Bölüm 29: Durum

600 58 65
                                    

Xiao Zhan musluğun kulpunu çevirip açmış ve suyun akmasına izin vermişti.

Lavabo aynasının önünde duruyordu ve Şanghay'a dönmek için hazırlıklara başlamak üzereydi fakat endişeyle kendi yüzünü izlemeden duramıyordu.

Zar zor uyuyabildiği üç saat yüzünden bitik gözüküyor, bu yüzden de uçakta biraz daha dinlenebileceğini umut ediyordu. O günkü çekim programı öğleden sonra başlayacaktı o yüzden bu dinlenme vakti fiziksel hali için çok önemliydi.

Öte yandan duygusal hali kendisinin bile nasıl başa çıkacağını bilmediği bir durumdaydı.

Yibo sağ olsun, pert olmuştu ve kameralar kayda geçtiğinde bu ulu orta açıkta kalmış olan bilinçaltından sıyrılabileceğini umut ediyordu.

Yibo'nun yüzünün, boynunda gömülü olduğunu hala hissedebiliyordu; sıcak nefesinin ve tatlı dumansı kokusunun girdabını... Belinde kilitlenen kollarının ve kendisine sıkıca yaslı olan vücudunun uhrevi titreyişini. Onu en son gördüğünden beri altı saat geçmişti ama Xiao Zhan sanki araya sonsuzluk girmiş gibi hissediyordu.

Geçen akşamın başlangıcında Yibo'nun başka biriyle randevuya çıkmış olduğu acı gerçeğini kabullenmişti fakat gecenin sonunda ruhunu ona büsbütün vermeye hazır hala gelmişti.

Onu öpmeliydim.

İnleyişi kafasının içinde yankılanıyordu.

Yibo son kez arkasını döndüğü o anda, ona gitmeli ve onu kollarının arasına çekmeliydi. Dilini ağzında gezdirip sarhoş edici tadından son bir zerre daha tatmalıydı.

Siktir, diye küfretti.

Belki yapmış olsaydı, Wang Yibo'ya olan özlem ve arzusuyla yanıyormuş gibi sağa sola döneceğine, şekilde uyuyabilecek kadar doymuş olurdu.

Öpücük, şu anda fark ettiği üzere birlikte geçirdikleri akşama bir nokta koyardı; çünkü şu an her şey sert bir şekilde açık uçlu kalmış gibi hissettiriyordu.

Bir daha ne zaman Yibo'yu görecekt ve bir daha ne zaman onu kollarının arasına alacaktı? En önemlisi de, ona olan cevabı ne olacaktı?

Xiao Zhan iç çekti, elleri halsiz bedenini desteklemek için sıkıca lavabonun kenarına tutunmuştu.

Babasının sesi aniden kafa karışıklığını bölene kadar bu pozisyonda kaldı.

"Uçağın kaçta?" Babası sormuştu.

"Sabah 9.10," diye cevap verdi ve diş fırçasını aldı.

Babası, "Peki," dedi ve o diş fırçasının mavi kıllarını diş macunuyla bocalarken onu izledi.

İşte o zaman, tam fırçayı ağzına koymadan önce  Xiao Zhan, babasının söyleyecek bir şeyi olduğunu anlayarak ona beklentiyle bir bakış fırlattı.

Konunun ne olduğunu merak ediyor ve kendisi ile Yibo hakkında olmamasını umut ediyordu. 

Geçen akşam, anne babasının orada olduğunu bilerek edepli olmanın tüm sınırlarını zorlamışlar ama buna rağmen ellerini birbirlerinden uzakta tutamamışlardı. Tamamen fark edilmez olduğunu yeğlemeyi isterdi ama biliyordu ki durumun bu şekilde olmama ihtimali çok yüksekti.

"Bu yıl," diye başlamıştı babası ve Xiao Zhan istemsiz bir şekilde gerilmişti. Bakışlarını kaçırmış, babası gözlerindeki tedirginliği fark etmesin diye aynaya sabitlemişti. 

"Bu yıl...zordu. Hepimiz için ama özellikle senin için. Olaylar başladığında seni göremediğimden nasıl üstesinden geldiğini izleyemedim ama seni tanıyorum ve bu kadar uzun süre uzak kalmanı da göz önünde bulundurursak acının ne kadar şiddetli olduğunu yalnızca hayal edebiliyorum."

The Winter Wind | YizhanHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin