TUTSAK KALPLER

By yalnizlarlimani

52K 1.6K 334

Çocukluğunda yaşadığı bir olay yüzünden erkeklerden hem korkan hemde onlara karşı cesur gibi davranmaya çalış... More

Tanıtım
'Sil Baştan'
'Davetsiz Misafir'
'Bul Artık Beni!..'
'Asya'm!..'
'Gitme'
'Kız yok!..'
'Kork Benden!..'
'Kan kokusu!..'
'Benim Yüzümden!..'
'Âb-ı Hayat!..'
'Kül ve Ateş!..'
'Gece Gözlü Adam!'
'Kıskançlık!'
'İlk Utanç!..'
'Karmaşık Duygular!..'
'Nerdesin?..'
'Nefes!..'
'Karar!..'
'Ey Aşk!..'
'Sevgilim!..'
'Takip'
'tehlike'
'İntikam!'

'Hasret'

206 13 2
By yalnizlarlimani

Selam millet😊
Herkes iyidir inşallah. Uzun bir aradan sonra tekrar bölüm atmak da nasip oldu.
Özlemişim burayı 😊
Neyse lafı uzatmadan sizi yeni bölümle başbaşa bırakayım.
Yazım yanlışı varsa şimdiden affınıza sığınıyorum.

Bölümü oylamayı ve yorum yapmayı unutmayın canlar😊

KEYİFLİ OKUMALAR

*****

Genç adam, eve gelince ilk işi salondaki koltuklara kendini atmak olmuştu. Üzerindeki kıyafetlerde kuruyan kan lekeleri ile korku filminden fırlamış gibiydi. Salonun kapısında hissettiği hareketlilikle o yöne yüzünü çevirdi.

Halime Sultan...

Endişe ve korku her halinden belliydi. Genç kızın başına gelenleri yarım yamalak da olsa biliyordu. Ve günlerdir eve uğramayan iki kardeş daha da korkmasına sebep olmuştu.

"Melih?"titreyen sesiyle konuştu ilk önce .

"Oğlum, siz benim yüreğime mi indereceksiniz? Nerdesiniz siz kaç gündür? Niye haber vermiyorsunuz? Hem kardeşin nerde?.."diyerek koltuğa doğru yürüdü. Genç adamın üzerindeki kan lekelerini yeni farketmişti.

"Hiihh!!! Ne oldu oğlum sana böyle? Bu halin ne? Kimin kanı Melih bu? Sen iyi misin? Semih'e mi birşey oldu yoksa? Ayy konuşsana evlâdım!.. "diyerek sitem etti.
Genç adam uzandığı koltuktan oturur pozisyona geçti. Yanına gelen yaşlı kadının korkusu belli ki diline vurmuştu. Ama onu daha fazla korkutmadan anlatmalıydı olanları.

"Sakin ol Sultanım! İyiyiz biz! Semih de, ben de iyiyiz! Korkma artık! Hem o kadar çok şey sordun ki ben hangisine cevap vereceğimi şaşırdım! İstediğimiz sorudan başlayabiliyor muyduk?.."derken yüzünde muzip bir sırıtma belirdi. Sözleri bittiği anda omzuna inen yumrukla gülmeye başlamıştı.

"Bir de maytap mı geçiyorsun benimle hergele? Öldüm burda meraktan! Emanetlerimin başına birşey gelecek diye aklım çıktı benim! Sende geçmiş karşıma..."derken yaşlı kadının gözlerinden süzülen yaşları görünce, genç adam sözünü bitirmesine izin vermeden kollarına aldı.

Emanetti onlar...
İki kardeş sadece birbirine değil, bu emektâr kadına da emanetti...
Kız kardeşi gibi gördüğü Zeynep'in emanetiydi...
Laz inadından vazgeçmeyen Emre Bey'in emanetiydi işte...

"Şşş!.. Tamam! Bak biz iyiyiz! Seni bırakıp da gider miyiz hiç? Hem daha gelin dırdırı dinleyeceksin! Torun seveceksin Halime Sultan! Bizden öyle kolay değil kurtulmak!.."derken sesine neşeli bir hâl vermeye çalıştı ama bedeninin yorgunluğu sesinden bile anlaşılıyordu.

"Asya kızım dırdır etmez ama senin çenen babana çektiyse yandık! Semih zaten bu kafayla iyice karta kaçacak! Neymiş efendim 'ben aşka inanmıyorum!' muş! Laflara bak laflara! Serseri! Birgün kaptırsın da gönlünü, bakayım inanıyor mu? İnanmıyor mu! Eşşek kadar herif oldunuz halen sap gibi geziyorsunuz! Beni düşünen yok! Demiyorsunuz ki 'bu kadın yaşlı artık. Belki torun sevmek istiyor!'diye. Nerdeee!?.."diyerek elini sallarken bir yandan gözünden düşen son damlayı silip, diğer yandan da yüzüne sahte bir öfke yerleştirmeye çalışmıştı. Yaşlı kadının korkusu yerini rahatlamaya bırakınca, tabir-i caizse dili çözülmüştü. Genç adam o şekilden şekile giren suratı görünce kahkahayı basmıştı. Yaşlı kadının tonton yanaklarını avuçlarının arasına alıp alnına bir öpücük kondurdu.

"Sen torun mu istiyorsun Sultanım? Niye daha önce demedin? Asya burdayken! Hem ben seni de anlamıyorum haa! Hem torun diyorsun, hem kıza yaklaştırmıyorsun! Bakışmayla olmuyor o işler! Teknoloji o kadar gelişmedi da..."derken lafını kesen yumruğu kafasına yedi. Ama kahkahası evi inletti.

"Edepsize bakın hele! Kurt kocayınca çakallara maskara olurmuş! Birde benim ceylan gibi kızımı daha evlenmeden...Tövbe tövbe!.. Oğlum kudurdun da kendine bahane mi arıyorsun!?.. Evlenmeden, o nikâh kıyılmadan hele bir yanaş kıza!.. Bak ben sana ne yapıyorum!.." oturduğu yerden sinirli bir şekilde kalkıp kapıya doğru giden kadının arkasından yine gülmüştü. Genç adam amacına ulaşmıştı. Yaşlı kadının kafasını dağıtacak birşeyler bulmuştu.

Çünkü yaşlı kadın da, o iki kardeşe emanetti sonuçta...

"Ayrıca 'ceylan' değil Sultanım! 'Kaplan' olacak Asya'm !.."diye mırıldandı.

Genç adam biraz daha durup yerinden kalktı. Odasına gitmek için merdivenlere yöneldiğinde mutfaktan gelen tıkırtıları da işitti. Halime Sultan belli ki sinirini yine mutfakta atıyordu. Yüzüne yayılan gülümseme ile yukarı çıktı. Odasında ilk önce banyoya gidip duş aldı ve ardından giyinip tekrar aşağı indi. Mutfağa...
Halime Sultan'ın kendi kendine söylenerek yemekleri kontrol ettiğini görünce, sessiz adımlarla yanına gidip yanağına öpücük bıraktı. Yaşlı kadın anlık gelişen olayla yerinden sıçramıştı.

"Eşşek herif! Yüreğimi ağzıma getirdin! Meraktan öldüremedim, korkudan öldüreyim mi dedin yoksa?.." eli sol göğsünde dururken.

"Aşk olsun Sultanım! Başımın üstünde yerin var! Ayrıca içimden geldi, ne var yani habersiz öptüysek!.."diyip kolunun altına aldı.

"Tamam deli oğlan tamam! Sen geç masaya ben de sofrayı kurayım!.."dedi gülümseyerek.

Sessiz bir şekilde yenen yemeğin ardından genç adam eline aldığı tabaklarla mutfağa gidince, yaşlı kadın derdini anladı. Genç adam ona birşeyler sormak yada anlatmak istediğinde, mutfak işlerine yardım ederek bir yandan da konuşurdu. Yaşlı kadında elindeki küçük tepsi ile mutfağa gittiğinde hem işini yapıyor hemde sessizce genç adamın konuşmasını bekliyordu.

"Ben ne yapacağım Sultanım?.."dedi nihayet.

"Neyi?.."diyerek tek bir soru sordu.

"Asya? Ali? Suat Baba? İşler?... Daha sayayım mı?.."dedi sakince.

"İşler, her zaman ki gibi kendi kendini yaptırır sana!..
Suat'a gelince, o zaten en başından beri hep senin arkanda. İş konusunda da, kızı konusunda da!
Amaa..."diyip ellerini kurularken genç adamın gözlerine baktı. Melih, merakla 'ama' dan sonra gelecek cümleyi bekliyordu.

"Ama Ali için aynı şeyleri söyleyemem! Genç, hırslı, yeri gelince anlayışlı ama söz konusu kardeşi olunca ne yapar bilmiyorum! Suat gibi koşulsuz güvenmez bence! Yani 'sevgili kayının ' sana kök söktürebilir!.."diyip sinsi bir sırıtma yerleştirmeye çalıştı yüzüne. Ama bunu yaparken komik olduğunun farkında değildi galiba ki, genç adam o ifadeyi görünce kahkahasına engel olamadı.

"Gül sen gül! Ali, kardeşini vermezse bende sana güleceğim böyle!.."diyip eline cezveyi aldı. Kahve şart olmuştu artık. Mevzu derindi sonuçta...

" Sultanım 'sevgili kayının!' nedir yaa! Ayrıca Ali vermezse kızı bende kaçırırım! Attırmasın benim deli damarımı!.." sahte bir kaş çatılması olmuştu sözlerinin sonuna doğru.

"Hmm! Ali de öyle diyordu zaten! Oğlum saf mısın? Adam kızın abisi, ister verir, ister vermez! Sanane! Bence sen adamın 'damarına basma!' Yoksa işi yokuşa sürerler!.."

"Ali'nin her dediğini yapsak evin yolunu bulamazdım!.."diye ağzının içinden homurdandı. Yaşlı kadın elinde iki fincanla ada tezgaha doğru giderken devam etti.

"Ne homurdanıyorsun yine ağzının içinden?.."

"Diyorum ki Sultanım, bu işleri hem kolaylaştıracak, hem de hızlandıracak ne yapabiliriz?.."dedi genç adam.

"Hııh! Bana bunlarla gel oğlum! Kolaylaşması için sen gelinimin gönlünü hoş tutacaksın ki abiside sana güvensin! Hızlandırmaya gelirsek de, ulan kudurdun mu eşşek herif! Bekle biraz ne var yani! Şekerin mi suya damladı! Allah Allah yaa! İyice edepsiz oldun haa !.. Hem sen evlenme teklifini yaptın mı ki, hızlandırıyorsun?.."keyifli bir şekilde.

"Sen de bir alemsin Sultanım! Yemekten önce 'torun' isteyen sen değil miydin? İşler hızlanmazsa nasıl olacak? Ayrıca teklif daha edemedim ama yakındır yani! Her an edebilirim!.."derken muhabbete devam ettiler.

Genç adamın da kafası dağılmıştı. Yaşlı kadının da... Melih, oturduğu yerden kalkarken ufak bir açıklama yaptı.

"İşin şakası bir yana da Sultanım! Cidden Ali bize engel olur mu?.."

"Niye olsun ki?.."

"Kardeşi benim yüzümden bu halde! Şuan hastanede ve günlerdir uyutuldu. Gerçi durumu kötü olduğu için değil ama olsun! Bu sonucu değiştirmez! Kız benim yüzümden kaçırıldı! Yani..."devam edeceği sırada yaşlı kadın elini kaldırıp susturdu.

"Ama kardeşi aynı zamanda senin yanında mutlu! Seni seviyor da bildiğim kadarıyla! Neden sorun çıkarsın ki Ali? O kızın sana bakışlarını görüp de engel olursa eğer kalpsizmiş derim! Suat, sizin o bakışlarınızı gördüğü için bu kadar rahat güvendi sana! Ali de güvenir merak etme!.."diyip tek eliyle genç adamın omzunu sıktı.

"O zaman bana müsaade! Gelinin beni bekler!.."diyip mutfaktan çıktı.

"Semih ne zaman gelir eve?.."diyerek arkasından dış kapıya kadar eşlik etmişti.

"Bildiğim kadarıyla işi yok! Gelir gün içinde! Hadi görüşürüz sonra! Dikkat et kendine Sultanım!.."diyip çıktı.

*****

Kısa bir yolculuktan sonra hastaneye ulaşmıştı. Hızlı adımlarla sevdiği kızın bulunduğu kata çıktı. Koridorun ucundan yürümeye başladığında, ilerde duran tekerlekli sandalyedeki adam dikkatini çekmişti.

"Hayırdır Asaf!? Niye burada bekliyorsun?.." sorgulayıcı bir şekilde.

"Güvenlik için!.."dedi sadece.

"İçerde de bekleyebilirdin! Yoksa hâlâ korkuyor musun 'yengenden'?.."diyip sırıttı.

"Bir dakika! Sen 'yenge' mi dedin? Hayırdır abi!?.." sorgulayıcı bakma sırası artık Asaf'ta idi.

"Ne diyeyim birader! Abla mı diyeyim?.." sesi hâlen eğlenir gibiydi.

Aslında korkusunu bir nevî bastırma yöntemiydi. Asya'nın tepkisinden korkuyordu. Aklının bir köşesinde hep 'ya beni istemezse' diyordu.

Sahi, ya istemezse?...

"Suat baba nerde? Ali?.." kendini düşüncelerinden ayrıldığında.

"İçerde onlar! Mâaile!.." dedi düz bir ifadeyle.

"Asya uyandı mı yoksa?.."dedi bir telâşla.

"Yok! Henüz uyanmadı ama bugün uyanır dediler!.." sakin bir şekilde cevap verdi.

"Anladım! Ben bir bakayım o zaman içeriye! Sen burda mısın?.." dedi sakinleşen sesiyle.

"Burdayım abi! Birşey lazım olursa diye bekliyorum!.."dedi. Genç adam karşısındaki adamı tepeden aşağı süzdü. 'Kolu ve bacağı alçıda, tekerlekli sandalyede oturan bir adamın ne kadar faydası olabilir ki!' diye düşündü hızlıca.

"Sen de git odana Asaf! Dinlen ve çabuk ayaklan! Çok işimiz var seninle!.."diyip sağlam olan omzunu sıvazlayıp odaya girdi.

Kapıyı açıp içeri girdiğinde odada bulunan herkesin yüzü ona döndü. Ama onun gözleri tek bir noktaya bakıyordu.

'Okyanus gözlüsüne!'

Genç kızın uyuyan haline bakarken, kendini toparlaması bir kaç saniyesini yada dakikasını almıştı. Gözlerini sevdiği kızdan ayırıp, odada bulunanlara döndü.

"Merhaba Suat baba! Sultanlarım!.."diyerek önce yaşlı adamla tokalaştı. Ardından Nihal ve Ayşe hanımın ellerini öptü.

"Hoşgeldin evlât!.." dedi Suat Bey.

"Hoşgeldin oğlum!.."dedi iki kadın da.

"Hosbuldum!.."diyerek ortaya konuşup herkese toplu cevap vermişti. Genç adam ağzını açamadan Suat Bey tekrar konuştu.

"Bitti mi?.."dedi sadece. Altında yatan anlamları bir tek ikisi anlamıştı.

"Bitti!.."derken omuzlarını biraz daha dikleştirdi.

"Asya nasıl? Ne zaman uyanır?.." diyerek aslında cevabını bildiği soruyu sordu.

"İlaçlar kesildi. Bugün uyanırmış! Öyle dedi doktorları!.."dedi iki adamda gözlerini yatakta yatan yaralı ceylâna çevirmişlerdi. Odadaki kısa bir sessizliğin ardından iki kadın birbiriyle kaş göz işareti yapıp, yaşlı adamı da önlerine katarak kantine indiler. Genç adamın sevdiği kıza, belkide uyurken söylemek istedikleri vardır sonuçta. Değil mi ama!?..

Melih, derin bir nefes alıp gözlerini kapattı ve odadaki sessizlikten dolayı sevdiğinin nefes sesini dinledi.

"Çok şükür Allah'ım!.."diye mırıldandı.
Sonra yatağın baş ucuna gelip kızın üzerine eğildi ve eksik yanlarını, yarım aldığı nefeslerini tamamladı kokusuyla.

"Kokusuna kurban olduğum!.."diyip derin nefesler aldı. Bir eli saçlarını okşarken diğer eli, genç kızın minik elini tutuyordu.

"Uyan artık nazlı sevgilim! Bak, geldim! Yanındayım! Bu kadar 'hasret' yetmez mi?.."diyip başını genç kızın, boynu ile omzu arasına sokup daha sık ve derin nefesler aldı.

Hastane kokusuna karışmış olan karamel kokusuna 'hasretti' işte. Özlemenin tarifi olmaz, vakti olmaz,sırası olmazdı. İnsan,yanındayken bile özler sevdiğini...
Sustuğunda, sesini özler...
Başka bir yere baktığında, gözlerini özler...
Bir adım uzaklaştığında, kokusunu özler...
Ayrı kaldığında, nefesini bile özler...
İnsan sevdiğini özler, sevdiğine hasret kalırdı.

Yatağın yanına çektiği sandalyeye oturup, başını genç kızın kokusunu daha rahat soluyacağı bir şekilde yatağa bıraktı. Ciğerlerine dolan karamel kokusu, günlerdir uyumadığı uykusunu getirmişti. Gözlerinin yavaşça kapandığı sırada, genç kızın vücudu uyanmak için çabalıyordu. Bir süre sonra, kıpırdayan bir el, hareket eden bir baş ve cılız, çatallanmış bir sesle genç kız varlığını belli etmişti.

"M-Melih!.." gözleri kapalı bir şekilde kısık bir sesle mırıldandı. Genç adam, duyduğu değilde, hissettiği hareketlilikle başını hızla kaldırdı. Uyku mahmuru gözleri anında sevdiği kızın yüzünü turladı. Acıyla çatılan kaşlarına, dişlerini sıktığı belli olan dudakları ve çenesine, yutkunmaya çalışan boğazına hızla bakıp, tekrar gözlerine dikti bakışlarını.

"Asya'mm!.."diyebildi sadece. Gözleri buğulanmış, sesi çatallanmıştı onunda.

"Melih!.."dedi tekrar genç kız.
Yavaşça açılan gözlerini bir kaç kez kırpıştırmıştı.

"Buradayım okyanus gözlüm! Yanındayım!.."derken bir yandan saçını okşuyor, bir yandan da elini tutuyordu.

"Melih!.."diyebildi yine genç kız. Kelimeleri sanki boğazına dizilmiş de çıkmıyormuş gibiydi.

"Söyle sevgilim! Söyle okyanus gözlüm!.."dedi ağlamak ve gülmek arası bir hâlde.

"Gitme!.."derken gözleri kapanmıştı genç kızın. Ama aynı genç adam gibi o da sevdiği adamın elini tutmaya çalışmıştı. Olmayan gücüyle ne kadar tutabildiyse...

"Gitmem! Gidemem ki güzelim! Benim senden başka ne gidecek yerim var. Ne de sığınacağım bir limanım! Sen gitme,ben hep seninim! Hadi aç gözlerini sevgilim!.."dedi. Genç kız, adamın söylediği herşeyi net duyamamıştı. Ama kendini zorlayarak tekrar açtı gözlerini.

Okyanuslar,nihayet kara kuyularla buluşmuştu işte... Dünya dursa umurlarında olmazdı artık. Hasret bitmişti. Elbet birgün çile de biter,vuslatta olurdu...
Genç adam,usulca eğilip tek tek gözlerini öpmüş ve her seferinde dudaklarından şükür nidaları dökülmüştü.

"Asya'm! Sevgilim! Okyanus gözlüm! Uyandın ya artık ölsem de gam yemem!.. Okyanuslarını tekrar gördüm ya bu bana yeter sevgilim!.."dedi sesinden mutluluk akıyordu.

"Ölmek yok Melih Efendi! Öyle kolay kurtulamazsın benden!.."derken yüzünde tatlı bir tebessüm vardı. Ama çektiği ağrılar da bu tebessüme karışıyordu.

"Kurtulmak isteyen kim güzelim! Asıl sen benden kurtulamazsın!.."diyip dudaklarını genç kızın alnına dayayıp uzun bir öpücük bıraktı. Yüzlerindeki ifade aşırı mutluluk içeriyordu. Çünkü herşeye rağmen yine birbirine kavuşmuşlardı.

"Nasılsın? Ağrın var mı? Doktoru çağırayım hemen! Suat babaya da haber vereyim..."derken genç kız elini kaldırarak susturdu. Genç adam heyecandan susmak bilmemişti.

"Sakin ol sevgilim! İyiyim ben! Sadece yorgun hissediyorum! Gitme sen yanımda kal!.."dedi.

"Sevgilin kurban olsun sana! Gitmem yanından bir yere! Sen yeter ki iyi ol!.."diyip tekrar alnını öptü. Sonra Asaf'ı arayıp doktoru göndermesini istedi. Zaten Asaf, hâlâ kapıda beklediği için hızlı hareket etmişti. Genç adam daha sonra da Suat Bey'e haber verdi.

Doktorlar gelip kontrollerini yapmış, mâaile akşama kadar birlikte vakit geçirmişlerdi. Asya, kaybettiği kandan dolayı bitkin olsa da ara sıra muhabbetlere katılmış ama genellikle dinlemeyi tercih etmişti. Akşam üzeri, genç kız aldığı ilaçlardan dolayı uykuya yenik düşmüştü. Abisi Ali, uzun bir ameliyatın ardından ancak akşama doğru aile fertlerine katılmıştı. Herkesin yüzü gülerken, genç adam uyuyup kalan sevdiğinden gözlerini ayırmamıştı. Oda da bulunan herkes bunun farkındaydı ama kimse ses etmiyordu. Ta ki Ali konuşana kadar.

"Yeter birader, yedin bitirdin kardeşimi gözlerinle!.." diye çıkıştı.

Genç adam, gözlerini kızdan ayırmadan cevap verdi.

"Bundan sonra gözlerimi onun üzerinden ayıramam kardeşim! Sen de buna alışsan iyi edersin artık!.."diyip hafif bir sırıtma yerleşti yüzüne.

"Melih Efendi, hatırlatırım o kız benim kardeşim! Benimle iyi geçinsen sende iyi edersin!.."dedi.

"Sessiz olun bakayım! Kazık kadar adam oldunuz hâlen çekişiyorsunuz! Ben burdayken kimseye söz düşmez!.."diyerek son noktayı koydu yaşlı adam. Aradan geçen birkaç dakikaya sessizlik hakim olmuştu. Genç adam, nihayet gözlerini kızdan ayırıp aile fertlerine baktı tek tek. Sonra hafif bir boğaz temizlenmesiyle söze girdi. Yada girmeye çalıştı mı desek!..

"Suat baba, benim size birşey demem gerek!.."diyip bir nefes çekti içine.

"Söyle evlâdım!.." dedi yaşlı adam.

"Nasıl anlatsam ki!? Ben çok düşündüm ve bir karar aldım!.." derken karşısındaki adamın tepkilerini de ölçüyordu. Yaşlı adam, sessiz kalıp, konuşmamın devamını bekledi.

"Baba, eğer iznin olursa en kısa zamanda Asya'yı gelip isteyelim diyorum!.."diyip sustu.
Yaşlı adam, bu konuşmayı bekliyordu ama şimdi değildi. Ali ise, ağzı açık dinliyordu. Duyduğu son sözlerle kendine geldi.

"Hop hop! Yavaş gel birader! Yangından mal kaçırır gibi! Hayırdır?.."derken yerinden hareketlenmiş ve genç adamın üzerine yürümüştü.

"Ali!.."diye sert bir şekilde uyardı yaşlı adam.

"Baba, duymadın mı? Ne diyor? Kardeşimi isteyecekmiş!.. Yahu kız daha hasta yatağında, adamın derdine bak! Ben mi abartıyorum şimdi?.." dedi bir sinirle.

"Eğer Asya da isterse, bize laf düşmez Ali! Evet, bunu söylemenin yeri burası değil! Bu konuda haklısın. Ama ben kızımın artık istediği şeylere karşı gelmeyeceğim! Zaten yıllarca ayrı kalıp üzdük onu! Bundan sonra, mutlu olma sırası kızımda! O ne isterse öyle olacak!.." diyip noktayı koydu yaşlı adam.
Melih buna sevinirken, Ali köpürmüştü. Biliyordu ki, kardeşi de bu işi onaylayacaktı.

Genç adam,ortaya pimi çekilmiş bir bomba bırakmıştı. O da farkındaydı birşeylerin eksiklerin olduğunun.
Mesela,evlilik teklifi gibi. Ya da genç kızın bu fikre nasıl bakacağı gibi...Ama bildiği tek bir gerçek vardı ki, o da artık genç kızın gözünün önünden bir saniye bile ayırmak istemiyor oluşuydu.

Artık bu 'hasret' bitmeliydi...

*****

Eveettt...
Bir bölümün daha sonuna geldik.
Emeğe saygı diyoruz ve oylamayı unutmuyoruz millet😉

Biliyorum biraz kısa bir bölüm oldu ama idare edin. İnşallah diğer bölümler daha uzun ve dolu dolu olur.

Bu arada yorumlar gerçekten çok önemli. Lütfen bir kaç cümle de olsa yorum bırakın ❤

Yeni bölümde buluşmak dileğiyle canlarım ❤

Görüşürüz 😊

Continue Reading

You'll Also Like

2.1M 100K 43
Abisinin arkadaşına yaptığı sosyal medya akımından sonra hayatı değişeceğini kim bile bilirdi ki? ○●□■ Siz : Seni bir arkadaş bir dos...
120K 590 5
mesleğini eline alamayınca kendini barlarda escort ilan etmiş bir kızın aşk hikayesi...
2M 87.3K 68
Aile problemleri yüzünden evden kaçmış ve kendi ayakları üzerinde durmaya çalışan, aynı zamanda sinir hastası olan Pare, ucuza gelsin diye ikinci el...
83.9K 1.9K 38
bir gün ansızın babam yanında onlarca siyah takım elbiseli adamlarla gelmişti ben okulu bitirmeyi planlarken o benimle evlilik planları kuruyordu ond...