odadan ayrıldı.

"Suçun neymiş Küçük Hanım?.."

Bileğimi eline alıp bir yandan da kelepçeyi çıkarmaya başladı.

"Cinayete teşebbüs."

"Kim söyledi?.."

Kaşlarım anında çatılırken sözlerini idrak etmeye çalışıyordum. "Kim söyleyecek polislerden biri işte."

Ciddileşti. Elini sertçe masaya vurup "Ben Nuri Alço'luğa teşebbüs diye biliyorum?" Dediğinde istemsizce güldüm.

Dolan gözlerimle yumruğumu göğsüne vurdum. Bileğimi eline alıp kızarmış yeri eliyle okşadı. Gözyaşlarımı tutmaya çalışarak anlatmaya çalıştım.

"Yağız, ekmek mushaf çarpsın. Gözlerim iki yana kaysın, yemin ederim ki de bilerek yapmadım. Ben bana yardım eden koca yürekli bir adama zarar vermeye çalışır mıyım hiç?"

Göz devirdi. "Böyle bir şey düşüneceğime cidden inandın mı Ufaklık?"

"Yemin et inanayım." dediğimde gülerek başını salladı.

"Yemin ederim aptal." Gülerek ekledi. "Gerçi ekmek mushaf çarpsın, gözlerim iki yana kaysın demezsem inanır mısın emin değilim ama sana inanıyorum merak etme."

Rahat bir nefes verdim. Yağız bir anda kaşlarını çatıp yanıma ilerledi ve sağ eliyle yanağıma dokundu. Elini kızarıklığın üzerinde gezdirmesiyle Kamar'ın çizdiği yanağıma dokunduğunu fark ettim.

"Kim yaptı bunu?"

Sessiz kalıp cevap vermedim. Kamar'ı sevdiğimden değil, tam tersi onunla daha fazla muhattap olmak istemiyordum ve Yağız, eve döndüğümüzde bu konuyu tartışmak için Kamar'la yüzleşmemi isterse kendimi tutabileceğimden emin olmadığım için sorusunu yanıtsız bırakmanın mantıklı olduğuna karar verdim.

Elini yanağımdan çekerken kaşları yavaş yavaş çatılmıştı. "Nezarethaneden yeni çıktın ama çok özledin herhalde."

Aceleyle reddettim. "Allah bir daha yaşatmasın, o ortam çok ürpertici. Bir daha deneyimlemek gibi bir amacım yok yani. Orayı hiç sevmedim."

"Cevap ver o halde."

O halde benden günah gitti.

"Kamar biraz sinirlendi-"

Devamını getirmeme bile izin vermedi. Bu ona yetmişti. "Eve gidiyoruz."

Kaşlarım çatıldı. "Anlamadım?.."

"Eve gidiyoruz. Bu konu en başından beri canımı sıkmaya başlamıştı zaten."

Bana konuşma fırsatı sunmadan kolumdan tutarak beni çekiştirdi. Birkaç işlem sonucunda çok şükür ki karakoldan çıkabildik.

Kapının önüne geldiğimizde Yağız kapıyı çalıcakken kolundan tuttum ve bana bakmasını sağladım.

"Kamar'a bir şey yapmayacaksın değil mi?"

Göz devirdi. "Dışarıdan cani birine mi benziyorum?"

"Ehh.. Biraz yani.."

Yağız göz devirerek kapıyı çaldı. Gece, sanki saatlerdir bu anı beklerlermiş gibi kapıyı açarak gözlerini bana dikti ve hiç düşünmeden sarıldı. "Ah, Çok korktum gelemeyeceksin diye!"

"Gece en fazla 2 saattir yokum biraz abartmadın mı?"

"Haklısın." Diyerek güldü ve benden ayrılıp "Hadi geçin içeriye!" Diyerek yol verdi. Yağız'ın yol değiştirip üst kata ilerlemesiyle peşinden gidecekken Gece'nin kolumu çekiştirmesi buna engel olmuştu. "Dur Gece. Çekiştirmesene, gelen giden kedi gibi çekiştiriyor mübarek. Sanki bir yere kaçıyorum."

O, beni dinlemeden mutfağa ilerletti. Daha mutfağa girmeden muhteşem kokular burnuma gelmişti ve leziz yemekler içeri girdiğim anda gözlerimi doyurmaya yetmişti.

"Gardaşım sen yemek yapmayı bilir miydin?! Ay, çok güzel görünüyor. Maphus damlarında saat dışında yemek vermiler biliyin mi?" Diyerek sanki yıllarca hapis yatmışım gibi konuştuğumda gür bir kahkaha attı ve "Ben yapmadım." Diye ekledi.

E o zaman kim yaptı?

Fırının açılma sesiyle arkama döndüğümde Pusat sıcak böreği yaptığı yemeklerin yanına bıraktı.

"Tadına baksana yenge, hepsi senin için."

Gurur mu? Yemek mi?..

Tabiki de yemek!

Böreklerden birini almamla Pusat'ın sözleri aklıma gelince iştahım kesildi. Kamar benim için hiçbir önem taşımıyordu ama Pusat...

O hayatta önemsediğim sayılı kişilerden biriydi.

"Yok, aç değilim."

"Ama az önce-"

"İştahım kesildi!" Diyerek Gece'nin konuşmasına izin vermeden bakışlarımı kaçırdım.

"Yenge bir anlık sinir-"

"Senden beklemezdim..." Gözlerimi onun dışında her yerde gezdirdim. Çünkü bikiyordum, eğer bakarsam dayanamaz affederdim. "Başka biri dese, Kamar mesela, umrumda bile olmazdı ama sen öyle konuşunca kendimi cinayet işlemişim gibi hissettim. Kusura bakma ama seni affetmem zor olacak Pusat."

İç çekerek başını salladı. Kaçan iştahımla beraber mutfaktan çıktığımda Yağız'ı elinde bavullar yanında Kamar aşağı inerken buldum.

"Yağız ne yaptığını söyleyecek misin? Valizlerimi neden götürüyorsun?"

Yağız valizleri sertçe yere bıraktığında ben bile korkarak onu izliyordum.

"Bence burada yeteri kadar kaldın gitme vakti geldi."

"Y-Yağız ama benim kalacak yerim-"

"Onu da hallettim." Diyerek Pusat'a döndü.

Pusat cebinden bir anahtar çıkararak Kamar'a uzattı. Kamar sessizce avucuna bırakılan anahtarı izlemeyi bırakıp merakla Yağız'a döndü.

"Ama neden? Sana karşı bir hatam mı oldu?"

"Hataların en büyüğünü yaptın. Sen benim-"

Sözünü yarıda keserek bakışlarını bana çevirdi.

"Sen benim emanetime zarar verdin. Sana yaptığım onca yardıma rağmen nasıl benim hayatımdaki bir insana zarar verebilirsin? Hangi hakla?.."

Kamar yumruklarını sıkıp "Seni öldürmeye çalıştı. Nasıl onu haklı bulursun?" Dediğinde Yağız yüzünü buruşturup sabır çekti.

"Üste çıkmana inanamıyorum Kamar. N'olur git artık."

Kamar, valizini sürükleyerek kapıya ilerledi. Kapının önünde durmasının ardından yavaşça Yağız'a döndü.

"Çok pişman olacaksın."

Yağız bu konuşmadan sıkılmışcasına Pusat'a göz ucuyla Kamar'ı işaret edince Pusat Kamar'ın kolundan tutup evden çıkararak gidişini nazikçe (!) hızlandırdı.

"Öldürseydin Yağız! Allah'tan cani bir adam değilsin."

"En fazla bu kadar oluyor. Ne yapayım?!"

Neyse buna da şükür. En azından hapse falan attırmadı.

"Afra, gel yanağına bir krem sürelim daha kötü olmasın."

"Yok hem senin dinlen-" Gece ölümcül bakışlarını üstüme dikip sözümü kesti.

"Başlatma dinlenmesine ha! Ben bir kez daha hastane köşelerine gitmek istemiyorum. Birbirinizi yiyin ama sakın ilaçlara dokunmayın... Yetti be!"

Arkasından korkuyla bakarken Yağız başını olumsuz anlamda salladı.

"Sonunda onu da kendine benzettin beyni error verdi kızın."

"Yok, bir şey olmaz ya. Aç kapa yaparız düzelir."

Yağız gülerek başını salladı.

"Belki pili bitmiştir. Sonuçta robot ya."

Göz devirdim. "Savcım sen benimle uğraşacağına dinlensen mi diyorum?"

"İyi ki hatırlattın az kalsın unutuyordum."

Hah şöyle yola gel aslan parçası.

"İlk yardım kutusu neredeydi?"

"Neden sordun?! Bir yerin falan mı ağrıyor?"

Kaşlarını çatıp başını olumsuz anlamda salladı. Ben ne olduğunu anlamadan beni koltuğa oturtup ilk yardım kutusunu alarak yanıma oturdu.

"Ben de beni dinleyeceksin sandım!"

"Anca rüyanda görürsün Ufaklık! Kıpırdama da şu kremi süreyim."

Pes edip yanağımı çevirdiğimde kremi dikkatlice yanağıma sürüp yüzümü izledi. Derin bakışları biraz korkmama neden olmuştu.

"Neden öyle bakıyorsun?"

"Nasıl?" Dedi kaskatı bir sesle.

"Öldürecek gibi..."

Yağız sözlerime hafifçe gülüp yanağımı okşadı. Kalbim kulaklarımda atmaya başladığında gözlerimi kaçırarak sakinleşmeye çalıştım. Bu adam benim dengelerimle oynuyordu. "Öldürecek gibi mi bakıyorum?" Diyerek konuştu. "Sen bir göz doktoruna görün Ufaklık."

Bilmem dercesine dudağımı büzdüm. "Çok derin bakıyorsun."

Yağız bu kez reddetmedi. Az önce baktığı şekilde bakmaya devam etti. O an gözlerini okuyabilmeyi o kadar istemiştim ki. O ise sadece gülümseyip benim duyabileceğim şekilde mırıldanmıştı.

"Belki bir gün fark edersin."

&&&&

Bölüm sonu..

Evet 700-800 kelime olacağını beklerken neredeyse 2 bin kelime yazdım..

Bölümü nasıl buldunuz?

En sevdiğiniz yer?

Umarım hoşunuza gitmiştir benim içime sindi..

Oy ve yorumlar çok az lütfen unutmayalım :)

İyi geceler..

<33&

Continue Reading

You'll Also Like

293K 10.7K 45
Yaşadığı kapalı ortamdan çıkıp, adeta yeni bir yaşam olarak nitelendirdiği yeni hayatına adım atan bir kız. Öfkesini kontrol edemeyen, geçmişinden y...
929K 56K 46
Hale, sosyal medyada yazdığı bir yorumun hayatını bu denli değiştireceğini nereden bilebilirdi ki.
1.5K 134 7
Mardindi orası! Cahilliğin geliştiği ama aklın gelişmediği bir şehir.Milyonlarca insanların kanı aktılan şehirdi Mardin. --- Yıllarca,annesinden küfü...
5M 277K 29
Sarhoş olduğu gece bir adamla birlikte olan Kayra, sabah uyandığında kendini tanımadığı bir adamla bulur. Evden apar topar kaçan Kayra, birlikte old...