KOÇ

بواسطة misramadizedeolur

1.2M 76.6K 11.9K

'En Güzel Beşiktaş'ın Çocukları Sever : 1' "Özgür Çalhan liked your tweet mi?" dedim dehşet içinde. "Ne demek... المزيد

0 x Koç
1 x Tweet
2 x Karşılaşma
3 x Maç
4 x Süper İkili
5 x Fan
6 x Düşüş
7 x Trip
8 x Rezil
9 x Antrenman
10 x Gülümseme
11 x 153,2 Km'den Gelenler
ŞAMPİYON
12 x Yeni
ŞAMPİYON #2
13 x Söz
14 x First Date
15 x Haber
16 x Rize
17 x Kırıklıklar Ve Bozulmalar
bir şeyler'
18 x Aydınlık
19 x Mavi
20 x Misafir
bir şeyler #2
21 x Sen Beğendin
22 x Annemin Damadı
23 x Afallama
24 x Bursa
25 x Merhaba
bir şeyler #3
26 x Misafir ' 2
27 x Masal
28 x Huzur
29 x Kardeş
30 x 'Bebeğim, yanıyorsun'
31 x Sevmek Güzel
33 x Düğün
34 x Çok Sevdik Be Abi
35 x Sürpriz
36 x Yılbaşı
37 x Koç
38 x Beşiktaş Icrypex
Falanlar- Kesitler Ve Filanlar
39 x Aşk
FİNAL
bir şeyler ' Bu Asla Veda Değil
Yılbaşı Özel
1. Yıl Özel
Paris Özel
2. Yıl Özel
Kutlama- Açıklama ve Nicesi

32 x Aşktan

19.2K 1.3K 124
بواسطة misramadizedeolur

Herkese merhaba!

Siz bölüme geçmeden, ufak bir şey söylemek istiyorum. Bugün benim için fazlası ile koşuşturma ile geçti. O yüzden bölümü atmadan önce üzerinde düzenleme yapamadım. Bölüm fazla içime sinmese de, sizi de bekletmek istemedim.  

Umarım hoşunuza gider. İyi okumalar.

Koç - Bölüm Otuz İki : Son Ve Başlangıç

"Bak bakayım nasıl olmuşum?" dedi Sude ellerini beline katıp etrafında dönerken. "Berbat." dedik Arda ile aynı anda. Sude dönmeyi bırakıp bize kötü bakışlar atarken, Arda ile yumruklarımızı tokuşturduk. "Çok güzel olmuşsun güzelim." dedi Eniz ona tatlı tatlı gülümserken. Gözlerim benden bağımsız kısılırken, yüzümü sinsi bir gülümseme kapladı. Yakışıyorlar mıydı sanki bunlar? Bir beğendim sanki. Sude'e Eniz'e dönüp öpücük attığında, kafamı iki yana salladım. Birlikte büyümüştük. İkisi de böyle bir şey düşünmezdi. Ortalığı karıştırmaya gerek yoktu.

Gerçi Serap teyzemde Eniz'i çok severdi yani. Esra teyzem de hep Sude gibi bir gelini olsun diye dualar ederdi. Ortalığı karıştırmaya gerek var mıydı?

Acaba?

Elimden bir titreme gelince irkilerek elime baktım. Telefonumu görünce kendi kendime göz devirip ekranı açtım. Rıdvan'ıın attığı alev emojisini görünce kıkırdadım. Harbiden atmıştı. Telefon yeniden titrediğinde, mesajın üzerine tıkladım. Özgür'ü sinir etmenin ne kadar güzel olduğundan bahsediyordu. Gülerek mesajına cevap verdim. 

Günlerden pazartesiydi. Ablamın sözde bekarlığa vedası vardı. Ama bu bizim için bekarlığa vedadan çok ufak bir parti gibi olacaktı. Çünkü Efe abimlerde olacaktı. Sude ve ben gelmemeleri için ablamın aklına girmeye çalışsakta Efe abim bizden daha güçlüydü. 

Düğün ve bu parti olayından dolayı bu hafta için rapor almıştım. Özgür'de zaten cumartesi günü Galatasaray ile derbi olduğu için sadece pazartesi ve salı günü öğle arasında çalıştıracaktı takımı. Akşamları ya da boş olduğumuz ilk anda görüşeceğimize emindim. Ki dün geceden beri sık sık konuşuyorduk zaten. Onsuz yapamazdım artık.

Sanırım oda bensiz yapamazdı.

"Efe abimler on saattir dışarıda bekliyor, çıksak mı artık abla?" dedi Sude hala aynada kendini süzerken. Aynadan ablama sahte bir memnuniyetsizlik ifadesi attığında kıkırdadım. "Damat değil mi, beklesin." dedi Eniz ablamın yanında dikilirken. Ablam 'aferin' dercesine kafa salladı ona. Biz Sude ile erkek tarafı olmaya karar vermiştik, çocuklar ise kız tarafı olacaktı. Oğlanda kızda bizim olduğu için böyle ayrılmaya karar vermiştik. 

"Ben çıkıyorum, gelin hadi." diyerek dışarı doğru adımladım. Dalgalandırdığım saçlarımı ensemde salaş bir topuz yaptırmış, önlerden birkaç tutam bıraktırmıştım. Yüzümde çok hafif bir makyaj vardı. Gelinin kız kardeşi olayını düğüne saklıyordum. Kuaförün kapısının önünde takım elbisesi ile Efe abimi gördüğümde yüzümde beğeni dolu bir gülüş oluştu. "İstanbul'un en yakışıklı damadı." diyerek keyifle konuşup, yanına yaklaştım ve yanaklarını öptüm. "Ateş ediyorsunuz Efe Bey." 

"Her zamanki halim." diyerek göz kırptı Efe abim. Arabadan Asrın abi inip üzerini düzelttiğinde beğeni ile süzdüm onu. Dün gece kapıdaki karşı karşıya gelmemizden sonra, sanki onu en son bir yaşımda görmemişimde bu yaşıma kadar yanımdaymış gibi konuşmuştuk. Daha dün resmen tanımış olmama rağmen Efe abimden farkı yoktu şuanda. Arda ve Eniz, Efe abimden dolayı tanıyordu zaten. Yıllarca Asrın abiyi görmeyen tek kişi Sude ve bendik resmen.

"Yüzündeki gülümseye bak. Buradan nikah dairesine gidecek gibisin." dedi alay edercesine. Kıkırdadım. "Hem doktorsun hem yakışıklı, düşünmüyor değilim." diyerek sahte bir ciddiyet ile yanıtladığımda, oda güldü. Tabi böyle bir şeyin ancak dalgası geçilirdi aramızda. Onun çok güzel bir manitası vardı, benim ise kalbimin ve beynimin her yanı Özgür Çalhan ile doluydu. 

"Geç kaldık." dedi Sude kauförden çıkarken. Bakışlarımız onu buldu. "Efe abim, gel yol yakınken vazgeç. Yaşlanırsın beklerken." diyerek devam etti. Sesindeki 'oğlunu hiçbir kadına yakıştıramayan anne' tonu gülümsememe sebep olurken, "Sanki biraz geç kaldı." diyerek yanıtladı onu Asrın abi. Sude omuz silkerken, arkasından elbisesinin eteğini toplayarak ablam çıktı. "Sude düğünüme almam seni. Delirtme beni." dedi sahta kızgınlığı ile. "Gelin, senin canın sahte altın istiyor herhalde?" dedi Sude benim arkadaşım olduğunu belli edercesine. "Ay yeter!" diyerek kendini ortaya attı Arda. "Herkes gitmiştir mekana, bizde gidelim hadi." 

"Hadi." dedi Asrın abide ona hak vererek. Sude ve Arda, Eniz'in arabasına giderken; kendimi Asrın abinin muhteşem Mercedes arabasına bindim. Sabah on saat Arda'dan bu arabanın ne kadar kusursuz olduğunu dinlemiştim. O anlar aklıma gelirken tüylerimin diken diken olmasıyla yutkundum. Asla susturamamıştım onu. Zor kaçmıştım elinde. 

Ablam ve Efe abim dışarıda sarılı halde bir şeyler konuşurken, ablama baktım ve gülümsedim burukça. Bu geceyi sabaha bağlayıp uyumayacağımızı düşünürsek, yarın gece ablamla son kez aynı evde uyuyacaktık. Ablam üniversite için gideceği gün, valizini tekmeleyerek evden atmamı düşünürsek; şuan içimdeki bu duygusal anıma annemler çok şaşırabilirdi. Ama birazcıkk sevsem de, ablamdı sonuçta. 

Ve hala ablamın odasını giyinme odam yapmama izin vermemişlerdi.

Ceketimin cebinden telefonum titreyince hızlıca ceketimin cebinden çıkarttım. Stori atmıştım ve Özgür hala görmemişti. Ekranda Özgür'ün adını görürken gülümsedim kocaman. Bildirime tıklayıp mesajın açılmasını bekledim.

Koç : Sen benim sonum ve başlangıcımsın.

Kalbimin içinde bir şeyler hareket edip mideme doğru ilerlerken, dudaklarımı ısırdım usulca. Derin bir nefes aldıktan sonra, sakin olmaya çalıştım. Aklıma All Of Me şarkı sözleri dolarken, ne cevap vereceğimi düşündüm. Daha sonra şarkıdan yola çıkarak parmaklarım ekranda dolandı. 'Çünkü her bir zerrem, senin her bir zerrene aşık.'

Mesajı gönderdikten sonra telefonu hızlıca kapatıp kucağıma kattım. Kalbim heyecanla çarparken, ellerimi yanaklarıma katıp bastırdım. "Aşıkmış gibi davranıyorsun." dedi Asrın abinin sesi. İrkilerek ona döndüm. Arabanın açık kapısından ablam binerken, "Aşık zaten." dedi. Efe abimde arabaya binerken, "Özgür Çalhan'a." dediğinde Asrın abinin gözleri şokla büyüdü. "Beşiktaş'ta oynayan değildir herhalde?" diyerek mırıldandığında gülüşüm daha çok büyüdü. 

"Tam olarak o." dedim keyifli çıkan sesimle. Oydu. Ben Özgür Çalhan'a aşıktım. Basit ya da geçecek bir şey değildi bu. Kalbim onun kalbine karışmış gibiydi. 

*  *  *

"Çok acıkmışım." dedim elimdeki balık ekmeği dudaklarımın arasına götürerek. Saat beşe geliyordu. Yorgunluktan bayılacak gibi olsakta hepimiz oldukça neşeliydik. Yerimizde durmamış, sürekli dans edip şarkı söylemiştik. Yarın düğünde ve sonrasındaki partide bunun katbekat fazlasını yaşayacağımız için bugün gün içinde fazlasıyla dinlenmemiz lazımdı. "Beni patates kızartması olarak görmenden onu zaten anladık biz." dedi Arda ters bakışlar atarak. Ne vardı canım? Kolunu ısırmıştım alt tarafı. 

Ona öpücük attım ve koladan bir yudum aldım. Emre'de yanımızdaydı ve sürekli üzerimde olan bakışları fazlaca rahatsız ediyordu. Sude'de fark etmişti. Benden önce topuklu ayakkabısını Emre'nin ağzına sokmak üzereydi. 

"Bak bu güzel." dedi Sude telefonu bana çevirerek. Post olarak atılacak fotoğrafı seçiyordu. Gözlerimi kısarak baktım fotoğrafa. Hepimiz toplanmıştık. Ortada Asrın abi ve ben vardım. Biz ikimiz çekilirken diğerleri de gelmişti. Asrın abi kolunu omzuma atmış, bende onun beline sarılmıştım. Takım elbisesinin ceketini çıkrmış, gömleğinin birkaç düğmesini açmıştı. Kravatı omzunun iki yanından sarkıyordu. Yanında Sude ve Eniz vardı. Benim yanımda ise Arda. Uçta ise ablam ve Efe abim vardı. "Beğendim." dedim ekmeğimden bir ısırık daha alırken. "Ben paylaşırım." dediğinde kafa salladım. Peçeteye uzanmak için kafamı kaldırdığımda, Sude'nin sinsice ekrana sırıttığını gördüm. Gözlerim kısılırken, "Paylaştım." diyerek telefonu uzattı. Telefonu aldım ve ekrana baktım. İki fotoğraf vardı. İlki gösterdiği fotoğrafken, ikincisinde sadece Asrın abi ve ben vardık. "Sude!" dedim çirkefleşerek. Gülerek omuz silkti. "Enişte delirsin biraz." diyerek göz kırptığında kötü bakışlar attım ona.

Asrın abinin eli belimdeydi, bende kendimi onun omzuna yaslamıştım. İkimizde kocaman gülümsemiş, karşıya kadeh kaldırıyorduk. Bu fotoğrafın ne zaman çekildiğine dair bile bir fikrim yoktu. O dans eden ablamlara kadeh kaldırmıştık.

Aklıma Özgür'ün attığı manken kadınla fotoğrafı ve Elif kişisi gelince, gülümsedim ve telefonumun ekranını sakince kapatarak masanın üzerine bıraktım. Ben çok yaşamıştım o duyguyu, birazcıkta o yaşasındı. 

Yemekler bitince evlere dağıldığımızda, ablamlar ile direkt yattık. Uyandığımda saat beşe geliyordu. Sude'yi uyandırmadan sessizce odadan çıktım. Salondan annemlerin sesleri geliyordu. Adımlarım oraya yöneldi. Ben içeri girdiğimde hesi susarak bana döndü. 

"Vera?" dedi babam kızgın olduğu belli olan sesiyle. "Baba?" diyerek mırıldandım ve esnedim. Son zamanlarda bana kızacağı bir şeyler yapmadığı için rahattım. "Düğüne çağırdın mı birilerini?" dedi aynı tonda. Koltuğun üzerine oturdum ve bağdaş kurdum. "Bizimkileri çağırdım." 

"Hangi sizinkiler?" dedi babam. Beynimin idrak ettiği kişiler ile gözlerim kocaman olurken, ablama döndüm. Bana suçlu akışlar atarken, babamın her şeyi bildiğini fark ettim. Ablam ağzından kaçırmıştı ve beni çok büyük trip bekliyordu. "Okuldan çocuklar. Soner, Armağan, Oğuz, Ayaz falan." diyerek dudaklarımı yaladım. "Birde Necip abi, Oğuzhan, Kartal, Özgür faan filan." dedim kedi gibi çıkan sesimle. "Kimler?" dedi babam gözlerini kısarak. Kesinlikle çok kzımıştı. Zaten neden saklamıştım ki? Cesur ol Vera. Korkunun ecele faydası yok.

"Beşiktaş'tan birkaç kişi." dedim birden hızlıca. Babam kaşlarını daha çok çattı ve koltuktan kalktı. "Yıllarca Beşiktaş'lı damat hayali kurarken, sen Beşiktaş'tan damat yapıyorsun ve bunu benden saklıyorsun?" dedi dehşet içinde. Şaşkınlıkla baktım babama. "Baba ya!" diyerek huysuzlandım. "Bunun için kızılır mı? Normal babalar sevgili yaptığı için kızar." 

"Sus sen." dedi babam sinirle. Sonra ellerini saçlarına attı ve karıştırdı. "Benim bunu sindirmem lazım." diyerek salonunun kapısına yürüdüğünde, Sude ile karşılaştı. "Çık kız şuradan." diyerek onu ittiğinde hepimiz şaşkınlıkla babama baktık. Vallahi manyaktı bu adam.

"Ne olduğunu sormayacağım bile." dedi Sude gelip yanıma otururken. Telefonumu bana uzattı sonra. "Uyandığımda çalıyordu, seninki." diyerek sırıtıığında heyecanla telefonu aldım. Açıp kulağıma götürdüm hemen. "Vera sitenin önündeyim, aşağı gelir misin?" dedi Özgür konuşmama izin vermeden direkt. Şaşkınlığım artarken, kaşlarım havalandı. "Hemen geliyorum." diyerek mırıldandığımda telefon kapandı. 

Hızlıca ayağa kalkıp banyoya koştum. Elimi yüzümü yıkayıp dişlerimi fırçaladıktan sonra üzerimdeki Frozen'li pijamaları umursamdan kapıya koştum ve ayakkabılarımı giydim. 

Bir şey olmuştu.

Kesin bir şey olmuştu!

Annemlerin arkamdan söylenmesini umursamayarak, kapıyı kapattım ve asansörü çağırdım. Dakikalar sonra aşaı indiğimde, koşarak sitenin kapısına gittim. Özgür arabasının önünde gidip geliyordu. Beni görünce durdu ve bana bakmaya başladı. Karşısına geçince derin bir nefes aldım. 

"Neden koştun?" dedi önce. Sonra kaşlarını çatıp üzerindeki ceketi çıkardı. "Gül Güzeli hava çok soğuk, üzerine neden bir şey almadın?" diyerek ceketi üzerime giydirdi. Kalbimin erdiğini hissederken, ona baktım. "Bir şey mi oldu?" dedim mırıldanarak. 

"Olmadı." dedi sakince. Sonra gözlerini kapattı ve derin bir nefes aldı. "Aslında oldu. Dün geceden beri zor dayandım. Yorgunsundur diye seni rahatsız etmekte istemedim." diyerek devam ettiğinde koluna dokundum usulca. "Özgür, ne oldu?"

"Attığın fotoğraftaki o adam..." dedi mırıldanarak. İçime bir rahatlama çökerken, gülümsedim. Derin bir nefes verdim sonra. "Asrın abi." dedim devam etmesine izin vermeden. "Aile dostumuzun oğlu." diyerek devam ettiğimde onun da derin nefes sesi doldu kulağıma. "Telaşlandırdım seni." diyerek suçlu bir çocuk gibi mırıldandı. Gülümsedim ve elini tuttum. Dikkatle baktım yüzüne. Uyuyamamış gibiydi. Dudaklarımı yaladım. "Keşke beklemeseydin. Sorsaydın hemen."

"Sanırım bu hissettiğim duyguların sebebi..." diyerek mavi gözlerini yeşillerime çevirdi. "Aşktan." diyerek mırıldandık aynı anda. 

Aşktandı.

Yaptığımız her hareketin, hissettiğimiz her duygunun sebebiydi.

Kendinize iyi bakın.

Cumartesi günü Mübrem'de görüşmek üzere.

واصل القراءة

ستعجبك أيضاً

98.1K 8.6K 20
Ailesinin zoruyla tatilini fındık toplamaya gitmek için harcayan Enes'in başına Ordu'nun mafyası musallat olur.
11.4K 1.9K 200
Kur'ân-ı Kerîm, insanı asıl fıtratına, fabrika ayarlarına yeniden döndürür. İnsanın ruhundaki kırıkları tamir eder. ﺑِﺴْﻢِ ﺍﻟﻠﻪِ ِ ﺍﻟﺮَّﺣْﻤَﻦِ ﺍﻟﺮَّﺣ...
1.2M 74.3K 76
"Hiç bir aile karesinde yerim yokmuş ki benim" Ben Buse. Buse Yalın olarak doğmuştum ve şimdi Buse Gamzeli olarak ölecektim. Bu ruhu ölmüş, bedeni ya...
19.2K 1K 15
Bir Subay nasıl yetişir.Aşık olursa neler yapabilir ve vatan sevgisi her şeyin üstesinde gelirse neleri göze alabilir.Anlatılan her şey gerçektir ve...