DUYGUNUN ÖTESİNDE +18

By rekolya

785K 26K 6.7K

♣️+18 sahneler vardır! Rahatsız olacaklar okumasın!♣️ Dudakları dudaklarıma imzasını bırakırken elim arsızca... More

1
2
3
4
5
6
7
8
9
10
11
12
13
14
15
16
17
18
19
20
21
22
23
24
25
26
Duyuru
27
28
29
30
31
32
33
34
35
36
37
38
39
40
41
42
43
44
46
47
48
49
50
51
52

45

5.3K 273 90
By rekolya

"Beni hatırlamıyorsun bile." Dedim güçlükle. Böyle söylemesi bir şeyi değiştirmiyordu.

"Ben kendimi hatırlıyor muyum peki? Geçmişim tamamen boş. Sadece iki yılı hatırlıyorum. Ama sen en azından güzel anılarını hatırlıyorsun." Onun için de hiç kolay değildi. Farkındaydım fakat yediremiyordum işte.

"Bu hale nasıl geldin? Daha doğrusu bu işlerin içine nasıl giriştin?" Dediğimde yeniden koltuğa geçip oturdu.

"Uyandığımda kendimi mezarlıkta buldum. Nereye gideceğimi bilmiyordum. Kafada her şey silinmişti. Yoldan geçen birinden yardım istedim. Yardım istediğim kişi de arkası sağlam bir mafyaymış. Beni yanına aldı. İki sene kısaca böyle geçti."

"Uyandığında üzerinde yara falan var mıydı?" Dediğimde düşündü bir süre.

"Yoktu. Sadece başımda yara vardı." Dediğinde içime kurt düştü. Kafasına darbe almıştı. Fakat onun dışında vücudunun hiçbir yerinde yara yoktu. Haluk onu kesin öldürmüş olurdu çünkü. Bu işin içinde Acar vardı. Ama her şeyden önce en büyük sıkıntı Alpay'ın hafızasının iki senedir gelmemiş olmasıydı. Geçici hafıza kayıpları yirmi dört saat içinde geçerdi. Fakat Alpay iki senedir bu haldeydi.

Kalıcı hafıza kaybından mı korkuyorsun?

İçimde büyüyen endişe yüzüme vurmuş olacak ki bana seslendi.

"Ne düşünüyorsun?"

"Kafandaki yara izine bakabilir miyim?" Dediğimde bir şey demedi. Yanına ilerleyip işaret ettiği noktaya baktım. Yara izinden derin olduğu belliydi. Beynine zarar vermiş olma ihtimali vardı.

"O adam seni kurtardıktan sonra hastaneye gittiniz mi?"

"Sadece dikiş atıldı." Dediğinde sabır çektim.

"Ölebilirdin."

"Senin açından bir şey değişmezdi. Aslında benim açımdan da bir şey değişmedi ya." Dediğinde ellerim saçları arasında öylece kaldı. Bu bir pes ediş miydi yoksa umursamayış mı?

"O zaman sana söyleyeyim. Beyninde kalıcı bir hafıza kaybı olabilir. İki sene geçmiş olmasına rağmen hala hatırlamıyorsun hiçbir şeyi." Kafasını kaldırdığında ellerim yüzüne indi. Yaşadığı hüzün müydü yoksa başka bir şey mi emin olamıyordum.

"Şaşırmadım." Ellerimi suratından çekerken bozuntuya vermemeye çalıştım.

"Neden olumlu düşünmeye çalışmıyorsun? Sana sadece olabileceğini söyledim. Oldun demedim. Sonradan her şeyi hatırlayan insanlar oluyor."

"Hiçbir şeyi hatırlamayan kesimi ne yapacağız?" Dediğinde derin bir nefes verdim.

"O kesimden olmayacaksın."

"Nereden biliyorsun?"

"Çünkü söz verdim." Söylediğim cümleyle bana alayla bakarken ayağa kalktı.

"Bir boka yaramayacağını ikimiz de iyi biliyoruz." Yanımdan geçip pencereye doğru ilerlerken kolundan tuttum.

"Yaşananları öğrenmek istemiyor musun?" Dediğimde arkasını dönüp kısa bir bakış attı.

"Geçmişin bir önemi yok. Ben ihtiyaç duyduğuma bakarım."

...

Sabahın erken saatlerinde kalkıp kendimi hastaneye atmıştım. Dün yaşananlar kafamdan bir türlü gitmemişti. Söylediklerinden sonra bugün geleceğine dair bir umudum kalmamıştı. Duygu'nun kanını almışlardı fakat o hala ortalarda yoktu. Bu yüzden hastaneye Nil'i çağırıp Duygu'yla onu eve göndermiştim.
O sırada odamın kapısı hışımla açılınca irkildim.

"Sabahtan beri seni arıyorum." Alpay içeri girerken yüzümde bir gülümseme oluştu.

"Odam kolay bulunmuyor hak veriyorum."

"Bebek nerede?" Dediğinde ayağa kalktım.

"Duygu'nun kanı alındı. Senin kanını almak için sabahtan beri bekliyoruz. Kanı Duygu'dan aldığımı kanıtlamamı istiyorsan kamera kayıtlarını sana seve seve izletirim." Kapıdan çıkmak için yeltenirken engel oldu.

"En ufak hatanda hiç çekinmem." Dediğinde kolunu yitip kapıdan dışarı çıktım. Bu halleri sinirimi bozsa da sabretmekten başka çarem yoktu. Üst kata çıkıp bir odaya girdim. Hemşireye her şeyi sabah söylediğim için direk Alpay'a yatağı gösterdi. Onun kanı alınırken koridordan geçen Nöroloji Uzmanı Şule'yi görünce hızlıca odadan çıktım.

"Şule Hocam müsait misiniz?"

"Tabi Tutku." Dediğinde gülümsedim.

"Az sonra yanınıza bir on beş dakika uğrasam problem olur mu?" Dediğimde güldü.

"Sıkıntı yok. Zaten bugün hastam az. O yüzden gelebilirsin." Teşekkürlerimi sunarken odadan Alpay çıktı.

"Ne zaman açıklanır bu test?"

"Genelde beş dört günü alır. Hastanenin yoğunluğuna bağlı. Zaten sana mesaj gönderilir merak etme."

"O zaman gidiyorum."

"Gidemezsin." Anlamsızca suratıma bakarken etrafa kısa bir bakış attım.

"Seni bir yere götüreceğim." Elimle yolu gösterirken sabır çekti. Şaşırmadım.

Şule'nin odasına girerken kolumdan tuttu.

"Şimdi anlaşıldı." Kolumu çekip koluna girdim.

"Hadi gidelim." Şule bizi görünce gülümseyip ayağa kalktı. Alpay'a kısa bir bakış atıp koltuğa oturdum.

"Evet Tutku. Bu güzel ziyaretinin sebebi nedir acaba?" Dediğinde güldüm. İyi kadındı. Pek sohbetimiz olmasa da bana iyi davranırdı.

"Bu arkadaşım Al-"

"Barlas." Elini uzatıp Şule'yle tokalaştı. Derin bir nefes verip konuya girdim.

"Barlas iki senedir hafıza kaybı yaşıyor." Dediğimde Alpay'a baktı.

"İki sene çok uzun bir süre. Geçici hafıza kaybı olsaydı kesinlikle yirmi dört saati aşmazdı. Kalıcı hafıza kaybı olmalı."

"Biliyorum. Fakat belki bir ihtimal geçemez mi?" En azından bir şans olmalıydı. Hep böyle kalamazdı.

"İhtimali çok düşük Tutku. Bunu sende biliyorsun." Yüzüme umutsuzca bakarken bir şeyleri parçalamamak için kendimi zor tuttum.

"Sonradan her şeyi hatırlayan insanlar var Şule Hocam." Umutla suratına bakarken o ise hala aynıydı.

"Yüzde ikilik bir ihtimalden bahsediyoruz Tutku." Alpay'a bakıp derin bir nefes verdim.

"Yüzde iki de bir ihtimal." Ayağa kalkarken bir süre kendime gelmeye çalıştım. İhtimal o kadar düşüktü ki. Bunu Alpay'ın yanında konuşmak çok büyük bir aptallıktı.

"Yapmam gereken ne varsa söyleyin Şule Hocam." Dediğimde o da Alpay'a kısa bir bakış attı.

"Elimden geldiğince bende yardım etmeye çalışacağım. Belli günler Barlas Bey'in bana randevu alması iyi olur. Onun dışında yaşadığı anıları bir kez daha yaşaması da önemli. Beynini iki senedir hiçbir şekilde zorlamamış gördüğüm kadarıyla. Biraz zorlamamız da onun için iyi olur. Son olarak bir beyin emarı çektirmekte fayda var."

"Kafasına bir darbe almış." Dediğimde düşündü bir süre.

"Yine de emar almamız lazım." Odadan çıkarken kolumdan tutup beni götürmeye başladı.

"Ne yapıyorsun?" Şaşkınlıkla ona bakarken hızını biraz daha arttırdı. Benim odama geldiğimizde kolumu bırakmadı.

"Sana söyledim demi?! Geçmişimle uğraşmıyorum diye!" Sesi yükselirken kolumu zorla kurtarıp perdeyle odanın camını kapattım.

"Burası bir hastane farkındaysan. Öyle bağırıp çağıramazsın." Dediğimde kenardaki vazoyu yere fırlatması bir oldu. Parçalar bütün etrafa savrulurken geriledim.

"Seni son kez uyarıyorum. Ben buraya kendi geçmişim için değil Acar piçi için geldim."
Kapı açıldığında içeri güvenliğin girmesi bir oldu.

"Tutku Hanım iyi misiniz?" Güvenlik Alpay'a bakarken elimle iyiyim işareti yaptım.

"Elim çarptı sadece. Önemli bir şey yok. Teşekkürler." Kapı geri kapanırken Alpay'a döndüm.

"Hayatımda gördüğüm en bencil insansın. Beni öyle bir hale getirdin ki artık iyileşmeni kendi mutluluğum için değil sadece çocuğumuz için düşünecek hale geldim. Benden nefret ediyor olabilirsin. Beni asla sevmeyecek de olabilirsin. Ama bu çocuk sadece benim çocuğum değil. Duydun mu beni? Ben ne kadar annesiysem sende o kadar babasısın. Barlas ol Alpay ol hiçbiri sikimde değil. Sadece senden baba olmanı istiyorum." Alttan aldıkça daha çok canım yanıyordu. Ben onun yaşadığına şükrederken o hala intikam derdindeydi.

"Babalık testinin sonucunu erkenden istiyorum. Eğer çocuk benim çocuğumsa alırım yanıma. Gerisi seni alakadar etmez." Dediği şeyle kaşlarım çatıldı.

"Ne demek istiyorsun? Açık konuş."

"Eğer o çocuk benim çocuğumsa ona artık ben bakacağım. Sende bazı zamanlar onu görmeye gelirsin." Dediğinde suratına geçirmemek için kendimi zor tutuyordum.

"Sen benimle dalga mı geçiyorsun? O çocuk benim de çocuğum diyorum sana." Sesimi sakin tutmaya çalışsam da yükselmeye başlıyordu.

"İki sene yeteri kadar yanında oldun. Bir süre babasının yanında kalması onun için daha iyi olur."

"Çok görmek istiyorsan kızını gelir evime görürsün. Dün nasıl içeri girdiysen yine girersin. Ama onu benden alıp götüremezsin." Dediğimde alayla suratıma baktı. Zaten yapmaktan en çok hoşlandığı buydu.

"Bana kim engel olacak?"

"Onun senin çocuğun olduğundan emin bile değilsin." Üzerime gelmeye başlayınca yerimden kıpırdamadım. Ondan korkacak değildim.

"Çocuğum olsa da olmasa da alırım onu senden. Beni anlıyor musun?" Elleri yüzümde dolaşırken gülmeye başladım. Bunlar bana işleyecek sözler değildi. Yaşadıklarımızı hatırlasaydı bu onun yanında hiçbir şeydi. Ellerini tutup hızlıca ittim.

"Sana karnımdaki izleri gösterdim. Bunlara rağmen hala ayakta dimdik duruyorum. Beni çok hafife alıyorsun. Fakat içimdeki pisliği sana öyle bir gösteririm ki karşındaki kadını hafife aldığına pişman olursun." Her şeyi hafife alan bir kadın değildim. Bunu ona bir zamanlar gösterdim. Şimdi de gösterirdim. Kendimi ezdirmeyi bırakalı çok olmuştu.

"O özgüveni sana yediririm."

"Yedirebiliyorsan yedir bakalım." Dediğimde dudağıma dudaklarının yapışması bir oldu. Belimden tutup beni kendine çekerken ne olduğunu anlayamamıştım bile. Onu itmeye çalıştıkça kendine daha çok çekiyordu. Buna izin vermeyecektim. Dizimle erkekliğine vuracakken bacağımı tutup sıkmasıyla içten içe küfür savurdum. Bu ana kapılmayacaktım. O ne kadar Alpay bile olsa kişiliği şu an o değildi.

Bu benden sana ikinci bir hatırlatma.

Dişlerimi dudaklarına geçirip sertçe ısırdım. O anda kendimi üzerinden itip kenara attım. Dudağının kanaması hoşuna gitmiş gibi güldü ve dudaklarını yaladı.

"Acıyı sevmesem gebertirdim seni." Dediğinde yüzüne tükürmemek için kendimi zor tuttum.

"Bundan zevk almış bir halinin olduğu belli." Dalga geçermiş gibi konuştuğumda sakin adımlarla koltuğa oturdu.

"En az senin kadar." Tam bir pislikti. Elimin tersiyle dudaklarımı silip karşısında doğruldum.

"Amacın ne bilmiyorum ama Duygu'yu sana vermeyeceğim."

"Senden onu alacağım Tutku." Sırıtarak suratıma bakarken bu hale nasıl gelebildiğini anlayamıyordum. Ona ulaşmak hiç kolay olmayacaktı.

Alttan mı alacaksın yine?

"Galiba değişmeyen tek huyun inatçılığın. Ama dediğim gibi bunlar bana etki etmiyor." Masanın çekmecesini açıp içerisinden kremi çıkardım. Bu sahneyi Alpay'la tekrarlamak isterdim. Barlas'la değil. Parmağıma kremden bir parça alıp derin bir nefes verdim. Oturduğu koltuğa ilerleyip bir şey yapmasına izin vermeden kucağına oturdum.

"Seni gebertmeden kalk üstümden."

"Sen istemiyor olabilirsin fakat diğeri istiyor gibi." Kremi dudağına sürecekken kafasını yana çevirmesi bir oldu.

"İki senelik sabrımı bir gün içerisinde iyi tükettin." Dediğinde boynuna bir öpücük bıraktım.

"Yüzünü bana döndürsen iyi olur. Kalkarsan daha kötü olacak. Bunu benden iyi biliyor olmalısın." Suratını mecburi bana çevirmek zorunda kaldı. İstemsizce sırıttım. Elimle dudağına kremi sürerken haline gülmemek için ağzımın içini ısırıyordum. Kremi sürdüğümde kalkacakken beni kendine bastırması bir oldu. Dudaklarımı boynuna değirip yavaşça nefesimi bıraktım.

"Yaşadığımız ne varsa..." boynunu bir kez daha öpüp elimin tekini gömleğinin içine soktum.

"Hepsini sana yeniden yaşatacağım." Gözleri kapanıyordu. Elleri belimi bulurken bir anda gülmeye başladı. Şaşkınlıkla öylece kalırken ne yapacağımı bilemez hale gelmiştim. Sanki elimi kolumu bağlamış gibiydi. Kahkahaları odaya dolmaya devam ederken beni masama yatırdı.

"Sıçtığımın anısının böyle olduğundan emin misin?"

_______________________________________

Canlarım, ciğerlerim küfretmeyin. Lskxkkdmfdmöföföfkg.

Valla bölüm yazmak çok emek istiyor. Düşüne düşüne yazınca baya uzun sürüyor. O yüzden kızmayın.

Neyse. Bu arada size güzel bir haberim var. Yazarınız küçük beynini çalıştırdı ve yeni kitabının konusunu buldu. Ama bu size sürpriz olacak. O yüzden silin gözyaşlarınızı. Sonraki bölüme kadar kendinize çok çok çok dikkat edin ve sevgilerle kalın.

Rekolya ❤️

Continue Reading

You'll Also Like

17.5K 1K 20
Bir araba kazası her şeyi değiştirir. Tıpkı Bulut Akın'ın hayatını değiştirebileceği gibi. Araba kazasından sonra Bulut hastaneden kaçma girişimind...
7.8K 203 5
yaş farkı + cinsellik bulunmaktadır ona göre okuyunuz...
15.2K 922 26
RUS MAFYA LİDERİ VIKTOR VOLKOV İLE BALERİN VERA VASILIEV... BİR MAFYA/ROMANTİZM KURGUSUDUR. "İlk öptüğüm erkek sensin." Bu doğru olamazdı, değil mi? ...
4M 150K 84
Savaş ağa adlı hikayem ÇİLEM olarak değiştirilmiştir haberiniz olsun. Berdel'e kurban gitmiştim. Hiç tanımadığım, bilmediğim bir adamla evlendiriliyo...