BİYOLOJİK AİLEM ✔️

By DoLuTeKiLa

4.3M 187K 69.9K

"Abiler, hatta mümkünse tüm erkolar kapatılabilir mi lütfen?" 🫠 17 yılı yalan olan Asya, yeni ailesinin yan... More

1. TANITIM
2. TEST
3. ASTIM
5. KONUŞMA
6. BULUŞMA
7. KARAKOL
8. PASTA
9. ÇINAR
10. İNAT
11. Polat BEY
12. DOĞRULUK-CESARETLİK
13. ODA
14. HASTA
15. TEŞEKKÜR
16. MARKET
17. KARDEŞİM
18. İHALE
19. GİTAR
20. YARA
21. UYKU
22. GEÇMİŞ
23. AİLE
24. MÜZİK
25. HASTANE
26. SES KAYDI
27. OKUL
28. KUZEN
29. GERÇEKLER
30. SEBEP
31. PİKNİK
32. TESADÜF
33. KARAKOL
34. KAZA
35. ŞAKA
36. İTALYA
37. DOĞUM GÜNÜ
38. ORMAN
39. DOKTOR
40. FOTOĞRAF
41. DÖNÜŞ
42. SARHOŞ
43. SPOR
44. KONTROL
45. SOYGUN
46. PRENSES
47. ARAF
48. KAYIP
49. İTİRAF
50. PARTİ
51. HEDİYE
52. SÖZ
53. DEMİR
54. DAYI
1 MİLYON!
55. MUTLU AİLE TABLOSU
56. FİNAL
Duyuru gibi bir şey...
Özel Bölüm
Özel Bölüm 2

4. GRAFFİTİ

109K 4.5K 766
By DoLuTeKiLa

Düzenlendi ✔️ iyi okumalarr

Gözlerimi açtım ve nerede olduğumu anlamaya çalıştım.

Doğru ya, en son astımım tutmuştu ve birisi beni odama taşımıştı. Yataktan kalktım, bugün Taner abimle maça gidecektik. Banyoya girdim ve rutin işlerimi halledip çıktım. Dolabımın karşısına geçtim ve sevdiğim bir kombini giyip saçlarımı düzleştirdim. 

Odamdan çıkıp asansöre doğru yürüdüm. Düğmeye bastım ve beklemeye başladım.  Kapı açıldığında karşımda sarı katil Polatı gördüm. Onu umursamadan içeri girdim. Kapı kapandı. Bunun yanında çok gergin hissediyorum aq her an öldürecekmiş gibi.

Ona bakmamaya çalışıyordum, onun bakışları ise bendeydi. Asansör durdu, kapı açılınca hızlıca çıkıp yemek odasına girdim. Yine bakışlar bendeydi. Hepsi masaya oturmuştu. Efe bana gülümsüyordu. bende karşılık verip yanına oturdum.

Serdar ve Hande'ye bakarak, "günaydın." Dedim. Hande kocaman gülümsedi. Serdar ondan önce davranıp, "Günaydın. Kendini nasıl hissediyorsun? Efe dün yaptığınız şeyleri anlattı. Neden bile isteye yarış yapmak istedin Asya?" Dedi. Sana ne moruk ben sana beni neden yaptığını soruyor muyum?

"Sadece istedim ve yaptım. İlacımın yanımda olduğunu sanmıştım yani o yüzden rahattım. Dün akşam verdiğim rahatsızlık için kusura bakmayın." Duraksadım ve benden önce doğan adamlara baktım. "Siz bakabilirsiniz."

"Böyle bir şeyi aklına bile getirme Asya, dün hepimizi çok korkuttun. Hastalığın ne zamandan beri var?" Diye sordu Hande yumuşak ve sıcak bir sesle. "Doğduğumdan beri var işte." Diyerek geçiştirdim. Şu konu bir an önce kapanmalıydı çünkü sıkılmıştım.

"Bir daha böyle saçma sapan şeyler yapma. İlacına güvensen bile senin için çok tehlikeli. Zaten dün ilacında yanında değildi." Diyen Meriç'e baktım. Tam konuşacaktım ki beni susturdu. "Bunu bir doktor olarak söylüyorum." Dedi. Sözlerimi yutup Serdar'ın "afiyet olsun." Demesiyle kahvaltıma başladım.

Kahvaltı sessiz geçmişti, bugün cumartesi olduğu için hepsi evdeydi. 
Ve şimdi salonda oturuyorduk. Serdar, "Asya." Dediğinde ona baktım. Ceketinin iç cebinden çıkardığı iki kartı da öne doğru uzanıp kısa, üstünde süs eşyalarının olduğu masanın üstüne bıraktı.

"Bunlar senin. Kimlik ve kredi kartı." Ayağa kalkıp ikisinide aldım ve geri oturup incelemeye başladım. Kimlikte Asya Zadeoğlu yazıyordu. Vay anasını,  bu soyadı adımın yanına cidden yakışmıştı. Daha sonra kredi kartına baktım. Serdar Zadeoğlu'na aitti.

"Bu arada biliyorsun ki okullar yakında tekrardan açılacak. Seni de Efe'nin gittiği okula nakil aldırdım. Umarım sorun olmaz." Dedi. HasbinAllah... Bu adam niye hiç bana  sormuyordu? Hayır yani belki gitmeyeceğim...

"Keşke bunu yaparken bana da sorsaydınız Serdar bey ama değil mi yani? Neyse bana fark etmez. Hem zaten yeni bir hayata geçiş yapmışken yeni bir okula da geçiş yapmamam biraz tuhaf olurdu." Serdar bu dediğime hafifçe güldü. Trajikomik bir durumdu.

Bu sırada biyolojik abilerimin bakışları bendeydi.

Oğlum bir salın ya, lütfen.

Efe'ye baktım salak telefonuna bakıp sırıtıyordu.

Aniden Beşiktaş marşının sesi, yani telefonumun zil sesi odayı doldurdu.
Telefonumu elime aldım, Salak Gökhan arıyordu. Şeytan diyor aç ve güzelce doğduğu hastaneye kadar söv diyordu ama şu an sırası değildi. Reddettim ve her zamanki gibi sessize aldım.

Canım sıkıldığı için sessizce ofladım. Ardından telefonumu alıp Efe'ye mesaj attım.

Efe, benim canım çok sıkıldı dışarı çıkalım mı?

Yazıp gönderdim. Kafasını kaldırıp bana baktı ardından cevap yazdı.

Bana uyar

Tamam graffiti yapmayı sever misin?

Eveeet

Hadi o zaman sprey almaya gideliiiiim

Yazdığımda kafasını kaldırıp sırıttı ve başını sallayıp ayağa kalktı. Ardından Hande'lere  bir şeyler söyleyip yukarı çıktı. Birkaç dakika sonra geri geldi.
Ayağa kalktım.

"Anne, ablamla beraber biraz dışarı çıkacağız." Dedi Efe. Hande  gülümseyerek onayladı. Aral'ın konuşmasıyla göz devirdim.
"aslanım emin misin ona güveniyor musun?" He ben zaten çocuğu kaçırıp yiyeceğim.

Efe bana bakıp gülümsedi. "Evet abi, ablam o kız gibi değil aksine çok iyi ve eğlenceli biri. Ben sizin aksinize o kadar önyargılı değilim. Hadi abla gidelim." Ay ben bunu yerim valla.

***

"Abla eminsin değil mi? Sonra yakalanmayalım?" Dedi Efe hafif bir tedirginlikle. "Oğlum saçmalama istersen, güven ablana burası eski bir bina kimse yaşamıyor." Dediğimde derin bir nefes verip başını salladı.

Efe'yle birkaç sprey boya almıştık ve eski bir arazide olan terke dilmiş bir binanın önüne gelmiştik. Yiğitle daha önce geldiğimiz için buraları biliyordum.
"Hadi başlayalım!" Dedim heyecanlı bir sesle. Efe güldü ve bana katıldı.

4 saatin sonunda bitirmiştik, kerata çok güzel yapmıştı.

Efenin ki. Niye küfür yazdı bilmiyorum ama çok güzel olmuştu.

Benim ki. Çok uğraşmıştım vallahi.

Saate baktım sekize geliyordu. Hava da kararmıştı. "Efe hadi gidelim akşam oldu."  Dediğimde başını salladı ve sprey kutularını çöpe atıp yanıma geldi.

Gidecekken bir erkeğin bağırma sesi geldi, hemen arkamı döndüm. "Abla o neydi?" Diye sordu Efe kaşlarını çatarak. Kolundan tuttum. "Evlat, seninle burada kalıp dedektifçilik oynamak isterdim lakin seni sağ bir şekilde eve götürmem lazım. Yani onu  boş ver ve gidelim. Hem bu saatte buralar çok tekin değildir." Dediğimde onayladı. "Neyse gitsek iyi olur." Dedi o da.

Tam gidecekken birkaç adamın sesini duydum. Efe'yi çekerek duvarın arkasına saklandım. Kafamı duvarın arkasından çıkarıp baktım. Ses yakından geldiği için saklanmıştık.
10-15 tane siyah takım elbiseli adam vardı ve bir adam onlara bağırıyordu. Sessizce çekildim, ne oluyor anasını satayım? Hem bunlar ne zaman ve nerden gelmişti? Biz o kadar dalmıştık ki bir yığın adamı fark edememiştik.

"Abla gizlice gidebilir miyiz sence?" Dedi sessizce çıkışa bakarak.
"Bilmiyorum ama telefonunu çıkar ve bizi almaları için birine mesaj at."
Dediğimde Efe başını salladı.
Tekrardan kafamı çıkardım, lider olduğunu düşündüğüm kişi hâlâ emir veriyordu.

Hemen yan tarafına baktı, göz göze gelince kafamı hızlıca çektim.
Efe'ye bakıp tedirgince, "attın mı?" Kafasını iki yana salladı. "Atıyordum ama telefon kapandı." Dedi sitemle.
Ben kendi telefonumu çıkarana kadar muhtemelen yanımıza gelirlerdi.

Sıkıntıyla oflayıp kolunu tuttum Efe'nin. Neyseki buraları iyi biliyordum. Sessiz adımlarla binanın arka tarafına koştuk.  Hemen ağaçların olduğu alana girdik ve çalıların arasına saklandık.
Bu sefer o adam bağırıyordu.

"Bulun onları hemen yoksa buradan ölünüz çıkar!"  Lan nereye düştük biz ya?  Yiğitle olsam aksiyon der eğlenirdim ama bu sefer Efe vardı ve şu an eğlenecek durumda değildik.

Efe'ye baktım iyice tedirgin olmuştu ama neyse ki ağlama gibi bir derdi yoktu.  Elini daha da sıktım, Bana baktı ve tebessüm etti. Bende güven verircesine gülümsedim. Ardından sırt çantamı indirip içinden telefonumu sessizce çıkardım.

"Ben olsam yavaşça o telefonu geri bırakırdım." Diyen bir adam sesini duymamla yutkunup kafamı kaldırdım. Bu emirler yağdıran o adamdı. "Ama maalesef sen ben değilsin." Evet bunu dedim.

Yanındaki adamlara silahlarını indirmeleri için işaret verdikten sonra, "Oradan çıkmanız için on saniyeniz var." Efe elimi sıkıca tutmuştu. Adama söylemek istediğim lafları ağzıma geri tıktım ve tıpış tıpış dediğini yaptık. Adam bizi ön tarafa doğru ilerletti.

Durduğumuzda ona döndüm. "Kim olduğunuzu merak etmiyorum bak valla, sadece yolumuzdan çekilirsen sevap işlemiş olursun. Yani bu sevap belki sana öbür dünyada artı puan kazandıracak. Böyle basit bir şey olarak görmemelisin..." Ne saçmalıyordum ben...

Kafasını yana yatırdı. "Söylediklerinde çok haklısın ama üzgünüm ufaklık, sizin kim olduğunuzu öğrenmeden öylece gönderemem. Yani ben kötü bir adamım ve kötü adamların düşmanları çok olur. Belki onlar göndermiş olabilir sizi. Benim açımdan bak bir de." Dedi. "Abi sen kafanda çok kurmuşsun be. Hadi tamam senin açıdan bakayım diyorum ama yok olmuyor." Dedim ben de.

Adam güldü. Göz devirdim. Ardından birilerine emir verdi. "Alın bunları içeriye." Dedi birilerine. Aniden iki tane iri cüsseli adam gelip Efe'yle beni ayırdı ve ikimizide kollarımızdan tutup eski binanın içine sürüklemeye başladılar. Depo gibi bir yerdi içerisi. Koliler falan vardı. Efe'yle aramda mesafe olacak şekilde bizi yere bırakıp ellerimizi ve ayaklarımızı bağladılar. Bu sırada ne de yaratıcı küfürler etmiştim ama... Neyseki adamlar bunları ciddiye alıp bana karşılık vermemişlerdi. Verselerdi olay çıkarırdım yani. Hoş, şimdide çıkarıyordum.

Emir veren adam da içeriye girip yanımıza geldi. "Çıkarın bizi!" Diye bağırdım. Umursayan olmayınca tekrardan art arda bağırmaya başladım. "Çıkarın bizi, çıkarın bizi, çıkarın bizi, çıkarın bizi, çıkarın bizi, çıkarın bizi, çıkarın bizi..." Devam ediyordum ki emir veren adam beni susturdu.

"Bir sus be anladık." Dedi. "O zaman, çıkarın bizi."  Dedim. Cevap vermedi.
"Ya abicim, sizin bizimle derdiniz ne ya? Bak bir bok görmedik tamam mı? Biz sadece graffiti yapmaya gelmiştik."  Dedim ciddi bir sesle. Tek kaşını kaldırdı. "O duvardakileri siz mi yaptınız?" Diye sordu. Heyecanla başımı salladım. "Ay evet çok güzel olmuş değil mi?!" Güler gibi olmuştu ama bir şey demedi.

"Bir şey soracağım, mafya mısınız?" Omuz silkti. "Sayılır. Yani evet bile diyebiliriz." Dedi. "Peki adam öldürüyor musunuz? Yanına senden bilgi almak için casus yerleştiriliyor mu? Kaç yaşındasın? Kendi isteğinle mi yoksa baba mesleği diye mi mafya oldun? Kaç tane düşmanın var? İtalyan mafyaları tanıyor musun? Ya da Rus? Hiç polislere yakalandın mı?" Diye sorularımı art arda sıraladım. Bu  sefer hafiften şaşırmıştı. "Nefes almak ister misin?" Dediğinde başımı aşağı yukarı sallayıp derin bir nefes aldım.

"Üzgünüm, sorularını çoktan unuttum ve tekrarlamana hiç gerek yok. Adın ne senin?" Demesiyle derin bir nefes verdim. "Asya." Başını salladı. "Soyadın ne?"

"bak durumlar karışık biliyor musun? Daha geçen gün ailemin gerçek olmadığını öğrendim o yüzden hala soyadları karıştırıyorum ama sanırım soyadım Zadeoğlu. Evet evet bunu hatırlıyorum." Dedim. Dudakları şaşkınca açıldı. "Zadeoğlu mu?" Dedi şaşkın bir ses tonuyla.

"Evet." Dedim sırıtarak. Ne oldu lan it, bu biyo ailemin soyadı götünü tutuşturdu sanki biraz.

Bir adama emir verdi bizleri çözmesi için. Efe'ye baktım. Sessizce bekliyordu. Bana baktığında gülümsedim. O da tebessüm etti. İpler geri çözülünce Efe hemen kalkıp yanıma geldi ve beni de kaldırdı. "Bu çocuk kardeşin mi?" Diye sordu adam. Başımı onaylar gibi salladım. "Evet."

Elini ensesine attı. "Çocuklar ufak bir yanlış anlaşılma olmuş gibi. Acaba burada olanlar aramızda kalsa olur mu? Bir de sizin o psikopat ailenizle uğraşmak istemiyorum." Efe gülmemek için alt dudağını ısırdı. Ben buna bir tepki vermedim ama muhtemelen o da sarı mafya tipli katil Polat'tan bahsediyordu.

"Senin Zadeoğlu'larıyla ne gibi bir bağlantın var?" Diye sordum. "Bir ara ortak olmuştuk bir ihalede. Ordan biliyorum da neyse, geç oldu artık. Bu olanlar aramızda kalırsa çok güzel olur. Sevap işlemiş olursunuz ve bu da size öbür dünyada artı puan kazandıracaktır." Bu mafya bana laflarımı mı satıyordu yoksa bana mı öyle geldi? Trajikomik bir durum.

"Aynen aynen. Biz gidelim." Diyerek onu geçiştirdim ve herkesi geride bırakarak Efe'yle çıktık. Depodan hızlı bir şekilde uzaklaşınca durup Efe'ye baktım. O da durdu. "Çok korktun mu?" Diye sordum. Başını belirsizce salladı. "Açıkçası biraz korktum, gerçi pek bir şey olmadı ama yanımda sen vardın. Çok cesurdun abla, o özgüvenin bana da cesaret verdi." Dediğinde gülümsedim ve saçlarını karıştırdım.

Tekrardan yürümeye başladık. Bu sefer taksi durağına doğru yürüyorduk. "Sence bu olanlar aramızda kalmalı mı?" Diye sordu Efe. Dudaklarımı bilmem anlamında büzdüm. "Valla benim birine anlatmak gibi bir derdim yok. Belki Yiğit'e anlatırım ama... Aynen bu kadar. Sen söyleyecek misin peki sizinkilere?" Diye sordum. Başını iki yana salladı. "Kötü bir şey olmadı o kadar, sanırım bir süre benim de kimseye söylemeye niyetim yok." Dedi.

Taksi durağına geldiğimizde bir taksiye bindik. Efe'yle sanki o anları hiç yaşamamış gibi gülerek sohbet ediyorduk.

Bölümü umarım beğenmişsinizdir
Oy ve yorumlarınızı bekliyorum
Kendinize iyi bakınn.

Continue Reading

You'll Also Like

527 68 9
merhabalar bundan sonra bu hesapta yazıcam kitaparı... okumaya devam edin lütfen
916K 57.4K 38
"Bana cehennemi yaşatmana rağmen, sen benim cennetimsin Meira." Fantastik değildir. DİKKAT! Bu kitapta cinayet, cinsel istismar, psikolojik ve fizik...
1.5M 89.4K 57
Ulaş: Ev alma, komşu al demişler. Işık: Öyle mi demişler. Ulaş: Öyle demişler. Alacağım seni kendime. Mecburuz.
172K 15K 19
Gittiği son görevde timini şehit vermiş, hayattaki tek ailesini kaybetmişti. Kıdemli Üsteğmen Gülce İzem Öztürk. Her şeye rağmen yıkılmamış bir kadın...