Gönlüm gel vazgeç, sen bu sevdadan Hüsn'ü cemâl'i ile damıtılan hâr'ı var
Gül diker büstâna,çalı biter bağrından
Cilvenâz lisânı ile yazılan fermanı var
Meyletme hiç şu güzelin hüs-i isharına
Ehli hayâl aleminde,şehnazın firakı var Mübtela edip derd-u dermanı, nâr'ı na
Fasl-ı baharın dalında bülbül-i zârı var
Perişan eyleme bağnaz yüreği , bi'çare
Hasret elinden bahtıma cevr-u cefa var
Hüsn-i izhar ile meyyal iken tebcil ile
Divane olmuş kul,nazarında zillet var
Vuslat Tuna
Hüsn'ü cemâl; güzellik
Hâr; ateş
Büstân; bahçe
Bagr; yürek, göğüs
Cilvenâz; cilveli, nazlı, işveli
Lisan; dil, sözcük
Ferman: buyruk, emir
Bülbül-i zâr; inleyen bülbül
Hüsn'ü bahar; baharın güzelliği
Elhl-i hayâl ; hayal alemi, hata kuran, hayale dalmış kimseler
Şehnaz;güzellik
Firâk; ayrılık
Mübtela; alışkanlık, düşkünlük
Derd-u derman; dert ile derman
Bağnaz; yaralı
Bi'çare; çaresiz, divane, muhtaç
Cevr-u cefa; eziyet, cefa
Hüsn'ü izhar; güzel görünme
Meyyal:meyilli
Tebcil; ululama, yüceltme
Nazar; bakış,
Zillet; aşagılama, hor görme
Baht; kader, nasip, alın yazısı