The Winter Wind | Yizhan

Door wybestboy

26.1K 2.8K 3.1K

"Zhan ge, özür dilerim," demişti Yibo ve Xiao Zhan öfke patlaması geçirmişti. "Sikik sikik özür dilemeyi kes... Meer

Bölüm 1: Kaza
Bölüm 2: Kaynamak
Bölüm 3: Sakin
Bölüm 4: Kartlar
Bölüm 5: Bükülmek
Bölüm 6: Uyanık
Bölüm 7: Reset
Bölüm 8: Yüzleşme
Bölüm 9: Kafa Patlatmak
Bölüm 10: Av
Bölüm 11: Söndürmek
Bölüm 12: Koz
Bölüm 13: Teslim Olmak
Bölüm 14: Kör
Bölüm 16: Engellemek
Bölüm 17: Mesafe
Bölüm 18: İtiraf
Bölüm 19: Tutuşmak
Bölüm 20: Cüret
Bölüm 21: Kargaşa
Bölüm 22: Avunmak
Bölüm 23: Haberler
Bölüm 24: Çatırdamak
Bölüm 25: Yanmak
Bölüm 26: Not
Bölüm 27: Yardım
Bölüm 28: Çatlak
Bölüm 29: Durum
Bölüm 30: Ağırbaşlı
Bölüm 31: Kırınım
Bölüm 32: Cevap

Bölüm 15: Musallat Olmak

764 85 87
Door wybestboy

Ertesi gün tüm dünya öğrendi.

Boynunun yanında bir morluk vardı, kasımpatı büyüklüğünde, ve Xiao Zhan üstünü kapatmaya çalışmıştı. Ama otelde konakladığı bir şekilde sızdırılmış ve havalimanındaki uçağının kalkışı olay olmuştu.

"Kapüşonunu yukarıda başını aşağıda tut," demişti yanından biri ve Xiao Zhan bunun Nini olduğunu düşünmüştü ama kontrol etmek için dönmedi. Şu an çok gergindi çünkü şu anda, dünyası sütunlar üzerinde duruyordu ve her an yıkılmaya hazırdı.

En çok korktuğu şey ise, ikinci dalgaydı.

İlgi..taciz...küçümseme dalgası.

O yüzden yürüyebildiği kadar hızlı yürümüş, bekleyen hayran ve anti sürüsünü geçmişti, bir grup heyecanla çığlık atmış diğer grup ise nefretini haykırmıştı.

Xiao Zhan bütün bunların bitmesini istiyordu.

Kaybolmak istiyordu.

Huzura hasretti.

O yüzden acele etmişti, koruması önündeydi ve az sonra arabasının kapısına varmıştı.

Ama sonra birisi ona hafifçe vurdu. El ağırdı ve omzuna konduğu anda Xiao Zhan'ın yüreğine inmişti. Hızla etrafında döndü, kavgayla sonuçlanacak olsa bile o kişiyi itmeye hazırdı ama dondu.

Bir çift kahve göz, gözlerini dikmiş ona bakıyordu...yumuşakça ve hipnotize edici şekilde.

Sonuç olarak, sesler durmuştu.

Ya da daha çok, kesilmişti.

Daha önce sanki sesli bir caddede gibiydi ama şimdi bir aracın içine binmiş ve kapıyı arkasından çarparak kapatmıştı.

"Yibo?" diye seslenmiş ve o kişi sırıtmıştı.

Ama sırıtış şeytancıldı. İçinde daha fazla korkuya yol açmıştı ve o uzaklaşamadan eller kapuşonunun kenarına yapışmış ve kumaşı kafasından sıyırıp atmıştı.

Yüzü ortaya çıkmıştı, aynı şekilde boynundaki morumsu kırmızı çürük de. Xiao Zhan'ın korkuyla nefesi kesildi ama çok geçti.

Etrafında bir sürü flaş patlamış, haykırışlar ve çığlıklar geri dönmüştü fakat bu sefer tam bir karmaşaya dönüştü.

"Onları yakaladık!"

"İnanılmaz."

"İşleri bitti."

Haykırışlar havada uçuşmuş, ve bunun üzerine, Yibo yeniden sırıtmıştı.

"İşin bitti," dedi Yibo ve Xiao Zhan gözlerinin yaşlarla yandığını hissetmişti.

Sonra Yibo'yu itti...kalan gücünün her bir parçasıyla.

"Uzak dur benden!" diye haykırmıştı.

Ve işte öylece de uyandı.

Boğazına takılmış çığlığı ve göğsünü döverek yerinden çıkmaya çalışan kalbiyle.

Fırlayarak kalkmış, kaçmaya çalışırken neredeyse aklı başından gitmişti, ama neyden kaçmaya çalıştığı konusunda emin değildi.

Zihninin ve gözlerinin berraklaşması ve hala otel odasının zemininde olduğunu fark etmesi için birkaç saniye daha geçmesi gerekmişti. Bir battaniye alt vücuduna dolanmıştı ve parlak gün ışığı odanın kocaman pencerilerinden içeri giriyordu. Xiao Zhan etrafına baktı, aklı karışıktı ve zihni yavaşça rüya ya da kabus olan şeyden parçalarla dolmaya başlamıştı.

Kontrolünün küçük bir kısmını tekrar ele geçirdi, kısa süre sonra her şey berraklaşmıştı. Yibo'yla olan kavgası ve Yibo'nun sonunda...ona ne yaptığı. Hepsini hayal edip etmediğini düşünürken gözleri kocaman açılmıştı fakat öte taraftan hala otel odasında ve yerde, tam da Yibo'nun onu bıraktığı yerdeydi.

Daha sonra gözlerini aşağı çevirmiş ve pantolon düğmesinin ve fermuarının açık oluşuna rağmen, iç çamaşırının üzerinde ve penisinin de üstünün iç çamaşırıyla kapatılmış olduğunu görünce şaşırmıştı.

Yibo onu temizlemişti!

Dağınıklığın icabına bakmış ve üzerine bir battaniye sermişti.

Sonra da gitmiş miydi?

Xiao Zhan kontrol etmek için ayağa kalkmaya çalıştı ama bir şeyler ona, bunun yalnızca bir zaman kaybı olduğunu söylemişti.

Tabii ki de günün bu vaktinde Yibo hala burada olmayacaktı, çünkü bütün cesaret gösterisinin yanı sıra, özgüveni ve direnci güneş yeniden doğduğu an kaybolmuş gibi gibi gözüküyordu.

O yüzden tuttuğunu bile fark etmediği nefesini bıraktı ve vücudu ile aklına sakin görüntüsü kazandırmak için uğraştı.

Yibo ona...görüntüler tekrar gözünün önüne geldi ama tamamen karanlıktaydı, yine de hepsini hissediyordu.

Vücudundaki her bir sinirin yoğuncana sıkışması...kanının tehlikeli bir şekilde kaynaması ve eninde sonunda ulaştığı patlama ve hayal edilemez zevkin sancılarına kapılması.

Vücudunun hala hafifçe titrediğini hissedebiliyordu, uzuvları hala zayıf eklemleri ağrı içindeydi.

Yibo, Xiao Zhan bir şeyleri yumruklama isteğinin üstesinden gelmeye çalışırken sessizce inildedi. Tam o anda ise telefonu çalmaya başlamış, sessiz odanın sessizliğini dağıtmıştı.

Bir saniye için görmezden gelmeyi düşündü, kendini düzeltmek için biraz daha zamana ihtiyacı vardı ama hayalinin anısı tekrar aklına düştü.

Korkudan yüreğine inerek, hafifçe titreyen bacaklarının üstünde doğrulmuş ve telefonunu almak için yatak odasına adımlamıştı.

O varmadan arama sonlanmış, Xiao Zhan telefonu dün gece fırlattığı yer olan yatağın ortasından almıştı, nefesini tuttu. Nini'nin kendisini mesaj yağmuruna -ki bu genellikle internette dünyasını ateşe verecek bir şey olduğunda olurdu- tutmadığını görünce rahatlamıştı.

Gerçi arayıp duranın Nini olduğunu görmüştü, Xiao Zhan sonra saati kontrol etti.

Sabah sekizi biraz geçiyordu ve gitme vakti gelmişti.

Lakin, Shamian'daki sığınağına dönmeden önce ilk olarak stüdyosunu ve çalışanlarını ziyaret etmesi gerekiyordu. Yeni drama çekimleri yüzünden işleri yoluna sokması ve yeni programını hazırlaması lazımdı.

O yüzden Nini'yi geri aradı ve aynı beklendiği gibi bir buluşma çoktan planlanmıştı.

Gönüllü arası sona geldiği için biraz üzgündü lakin geri dönüp savaşma vaktiydi.

Şu andan itibaren, Yibo'yu düşünmeyecek ya da en azından elinden geldiği kadar düşünmemeye çalışacaktı ve ofiste işler felaket sıkışık olduğundan da çoğunlukla bunda başarılı da oldu. Yenilenecek eski sözleşmeler, gözden geçirilecek yeniler ve ayarlanacak programlar vardı.

Nini tam havasındaydı, o yüzden Xiao Zhan'ın her ihtiyacını karşılayıp onu gördüklerine mutlu olurlarken çalışanlar da aynı vaziyetteydi.

Bütün bunlar kendisini birazcık suçlu hissettiriyordu.

"Bugün bir video yayımlayalım," dedi, medya menajeri Zhou Shen. "Şöyle gündelik bir şey. Hayranların görünce çok mutlu olurlar. Senden haber almayalı uzun zaman oldu."

Xiao Zhan ilk başta onları duymuyormuş gibi davranmıştı, ama sonra Nini toplantı odasının masasına sesli bir şekilde hafifçe vurmuş ve Xiao Zhan karşı taraftan kadına bakmaya zorlanmıştı.

"Şiddetle bunu yapmanı öneriyorum. Sonsuza dek inzivada kalamazsın."

Xiao Zhan kadına dik dik baktı, bugün her ne yapmak istiyorlarsa onu yapabilecek kadar düzgün göründüğünden şüphe duyuyordu ama yine de onları bir dinlemeye karar vermişti.

"Ne yapmamı istiyorsunuz?"

"Mukbang."

Durakladı. "Ne?"

"Sana, özel lezzetli şeyler getireceğiz ve sen de yerken birkaç soruya cevap verebilir ya da rahat bir şekilde sohbet edebilirsin."

"O zaman canlı yayın yapalım," Nini eklemiş ve odadaki üç taraf da onaylayarak kafalarını aşağı yukarı sallamıştı. Xiao Zhan hepsine teker teker baktı.

İlk olarak, bu söylenenler ona, yemek yememiş olduğunu fark ettirmişti ama yemek de istemiyordu. En azından ilerki birkaç gün. Yibo ile olan gecesinden gününü uzak tutmaya çalışarak o kadar çok duygusal hengameyle dolmuştu ki, hiçbir şeyi midesinde tutamayacağını biliyordu.

"Mukbang yok," bakışları incelediği reklam teklifine dönerken anında reddetmişti.

Lakin beyni artık kelimeleri çözemiyordu çünkü şu an aklındaki tek şey boynunun kenarındaki felaket morluktu. O yüzden ekledi.

"Canlı yayın da yok."

Oda sessizliğe gömülmüş, Xiao Zhan ise kararı kabul etmelerini beklemişti. Fakat, Nini aniden telefonunu masaya fırlatmış ve herkesi korkutmuştu.

"Eğer işe geri dönmek istemiyorsan, lütfen bize söyle ki vaktimizi boşa harcamayalım. Bunun için para aldığımızı biliyorum ama yalnızca para yüzünden burada değiliz biz ve ayrıca kesinlike öylece boş boş durmak için bize para ödenmesini istemiyoruz. Gerçekten çalışmak ve hayatlarımızı en iyi şekilde kullanmak istiyoruz"

Bu karşılık aynı bir tokat gibi yüzüne çarpmıştı. Bakışları odanın karşısına kilitlenmiş ve onlarla iş birliği yapmayı kabul etmemekle bencillik yaptığını fark etmişti. Bu iş yalnızca onun hakkında değildi. Bu işe insanların hayatları ve tecrübeleri de bağlıydı.

Faka bugün...boynunda bir morlukla gerçekten de canlı yayına çıkamazdı ve mevsim insanların dikkatini çekmeden balıkçı yaka giyebilmeye de elverişli değildi. Ayrıca makyözüyle morluğu kapatmak için bir konuşma yapmayı da istemiyordu.

"Tamam," dedi bir hevesle. "Ama öyle gündelik bir şey olduğundan dolayı bu üstemdekini giymeye devam edebilir miyim? Kapüşon kapalı olarak?"

Nini anında atağa kalkarken stilisti tam anlamıyla dehşete düşmüş gibi gözüküyordu. "Kesinlikle olmaz!"

Xiao Zhan iç çekti.

"Kaç aydır rafta duran Gucci tişörtlerimiz var. Marka elçisi olarak, markanın reklamını yapmamız lazım o yüzden o tişörtlerden birini giysen iyi olur."

"Tişört giyemem," dedi.

"Niye?" Nini sızlanmış ve Xiao Zhan kadına Nini'yi ürküten bir bakış atmıştı. Tedirgin edici olmak istememişti ama Gucci'nin reklamını yapmaktan daha önemli olan uğraşması gereken bir sürü bokluk vardı.

"Bana yakalı bir şey bulun," dedi ve hemencecik ayağa kalktı. Hava almaya ihtiyacı vardı, o yüzden odadan çıkmıştı ki çalışanlar nihai kararını tartışacak bir şey bulamasınlar. Sonra stüdyonun çatısına doğru ilerledi.

Stüdyonun çatısı inanılmaz derecede büyük olan Pekin ufuk çizgisinin içindeydi ve şu anda boştu o yüzden ellerini cebine koydu ve öylece boşluğu izledi. Böyle zamanlarda, etrafında ve ötesinde çok şey olurken, dünyanın kendisinden daha büyük olduğunu; kendisinin bunların içinde yalnızca küçük bir desen olduğunu görebiliyordu. Ayaklarının yere basmasını sağlayan bir histi lakin bu sabahki kabusunun hatırlatıcısı onu yalnızca üzüyordu.

Boynunda bir morluk varsa ne olmuştu yani?

Normal bir dünyada ve normal bir yaşamda, bu heyecan verici bir şey olmaz mıydı? Ama şimdi korkmuş ve sınırdaymış gibi hissediyor, her an açığa çıkmasını bekliyordu.

Çatıya açılan kapının açıldığını duydu ama arkasını dönmedi. Vanilya ve tarçın kokusundan gelenin Nini olduğunu anlayabiliyordu ve bu onun anında tanıyabildiği başka bir kokuyu düşünmesine sebep olmuştu.

Kafasını iki yana salladı ve şeytansı, kahve gözlü çocuğu düşüncelerinden silmeye çalıştı.

"Senin için iki seçeceğim var," demişti kadın ve Xiao Zhan, onun elinde iki tasarım işi yakalı gömleği tuttuğunu görmek üzere arkasını dönmüştü.

Biri beyazdı, yakası bir yılan deseniyle nakışlanmıştı, diğeri ise eski bir Tang Hanedanı resminin renkleri ile desenini taşıyordu.

"Hangisini tercih edersin?" Kadın sormuş ve Xiao Zhan'ın bakışları anında beyaz olanda sabitlenmişti.

Birkaç dakika sonra, giyinme odasında oturuyordu ve makyaj sanatçısı Chen Kun ise arkasındaydı.

"Şapkan," Hafiften yaşlı adam ona gülümsemiş ve koyu renkli bereyi resmen kafasından sökmüştü.

"Saçını bugün yıkadın mı?" diye sordu ve Xiao Zhan kafasını salladı.

Uzun ve tenini haşlayan bir duş almıştı ama sonradan fark etmişti, hiçbir şey, hiçbir şey Yibo'nun penisini emiş anısını zihninden silmeye yeterli gelmezdi.

Makyaj ve saç sanatçısı saçı üzerinde çalışmaya başlamış ve Xiao Zhan, eğer olur da boynundaki morluk fark edilirse ne tür bir bahane sunabileceğini düşünmeye koyulmuştu. Sonunda, bahane falan sunmak istemediğine karar verdi. Koca adamdı, o yüzden tabii ki boynunda ya da vücudunda önemli olan bir yerde morluğu olabilirdi. Bu sabah duştayken uzunluğunda bulduğu hafif kırmızı bölgeyi düşünmemeye çalışırken yutkundu, Yibo'nun ağzının teveccühüydü.

Ani bir arzu krizi alt karnını vurmuş ve geçici olarak o bölgeyi uyuşturmuştu.

Yibo, Xiao Zhan konuşmadan sövdü.

Kısa süre sonra makyözü ensesine gelmişti ve Xiao Zhan adamın morluğu gördüğü anı tamı tamına biliyordu. Chen Kun durmuştu, ne gördüğü konusunda emin değil gibiydi. Xiao Zhan gözlerini telefonunda tuttu. Sonunda, kendini tutamayıp kafasını kaldırmış ve makyözünün gülümsememek için elinden gelen her şeyi yaptığını görmüştü.

"Yapmasana!" Xiao Zhan gürlemiş ve makyöz ağzından bir kıkırtı kaçırmıştı, gözlerine bakamıyordu. Xiao Zhan yalnızca kafasını iki yana sallamış ve telefonuna geri dönmüştü.

Kısa süre sonra, işi bitti ve Xiao Zhan gömleği almak üzere rafa yürümüştü. Tam o anda bir tıklama duymuş ve Nini anında içeri dalmıştı.

"Hey!" diye haykırdı Xiao Zhan ve hemen arkasını döndü. Kollarını daha yeni gömleğe geçirmişti ama daha düğmeleri iliklememişti. Aceleyle iliklemeye girişmiş ama kadın ona doğru gelip önünde dikilmiş, kaşlarını çatmıştı. "Ne saklıyorsun?" diye sordu.

Xiao Zhan aceleyle yakalarını kapatmaya çalıştı ama, kadının gözleri aniden büyümüştü.

Sağır edici bir iç çekiş kadının morluğu keşfini takip etmiş ve Xiao Zhan, onun düşüp bayılmayacağını umut etmişti. Asla bunun sonunu duymayacaktı.

"Bu ne?" diye çığlık attı kadın ve boynuna bakmak için yakalarını hışımla ayırdı. "Bu ne ya bu ne?"

Xiao Zhan onun ellerini kavramış ve yakalarından ayırmaya çalışmıştı.

"Sence ne?" diye sordu. Nini'nin gözleri şok, kafa karışıklığı ve temaşa ile ardına kadar açılmıştı. İfadeleri o kadar keskin ve aniydi ki Xiao Zhan'ın görüşü dönmeye başlamıştı.

O yüzden düğmelerini iliklemeye devam etti fakat kadın yakalarını tekrar ayırmış dikkatlice morluğu incelemişti.

"Nini," diye yakındı ama kadın onu görmezden geldi.

"Yeni görünüyor," demişti. "Yeni olmuş bu! İnzivanda yuvarlanıyorsun sanıyordum."

"Yuvarlanıyordum," diye cevap vermiş, kadından bir adım geriye çekilmişti. Tuhaftı ama kadının ellerinin üzerinde, hatta herhangi bir elin üzerinde olmasına katlanamıyordu. Hala çok açıkta ve hassas hissediyordu.

"Evet ama kendine acıyarak yuvarlanıyordun, başkasının kollarında değil! Kim yaptı bunu? Nasıl bu kadar dikkatsiz olabilir? Senin topluma mal olmuş biri olduğunu bilmiyor mu?"

"Bunun cevabını bilmek istemezsin," demişti son düğmeyi de kapatırken. "Güven bana."

"İstiyorum!" Kadın ısrar etmiş ama Xiao Zhan arkasını dönüp, onu görmezden gelmek için elinden geleni yaparak odadan çıkmıştı.

"Xiao Zhan!" diye huysuzlandı kadın.

"Nini, bugün Shamian'a dönmem lazım. Canlı yayın mıdır nedir yapıyorsak yapalım da artık yola çıkabileyim. "

"Ah," demişti kadın koridoru geçerlerken. "Bu yüzden canlı yayın yapmayı ya da tişört giymeyi de istemedin. Şimdi anladım."

"Anlayışın için teşekkürler," demiş Xiao Zhan ve konferans salonlarının kapısını tutup açmıştı. Nini hala dikiliyor ve ona dik dik bakıyordu, gözleri hala kocaman açıktı o yüzden Xiao Zhan onu içeri ittirmiş ve ekibin geri kalanını hazır bir şekilde odada bulmuştu.

"Bugün atıştırmalık tadıyoruz," diye ilan etti medya menajeri. "Normal yemeklerden daha ilgi çekici olur diye düşündük."

"Katılıyorum," demişti Xiao Zhan çünkü onları midesinde tutabileceğine inanıyordu.

"Canlı yayın yapmıyoruz," Nini aniden söylemişti. "Kaydedip yayımlayacağız." Dik dik bakmak için Xiao Zhan'a dönmüştü. "Hani olur da bir kaza olursa, düzgünce editledikten sonra tabii."

Xiao Zhan rahatlamayla kendi kendine gülümsedi. Kadın çok girişkendi ve enerjisi onu eğlendirmekte hiç başarısız olmuyordu.

Çok geçmeden Xiao Zhan oturmuştu ve çalışanlar da atıştırmalıkları hazırlıyorlardı.

İşte mesajı aldığı an, tam da o andı.

Masadaki telefonuna göz attı, dokunmadan bildirimde yazanı açık bir şekilde okuyabiliyordu.

Tek bir cümleydi, şu anda haber almak istemediği kişiden gelen.

Ya da bir daha.

"Ge," diyordu mesaj. "Nasılsın?"


Yazar Notu:

Okumak insancıl lakin yorum yapmak ilahidir. Yorumlar benim yakıtım ve mükafatım.

Çevirmen Notu:

Vallahi yazar yorumları okuyor benden söylemesi.

Hepinize öncelikle merhabalar dostlarım. Şimdi diyeceksiniz ki kısacık bir bölümü çevirmek bu kadar mı zor bizi on-on bir gündür bekletiyorsun. Zor diyemem, lakin şu anki yoğunluğumda resmen bölüm akmıyor. Size bunun nedenini açıklamayı bir borç bilirim çünkü bekliyor, yorum yazıyor ve seviyorsunuz hikayeyi de çeviriyi de.

Aynı anda iki tane üniversite okuyorum, birisi Istanbul Üniversitesi birisi Türk-Alman Üniversitesi, İstanbul Üniversitesi'ndeki derslerimin içeriği çok yoğun. Öte yandan Türk-Alman'da ise yüzde yüz Almanca eğitim görüyorum ve henüz Almanca öğrenmeyi bitiremedim. Şu an yoğun bir dil öğrenme sürecindeyim ve beş hafta sonra B1 kur sınavım var. Öte yandan hafta sonu ders alıyorum ve ayrıca Twitter'da Yizhan içerikli bir sayfa yönetiyorum (archiveyizhan05. Kafamı derslerden kaldıramaz vaziyetteyim anlayacağınız. Öte yandan benim yapmayı en sevdiğim şeylerden biri burada bu çevirileri çıkarmak ve sizlere sunmak. Bunu yapmayı o kadar seviyorum, o kadar önemli görüyorum ki sorumluluklarım için yaptığım programda her daim çeviri için vakit yaratmaya çalışıyorum, lakin kafam çok doluyken aşırı özen gösterdiğim bu çevirilerin kötü etkilenmesini istemediğim için ancak çok yavaş çalışarak kalitemin düşmediğine emin olabiliyorum. Lütfen daima aklımda olduğunuzu, burayı boşlamayacağımı bilin. Her hafta bölüm gelmese bile iki haftada bir kesinlikle bölüm geleceğinin garantisini veriyorum.

Bir de eklemek istiyorum ki, yorumlarda gün saymanıza da bir ayrı bayılıyorum. Gerçekten aşırı seviniyorum bunu yaptığınızı görünce. İtici gücüm gibisiniz. Harika okuyucularsınız. Sizi çok seviyorum.

Bölüm hakkında yorumuma gelecek olursak, geçiş bölümü olduğunu söyleyebilirim ama şimdi bayağı dokunaklı bölümler var önümüzde. Özellikle çevirmek için sabırsızlandığım yerler geliyor diyebilirim. Bu bölümde Nini'ye sinir oldum, ben zaten genel olarak bu kadına hep sinir oluyorum. Kötü bir karakter olduğundan ya da bir şey yaptığından değil. Sadece 80 bölüm geçmesine rağmen ısınamıyorum ona. Yibo'nun o geceden sonra öylece çekip gitmesi hakkında ne düşünüyorsunuz? Xiao Zhan ertesi bölümde ona nasıl tepki verecek sizce? Alalım yorumları.

Tekrar görüşene dek, dostlar.💜

Ga verder met lezen

Dit interesseert je vast

93.9K 8K 28
Üniversitesinin serseri çocuğu jungkook, kız arkadaşını rahatlatmak için kayda aldığı inlemelerini yanlışlıkla yeni atanan rektörü Kim Taehyung'a ata...
228K 20.2K 42
Hyunjin, engelli doğan çocuğuna bir bakıcı arar. Paraya ihtiyacı olduğu için iş arayan üniversite öğrencisi Felix, duyduğu gibi hemen bu işe talip ol...
2.4M 211K 33
Ama New York'a geldiğimden beri bir kokusu var. for vanilla baby
65.8K 2.9K 26
Yabani evrenindeki çiftimiz Asi ve Alaz'ın hayatları farklı bir şekilde kesişeydi, mesela Asi, Soysalan Üniversitesi'ne bomba gibi düşseydi, nasıl ol...