BİYOLOJİK AİLEM ✔️

By DoLuTeKiLa

4.3M 190K 70.8K

"Abiler, hatta mümkünse tüm erkolar kapatılabilir mi lütfen?" 🫠 17 yılı yalan olan Asya, yeni ailesinin yan... More

1. TANITIM
2. TEST
3. ASTIM
4. GRAFFİTİ
5. KONUŞMA
6. BULUŞMA
7. KARAKOL
8. PASTA
9. ÇINAR
10. İNAT
11. Polat BEY
12. DOĞRULUK-CESARETLİK
13. ODA
14. HASTA
15. TEŞEKKÜR
16. MARKET
17. KARDEŞİM
18. İHALE
19. GİTAR
20. YARA
21. UYKU
22. GEÇMİŞ
23. AİLE
25. HASTANE
26. SES KAYDI
27. OKUL
28. KUZEN
29. GERÇEKLER
30. SEBEP
31. PİKNİK
32. TESADÜF
33. KARAKOL
34. KAZA
35. ŞAKA
36. İTALYA
37. DOĞUM GÜNÜ
38. ORMAN
39. DOKTOR
40. FOTOĞRAF
41. DÖNÜŞ
42. SARHOŞ
43. SPOR
44. KONTROL
45. SOYGUN
46. PRENSES
47. ARAF
48. KAYIP
49. İTİRAF
50. PARTİ
51. HEDİYE
52. SÖZ
53. DEMİR
54. DAYI
1 MİLYON!
55. MUTLU AİLE TABLOSU
56. FİNAL
Duyuru gibi bir şey...
Özel Bölüm
Özel Bölüm 2

24. MÜZİK

78.6K 3.5K 1K
By DoLuTeKiLa

Aral ile göz göze gelince sırıtmıştım.
Bir an da zilin çalmasıyla herkes ciddileşti.

-ben bakarım.

Dedim ve kapıya doğru ilerledim.
Yine ısrarla çalan kapıyı açtım, içeriye bir adet sırıtan çağrı girdi.

-günaydın!

Neşeli çıkan sesine şaşırmıştım.

-günaydın.

Dedim hâlâ şaşkınca onu izlerken. Yanağımdan makas alıp içeri girdi. Kapı da Fırat abi göründü. Beni görünce gülümsedi ve kollarını açtı.
Ben de gülümsedim ve tereddüt etmeden ona sarıldım. Kalın kollarını bana sardı.

-günaydın abi.

Diye mırıldandım. Birkaç saniye sonra benden ayrıldı.

-günaydın güzelim.

Hem şaşkın hem de mutlu görünüyordu.

-hadi içeri geçelim.

Dedim, başıyla onayladı. Kapıyı kapatıp içeri geçtik. Çağrı efeyle konuşuyordu.

-Günaydın oğlum.

Dedi annem buruk bir gülümsemeyle.

-günaydın.

Diye mırıldandı Fırat abi. Eğer ben de asya isem bu kahvaltı da işlerin yumuşamasını sağlayacaktım.

-hadi sofraya geçelim.

Dedi babam. Herkes ayaklandı.
Gözüm çağrıya takıldı, gözlerini sanki özlemle evde gezdiriyordu.

Yemek odasına geçip masaya oturduk. Bir yanımda güney, diğer yanımda efe vardı.

-afiyet olsun.

Dedi babam düz bir sesle. Herkes önüne döndü ve yemeğine başladı. Ben de birkaç lokma yemeye başladım.
Birkaç dakikanın ardından boğazımı temizleyip konuştum.

-siz artık burada yaşayacaksınız değil mi?

Daha çok Fırat abiye doğru sormuştum. Bana bakıp durakladı. "neden bunu sordun?" der gibi bakıyordu. Ama ben salağa yatıp, hiç bir şey anlamamış gibi babama baktım.

-öyle değil mi baba? Geçmişte ne yaşandı bilmiyorum ama bence artık her şey çözüme kavuşmalı.

Dediğimde babam da duraklamıştı. Aral ile göz göze geldiğimiz de sanki ne yaptığımı anlamış gibi gülümsedi.

-bence de ablam haklı, abi sizi doğru düzgün tanımıyorum bile!

Dedi efe hafif bir sitemle.

-Sonuçta artık aile bir arada, tabii benim bilmediğim bir çocuk daha yoksa ortada.

Dediğimde güneyin gülmemek için kendini tuttuğunu gördüm.
Annem boğazını temizledi. Kısacası sofra da Fırat abi, babam ve annem hariç herkesin dudakları kıvrılmıştı.

-benim bildiğim kadarıyla pederin hızlı zamanlarında sadece biz olmuşuz.

Dedi güney sırıtarak. Ben de gülmemek için kendimi sıktım. Annem birkaç kere öksürdü. Babam da sanki gülmemeye çalışıyordu.

-yok kızım yok siz sonsunuz.

Dedi yarı alayla. Herkesin neşesi yerine geldiğine göre devam edebilirim.

-o zaman uzatmaya gerek yok, sonuçta adı üstünde bir aileyiz. Kimse küs kalmamalı.

Deyip sustum. Çağrı bana bakarak tebessüm etti.

-asya haklı, artık yeni bir sayfa açıp yeni bir hayata baştan başlayabiliriz.

Dedi Meriç. Konuşmalarımız daha çok Fırat abi ile babama yönelikti.

-O gün her şey bitti asya.

Diye kestirip attı Fırat abi. O günün ağzına sıçayım.

-Bana ve bize inanmadığınız gün bitti herşey.

Dedi Fırat abi babama kaşlarını çatıp bakarak. Babam da ciddileşip elinde ki çatalı gürültüyle masaya bıraktı.

-o gün daha doğru düzgün neler olduğunu anlatmadınız bile!

Babamın yüksek çıkan sesiyle Fırat abi alayla gülerek arkasına yaslandı.

-her şey apaçık ortadaydı, siz görmek istemediniz! Çağrı siz inanmadığınız için her şeyini bana açıkladı.

Baya sinirli duruyordu ikisi de. Babam tam konuşacakken çağrının sesi ortamı bıçak gibi kesti.

-yeter susun! Burada kimse haklı değil, ben Asya olmasaydı burayı bırakın ülkeye adımımı atmazdım bile. Her ne kadar inanmak istemeseniz de o gün beni kendi elleriyle zehirledi. Onun yüzünden madde bağımlısı oldum baba, ama yine inanmadınız. Yıllarca o pislikle baş ettim... Ama ne kadar zordu biliyor muydunuz? Hayır. Yanımda olun istedim, fakat hiç kimse gerçekleri tartışmak için adım atmadı bile.

Çağrıyı ilk defa böyle görüyordum. Duyduklarım ise umarım doğru değildir, umarım...
Çağrı bana baktı.

-İlk defa bir kız kardeşim olduğuna inandım, en azından beni ya da bizi saçma sorularla yadırgamadı.

Dedi ve burukça gülümsedi. Masadan çıt çıkmıyordu. Annemin gözü dolmuştu. Ben şimdi ne yapabilirdim ki? Derin bir nefes verdim, madem gerçeklerden bahsediyorduk...bahsedelim bakalım.

-Ben

Deyip sustum. Konuşmak zor geliyordu.

-ben de buraya geldiğim de hepinizin çok iyi hayatı olduğunu ve her şeyi bozduğumu sandım. Açıkçası başta o kızı, yani ezgiyi kıskanmıştım, iyi bir aileye sahip olduğu için. Ama sonra fark ettim ki bu ailenin de yaraları var, belki yine bir araya gelip mutlu olabilirsiniz diye düşündüm, hala da düşünüyorum. Kısacası tartışıp, bağırmak ya da kavga etmek yerine belki acıları sarmak daha iyi olabilir.

Deyip sustum.

-cümleyi yanlış kurdun asya, hepimiz bir araya gelip mutlu olabiliriz.

Dedi Meriç buruk bir gülümseme ile. İstemsizce ben de gülümsedim. Kimse konuşmayınca derin bir nefes verip devam ettim.

-eğer hâlâ dağınık bir aile olmak istiyorsanız bir şey diyemem, intikam istiyorsanız da sizin için o şerefsiz ay aman yani ezgiyi ALLAH'ına kavuşturabilirim, bakın isterseniz diyorum.

Dediğimde Polatla göz göze geldik, dudakları kıvrılmıştı. Babamlar şaşırmış gibiydi.

-Asya yaparsan söyle de delilleri ortadan kaldırayım.

Dedi güney sırıtarak. Ben de sırıttım.

-Tamam ne zaman gideyim? Bak hemen şimdi de gidip o kızı yolabilirim.

Güney tam cevap verecekken, annemin sesi böldü.

-kızım saçmalama kimse kimseyi dövmeyecek.

Dediğinde arkama yaslandım.

-kendini yormana gerek yok asya, hiç bir şey değişmeyecek.

Dedi Fırat abi buz gibi bir sesle.

-ne istiyorsunuz Fırat? Özür dilememi mi? Asya haklı, ben ailemin tekrar bir arada olmasını istiyorum. Artık ailemizin yeni ve güzel üyesine gerçek bir aile olduğumuzu göstermek İstiyorum.

Herkes babamdan bu sözleri beklemiyormuş gibiydi. Babamla göz göze geldiğimiz de gülümsedi, ben de gülümsedim.

-Çocuklar o zaman olanlar... Size inanmadığım için özür dilerim. Her ne kadar fayda etmese de.

Dedi annem kısık bir sesle. Çağrı derin bir nefes verdi.

-özür dilemeyin, ben sadece artık mutlu olmak istiyorum.

Herkesin amacı aynı olduğuna göre tek gereken Fıratı ikna etmek olacak.

-abi

Diye mırıldandım. Anında kafasını kaldırıp bana baktı.

-Baksana her şey sana bağlıymış gibi, sen istemiyor musun mutlu olmak?

Fırat abi derin bir nefes alıp masaya doğru eğilip direklerini masaya yerleştirdi ve ellerini bağladı.

-pekâlâ, mutlu olmaya gelince... Onu bilmiyorum. Bir an da tüm geçmişi silip atamam.

Kelimeler zor geliyor gibiydi.

-Ama baba tek şu konu da haklısın, Zadeoğlu ailesinin yeni üyesi de arkasının sağlam olduğunu ve gerçek bir ailesi olduğunu görmeli. Kısacası deneyebilirim.

Deyip sustu. Herkesin yüzünde gizleyemediği bir mutluluk vardı. Babam derin bir nefes verdi.

-Artık her şey karara bağlandığına göre sizinle şirkette konuşmak istiyorum.

Dedi daha çok Fırat abiye yönelik.
Fırat abi hafifçe baş salladı.

-O zaman ben de sizin odalarınızı temizleteyim!

Dedi annem büyük bir heyecanla. Çağrı anneme burukça gülümsedi.

-iyi iyi her şey çözüme kavuştuğuna göre rahat bir kahvaltı yapabiliriz.

Dediğimde hepsi gülümsedi ben de gülümseyip önüme döndüm.

∆∆∆

Herkes gittikten sonra kendimi salon da ki koltuklardan birine attım. Yemeğin kalanı ufak sohbetlerle geçmişti. Fırat abiler de eşyalarını gönderecekmiş bugün. Beni de kavgaya gitmemem konusunda tembihlediler.
Annem de gelip karşıma oturdu.

-anne efe nereye kayboldu?

Diye sordum.

-odasına çıktı kızım.

Dedi, gülümsedim ve ayağa kalktım.

-ben bir bakıp geleyim.

-tamam kızım.

Dediğinde bir şey demeden yukarı çıktım. Efenin odasına girmeden önce kendi odama girip telefonumu aldım. Bildirim olmadığını görünce derin bir nefes verip odadan çıktım.
Direkt efenin odasına girdim, yatakta oturuyordu.

-Efe ne yapıyorsun?

Dedim ve dönen sandalyeye oturdum.

-hiç, abla sen?

Dediğinde ofladım.

-benim de canım sıkılıyor.

Bir telefonun çalmasıyla efeye baktım. Efe telefonunu açıp kulağına götürdü.

-efendim bulut?

Dedi.

-Oha gerçekten mi?!

Diye bağırdığın da merakla ona baktım.

-tamam geliyoruz.

Deyip telefonu kapattı.

-ne oluyor efe?

Diye sordum. Bana baktı.

-abla seninle bir yere gitmemiz lazım.

Dedi.

-nereye?

-abla şimdi bizim okulun kulüpleri falan var, bugün de okulun müzik kulübü konser gibi bir şey veriyor, yani baya profesyonel. İşte bizim tayfa yani arkadaşlar da ablasıyla ya da abisiyle gidecek.

Efeye anlamazca baktım, baya hızlı ve heyecanlı konuştuğu için bir şey anlamamıştım.
Efe derin bir nefes verdi.

-Kısacası abla benimle gelir misin?

Dediğinde ayağa kalktım.

-Sadece şu cümleyi söylesen de olurdu yani.

Dediğimde hafifçe güldü.

-peki nereye gideceğiz ona göre giyineyim.

Dedim.

-yani sen nasıl rahat olursan abla, kafe tarzı bir yere gideceğiz.

Dedi, kapıya doğru ilerledim.

-tamam ben üstümü değiştireyim aşağı da buluşuruz.

Dedim ve odadan çıktım. Kendi odama girip dolabımın karşısına geçtim.
Siyah sade bir sweat ile siyah bel üstü, dar paça bir kot pantolon giydim. Üstüne de bol, mavi kot ceketimi giydim.
Saçlarımı da tarayıp dalgalı bir şekil verdim. Parfümü de sıkıp beyaz spor ayakkabılarımı giydim. Hazır olduğum da telefonumu alıp odadan çıktım.

Merdivenleri birer birer inip salona giriş yaptım. Annem oturur bir vaziyette elinde ki dergilere bakıyordu. Efe de ayakta telefonuyla oynuyordu.

-Sonunda geldin abla! Bekle bekle ağaç oldum.

Dedi efe küçük bir sitemle.

-boş yapma velet.

Dedim ve yanına gittim.

-Anne biz çıkıyoruz, sen abimlere falan söylersin.

Dedi efe.

-tamam efe, dikkatli olun kızım.

Dedi gülümseyerek, ben de gülümsedim ve efeyle beraber dışarı çıktık.

-Umut abi!

Efe birisine bağırınca baktığı yöne baktım. Takım elbiseli bir adam bize doğru geliyordu.

-Buyur efe?

Dedi sıcak kanlı bir sesle.

-umut abi tanıştırayım, ablam asya. Ablacım bu abi de genel de bizi götürüp getiren kişi.

Umut abiye baş selamı verdim.

-memnun oldum küçük hanım.

Dedi umut abi gülümseyerek. Ben de küçük bir tebessümle karşılık verdim.

-umut abi şimdi işin yoksa bizi bir yere bırakabilir misin?

Dedi efe.

-yok yok, hadi geçin arabaya.

Deyip siyah bir range Rover gösterdi.
Efe yürümeye başlayınca onu takip ettim.
Arabanın yanına gelince beraber arkaya geçtik. Umut abi de gelip bindi.

-nereye gidiyoruz?

Dedi, efe ona telefonundan bir yeri gösterdi.

-tamam orayı biliyorum, kemerlerinizi takın bakalım.

Dedi ve arabayı çalıştırdı. Kemerimi takıp yolu izlemeye başladım.

Sessiz geçen bir 15-20 dakika sonra araba bir mekanın önünde durdu.

-geldik çocuklar, kaçta alayım sizi?

Dedi umut abi.

-abi ben seni ararım.

Dedi efe.

-tamam hadi iyi eğlenceler.

Dediğinde kemerimi çıkarıp arabadan indim. Efe de indi.

-abla çok kalabalık olabilir, sıkılırsan eğer gidebiliriz.

Dediğinde sadece baş salladım. İçeri girdiğimiz de şaşırmıştım.
Oldukça kalabalık, kafe gibi bir yerdi.
Büyük bir sahne vardı ve onun üstünde de bazı enstrümanlar vardı.

İnsanlara çarpmamaya çalışarak efeyi takip ettim. 4 tane benim yaşımda görünen kız ile 5 tane efenin yaşında duran çocuk vardı.
Çocuklar efeyle yumruk tokuşturdu.

-tanıştırayım, ablam asya.

Dedi efe.

-efe ablan çok güzelmiş ALLAH sahibine bağışlasın.

Dedi bir çocuk sırıtarak.
Amin amin.

-kes sesini kerem.

Dedi bir efe kerem denilen çocuğa kötü kötü bakarak. Bir kız bana döndü ve elini uzattı.

-ben aslı, kardeşimin kusuruna bakma kendisi tam bir yavşaktır.

Dedi aslı hafif bir sırıtmayla. Elini tuttum.

-sorun değil, asya.

Dedim kısaca. Aslı gülümseyip elini çekti.

-ben deniz.

Dedi öbür kız gülümseyerek.

-Asya.

Dedim yine.

-ben de selin, memnun oldum.

Dedi öbür kız. Öbürüne baktım.

-ben de yasemin asya, memnun oldum.

Dedi. Neyse en azından gıcık gelmemişlerdi, şimdilik.

-abla biz şu taraftayız.

Dedi efe ve arkadaşları ile başka yöne doğru gittiler. Kızlar kafenin en köşesinde ki masanın koltuklarına oturdular.

-otursana asya.

Dedi selin koltuğu işaret ederek.
Bir şey demeden koltuğa oturdum.

-Efenin ablası ezgi diye biliyorduk, gerçi o kızı da fazla sevmezdik.

Aslının sesi ile ona döndüm.

-evet ya, neyse o olmadığına sevindim.

Dedi bu sefer selin.

-neden?

Diye sordum.

-yani neden sevmezdiniz?

Dediğimde Yasemin derin bir nefes verdi.

-Ezgiyle pek anlaşamazdık, yani bizle de takılmayı sevmezdi.

Dedi ve kestirip attı. Başımı hafifçe salladım ve etrafı inceledim.
Fazla konuşasım yoktu.

-ay kızlar geliyor!

Selinin çığlık çığlığa bağırıp, hatta nerdeyse kafede ki çoğu kişinin bağırışı ile sahneye baktım.
Gördüğüm kişiyle dondum. Hatta gördüğüm kişilerle.

Araf ve çetesinin ne işi vardı burada?

Göz göze geldiğimiz de kafamı başka yere çevirdim. Ben şansıma sıçayım.

-asya galiba okulda yoktun sen, bu baterist çocuğu tanıyor musun?

Denizden gelen soruyla boğazımı temizleyip ona baktım. Salağa yatmam gerekiyordu.

-hayır tanımıyorum. Kim ki?

Dediğimde heyecanla sahneye bakıp bana döndü.

-Araf soykan, okulumuzun bateristi, yanındakiler de grubu. Baya profesyonel, duyduğuma göre de yurt dışından yeni gelmiş. Okul açılır açılmaz müzik kulübünü seçeceğim.

Dedi aşkla Arafa bakarken. Yüzümü buruşturmamak için kendimi zor tuttum. Bence benim tanıdığım ile bu kişi aynı değildi.
Şarkı sesi ile oraya döndüm. O bakterinin başına oturmuş, diğerleri de başka aletleri eline almıştı.
Şarkıyı çalmaya başladılar, en önde ki çocukta söylüyordu.
(Şarkı: jedojest, denedim inan.
Multi)

Denedim inan, denedim inan
Bu şehirde ellerini tutmak için
Denedim inan, denedim inan
Verdiğim sözleri tutmak için

Denedim inan denedim inan
Bu şehirde ellerini tutmak için
Denedim inan dendim inan
Verdiğim sözleri tutmak için

İyi biri değilim orası kesin
Gözlerin her gece bana bilenir
Gidiyorum artık elimde biletim
Sonumuz kötü ama iyi niyetim

Derin derin acılara düşüyorum bak
Önüm gece gözlerinde hep bi tuzak
Yaşıyorum şehirde gözden uzak
İçiyorum çiziyorm zig zaglar

Hala geceleri beni arıyor musun
Artık daha fazla içerim biliyor musun
Ömrü yarıladım sende benle geliyor musun
Nefes aldıkca daha dibe batıyor musum gibi

Lanet bi sabah elimde bi kahve
Gidişi camımdan izliyorum
Lanet bi bardayım elimde bi bira
Tükenişimi tabureden izliyorum

Sen bana bakma, denedim düzelmeyi
Sen bana bakma, denedim

Denedim inan, denedim inan
Bu şehirde ellerini tutmak için
Denedim inan, denedim inan
Verdiğim sözleri tutmak için

Denedim inan, denedim inan
Bu şehirde ellerini tutmak için
Denedim inan, denedim inan
Verdiğim sözleri tutmak için

İyi biri değilim orası kesin
Gözlerin her gece bana bilenir
Gidiyorum artık elimde biletim
Sonumuz kötü ama iyi niyetim

Denedim inan, denedim inan
Bu şehirde ellerini tutmak için
Denedim inan, denedim inan
Verdiğim sözleri tutmak için

Denedim inan, denedim inan
Bu şehirde ellerini tutmak için
Denedim inan, denedim inan
Verdiğim sözleri tutmak için

Arafla yine göz göze geldik, yine gözlerimi kaçırdım. Bunu niye yaptım bilmiyorum.
Şarkı bitince büyük bir alkış koptu. O sırada gözlerim efeyi aradı.
Arkadaşları ile takılıyordu. Sessizce oflayıp arkama yaslandım.

-oha buraya geliyor!

Dedi deniz heyecanla. Kimin geldiğini görünce göz devirdim ve telefonumu çıkarıp başka şeylerle ilgileniyormuş gibi yaptım. Arafın bir bad boy olduğunu anlamam lazımdı çünkü çoğu kız ona hayran gözlerle bakıyordu. ilgi odağı olmak istemediğim için ayağa kalktım. Diğerlerine bir şey demeden dışarı çıktım. Çimenlerin orada ki banklardan birine oturdum ve telefonumu çıkarıp yiğiti aradım.
Hemen açtı.

-Ne var lan? Beni hiç çağırma bir yere, çünkü sana küsüm.

Dedi açar açmaz.

-lan benim sana küs olmam lazımdı da neyse boşver, acil konum atacağım yere gel. Kanka bak acil diyorum çünkü şu kavga ettiğimiz Araf falan vardı ya buradalar.

Deyip kapattım, biraz abartmanın zararı olmazdı. Yiğite konum atıp telefonu kapattım. 10 dakika içinde geleceğine eminim.

-açıkçası senin orada olmanı beklemiyordum.

Yanımda duyduğum ses ile o tarafa baktım. Araf gelip yanıma oturdu.

-ben de senin orada olacağını beklemiyordum.

Dediğimde dudakları kıvrıldı.

-Aynı okulda olacağız.

Dediğinde dehşetle ona baktım. Bununla aynı okulda olmak mı?

-bakma öyle, ben de sana meraklı değilim.

Dediğinde kaşlarımı çattım.

-iyi git o zaman.

Dediğimde arkasına yaslandı. Sırıtarak bakıyordu.

-Araf işimiz bitti, internet kafeye gide-

Arafın çetesi geldiğinde konuşan çocuk beni görünce lafını kesti.
Pipisine tekme attığım çocukla göz göze gelince alt dudağımı ısırdım.

-Demek kızı bulduk, bu iyi.

Dedi birisi sırıtarak. Burada kalmam hataydı.

-Asya!

Tanıdık bir sesin kulağıma gelmesiyle o tarafa baktım. Yiğit kaşları çatık buraya geliyordu. Geldiğinde ayağa kalkıp yanına geçtim.
İlk defa bu kadar sinirli duruyordu.

-bir sakin olun, Berk sen de kes sesini öyle bir şey olmayacak.

Dedi Araf dişlerinin arasından.

-yürü Asya gidiyoruz.

Dedi yiğit ve elimden tutup yürümeye başladı. Elimi kurtararak yanından yürümeye başladım.

-kanka sakin ya, sadece hemen gel diye şey ettim.

Dediğimde Yiğit aniden durdu.

-kızım piç misin sen ya? Annem tam da tatlı yapmıştı, onu yiyecektim.

Dedi sitemle, sırıtarak koluna girdim.

-Üzülme yakışıklım ablan sana ısmarlar.

Dediğimde yiğit güldü.

-zengin şey seni.

Dedi. O sırada kafeden efe, arkadaşları, ve diğer kızlar çıktı.

-kanka ben buraya efeyle geldim, neler olduğunu bilsen varya aklın şaşar.

Dediğimde yiğit baş salladı.
Hepsi yanımıza geldi.

-Asya ne oldu apar topar gittin?

Dedi aslı.

-bir işim çıkmıştı.

Dediğimde hepsinin gözü yiğitte gezindi.

-yiğit abi?

Dedi efe şaşkınca. Yiğit efenin saçlarını karıştırdı.

-naber efe?

Dediğinde efe gülümsedi.

-iyiyim de sen neden geldin?

Diye sordu.

-ablanı kaçırmam gerekiyor, sorun olmaz değil mi?

Dedi yiğit, bize doğru gelen arafları gördüğüm de kısaca durakladım.

-iyi tamam, abla ben seni sonra ararım.

Dedi efe, bakışlarımı ona çevirdim.

-tamam efe.

Dediğimde arkadaşları ile gitti.

-merhaba ben Yasemin.

Yaseminin elini yiğite uzatmasıyla hafifçe kaşlarımı çattım. Yiğit bana baktı, yüz ifademi anladığında sadece baş selamı verdi.

-ben de yiğit.

Dedi elini ensesine atarak. Yasemin bozuntuya vermeden elini indirdi. Diğerleri de elini uzatmadan adlarını söyleyip yiğitle tanıştılar.

-aa selam!

Dedi deniz buraya gelen araflara.
Yiğitin kolundan dürttüm.

-hadi yiğit.

Dedim, beni onayladı. Kızlara döndüm.

-sonra görüşürüz o zaman.

Dediğimde iki grupta bize döndü.

-gidiyor musunuz?

Bu soru Yaseminden gelmişti.

-evet?

Dedim sorarca. Yasemin yiğite bakıp geri bana baktı.

-bize katılın isterseniz.

Bu kadar samimiyet kötüydü.

-gerek yok.

Dedim düz bir sesle. Arafla göz göze geldiğimiz de yüzümde mimik oynamadı,çünkü şu an ciddiydim.

-peki.

Dedi yasemin. Başka bir şey demeden yiğiti çekip yürümeye başladım.

-kanka ne oluyor bunlar kim?

Dedi yiğit, ellerimi cebime koyup buraya geldiğimden başlayıp sona kadar anlattım.

-vay anasını, neyse bu fazla önemli değilmiş sen bana sizin oralarda neler oluyor onu anlat.

Dedi yiğit heyecanla.

-kanka böyle ayakta olmaz, bir yere gidelim çünkü bunun en az 1 saatlik olayı var.

Dediğimde yiğit cadde de ki çiğköfteciyi gösterdi.

-bence baya iyi bir yer.

Dedi sırıtarak. Ben de sırıttım.

-sen ısmarlayacaksın ama.

Dediğimde kaşlarını çattı.

-kızım zengin olan ben değilim, sen ısmarlayacaksın.

Konuşurken çiğköfteciye girdik.

-tamam hadi bu sefer benden olsun.

Dediğimde bana göz devirip bir masaya oturdu. Karşısına oturdum. Siparişleri verdikten sonra konuşmaya başladım.

•••

Neredeyse 1,5 saattir yiğitle çiğköfteci de takılmıştık. Ona kaçırılmamdan başlayıp bugüne olan her şeyi anlatmıştım.

-yani kanka şimdi senin 6 tane abin var?

Dedi şaşkınca. Kafa salladım.

-vay anasını, lan sen neler yaşamışsın da haberimiz yok.

Dedi yiğit önünde 4. Ayranı içerken.

-öyle, neyse kalkalım hadi.

Dediğimde beni onaylayıp kalktı ve çıkışa doğru ilerledi.

-hesap sen de aşko.

Dedi sırıtarak, dışarı çıkınca göz devirip parayı ödedim ve dışarı çıktım.

-ee ne yapalım şimdi?

Dedi yiğit ellerini cebine koyarken.

-Bilmiyorum, acaba internet kafeye mi gitsek?

Dedim, yiğit omuz silkti.

-kanka yok ya, ben kaç gündür zaten internet kafedeyim.

Dediğinde ofladım, o sırada telefonumun çalmasıyla kimin aradığına baktım.

-kim kanka?

Diye sordu.

-efe arıyor.

Dedim ve telefonu açıp kulağıma götürdüm.

-efendim efe?

-abla nerdesiniz?

Diye sordu.

-kafenin karşısındayız ne oldu ki?

Dediğimde bir süre ses gelmedi.

-efe orada mısın? Ne oluyor?

Diye sordum.

-ha yok bir şey, diyecektim ki sen sana attığım adrese gelir misin? Ama yiğit abi gelmesin.

Dediğinde kaşlarımı çattım.

-efe oğlum doğru düzgün konuşsana.

Dedim.

-abla işte senin atacağım adrese gelmen gerekiyor, yiğit abi de yukarı da olan süper markete gelsin.

Bir boklar dönüyordu ama hadi hayırlısı.

-efe ne yapmaya çalışıyorsun?

-ya abla bana güven, sadece dediğimi yap.

Dedi ve telefonu kapattı. Yiğit bana ne oldu dercesine göz kırptı.

-kanka efe diyor ki, süper markete git. Ben de başka bir yere gidecekmişim.

Dediğimde mesaj geldi. Yiğit telefonu alıp baktı.

-lan burası birkaç sokak aşağı da ki otopark. Seni niye buraya gönderecek?

Dediğinde dudaklarımı bilmem anlamında büzdüm.

-ben niye markete gidiyorum ya?

Dedi sitemle.

-Kanka emin misin gideceğine? Bu efenin sağı solu belli değil valla.

Dedi yiğit.

-belki bir şey vardır, kanka ben gideyim sen de yukarda ki markete git. Sonra ararım seni.

Dediğimde baş salladı.

-dikkatli ol.

Dediğinde bir şey demeyip yürümeye başladım. Efenin attığı adres yiğitin dediği gibi otoparktı.
Bir 10 dakika düşünceli bir biçimde yürüdükten sonra otoparkın girişine gelmiştim. Çok fazla araba yoktu, otoparkın ortasına kadar geldim. Kimse gelmeyince telefonumu çıkardım, tam efeyi arayacağım sırada telefon elimden çekildi ve ağzım bir el tarafından kapandı.

Donmuştum, bir kaçırılma vakası daha mı yoksa?

-ağzını bırakacağım ama bağırmak yok.

Çok tanıdık bir ses arkamdan konuştuğun da tepki verememiştim.
El ağzımdan çekilince kendime gelip arkama döndüm.
Gördüğüm kişiyle gözlerim irice açıldı. Ardından kaşlarımı çatıp karşımda sırıtan Araf'ın omuzuna vurdum.

-sen ne yapıyorsun ya?! Yüreğim ağzıma geldi resmen!

Diye bağırdım. Elinden telefonumu alıp yürümeye başladım. Kolumu tutup kendisine çevirdi.

-tamam ya şaka yaptım.

Dedi mahçup bir ifadeyle, kolumu ondan kurtarıp sakinleşmeyi bekledim.

-neden buradasın? Ne oluyor? Efeye bir şey mi yaptın yoksa? Aksi takdirde böyle bir şey yapacağını düşünmezdim.

Dediğimde, dudakları kıvrıldı.

-Aslında pek bir şey yapmadım, sadece seni buraya çağırması karşılığında ona bir şey verdim. Seve seve kabul etti.

Dediğinde kaşlarım şaşkınca havalandı.

-karşında ki kişinin katil olduğunu bilse böyle bir şeyi yapması imkansiz olurdu.

Dedim alayla. Anında ciddileşip kaşlarını çattı. Korktum aq.

-asya çıkar onu aklından, bunu başka bir yerden duymayacağım.

Dediğinde şok olmuştum.

-katilsin yani?!

Dediğimde ciddiliği gitti.

-hayır çocuk yaşıyor.

Üzülsem mi sevinsem mi bilemedim.

-Her neyse hani yarın okul varya

Deyip durdu. Siktir yarın okul vardı!

-bir tane kulüp seçmen gerekiyor, direkt benimkine gel. Bak kimseyi kolay kolay almıyorum, sadece az önce gördüğün çocuklar var. Sahne de gördün, ne kadar profesyonel olduğumuzu. Gruba bir gitarcı daha lazım, senin de çok iyi gitar çaldığını biliyorum.

Deyip sustu. Şaşkınca baktım.

-istemiyorum ben kulüp falan, hele senin ve arkadaşlarının olduğu kulübü asla.

Dedim. Sanki reddeceğimi biliyormuş gibi gülümsedi.

-Ama bir tane seçmek zorundasın, yarın seçmeler yapılacak istesende istemesen de birisine katılacaksın. Bugün o sahnenin önünde ki tüm insanlar emin ol bizim gruba girmek için her boku yapacaklar. Okulda ünümüz var, diğer sıkıcı kulüpleri seçmek istiyor musun hâlâ?

Şerefsiz bad boy seni.

-evet. üzgünüm bir gece yarısı beni kovalayan, Saçma sapan imalar yapan kişilerin olduğu yere girmem. Hem senin benimle derdin ne? Kendi ağzınla dedin bir sürü kişi sizin gruba katılmak istiyormuş. Bir de okulun bad boylarıyla takılmak gibi bir derdim yok.

Son cümleme dudaklarını kıvırdı. Ellerini cebine koyup bana doğru eğildi.

-bad boy demek... Yarın okulda görüşürüz asya.

Dedi sırıtarak, arkasına dönüp yürümeye başladı. Arkasından nah çekip aksi yöne doğru yürümeye başladım.

-gerizekalı şey ne olacak?

Diye mırıldanıp telefonumu çıkardım. Ekrana efenin çağrısı düşünce açıp kulağıma götürdüm.

-Efe o sana ne verdi de beni buraya gönderdin?

Dediğimde cevap gelmedi. O sırada yanımda siyah Porche model araba durdu.

-kapatıyorum efe.

Deyip telefonu kapattım, ve arabaya baktım. Arabanın camı açıldı.

-şşt fıstık atla bırakayım seni gideceğin yere!

Duyduğum ses ile kaşlarımı çatıp arabanın içine baktım. Çağrının sırıtarak baktığını görünce göz devirip kapıyı açtım ve arabaya bindim.

-tam bir sapık olur senden.

Dediğimde bana göz kırptı. Hiç görmediğim kadar mutlu duruyordu.

-kırıldım amaa!

Dedi sahte bir sitemle.

-her neyse ne işin var senin burada?

Diye sordum.

-Dedim ki hazır işim bitmişken biricik kardeşimi eve götüreyim de eşyalarımı toplasın.

Dediğinde ona dehşetle baktım. Kardeşim demesine mi yoksa eşyalarını toplatmasına mı şaşırayım?

-banane senin eşyalarından ya, gidiyorum ben.

Dedim ve tam arabadan ineceğim sırada nazikçe kolumu tuttu.

-yardım etsen ölür müsün ya? Bak iyilikle söylüyorum.

Dediğinde derin bir nefes verdim.

-beleşe yapmam ama.

Dedim hafifçe sırıttım. Tek kaşını kaldırdı.

-ne istiyorsun?

Dediğinde önüme döndüm.

-iş bittiğinde söyleyeceğim kabul mu?

-tamam lan ne istersen yapacağım şimdi kemerini tak.

Dediğinde sırıtarak kemerimi taktım. Sebebsizce mutlu olmuştum.

Kestik! Umarım beğenmişsinizdir, o konuşma bölümünü son an da yazmamaya karar verdim, ama bence böyle daha güzel oldu? Sizce?

Her neyse oy ve yorumlarınızı bekliyorum kendinize iyi bakın.

👋

Continue Reading

You'll Also Like

4.3K 1.3K 17
Nefes nefese kaldığımda "Bana tüm anılarımı geri ver." dedim. "Daha çok erken." der demez gözüm kararmıştı. Elim Baş Kahin'in boğazına gitti. "Bana h...
1M 62.5K 40
"Bana cehennemi yaşatmana rağmen, sen benim cennetimsin Meira." Fantastik değildir. DİKKAT! Bu kitapta cinayet, cinsel istismar, psikolojik ve fizik...
833K 48.4K 34
Kuru öksürükleri durmadı bir süre. Boğazının acısını ben hissetmiş gibi yüzümü buruşturdum. Hastalığı benden kaptığı için kendimi iki kat kötü hissed...
582K 17.7K 53
alev:OĞUZ BEN ASIK OLDUM!!! oğuz:YİNE KİME AMK????!! alev:acar'a oğuz: siktir!