BİYOLOJİK AİLEM ✔️

بواسطة DoLuTeKiLa

4.3M 189K 70.5K

"Abiler, hatta mümkünse tüm erkolar kapatılabilir mi lütfen?" 🫠 17 yılı yalan olan Asya, yeni ailesinin yan... المزيد

1. TANITIM
2. TEST
3. ASTIM
4. GRAFFİTİ
5. KONUŞMA
6. BULUŞMA
7. KARAKOL
8. PASTA
9. ÇINAR
10. İNAT
11. Polat BEY
12. DOĞRULUK-CESARETLİK
13. ODA
14. HASTA
15. TEŞEKKÜR
16. MARKET
17. KARDEŞİM
18. İHALE
19. GİTAR
20. YARA
22. GEÇMİŞ
23. AİLE
24. MÜZİK
25. HASTANE
26. SES KAYDI
27. OKUL
28. KUZEN
29. GERÇEKLER
30. SEBEP
31. PİKNİK
32. TESADÜF
33. KARAKOL
34. KAZA
35. ŞAKA
36. İTALYA
37. DOĞUM GÜNÜ
38. ORMAN
39. DOKTOR
40. FOTOĞRAF
41. DÖNÜŞ
42. SARHOŞ
43. SPOR
44. KONTROL
45. SOYGUN
46. PRENSES
47. ARAF
48. KAYIP
49. İTİRAF
50. PARTİ
51. HEDİYE
52. SÖZ
53. DEMİR
54. DAYI
1 MİLYON!
55. MUTLU AİLE TABLOSU
56. FİNAL
Duyuru gibi bir şey...
Özel Bölüm
Özel Bölüm 2

21. UYKU

80.9K 3.6K 913
بواسطة DoLuTeKiLa

Odaya girer girmez kendimi yatağa attım. Umarım bugün kâbus görmezdim. Gerçi akşam olanlar çoktan bilinçaltıma yerleşti. Bu yüzden zor uyurdum. Kalkıp kapıyı kapattım ve ayakkabılarımı ile şişme yeleğimi çıkardım. Saçlarımı da tepeden dağınık bir topuz yaptıktan sonra geri yatağa oturdum ve  telefonumu alıp yiğiti aradım.

-alo kanka ne olmuş?

Açar açmaz sorduğu soruyu derin bir nefes verip cevapladım.

-kanka ben hayatımda hiç bu kadar duygu karmaşası yaşamadım.

Dedim yatak başlığına yaslanırken.

-ay anlat kız merak ettim, zaten sen benle konuşmadığından beri hiç kimseyle ne dedikodu yapıyorum, ne de kavga ediyorum.

Dedi yiğit hafif bir sitemle.

-yiğit ben seni affedeceğim ama bir şartla.

Dedim aniden.

-ne?! Vallahi mi?! Söyle kanka gerekirse anamın ruhunu ortaya koyarım!

Son cümlesine sırıtarak göz devirdim.

-kanka bak biz yarın buluşalım ama mümkünse dışarlarda bir yerde olmasın, ya siz de ya bizde. Sonra ben sana her şeyi anlatayım o zaman da sana şartımı söylerim.

Dedim.

-tamam da neden dışarıda değil?

Diye sordu. Ofladım.

-yiğit galiba benim dışarı fobim var artık. Ne zaman dışarı çıksam başıma bir iş geliyor!

Dedim sitemle.

-kızım saçmalama ben varım burada.

-oğlum öyle saçma bir şey de değil ki amk, ya mafyalar tarafından kaçırılıyorum ya da aptal insanlar tarafından takip ediliyorum.

Dedim bıkkınca.

-oha! Kanka mafya falan hayırdır? Yarını falan bekleyemem bize şimdi gelsene, ya da ben geleyim? Yok lan şimdi senin o psikopat abilerinle uğraşamam.

Dediğinde güldüm.

-bu biraz zor yiğidim, şimdi evdekiler bir sürü soru sorarlar özellikle de güney.

-of ya! Lan varya zengin oldun diye sevindik her gün buluşuruz falan zannettim fakat bu insancıklar her şeyi mahvetti.

Dediğinde ben de ofladım.

-yiğidim biz yine buluşuruz da

Cümleme devam edemeden birden odanın kapısı açıldı ve içeri dünya da en son görmek isteyeceğim kişi olan Polat girdi.

-yiğit ben seni sonra ararım hadi görüşürüz!

Deyip telefonu hızlıca kapattım.

-ne oldu ya yine?

Dedim bıkkınca. Polat da sanırım duş almıştı. O da üstüne siyah bir eşofman ile beyaz bir tişört giymişti. Valla ne yalan söyleyeyim baya karizmatik duruyordu.

-neden hâlâ yatmadın?

Sorusuna göz devirdim.

-sanane, çık çabuk odamdan!

Dedim ve ayağa kalkıp telefonumu şarja taktım. Polat ise hâlâ orada duruyordu.

-ya sen işsiz misin? Git artık bıktım sorularından!

Dedim laptopumu yatağa koyarken.

-niye uyuyamayacaksın?

Oflayıp kafamı kaldırdım.

-git sen buna biraz kafa yor, belki bulursun. En azından seni görmeyerek daha az kâbus görürüm.

Polat baya şaşkın duruyordu. Yanına ilerleyip kolunu tuttum ve dışarı çektim. Bir tepki vermediği için rahatlıkla çıkmıştı.

-illaha da beni uğraştıracaksın yani!

Söylenip odama girdim ve kapımı kapatıp yatağa oturdum. Fazla da uykum olmadığı için film izleyebilirdim.
İnternetten biraz arama sonucu güzel bir film bulunca ışıkları kapatıp oturdum ve filmi açıp izlemeye başladım.

~~~

İki buçuk saatin ardından filmi bitirmiştim. Bu süre zarfında gözlerimin kan çanağına döndüğüne eminim. Bir de aşırı uykum gelmişti fakat nedense inat edip direnmiştim. Ayakta bile uyuyacak bir haldeydim.

Yarı uyur bir şekilde ayağa kalkıp ve laptopu kapatıp yerine koydum. Çok susadığımı fark edince ışıkları açmadan gözlerim yarı kapalı bir biçimde odadan çıktım. Etraf çok karanlıktı, her an bir yere takılıp düşebilirdim.
Şans eseri sağ salim mutfağa gelmiş ve suyumu içmiştim. Mutfaktan çıkıp merdivenleri yavaş bir şekilde bu sefer gözlerim tam kapalı bir şekilde çıktım.
Odam olduğunu düşündüğüm kapıya ilerleyip hiç düşünmeden girdim. Ah keşke ışıkları açık bıraksaydım, böyle aşırı karanlıktı.

Odam çok güzel bir parfüm kokuyordu. Yani her zaman kullandığım kokudan farklıydı. Bu durumu nedensizce yadırgamadım ve kendimi yatağa bıraktım. Sanki yatağın çarşafları değişmiş gibiydi, ama bu çok hoşuma gitmişti. Şu an yanlış bir yerde olduğumu tahmin ediyordum, ama uykum kalkıp gitmeme engel oluyordu.

-bana git demiştin ama sen geldin.

Yanımda çok tanıdık, yarı alaylı bir ses duyduğumda gözlerimi açmadan yan tarafıma döndüm, fakat sert bir bedene çarpınca durdum.

-sen kimsin ya?

Uykulu bir sesle sorduğum sorunun ardından çarptığım bedenden uzaklaştım.

-her kimsen git buradan

Dedim hâlâ uyumaya çalışırken. Kısık bir gülüş duydum.

-sanırım artık kendi odamdan da kovuluyorum.

Alaylı bir ses duyduğumda oflayıp kalkmaya yeltendim, lakin bir kol buna engel oldu.

-tamam yat bir şey demedim.

Bu sesin sahibi kimdi? Yavaşça gözlerimi açıp yanıma baktım. Polatın odasındaydım! Üstelik yarı çıplak, yatak başlığına yaslanmış, elinde içki olduğunu düşündüğüm kristal bir bardak vardı ve bunları sadece camdan sızan ışık sayesinde görebilmiştim.
Hızlıca yattığım yerden doğruldum.

-benim burada ne işim var ya?! Ayrıca senin üstün niye giyinik değil?!

Tek nefeste sorduğum soruların ardından uykumun kaçtığını fark ettim.

-sen buraya geldin, ve giyinik mi olmak zorundaydım?

Deyip içkisinden bir yudum aldı.

-hayır da yani ne bileyim işte, of her neyse! Ben neden salak gibi buraya geldiysem zaten, Sayende uykum da kaçtı.

Deyip ayağa kalktım. Bu sırada baklavalarına ve kaslarına bakmamak için gözlerimle büyük bir savaş veriyordum.
Küçücük bir ışıkta bile belli oluyordu.

Polat yanında ki ışığı yaktı. Böylelikle etrafa loş bir ışık yayılmıştı, ve Polat'ın hali, şekli daha da belli oluyordu. Dağınık kısa saçları da araya girince tam bir serserilik havası veriyordu ona. Eğer polatı tanımayıp ondan nefret etmeseydim kesinlikle yürürdüm.

-bu saatte de içki içmen garip doğrusu, gerçi senin her halin garip de neyse.

Deyip arkama döndüm ve tam yürüyecekken konuşmasıyla durdum.

-keyfimden içmiyorum bu şeyi, bakma öyle durduğuma yoksa ben de istemem böyle garip olmayı.

Sesi baya da kötü çıkmıştı, sanki acı çekiyor gibiydi. Kaşlarımı çatıp ona döndüm.

-ne demek oluyor bu?

Dediğimde burukça gülümseyip eliyle yanını işaret etti.

-uykun yoksa otur, anlatırım belki.

Dediğinde şaşırmıştım doğrusu.

-sen ciddi misin gerçekten?

Dedim şaşkınca, dudakları kıvrıldı.

-ciddiyim gerçekten.

Dedi. Aslında uykum şimdilik yoktu ama polattan bahsediyoruz! Onunla konuşmak...

-hayır üzgünüm bugünden sonra sana güvenim sıfır, yani şimdi anlatacakların da bilemiyorum yani.

Deyip derin bir nefes verdim. O da içkisinden büyük bir yudum aldı.

-sen bilirsin, ama yine de bu teklifimi düşün. Belki sana o gün kaçırıldığında seni bulan kişilerin kim olduğunu söylerim ve farkındaysan içki içiyorum kafam yerinde değil. Eğer içmeseydim zaten bırak konuşmayı odama almazdım seni.

Deyip sustu. Şaşkınca baktım. Gayet ciddi duruyordu. Fırat ve çağrının kim olduğunu çok merak ediyordum.

Geri yatağa oturdum. Aynı onun gibi yatak başlığına yaslandım.

-hadi dinliyorum seni, anlat onlar kim?

Dedim. Derin bir nefes verip konuşmaya başladı.

-bunu çok detaylandırmayacağım, sadece şunu bil, onlar da en az benim ya da meriçler gibi sana yakın. Hep birkaç adım uzağında.

Dediğinde şaşkınca ona baktım. Bir dakika eğer bunlar kadar yakınsa? Bir de o gün beni kaçıran adamın dedikleri...

-Fırat senin abin, çağrı da kardeşin mi yoksa?!

Bir an da bağırmamla bardağını bırakıp bana döndü.

-Bunu nasıl öğrendin?

Dediğinde kaşlarını çatmıştı. Yutkunup önüme döndüm ve sessiz kaldım.

-Asya bak sakinim ama bu çok önemli bir şey, eğer biri bile bunu öğrenirse
İnan bana ne olacağını düşünmek bile istemiyorum.

Son cümlesini baya tedirgin söylemişti.

-kimse söylemedi, Sadece tahmin ettim.

Dedim onun aksine daha sakin ve kısık bir sesle. İşlerin bu hale geleceğini bilseydim ben su içmeye kalkar mıydım?
Çaktırmadan Polata baktım, bir an da bardağını alıp kafasına dikti. Bardak bitince yavaş hareketlerle içki şişesini alıp doldurmaya başladı.

-eğer sadece bir tahminse, ki az çok nereden öğrendiğini biliyorum. Her neyse bunu kimse bilmeyecek, ve evet onlar da senin abin, daha fazla soru sorma.

Az öncekinin aksine daha sakin bir sesle konuşmuştu. Ofladım, sanırım işler tahminimden daha büyüktü bu yüzden bu seferlik onun sözünü dinleyecektim.
Ama bir dakika ya, iki tane abi daha nedir?! Ağlayacağım galiba.

Polata baktım, bir bardağı daha kafasına dikti. O da bitince yenisini doldurdu ve aynı hızda içti. Bir tane daha dolduracağı sırada kolunu tuttum. Bunu neden yaptım bilmiyorum.

-çok fazla içiyorsun, tamam istediğin kadar iç ama şu an ben varım. Sen şimdi sarhoş olup bana bilmek istemeyeceğim şeyler söylersin sonra yine tehdit falan edersin ben bununla uğraşamam.

Deyip elimi çektim.

-uyumam gerek asya ve sakin ol bir şey demem.

Bu sefer savunmasız duruyordu.

-bunun uyumakla ne alakası var?

Dediğimde bir bardak daha doldurdu.

-2 yıldan beri her gece sızarak uyuyorum. Asla içmeden uyuyamadım. Çok denedim fakat o gün o kızın yaptıklarından sonra bu benim için imkansız oldu. kardeşim zannettiğim için de çok fazla yüklenip ona kızamıyordum.

-bana kızıyorsun ama.

Lafını kesip Söylenmemle burukça tebessüm etti.

-işte böyle oldum, sürekli uykusuz ve sarhoş kalıyordum. Bu 1 ay böyle devam etti. Sonra zaten bünye alıştı. Her geçen gün sızmak için bir bardak fazla almaya başladım. Böyle ola ola işte en az 2 şişe bitiriyorum.

Dediğinde şaşırmıştım. Böyle bir hikaye beklemiyordum.

-neden uyuyamıyorsun? Bir de bunun tedavisi falan yok mu?

Diye sordum.

-bu psikoljik bir şey ve ben bunu bu zamana kadar yenemedim. Daha sonra vazgeçtim, belki de erken ölmek en iyisidir.

Dediğinde nedense kötü hissetmiştim. Hiç bir insan bu durumu haketmiyordu, bu Polat bile olsa.

Tekrar içeceği sırada bardağı elinden alıp masaya bıraktım.

-senin için yapabileceğim bir şey var mı? Bu her şey olabilir, bak bunu iyi değerlendir, vicdanlı tarafıma denk geldin. Mesela daha iyi uyuman için sana ninni söyleyebilirim, ya da yemek yapabilirim gerçi bu saatte saçma olur. Sonra hikaye okuyabilirim ya da-

-benimle uyu.

Aniden lafımı kesip dediği şeye şaşkınca baktım.

-hı?

Yaslandığı yerden doğruldu.

-doğru duydun, eğer bana yardım etmek istiyorsan benimle uyu. Artık içki içmek istemiyorum asya.

Derin bir nefes verdim.

-böyle kandırıp beni öldürmeyeceğini nereden bileyim?

Dediğimde başını arkaya atıp güldü. Hadi ama dostum bu kadar kas yapılır mı?

-emin ol seni öldürmek isteseydim bu zamana kadar uğraşmazdım.

Dediğinde göz devirdim.

-iyi vazgeçtim ben!

Dedim ve ayağa kalktım. O da kalktı ve tam karşıma geçti. Bu bana yapılmaz ama ya, Adamın boynuna bile gelmiyorum.

-eğer bugün benimle uyursan sana bir istek hakkı veririm. Yani benden ne istersen yaparım ama bugün değil.

Dediğinde biraz düşündüm.
Laf ağızdan çıkmıştı işte, yardım edeceğim demiştim bir kere.

-tamam olur, ama ne istersem yapacaksın tamam mı?

Dediğimde gülümsedi.

-tamam.

Dediğinde ben de başımı hafifçe sallayarak onayladım. Yatağı gösterdi.

-geç bakalım.

Dediğinde yatağa girdim. Siyah yorganı iyice üstüme çektim.
Polat yatağa girecekken onu durdurdum.

-hey böyle mi yatacaksın?

Üstüne bakıp bana baktı.

-evet?

Dediğinde cıkladım.

-olmaz git üstüne bir şey giy, ben hayatta sen böyle çıplakken yatmam.

Dediğimde kısık bir sesle gülüp giyinme odası olduğunu düşündüğüm yere ilerledi. İçeri girip bir süre sonra üstünde siyah spor bir atletle çıktı.

-bu ne ya? Kazak falan yok muy-

-Asya! Uzatma istersen.

Hafif sert çıkan sesiyle sustum. O da gelip yorganı kaldırdı ve yatağa girdi. Benim aksime tam uzanmak yerine yarı uzanmış bir vaziyetteyken beni yavaşça göğüsüne doğru çekip sarıldı.

-hey!

Dediğimde sadece biçimli dudakları yandan kıvrılmıştı.

-kes sesini hadi yat.

Dedi ve uyku moduna geçti. Açıkçası rahattım bu yüzden itiraz etmedim ve bende gözlerimi kapattım.

-yarın böyle anlaşamayacağız biliyorsun değil mi?

Diye mırıldandım.

-biliyorum o yüzden anı yaşamaya çalışıyorum.

Dediğinde bir şey demedim ve kendimi uykuya bıraktım.

∆∆∆

Nedense mutlu bir şekilde gözlerimi açtım. Nerde olduğumu hatırlayınca hemen yanıma baktım.
Polat ilk defa çatık kaşlı değilde daha normal duran bir yüz ifadesiyle uyuyordu. Normalde benden önce kalkması gerekiyordu.
Bana sarılmış olan kolunu yavaşça üstümden kaldırdım. Tam kalkacakken tekrar sarılmasıyla ofladım.

-rahat dur! Uyuyorum.

Gözleri kapalı söylediği şeye göz devirdim.

-banane, benim yardım severliğim buraya kadardı.

Gözlerini açtı.

-Bir uyutmadın sende!

Dedi ve kolunu üstümden çekti. Hızlıca yerimden doğruldum ve ayağa kalktım.

-ee işe yaradı mı bari?

Dediğimde anlamazca baktı.

-hani diyorum uyuyamıyordun ya, sızmadan uyumak nasıldı?

Dediğimde gözlerini kapadı.

-git odana

Dediğinde şaşkınca baktım. Kendimi kullanılmış gibi hissettim aq.
Polat'ın gözleri kapalıyken boş olan yastığı aldım ve tam vuracakken kendimi yatakta buldum.

-biraz daha sessiz olmayı öğrenmelisin.

Polat'ın alayla söylediği şeye göz devirip kolunu çekmesi için vurdum.

-çek şu kolunu! Bir daha bu odaya gelirsem

Deyip durdum. Tek kaşı kalktı.

-eee?

Dediğinde ne diyeceğimi düşündüm. Bari yalan söylerken rezil olmayalım.

-sanane! Çek şu kolunu sana yardım edende kabahat zaten.

Bana uzunca baktıktan sonra kolunu çekti. Ben de hızlıca ayağa kalkıp tam yürüyecekken ayağımı masanın ayağına vurdum.

-hay sikeyim!

Aniden küfürü basıp yatağa oturdum.
Polat hemen yataktan kalkıp önüme geldi.

-iyi misin?! Neresi acıyor? Dur Meriç'i çağırayım.

Polat tam gidecekken kolundan tuttum.

-dur ya hep senin yüzünden oldu zaten!

Polat şaşkınca baktı. Ben de geri ayağa kalkıp topallayarak kapıya ilerledim. Son kez polata dönüp dil çıkardım ve hızlıca odayı terk ettim.

Kendi odama girince rahat bir nefes verdim ve direkt çamaşırlarımı alıp banyoya girdim.
15-20 dakikalık bir duşun ardından bornozumu giyip çıktım.
Dolabımın karşısına geçtim, hızlıca askıda hazır duran bir kombini alıp kapımı kilitledim.

Yine hızlı bir biçimde üstümü giyindikten sonra saçlarımı kurutup dalgalı bir şekil verdim. Parfümü de sıkıp telefonumu ile çantamı aldım ve odadan çıktım.

Yan tarafımda ki odadan da Polat çıktı. Sanırım o da duş almıştı, üstüne de lacivert baya kaliteli duran bir takım elbise giymişti.
Hay ben zamanlamama tüküreyim.
Polat kapısını kapatıp yanıma geldi.

-bugün bir yere gidemezsin.

Deyince şaşkınca baktım.

-sanane ve neden?

Dediğimde telefonunu çıkarıp bir şeye baktı.

-madem her şeyi öğrendin, bir şeyleri açıklığa kavuşturmanın zamanı geldi. Çağrı ve Fıratın yanına gideceğiz.

Dediğinde gözlerim irice açıldı.

-yok ben hayatta gitmem, zaten bugün benim planlarım vardı başka zamana artık.

Deyip yürümeye başladım. Polatta yanımda yürüyordu.

-gelmek zorundasın planını iptal et.

Dediğinde ofladım.

-of banane ya, keşke bilmez olaydım.

Dedim sitemle. Asansörün önüne geldiğimizde düğmeye bastı. Kapı hemen açıldı. İçeri girdik.

-istediğin kadar reddet, sadece kendini yormuş olacaksın.

Asansör kapısı tekrar açılınca çıktık. Herkes salondaydı.

-hadi Asya'yı geçtim, abi senden bu performansı beklemezdim. Normalde herkesden önce kalkardın.

Dedi güney.

-günaydın ikinize de, efe ve güneyin acelesinden dolayı kahvaltıyı yaptık, ama fatmaya söyleyeyim-

Annemin lafını Polat kesti.

-gerek yok anne, biz Asya'yla dışarıda kahvaltı yapacağız.

&-ne?!

Efe, güney ve ben aynı tepkiyi vermiştik.

-bu harika! Tabii gidin oğlum siz güzelce anlaşın

Annemin heyecanlı sesi tüm umudumu yıkmıştı.

-oha! Abi sen ciddi misin?

Güneyin şaşkın tepkisine katıldım.

-her neyse sonra görüşürüz, yürü Asya.

Dedi ve kolumdan tutup kapıya doğru rahatlıkla çekti. Dudaklarımı büzüp efeye baktım.

-abi dur!

Efenin bağırışı ile herkes ona döndü.

-ne var efe?

Dedi Polat, artık sinirlenmişe benziyordu.

-ablamla bugün ben gidecektim, yani siz gidemezsiniz.

Dediğinde küçük bir umutla polata baktım.

-hayır

Dedi ve kendisiyle beni dışarı çıkarttı.

-istemiyorum ama!

Dedim sitemle, çoktan arabasının yanına gelmiştik. Durup bana baktı.

-dur tamam madem kabul etmiyorsun bir istek hakkımı kullanmak istiyorum.

Dediğimde şaşırmışa benziyordu.
Telefonunu çıkardı.

-tamam git.

Dediğinde şaşkınca baktım.

-yine dayak yiyeceğiz anlaşılan.

Dediğinde gözlerim irice açıldı.

-ne demek istiyorsun?

Dediğimde derin bir nefes verdi.

-bak asya sana açıkça doğruları söyleyeceğim, Fırat eğer bir şey isterse alır, eğer alamazsa tüm sinirini önüne ya da aklına gelen her şeyden çıkartabilir. Bu senin o yurt dışında olan abi dediğin şerefsiz bile olabilir.

Dediğinde şok olmuştum. Fırata ve Polata olan nefretim katlanmıştı. Sinirden bir şey söylemeden arabanın
Kapısını açıp bindim. Bu kadar tehditte fazlaydı ama!
Artık bir şeylere dur deme zamanı gelmişti. Görelim bakalım sinirlenirse ortalığı yıkıp geçenFırat'ı.

Şoför kapısı da açıldı, Polat binince Telefonumu ve kulaklığımı çıkarıp taktım.
Rastgele bir şarkı açıp polatı duymamak için son ses verdim ve dinlemeye başladım.

Yarım saat süren bir yolculuğun ardından baya lüks görünen bir mekana gelmiştik. Araba durunca kulaklığı çıkarıp bir şey demeden arabadan indim.

-peşimden gel

Deyip valeye arabanın anahtarını verip bir sürü görevlinin olduğu mekana girdi. Ben de sessizce peşinden ilerledim.

Kestik! Umarım beğenmişsinizdir.
Sizce Polat artık Asya'ya karşı yavaş yavaş ön yargılarını kırsın mı?  Düşüncelerinizi yazın lütfen.
Oy vermeyi ve yorum yapmayı unutmayınn, kendinize de çok iyi bakın.

Bir daha ki bölüm de görüşmek üzere! 👋

واصل القراءة

ستعجبك أيضاً

1.6M 97K 61
Ulaş: Ev alma, komşu al demişler. Işık: Öyle mi demişler. Ulaş: Öyle demişler. Alacağım seni kendime. Mecburuz.
560 148 10
Her şey o tanışma ile başladı. Astsubay Kıdemli Başçavuş Elis Yılmaz ile Teğmen Ege Korkmaz'ın tanışması ile. Derler ya askerlere aşık olmak yürek is...
Peyda بواسطة Herkes Yalan

قصص المراهقين

696K 46.1K 31
Peyda, bir Gerçek Aile/Kaçırılmış Çocuk klasiğidir. "Şimdi, on yedi yıl sonra annem ve babam karşımda dikiliyorlardı. Onları görüyor, onlarla aynı m...
214 85 4
Her başlangıç bir sondur'