DUYGUNUN ÖTESİNDE +18

By rekolya

783K 26K 6.7K

♣️+18 sahneler vardır! Rahatsız olacaklar okumasın!♣️ Dudakları dudaklarıma imzasını bırakırken elim arsızca... More

1
2
3
4
5
6
7
8
9
10
11
12
13
14
15
16
17
18
19
20
21
22
23
24
25
26
Duyuru
27
28
29
30
31
32
33
34
35
36
37
38
39
41
42
43
44
45
46
47
48
49
50
51
52

40

5.5K 257 55
By rekolya

Beşi de ellerimden kayıp düşerken zorla duvara tutundum. Korktuğum başıma gelmişti. Eğer Alpay'a bir şey olursa ben ne yapacaktım?

Kimseye söyleme.

Kimseye söylememeliydim. Alpay dönene kadar susmam gerekiyordu. Bunu sadece kendime saklayacaktım. Başka yolu yoktu.

Görkem ne olacak?

Bilmiyordum. Ona söylersem direk Alpay'a söylerdi. Bu daha büyük bir sıkıntıydı.

Anne olacaksın.

Sinirlerim altüst olmuştu. Bunun için çok erkendi. Ben anne olmaya hazır değildim. Ama aldırmakta istemiyordum.

Bu işi gizlemekten başka şansın yok Tutku.

Kutularla beraber hepsini alıp çöpe attım. Sakinleş Tutku. Her şey düzelecek. Alpay geri gelecek. Söz verdi. O sözünü tutar.
Kendimi telkinlemekten başka bir şey yapamıyordum. Alpay geldiğinde onunla konuşabilecek miydim? Düşüncesi bile korkunçtu.

Odadan çıkıp aşağıya indim. Görkem salonda bir şeyler izliyordu. Geçip yanına oturdum. Şu saatten sonra iyi bir iletişim kurabileceğimi sanmıyordum. Daha çok erkendi.

"Sakinleştin mi?" Görkem'e bakıp kafamla onayladım. Sakinleşmekten başka çarem yoktu zaten.

Karnında bir bebek var Tutku.

Elim istemsizce karnıma gitti. Bu benim bebeğimdi. Anne olacaktım. Eğer bu bebeği doğurursam ona bakabilecek miydim? Alpay intikam için kendini feda edecek biriydi. Ya ona bir şey olur da tek başıma kalırsam.

"Tutku?" Daldığım düşüncelerden ayrılıp Görkem'e baktım. Galiba birkaç defa bana seslenmişti fakat ben duymamıştım.

"Bir şey mi oldu?" Sorduğu soruyla ellerimi karnımdan çektim.

"Bir şey olduğu yok. Sadece biraz ağrım var."

"Sıcak su torbası hazırlamamı ister misin?"

"Sağ ol ama gerek yok. Bende o bir işe yaramıyor." Dediğimde Görkem televizyonu kapatıp bana döndü. Gözleri bir süre karnımda gezdi.

"Tutku yalan söylemeyi bırak artık." Görkem'in dediğiyle kafamı öne eğdim. Fark etmiş miydi?

"Bunu saklamaya çalışma. Hamile olduğunu biliyorum." O nasıl biliyordu? Anlamsızca suratına baktım.

"Sen nasıl öğre-"

"Ben buraya seni koruyup kollamak, ihtiyaçlarını karşılamak için geldim Tutku. Evde senin için gerekli olan her şey vardı. İstediğin pede kadar. Ve sende bunu gayet iyi biliyorsun. İlk önce bir şey demedim. Dün zaten midenin bu kadar bulanmasını garip karşılamıştım. Bugün de eczanede ne kadar saklamaya çalışsanda aldıklarını gördüm." Her şeyi fark etmişti yani. Bir işi de düzgün yapamayacak kadar aptaldım ben. Eğer bunu Alpay'a söylerse tehlikeli olurdu.

"Bunu Alpay'a söylemeyeceksin değil mi?" Görkem gözlerini karnıma dikip derin bir nefes verdi. O da ne kadar tehlikeli olduğunun farkındaydı. Alpay'ın ne işler çevirdiğini biliyordum. Fakat Görkem bunu bildiğimi bilmiyordu. Ona belli etmemeliydim.

"Alpay'a şimdilik söylemeyeceğim." Derin bir nefes verip koltukta zorla doğruldum. Eğer Alpay öğrenseydi kafası karışacaktı. Bu onun için daha çok tehlikeli olurdu. Beni kandırıp HL'yi bitirmek için gittiğinin farkındaydım. Oradan sağ çıkmanın kolay olmadığını da çok iyi biliyordum.

"Bebeği doğuracaksın değil mi?" Dediğinde emin olmamam sinirimi bozmuştu.

"Bilmiyorum."

"Alpay geri dönecek Tutku." Bunu söylemesi kolaydı. Çünkü yalan bir süre beni idare ederdi. Bunu benim üzerimde uygulaması saçmalıktı.

"Alpay'ın neden gittiğini çok iyi biliyorum Görkem. O yüzden beni kandırmaya çalışma. Nil'e söylediğiniz yalanlar bana işlemiyor. Ben her şeyin farkındayım. Bunun farkındayken bu çocuğu benden doğurmamı bekleme. Alpay eğer ölürse HL belki de hala hayatta olacak. Ben hem sevdiğim adamı kaybedeceğim hemde karnımdaki çocuğu. Bu çocuğa tek başıma bakamam."

"O çocuğu aldırdığında yine kaybetmeyecek misin? Ve bu senin elinden olacak. Her şeyi olumsuz düşünüp duruyorsun Tutku. Alpay'ın  öleceğine olan inancını siktir et artık."
Nasıl silmemi bekliyordu? Telefon konuşmalarının hepsini duymuşken bana hala bunları söylemekten çekinmiyordu.

"Alpay benim için kendini feda edecek çünkü! Telefon konuşmalarının hepsini duydum Görkem! Bu adam başından beri benim için bana yalan söylüyor! O ölürse benim yüzümden ölecek! Bunu göze alamam! Onu göz göre göre ölüme gönderdim belki de!" İsyan edercesine çıkan sesim nefesimi kesiyordu. Kendim sustukça içim susmuyordu. Bu bebeği doğuramazdım. Anne olmayı hak edecek bir psikolojide değildim. Sağlıklı düşünemiyordum.

"Saçmalamayı kes Tutku!" Görkem bağırdığında geriledim. İlk defa sesi yükselmişti. Şaşkınlıkla ona bakarken o ise derin bir nefes verdi. Sakinleşmeye çalışıyordu.

"Kulaklarını aç ve beni iyi dinle. Evet sende farkındasın. Alpay'ın hayatı tehlikede. Belki de ölecek. Peki ya Alpay bunları düşünmedi mi? Bu adam zaten seninle bilerek birlikte oldu Tutku. Çünkü o da tehlikede olduğunun farkında. Ve eğer ölürse en azından kendisinden ve senden bir parçası bu dünyada kalsın istiyor. Sen ise hala bu çocuğu doğurmak konusunda endişe yaşıyorsun. Ve şundan emin ol. Eğer bu çocuğu istemese sana elini bile sürmezdi."

Ağlıyordum. İçimi tamamen boşaltana kadar. Doğruydu. Bu çocuk sadece benim çocuğum değildi. O Alpay'ın da çocuğuydu. Onun hayatına tek başıma karar veremezdim.

"Alpay söz verdi. Kendi çocuğunu kucağına almak için gelecek."

Bu çocuğu doğuracaksam o da sözünde duracaktı. Başka çaresi yoktu.

"Gelecek." Görkem'in dediğine gülümsedim. Bunun acı bir sonla bitmesine izin vermeyecektim. Hayata bir sıfır geriden başlasakta umrumda değildi.

"Alpay en azından dönene kadar ona söylemeyelim. Onu zora sokmak istemiyorum."

Her şeyi bir kenara bırakıp onun yolunda ilerlemiştim. Doğru yolda olduğunu biliyordum. O dönecekti.
İçimdeki rahatlama beni kendime getirmişti. O sırada zilin çalmasıyla Görkem'e döndüm.

"Tutku sen odalardan birine gir ve sakın çıkma."

"Emin misin?"

"Eminim. Merak etme." Dediğinde kafamla onaylayıp hızlıca merdivenleri çıktım. Onu yalnız bırakmak istemiyordum fakat o inat edip beni yine de yukarı gönderirdi.

Odalardan birine girip kapıyı sessizce kapattım. Kim geldiğini bilmiyordum ve bu beni geriyordu. Görkem'in beni yukarı çıkarması da ayrı bir dertti. O anda aşağıdan bir şeylerin parçalanma sesi geliyordu. Çıkmak istiyordum.

Görkem sana çıkma dedi.

O çıkma dese bile aşağıdaki sesler hayra alamet değildi. Başına bir şey gelmiş olabilirdi.

"Tutku?" Bu ses...

Umut.

Onun burada ne işi vardı? Beni öldü olarak bilmesi gerekmiyor muydu? Peki ya Görkem? O iyi miydi?

"Tutku lütfen çık dışarı."

Dışarı çıkmakta emin değildim. Aşağıdaki kırılma sesleri beni endişelendiriyordu.

Kendini tehlikeye atacak bir şey yapma.

Şu an kendimden çok Görkem'i düşünüyordum. Umut böyle bir şeyi Görkem'e yapar mıydı?

Onu daha tam olarak tanımıyorsun.

Dışarı çıkmak istiyordum. Eğer Görkem'in başına bir şey gelirse kendimi affetmezdim.

O sana dışarı çıkma dedi.

"Alpay sana ondan uzak dur dedi." Görkem'in sesini duymamla rahatlarken söylediği cümleye kitlendim.

"O benim karım!"

Siktir!

"Karın? Güldürme beni. Ne amaçla evlendiğini gayet iyi biliyoruz." Bir kez daha kırılma sesleri duyulurken Umut'u düşündüm. Bir şeyler dönüyordu.

"Ya onun nerede olduğunu söylersin ya da seni gebertir bir şekilde bulurum onu!" Söylediği cümleyle derin bir nefes alırken sakinleşmeye çalışıyordum. Umut bunu yapacak kadar şerefsiz miydi?

Haluk gibi bir şerefsizin yanında olan herkes pistir. Bunu sen söyledin Tutku.

Ama o Haluk'un ne yaptığını bilmiyordu ki. Babasından nefret ediyordu.

Doğru olduğuna ne kadar eminiz?

Görkem'i öldürebilirdi. Buna izin veremezdim.

"Öldür. Benim kaybedecek bir şeyim yok. Ama senin kaybedeceğin çok büyük şeyler var. Para, şirket, itibar. Hepsinin ucunda ise Tutku var. Tutku olmasa sen bir hiçsin. Çünkü hepiniz Haluk'a muhtaçsınız." Yine kırılma sesleri başlamıştı. Umut'u kızdırması hiç iyi olmazdı. Hayatını tehlikeye atmaktan başka bir şey yapmıyordu.

"Şu piçi tutun. Tutku evin içinde olabilir." Umut tek değildi. Yanında birkaç kişi daha getirmişti anlaşılan. Görkem'in hayatı tehlikedeydi. Umut'a zarar versem bile Görkem'i aşağıdakiler öldürürdü.
Merdivenden sesler geliyordu. Bu iyiye işaret değildi.

Dışarı çıkmazsan Görkem ölecek.

Çıksam bile ne yapacağımı bilmiyordum. Umut'un ne yapacağı bu saatten sonra belli olmazdı.

"Tutku evdeysen eğer çık dışarı. Bana bu piçi öldürtmek zorunda bırakma."

Ne yapacaksın Tutku?

Pencereden atlasam evde olduğum çıkacak sesten anlaşılırdı. Bu sefer Görkem'i kesin öldürürdü.

"Tutku çık dışarı." Çıkmaktan başka çarem yoktu. Odanın içerisinde kendimi korumaya alacağım bir cisim yoktu.

"Tutku son kez uya-" kapıyı açıp merdivenin başına geldim. Beni görünce gülümsedi.

"İyisin." Bana doğru gelirken geri adım atmamak için kendimi zor tuttum. Onu şu an sinirlendirmek istemiyordum. Beni belimden tutup sıkıca sarılırken bende mecbur sarıldım.

"Geldiğine göre artık o piç ölebilir." Boynuma bir öpücük kondurup elleri vücudumda gezdi.

Senden nefret ediyorum.

Bu Umut'un gerçek yüzüydü. Onun da diğerlerinden bir farkı yoktu. Bana kendini tanıttığı Umut bambaşka biriydi.

"Seni çok özledim." Elleri dudaklarımda geziyordu.

"O gün vurulduğunda..." dudaklarımı öptü. Ağlamamak için kendimi zor tutuyordum. Böyle bir durumun içinde olmaktan utanıyordum.

"Onu öldürmeyeceksin değil mi?" Dediklerim karşısında hiçbir tepki vermeden boynumu daha sert öpmeye başladı.

"Umut lütfen."

Dokunma bana.

O sırada duyduğum silah sesiyle ağzımdan bir hıçkırık koptu.

Görkem...

Umut'la arama ayağımı sıkıştırıp hızlıca ittim. Umut sarsılırken bir anda yediği tekmeyle yere düştü.

"Sana dışarı çıkma dedim demi?!" Görkem, Umut'a tekmeyi geçirip bana baktı.

"Odaya geç ve ben sana çık diyene kadar çıkma. Duydun mu beni?" Kafamla hızla onaylayıp odaya girdim. Kapıyı kapatıp yaslandım.
Ve yeniden silah sesi etrafa yayıldı.

"Çık ama benim olduğum tarafa bakma." Umut'u öldürmüştü. Fakat bunu görmek istiyordum.

"Ben alışığım."

"O zaman kazma, kürek getir. Bu piçleri gübre niyetine kullanalım. Doğaya bir faydası olsun." Bana bakıp gülümserken yanına gidip ona sıkıca sarıldım.

"Öldün sandım."

"Ölmüştüm ama sen şimdi kendine suç atarsın diye geri döndüm." Dediğine gülüp kollarımı ondan ayırdım.

"Aşağıda kaç kişi vardı?"

"İki kişi. İyi tartakladı ibneler." Patlamış kaşı ve dudağıyla sırıttı. Daha çok aşağıdakiler tartaklanmış gibiydi.

"Alpay'ın arkadaşı olduğun çok belli Görkem." Dediğimde sırıttı.

"İkimiz de pis işlerin adamı olunca illaki benziyoruz." Dediğinde kafam bir gidip geldi. Sarhoşken...

Bunu yaptığım için özür dilerim.

Hatırlıyordum. Görkem beni...

Sevdiğim biri var. Fakat onunla olmayacak. Çünkü o başkasına aşık.

Öpmüştü.

"Orada öyle dikilecek misin?" Bana bakarken ben ona kitlenmiştim sanki.

Görkem bana mı aşıktı yani?

"Görkem." Ayağa kalkıp ne oldu der gibi bakınca nasıl tepki vereceğimi bilemedim.

"Ben hatırlıyorum." Dediğimde anlamazca baktı.

"Neyi hatırlıyorsun? Kazma kürek getireceğini mi?" Gülerek bunu söylese de ben dalga geçecek durumda değildim.

"Senin beni öptüğünü hatırlıyorum." Yüzündeki gülümseme solarken birbirimize öylece bakıyorduk. Bulunduğumuz ortamın uygunsuzluğu umrumda değildi.

"O gün sarhoşken öptün beni." Ne diyeceğini bilmiyor gibiydi.

"Seninle konuştuğumda bahsettiğin o kız ben miydim?" Bir cevap beklesem de anın şokuna girmiş olmalıydı.

"Evet." Görkem elindeki silahı beline yerleştirip saçlarını karıştırdı. 

"Sikeyim çok utandım şu an." Etrafında dönüp ayağıyla yerde yatan Umut'u dürttü.

"Bir dakika benim beynim ciddi karıştı. Sinirliyim, güldüğüme bakma." Gülüyordum. Niye gülüyordum bilmiyorum fakat kendimi tutamıyordum. Kafayı yemiştik. İkimizde gülüyorduk. Ortamın vermiş olduğu ve bizim konuştuğumuz şey birbirinden oldukça bağımsızdı. 

Siz iyi değilsiniz.

"Sinirlerim altüst oldu." Dediğimde kafasıyla onayladı.

"Sana karşı bir şeyler hissediyorum. Fakat bu yaptığım şeyin yanlış olduğunun farkındayım. Bana kızmakta haklısın. Ama merak etme. Alpay'a asla ihanet etmem. Ne de olsa artık siz bir aile olacaksınız." Şaşırsam da sakin kalmaya çalışıyordum. Beni sevmesine sinirli değildim. Çünkü bu olağan bir şeydi. Ben sinir eden beni öpmesiydi. Hemde sarhoşken.

"Alpay'a ihanet etmeyeceksen neden öptün beni?" Biraz ağır bir cümleydi fakat hak etmişti.

"Aslında tam olarak kendi isteğimle olmadı. Ben genelde bara gitmem. Ne içeceksem evde içerim. Çok içmedim fakat bende o gün biraz çakırkeyiftim."

"Bana yalan söylemiyorsun değil mi?"

"Söylemiyorum. İstersen döndüklerinde Kutay'a soralım." Dediğinde derin bir nefes verdim.

"Neyse tamam. Daha fazla bu konu hakkında konuşmak istemiyorum."

"Özrümü kabul ettin mi?" Dediğinde gülümseyip sarıldım.

"Kabul ettim. Bir daha kendini feda edecek hareketlerde bulunma Görkem."

"Artık kazma ve kürek getirecek misin? Kan lekesi kuruyunca çıkarması kolay olmuyor."

"Başlayacağım kazmana da küreğine de."

_______________________________________

Canlarım ciğerlerim bebeklerim,❤️

Bu bölüm bir şerefsize daha veda ettik. Çok şükür. Ama yazarınız Haluk'a Polat Alemdar ömrü veriyor. Bu yüzden bana kızmayın.
Şimdi ben kendi panomda takipçilerime bir duyuruda bulundum. Bazı okuyucu arkadaşlarımız takip etmediği için haberleri olmayabilir. O yüzden buradan da yazayım dedim. Biliyorsunuz ki yeni bir kitap yazma düşüncesinde olduğumu size belirttim fakat görün ki aklıma bir konu gelmiyor. Lsmnfmdmfm
Çoğunluğun ne tarz kitaplar sevdiğini bilmiyorum o yüzden sizden birkaç fikir istiyorum.

- Yeni kitap olursa konusu ne olsun istersiniz?

Bu soruya cevap verirseniz beni çok mutlu etmiş olursunuz. Şimdiden çok teşekkür ederim. Kendinize iyi bakın, sevgilerle kalın.

Rekolya❤️





Continue Reading

You'll Also Like

1.3M 40.8K 52
Karanlık bir CEO'nun gecesine doğan güneş kız. Tümüyle sert olan adam, evinde uzun sarı saçlara sahip cıvıl cıvıl bir kadın dolaşınca, zamanla ona a...
1.7M 46.1K 14
Hansa Kozcu &Fatih Haznedar 🌹 BERDEL/AŞİRET KURGUSUDUR YALNIZ BİLDİĞİNİZ BERDEL HİKAYELERİNDEN DEĞİLDİR. ŞİDDET VE ZORLAMA TARZI ŞEYLER YOK [Başlama...
184K 8.4K 47
↝TAMAMLANDI 0540****: Cenk silahları aldın mi . 0540****: Cevap ver bana. Gece: Galiba yanlış numaraya mesaj yazdınız . Gece: Ne silahı ya . 0540****...
155K 11.7K 18
"Abin falan dinlemem. Eğer o odaya gelirsem, sabaha kadar çığlık attırırım sana."